@cileklerveyoon
|
İyi okumalarr✨
"Bu tür operasyonlara jungkook'un da katılamaması çok üzücü. Di'mi Felix?" diye sormuştum. Arkasını dönüp yüzüme alayla bakarken söylenmişti. "Operasyon?"
Ben ise kaşlarımı hafif çatmış ve "evet, operasyon!" demiştim. Yanımda duran hwasa'nın da kıkırdadığını duyduğumda benim de yüzümde bir gülümseme belirmişti.
Arabadan inip kapıları kapatmıştık. Biraz uzakta kalan kulübeye doğru gitmeye başlamıştık. Hwasa ve Felix önden yürümeye başlarken bende onlara yetişmek için hızlı yürüyordum. Kulübe gözümüze göründüğünde daha da hızlanmıştık. Vardığımızda ise kapı ziline basan kişi hwasa olmuştu. Ben ve Felix bir tık geride duruyorduk. Ashley denen cadı hwasa'nın arkadaşı olduğundan biz sadece onun yol arkadaşı gibi olmuştuk.
Kapı açılırken gözlerim kapıyı açan kişiye takılmıştı. Oldukça genç ve güzel görünen kadın ilk olarak hwasa'ya bakmıştı. Ardından hwasa'nın arkasında duran ben ve felix'e bakmıştı. Bakışlarını özellikle felix'in üstünde tutmuştu. Bunun nedenini anlayamamıştım.
"Misafirlerimiz kim?" diye söylenmişti hemen. Hwasa ise gözlerini devirmişti. "Bakıyorum da gram değişmemişsin." demişti cevap olarak. Kadın kapıda yana doğru çekilip "buyurun!" dediğinde ise hwasa hemen içeri atlamıştı. Ardından Felix içeri girdiğinde bende utanarak girmiştim. Başkasının evine girmek, daha doğrusu başkasının evinde gevşekçe hareket etmek beni rahatsız ediyordu. İstemsizce utanıp, her hareketimde çekinirdim.
İçeri girdiğimde kapıdaki kadın da kapıyı kapatıp ardımdan gelmişti. İçeride bizden başka kimsenin olmayışını biraz garipsemiştim. Gözlerim etrafta Ashley denen cadıyı arıyordu. Koltuklara geçip oturduğumuzda kapıyı açan kadın da geçip karşımıza oturmuştu. "Gözüm seni bir yerlerden ısırıyor ama şuan aklıma gelmiyor."
Felix oldukça garipseyen bakışlarla bir kadına, bir de hwasa'ya bakarken ne diyeceğini şaşırmıştı. "Belki daha önce görmüş olabilirsiniz. Dünya küçük." diye saçma ama kurtarıcı bir cevap verdiğinde kadın başını sallamıştı ikna olmuşçasına. Hwasa ise bu sefer konuşmaya hazırlanırken kadın ondan önce davranmıştı. "Üzgünüm. Evime pek misafir gelmez, o yüzden sizi düzgün karşılayamadım. Ben Ashley."
Herşeyi pas geçerek sonda söylediği isme takılmıştım. Ashley o muydu? Ben en azından kırklı yaşlarında görünen birini bekliyordum. Karşımdaki kadın en fazla yirmi sekiz gösteriyordu. Hem bir cadı için çok fazla güzeldi. Ah, doğru ya, hwasa da bir cadı için fazla güzeldi. Acaba cadıların hepsi bu kadar güzel miydiler?
Ashley denen kadın aniden bana dönüp, "Ay ben kendimi tutamayacağım. Hayır, cadıların hepsi bu kadar güzel değil." diye cevap verdiğinde şaşırmıştım. Düşüncelerime nasıl erişebilmişti ki? Acaba dışımdan mı düşünmüştüm?
"Hayır, içinden düşündün." diye bir daha cevap verince hayretler içinde kalmıştım. Ne düşüneceğimi dahi bilmiyordum. Aslında düşünmemem gerektiğini bile düşünüyordum şuan.
"Ashley! Korkutma çocuğu!" diye kızmıştı hwasa. Ardından benim utançtan yerin dibine girmem bir olmuştu. Yüzümün domates gibi olduğuna yemin edebilirdim. Bir yerlere kaçıp saklanmak istiyordum.
Saklanmayı düşünürken birden aklıma jungkook gelmişti. Burada olmasını istemiştim o an. Burada olup, utancını saklamasını istemiştim. Arkasına saklandığımdaki hoş kıkırdamasını etsin istemiştim. Arkasına saklanırken, ister istemez burnuma gelen o hoş kokusunu almak istemiştim. Başkasının yanında utanmak artık bana çok berbat hissettiriyordu. Sahi, neden şuan jungkook'u düşünüyordum ki? Yoksa ben-
"Bu çocuk çok aşık." sözü kulağıma iliştiğinde sesin sahibine bakmıştım. Ashley'in bana bakarak güldüğünü gördüğümde ise bakışlarım hemen felix'e dönmüştü. Onun da bir şeyler ima ederek güldüğünü görünce fenalık geçirmek üzereydim. Ne demek "bu çocuk aşık"? Ben neden jungkook'a aşık olacaktım ki?
Ya tamam birazcık, çok azıcık etkileniyor olabilirdim ama sadece bundan ibaretti. Hem o bir vampirdi. Onunla sevgili olduğumu düşünmek bile ürkünç geliyordu. Yine de edward'ın bella'ya yaptığı gibi beni vampir yapsa fena olmazdı. Acaba vampir olsam ondan daha mı güçlü olurdum?
"Bu iyice saçma şeyler düşünmeye başladı!" dediğinde ise bu sefer hwasa söze girmişti. "Yeter be! Okuma şu çocuğun aklındakileri." derken ise Ashley gülüyordu. Felix'in de ortaya atlayıp "ne düşünüyor ki?" sorusu üzerine artık benim de konuşmaya dahil olmam gerektiğini anlamıştım.
"Düşüncelerimi okumayı bırakır mısın?" diye kızmıştım. Ashley yüzündeki gülümsemeyi silmezken "hangi düşünceleri, vampirlerle ilgili olanı mı?" diye sormuştu. Aniden felix'in sesini duymuştum. "Jungkook'u mu düşünüyordu?!"
"Yahh! Çıkıp giderim şimdi görürsünüz!" diye bağırmıştım. "Harbi ya, salsanıza çocuğu!" diye beni savunmuştu hwasa. İçimden ona minnetlerimi sunmuştum. Ashley denen kadın onları da duymuş mudur diye düşünmeden de edememiştim. Zihin okuyan birinin olması aşırı ürkünç!
"Hem neden sadece benim düşüncelerimi okuyorsun ki? Felix'in de düşüncelerini okusana!" diye sitem etmiştim. Ardından ise Felix yüzündeki gülümsemeyi soldurmuş ve kızgın bir surat ifadesine bürünmüştü. "Merak etme onunkileri de okudum." dediğinde ise gülen taraf bu sefer ben olmuştum.
"Sakın beni hafife alıp da flört etmeye kalkma! Seni bir karıncaya çevirmem en olası ihtimal." dediğinde ise kahkaha atmıştım. Ne yani, felix ashley'i mi beğenmişti? Ayrıca neden karınca? Genelde bu tür şeylerde solucan veya fare derlerdi. Bu biraz değişik gelmişti.
"Ne alakası var? Bence sen beni beğendin ve bu yüzden böyle birşey uydurdun." dediğinde ise Ashley gülmüştü. Hwasa ise sanki bizimle aynı ortamda olmak ona eziyetmiş gibi bakıyordu.
"Bakıyorum da çok iyi anlaştınız!" diye alay ve sinirle karışık bir sesle söylediğinde dikkatler ona dönmüştü. Felix ve Ashley arasında bir çekim var gibi hissediyordum ama emin olamıyordum da. Yine de bu beni ilgilendirmezdi. Bu yüzden dönüp hwasa'ya artık konuya girmesi için işaret vermiştim. O ise anlamış ve başını hafifçe sallamıştı.
"Zaten aklımdakileri okumuşsundur, Ashley. Başka birşey söylememe gerek yok." diye söylediğinde bunu nasıl düşünemediğimi sorgulamıştım. Benim aklımı okuyorken nasıl hwasa'nınkini okuyamasın ki? Üstelik felix'in aklını da okumuştu.
Başını olumlu anlamda salladığında herşeyi bildiğini anlamıştım. Ardından, "sen buraya benim vereceğim cevabı bilerek geldin zaten. Ve evet, jeon olmadan biz bir hiçiz! Elimizden hiçbir şey gelmez çünkü lanet olası bir cadıdan başka birşey değiliz. Özellikle de vampirler karşısında." dediğinde onlar adına üzülmüştüm.
Kendini bir hiç olarak adlandırması bile saçmaydı. En azından büyü yapabiliyordu. Benim gibi aciz bir insan değildi. Benim gibi bir geyiğin arkasından koşup bir vampire yakalanan bir salak da değildi. Buna şükretmeliydi.
Felix'in de yüzünün acıma duygusuna büründüğünü gördüğümde gözlerimi bir kaç saniye onda tutmuştum. Anlık olarak felix'in ciddi surat ifadesinin seksiliği beynimi doldururken, başımı hızla iki yana sallamış ve düşüncelerimden sıyrılmaya çalışmıştım. Tanrı aşkına neden olmadık yerde insanların dış görünüşlerini düşünüyordum ki?!
"Hayır, Ashley. Cadı olmak söylediğin kadar lanet olası birşey değil! Bana vampir olmayı mı, yoksa cadı olmayı mı istiyorsun diye sorsalar kesinlikle cadı derdim." hwasa'nın sözleri beni düşündürmüştü. Ben olsaydım vampirliği seçerdim. Büyücü olmak da güzeldi tabi ancak vampirlerin ayrı bir havası vardı.
"Ben küçükken babamla bir dağa çıkar ve orada bana öğrettiği büyüleri yapardık. Ağaçları iyileştirmeye çalışır, hayvanların kalp atışı seslerini dinlemeyi dener, suyun saf temizliğine yakından bakarak kontrol eder, bir kayayı asıl sert yapanın ne olduğunu araştırırdık. Sence vampirlerin bunu yapabilecek bilinçleri var mıdır?" dediğinde aslında bizden alacağı cevabı biliyordu. Hepimiz onun haklılığı karşısında konuşamamıştık bile.
Doğayı bu şekilde anlatması beni çok etkilemişti. Babasıyla olan bağı ise ayrı olarak içimde bir şeylerin kıpırdamasını sağlamıştı. Hayvanların kalbini dinlemek ise çok hoşuma gitmiş ve bir gün gerçekleştirilemeyen hayallerim listesine eklenmişti. Listem fazlasıyla doluydu ama çok daha fazlasını alabileceğini de biliyordum. Her insan böyle değil miydi zaten?
"Vampirlerin hayvan veya insan fark etmeksizin canice katlettikleri canları yemeleri kıskanılabilecek birşey midir?" diye sorduğunda ise kusacak gibi olmuştum. Ben sanırım bunu hiç hesaba katmamıştım...
"Sadece yakışıklı ve güzel olanlara bakarak vampir olmak istediğinizi söyleyip duruyorsunuz. Öyleyse gidin ve vampir olun!" diye aniden bağırdığında ürkmüştüm. Adeta içinden bir cadı çıkmıştı. Ups!...
Söylediklerini dinleyince aslında şuan hemen düşünüp de söylediği şeyler olmadığı açıkça ortadaydı. Bu zamana kadar vampir olmak isteyen bir sürü kişi ile karşılaşmış, hepsine sinirlenip şuan patlamış gibiydi. Bunun bize denk gelişi tamamen Ashley yüzündendi.
Daha ne kadar böyle sohbet etmiştik bilmiyorum ama, eve üç değil de dört kişi dönmüştük.
|
0% |