Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@ckae_12

Önceki zaman ☆

İlerledim. İlerledikçe daralan sokağa baktım.Sanki yaşamımı azaltığımı gösteriyordu.Yine de ilerlemem gerektiğini bildiğim için umurumda değildi ürkünçlüğü .

Onu gördüm

Bir kart ustası daha doğrusu kan oyuncususu.

Konuşmaya başlamam gerektiğini hissediyordum her dakika, bana kalmadan üstten bir bakışla :

-Hazır mısın?

-Beni niye çağırdın?

 

Ben değil kartlar seni çağırdı, diye kartları gösterdi ; dokunmamı ister gibiydi.

 

Bir zihin fısıldaması kulağıma geldi.

Annemin sesiydi.

 

"Bu diyar başka diyarlara açılan kapıları korumak amacıyla var. Bu diyarda olanlar kendi hikayelerini zamanı geldiğinde kapılardan geçecek ve hikayesi başlayacaktır. Tarot katları sahip olduğun enerjiyi çevirir bir ayna misali. Aynadan giden ışının aynaya tekrar ulaşmasını sağlar. Tarot kartlarına dokunma Andiemm"

 

"Kartlara dokunmayacağım."

 

 

"Adımı sormayacak mısın? "dedi kan oyuncusu

 

"Adını biliyorum çağrı yaparken büyünün ismi ve yapanın ismi geçti Alena." diye cevap verdim.

 

"Konuya geçelim" dedi. Alena

Acelesi varmış gibi gözüküyordu.

 

"İstediğin fotoğrafı buldum ama emin misin anlaşmaya ?"

 

"Eminim isteyeceğin şeyden daha önemli fotoğraf."

Kartlar sahibine anlaşma yaptırmak için böyle ihtiyaçları gösterir zaaflara oynarlardı. Vereceği fotoğraf kesinlikle annem ve babamın resmi olmaliydı.

 

Fotoğrafı uzattı ve şu cümleyi kurdu

 

(Kaolapi Dağını göstererek dediki)

 

-Kaolapi Dağı'na git ve hilaleşen simgen yeşillr aydınlansın.

 

Yutkunamadım . Değer mi diye düşünmeye başladım. Ama yapacaktım

 

Alena tekrar konuşmaya başladı.

 

Bu diyarda renklerin ne anlama geldiğini biliyorsun.Yeşil renk ihanettir.

 

 

Başımı yukarı aşaği ya sağladım renklerin anlamı şu idi.

 

 

Kahverengi * öl veya öldür

 

Yeşil*ihanet et

 

Kırmızı* yan veya yak

 

Siyah * kara büyüye bulaşmış

 

Sarı * parla veya parlat

 

Ve beyaz saf olmaydı

Simge renkleri kimin ne olacağını gösteriyordu. Benimki beyazdı.

 

 

-Hadi o zaman anlaşmayı diyara sunalım

 

Dediklerimi tekrar et. Dedi Alena

 

"Kanlı ay ışığında olanlarla vahşet zulüm

ölüm İhanetle kurulan diyara sesleniyorum varislerin gidişiyle yok oldu renklerin güzel anlamları yeni varislerin oluşumuna hazırlanan diyara da sesleniyoru anlaşma 6 ay 18 gün sürecektir . "Dedi alena ve tekrarladım

 

"Kanlı ay ışığında olanlarla vahşet zulüm

ölüm İhanetle kurulan diyara sesleniyorum varisleri gidişiyle yok oldu renklerin güzel anlamları yeni varislerin oluşumuna hazırlanan diyara da sesleniyoru anlaşma 6 ay 18 gün sürecektir ." Tekrarladım

 

Diyar yemini kabul etti.

 

Yolculuk Kaolapi Dağı ...

 

Şimdiki zaman ☆

Annemi özlüyordum . Yaşam benden erken almıştı annemi. Her şeyimi ,canımı. Ruhunun Ölüm Arafına gitmediğini biliyordum ama yine de özlemiştim annemi. Gerçekten kim öldürmüştü ruhunu?Onun için ruhunu feda edeceğini söyleyen bir adam mı?Yani babam. Babam , buradaki her şeyin katili annemin ve benim ruhumu öldüren kişi. Biz ne yapmıştık ona biz mi demiştik ki kart ustasıyla anlaşma yap onun cezası bencillikti, yine kendini düşünmüştü simgesi siyaha bürünmüştü bana vaat ettiği siyaha. Şu cümleye o kadar inanıyorum ki " Babalar kızlarının gökyüzüdür , onları bir renge boyar ve kızı için yaşam penceresi belirler",demişlerdir ışığa erişmiş olanlar. Kanlı Ay varisleri. Benim gökyüzüm siyahtı. Kara

 

büyüye bulaşmış . Küçükken bir kan oyuncusuna yenilemeceğim üzerine yemin etmiştim. Şu anki halim neydi? Cübbem yukarıdan aşağıya gittikçe hilaleşen aylar vardı.Yeşil renkli.İhanetti.Her şeyi bitiren,tüm duyguları öldüren bir manaydı Bilmediğim şeyler var. Bunu hissedebiliyordum.Çünkü şüphelerimin başlagıcı şuydu: Neye ihanet edecektim , hangi duyguya; gerçek aşka mı yoksa gerçek dostluğa mı ya da kendi öz saygıma mı ? Bilmiyordum.Şu an bunları siyaha bürünmüş bir anda düşünüyordum. Ne yapacaktım. Ne diye kabul etmiştim. Geçmişimdeki tüm soruları ve boşlukları unutacaktım. Sadece bir soru hakkı verdim kendime.Babam neye , kime kara büyü yapmıştı?

 

 

KART USTASI

 

 

Giden kızın arkasına baktı asil bir şekilde gidiyordu. Karanlığa bürünmüş, Andie 'nin ihtiyacını veremediği yuva sıcaklığına. Yani onun ruhunun acısı olan eve gidiyordu. Çok kişi ile antlaşma yapmıştım. Onları gerçek hikayesine göndermişti. Zaten onların istedikleri buydu. Ama ilk kez kartlları bir kızın ihtiyaç duyduğu fotoğrafı göstermişti. Önce antlaşma yapmak istememişti. Çünkü basit bir an için kimse beyazlığı kaybetmek istemezdi. Ama o istemişti.

 

Kupa prensi çıkmışti. Karşılıksız aşk. Yani ihanetle mühürlenmiş olan. Kızın enerjisini tek o hissetmemişti o geldiği zaman kartlar büyülerini ona sunmuşlardı. Garipti. Bir kart ustası olmadığını biliyordu. Üstünde de kan kokusu yoktu. Aklına bir soru düşmüştü acaba yeni Kanlı Ay varisi miydi ?Öğrenecekti. Ama öncesinde Andie'nin bu diyardaki hikayesindeki diğer baş karaktere ihanet edilecek kişiye .Andie'nin koyu kestane saçları , güzel bir dudağı ve koyu ela gözleri vardı. Karşısındaki adam ise bir Kupa Prensini aratmayacak fiziki özelliklere sahipti.Şeytani sarıya sahipti saç rengi. Gözleri zümrüt yeşiliydi. En çok dudağı benziyordu Kupa prensine. Bir rivayete göre Kupa prensi bir faniydi.çok çalışan biriydi. Yaşadığı köyde bir an aşık olmuştu. Tabii o zamanlar büyüler yeni belli ediyordu kendini. Sevdiği kız tarafından kalbi çalındı. Rivayette varlıkların iki kalbi olduğu söylenirdi . Biri yaşamsal faaliyetlerde olan. Diğeri de ruhun anlamı olan kalpti.O çalınmış diyar ona büyü güçleri olan bir mire olmayı teklif etmişti. Her bir mirenin olduğu gibi de zaafı, öptüğü her kızın ölümüydü. Sadece gerçek aşkı ölmeyecekti. Rivayetler değişmişti bir zaman aralığında yetişememişti Alena

 

Çünkü o zaman bu diyarda savaş , ölüm ,vahşet hüküm sürüyordu. Varisler sayesinde son bulmuştu her hikayede sonlar bilinmezdir bu da böyle bilinmeze kalmıştı . Yine de hikayeler biterdi, son bulurdu. Adam yaklaşmıştı. Yollar gittikçe daralıyordu. Yaşam gibi

 

Adam geldi ,çatık kaşla dediki

-Niye çağrıldım?

- Gerçek hikayene kavuşmak istemiyor musun?

Genç adam yutkundu.

-Bunun için ne isteyeceksin?

 

Alena kartlarına baktı . Çıkan ölüm bakiresiydi yani kırmızı renk.

 

Yan veya yak

 

Genç adamın dudakları kıvrıldı. İstediği renk gelmişti. Ona göre kırmızı aşktı.Aşkını bulacaktı. İyi bir şeydi çünkü bu diyarda yaşanılan hikaye diğer hikayeyi etkiliyordu.Alena adamın ne düşündüğünü biliyordu.Kırmızının aşkı temsil ettiği var olan 100 yıl gibi sürede kabul edilmişti. Kırmızı sadece aşk değildi. İntikam , ihanete uğramış demekti. Evet, kırmızı yeşille bağlantılıydı. Andie 'nin kurbanı olacaktı.Bunu düşündüğü an adamınki gibi dudakları kıvrıldı. Daha ürkütücü bir şekilde.

 

-Senden antlaşma istemiyorum. Kanını vermeni istiyorumm

 

- Kan ne için istedin?

 

Alena buna cevap vermek istemedi. Çünkü kanla bu diyarda her şey yapılırdı.

 

Kanı alan kişi aldığı kişinin hikayesini bile çalabilirdi. Yine de söylemesi gerekiyordu çünkü diyar saklı antlaşmaları lanetlemişti. Onun için her bir antlaşmada antlaşmayı sunuyordu.

 

 

-Ruhundaki güven duygusunu almam lazım. Ölüm bakiresi güvenin yıkılışıydı

 

 

Adam garipsemişti. Güven duygusu onun için anlamlı değildi. Kalpte olsa bile artık kimseye güvenmiyordu zaten.kabul ettiği gösteren bir şekilde başını salladı.

 

 

Alena hemen ayini başlatmak için tebeşir aldı çünkü tebeşir büyüyü soğurmazdı.Önce bir çember çizdi. Sonra beş köşesi olan bir yıldız çizdi.Bitirdiğinde adama şunları söyledi.

 

 

-Bana izin verdiğini diyara sun

 

Adam biliyordu. Diyara kan sunmayı ve şu cümlerle antlaşma diyara ulaşırdı

 

Kanımı Kanlı Ay varislerine adıyorum ki diyar kabul ede! Kanımı yeni oluşum için yeni varislere sunuyorun ki diyar yeniden ayağa kalktığında antlaşma geçerli ola !

 

 

Adamın yüzünden kan çekildi yavaş yavaş sonra bedeni ayrıldı ruhundan.

 

Ruhundan kalbi ayrıldı. Bedeninden ise yaşamsal faaliyet olan kalp ayrıldı. Yıldızın köşelerine yerleşti 4 köşe dolmuştu diğer köşe onundu.

 

 

Şu sözleri fısıldadı latince bir şekilde

 

 

Fert animus fiduciae lumen, cor fiduciae teporem, corpus domo tegit, sanguine ad astrum

 

 

Ruhu güvenin ışığını, kalbi güven sıcaklığını , bedeni sığındığı evi kanla ulaştırsın yıldıza

....

 

Bana ait ama benim evim gibi hissetirmeyen evin önündeki bankta uyuya kalmıştım. Oflayarak puflayarak kalktım. Dünki düşüncelerimi bir kenara bıraktım . Kendime izin verdiğim sorunun cevabını da bulacaktım ama şimdi değildi. Çünkü bir anlaşma yapmıştım çok istemesem de yerine getirmem gereken sorumluluk vardı. Bir arkadaşımdan rica etmiştim. Kaolapi Dağı'nı araştırmasını istemiştim. Aldığım bilgilerde Kaolapi Dağı yaptığımız antlaşmada payımıza düşen kısmı körelttiğini söyledi. Mantıklı değildi. Çünkü o zaman niye oraya gitmemi istedi aklımdaki sorular daha fazla çoğalmıştı. Orda bunun için eğtim verildiğini söyledi. Etraftaki olanlara kulak açtığımda aklıma başka düşünce belirmişti . Bu yüzyılda yeni kanlı ay varisleri belirceğini ve diyarın kötüye giden sonun değişceğini söylüyorlardı. Geçmişe baktığımız zaman Kaolapi Dağı'nın yerli halkı diyarın varislerini bulmuşlardı. Ya oradaki yetkiler kart ustalarıyla Diyarın varisini bulmak amacıyla ortak karar almışlardı.Çünkü kart ustaları herkesin hikayesinde rol oynar ,Kaolapi Dağı'na göndererek oradaki yetkili veya yerli halk varisini hisseder. Mantıklı olan buydu asıl.Diyar varisi olmak istemezdim. Çünkü yüzyıllara dayanan acılar onun omuzlarında olacaktı. Zaten ben olmayacağım için rahattım. Aklıma başka bir düşünce geldi . İhanet edeceğim kişi Kanlı Ay varisiyse bunun olmasını istemem.Halkın inandığı tanrılara yalvarıyorumki böyle bir şey olamasın.Banktan kalkıp eve doğru yürüdüm. Kafamın içinde çoğalan sesleri bastırmak amacıyla kulağımı kapattım. Eve girdim. Hemen odama yönelip üstümü değiştirmeye başladım. Korsemi girdikten sonra gece mavisi renginde bir elbise giydim . İki koluma da el bilek kısmının birazcık daha ilerisine hançerleri tutacak bandaj ve hançerlerimi koydum. Topuklu ayakkabımı girdim. Topuklu ayakkabımı altına da küçük jilet koydum. Hazırlıklarımı yapmıştım şimdi amacıma doğru yol almak için yola çıktım . Yolculuğum başladı

 

 

KART USTASI

 

 

İsmim Alena Walls. Kart ustaların tek umuduydum . Walls ailesinin tek ve yegâne varisiydim . Walls ailesi kart ustaların lideriydi. Walls ailesi kadar yoğun bir enerjiye sahip değildi diğer kart ustaları. Onun için çok kez iç karışıklık çıktığında Walls, ailesi durdururdu . Bu yüzden Alena ırkı için

 

Kaolapi Dağı'ndaki yetkilerle antlaşma yapmıştı. Yeni Kanlı Ay Varisini veya Varisleri bulmak için. Ama Alena'nın içinde bir sıkıntı vardı bu yüzyılda. Kaolapi Dağı'na gidecekti bu sıkıntıyla. Sadece şuan Yaşam Ormanı'na gidip sakboğan otu

 

ısırakotu alıp yüzünü değiştirecekti. Şuan kızıl saçlarını sarı mı yoksa siyah yapma fikri vardı. İrislerinin rengini değiştirmeyecekti. (İrislerinin rengi mavi)Sadece göz yapısı değiştirecekti ve dudak yapısı ise dolgun dudaktan kalp şeklindeki dudak istiyordu bu hazırlıklar bittiğinde bir sinerjiyle 2 saniyede orada bitecekti. Çok heyecanlıydı. Alena her ne kadar feminist olsa da yakışıklı erkeklerle takılır sonra da bir oyuncakmış gibi oynamayı bırakırdı . Bunun da bir sebebi vardı . Sebep canıyken sonuç cananı olabilirdi Alena için. Yolculuk başlasın diye içinden geçirdi.

 

 

ANDIE GREGOR

 

 

Kaolapi Dağı Giriş Merkezine Hoş Geldiniz yazısıyla karşılaştım.

 

- Hey, burada yetkili biri var mı

 

- Kime diyorum

 

- Bakar mısınız

 

- Bana duygusuz derler insanlar niye yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmiyorsunuz?

 

- Beyefendi bakar mısınız Kaolapi Dağı'na girmem için giriş belgesini nereden alabilirim?

 

- Bir iki üç ses deneme

 

- Sesimi duyan var mı

 

- Aloooooo

 

Çıldıracaktım. Koskaca meydanda yüzlerce kişi vardı biri bile yardım etmiyordu. Ayaklarımı yere vura vura sesimi birilerine ulaştırmaya çalışıyordum. Ve sonunda birileri duymuştu. Yeşil gözleri ve sarı saçıyla aklıma Kupa prensi düşmüştü . Düşünmemeye çalışmaya çalıştım ve adam konuşmaya başladı

 

Niye öküzü öldüp ortaklıği bozan sonradan da ben bir şey yapmadım diye bağran gibi bağrıyorsunuz ?

 

Adam şaka mı yapıyordu. Bu nasıl bir hitap şekli aklımı kaçıracaktım ve cevap verdim

 

-Sizde sanki ölen öküzden gizlice pay alıp masum birine suç atmaya çalışan biri gibi cırlıyorsunuz?

 

-Yardım edecek misiniz yoksa boş yapıp egonuzu yükseltmeye devam edecek misiniz?

 

Adamın yüzü daha alaylı bir hâl almıştı. Pardon da ben şaklaban mıyım diye sormak istiyordum.Dilimi ısırdım.

 

Nefesini öyle bir çektiki kaşlarım çatıldı. Sabır dilenen bir hali vardı. Adam sıkıntı bir tip. Ben çünkü hiçbir şey yapmamıştım.Ben niye kendimi haklı çıkarmaya çalışıyordum. İki saniyede de birinden etkilenme hızına sahip biri değilim. Acaba anlaşma mı birbirimize çekiyordu. İlk şühpelimi bulmuştum. Bir arı misali çiçeğime bakıyordum. Balım oydu belki.Çiçek bana polenini sunduğunda diğer hiçbir arıya polenini vermeyecekti. Belki mecburiyetten belki de korkudan. Fazla uzun baktığımı adamın kıvrılan dudaklarında anlıyordum. İfademi avını bulan bir avcı gibi değilde avmış gibi bir ifade belirmişti yüzümde.Sahte bir çekingen ifadeyle:

 

-İsminizi öğrenebilirmiyim?

 

-Öğrenemezsin.

 

-Ama niye ki?

 

-Haddin değil.

 

 

 

Diye cevapladı.Haddimi o mu bana bildirecekti. Ben bir Gregor'um. Aile bağlarımız her ne kadar iyi olmasada soy ismimiz varklı bir aileden geldiği için faydası vardı. Haddimi sorgulayan kişi ayaklarımın altında olmak bile ona onur verebilirdi.Onun için pençelerim tekrar ortaya çıktı.

 

 

 

-Haddimi sorgulayan kişi benimle aynı hadde sahip mi bilmek istediğim için isminizi sormuştum.

 

 

 

Adamın yüzünden bir şok dalgası geçmişti. Bipolar olup olmadığımı düşünüyordu. Ani değişen tavrım yüzünden.Ama benim yüzüme inen bir bir şok dalgası onunkini geçerdi. Onun ismini öğrendiğimde.

 

 

 

(Kendinden emin bir tavırla )

 

 

 

-İsmim Julian Lorer haddimi sorgulayan kadınla tanışmak isterim leydim.

 

 

 

Bu bir şaka olmalı diye içimden geçirdim. Bu adam kraliyet ailesinin soyundan gelen veya kraliyet ailesinden biriydi. Şuan o ve çevredeki insanlar olmasaydı kendime tokatlayabilirdim.Lorer ailesi bu diyarın yönetici ailesi. Her ne kadar Kanlı Ay varisleri kadar önemli değilseler de ülkenin hakimiyeti bu aileye sahipti ve o aileden birisine haddini bildimek istemiştim. Bir an bana yaklaşınca kolumdaki hançelerimden biri alıp elini kesmek için davranmıştı. Ama adamın hızlı reflekslere sahip olması hançerimden etkilenmedi.

 

 

 

Senin aklın yok galiba . İsmimi soruyorsun sözde haddimi belirlemek amacıyla söylediğimde ise bana hançer doğrultup ellerimi almaya çalışıyorsun benden

." Suç mu işledin?"

"Cezanı hafifletebilirim" .

"Ama veliaht prense suikastın sana pahalıya mal olmaktansa senin canını götürebilir. "

"Sana yardımcı olmak için gelmiştim sense egonu tatmin etmeye çalışan ve kendini soylu bir erkeğe satmak için çabalayanlara benziyorsun. "

"Eğer bu kadar düşen bir kadınsan beni etkilemek değil bir duygu bile göremezsin gözlerimden anladın mı beni? "

"Zaten birisine ihanet edeceksin yeşil rengi hilal dövmen bunu gösteriyor onun için kimse sana yardımcı olmuyordu. "

"Hikayelerini tehlikeye açmamak için. Buna rağmen sana yardım için geliyorum . Yardım istediğin konuya gelirsek Kaolapi Dağı'na yürü sınırı geç dağ seni kabul ederse orada var olabilir . Sarayı görüp yeni kurbanlar bulurusun . " dedi ve gitti hemde hiç arkasına bakmadan.Art arda sıralanan cünleelrim birisini kalbini kırmadığını bilmeden

 

 

 

Ben oraya evlenmek için gitmiyordum. Ben oraya ailemin yarası olan fotocard için yaptığım anlaşmamdan dolayı gidiyordum. Kırılmış mıydım?

 

Adam gitti. Kadın kaldı. Adam kadının niye kendisine ihanet edeceğini bildiğinde ve anladığında o gün gitmemeyi isteyecekti. Kadınsa adamdan önce davranıp gitmeyi istiyecekti.....

 

Loading...
0%