Yeni Üyelik
5.
Bölüm
@cimcik

Alişan~Hele Bi

 

 

 

 

Gerçekleri öğrenmemin üstünden iki ay geçmişti ve ben hiçbirşey olamamış hep böyle yaşıyormuşuz gibi davranıyordum. Sabah atölyeme beni Resül bırakıyor akşama kadar bir köşede tetikte bekliyor sonrada eve götürüyordu.

 

 

 

 

Bu iki mekan dışına çıksam kayıp olucakmışım gibi kahve almaya bile müsade etmiyodu. Pabucumun koruması. Tabi bende boş dururmuyum beynine ettikçe ediyodum oh olsundu. Beni korumak için mi tutuldu kısıtlamak için mi belli değil.

İki ayda annemi hiç aramamıştım. O da beni. Ne için olursa olsun öyle zor bir zamanda birbirimize tutunmamız gerekirken. Annem intikam için beni yalnız bırakmıştı.

Alıcağı intikam ne abimi nede son iki yılı geri getirmiyecekti ama nedense bunu bir tek ben farkediyormuşum gibime geliyor.

Sabah Resül'le resim atölyeme giderken sürekli dikiz aynasından arkaya bakıp arada küfreden Resül'e "Bize de söyle biz de dertlenelim bodyguardcığım" deyince önce bana sonra tekrar dikiz aynasından arkaya bakan Resül en sonun da.

"Takip ediliyoruz" dedi. "Sıçtık" bana yandan bir bakış atan Resülü umursamadan telefonumu elime aldım.

"Ne yapıyorsunuz?" deyince bir an ciddi olup olmadığını sorguladım ardından.

"Sevdiklerimle helalleşiyim diyorum ne dersin! Polisi arıyorum tabiki hani böyle şeyler olduğunda yapılması gereken ilk şey. Sonra beyninin etini yemeye başlarım az bekle bodyguardcığım." Dedim ve derin bir nefes alıp numarayı çevirdim.

♧♧♧

Tamam sanarım polisin olaya müdahale emesi biraz uzun süre biliyo.

Elim ayağım bağlı oturduğum sandalyede 282882 kez debelendim ve bu sefer kurtulamayacağımı anladım.

Yanımda benimle aynı durumda olan Resüle bakıp "Güya beni koruyacak hah daha kendini koruyamıyosun sen be . Pabucumun koruması." deyip gözlerimi kısarak baştan ayağa süzdüm biraz hırpalanmıştı ama yinede kendinden emin bir şekikde oturuyordu.

Derin bir nefesi içine çekip gözlerini kapatıp açtı sonra da "Beni dinleyip kaçasaydınız burada olamak zorunda kalmazdınız Sena hanım!"

"Yalnız ben kimseyi bırakıp kaçmam bodyguardcığım kırıcı oluyusun." Deyip yalandan dudağımı büzdüm.

Hafif tebessüm eden Resül'le ben de gülümsedim.

O sırada içeriye giren adama dikkat kesildik ikimizde. Kırklı yaşlarının ortasında hafif cüsseli bir adamdı.

"Şimdi Senacığım seninle bir anlaşma yapmak istiyorum. Tabi sende istersen eğer. İstemezsen de ..." elini çenesine götürüp hafif kaşıyarak gözlerini üzerimde gezdirdi.

"Siktirtme anlaşmanı da Timur bey hanım işi çakmadan bırak Sena hanımı. " biten cümlesinin ardından Resül'e 'what dedin gülüm' bakışımı attım. Timur kim şimdi. Ha hatırladım. Tarih dersin de geçmiştik... Bir türk kağanımız eksikti ya.

Adam Timur ismini duyunca gerilsede yüzünü rahatlatmaya çalışıp Resülü hiç duymamış gibi tekrar bana dönerek yarım bıraktığı cümlesini tamamladı "eğer istemezsen de yazık olucak. Annene babana tabi en çok ta sana."

Damın yüzüne hadi ya dergibi baktıktan sonra "Boş tehditlerin bittiyse sal bizi artık amcacım. Hem yorulmuyormusun bu yaştan sonra. Adrenalin ihyiyacını daha başka şekilde de karşılayabilirsin bence."

Yanım da Resül alayla sırıtırken adam iyice sinirlenmişti "Eyer bu özgüveninin sebebi annense kendisi şu an başka bir ülkede bizi kovalamakla meşgul. Eğer Timursa kendisinin şu an-" amcamızın cümlesini yarıda bölen gürültüyle açılan kapı oldu.

"Tam şu an buradayım!" diye kükreyerek giren adama dikkat kesilmiştim. O Timur bu Timur muydu. Ama hastaneye yatırırken Resül onu hiçte tanıyor gibi durmuyordu ,ama amcayı da tanımadığı biriyle nasıl tehdit etsin ki?

Kim oluyordu bu adam? Resülü beni koruması için annem tutmamış mıydı Timur denen herif kim oluyo ,annemin adamı mı?

Ben düşünce denizinde yüzerken Timur denen herif bizim amcayı yere yatırmış yüzünü acımasızca yumrukluyordu. Bizim amca arada karşılık vermeye çalışsada bu boş bir çabaydı.

Arada adamı silkeleyip "KİM LAN TASMANI TUTAN İT HERİF!" diye bağırıyor adamın cevap vermemesi üzerine dahada hırslanıyordu.

Sadece iki dakika daha amcanın o menemene dönmüş suratına vurmaya devam ederse bahse girerim ki ölürdü.

Hayır bahse girmiyorum! Bende delirdim iyice adamı öldürücekti!

"Dur! Dur artık! Öldüreceksin dursana!" hiçte beni duyuyor gibi durmuyordu buradan.

Başımı hızla yanımda arkasına yaslanmış film izler gibi bu vahşeti izleyen Resül beyefendiye döndüm. Elini çözseler ikitanede kendi çakıcakmış gibi bakıyordu.

"Ne bakıyosun öyle ya. Birşey söyle öldürecek adamı!" diye çemkirmeme sadece omuz silkti.

Hepsi delirmiş bunların!

Tamam. Madem burada beni dinleyen yok o zaman bende zorla duyururum sesimi.

Derin bir nefes alıp tüm gücümü boğazımda yoplamaya çalıştım. Ardından ağzımı açıp kulakları sağır edicek kadar yüksek ve tiz bir çığlık attım. Yanımda oturan Resül beyefendi sandalyesiyle birlikte yana düşerken "Lan! " diye bağırdı. Timurun az önce tekmeleyerek açtığı kapıdan içeriye elinde ki silahı içeriye doğrultup sorunun ne olduğunu anlamaya çalışan iki adam girdi.

Ve Timur Bey sonun da beni fark edip amcanın yüzünü yumruklamayı bırakmış yüzündeki afallamayla suratıma bakıyodu. Bense az önceki çığlığımdan dolayı kulağımdaki uğuldamanın geçmesini beklerken hızlı hızlı nefes alıp veriyodum.

Sonun da yüzündeki afallamayı silip beni baştan ayağa hasar tespiti olup olmadığına bakmak için süzdü. En son bakışları yine gözlerim de durup.

"Canını mı alıyolar! O nasıl ses Sena!" diye kükredi.

"Benim değil ama biraz daha devam edersen adamcağızın canını alıcaksın!" dedim bende onun gibi sesimin ayarına dikkat etmeyerek.

Gözlerinin kahvelerini öfke kaplarken. "Öldürücem. Ama öttürdükten sonra." dişlerinin arasından yılan gibi tıslamıştı.

Gözlerini gözlerimden çekerek hala kapının önünde duran iki adama dönüp ayağa kalktı.

"Götürün. Ben gelene kadar da misafirimize hizmette kusur etmeyin!" sesindeki karanlık tonu duymasam kurduğu cümle insanı üşütmez , ısıtırdı ama bedenim ağzından çıkanlarla buz kesmişti. Adamı kesinlikle öldürecekti üstelik bu hiçte kolay bir ölüm olucak gibi durmuyordu.

Yerde kıvranan amcada yüzünün halini umursamadan samimiyetten uzak şeytanı kıskandıracak bir şekilde gülümseyip "Hiç zahmet vermeyeyim ben size." diye alay ediyordu. Adamlar amacayı depodan çıkarırken Timur kızgın gözlerini üzerime dikmiş ağzının içinde " adamcağızmış" diye söylenerek adımlarını bize atıyordu.

Resül sandalyesiyle birlikte düştüğü yerden kalkmaya çalışıyordu. Önce Resül'ü doğrultup ellerini çözdü. Sonrada bana yaklaştı ,Resül kendi ayaklarını çözerken o da benim ayaklarımı çözüyordu.

"Ellerimi çözmen yeterli gerisini kendim hallederdim." Göz ucuyla suratıma bakıp terar çömeldiği yerden ayaklarımın ipini çözmeye koyuldu.

"İyileştinmi bari. Gerçi gayet formunda duruyordun ama." Sinsice gülüp ayağa kalkıp arkama geçti. Şimdide ellerimin ipini çözüyordu.

"Doğru ya sana bir teşekkür borçluyum değilmi? Hayatımı kurtarmışsın." Diye sordu. Sesinde anlamlandıramadığım yumuşak bir tını vardı. Sanki az önce birisini öldüresiye döven o değilmiş gibi sesi yumuşacıktı.

"Bence az önce ödeştik." Ellerimi çözünce önüme çekip bileklerimi ovuşturdum. Zaten hassas bir tenim vardı ve ipi hayvan gibi bağladıkları için bileğime fotokopisi çıkmıştı resmen.

♧♧♧

Arkadaşkar öncelikle bu benim ilk hikayem her türlü eleştiriye açığım.

Kitapta mantık hatasının olmaması in kırkkere düşünüp öyle yazıyorum ama yinede terzi kendi söküğünü dikemez uyarırsanız düzeltirim.

Umarım beğenirsiniz♡

Loading...
0%