3. Bölüm

YENİ OKUL

Cikolata
cikolata_cikolata

SUYUN GÖZÜNDEN

Sabah tabağın kırılmasıyla uyandım. Hızlıca odamdan çıkıp aşağı indiğimde ablamı kırılmış tabak parçalarını toplarken bulmuştum. Sese uyanan tabiki sadece ben değildim. Benden önce annem gelmişti.

Ablamla kırıkları toplarken ablamın eline battı bir tanesi. Annem ablamla ilgilenmemi söyledi. Annemlerin odasına çıkıp babamı uyandırmadan cımbızı alıp çıktım. Ablamın elindeki uyuz cam çıkmıyordu. En son sinirden deliye döncektim ve ablama zarar vercektim. Bunu yapmayı hiç istemiyordum. Sinirlerime söz geçiremiyordum ama.

-Çık artık lanet cam parçası.

Cam birden ablamın elinden çıktı. Havalanarak önüme geldi. Önünde duran cam parçasına bakakaldım. Nasıl çıktı bu ya. Ablamın attığı çığlıkla kendime geldim. Ben noldugunu anlamaya çalışıyorken bir anda abim kurt halinde aşağı indi. Annem korkudan vampir yüzünü çıkarmıştı. Babam beyni yanmış gibi bakıyordu. Hepimiz ablama dik dik bakıyorduk.

M- Manyak mısın abla ne bağırıyorsun?

A-Kızım aklımız çıktı.

D-Su büyü yaptı?

B-Yavrum bunda ne var eninde sonunda yapcak zaten?

D-Buyu sözü soylemeden yaptı.

Herkes bana uzaylı gibi bakıyordu. Ben mal gibi onlara bakıyordum. Ben az önce büyü mü yapmıştım. Bide söz söylemeden. Bu kadar sasirdiklarina göre büyü yapabilmek için illa sözlerini söylemek gerekiyordu.

-Kotu bişey mi baba?

B-Hayır bebeğim. Sadece çok güçlü olduğunu gösteriyor.

A-Bunu kimse bilmemeli. En azinda. Şu tüm güçlerini öğrenene kadar. Anlaşıldı mı?

M,D,S- Anladık annecim.

Annemin hazırlamış olduğu masaya oturduk ve az önceki olay hiç yaşanmamış gibi davrandık. Kan ve panikten oluşan leziz kahvaltımızı yaptık.

Kahvaltıdan sonra anneme mutfağı toplamasinda yardım ettik. Masayı toplayınca annem bizi valizlerimizi toplamaya odamıza gonderdi.

Hepimiz odalarımıza çıkıp valizlerimizi hazırladık. Valizlerimi hazırlamam çok sürmemişti zaten düzenli biriydim. Kıyafetlerinin hepsini yanıma almıştım. Sadece 3 valiz kıyafetim çıkmıştı. Yanıma babamın verdiği kitabida aldım.

Odamın kapısı çalındığında tüm hazırlıkların bitmişti. Abim gelip valizlerimi aldı. Odama son bir kez bakıp kapısını kapattım. Aşağı indiğimde babam ve abim valizlerimizi yerleştirmişti.

Evimize son sefer bakıp arabaya bindim. Anneme el salladım. Sanki yatılı okula değil akşam geri gelcekmisim gibi vedalastim annemle. Abim ve ablam arkaya oturup yayılmış uyuma pozisyonunu almışlardı. Anlaşılan yol uzun sürüyordu. Yada sabaha kadar uyumamışlardı.

Onların uyuduklarindan emin olduktan sonra babam sözüne başladı.

- Mete ve Defneyle ilgilenmeni istiyorum güzel kızım. Biliyorsun ikiside hemen sinirleniyorlar. Sinirlendiklerinde onları sadece sen durdurabilirsin. Sen tüm vampir kurt ve melezlerin en güçlüsün bir şey emredersen hepsi yapar. Emrettigin kişi kurtsa ya kurt halinde olcan yada kurt yüzünü ortaya çıkarman lazım. Vampire vampir yüzünü çıkarman lazım. Sana verdiğim kitapı iyice oku.

-Tamam babacım elinden geleni yaparım.

-Sana güveniyorum güzel kızım. Kendinize çok dikkat edin. Unutma kesinlikle ne olduğunu söyleyemezsin. Tüm özelliklerini ogrenmeden olmaz bebeğim.

-Tamam babacım.

Kafamı yola cevirip yolu izlemeye başladım. Yolu izledikçe kafamdakiler yerine oturuyor gibiydi. Yol boyunca kucağımdaki kitabı okudum. Artık hangi tür nerden gelmiş biliyordum.

Efsanevi melezler ilk türdüler. Efsanevi melezler hasta insanları daha uzun yaşatmak için onlara güçlerini aktarmalarını önermislerdi. Böylece aydınlık ve karanlık melezler oluşmuştu. Aydınlık ve karanlık melezlerden kötü kalpliler kendilerine hizmet edicek kişi istedikleri için aydınlık kurt,karanlık kurt, aydınlık vampir, karanlık vampir,vampir ve kurtları ortaya çıkarmışlardı. Efsanevi melezler bunu öğrenince büyüyle özel kurtları yaratmışlardı. Bu özel kurtlar aydınlık ve karanlık melezlerin kalplerini görüyor iyi mi kötü mü olduklarını anlayabiliyorlardi . Eğer kötü kalpliyse onların yaptıkları büyülerden etkilenmiyor hatta yaptıkları büyüleri anlayabiliyorlardi. Bu özel kurtların tek amacı kötü kalpli melezleri öldürmekti. Kitapta okuduğum bu efsana çok ilgimi çekmişti. Acaba gerçek miydi?

Efsaneyi okumayı bitirdiğimde okulun önüne gelmiştik. Arabadan inip okulu inceledim. Okul değil kampüse benziyordu bu. Okul duvarlarının içinde 3 tane bina vardı. Biri yeşile boyanmış yaprak ve değişik bitkilerle süslenmişti. Birisi kirmizi boyanmıştı. Diğer okul gece mavisine boyanmıştı üstüne ay ve uluyan kurt çizilmişti. Babam gri okula doğru yürüyünce babamın pesinden gri binaya girdim.

İçerisi dışarısından güzeldi. Kolidorlar laciverte boyanmıştı yıldız desenliydiler. Bu okula aşık olmuştum resmen. Okulun içinde dolanmaya başladım. Sınıflarda ders olduğundan çok ses yapmamaya çalışıyordum. Okul gerçekten çok güzeldi.

Birden kulaklarımda hissettigim ağrıyla yere çöktüm. Kulaklarımı kapattım hemen. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Kafamda babamın sesini duydum birden"Yanıma gel kızım müdürün odasindayim"

Babamın yanına gitmeye çalışıyordum mudurun odasını bilmiyordum. Kolidarda bir çalışan görünce hemen yanına gittim. Müdürün odasını sordum. Kolidorun sonundaki oda olduğunu söyledim. Direk oraya gittim.

Kapıyı tıklatıp içeri girdigimde babam ve müdürü karşılıklı otururken gördüm. Babam beni görünce ayağa kalkıp yanıma geldi.

- Aykut bu benim kızım Su. Türü kesinlikle gizli kalmalı.

- Biliyorum Akif. Kızının türünü bilmiyoruz diye kaydı açtım. Kendi soylemedigi sürece kimse bilmicek.

- Teşekkür ederim Aykut.

-Rica ederim Akif. Eğitimini tam alması için haftalık şekilde ayarliyalim diyorum derslerini. 2 gün burda iki gün vampir okulunda iki gün büyücü okuluna gider.

- Aynısını soylicektim Aykut lafı ağzından aldın.

-Ablasi ve abisinin de programı aynı olcak o zaman.

- Hepiniz A sınıfında olcaksiniz. Sınıfınızdakilerin hepsi melez yada özel kurt. Ders programımız aynı olcak zaten. Siz diğer türlere göre hızlandırılmış müfredat göreceksiniz. Onların bir yılda aldığı sizde bir yıl alıyorsunuz sadece siz hafta da 2 gün göreceksiniz. Sizin sinavlariniz daha zorlayıcı sizden mükemmellik bekliyoruz. Elbette olmadığınızı biliyoruz. Derslerimiz sabah 8 de başlıyor akşam 8 de bitiyor. Her gün dersiniz bittikten sonra 2 ders dönüşüm odasına gidyorsunuz. Kurdunuza bağlanmaya çalışıyorsunuz.

Müdürün odasından çıktıktan sonra babamla arabaya doğru yürümeye başladık.

-Baba

-Efebdim kızım

-Sen beni cagirdiginda kulaklarim çok agrıdı değişik geldi. Neden öyle oldu?

-Sen sürünün alfasisin canım kızım. Bense betasiyim. Betadan emir almak kurdunu sinirlendirdi. Baban olarak ailenin basiyim. Sen beni dinlemek istedin kurdun istemedi birbirinizle catistiniz yani. Ondan olabilir bebeğim.

-Her seferinde agricak mi böyle.

-Hayir bebeğim. Sadece ilk seferlerde acır. Kurdun bir daha o ağrıyı yasıtmaz sana.

Arabaya vardığınızda ablamı abimi uyandırdım. Melezlerin kalması gereken ayrı bir yatakhane varmış. Babamin ne kadar içine sinmesede bir sureligine yatakhanede kalmamız konusunda onu ikna edebildim. Ablamve benim odamız ayniyken abimin odası başkaydi. Karşı odamizdaydi en azından. Yakındı bize. Valizlerimizi odalarımıza bırakıp yataklarimizin üstündeki kitapları aldık.

Koridorda dolaşmaktan içim çıktı artık. Sınıfı bulamadık. Sanırsın Allah katında bu ne ya. Okulu belkide 2. kez dolanışım. En sonunda sınıfı bulduk. Kapıyı hızlıca tıklatıp içeri girdiğimizde 25-30 yaşlarında gayet fit kumral saçlı buğday tenli bir hocayla karşılaştık. Hoca pudra pembesi bir gömlek ve beyaz kumaş pantolon giymişti. Kanım kaynamıştı hocaya.

-Merhaba gençler bir sorun mu var?

-Hayır hocam. Biz yeni gelen öğrencileriz. Ben Su. Bu abim Mete. Buda ablam Defne.

-Hoşgeldiniz çocuklar. Ben profesör Parlar. Tür bilgileri dersine giriyorum. Arka sıra boş oraya oturabilirsiniz.

En arka sıraya abim ve ablam oturdu. Bende bir ön sıraya birinin yanına oturdum. Açıkçası ders aşırı sıkıcıydı. Cidden yani hangi tür nerden özellikleri ne aşırı sıkıcı bir o kadarda önemliydi.

Dinlemek için kendimi ne kadar sıksam bir süre sonra bayılcak hale gelmiştim. Arkama dönüp baktığımda ablamda abimde uyumuştu. Bunlar sınavda da uyucak herhalde. Sınav vakti gelincede Su notlar nerde diye beynimin etini yer bitirirler.

Tekrar dersi dinlemeye çalışsamda pek başarılı olamadım. Sınıftakilerin incelemeye başladım. Hepsi melezdi biliyordum acaba ne meleziydiler. Acaba ders hakkındaki düşünceleri neydi? "Lan bıktım şu dersten zil çalsa da yemek yesek artık. Açız aç be. El vicdan veli merhamet bir ders neden 1 saat olur ki" Hassiktir. Bu da neydi? Ben az önce birinin düşüncesini duymuştum. Ben zihin okudum lan az önce.

Sonrasında kime baksam düşüncesini duymaya başladım. Canım yanmaya başlamıştı. Başım patlıcak gibiydi. "Nefes al. Sakin olman lazım." Sakinleşmeye çalıştım. Konuşan kişinin erkek olduğunu anlamıştım ama kim olduğunu çıkaramıyordum. "Derin bir nefes al ve bitti de." Alabildiğim en derin nefesi alıp sakince bitti dedim. Bitti dediğim andan itibaren kafamdaki tüm sesler gitmişti. Sadece kendimle kalmıştım. Etrafıma bakıp bana kimin yardım ettiğini anlamaya çalıştım. Ama herkes hocayı dinliyormuş taklidini oynuyordu.

-Evet gençler şimdiki konumuz Efsanevi melezler. Sizinde bildiğiniz gibi bu tür antik bir türdür. Tabiki bu değildir ki bu türün soyu bitip tükenmiştir. Hala devam ediyor olabilir. Bilinen son efsanevi melezin ismi Marcus'tu. Marcus 6.000 yaşında son savaşta öldü. Şuan bilinen bir efsanevi melez yok. Ama tahminlerimize göre birkaç özelliklerini işlicez. Bu tür bildiğimiz çoğu doğaüstülere emir verebilir. Emirlerine kesin uyma zorunluluğunuz var. Uymazsak nolur ki diceksiniz. Dolunayda dönüşmesin acısını hepiniz biliyorsunuz. Bunun tam 10 katını çekersiniz. Bu türün sürüsü tüm doğaüstülerdir.

-Hocam tüm doğaüstüler derken sadece kurtlar vampirler mi?

-Tahminlerimize göre öyle.

Yanımdaki çocuğun sorduğu soruya hocanın verdiği cevap beni tatmin etmedi. Sürekli yuvarlak konuşuyordu.

- Hocam tahminlerimize görenin kesinliği nedir?

-%40 civarı

- Tahminlerinizin tutmama olasılığı varken neden bu dersi işliyoruz ?

-Bilmek zorundasınız çünkü Markusun dediğine göre o öldükten 6.000 yıl sonra bir efsanevi melez gelecek ve onunla birlikte tüm doğa üstüler refaha kavuşucak.

- Nasıl yani? Şuan refah içinde olmayan doğaüstüler var mı ?

-Şuan neredeyse tüm doğa üstüler acı içindeler kendimizi sürekli saklamak zorundayız. Dolunayda bile istediğimiz gibi dönüşemiyoruz. Avcılar etrafta kol geziyor.

Hocanın bunları söylemesiyle zil çaldı. Hocanın dedikleri kafamı kurcalıyordu. Ben tüm doğa üstüleri nasıl kurtarabilirdim. Marcus nasıl bir öngörüde bulunmuştu. Şimdiden geleceği düşünüp kafayı yemek istemiyorum yaşayabilirken hayatımı yaşıcam.

Kafama doluşan insanlarla sinirlerim iyice bozulmuştu. Türümü sorup duruyorlardı. Ablam bir anda aydınlanma yaşamış gibi bana seslendi.

-Buyur abla

-Kantin nerededir sence?

Ben neden şaşırmadım acaba abimde ablamın kopyasıydı akılları fikirleri yemekti.

-Ben ne bilim abla?

-Sana soranda kabahat zaten.

-Abla açlık başına mı vurdu?

-Evet. Nolmuş yani?

Yanımdaki çocuğu dürtüp kantini sordum.

-Sağdaki merdivenlerden en aşağı kata in orda.

-Aldın mı cevabını abla?

-Uyuz

Ablamın arkasından ona öcü gibi baktığıma eminim. Ablam açken içine bişiler kaçıyor. Korkmuyor değilim.

Ders programına baktığımda dersin beden olduğuna gördüm. En sevdiğim ders bedendi. Beden dersinin iki ders olduğunu görünce mutluluktan uçucaktım sanki. Gerçekten beden dersine aşıktım galiba.

Okul üniformalarımız sport olduğu için direk aşağı indim. Spor salonu gerçekten çok güzeldi. Dolunayda zamanındaki orman gibi boyanmıştı. Etrafa bakarken abim ve ablamın gördüm hemen onların yanına gittim.

-Bu derste napcaz?

M-Dersin beden olduğuna bakma. Bu derste içindeki kurdu eğiticeksin. Kolay olmıcaktır.

D- Kurda daha hiç dönüşmedin. İlk önce kurda dönüşmeyi öğrenmen lazım.

-Bunu nasıl yapcam.

D- Öncelikle içindeki kurt ruhunla bağ kurmalısın. İsmini öğrenmen lazım. Dönüşmene yardım edecektir o. Dolunayda zamandaki vakitlerde sen ön plandayken dolunayda kurdun ön planda olacaktır.

- Kurdumla nasıl bağ kurucam peki?

M- Kurda dönüşmeye çalışırken oluyor genellikle ilk dolunayda olur. Biz kardeşiz diye kurt ruhlarımız kardeş değil.

- Kafam karıştı. Ben şimdi dolunaya kadar beklicem mi?

D- Hayır buna gerek yok. Sen özelsin Su. Kurt ruhunla istediğin zaman konuşabilirsin. Kurt ruhuma bizim kurt ruhlarımızı sor arkadaşlar mı düşmanlar mı tanışıyorlar mı diye.

-Kurt ruhlarınızın ismi ne?

D- Daisy

M- Daniel

Kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Kurt ruhumla nasıl konuşacağımı bilmiyorum ki.

- Sorun değil prenses

- Sen kimsin?

-Fenris

- Benim kurt ruhum sen misin?

F- Evet prenses

-Neden prenses diyorsun.

F -Öyle olduğun için

-Neyin prensesim ben?

F- Tüm doğa üstülerin

-Daniel ve Daisyi tanıyor musun?

F- Daniel benim arkadaşım. Daisy kardeşim. Daniel ve Daisy çiftler.

- Nası yani abim ve ablam her dolunayda çift gibiler mi?

F- O senin ablan değil aslında

- Nası yani

F- Kuzenin

- Nası yani

F- Daisyle konuştum. O söyledi ama bunun sur olması lazım kimseye diyemezsin.

-Tamam Fenris

F- Bu arada prenses bu dersi anlamaya çalış çok işine yarıcak.

-Nasıl kurda dönüşücem peki

F- Elinden geldiğince hızlı nefes al ve bana gel de. Sinirlenmemeye dikkat et. Sinirlenirsen kontrol bana geçer.

-Anladım.

Zihnimden yavaşça sıyrıldım. Ablam ve abim bana bakıyordu merakla

-Fenris

D,M- Hı

-Adı Fenris. Daisy ile kardeş,Daniel ile arkadaş.

D- Bana çok sevindim.

Derste yanına oturduğum çocuk yanımıza geldi.

Ç- Hoca gelmeden dönüşseniz iyi olur.

Çocuk cevap vermeden kurda dönüştü. Ben iyice meraklanmıştım. Ablam ve abim dönüşürken ben dönüşmedim.

F- Dönüşmicen mi prenses

-Daha değil

F- Aklından ne geçiyor?

-Sadece merak ettim.

F- Dikkatli ol prenses

-Tamam Fenris

Hocanın adım seslerini duyuyordum. Abim ve ablam iki yanımda duruyorlardı. Koruma pozisyonunu almış gibilerdi.

H- Neden dönüşmedin?

- Ben dönüşmeyi bilmiyorum.

H- Bu senin sorunun. Dersime insan olarak girmenin cezası var.

Abim ve ablam iki yanımda hırlamaya başladılar. Hoca düz gözlerle onlara bakıp sakinleşin dedi. Bir anda abim ve ablam süt dökmüş kediye döndüler. Hoca tam bana yaklaşıcağı sırada önüme gri bir kurt geçti. Hocaya hırladı.

H- Bu onun iyiliği için biliyorsun Çağatay.

İsminin Çağatay olduğunu öğrendiğim kurt geri çekilmedi. Hoca Çağataya doğru koşup bişey yaptı. Çağatay yere yığıldığında fenris bana seslendi

F- Dönüşmicen mi prenses

-Daha değil.

F- Seni gaz odasına götürecek.

- Gaz odası mı o ne?

F- Ruh eşin seni koruduğuna göre iyi bişi değil.

Hocanın kolumdan tutmasıyla kendime geldim. Gaz ıdası ve ruh eşi mi beynim iyice yandı. Tam odaya gircem sırada iyice hızlandırmıştım nefeslerimi hocaya bakıp yeter dedim. Adam birden acı çekmeye başladı. Birden kol ve bacak kemikleri kırıldı.

F-Kurda dönüşüyor. Çağır beni

- Gel Fenris

F-Zıpla

Fenrisin sözünü dinleyip zıpladım. Yere indiğimde 4 ayak üstündeydim. Kafamı çevirip kendime baktım siyah beyaz ve morlu bir Kürdüm vardı. Diğer kurtlara baktığımda hepsi tek renkti.

Hocanın olduğu yere baktığımda siyah renkli mavi gözlü bir kurt vardı. Bana hırlıyordu.

F- Seni düelloya davet ediyor. Kabul etmemek gibi bir durumun yok eğil ve hırla

-Neden kabul etmemezlik yapamıyorum.

F- Ondan korktuğunu düşünecek bu bir gurur meselesi Su kabul etmek zorundasın.

Eğilip ona hırladım. Hoca birden üstüme atladı. Yerde birbirimizle debeleniyorduk. Sanki oyun konsolundaki bir oyun gibiydi. Ben sadece izliyordum o an kontrolu fenrisin aldığını anladım.

Fenris çok gururlu bir dişiydi. Bu düelloyu kaybetmiceğine emindim. Fenris hoca yerden kalkamayıncaya kadar saldırdı. Hoca yere yığılınca düelloyu kazandığını gösterir şekilde uludu. Fenrisle birlikte diğer tüm kurtlarda uludu.

F- Müdüre gitmelisin prenses

-Şimdi mi

F- Evet

Fenris o kadar telaşlı söylemişti ki hemen müdürün yanına gittim. Kokusundan anladığım kadarıyla şuan bahçedeydi. Ayak seslerini duymuş olmalı ki oda kurda dönüştü.

Fenrisle müdürün kurdunun konuşmasını dinlemeye başladım.

F- Beden hocası insanımı haşlıcaktı Quidre

Q- Nasıl yani

F- Onu Gaz odasına götürücekti. Daisy ve Daniel engel olmaya çalışınca büyü yaptı. Sonra araya Fasxy girdi.

Q- Ruh eşin olan Fasxy mi

F- Evet. Onu bayılttı. Ve insanımı son anda kurtarabildim. Ne biçim ders veriyorsunuz Quidre. Amacınız ders vermek mi yoksa insanlarımızı öldürmek mi

Q-Haklısın Fenris. Onunla ilgilenicem.

F- İyi olur Quidre. Bir dahakine onu asfaltta kazırsın.

Fenris arkasını dönüp ormana doğru koşmaya başladı.

-Teşekkür ederim Fenris

F- Rica ederim prenses

-Fasxy bizim ruh eşimiz mi?

F- Evet prenses. Senin ruh eşimi ismi Çağatay. Onun kurt ruhu faxsy benim ruh eşim. Bu yüzden seni korudu.

-Türü ne?

F- Özel kurt. Türü gibi kendide çok özeldir. Çağatay gibi

-Biri geliyor Fenris

F- Biliyorum. Daisy, Daniel ve Faxsy geliyor.

-Nasıl anladın.

F- Kokularından prenses. Bizi geri götürmeye geldiler.

- Gidicek miyiz kızım

F- Küçük prenses seni büyüdünde kızım mı diyorsun bana

- Fenris çok resmi geliyordu daha cana yakın bişi istedim rahatsız mı oldun?

F- Hayır prenses hoşuma gitti ve evet gidicez

- Komuta sende güzellik.

F- ehehehehe

FENRİS'İN GÖZÜNDEN

İnsanım gerçekten çok tatlı ve kafa dengi birisi. Başlarda ismimle hitap etmesine üzülüyordum. Şimdi bana kızım dedi. Köpek sever gibi ama hoşuma gitti yani. Biz kurt ruhları pek çok bedende aynı ruhla yaşayan varlıklarız ama Su benim ilk bedenim. Sudan önce hiç birini kabul edemedim.

Su da farklı bişiler var beni ona çeken. Faxsy benim kararım saygı durup oda benimle birlikte bekledi. Çağatayı bulduğunda kesinlikle itiraz etmeden gitti.

Faxsyle yaklaşık 2 yıldır görüşmüyorduk. Çağatay 2 yıl önce ilk kez kurda dönüştüğünde gitmek zorunda kalmıştı. Onu gerçekten çok özlemiştim.

Faxsynin adım sesleriyle kalbim heyecanla çarpmaya başlamıştı. Onunda bu sesleri duyduğunu biliyordum. Yanıma geldiğinde sakince boynumu yalayıp acıtmadan ısırdı. Bu beni özlediğini ve sevdiğini gösteriyordu. Bana saygı duyduğundan sakince yapmıştı. Kafamı ona yaklaştırıp kokusunu çektim içime gerçekten özlemiştim. Çimenlerde üstüne oturduk bir süre.

Daisy ve Daniel kendi aralarında konuşurken biz sadece kalp atışlarımızı dinliyorduk. Yaşadığından emin olup gerçekten yanımda olması bana huzur veriyordu.

Biraz daha kalırsam insanımın başı belaya girebilirdi. Bu yüzden faxsyi kafasından yalayıp ayağa kalktım. Benim ayaklanmamla birlikte diğerleride ayaklanıp beni takip ediyordu.

Okula yaklaştığımız zihnimi Suya bırakıp geri çekildim.

SUYUN GÖZÜNDEN

Kendime geldiğimde okula yaklaşmıştık. Fenris ve Faxsyi rahatsız etmemek için geri çekmiştim kendimi.

Havayı kokladığımda benden gelen bir koku olduğunu daha fark ettim. Galiba bu faxsyinin kokusuydu. Kendi kokumda gri bir kurttan geliyordu. Onun Çağatay olduğunu anladım.

Anlaşmazlıklar gelmek daha çok işime yarayabilirdi. Onu fenrisin anlattığı kadarıyla biliyordum. İnsana dönüşüp sınıfa ilerledim.

Sırama oturduğunda gerken bana bakıyordu. Türümü sorguladıklarına eminim. Babamın verdiği kitabı çıkarıp tür bilgileri kısmını açtım.

~~KİTAPTAN BİR KESİT~~

AYDINLIK MELEZ

Kürkleri beyaz olan aydınlık melezlerin gözleri siyahtır. Genellikle eş olarak karanlık melezlerden seçerler. Aydınlık melezler 2 element kullanabilirler. Normal kurtlardan 1,5-2 kat daha büyüklerdir. Genellikle dişilerden oluşan bu tür nadiren olsa birkaç erkek üyesi olabilir. Aydınlık melezler eşlerine düşkündürler.

Kafamı öksürük sesiyle kitabımdan kaldırdım. Gelen yanıma oturan çocuktu. Hızlıca kalkıp ona yer verdim.

-Ne okuyorsun Su

Ç-Eski bir kitap

Abimin arkamdan saçlarımı karıştırmasıyla iyice bozulan sinirlerimle ona döndüm.

-Sabah kaç saat uğraştım bu saçlarla haberin var mı?(Hiç uğraşmadım)

-Tekrar yaparsın Sucuk

Elimi tekrar saçlarıma atıp karıştırıcakken abimin eli havada kaldı. Noluyor diye bakarken yanına oturduğum çocuk tutmuştu. Abimle birlikte çocuğa bakarken çocuk abimin elini bırakıp önüne döndü.

Ablam abimi sakinleştirme görevini alırken ben çocuğun Çağatay olduğuna emin oldum. Ruh eşim olduğundan kıskanmıştı. Abim olduğunu bilmiyordu. Başka bir erkek sanmıştı. İçimden sessizce güldüm.

Ç-Gülünce çok tatlı oluyorsun.

-Teşekkür ederim.

Ç-Kusura bakma tanışamadık. Ben Çağatay Aras Kılıç

-Memnun oldum Çağatay Aras bende Su Çoşkun.

Ç- Memnun oldum Su. Derslerde anlamadığın yer olursa seve seve yardım ederim.

- Teşekkür ederim.

Babamın verdiği kitabı hızlıca kaldırıp gireceğimiz dersin kitabını açtım. Dersimiz Tür bilgisiydi. Kim kimin atası kim nerden çıkmış. Kısacası baya sıkıcı bir dersti.

Dersten canım sıkılınca yine zihin okumaya başladım. Sırayla herkesin zihnine girdim. Bu dersi sevmiyorlardı ama hocasını seviyorlardı. Dersin hocası profesör Dalyanmış.

Çağatayın zihnine girdiğimde türümü biliyordu. Ama nasıl anlamıştıki sanki zihnine girdiğimizde anlamış gibi faxsy ile olan konuşmasını düşünmeye başladı. Faxsy fenrisin bana anlattıklarını çağataya anlatmıştı.

Abimle ablamın zihnine girdim. Bunu nasıl yaptığımı hala tam anlamasam da olmasını isteyince oluyordu.

*-Abi abla bir sorunumuz var.(* zihinden konuşma işareti)

M-Su uykum var.

Abimin sesli konuşmasıyla herkes ona döndü. Zihnimden konuştuğumu anlamamıştı. Ablam hemen anladı ama.

D*-Zihninden konuşuyor salak. Dinle kızı.

Ablamda abimin zihnine konuşmuştu. Abim korkarak yerinden kalktı.

M*-Bunu nasıl bu kadar erken öğrendin?

*-İsteyince oldu bilmiyorum. Neyse konumuz bu değil.

D*-Konumuz ne?

*- Çağatay türümü öğrenmiş.

M*- Nasıl öğrenebilir ki

*- Bilmiyorum. Öğrenmiş bir şekilde.

D*- sınıftan çıkıp napıcamızı konuşmalıyız.

M*- Hocayı nasıl atlatıcaz.

D,S*- Bayılma taklidi

M*- sakın yapmayın

METENİN GÖZÜNDEN

Birden Suyun yere düşmesiyle bayıldığını anlmıştım. Defneyle birbirimize bakıp kaldık. Hemen kalkıp Suyu kucağıma aldım. Suyu iyice dürtüp salladım.

-Uyansana Su

H-Çocuklar revire götürün isterseniz. Kötü düştü.

Ayaklanıp kucağıma aldım. Sınıftan çıktıktan sonra bile gözünü açmamıştı. Demek ki gerçekten bayılmıştı. Endişeli bir şekilde revire doğru ilerlemeye başladım.

Defnede benle aynı şeyleri düşünmüş olmalı ki o da adımlarını hızlandırmıştı. İkimizide ortak korkusuydu suya bişi olması.

Revire geldiğimizde Defne kapıyı açtı Suyu yatağa bırakıp Defne'ye baktım.

D-Sen git ben kalırım Mete

M- İyidir demi abla?

D- Tabiki iyidir oğlum. O bizim kardeşimiz o çok güçlü bişi olmaz ona.

Ablamın içimi rahatlatmasıyla aklıma Suyun dediği geldi."Biri türümü biliyor" bu aydınlanmayla birlikte korkum geçmiş yerine öfkem gelmişti. Biri canımın canını yakmaya çalışabilirdi. Her ne kadar onu sevdiğimi belli edemesemde seviyordum ve kimse canını yakamazdı izin vermezdim.

Revirden hızlıca çıkıp adımlarımı müdürün odasına yönlendirdim. Kapıyı çalmadan bodoslama şekilde odaya girdim. Bu odayı sevmezdim içimi sıkardı. Ama Suyun canı söz konusuydu. Benim hızlı girişimle Aykut abi hemen ayaklandı.

A- Noldu Mete

- Biri Suyun türünü biliyor. Hafızasını silmeliyim.

A- Bu yasak biliyorsun.

- Hiç bişi kardeşimin güvenliğinden önemli değil.

ÇAĞATAY'IN GÖZÜNDEN

Derste Su'yun zihnime girip düşüncelerimi okuduğunu anlamıştım. Kitabı henüz bilmemeliydi. O yüzden hemen faxsyi düşünmeye başladım. Bir anda bağlantıyı kesip arka sırada oturan kız ve erkeğin zihnine girdi. (Özel kurtlar zihinlerine girip çıkıldığını, kimlerin zihinden konuştuğunu anlayabilirler)

Arkadaki kız ve erkekle konuşurken bir anda bayıldı. Su'yun bayılmasıyla korkum gün yüzüne çıkmıştı. Ya ona benim yüzümden bişi olursa.

Arka sırada oturan erkek hemen onu kucağına aldı. Kıskançlığım gün yüzüne çıkarken kendimi tuttum. Su şuan iyi olmayabilirdi.

Onlar sınıftan çıktıktan sonra Faxsy ile yerimizde duramıyorduk. En sonunda dayanamayarak

-Hocam lavaboya gidebilir miyim?

H- Çabuk git gel.

Hızlıca sınıftan çıkıp revire gittim. Kalbim sıkışıyor ona bişi olucak diye. Revire girdiğimde Suyu yatarken gördüm. Yanında bir kız duruyordu.

-Ona noldu?

K- Kansız kalmış. Açlıktan bayılmış.

-Sen kimsin?

K- Ben onun ablası Defne. Peki sen kimsin?

- Ben Çağatay.

D- Onun ruh eşisin.

-Hıhım

D- Türünü basıl öğrendin?

-Ailemden bana kalan bir kitaptan

D- Zihnine girip kitaba bakabilir miyim?

-Başka şeylere girmiceni nerden bilim?

D- Sen izin vermediğin sürece giremem özel kurt

- Peki

Defne oturduğu sandalyeden kalkıp eliyle oturmamı işaret etti. Eliyle kafama dokunduğunda kendimi ihanet eder gibi hissettim.

Kendimi rahatlatmaya çalışıp Defnenin zihnime girmesine izin verdim. Defne zihnimde kitaba bakıyordu.

METENİN GÖZÜNDEN

Aykut abi inatla hayır diye diretiyor bense tehtit üstü tehtit yağdırıyordum. Bu Suydu. Kimse kimliğini bilmemeliydi. Kimliğini bileni ya öldürmeliydim yada hafızasını silmeliydim. Suyu korumak için göze alamıcam bişi yoktu.

A- Onu öldürmiceksin Mete

- Ya hafızasını silerim ya öldürrüm

A- İkiside yasak Mete. Yasakları çiğnersen ölürsün. Seni öldürürlerse kardeşini nasıl korucaksın. Şuan onu koruma şansın var.

Aykut abinin haklı olmadı beni daha çok sinir etmişti. Kapıyı çarparak odadan çıktım. Çocuğun ağzını kapalı tutcağından emin olmalıydım. Revire doğru ilerlerken revirde farklı bir koku aldım. Tanımıyordum bu kokuyu. Hızlıca içeri girip odatı kontrol ettim.

Su yatakta hala bıraktığım gibi yatıyordu. Koluna serum takılmıştı. Uyuyor gibi görünüyordu.

Defneye baktığımda bir çocuğun zihninde dolaşıyordu. Bu çocuk Su'yun ruh eşi olmalıydı. Defneye baktığımda anlında terler oluşmuştu. Zihin bağı varken ona dokumanazdım.

D-Sakin ol Mete

-Sakinim ben Daniel bak işine

Kurt ruhumuda başımdan savarken kısık bir ses duydum.

S-Su

Hemen Su'yun yanına gidip ona biraz su verdim.

-Nasıl oldun güzelim.

S-Daha iyiyim abi

-Korkuttun beni

Elimi Su'yun saçlarına götürüp okşadım.

S- Özür dilerim abi. Bir anda gözüm karardı.

-Sorun yok güzelim. Kan içmeyi unuttuğundan açlıktan bayılmışsın. Hemşire öyle dedi.

D-Hemen konuşmamız lazım.

Ablamın konuşmasıyla ona döndüm. Yüzü ciddiydi. Nedense duyucaklarım hoşuma gitmicek gibiydi.

DEFNENİN GÖZÜNDEN

-Size kalan kitaplar lanetli. Bu kitabın yazarı kitabı karısı yüzünden lanetliyor. Karını onu bir büyücüyle aldattığı için kitabı lanetlemeye karar veriyor. Kitabın bir kopyası karısında var. Lanet sonucunda karısı ve o büyücü oluyor adamda ölmeden önce laneti değiştiriyor. Kitabı alan kişiler ya aynı anda almak zorundalar yada sevgili olmak zorundalar.

-Ve siz bu kitapları aynı anda almamışsınız. Lanet siz birbirinizi ilk kez gördüğünüz hafta başlıyor. Bir ayın sonunda ölüyorsunuz. Siz aynı anda almadığınız için sevgili olmak zorundasınız. Kitap sürekli sizi birbirinizin karşısına çıkarıyor. Kitabı şuan almış olabilirsiniz. Ama çocukluğunuzdan beri karşılaştırıyor sizi.

-Sözün özü şu ya sevgili olursunuz ya ölürsünüz. 1 ay süreniz var.

Suya baktığımda gözleri kararıyor gibiydi. Bir anda çok yükleme yapmıştım kardeşime. O da haklıydı gerçi kim olsa dayanamazdı. Hemen hemşireyi çağırdık.

Hemşire bu sefer şoktan bayıldığını söyledi bizi diğer tüm derslerden muaf tutacağını söyleyip bizi yurda gönderdi.

Çağatay Su'yu dikkatlice kucağına alıp melezlerin yatakhanesine ilerlemeye başladı. Yol boyunca kimse konuşmadı. Herkes laneti düşünüyordu. Çağatay Su'yun kokusundan odamızı bularak Suyu yatağa yatırdı.

Yatağın yanına oturup Su'yu incelemeye başladı.

Ç-Ne zaman öğrendi?

- Dün

Çağatay hızla kafasını bize çevirdi.

Ç-Nasıl dün öğrendi?

-Onu korumak için kimseye söylemedik.

Ç-Anladım.

Çağatay yataktan kalkıp yere oturdu. Suyun eline kafasını yasladı. Çağatayın "Bundan sonra kimse sana zarar veremicek söz veriyorum" diye mırıldandığını duydum. Ondan sonra bir daha konuşmadı.

 

 

Bölüm : 05.11.2024 14:24 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Hikayeyi Paylaş
Loading...