Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Bölüm 3: yarısma Baslıyor

@cinar.1

 

### Bölüm 3: Yarışma Başlıyor

 

 

Melis, ertesi sabah güne enerjik başlamıştı. Gece boyunca Taner’in sözleri zihninde yankılanmış, ona olan heyecanı ve yazma tutkusu iç içe geçmişti. Kafasında Taner’le olan yarışma dönüp duruyordu. “İlk buluşmamızı nasıl komik hale getirebilirim?” diye düşünüyordu. Taner’in hafif alaycı, ama bir o kadar da sıcak tavrı ona kendini rahat hissettiriyordu. Şimdi sıra ondaydı; bu yarışmayı kazanmak istiyordu, ama bunun için yaratıcı bir hikaye bulmalıydı.

 

 

Sabah kahvesini içerken telefonuna baktı. Taner’den bir mesaj vardı.

 

 

**Taner:** *“Hikayeyi yazmaya başladın mı? Benimki çoktan hazır! 😊”*

 

 

Melis gülümsedi. *"Bu kadar hızlı mı?"* diye düşünürken kendini bir anda baskı altında hissetti. “Peki,” dedi kendi kendine, “Yarışma başlasın!”

 

 

Bilgisayarının başına geçti, ama kelimeler bir türlü akmıyordu. İlk buluşma... Taner’le ilk buluşmaları gayet sıradan, hatta biraz gergin geçmişti. Bu anı nasıl komik hale getirecekti? İçinden derin bir nefes aldı ve hayal gücünü devreye soktu.

 

---

 

 

*Melis, buluşma için hazırlık yaparken o kadar heyecanlıydı ki, evden çıkarken çantası yerine mutfakta duran market poşetini aldı. O sırada fark etmedi, çünkü aklı tamamen Taner’le yapacağı buluşmadaydı. Yazı Kafe’ye vardığında, Taner onu karşıladı.*

 

 

“Merhaba, Melis!” diye güldü Taner, “Bayağı büyük bir çanta almışsın yanına!”

 

 

Melis önce şaşırdı, sonra da market poşetini fark edince utançtan kıpkırmızı oldu. “Ay, ben… yanlışlıkla aldım sanırım,” diyerek poşeti hızla saklamaya çalıştı.

 

 

Taner gülerek başını salladı, “Rahat ol, ben de ilk buluşmamızda sabah kahvaltısına hazır bir paketle gelmiştim. Yanımda çatal bıçak bile vardı.”

 

 

Kendini toparlamaya çalışırken poşeti açtı ve Taner’e içinde ne olduğunu gösterdi. *“İşte, buluşmaya süt ve makarna getirdim. Hangi kafeye gideceğimizden emin değildim, belki bir mutfak açarız diye düşündüm,”* dedi, göz kırparak.

 

 

Taner kahkahasını tutamadı. “Mutfak mı açacağız? Ben hazırız sanıyordum!”*

 

---

 

 

Melis yazarken kendi yazdığına gülmeye başladı. “Bu kesinlikle Taner’in hoşuna gider,” diye düşündü. Ama daha fazlasına ihtiyacı vardı. Hikayeyi sadece bir market poşeti esprisiyle sınırlamak istemiyordu. Düşündü, buluşmanın ilerleyen saatlerinde neler olmuştu? Kafe kalabalıktı, sıcak bir hava vardı ve sürekli bir şeyler ters gitmişti. Ama nasıl daha tuhaf ve komik hale getirebilirdi? Birden aklına bir fikir geldi.

 

---

 

 

*Melis ve Taner, kahvelerini içip sohbete dalmışken, kafenin içinde bir hareketlenme oldu. Bir kedi, kafenin kapısından hızla içeri daldı ve doğrudan Melis’in masasının altına girdi. Melis bir an ne olduğunu anlayamadı, çünkü kediyi hissetmeden önce masanın altında bir şeyler kıpırdıyor gibiydi.*

 

 

Taner bir an duraksayıp masanın altına baktı ve gözlerini kısarak, *“Şey... sanırım bir misafirimiz var,”* dedi. Melis, ayakkabısının ucuyla bir şeye dokunduğunu fark edince hafif bir çığlık attı ve sandalyesinden fırladı. Taner ise durumu sakin bir şekilde izliyordu. Kedi, masanın altından bir sıçrayışta Melis’in kucağına atladı. Her şey o kadar hızlı gelişti ki, Melis ne yapacağını bilemedi, sadece şaşkınlıkla ellerini havaya kaldırdı.*

 

 

*Taner kahkahalarla gülmeye başladı. “Demek kedi sevmiyorsun? Halbuki buradaki kediler genellikle pek bulaşmaz,” dedi. Melis’in yüzü ise kediyi sakinleştirmeye çalışırken tamamen kızarmıştı.*

 

---

 

 

Melis yazmaya devam ederken, her sahneyi yeniden hayal ediyordu. Bu kadar tuhaf bir olay yaşanmasa bile, hikayenin gerçeği biraz çarpıtarak yazmak eğlenceli hale gelmişti. Yazıyı tamamladığında gülümsemekten kendini alamadı. Hikayenin sonunda, Taner’in kediyi sahiplenmesiyle buluşmanın bir hayvan kurtarma hikayesine dönüştüğünü bile eklemişti.

 

 

Mesajı gönderirken, Taner’in tepkisini merak ediyordu. “Bakalım buna ne diyecek?” diye düşündü. Tam o sırada telefonuna bir mesaj geldi.

 

 

**Taner:** *“Benim hikayem de tamam, seninkiyle yarışacağım! Gönderiyorum.”*

 

 

Melis, Taner’in mesajını merakla açtı ve okumaya başladı. Taner’in hikayesi, onların ilk buluşmasında bir serüvene dönüşen komik yanlış anlamalar ve aksiliklerle doluydu. Ancak Taner, hikayeyi daha dramatik ve fantastik bir hale getirmişti. Melis, gülmekten kendini alamadı.

 

---

 

 

Melis, Taner’in gönderdiği hikayeyi okurken gözleri parlıyordu. Aralarındaki bu esprili yarışma, hem onu motive etmiş hem de yazma hevesini yeniden alevlendirmişti. İçinden “Sanırım yazmanın en eğlenceli yanı bu; paylaşmak ve keyif almak,” diye düşündü. Artık Taner ile olan bağının sadece mesajlarla değil, paylaştıkları hikayelerle de güçlendiğini hissediyordu.

 

 

Melis, Taner'in gönderdiği hikayeyi okurken kahkahalarını tutamıyordu. Onun, kendi hikayesindeki gibi gerçek olayları abartarak fantastik bir hale getirmesi çok zekiceydi. Taner, buluşmalarındaki küçük detayları alıp onları bir serüvene dönüştürmüştü. O kadar absürt ve komikti ki, Melis bu kadar yaratıcı bir yaklaşımı tahmin edememişti.

 

 

Taner’in hikayesinde, bir yandan buluşma sırasında Melis’in market poşetinden çıkan süt ve makarna, bir mutfak kavgasına dönüşmüş, Taner ise kelimeleriyle sahneyi adeta büyülü bir ormana çevirmişti. Hikayenin sonunda, ikisi mutfakta sihirli bir yemek yapmış ve kafe, bir anda orman hayvanlarının katıldığı devasa bir ziyafete ev sahipliği yapmıştı. Tabii her şey son derece kaotikti ve bu da hikayeye komik bir hava katıyordu.

 

 

Melis mesaj atmak için telefonu eline aldı ama kelimeler bir türlü dökülmedi. Bir yandan gülüyor, diğer yandan Taner’in zekasına ve yaratıcılığına hayran kalıyordu. Sonunda yazmaya başladı.

 

 

**Melis:** *“Bu kadar yaratıcı olacağını tahmin etmemiştim. Senin hikayen resmen bir film senaryosu! 😂”*

 

 

Telefonunu masaya bırakıp, gözlerini ekrandan kaçırdı. Bu mesajla Taner’e fazla mı iltifat etmişti? Kendini kaptırmış gibi mi görünüyordu? Bütün bu düşünceler zihninde dönüp dururken, telefonu titredi. Taner cevap yazmıştı.

 

 

**Taner:** *“Teşekkür ederim! Aslında o market poşetinden sihirli bir yemek yapma fikri anlık gelişti. Senin hikayenin gerçekte de böyle komik olduğunu bilmekse işimi kolaylaştırdı. 😄”*

 

 

Melis gülümseyerek başını salladı. Taner’in söylediklerine takılıp kalmamak için derin bir nefes aldı. Bu mesajlaşma ve hikaye yarışması, kendisini daha önce hiç hissetmediği kadar rahatlatıyordu. Ancak bir yandan da Taner’i daha iyi tanıma ihtiyacı hissediyordu. Bu sıradan bir yazışmadan öte bir şeye dönüşebilir miydi?

 

 

O an bilgisayarına döndü ve Taner'e yeni bir mesaj yazmaya karar verdi.

 

 

**Melis:** *“Bir gün, belki birlikte bir hikaye yazarız? Kim bilir, gerçek hayatta da bu yarışmayı sürdürebiliriz.”*

 

 

Mesajı gönderdiği anda içinden geçen endişe ve heyecan karışımı onu biraz huzursuz etti. Acaba bu fazla mı cesur bir mesaj olmuştu? Ama Taner'den gelen cevap, onun bu cesaretini karşılıksız bırakmadı.

 

 

**Taner:** *“Bu gerçekten harika bir fikir! Hikayeyi sadece mesajlarla değil, birlikte yaşamak da oldukça eğlenceli olurdu. 😊”*

 

 

Melis’in kalbi bu cevapla hafifçe çarpmaya başladı. Taner’in yazdığı bu son cümle, sadece bir oyun değil, gerçek bir bağın oluşmaya başladığını hissettiriyordu. Onunla tanıştığından beri hayatında bir şeyler değişiyordu. Artık sadece yazışmak yetmiyor, onunla daha fazla zaman geçirmek istiyordu.

 

---

 

 

**Ertesi Gün: Yeni Bir Plan**

 

 

Melis, ertesi sabah gözlerini açtığında içinde bir heyecan hissetti. Taner'le olan yazışmaları aklına geldiğinde gülümsedi. Bu yarışma, bir nevi birbirlerine dair küçük ipuçları vererek tanışma yöntemleriydi. Belki de en güzel yanı, birbirlerine olan ilgilerini bu hikayeler aracılığıyla ifade edebiliyor olmalarıydı.

 

 

Kahvesini alıp bilgisayarın başına oturdu. Bugün daha büyük bir yarışmaya başlamak için hazırdı. Ancak bu sefer konu daha karmaşık ve yaratıcı olmalıydı. Taner’in zekasına meydan okuyacak, onu gerçekten zorlayacak bir şey bulmalıydı.

 

 

**Melis:** *“Yarışmaya devam edelim mi? Ama bu sefer konu şu: İmkansız bir ilk buluşma. Bunu nasıl komik hale getirirsin? 😊”*

 

 

Taner’den hızlı bir yanıt geldi.

 

 

**Taner:** *“Bu harika bir fikir! İmkansız ilk buluşma mı? Tam benim kalemim. Başlıyorum!”*

 

 

Melis, Taner’in heyecanını hissedebiliyordu. O da bilgisayarını açtı ve yazmaya başladı.

 

---

 

 

Melis’in hikayesi, tamamen uçuk bir senaryoyla başladı. Taner ve Melis, ilk buluşmalarında bir uzay gemisine biniyorlardı. Aslında tanışmak için kahve içmeyi planladıkları bir kafeye gitmek yerine, kendilerini bir anda uzayda bulmuşlardı. Kafedeki garsonun yanlışlıkla uzay yolculuğu yapan bir şirketin gizli operasyonunu açığa çıkarmasıyla, Taner ve Melis, dünyanın en garip ilk buluşmasına başlamışlardı.

 

 

Uzay gemisinde karşılaştıkları garip yaratıklar, kahve yerine servis edilen sıvı haldeki enerji içecekleri ve uzayın boşluğunda kaybolan bir masaya oturmaları gibi absürt detaylarla hikayeyi iyice fantastik hale getirdi. Ancak bu garipliklerin arasında Melis, Taner’in hikayesindeki gibi mizahi dokunuşlarla sahneleri süslemeyi de ihmal etmedi. Mesela uzaylı garsonun, Melis’in market poşetini fark edip ona "Bu dünyadan değil, ama iş görür," demesi gibi.

 

---

 

 

**Bir Sonraki Gün: Sonuçlar**

 

 

Melis, hikayesini bitirdikten sonra Taner’e göndermekte tereddüt etmedi. Artık Taner’in ne yazacağını daha da fazla merak ediyordu. Bu seferki hikayenin boyutları gerçekten büyüktü, belki de Taner’in hayal gücüne meydan okuyacak kadar büyüktü. Telefonuna gelen mesajla birlikte heyecanı arttı.

 

 

**Taner:** *“İnanamıyorum! Uzay gemisi mi? Hikayen gerçekten bir harika! Ben de imkansız bir buluşma yazdım ama sanırım senin yaratıcılığına yetişemem. Ben de hikayemi gönderiyorum, hazır ol! 😄”*

 

 

Melis, Taner’in hikayesini açarken derin bir nefes aldı. Bu sefer nasıl bir hikaye geleceğini hiç tahmin edemiyordu. Taner’in tarzını artık daha iyi biliyordu, ama her defasında onu şaşırtmayı başarıyordu.

 

 

Taner’in hikayesi, klasik bir zombi kıyameti senaryosuyla başlıyordu. Melis ve Taner, dünyada kalan son iki insan olarak karşılaşıyorlardı. Taner’in hikayesi, buluşmalarının ilk anından itibaren absürt detaylarla doluydu. Zombi sürüsünden kaçmaya çalışırken, bir yandan romantik bir buluşma gerçekleştirmeye çalışmaları tam anlamıyla bir komedi malzemesiydi. Melis, bu hikayeyi okurken gülmekten karnına ağrılar girdi. Taner’in anlatımındaki ironi ve mizah, bir kıyamet senaryosunu bile eğlenceli hale getirebiliyordu.

 

---

 

 

Hikayelerini paylaştıktan sonra aralarındaki bu komik yarışma, hem Melis hem de Taner için yazmanın keyfini daha da artırmıştı. Artık sadece hikayeler değil, birlikte paylaştıkları bu yaratıcı süreç, onları birbirine daha fazla yaklaştırıyordu.

 

 

Bir gece, Melis telefonuna bir mesaj geldiğini fark etti. Taner’di.

 

 

**Taner:** *“Birlikte bir hikaye yazmaya ne dersin? Belki bir gün gerçek olur. 😉”*

 

 

Melis, mesajı okurken yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. Taner’in bu teklifi, yazının ötesinde gerçek bir bağlantının işaretiydi. Hem hikayeleriyle hem de mesajlarıyla birbirlerine karşı açık ve samimi olmuşlardı. Şimdi bu samimiyeti gerçek hayata taşımak için bir adım daha atmaları gerektiğini hissediyordu.

 

 

Telefonunu eline alıp yazdı:

 

 

**Melis:** *“Bunu sabırsızlıkla bekliyorum. Birlikte yazacağımız hikayenin ilk sayfası nasıl başlasın?”*

 

---

 

 

 

Melis, Taner’in son mesajını tekrar okurken aklından birçok düşünce geçiyordu. Oyunları, yarışmaları ve birbirlerine yazdıkları hikayeler sadece eğlenceli bir sohbet değil, aynı zamanda aralarındaki derin bir bağın başlangıcı gibiydi. Melis, Taner’in zekasına ve yaratıcılığına hayran kaldıkça onunla daha fazla vakit geçirmek istiyordu.

 

 

Ama şimdi... Belki de hikayeleri artık bir oyun olmaktan çıkıp gerçeğe dönüşme sinyalleri veriyordu. Telefonunu eline aldı ve Taner’e bir mesaj daha yazdı.

 

 

**Melis:** *“Birlikte yazacağımız hikayenin ilk sayfasını nasıl başlatmamız gerektiğini düşünüyorum. Ama açıkçası senin yaratıcılığına güvenim tam. Sen başla, ben devam ederim. 😊”*

 

 

Telefonunu masaya bıraktığında içinde bir heyecan patlaması hissetti. Kalbinin hızlı atışlarını dizginlemek ister gibi derin bir nefes aldı. Taner’in ne yazacağını merak ediyordu. Birlikte bir hikaye yazmak hem onu heyecanlandırıyor hem de biraz korkutuyordu. Çünkü bu hikaye belki de ikisinin gerçek dünyadaki ilişkilerinin bir yansıması olabilirdi.

 

 

Dakikalar sonra telefonuna bir bildirim geldi. Taner’den gelen yeni mesajın açılmasıyla, Melis kalbinde yeni bir kıpırtı hissetti. Ekrandaki mesaj kısa ama anlamlıydı.

 

 

**Taner:** *“İşte başlıyoruz o zaman. Hikayemizin ilk cümlesi: 'Bir sonbahar akşamı, kaderin yollarını birleştirdiği iki kişi, birbirlerini ilk defa görmüş olsalar da, bu anın hayatlarını değiştireceğini biliyorlardı.'*"

 

 

Melis bu cümleyi okurken gülümsedi. Taner’in cümlesi basit ama duygusal bir başlangıçtı. Aklında birçok sahne canlandı; belki bir parkta, belki bir kafenin köşesinde geçen bir ilk buluşma... Taner’in yeteneği, bir cümlede bile duygu yaratmayı başarmıştı. Hemen karşılık vermeye karar verdi.

 

 

**Melis:** *“Hikayeyi böyle romantik başlatmak akıllıca. Peki devamında ne olacak? Belki bu iki kişi, yazı üzerinden birbirleriyle tanışmışlardır ve sonunda buluşma kararı almışlardır. Ama her şey ters gidebilir, ne dersin?”*

 

 

Bu mesajı gönderdikten sonra, Taner’in devamını nasıl getireceğini beklemek Melis’i daha da heyecanlandırdı. Zihni, olası hikaye devamlarını hayal ederken, bir yandan da onunla olan iletişimin ne kadar doğal geliştiğini fark etti. Taner’in yanıtı hızla geldi.

 

 

**Taner:** *“Harika bir fikir! O zaman şöyle devam edelim: 'İlk buluşmaları, beklenenden çok daha farklı bir şekilde gelişmişti. Kahve içecekleri kafede buluşmayı planlamışlardı, ama bir yanlışlıkla rezervasyonları bir lunaparkta yapılmıştı. Kendilerini bir anda dönme dolabın tepesinde bulduklarında, ikisi de göz göze geldi ve gülmeye başladılar.'*"

 

 

Melis, bu sahneyi gözünde canlandırdı. Taner’in beklenmedik detaylarla hikayeyi eğlenceli hale getirme yeteneği her zamanki gibi güçlüydü. Lunapark sahnesi, hem komik hem de romantikti. Devam etmek için sabırsızlanıyordu.

 

 

Melis, bilgisayarın başına geçip yazmaya başladı.

 

 

**Melis:** *"Dönme dolap yavaş yavaş dönüyordu. İkisi de yukarı çıktıkça manzaranın tadını çıkarmaya çalışıyordu ama içlerindeki heyecan onları sessiz bırakmıyordu. 'Burası hiç beklediğim gibi değil,' dedi Melis, Taner’e dönerek. Taner gülümseyerek, 'Eğer her şey planladığımız gibi olsaydı, bu kadar eğlenceli olur muydu?' diye karşılık verdi. O an, dönme dolabın en tepesindeyken, Taner aniden Melis’e döndü ve 'Sana bir sır vereyim mi?' dedi. Melis merakla bakarak 'Nedir?' diye sordu. 'Seni ilk gördüğümde, hayatımın böyle tuhaf bir maceraya dönüşeceğini hiç düşünmemiştim.'*"

 

 

Mesajı Taner’e gönderdiği anda içini bir huzur kapladı. Hikaye, kendi aralarındaki sohbetin bir uzantısı gibiydi. Bu yazışmalar, birbirlerini daha yakından tanımaları için harika bir araç haline gelmişti. Ancak bu yazışmanın bir gün gerçeğe dönüşme ihtimali de Melis’i heyecanlandırıyordu.

 

 

Taner’den gelen cevabı açtı.

 

 

**Taner:** *"Bu lunapark buluşması gerçekten ilginç yerlere gidiyor. Devam edelim! 'Tam o sırada dönme dolap durdu. İkisi de gökyüzüne bakarak manzaranın tadını çıkarmaya çalıştı. Fakat aniden, dönme dolabın tam tepede durduğunu fark ettiler ve orada uzun süre mahsur kaldılar. Bu beklenmedik duraklama, onlara birbirlerini daha iyi tanımak için bir fırsat sundu. Melis, dönme dolabın tepesinde, Taner’e dönüp 'Hayat bazen böyle beklenmedik duraklarla dolu değil mi?' diye sordu. Taner gülerek, 'Belki de bu durak, ikimizin hayatını değiştirecek bir an olabilir,' diye yanıt verdi.'*"

 

 

Bu son cümle, Melis’in içinde bir kıvılcım çakmasına neden oldu. Taner’in bu hikayede, gerçek dünyada söyleyemedikleri duyguları dile getirdiğini düşündü. Belki de bu hikayenin devamında, yazdıkları her şey onların kendi hayatlarına dair bir işaretti. Yazışmaları, onların duygusal bağlarını derinleştiren bir köprü olmuştu.

 

 

Bu hikaye bir oyun olmanın ötesine geçmişti; gerçek hayatta yaşanacak bir maceranın habercisiydi.

 

---

 

 

---

 

 

Melis, Taner’in yazdığı son cümleyi okuduktan sonra, zihninde birçok düşünce yankılandı. O an, hayatının belki de en özel anlarından birine tanıklık ediyordu. Hikayenin, sadece aralarındaki iletişimi değil, aynı zamanda hissettiklerini de açığa çıkardığını fark etti. Taner ile yazdıkları, yalnızca bir hikaye değil, aynı zamanda duygusal bir yolculuktu.

 

 

Bir süre düşündükten sonra, Melis bilgisayarının başına geçti. Kalemi eline alıp sayfanın ilk cümlesini yazdı. Yazdıkça içindeki heyecanı daha fazla hissetmeye başladı. Taner ile yazarken kendini ifade etmenin ne kadar özgürleştirici olduğunu anladı. Bu, aynı zamanda onun için bir keşif yolculuğuydu.

 

 

Hikayeye geri dönerken, Melis’in aklındaki sahneler gittikçe belirginleşiyordu. Dönme dolabın tepesinde geçen o an, ikisi arasında bir bağ kurmuştu. Bu anın getirdiği hisler, yazdıkları hikaye ile birbirine bağlanıyordu. Gözlerini kapatıp, Taner’in yanında olduğunu hayal etti. Göz göze geldiklerinde hissettiği gerginlik ve heyecan, ruhunun derinliklerinde yankılanıyordu.

 

 

**Melis:** *“Bu duraklama, aslında bizim için bir başlangıç. Yüksekten bakarken, hayatımızı yeniden değerlendirme fırsatını bulacağız. Belki de hayat, beklenmedik anlarla dolu bir yolculuktur. Ama seninle bu yolculuğa çıkmaya hazırım.”*

 

 

Mesajı gönderdikten sonra, Taner’in cevap vermesini bekledi. Gözleri telefonunun ekranında dans ederken, içindeki heyecan adeta kabarıyordu. Sonunda, Taner’den gelen bildirim çaldığında, kalbi bir an hızlandı.

 

 

**Taner:** *“Hayat gerçekten de bu beklenmedik anlarla dolu. Bizim hikayemiz de bunun bir parçası olabilir. O zaman hikayemizi biraz daha derinleştirelim: 'Dönme dolabın tepesinde, hayatlarının bu kadar sıradan bir anının içinde, ikisi de bir şeylerin değişmekte olduğunu hissettiler. Göz göze geldiklerinde, gülümsemenin ardında yatan duyguları çözmeye çalıştılar. O an, zaman sanki durdu. Melis, Taner’e 'Seni tanımak için sabırsızlanıyorum,' dedi. Taner de, 'Belki de hayatımıza girecek olan bir hikayenin kahramanlarıyızdır,' diye yanıtladı.”*

 

 

Melis, Taner’in yaratıcılığından yine etkilendi. Bu hikaye, yalnızca yazılı bir anlatımdan çok daha fazlasıydı. Kendi yaşamlarına dair bir ayna tutuyordu. Belki de bu hikaye, gelecekteki buluşmalarının temellerini atıyordu. Heyecan içinde bilgisayarının başına oturdu ve yazmaya devam etti.

 

 

**Melis:** *“'Dönme dolabın durması, birbirlerine daha da yakınlaşmalarını sağladı. Taner, Melis’e dönerek, 'Hayat bazen beklenmedik sürprizlerle doludur. Belki de bu buluşma, ikimizin de hayatında önemli bir dönüm noktası olacak. Seninle bu anı paylaşmak, bana bu dünyada yalnız olmadığımı hissettiriyor,' dedi. Melis, içindeki mutluluğu hissetti ve, 'Birlikte yazacağımız hikaye de bunun bir parçası olacak,' diye ekledi.”*

 

 

Bu mesajı gönderdikten sonra, Melis’in içinde tarifsiz bir mutluluk hissetti. Taner ile olan bu yazışmalar, ona yalnızca yazma becerilerini geliştirme fırsatı vermekle kalmıyor, aynı zamanda onun için derin bir bağın da başlangıcı oluyordu. Kalbi, Taner’in yazdığı her cümlede daha da hızlanıyordu.

 

 

Bir süre sonra, Taner’den gelen yeni bir mesajı heyecanla açtı.

 

 

**Taner:** *“Mükemmel! O zaman şöyle devam edelim: 'Bu beklenmedik buluşma, ikisinin de hayatını değiştirecek yeni bir kapı aralayacak gibi görünüyordu. Dönme dolabın tepesinde sıkışıp kalmışken, aralarındaki bağ daha da güçlendi. Melis, o an Taner’in yanında olmak istemesinin ne kadar önemli olduğunu anladı. Bu anın tadını çıkarmalıydılar. Taner, Melis’e bakarak, 'Bu anı bir daha asla unutmayacağım,' dedi.”*

 

 

Bu cümle Melis’i derinden etkiledi. Taner’in içtenliği ve duyguları, her kelimesinde hissediliyordu. Bir an duraklayarak Taner’in yazdığı bu anın etkisini düşündü. İkisi arasındaki ilişki, yalnızca hikaye ile değil, gerçek hayattaki duygularla da derinleşiyordu.

 

 

Melis, bilgisayarın başına geçerek, Taner’in son cümlesini daha da geliştirip kendi hislerini eklemek istedi. Yazmaya başladı.

 

 

**Melis:** *“'Dönme dolabın durmasının getirdiği sessizlikte, Melis, Taner’e dönerek, 'Bu anı seninle paylaşmak çok özel. Belki de hayatta her şey bir anlamda beklenmedik buluşmalarla şekillenir. Birbirimizi tanımaya başladıkça, hissettiğimiz duygular da artıyor,' dedi. Taner gülümseyerek, 'Belki de hikayemiz burada başlıyor,' diye yanıtladı.”*

 

 

Bu yanıtı gönderirken, bir sonraki mesajın geleceğini beklemek Melis’i daha da heyecanlandırıyordu. Biraz bekledikten sonra Taner’in yeni bir mesaj gönderdiğini görünce, hemen açtı.

 

 

**Taner:** *“Kesinlikle! 'Dönme dolabın en tepe noktasında durdukları o an, hayatlarının en önemli anı olarak kaydedilecekti. Taner, 'Eğer bu anı yazsaydık, hangi cümlelerle tarif ederdik?' diye sordu. Melis, 'Bunu çok iyi biliyorum. 'Hayat bazen beklenmedik anlarla doludur, bu anı paylaşmak ise hiç beklemediğim kadar değerli,' diye yanıtladı.”*

 

 

Melis, Taner’in hayal gücünün ne kadar geniş olduğunu düşündü. Yazarken, iki kişinin birbirleriyle daha da yakınlaştığını hissetmek ona büyük bir mutluluk veriyordu. Bu hikaye sadece yazılan bir metin değil, aynı zamanda aralarındaki bağı güçlendiren bir yolculuktu.

 

 

Yazmayı sürdürmek istiyordu. Birkaç satır daha yazıp Taner’e gönderdi.

 

 

**Melis:** *“'Taner, hayatın beklenmedik anları bizleri buluşturuyor. Bu anı yazarken, seninle olan bağımızı daha da derinleştirdiğini hissediyorum. Eğer bu hikaye gerçek olsaydı, belki de buluşmamız bir tesadüf değil, kaderin bir oyunu olabilirdi.'”*

 

 

Bu mesajı gönderdikten sonra, Melis’in içinde bir huzur kapladı. Bu yazışma, onların arasında bir bağ oluşturmuştu. Sonunda, Taner’den gelen cevabı beklemeye başladı. Bir süre sonra, Taner’in yeni mesajını gördüğünde içi kıpırdandı.

 

 

**Taner:** *“Ne kadar doğru! 'Hayat, beklenmedik anlarla dolu. Kader, ikimizi de bir araya getirdi. Şimdi hikayemizin bu kısmına odaklanalım. 'Dönme dolabın tepe noktasında birbirlerine bakarken, hayatlarını değiştirecek olan o önemli soruyu sormaya karar verdiler. Taner, Melis’e dönerek, 'Birbirimizi tanımak için, bu hikayenin bir sonraki sayfasında neler yazmalıyız? Eğer her şeyden bağımsız olarak, bu anı paylaşabilseydik, ne olurdu?”*

 

 

Bu mesajı okuduğunda, Melis’in içinde bir ateş yandı. Taner’in yazdığı her kelime, ona daha yakın hissettiriyordu. İçindeki duyguların ve düşüncelerin, yazdıkları hikayede yer bulması ne kadar güzeldi. Hemen yanıt vermeye karar verdi.

 

 

**Melis:** *“Bu soruyu yanıtlamak için harika bir fırsat! 'Eğer bu anı paylaşabilseydik, belki de kalplerimizin atışını duyabilirdik. Melis, Taner’e bakarak, 'Bazen birbirimizi anlamak için kelimeler yeterli olmaz. Hislerimizi ifade

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%