Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Bölüm 2: ilk bulusma

@cinar.1

### Bölüm 2: ilk bulusma

 

Melis, giyineceği elbise konusunda kararsızdır. Kafasında canlandırdığı sahnelerden birinde, Taner ile karşılaşacağı anı hayal ederken dolabında dolanan kıyafetlere bakar. Hangi elbisenin onu daha iyi yansıttığını düşünürken bir yandan da kalbinin hızla çarptığını hisseder. “Ne giyeceğim?” diye düşünür. Kendini rahat hissedeceği bir şey seçmeye karar verir. Sonunda, belini vurgulayan, açık mavi bir elbise ve üzerine beyaz bir ceket giyinmeye karar verir. Hafif bir makyajla da görünümünü tamamlayarak aynada kendine bir kez daha bakar. “Hazırım,” der kendi kendine, içindeki heyecanı bastırmaya çalışarak.

 

Kafeye doğru yola koyulurken, şehrin kalabalığı içinde kaybolmuş gibi hisseder. Ama her adımda kalbinde beliren umutla biraz daha rahatlar. “Bu sadece bir buluşma,” der içinden. Ancak düşünceleri, Taner ile ilk karşılaşmanın heyecanı ve belirsizliği ile sürekli dalgalanır. “Ya her şey çok garip olursa?” diye düşünmeden edemez. Ama Taner’in mesajlarındaki samimiyeti, onu rahatlattığı kadar heyecanlandırıyordu.

 

Yazı Kafe’ye vardığında, içeri girerken kalbinin gürültüsünü duyabiliyor gibidir. Kafe, sıcak bir atmosfer sunan, kitaplarla dolu rafları ve rahat koltuklarıyla dikkat çekiyordu. Melis, Taner’i aramak için gözlerini etrafa diker. Bir anlık panikle birlikte, onu bulamazsa ne yapacağını düşünür. Ama tam o sırada, kafede bir masanın köşesinde oturan bir adamı görür. O tanıdık yüz, Taner’dır. Melis’in kalbi bir kez daha hızla çarpar.

 

Taner, Melis’i görünce gülümseyerek elini kaldırır. “Burada!” diye seslenir. Melis, biraz tedirgin bir şekilde yanına doğru yürürken, Taner’in yüzündeki sıcak gülümseme ona cesaret verir. “Merhaba!” der Melis, hafif bir gülümsemeyle.

 

“Merhaba Melis! Hoş geldin. Seni bekliyordum,” der Taner, ciddiyetini hemen dağıtarak. “Umarım uzun bir bekleyiş olmadı. Benim için bu kafe çok rahat,” diyerek etrafı işaret eder.

 

“Hayır, tam zamanında geldim. İlk kez buradayım ama burası çok güzel görünüyor,” diye cevap verir Melis. Oturduklarında, Taner ona sıcak bir çay siparişi verirken, Melis’in zihninde her şey hızla geçmeye başlar. “Bir şeyler içelim ve sonra hikayelerimizi konuşalım,” der Taner. Bu sözler, Melis’in içindeki kaygıyı biraz olsun hafifletir.

 

Taner, Melis’in hikaye yazma isteği ve onun için yazmayı düşündüğü kısa hikaye hakkında sorular sorarken, Melis de ona kendi hikayesinin ipuçlarını vermeye başlar. “Aslında, senin için yazmayı düşündüğüm hikaye oldukça komik,” der Melis. “Bir kedi, kafede garip bir şekilde beni rahatsız ediyor. Bütün odaklanmamı bozuyor.”

 

Taner, gülerek yanıtlar: **“Kediler her zaman sahneyi alır! Onlar etrafında dönerken biz yazarlar sadece gözlemciyiz.”** Bu espri, Melis’in gülümsemesine sebep olur.

 

Konuşmaları, yazarlık tutkuları ve günlük yaşamları üzerinden derinleşmeye başlar. Melis, Taner’in yazma hikayeleri ve onun ilham kaynakları hakkında daha fazla bilgi edinmeye çalışırken, kendi hayalleri ve korkuları arasında gidip gelir. Taner, “Kendini yazmaya zorlamak zordur ama seni anlayabiliyorum. Ben de bir zamanlar kendi hikayelerimi paylaşmakta tereddüt ettim,” diyerek ona cesaret vermeye çalışır.

 

Melis, Taner’in bu samimi yaklaşımını duyunca kendini biraz daha açık hisseder. “Benim hikayelerim çoğunlukla yazarlar ve onların hayal güçleri üzerine,” diye anlatmaya başlar. “Ama henüz onları kimseyle paylaşmadım. Belki de korkuyorum, ya insanlar beğenmezse?”

 

Taner, başını sallayarak cevap verir: **“O zaman korkularını yazıya dökmek en iyisi. Hayal ettiğin her şeyi, kelimelere dökerek dışa vurabilirsin.”**

 

Bu öneri, Melis’in içindeki yaratıcılığı harekete geçirir. Melis, Taner’in cesaret verici sözlerini düşünerek, “Belki de haklısın. Yavaş yavaş başlayabilirim. Kendi hikayelerimi yazmak, belki de kendimi bulmama yardımcı olacaktır,” der.

 

Taner, içten bir gülümsemeyle onu destekler: **“Hikayelerini paylaşmaya başladığın an, daha önce hiç olmadığın kadar özgür hissedeceksin.”** Bu sözler, Melis’in içinde bir kıvılcım yakar. İçinde bir şeylerin değişmeye başladığını hisseder.

 

Zaman ilerledikçe, Melis’in içindeki heyecan artarken, Taner ile aralarındaki sohbet daha da derinleşir. Melis, Taner’in yazma sürecini ve onun hayallerini dinlerken, zamanın nasıl geçtiğini fark etmez. Her ikisi de birbirlerine daha fazla açılırken, Taner’in gözlerindeki tutkuyu görmek, Melis’in kendisini daha yakın hissetmesine neden olur.

 

Taner, bir an Melis’in gözlerinin içine bakar ve içten bir şekilde sorar: **“Peki, seni en çok ne motive ediyor?”** Melis, bir an duraksar, ama hemen ardından şöyle yanıtlar: “Belki de insanların hayatlarına dokunabilmek. Yazdıklarımın birilerine ilham vermesi veya onlara kendilerini hissettirmesi...”

 

Taner, Melis’in bu cevabını duyunca gülümser. **“Senin yazma nedenin oldukça değerli. Hayatına dokunacak hikayeleri yazman için buradayım.”** Bu sözler, Melis’in içinde bir güven duygusu yaratır. Artık Taner, sadece bir yabancı değil, aynı zamanda bir destek kaynağı haline gelmiştir.

 

Konuşmaları devam ederken, Melis’in aklına Taner’in kendisi için yazacağı hikaye gelir. “Taner, seninle bir yarışma yapalım!” der Melis, gözleri parlayarak.

 

Taner, merakla sorar: **“Yarışma mı? Nasıl bir yarışma?”**

 

Melis, gülümseyerek yanıtlar: “Her birimiz bir kısa hikaye yazalım. En komik ve en tuhaf hikaye kimdeyse, o kaybettiği için diğerinin istediği bir şeyi yapmak zorunda kalacak.”

 

Taner, bu meydan okumaya sıcak bakar. **“Tamam, anlaştık! Ama benim hikayem çok komik olacak, senin eline su dökemem!”** Melis, bu meydan okumayı sevinçle karşılar.

 

“O halde başlasın! Hikaye konusu ne olsun?” diye sorar.

 

Taner’in yanıtı gelir: **“İkimizin ilk buluşması!”**

 

Melis, gözlerini kısarak telefonu okur. Bunu düşünürken gülümsemekten kendini alamaz. “Bunu nasıl komikleştirebilirsin ki?”

 

Taner, cevap verir: **“Her şey mümkün! Yalnızca hayal gücünü kullanmalısın.”**

 

Akşam yemeği masasında, Melis telefonunu kapatır ve gülümseyerek düşünmeye başlar. Taner ile olan bu konuşma, gününü aydınlatmış, kalbindeki boşluğu bir nebze olsun doldurmuştu. Taner’in samimiyeti ve yazarlığa olan tutkusu ona ilham vermişti.

 

Ertesi sabah, Melis güne enerjik bir başlangıç yapar. Gözleri hala Taner’in mesajlarıyla parlıyor, ilk mesajın bıraktığı etkilerle doluydu. İçinde bir hikaye yazma isteği kabarmıştı. Ancak Taner’in hayal gücü kadar cesur olabilecek miydi?

 

Bütün gün boyunca kafasında kurduğu hikaye planlarını, arkadaşlarıyla konuşarak geliştirir. Melis, işyerinde yazı masasının başına oturduğunda, her zamanki gibi bilgisayar ekranını açar. Ancak bugün başka bir heyecan vardır içinde. Kafasında Taner ile yaptığı konuşma yankılanıyordu. “Hadi bakalım, Melis! Hikayeni yaz!” diye mırıldanarak kendini motive eder.

 

Taner’e yazmayı düşündüğü hik

Loading...
0%