Yeni Üyelik
2.
Bölüm
@cimcik

Teoman~İki Yabancı

 

 

 

Zamanın merhem olduğu acılar hangileri bilmiyorum. Ama benim acılarımın onlardan biri olmadığı aşikar.

 

 

 

Çünkü ne abimin öldüğü günkü acımın tazeliğine. Ne de annemin sesiz sedasız ortadan kaybolmasının içimde yarattığı acılı boşluğa zaman kesinlikle merhem olmadı.

 

 

 

Hele az önce öğrendiğim gerçeklerin ağırlığı bu acıları körüklemekten başka hiç bir işe yaramadı.

 

 

 

Abimin mezarına az bir mesafe kala yerdeki karartı dikkatimi çekti.

 

 

 

Yaklaşık sekiz metre ötedeki lambanın yaydığı ışıkla yarde birinin yattığını anca anladım.

 

 

 

Gecenin bir vakti olduğu için büyük ihtimalle içip içip burda sızan bir ayyaştır. Ama yinede yanından geçerken gözlerimi üzerinde azıcık gezdirdim.

 

 

 

Ayaklarım yere çivi gibi çakılırken nefesim kesilmişti. Gözlerimin beni yanıttığını dilemekten başka yapabileceğim birşey yokmuş gibi yavaşça yumup açtım göz kapaklarımı. Adamın göğüs kafesinde sapı kumaşla örtülü bir bıçak vardı ve sol tarafı nerdeyse tamamen kanla kaplanmıştı. Beyaz gömleğinin üzerinde kanın hala yavaşça yayıldığını bu karanlıkta bile rahatça görebiliyordum.

 

 

 

♧♧♧

 

 

 

Kendimi nasıl toparlayıp 112 yi aradığımı bile hatırlamıyordum.

 

 

 

Aklımdaki tek şey yarım saat önceki görüntüyü iki yıl önce de gördüğümdü. Tek bir farkla. İki yıl önce o bıçağın saplandığı beden abimin takendisiydi.

 

 

 

Rusyadan dedemin yanından yeni gelmişti ve sahile inmiştik önemli bir şey söyleyeceğini söyleyip duruyordu. Onda ki değişikliğin sebebini anlamamıştım. Çok daha ciddi ve temkinli davranıyordu o gün.

 

 

 

Önümüzde koşarak gelen ve abimin tam kalbine sapı bezle sarılı bir bıçak saplayan herif arkamızdan gelen motosikletliye atlayıp gitmişti ve ben tüm bunlar olurken çığlık çığlığa bağırıp yerimde donmaktan başka hiç bir şey yapamamıştım.

 

 

 

O gün hiçbir şeyimizin çalınmadığını defalarca söylesemde polisin hırsızlık vakası diye kapattığı şeyin aslında planlı bir cinayet olduğunu biliyormuydu bilmiyorum.

 

 

 

Dedemin yer altıyla bağlantılarının olduğunu bilmediğim gibi. Yerini abime bırakmak istediğini bilmediğim gibi. Dedemin varisini ortadan kaldıranların kim olduğunu bilmediğim gibi. Annemin bizi, abime bunları yapanı bulup intikam almak için terkettiğini bilmediğim gibi. Ve tabi yan komşularımızın meğer annem tarafından bizi korumak için gönderdiği özel eğitimli korumalar olduğunu ve hergün onlar tarafından takip edildiğimi bilmediğim gibi.

 

 

 

Eğer bu sabah babamı telefonda annemle kavga ettiğini duymasam ve herşeyi anlatması için zorlamasam büyük ihtimalle hiçbir zaman da bilmeyecektim.

 

 

 

Karşı koltukta komşum zannettiğim korumamla yaralanan adamın ameliyattan çıkmasını bekliyorduk.

 

 

 

♧♧♧

 

 

 

Onun eve gitmem için yaptığı uyarılar ve benim ona attığım öldürücü bakışlarla yaklaşık iki saat boyunca korumamla ameliyat odasının önünde bekledik.

 

 

 

İçeriden çıkan doktorla ayağa kalktım.

 

 

 

Doktor önümde durup "Hastayla yakınlık dereceniz nedir?" Diye sorunca ona 'ne alaka aq' bakışımdan atıp.

 

 

 

"Birşeyi olmuyorum tesadüfen rastladım."dedim

 

 

 

Doktor gülümseyerek " Anladım. Hasta iyi merak etmeyin. Birazdan polisler olayla ilgili ifadenizi alıcak. Geçmiş olsun." Deyince " Peki. Sağolun." Diyebildim sadece. Anlamadığım bana niye geçmiş olsun diyo ameliyata giren ben miyim doktor civanım. Adamın yanından geldin işte orda dileseydin geçmiş olsunu nu.

 

 

 

"Allah Allah ne garip insanlar var ya." Diye korumama döndüm. O da bana boş boş bakıyodu.

 

 

 

"Pardon senin adın neydi kardeşim?" Adamla iki saattir başbaşa oturuyorum ama adını yeni soruyorum. Evet çok zekiyim tamam mı.

 

 

 

"Resül ,Sena hanım" bababababa hanım olduk iyimi.

 

 

 

Yanımıza kelen iki polis memuruyla ikimizde ifadelerimizi verdik.

 

 

 

Adının Timur olduğunu üzerinden çıkan kimlikle anladığımız adam narkozun etkisinden biraz geç çıkacağı için onu doktor civanın kollarına teslim edip evin yolunu tutmuştuk.

 

 

 

Benim kara kaşlı kara gözlü canım korumam da meğerse beni son model arabalarla takip ediyomuş! Bu arabayı önceden farketmeyen gözüme ben.

 

 

 

" Ben taksilerde sürünürken arkamda rahat rahat bu arabayla gezmeyedemi utanmadın. İnsan bir gelir şöyle şöyle der gelin sizi gideceğiniz yere kadar ben bırakayım der. Tüü senin gibi korumaya ben" diye Resülün beynine sıçarken arabaya bindim. Sanki bir ara bana göz devirdi gibi geldi ama. Şimdilik bu kadar azar yeter yarınada kalsındı.

 

 

 

♧♧♧

 

 

 

Eve geldiğimde babam ne kadar endişelenmiş ve kızmış olsa da beni iyi görünce derin bir nefes alıp kollarını etrafıma sardı. Kafamın üstüne kondurduğu öpücükle kendini hafif geri çekip kaşlarını çatarak bana baktı.

 

 

 

"Nerdesin sen Sena! Ne kadar endişelendiğimi biliyormusun! Eğer Resül aramasa polise gidecektim." Dediğinde bu sefer kaş çatma sırası bendeydi "Ha baya da içli dışlısınız sanarım baba bir benim haberim yokmuş 'Resül'den." Kolları arasından çıkıp sesimi biraz yükselttim "Geçekten hiç söylemeyi düşünmedinizmi bana tüm bunları. Ya bana da bir şey olsaydı baba. Ya bizi bıraktığı için annem den ömür boyu nefret etseydim." Gözümden düşen yaşa aldırmadım çatık kaşlarımla babama bakmaya devam ediyordum.

 

 

 

"Annenden nefret etmen senin bu kötülüklerden olabildiğince uzak durmandan daha önemli değil kızım. Annemle senin güvenliğin için nefretini göze aldık biz. Çok yaklaştık Sena. Abine bunu yapanları bulmaya çok yaklaştık. Sonrasında annen her şeyi tekrardan dedene bırakıp yanımıza gelecek." Yüzümü avuçlayıp alnımı öptü.

 

 

 

"Buna inanıyormusun baba. Gerçekten bu kadar kolay mı olucak. Dedem kendinden sonra işlerini devir alıcak birini arıyormuş ve şuan istediğine kavuştu tekrardan o koltuğa oturumu sence. Dedemi tanıyoruz asla pes etmez. Onu normal bir iş adamı olarak bile korkunç buluyorken bir mafya olarak kim bilir ne kadar ileri gidebilir."

 

 

 

Babamın gözlerine bakarken bunu zaten bildiği belli oluyordu sadece kendini kandırıyordu.

 

 

 

Yanından ayrılıp odama gittim. Yatağıma yatıp sadece tavanı izledim.

 

 

 

Aklımda nedense ne babamın söyledikleri ne dedem ne annem ne de geleceğimizin nasıl olacağı yoktu.

 

 

 

Kafam bomboştu. Akla zarar tüm düşüncelerden uzaktım.

 

 

 

Uykunun kollarında yerimi alana kadar sadece tavanı izledim.

 

 

 

♧♧♧

Timur'dan

 

 

 

Yanıma kimseyi almadım. Her yerde o piçleri araken cenazesine bile gidemediğim can dostumun mezarına tek başıma gidecektim.

 

 

 

Uraz Keskin çocukluk arkadaşım başarılı bir mimar olma yolunda ilerlerken bende babamın mirası olan bok yoluna düşmüştüm ve beni oradan çıkarmak için çabaları her seferinde barısız olmuştu.

 

 

 

Silah kaçakçılığı yapıp adam öldürmek benimde boş zamanlarımda yapmak istediğim bir hobi değil tabiki ama bu çöplüğe girmek kadar çıkmakta zor ve ne yazıkki ben bu çöplükten çıkabilecek bir konumda değildim.

 

 

 

Nikolay Sokolov rusyadaki bağlantılarımızdan biri ve Urazın dedesi olmasına rağmen pek haz etmediğim bir insan nitekim torununu bu çöplüğe bulaştırıp düşmanlarının dikkatini çektiği ve süikastına dolaylı yoldan sebep olduğu için evire çevire sikmek istememe rağmen birkaç işini batırmakla yetinmeye çalışmıştım.

 

 

 

Uraz'ın katillerini daha bulamasamda Türkiyede ki çöplükte gezindikleri kesin. Çünkü Nikolay'ın Rusyada değil düşmanı, iş yapmadığı bir Allahın kulu yok.

 

 

 

Şuana işlerinin başına kızı Saşa'yı baktığı ve kendisi köşesine çekildiği için ikili ittifakımız hala devam ediyo. Bir yandan da o piçleri karış karış arıyorduk.

 

 

 

Onlar için bir tehdit olduğumuzun bilincindeler. Şu ana kadar kaç kere başarısız suikast girişimleri oldu sayamadım.

 

 

 

Ama siktiklerim aşırı titiz çalışıyor. Anamız ağladı onları bulucaz derken.

 

 

 

Ben bunları düşünürken göğsüme yediğim bıçakla kendime geldim.

 

 

 

Tamam tek gelmek pekte akıllıca olmadı anlaşılan. Siktir! Koşan herifi yarı açık bözlerimle görüyordum. Bıçak kalbime çok yakındı. Hala nefes aldığıma göre kalbime girmedi heralde...

Loading...
0%