Yeni Üyelik
14.
Bölüm
@cileklerveyoon

 

İyi okumalarr ✨

 

"Şunu düşünmeyi bırak artık!" diye söylenen kadın sesiyle irkilmiştim. Bakışlarımı çevirdiğimde ashley'in bunu bana söylediğini anlamam uzun sürmemişti. "Birazdan jungkook gelecek. Hem bizi hem de onu daha da endişelendiriyorsun!" diye kızmıştı üstelik.

 

Dudaklarımı büzmüş, "ama ne yapabilirim ki? Düşünmeden duramıyorum!" demiştim bende onun gibi kızarak. Dün olanlardan sonra düşünme yetimi kaybetmiş gibi hissediyordum artık. Aklım fazlasıyla karışıktı. İki gün sonra hafızamın silinecek olması sadece beni değil, herkesi dehşete düşürüyordu.

 

Jungkook ne kadar çabalasa da bay min kararından vazgeçmemiş, diğerlerine tanıdığı süreyi bana da tanıyarak üç gün vermişti. Sadece üç günde ne yapılırdı ki? Gitmek istemiyordum ve bunu defalarca kez söylemiştim.

 

Şuan ise yanımda Ashley ile televizyon izlemeye çalışıyordum. Eski Kore yapımı bir film açmış, ve sanki ağlamam için özellikle duygusal seçmiş gibiydi. Benim zaten üzgün olduğumu bilmiyormuş gibi bir de dram açması trajikomikti. Yine de dram filmlerini sevdiğim için susmuştum.

 

Aslında asıl amacın beni oyalamak olduğunu biliyordum. Ve Ashley de beni oyaladıklarını bildiğimi biliyordu. Jungkook'un sabah erkenden Felix ve hwasa ile birlikte ortadan kaybolması hiç hayra alamet değildi. Ashley'i de beni oyalasın diye başıma diktikleri bariz bir şekilde ortadaydı.

 

Nerede olduklarını tahmin edebiliyordum ama bu kısma bulaşmamak tercihimdi. Muhtemelen Richard, Henry ve Chris'e işkence ediyorlardı ama bunu bilmiyormuş gibi davranmak beni daha iyi hissettiriyordu. Vampir filmlerindeki gibi kafa koparmalı, ağız yırtmalı, kol bacak ayırıp yakmalı sahneler yüzünden fazla korkuyordum. Bu beni tiksindiriyordu. Jungkook'un da böyle şeyler yapıyor olduğu düşüncesi çok zalimceydi. Evde film izlemek daha mantıklı kalıyordu.

 

"Filme odaklanır mısın? Baksana adam aşk acısı çekiyor. Kadın da bir türlü anlayamadı şu papatyaları gönderen adamın o olduğunu. Çıldıracağım!" diye söylendiğinde hak vererek başımı sallamış ve "cidden! Yazık ya... Bu durumda olsaydım kadından vazgeçerdim!" diye isyan etmiştim.

 

"Kim kimden vazgeçiyor?" diyen jungkook'un sesini duyduğumda hemen başımı kapıya çevirmiştim. Kapıda durmuş, yüzünde hafif gülümseme ile bize bakıyordu. Ashley'in "taehyung senden vazgeçecekmiş." dediğini duyduğumda ise hemen yanımda oturduğu için dizine vurmamla bağırmıştı. "Ayh, üf ya!?"

 

Çattığım kaşlarımla ona bakarken felix'in de içeriye girdiğini görmüştüm. Hwasa da hemen arkasından girdiğinde koltuklara yerleşmişlerdi. "Ne izliyorsunuz?" diye sormuştu, Felix. "Daisy." diye yanıtlamıştım hemen.

 

"Ben bu filmi seyretmiştim!" demişti hwasa heyecanla. "Bende." diye ona katılarak konuşmuştu jungkook.

 

Felix hızla kaşlarını çatarken, "bir tek ben mi izlemedim yani?!" diye şaşkınca sormuştu. Ardından dönüp jungkook'a bakmış ve "bensiz mi izledin?" diye kızmıştı. Jungkook omuz silkip "evet." demişti sakince. Felix'i umursamıyormuş gibi davranıyordu ve Felix de hep ona kızıyordu. Kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyordu jungkook, felix'le. Bu beni çok güldürüyordu.

 

"Ay susun be! Film hala bitmedi, görmüyor musunuz?" diye kızmıştı Ashley. Hwasa oturduğu yerde doğrulmuş ve "baştan alsana!" demişti ashley'e.

 

Ashley ise "tch, hayır! Burdan devam." demişti durdurduğu filmi açarak. Hwasa ise kendi kendine söylemekle yetinmişti. Ashley'e karşı çıkamayacağını biliyordu çünkü Ashley çok fazla inatçı biriydi. Eğer gerçek anlamda karşı karşıya gelecek olsalardı hwasa stratejik olarak, ashley de güç olarak üstünlük sağlardı. Yine de bu soru beni fazlaca düşündürüyordu çünkü ikisi de hayatımda gördüğüm en güçlü kadınlardı. Ciddi anlamda.

 

"Taehyung." demişti jungkook. "Hm?" diye cevaplamıştım hemen. Ne söyleyeceğini merakla beklerken hwasa'nın da duymak için jungkook'a baktığını fark etmiştim. "Senin kameran vardı sanki?" diye sormuştu. Gözlerimi kısmış ve neden şuan böyle birşey söylediğini sorar gibi bakmıştım.

 

"Evet, şarjını doldurup kaldırmıştım. Getireyim mi?" demiştim. Sonuçta getirmemi istemese sormazdı, değil mi? Yerimde kalkacakmış gibi durup cevap vermesini beklerken "olur." dediğinde ise hemen kalkmış ve aşağıdan kamerayı getirip gelmiştim. Şarjını doldurup kaldırmam iyi olmuştu.

 

"Geldim!" demiştim odaya girdiğimde. Jungkook ayaklanıp kamerayı elimden almıştı. Hemen onun yanında dururken ne yaptığına bakıyordum. Kamerayı açmış, nasıl kayıt edildiğine bakmıştı. Kendince öğrendiğini düşündüğünde de kamerayı kaldırmış ve etrafa tutmuştu nasıl göründüğüne bakmak için.

 

"Beni çeksene jungkook!" demişti Ashley yerinden fırlarken. Yanımızda durmuş ve jungkook'un onu çekmesini beklemişti. "Tanrı aşkına böyle nasıl çekebilirim ki?!" diye kızmıştı jungkook. Haklıydı da. Ashley hemen yanımızda durduğu için düzgün çıkmıyordu.

 

"Çok bilmişler!". Çirkefçe konuşmuştu yine ashley. "Ne var yani poz vermeyi bilmiyorsam?!" diye de eklemişti. Bunun üstüne jungkook gözlerini açarak "bunun poz vermekle alakasını arıyorum şuan!" diye tepki vermişti. Onun bu tepkisi o kadar komiğime gitmişti ki, kahkaha atarken bilinçsizce ellerimi birbirine vurmuştum. "Bunu- ahh, bunu kaçırmamalıydım!" demiştim kahkahalarımın arasından. "Çıkartma yapacaktım!" diye eklediğimde ise Ashley de tıpkı benim gibi kahkaha atmaya başlamıştı.

   

Kendisini görmediği için gözlerini açtığında ne kadar komik göründüğünü de bilmiyordu. Bizim güldüğümüz asıl şey ise, jungkook’un o tepkisini mesajlaşırken çıkartma olarak kullanacak olma düşüncesiydi. Aklıma o an telefonum gelmişti. Sahi, size söylemeyi unuttum. Jungkook, ashley’in geldiği gün bana telefon almıştı. Zaten telefonsuz olan ben buna asla hayır diyemeyecek kadar akıllıydım.

 

"Bunlar neye bu kadar gülüyorlar, anlamadım." demişti hwasa. Jungkook da onu onaylar gibi başını sallamıştı. Buna karşı kendimi tutamamış ve "siz yaşlılar ne anlarsınız!" demiştim. Ashley bir de buna gülmeye başlayınca, hwasa gözlerini kısmış ve ayaklanıp bana doğru gelmeye başlamıştı.

 

"Bak sen! Birilerinin dili fazla uzamış." derken ellerini karnıma bastırıp gıdıklamaya başlamıştı. Ondan kaçmaya çalışmıştım ama yapamamıştım çünkü feci halde huylanıyordum. "Demek yaşlı!" diye de söylenmişti. Kendimi yere atmışken hala gıdıklamaya devam ediyordu. Durması için eline vuruyordum ki jungkook araya girmişti.

 

"Yeter, hwa! Daha fazla gülerse nefessiz kalır."

 

Hwasa ellerini çekerken, "peki." demişti sadece. Bende düştüğüm yerden karın ağrımla birlikte kalkmaya çalışırken nefeslerimi düzenliyordum. "Kamerayı ver, ben çekeyim." demişti Felix, jungkook'a. Güldük, eğlendik, yeter demeye çalışıyordu. Fotoğraf için Ashley ve hwasa kendi aralarında poz önerirlerken bende yanlarında durup bir kaç poz önermek istiyordum.

 

"Şuraya geçin, arkanız güzel çıkar." demiştim. Hemen söylediğim yere geçerlerken, Felix de kamerayı ortalıyordu. Hwasa ve ashley ilk fotoğrafı birlikte çekmişlerdi. Ardından ayrı olarak ikisine de çektikten sonra felix'e çekmiştim. Felix, jungkook'la birlikte çekmek istemişti ama jungkook reddetmişti. Felix'in benimle çekmesini söyleyerek geçiştirmişti ama inat etmiş ve bizimle fotoğraf çekmeye ikna etmiştim.

 

İkisine birlikte çektikten sonra bende felix'le çekmiştim. İki sandalye getirip hanımları oturtup bizde arkalarında durmuşken toplu olarak çekmiştik. Bunu çıkarttırıp bir yere asma fikrini ortaya atmıştı, Felix. Böylece birlikte geçirdiğimiz onca zaman daha değerli olacakmış gibiydi. Bu günleri unutmamak için bize bir hatırlatıcı olacaktı.

 

Son anda aklıma gelen şeyle "fotoğrafları bahçede çekmeliydik! Çok daha güzel çıkardı ya, öff!" demiştim.

 

"Sonra da çekeriz." dediğinde felix'e dönmüştüm. "Ama jungkook'u zor ikna etmiştik!" diye söylediğimde ise Felix de bana hak vermiş ve susmuştu. Jungkook'a baktığımda bakışlarının dümdüz olduğunu görmüştüm. "Ben bahçede çekemem, siz inip çekin." Tam ısrar edecekken söylediği şey aklıma yeni dank etmişti. Bahçeye inemezdi çünkü güneşte parlardı. Dahası bu ona acı da verirdi.

 

"Çekmesek de olur ya." demiştim. Kendini kötü hissetmesini istemiyordum. O ise "hayır vazgeçtim, hadi gidip çekin. Bende geliyorum." dediğinde başımı iki yana sallamıştım. "Hayır, jungkook! Hava güneşli."

 

Ayağa kalktığını görünce ne yapacağını anlamıştım. Gelip kolumdan tutup kaldırınca "ya zaten çektik burada, gerek yok." diye itiraz etmiştim. Ama o dinlememiş, felix'i de kolundan tutup çekmişti. Herkes ayaklanırken hwasa da araya girmiş ve "gerçekten gerek yok, jungkook. Boşver gitsin. Altı üstü bir fotoğraf!" demişti.

 

"Ben çekiyoruz diyorsam çekeceğiz!" dediğinde hepimiz pes etmiş ve bahçeye çıkmıştık. Tıpkı üst katta yaptığımız gibi poz vermiş ve tekrar toplu fotoğraf çekmiştik. "Taehyung'la bana çeker misin Felix?" demişti jungkook. Bakışlarım onu bulduğunda biraz şaşırmıştım. Göz göze geldiğimizde ise bakışlarımı kaçırmış ve fotoğraf çekmek için banka oturmuştum. Arkamdan gelip yanıma oturduğunda bana dönmüş ve "başını omzuma yasla." demişti.

 

Kaşlarım hafifçe çatılırken neden böyle yapmamı istediğini bilmiyordum. Bu hareketleri garipleşiyordu ve ben artık onun benden hoşlandığını düşünüyordum.

 

Yüzüne öylece bakarken onu fazla bekletmiş olmalıydım ki, kolunu arkamdan geçirmiş ve başımı omzuna yaslamamı sağlamıştı. Ben utanıp, kızarmaya başladığımı hissederken bir de kadınların bize baktığını fark ettiğimde daha çok utanmış ve başımı çekmiştim. Kendi kendime söylenirken jungkook tekrar aynı hareketi yapmış ve başımı tekrar omzuna yaslamıştı. "Böyle kal!"

 

Ashley'in sırıttığını gördüğümde onlara bakmamam gerektiğini daha iyi anlamıştım. Felix'in bir an önce fotoğrafı çekmesini istiyordum. Aramızda birşey yokken bu poz bana garip gelmişti. Ellerimi de birbirine girdirmiş, top halinde bacaklarımın üstünde tutuyordum. Jungkook'un ise bir eli bacağının üstünde, diğer eli de omzumda duruyordu.

 

"Gülümseyin!" diyen felix'i duyduğumda kendimi kasmadan gülümsemeye çalışmıştım. Felix kamerayı görüş alanından indirdiğinde fotoğrafı çektiğini anlamış ve hemen başımı kaldırmıştım. Jungkook ile arama biraz mesafe koyduktan sonra dönüp ona bakmıştım. Yüzünde imalı bir gülüş olduğunu gördüğümde utançtan donup kalmıştım.

   

"Birileri geliyor!" dediğinde bütün bakışlar ashley'e dönmüştü. Herkes gerilmiş, jungkook'un bile yüzündeki gülüş gitmişti.

 

"Kim geliyor?" diye sormuştu hemen jungkook. Ashley başını iki yana sallamış ve "bilmiyorum..." diye yanıtlamıştı.

Loading...
0%