@cinkonur
|
Eliz saatler sonra uyandı. Yüzüne hala yanan ateşin sıcaklığı vuruyordu. Hareket etmesine müsaade etmeyen yorganın altında kıpırdandı. Yine fırtına çıkmış olmalıydı. Kavak ağaçlarının budanmamış dalları cama çarpıyor, eskiyip gevşemiş pencerelere çarpan rüzgarın alçak uğultusu sobanın çıtırtılarına karışıyordu. ׄ Oda dışarıdan gelen nazlı gün ışığı ile loştu. Akşam mı oluyordu? Eliz dirsekleri üstünde doğrulup kalktı ve oturdu. Kesik kolu hariç tüm uzuvları şevkle hareket etti. Zihni ve vücudu dinlenmişti nihayet. Ama bu dinlenmişliği birkaç saatlik uykuyla sağlamış olamazdı. Tuhaf bir farkındalık ile yüzünü buruşturdu. ׄ Akşam değil sabah oluyordu. ׄ Daha da tuhafı Erez de ortalarda yoktu. ׄ Panik zihnini doldurmadan önce Eliz avcunu yatağın üstüne koydu. Sözünden çıkmasın diye sıkı sıkı tuttuğu payının iplerini birazcık gevşetti. Ve bekledi. ׄ Sıcak titreşim ağır ağır parmak uçlarını ısıttı sonra da avcunda kaybolup gitti. ׄ Buralardaydı. İleride. Keşke yakında olup olmadığını da çıkarabilsem. ׄ Yataktan atladı. Sobanın karşısında kuruyup kaskatı kesilmiş giysilerini aldı. Hemencecik onları üstüne geçirdi. Çocuğun yanına gitmek için kapıdan çıkacaktı ki kare masanın önünde durdu. ׄ Gelişigüzel haritalar, notlar ve zarflar saçılmıştı masaya. Notları kenara iteledi Eliz. Ne haritasıydı bu böyle? Bordo mürekkep ile Azkana'nın şehir merkezi ile hemen kuzeyde kalan komşu eyalet Korkazuk arasına bir çizgi çekilmişti. Parmak uçlarıyla çizgiyi takip etti. Alelade bir çizgiydi bu. Bildiği bir yoldan, demiryolundan veya güzergahtan geçmiyordu. Sadece çizginin biraz ilerisinde bir nokta minik bir çarpı ile işaretlenmişti. Yanında da tanıdık bir el yazısı ile "Zarf" yazılmıştı. ׄ Bu el yazısını kendi el yazısı gibi iyi bilirdi. Dar harfli, kısa kuyruklu, son derece düzgün ve okunaklı yazı. Yüzüne uzun zaman sonra ilk kez neşeli bir gülümseme yayıldı. ׄ Zenith'in yazısıydı bu! Yaşıyordu. İtinayla yazılmış harflerin üstünden geçerken ev hasreti içini yakıp kavurdu. ׄ Öyleyse Zenith başkent Urnuma'ya gitmemiş, hanın divan toplantısına katılmamıştı. ׄ İyi de Zenith bu divanların hiçbirini kaçırmazdı ki! Sekizkök'ü temsil ederdi Zenith. Şehrin kurucusu, kurtarıcısı ve dış politikalarına bakan birinci adamı. Dik kafalılığı, sert mizacı ve kurnaz politik tavırları ile neredeyse üç asırdır Sekizkök'ün sahip olduğu değerli madenleri başkente kaptırmamıştı. Bunu her divana katılıp kurmayları ve hanı nazikçe tehdit ederek başarmıştı. Taparlu Sekizkök'süz devam edemezdi. Zenith de bunun gayet farkındaydı. ׄ Bunları eve dönünce Zenith'e veya Nadir'e sorabilirdi. ׄ Elindeki haritaya döndü. ׄ Yazılar, çizgiler ve çarpılar Korkazuk'ta sonlanmıyordu. İlk işaretli yerin biraz yukarısında ikinci bir noktaya yuvarlak çizilmişti. Bir istasyon galiba. Eliz haritayı eline alıp rotayı daha yakından takip etti. Yolcu değil yük treni rotası işlenmişti. Başka bir çizgi işaretlenen yerden ta Aralas eyaletinin ortalarında kalan Sekizkök'e kadar uzananıyordu. Ama yolun ortalarında çizgiye iki kesik atılmıştı. ׄ Ne anlama geliyordu bu? Vagon değişikliği mi? Farklı bir treni mi bekleyeceklerdi? Yoksa yoldan alınacak birileri mi vardı? ׄ Kapı aniden açıldı. Eliz kaçayım derken az kalsın arkasındaki sandalyeyi devirecekti. Düşmeden yakaladı sandalyeyi. ׄ Erez kızıl kafasını kapıdan uzatıp odada kızı buldu. "Günaydın," dedi. Azıcık şaşırmış gibi kaşlarını çatmıştı. "Korkuttum mu?" ׄ Sandalyeyi düzeltip üstüne otururken sanki az önce ödü kopmamış gibi sakin bir sesle "Birazcık." dedi Eliz. Erez içeri geçip kapıyı kapatınca duvarlara sinen büyünün mavi dalları bir kez daha sönükçe ışıldadı. "Neden uyandırmadın beni? Vakit kaybettik." ׄ "Vaktimiz var. Bizi bekleyenler biz gelmeden treni kaldırmazlar." Erez sırtındaki çantasını masaya bırakınca tahta zangırdadı. "Haritayı bulmuşsun demek." ׄ Eliz ince haritayı yeniden masaya serdi. "Evet. Açıkçası beklediğimden daha..." Sade. "İlginç." ׄ Yine nazarlıklarla oynadı. Renkli düğümleri ve boncukları birbirlerinin içinden geçirdi. Bağladı. Çözdü. Sonra çantasının ağzını açtı. "Pek ilginç değil esasen. Kuzeydeki çevirme noktalarından birine geçip şunları göstereceğiz." Çantadan neredeyse patlamak üzere olan tombul bir zarf çıkarıp masaya koydu. Sonra çantasını karıştırdı biraz daha. ׄ Eliz hemen zarfı aldı. Yalnız kağıt yoktu bunun içinde. Bozuk paradan biraz daha büyük, oval, sert objeler kağıdı dışarı itiyordu. Zarfın içindekileri masaya çıkardı. Geçiş izinleri, kendileri için olmayan kimlikler, iki farklı sefer için alınmış dört bilet ve iki de Karataş. ׄ "Görünüşümüzü değiştirip bir sonraki şehre geçeceğiz." diye mırıldandı kız. Basit olmasına basit ve son derece uygulanabilirdi. Tüm gün izinleri kontrol eden, işinden usanmış hangi yelkanlı bu iki çocuğun bir Karataş taşıyıp taşımadığını kontrol edecekti ki? ׄ Ama planın yalınlığı ve rotanın doğruğu kızın zihnindeki kaygı ve şüphe tilkilerinin yeniden oradan oraya koşuşturmaları için harekete geçirmişti bile. ׄ "Neden doğrudan benim adıma izin alınmadı?" diye sordu Eliz. "Tüm bu dalaverenin sebebi ne?" ׄ Erez, Eliz'in önüne güzelcene sarılmış bir paket koydu. "Çünkü ne sana ne de bizden olup diğer şehirlerde mahsur kalanlara izin çıkmadı." Sonra kıza baktı. "Defalarca denediler. Emsal kararları bile gösterdiler. Ama izin istekleri saçma sapan bahanelerle reddedildi. Sürekli." ׄ Açlık ağrısı paketin kokusuyla Eliz'in midesine saplanıverdi. Zarfı bırakıp paketi aldı. Bir şeyler almak için dün öğlenleyin dışarı çıkmıştı Erez. Bu yemeği de o zaman almış olmalıydı. Ama paket hala sıcacıktı ve içinde her ne varsa hala taptaze gibi nefis bir koku yayıyordu. ׄ Paketi evirip çevirdi. Buralara kazınmış bir rün olmalıydı. Ama satıcı yemeği nasıl paketlemişse aynı şekilde duruyordu. Hiç ellenmemişti. ׄ O sıra dünden beri durmadan nazarlıklarıyla oynadığı yeşil çanta takıldı gözüne. Büyü yemeğin paketinde değildi. Çantadaydı. ׄ Akıllı iblis seni. ׄ Ne kadar basit bir büyüydü hem de! Çanta içinde çanta. Hep aynı ağırlıkta ve boyutta kalan, içindekiler için zamanın ve mekanın mutlak kurallarının işlemediği, akıl almayacak kadar depo imkanı sunan sonsuz alan. ׄ Bu çantadaki büyüyü sonra muhakkak öğrenecekti. Aklına not etti. ׄ Paketi iştahlı bir sabırsızlıkla açtı. "Ama neden? Neden özellikle bizim şehirden olanlara izin çıkmadı?" İçi tıka basa kuru et ve patates ile dolu, sosuyla ekmeği yumuşamış kocaman bir sandviçti. Ağzı sulandı. Daha fazla kendini tutamadı. Yemeğinden büyük bir ısırık aldı. Bir buçuk gün sonra sonunda boğazından iki lokma geçiyordu. Mutluluktan neredeyse gözleri yaşaracaktı. Hızlıca lokmasını yuttu. "Dur nedenini tahmin edeyim, bizim dağlardaki madenlerin kullanım hakkı çatışması yüzünden mi?" ׄ Şaka bir yana, art arda iade talebinde bulunmaları hanlığın ve tabii ki Gökçeli'nin dikkatini çekmiş olmalıydı. İçini sıkıntı sardı Eliz'in. ׄ ׄErez de kendi yemeğini aldı ve bir sandalye çekip Eliz'in karşısına geçti. "Hayır, yeni hanı destekleyen Gökçeli darugasının Zenith ile husumeti varmış. Artık daruga ne ise." ׄ Eliz irkildi. Elindeki sandviçi düşürecekti neredeyse. Yutkunup toparlandı. "İmparatorun danışmanı." dedi. Yüzlerce yıldır ölen ve yeniden tahta çıkan imparatorlara bıkıp usanmadan danışmanlık yapan, Gökçeli'yi imparatorun kendisinden daha iyi avcunda tutan, Eliz'in hayatta olduğunu asla bilmemesi gereken adam. ׄ Nekhi... Adı buydu, değil mi? ׄ Bu isim her anıldığında babasının sesi buz keser, annesi ürperirdi. Zenith'in o adamla nasıl husumeti olabilirdi ki? Daruga Zenith'ten kat kat yaşlıydı. Ve uzaktaydı. Zenith asla yelkanlıların entrikalarına ve iç karışıklıklarına girmez, karmaşaları yalnız kendi yararına kullanıp yeni ortaklıklar kurardı. ׄ "Danışman, ha?" Erez kendi paketini açtı ve dalgın dalgın yemeğini yedi biraz. "Demek o yüzden aylarca hiçbir şehre mal gönderemedi bizimkiler." Eliz'in açıklama isteyen kısılmış gözlerini görünce devam etti. "Tek sorunumuz çıkmayan izinler değildi. Burnumuzun dibindeki Irmaksonu'na giden tren hattını bile kapattılar. Yalnız başkente tedarik sağlanacağını söylediler." ׄ "Zenith çıldırmış olmalı." dedi Eliz konuyu değiştirip. Ama tedarik krizi Eliz'in umrunda bile değildi. Tren yolları açılırdı. Ama daruga meselesi... ׄ Kendi aile sorunlarını eve dönünce Zenith ya da Nadir ile daha detaylı konuşacaktı. Erez'in bunları bilmesinin gereği yoktu. Henüz. Kaldı ki kız kardeşi Alyaz işe çoktan el atıp anne ve babalarına haber göndermiş olmalıydı. ׄ "Çıldırdı da. Başkente de tedariki kesti. Fabrikaları durdurup depoları kilitlettirdi." ׄ "Ve en basit çivi için bile Sekizkök'e bağımlı başkent bir anda dımdızlak kaldı." Evet, tam da gözü dönmüş Zenith'in yapacağı işti bu. "Sonra?" ׄ "Yakındaki şehirlere tren hatlarını açtılar. Ben buraya gelirken de Apateg hattını açıyorlardı." ׄ "Sen gelirken..." Bundan sonraki yudumlarını yavaş yavaş yedi kız. "Pekala, neden seni yolladılar?" Eliz duraksadı. Böyle çok mu kabaca olmuştu? "Yani, omzun tam iyileşmedi. Üstüne, büyüyü hala yeni yeni öğreniyorsun. Sadece..." Toparlamaya çalıştı. "Seni riske atmalarına şaşırdım." ׄ Gizlemek için hiç uğraşmadığı alaylı tınıyla, "Endişen için teşekkür ederim. Ama artık iyiyim ve büyüyü yeni değil bir senedir öğreniyorum" dedi. Doğru ya. On dört ay. "Zenith buraya gelecek ekibin arasına beni de kattı. Kanatlı olanlar bu kadar güneyde göze çarpmadan hareket edemezlerdi ve büyüye hakim olmayan biri seni bulamazdı." ׄ Eliz, arsan oğlanı şöyle bir süzdü. Eliz'in elinde büyüdüğü Zenith kesinlikle bu kadar büyük bir risk alıp büyü hakimiyeti sorgulanabilir, bir kolu yeni yeni iyileşen, dolayısıyla kendini büyüsü dışında savunmayı pek beceremeyecek birini tek başına dosdoğru yelkanlıların ortasına göndermezdi. ׄ Bu hikayede Erez'in anlatmadığı detayların olduğuna Eliz kalıbını basardı. Detaylardan biri Nadir olabilirdi pek tabii. Zenith ancak eşinin önerisi ile fikrini kolaylıkla değiştirirdi. ׄ Renk vermeden devam etti Eliz: "Peki ya ekibin geri kalanı?" ׄ Komik bir şeyi hatırlamış olmalı, gülümser gibi oldu. "Pek memnun olmasalar da Korkazuk'taki istasyondalar." Sandalyede arkasına yaslandı. "Tüm mesele Azkana'dan çıkabilmek. Korkazuk ve kuzeyinde bu kadar fazla yelkanlıyla karşılaşmadık. Ve kullanacağımız rotayı aylardır tedarik için kullanıyorduk." ׄ "Hayır, tüm mesele başımızı belaya sokmadan şu işaretlediğiniz geçiş noktasına gidebilmek." Eliz son lokmasını da bitirdi. ׄ Haritaya şöyle bir göz gezdirdi. Uç yerleşim noktalarından sınıra değin uçan yelkanlılardan kolayca gizlenebilecekleri karma ormanlar ve tepelikler vardı, evet ama olur da peşlerine onları yerden takip edecek birileri düşerse... Zihnine sızan şüphelerinden kurtulmak için yemeğinin paketini avuçları içinde buruşturdu. ׄ "Yemek için teşekkürler." dedi Eliz minnetle. "Ne zaman yola çıkıyoruz?" ׄ "Hazırsan," dedi sandviçinden bir yudum daha almadan önce. "Hemen." ׄ ׄ |
0% |