@cikolatalisut
|
Şuan üstümde bornozum, elimde bir vazoyla salonda Atakan abiyle bakışıyordum. Beni boydan boya süzdükten sonra bir anlık dudaklarının kıvrıldığını görür gibi oldum. Ağzını açıp bir şey diyecekti ki olayın şokuyla ufak bi çığlık atıp odama koştum. Kapımı kilitleyip derhal üstüme bir tişört ve şort geçirdim. Ben odada dört dönüp hâlâ neden burada olduğunu sorgularken kapım çalındı. Atakan abi olduğunu tahmin ettiğim kişiye gelmesini söyledim. Temkinli bir şekilde açtığı kapıdan bakıp beni giyinik gördüğünde içeri geldi. Şaşkın şaşkın ensesini kaşırken konuştu. "Kusura bakma duşta olduğunu bilmiyordum." Sence şuan tek sorun duşta olmam mıydı yani? Mesela senin evimde ne işin olduğu gibi konuların hiçbir önemi yok mu?? Ben anlamaz gibi bakmaya devam ederken tekrar lafa girdi. "Ayrıca geçen gün için de özür dilerim. Kendimi kaybetmişim." "İyi de senin burada ne işin var Atakan abi?" Sorduğum soru karşısında pişmiş kelle gibi sırıttığını gördüğümde delirdiğini düşünecektim neredeyse. Sonra kahkaha atmaya başladığında gerçekten delirdiğine kanaat getirdim. Sinirle soludum. "Ne gülüyorsun ya cevap versene, ne işin var evimde?" "Ne yani sen ciddi misin?" Benim ciddi olduğumu anlayıp o da yüz ifadesini ciddileştirdiğinde tekrar konuştu. "Kızım başına saksı falan mı düştü? Hafızanı mı kaybettin? Beni sen çağırdın ya hani." O konuşurken iyice yaklaşıp acaba ateşi mi var diye elimi alnına koydum. Yoo gayet normaldi. Bana yardımcı olmak adına olsa gerek iyice yüzüme doğru eğildi. Bu kadar yakın olmak zorunda mıyız abicik? Onun anlam veremediğim bakışlarına aldırmadan ateşi olup olmadığını daha iyi anlamak için elimle yavaş yavaş aşağılara doğru inmeye başladım. Bu ne boy yiğidim? Ailedeki bütün güzel genleri sen mi aldın ya? Hayır, bizim Burcu da çok güzeldir ama bu çocukta anlayamadığım başka şeyler olduğu kesin. Yavaş yavaş yanaklarına, oradan da boynuna indirdiğim elim bir süre orada takılı kaldı. Nabzını hissedebiliyordum. Benimki arkasından atlı geliyormuş gibi delicesine atarken o nasıl bu kadar sakin kalabiliyordu? Adil miydi şimdi bu? Ona hiçbir şey hissettirmiyor muydum yani? Ben elimi üzerinde gezdirdikçe çene kasları daha da belirginleşiyordu. Boynundaki damarları hissedebiliyordum. Onu tahrik mi ediyordum acaba? Yok canım, beni sevmiyor bile. Elim tam boynundan aşağı polo tişörtünün açık yakasından içeriye oldukça kaslı olduğunu gördüğüm göğüslerine doğru süzülmüştü ki kalp atışlarının hızlandığını hissetmemle ne yaptığımın yeni farkına varabilmiştim. Elimi ateşe dokunmuş gibi hızla çekerken bir anda bir soğukluk tarafından durduruldum. Bu Atakan abinin eliydi. Niye bu kadar soğuklardı? Tıpkı kendisi gibi... Ayrıca napıyordum ben? Ben kafamı kaldırmış ona bakmaya çalışırken ne ara bu kadar yakınlaştığımı anlayamadığım yüzü az öncekinin aksine alev saçıyor gibiydi. Kahvelerini yerinden çıkacakmışçasına bana dikmişken hareket dahi edemiyordum. Yine o tanıdık baş döndürücü kokusu burnuma dolarken gözlerim istemsizce kapanmıştı. Buz tutmuş eli hâlâ elimi sararken mantıklı düşünemiyordum. Napıyordun sen bana Atakan abi? Ellerimin üzerindeki soğukluk kaybolurken içinde bulunduğumuz durumun farkına vardığımda gözlerimi aralayıp ondan hızla uzaklaştım. Kabul, büyük hayal kırıklığına uğramıştım. O odadan hızla çıkınca ben de olayın farkına varıp arkasından gittim. Ne yani hiçbir şey söylemeden öylece gidecek miydi? "Hoop! Nereye gidiyorsun? Bana bir açıklama borçlusun." Hırsla arkasını dönüp bıkmışçasına telefonunu bana uzattığında biraz ürkmüştüm. "Al sana açıklama." Koridorda ben telefona o bana bakarken hâlâ okuduklarımın şokunu atlatmaya çalışıyordum. Birisi benim numaramla Atakan abiye mesaj atmıştı. —Merhaba Atakan abicik, ben Aysima. —Bana haftasonu acilen fizik çalıştırman gerek🥺 —Eğer gerçekten işime yararsan karşılığında ben de senin söylediklerini affedicem sööz —Detayları Burcu'yla konuşursunuz😚 İyi de ben Burcu gibi böyle emojili yazmam kii. Telefonu tekrar Atakan abiye uzatırken aklıma gelen ilk şeyle bir destek ararcasına duvara yaslanıp telefonuma sarılmıştım. O da beni umursamayıp kapıya yöneldi tekrar. Düşündüğüm şeyin olmamasını umarak Kerem'le olan sohbetime girdim. Allah kahretsin ki Burcu'nun telefonumu aldığı zamanla saatleri tamı tamına uyuyordu. Geçirdiğim ikinci şokla yaslandığım duvardan aşağı süzülüp oturdum. Ben farkına vardığım şeyin şokunu atlatmaya çalışırken Atakan abi yanıma gelip kapının anahtarını istedi. Ne olduğunu anlamaya çalışır gibi bana bakarken zorla da olsa cevap verdim. "Kapı kilitli değildi, açabilirsin." Şaşırmış görünüyordu. Sonra aniden yüz hatları belirginleşti. Sinirlenmişti ama neden? "İyi de açılmıyor kapı Aysima. Ver şu anahtarı işte." Ne güzel bir adım varmış benim arkadaş yaa. O ismi tekrar duyabilmemiz mümkün mü acaba beyefendi? İsmimi ona tekrar söyletmenin bir yolunu daha sonra düşünmek üzere bir kenara bıraktım ve askılığa astığım anahtara uzanmak için isteksizce kalktım. Anahtarı yerinde göremeyince bilmem kaçıncı bir şok dalgası daha geçiriyordum. "Hayır Burcu. Lütfen bunu bana yapmamış ol. En azından bu kadarını yapmadım de banaa." Sesim sonlara doğru sinirden yükselirken Atakan abi ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Şuan deli olduğumu bile düşünüyor olabilir ama umurumda değildi. Sinirden saçlarımı yolarken onu her ne kadar evimde istemesem de mecburen elinden tutup olayları anlatmak üzere tepinerek salona sürükledim. Ne damar varmış arkadaş bu Atakan denen vicdansızda da. Her yerinden fışkırıyor maşallah. Kabul edeceğini bilsem benim ol diyeceğim de iştee nerde bende o şans? Alan almış zaten çocuğu. |
0% |