SU'YUN GÖZÜNDEN
Ben Su normal bir lise ögrecisiyim. Ama bir kaç gündür tuhaf şeyler başına geliyor. Mesela geçen gün 5 lt su içtim ama hala çok susamıştım sanki günün başından beri hiç su içmemiş gibiydim. Orantısız güç kullanıyorum. Kavga ederken karşındakine hiç dokunmadan acı çekiştirebiliyorum.
En ufak sesleri bile duyabiliyorum. Annemle babam sürekli benle ilgili birşeyler konuşuyorlar. Yakında kokusu çıkar.
Yine bunları düşünerek yataktan çıktım. Saate bakınca 7 olduğunu fark ettim. Hemen hazırlanmaya başladım. Tuvalete gidip hafif bir makyaj yaptım. Üstümü değiştirip aşağı indim.
O sırada annem" Bugün okula gitmiceksin"dedi. Ben ne olduğunu sorunca beni kahvaltıya çağırdı. Babam masada annemle beni bekliyordu.
Ben oturunca söze başladı" Konuşmama bitene kadar hiç birşey söyleme. Sen efsanevi melezsin. Ve bu dünyada tek efsanevi melez sensin. Kendimde farklılıklar farketmeye başlamış olabilirsin. Çok fazla su içip hiç su içmemiş gibi olabilirsin. Orantısız güç kullanıyo olabilirsin. Büyü yapiyor olabilirsin. En ufak sesleri bile duyabilirsin. Bu senin efsanevi melez olduğunu gösterir. Annen aydınlık melez bense karanlık melezim. Ablan aydınlık melez abimde karanlık melez. Sizi şehrin dışına doğru olan bir okul var. Oraya göndericem. Türünü sır gibi saklamalısın. Kimse kendinde üstün tür istemez. O yüzden türünü sorarlarsa ablan yada abinin türünü söylemelisin. Bu kitapta artık senin içinde tüm türlerle ilgili bilgi var. "dedi ve masanın üstündeki kitabı bana uzattı.
Ben "BUNLARIN HEPSİ SAÇMALIK BU BİR TUR SAKA OLMALI.NELER DİYORSUN SEN BABA KULAĞIN DUYUYOR MU? HANİ DOĞAÜSTÜ DİYE BİŞİ YOKTU. UYDURMAYDI.SARHOS MUSUN ACABA? " O sırada ablam Defne ve abim Mete geldi. Onlara döndüm."Abla abi siz babamın dediklerini duydunuz mu? galiba babamız bunuyor" Onlar bana hak vermeliydi. Doğaüstü diye bişi yoktu. Kendileri söylemişti.
Ablam"Su babam haklı. Doğaüstüler gerçek. Çok korktuğun için yalan söyledik. Sana bunu kanıtlayabiliriz." Abim "Ama bunun için ormana gitmeliyiz."dedi.
Ormana gitmek için hepimiz evden çıktık. Arabaya bindik. Yol boyunca kimseden çıt çıkmadı. Hala inanmiyordum onlara. Bugün günlerden 1 Nisan değil ki 1 Nisan olsa şaka diyip geçerdim. Hala şaka yaptıklarını düşünüyorum. Akla mantığa sığmıyor ki. Neymiş ben doğaüstülerin en guclusuymusum. Ben daha 10 kilo dumbılı taşırken zorlanıyorum. Kesinlikle kötü bir şaka bu.
Arabada durduğunda herkes bana bakıyordu. Sessizce arabadan indim. Ormanın içine girmek için yaklaşık bir 15-20 dakka da yürüdük. Hala onlara inanmıyordum. Mantıksız bir şakaydı.
Beni dalgın gören ablam "Ne düşünüyosun. " diye sordu. Hala onlara inanmadığımı biliyordu. Düşüncelerimi dille dillendirmeye gerek görmedim. Onun yerine ilgili gibi görünmeye çalışarak" Nasıl kanıtlayacağınızı düşünüyordum."Ablam tam cevap verecekken abim"Önce vampir yüzünü sonra kurt yüzünü ve element kontrolü ha bide büyü yapımını göstericez."Ablam abime en sert bakışlarını gönderirken ben burda beklemekten sıkılmıştım.Bir an anca burdan gitmek istiyordum. Bu orman hep beni ürkütüyordu. Aceleyle" Hadi göstersenize "
Abim ve ablam kurt yüzünü annem ve babam vampir yüzünü gösterdiler. Belki korkudan ufak bir çığlık atmış olabilirim. Benim çığlığımla HEPSİ yüzlerini normal hale getirdiler. Kesinlikle aklın bana oyun oynuyordu. Bunlar gerçek değildi. Sadece rüya görüyordum. Evet bir rüya sadece. Kendimi sertçe cimdikledim. Demek ki rüya değildi. Bunlar gerçekti.
Abim " Korktun mu Sucuğum. " Bense hemen kendime gelip "Sanki sen ilk gördüğünde hiç korkmadın." Abim bozulmuştu. Ablam ortami yumusatmak için "Herkes ilk ogrendiginde korkar tabi doğaüstü olsak bile icimizde bir parça insanlık var. "dedi.
Gördüklerimi sindirmek için zamana ihtiyacım vardı gerçekten. Bugün öğrendiklerim kolay değildi. Tüm hayatımı değiştirecekti. Şuan sadece eve gitmek istiyordum. Telefonuma gelen bildirimle cebimden telefonumu çıkardım. Ekrana baktığımda hatırlatıcıdan bir bildirim gelmişti.
Kuzeninin Eda' nın düğünü vardı bugün. Hiç gitmek istemiyordum ama söz verdirmişti el pençe mahkum gidicektim. Elbisem de yoktu. Mecburen alışverişe çıkmam lazımdı. Bana kalsa eşofmanla giderdim. Ama Eda kesin beni öldürdü bu yüzden ablamında gelmesi gerekiyordu bana kıyasla daha iyi bir moda anlayışı vardı.
Acele edersek yetişebilirdik belki. Bu doğaüstü şeysini sonra düşünürdüm zaten. Ablama dönerek "Ben eve gidiyorum.Ordanda senle alışverişe gitmemiz lazım." Ablam ağzını açmadan " Sakın unuttum deme kuzenimiz Eda' nın nişanı var." Aceleyle arabaya doğru yürüdük. Ablam arabayı deli gibi kullanarak bizi 20 dakikada alışveriş merkezine getirdi. Arabayı otoparka parkedip alışveriş merkezine girdik.
Ablam" İyi misin diye sordu? " Bense cevap vermedim verirsem bağıracağımı biliyordum. Ablam devam etti." Korkma ilk öğrendiğimde abin ve benim senden farkımız yoktu. Hatta abin aylarca inkar etmişti. Bak Su sen gerçekten çok özelsin ablacım. Keşke sana daha önce söyleyebilirseydim. O zaman inanman daha kolay olurdu biliyorum ama seni koruyabilmemiz için bilmemen gerekiyordu. "Ben " Gerçekten mi? Neyden koricaktınız abla beni. Bilmemem nasıl daha iyi oldu acaba. Sürekli herkesten farklı hissettim. Kendimden korktum ve buna siz sebep oldunuz" deyip sustum. Ablam"Bizim çok fazla düşmanımız var Su. Sen diğer türler için tehtidsin. " dedi.
Aslında haklıydı. Ama bu onlara ilan sinirimi azaltmıyordu. Bu konu canımı daha fazla sıkmaya başlamıştı." Bu konuyu konuşmak istemiyorum. Alışverişinizi yapıp gidelim burdan."
Ablam beni anlayışla karşıladı. Direk konuyu elbiseye çevirdi
-Nasil bişi istiyorsun Su?
-Rahat olsun sadece bide çok açık olmasın yeterli.
- O zaman ______ mağazası tam sana gire ilk oraya gidelim.
Ablam böyle biriydi. O kadar çok alışveris yapıyordu ki ezberlemisti mağazaların ürünlerini kalitesini. Böylece ablamın eğlencesi benim işkencem başlamış oldu. Saat 5 e kadar o mağaza senin bu mağaza benim gezmistik. Ayaklarım bileklerimden kopmuştu buna adım kadar emindim.
En son dayanamayarak biraz iturabilnek adına kuaföre kaçmıştım. Ablam orda bile beni bulmuş kuaföre modeli detaylıca anlatıp gitmişti. Kuaför saçlarımı yaparken sakince meseleyi düşünmeye başladım. Aslında mantıklı olabilirdi. Karşındakine istemsizce ona dokunmadan zarar verebiliyordum. Belkide gerçekti. Kuaför saçımı bitirdiğini söylediğinde kendime gelmistim.
Aynadan kendime bakarken gözlerimin kırmızılaşmaya basladigini farkettim. Korkmadım değil. Ama hoşuma da gitmişti. Ablam yanıma gelip sessizce kan icm n lazım acıktım dedi. Elindeki meyve suyunu bana verdi. İç bunu iyi gelcek. Meyve suyunu içtikçe gözlerim kendi rengine dönmeye başladı.
Normale dönmemle azda olsa rahatladım. Ablama döndüğümde bu sefer onu inceleyerek baktım. Pudra elbisesi çok yakışmıştı. Saçları zaten doğal hali gibi duruyordu. Gerçekten çok güzel olmuştu. Islık çalarak " Çok güzel olmuşsun abla" dedim. Ablam gülerek kafama vurdu." Başladın yine zevzeklige"
Birbirimize bakarak gülmeye başladık.
Elbisemi giyince kuaförden çıkıp düğüne yetiştik. Hayırsız bir kuzen olarak hiçbir hazırlığa yardım etmemiştim. Yardım etmediğim gibi ablamı çalarak onunda yardım etmesine engel olmuştum. En azından sözümü tutup gelmiştim. Buda bişi yani. Dışarısı esiyordu. Ablam rüzgardan ve soğuktan nefret ederdi." Gelcek misin yoksa soğuktan donmak mi istersin?" Ablamın bu halleri çok komiğime gidiyordu. Gülerek" Sen git birazdan gelirim ben". Ablam koşarcasına içeri kaçtı.
Ablam içeri geçtikten sonra kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım. Ay o kadar güzel görünüyordu ki nefesim kesildi sandım bir an. Kuzenim Mehmet'in bana seslenmesiyle yerinden sıçradım.
- Kusura bakma dalmışım. Seni fark etmedim.
- Sorun değil. Yüzün kızarmış biraz. İçeri geçmelisin.
- Birazdan geçerim. Ay bu gece çok çekici değil mi sence de?
- Aydan hoşlandığını bilmiyordum.
- Bende bilmiyordum.
- İstersen bir akşam bize gel teleskopla bakarız.(Takım elbisesinin ceketini çıkarıp omuzlarıma astı)
- Olabilir aslında. Gelmişken Elbis'i de görürüm.
-Elbis uğruna satildim. Ben nerelere gidem kimlere dert yanam
Mehmet mazlumu her zaman çok iyi oynardı. Flash TV' ye bile başvurmuştu. Yaptığı taklit bozulmuş sinirlerime iyi geldi. Karnım ağrıyana kadar güldüm. Bir anda abimin beni kolumdan tutup çekmesiyle ne olduğunu anlamadım.
METE'NİN GÖZÜNDEN
Defne içeri girdiğinde ona baktım. Aşırı güzel olmuştu. Bu böyleyse Su' yu düşünemiyorum. Küçük cimcime benden intikam almak için bile süslenebilirdi. Ve bir erkeğin Su'ya ve ablama bişi yapma ihtimali ödümü koparıyordu. Her ne kadar odun olsam da onları sevdiğimi belli etmesem de onlara değer veriyordum.
Defne' ye Su' yu sorduğumda dışarda olduğunu soyledi. Hızlıca dışarı çıktım hava buz gibiydi. Donardi bu soğukta o. Dışarıya çıkıp Su' yu aradım. Yanında bir yabancıyla gülerek konuşuyordu. Eski sevgilimin beni aldattığı duruma çok benziyordu. Bir anlığına zaman ve mekanı unuttum.
- Sen hiç utanmaz mısın?Aileni dusurdugun durumlardan haberin var mı? Sen böyle yap diye mi okuttular seni? Sen sen hiç mi utanmadın.
- Abi yeter. Ben naptim ki. Kuzenim izle konuşuyordum sadece. Derdin ne senin?
Suyun yüzüme attığı tokatla kendime geldim. Ben ne yaptım az önce neler dedim. Suyun yüzüne baktığımda kıpkırmızı gözlerle bana bakıyordu. Ben onu çok üzmüştüm ve onun hiç bir suçu yoktu. Hepsi benim hatamdı. Şu bana omuz atarak yanımdan gitti. Mehmet omzu sıktı kendince destek olmaya çalıştı. Neler yaşadığımı en iyi o biliyordu. İçimdeki duygulardan kaçmak için hızlıca ormana girip kurda dönüştüm. Nereye gittiğimi bilmeden koşmaya başladım.
DEFNE'NIN GÖZÜNDEN
Su'yun içeri ağlayarak girmesiyle Mete'nin odunluk derecesini kendimce bir kademe daha arttırdım. Mete bir insanın görüp gorebileceği en odun insandı.
Su'yu kenara çekip neler olduğunu anlatmasını bekledim. Mete abilik yapmaya gidip g*tlük yapmıştı. Meteyle konuşmam gerekiyordu. Şu an ne kadar sınırlı olduğunu tahmin edebiliyordum. Şuan bir insana zarar vermesi işten bile değildi.
Dışarı çıkıp Mete'nin kokusuna odaklandım. Kokusunu takip ede ede sonunda onu buldum. Bir ucurumun kenarında oturuyordu. Yanına gittim. Bişey demeden oturdum. Kafasını kaldırıp bana baktı. Sakince konuşmaya başladı sesi öfkeliydi ama öfkesinin kendisine olduğunu ikimizde biliyorduk. "Haklı olduğu halde onu çok kırdım abla. Onu öyle görünce bir an geçmişi tekrar taşıyorum sandım. Su'yu o sandım. Su'ya patladım. Ona çok ağır şeyler söyledim. Hak etmiyordu. Beni uzun bir süre affedemicek. Belkide affetmek istemicek."
Şuan Mete'yi teselli etmem gerektiğini biliyordum. Ama ne diyeceğimi bilemedim. Ağaçlarin arasından gelen hışırtıyla ikimizde oraya döndük. Mete kurt halindeydi. Önüme gecip koruma pozisyonunu aldı. O tarafa doğru dikkatlice bakmaya başladı.
Ağaçların arasından elinde ayakkabılarıyla Su çıktı. Mete'yi görünce bembeyaz kesildi. "Abla yanında kocaman bir kurt var. Abim mi o kurt." Su'yu görünce içim rahatlamıştı. "Evet balım. Abin o gelebilirsin."
Şu temkinli adımlarla Mete'ye doğru ilerledi. Mete Su'yu korkutmamak için çimenlerin üzerine sakince uzandı. Su gözlerini Meteden ayırmadan yaklaşıyordu. Büyülenmiş gibi görünüyordu.
SU'YUN GÖZÜNDEN
A
blamın arkasından gidip onu takip ettim. Ablam bir kurt görünce onun yanına gitti. Ablama bişey olcak diye korkudan nefesimi tutup bekliyordum. Ama Kürt ona hiç bişey yapmadı. Kafasını ablamın kucağına koydu. Galiba o abimdi. Abimin ne dediğini çok merak ediyordum.Birden basimda bazı sesler duymaya başladım. Abimin sesiydi bu ses.
"Haklı olduğu halde onu çok kırdım abla. Onu öyle görünce bir an geçmişi tekrar taşıyorum sandım. Su'yu o sandım. Su'ya patladım. Ona çok ağır şeyler söyledim. Hak etmiyordu. Beni uzun bir süre affedemicek. Belkide affetmek istemicek."
Abimin bu kadar ağır şeyler yaşadığını hiç bilmiyordum. Gelip anlatmadı ki o. Hep içinde yaşardı. Patlama anında öğrenirdim hep neler yaşadığını. Abimin böyle olması beni ne kadar üzse de elimden hiç bişi gelmiyordu. En azından üzülmesini önleyebilirdim.
Ağaçların arasindan çıkıp yanlarına gitmek istedim. Ağaçların arasından çıkarken çıkardığım sesleri duyup bana döndüler. Abim ablamın önüne geçip onu canı pahasına korucakmış gibi bir pozisyon aldı.
Abimi kurt halinde ve öyle korkutucu görünce açıkçası korktum. Abim beni görünce sakince çimenlere uzandı. Napcagima bakıyordu.
Ablama abim olup olmadigini sorup emin olmam lazımdı. Bir kurt tarafından parçalanarak ölmek istemiyordum. "Abla yanında kocaman bir kurt var. Abim mi o kurt." Ablam sakin bir şekilde "Evet balım. Abin o gelebilirsin."
Yavaş yavaş adimlarla abime doğru yürüdüm. Abim o kadar büyüleyici duruyordu ki. Kürkü sipsiyahti. Gözleri ise altın sarısı ve bal rengi arasındaydı. Abim şuan o kadar iyi duruyordu ki.
Abimin yanına gidince gözlerine bakarak" Sevebilir miyim abi?" Abimse cevap olarak mırlamaya benzeyen bir ses çıkardı. Bunu evet olarak kabul edip yavaşça kafasına elimi koydum." Tüylerin çok yumuşakmış abi." Abim gülmeye benzeyen bir ses çıkardı. Ablam kenardan bizi izliyordu. Yanımıza gelip oda abimin tuylerini okşamaya başladı." Artık inaniyor musun?" Abime dokundugum andan beri inanmaya başlamıştım. Ama hala çok hayal gibi geliyordu. "İnanıyorum abla. Ama birşeyi aklım almıyor? Madem bu kadar güçlüyüm nasıl fark edemedim?"
Benim böyle dememle abim ve ablam birbirlerine baktılar. Bu soruyu beklemedikleri belliydi. Ablam kendine gelerek"Babam büyü yaptırdı. Sen anlayamasın diye. " Beni korumak için olduğunu biliyordum. Ama yinede benden saklamalari canımı sıkıyordu. "Anladım." Abim sanki kırıldığımı anlamis gibi burnunu elime deydirdi sonrada yüzümü yaladı. Abimin böyle yapması hoşuma gitmişti. Gülmeye başladım.
Abim birden ayaklandı. Ne yaptığını anlamaya çalıştım. Biraz gerildikten sonra yine oturdu. Hirlamaya benzeyen bir ses çıkardı bana bakarak. Sanki konuşmuş gibi sırtıma binin demiş gibi geldi. Ablama bakınca abimin sırtına binmişti. Abim kafasıyla nazikçe beni ittirdi.
Abimin sırtına bindim yavaşça. Tüylerini tuttum sıkıca. Düşmek istemezdim. Abim yine hırladı. Tüylerini çok sıkı tuttugumu elimi gevsetmem gerektigini söyledi. Elimi gevsettigim zaman abim yavaşça ayağa kalkıp yürümeye başladı.
Sanki uçuyor gibiydim. Bu his hem çok güzel hemde büyülüydü. Abimin sırtına sarıldım. "Teşekkür ederim abi." Abim yine hırlayarak karşılık verdi. Adımlarını biraz hızlandırdı. Bu şekilde daha çok hoşuma gitmişti. Kahkaha atmaya başladım. Bu hayatımın en güzel anlarından biriydi. Abim biraz daha hızlanınca ablam bağırdı bu sefer"Yavaşla Mete düşmek istemiyorum. " Abim hırladı yine "Tüylerimi çok çekiyorsun elini gevşet biraz oyunbozan" ablamın ellerini tutup belime koydum. Ablam can simidi gibi sarıldı bana. Kahkahalarimi tutamadim.
Düğün alanına yaklaşınca abim yavasladi ve yere yattı. Bizim inmemizi bekledi. Biz indikten sonra insana dönüşmeye başladı. Abimin kürkü yavaşça kayboldu. Yüzü insana döndü. Üstünde kiyafetleri belirdi.(Ne sandınız kıyafetleri mi yırtılıcaktı 😱)
Abim ayağa kalkınca koşarak ona sarıldım. İlk başta şaşırsada sonra o da sarıldı bana. Yanağını öpüp "Teşekkür ederim dünyanın en iyi abisi". Abimin şok olduğunu biliyordum. Abimin bizi korumak isteyip bizi kırmasini anlıyordum. Geçmişinden kurtulamamasını da anlıyordum. Ve bunun için ona hiç kusmedim.
Abim bana daha sıkı sarıldı. Abime baktım. Gerçekten yakışıklı bir adamdı abim." Abi ben senin sadece kardeşin değilim aynı anda dostunum. Lütfen sorunun bir derdin olursa bana gel. Belki çok yardım edemem ama söz veriyorum her zaman yanında olucam." Abim siyah gözlerini çevirip bana baktı. " Sen ne zaman bu kadar büyüdün. Büyüyüp abinin dostu oldun ha." Abime gülümseyerek baktım. O da gülümsediğinde dediğinin aklına yattigini hatta hoşuna gittiğini anladım.
Abimle dışardaki o duygusallasmadan sonra hiç bişi olmamış gibi en havalı şekilde içeri girdik. Eda' nın beni görünce gulen yüzünü görünce kocaman gülümsedim ona. Tabi bu havalı halimiz çok sürmedi. Annemi görünce ucumuzde azar yicegimizi anlayıp birbirinize baktık. Aha s*çtık bakışı atıyorduk birbirimize.
Ablam ve abim bir anda toz oldular. Tek kaldığımı anlayınca annemin yanına gittim. Anneme kaybolduğumu ve abimle ablamın beni bulduğunu söyledim. Başa türlü bende kurtulamazdim. Abimle ablamın azarınıda yemek istemedim açıkçası.
Annem azarını çektikten sonra beni azat etti. Bende düğün alanına gidip bol bol göbek attım. Tüm enerjimi kullandım. Düğün gerçekten çok güzel geçti. Hiç bir sorunla karşılaşmadan atlattık.
Düğün bittikten sonra hepimiz arabalara atlayıp eve döndük. Benim için çok yorucu olmuştu açıkçası. Eve geldiğimde kendimi çok susamış hissediyordum. Bogazim kuruyup çatlamış gibiydi. Hemen mutfaktan bur bardak su alıp içtim. Hala çok susuzdum. Canım yanıyordu. Babamın mutfağa girmesiyle ona döndüm. Bana bakınca anlamıştı nolduguni tabi.
-Tatlim gözlerin kırmızı. Su içmekle geçmez boğazının kuruması. Kan icmen lazım.
Babam tezgahın üstüne bir bardak kan paketi çıkardı. Paketini açana kadar igrenerek bakıyordum. Kan kokusunu alınca birden ihtiyacım olanın kan olduğunu anlamıştım. Babam benim kanı istediğimi anlamıştı.
-Kan grupları içinde en lezzetli olan 0 rh- tır. Diğer kanlarda lezzetli tabiki. Kurt yanın oldugunuda unutmadan ölçülü şekilde icmelisin kanı. Eğer çok fazla kan içersen kurt tarafin sürekli donusmak için sana baskı kurar ve her an yapabilir bunu bu yüzden dengeli olman çok önemli. Bazen hem susucaksın hemde acıkıcaksın. Bu durumlarda avlanman gerekicek.
-Unutma insan öldüremezsin. O yüzden hayvan avlıcaksın. Tavsan en kolay avdir. Ama doymazsın. Eğer doymak istiyorsan tilki ayı panter aslan gibi avcıları avlanan lazım. Mümkün olduğu kadar kurt öldürme. Kurtadam olup olmadığını bilenezsin.
Annemin bir anda lafa girmesiyle korkmuştum. Ama dediklerini anladım.
-Tamam annecim,babacım. Dikkatli olcam.
-Kanını içip doğru yatağa küçük hanım. Yarın okula gidiceksin.
Annemin bu sözüyle kanı kafama dikip bitirdim. Anneme ve babama iyi geceler öpücüğü verip yatağımın yolunu tuttum.
Bir türlü uyku tutmuyordu. Bende babamın sabah verdiği kitapı açıp okumaya başladım. Kitaptan iki sayfa okumuştum ki uykum gelmişti. Kitabı kenara koyup uyudum.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |