Yeni Üyelik
10.
Bölüm

BÖLÜM10

@claries

Portakal, çam, biberiye, ferahlık etrafımı sarmıştı o kadar güzeldi ki elimde olsa hiç uyanmazdım...

Ferahlık, özgürlük uzaklaşıyordu benden kabuslara bırakıyordu beni. Bırakmasın. Kabuslar canımı yakıyordu. Canım çok yandı, yanmasın artık. Sanki evren acımı farketmiş gibi özgürlüğümü, ferahlığı geri verdi bana hiç bırakmadı beni. İlk defa uykunun kollarına bırakmak istedim kendimi. Kanatları korurdu beni kabuslarımdan. Benim kabuslarımdan...

O kadar güzel bir uykudaydım ki. Sanki bulutların üstündeydim. Gözlerimi açtığımda güneş camdan yüzüme vuruyordu. Revirdeydim, kolumda bir serum başımda ise çok yakışıklı bir üstteğmen. Ne dedin Nare ne dedin. Pardon piç bir üstteğmen.

"Uyandın mı küçük teğmen."

"Sensin küçük." kendine bakıp tekrar bana baktı. Ben onu sesli mi söyledim? rezilsin Nare rezil.

Sinirlenmedi aksine gülesi geldi. Gülmemek için kendini tutarken

"Haklısın baya küçüğüm. KÜÇÜK teğmen." neyi vardı bu adamın? Bayılan bendim ama kafası güzel oydu. İçeriye doktor hanım girdi.

"Ooo uyanmışız. Nare kendine dikkat etmelisin. Bu kadar fazla spor seni öne atmaz." isteyerek yaptık sanki.

"Ne zaman çıkabilirim?" diye sordum doktora.

"Serumun bitince çıkabilirsin. Kendine dikkat et. İyi günler Akın."dedi ve çıktı. İyi günler akın derken? Odadan çıktığı gibi seruma elimi atıp çıkardım. Serumları hiç sevmezdim.

"Ne yapıyorsun? Kendine zarar vereceksin, hem daha bitmedi." seruma alışkındım, hem kaç kere yapmama rağmen zarar görmemiştim. Sayılır... Yataktan kalkıp odadan çıkmaya çalıştım. O ise bana sen kaşındın der gibi bakıp

"SELAM POZİSYONU AL ASKER." diye bana emir verdi. Adam işini çok iyi biliyordu. Sıkıyorsa yapma...

"TEĞMEN NARE AKSOY ANKARA EMREDİN KOMUTANIM" diye selam verdim.

"YÜRÜYÜŞ POZİSYONU AL. GERİYE DÖN." aldım ve geriye döndüm.

"YATAĞA GİR."önce bir an duraksadım ama gözlerine bakınca... Yemedi bir yerlerim. Yatağa giridim. Üstümü örttü ve

"Dinlen, bugünlük derslere girmene gerek yok." dedi. Yaaa çok sağol.

Ve başka bir şey demeden odadan çıktı. Özünde sanki iyi bir adamdı. He Nare ondan seni bayılttı.

Biraz odada kalıp revirden çıktım. Odama çıkıp telefonumu aldım. Saat 2'ydi. Dersler 4'te bitiyordu. Öğle yemeği molası vardı şuan, yemek haneye gittim. Menüde zeytin yağlılar vardı. Pek sevmezdim ama sarmayı görünce kendime bir tabak aldım. Yanında da ayran, misss. Yemeğimi yiyip spor salonuna indim. Kendimi çok yormadan, zaman geçsin diye spor yapmaya başladım...

 

Saat 9'a geliyordu. 10. Yıl yemeğini hatırlayıp odama indim. Odaya girdiğim an şok oldum. Ceylan dışında herkes dışarıdaydı ve yataklarda bir sürü elbise, ayakkabı, takı vs vardı. Ceylan girdiğimi görünce

"Gel bende seni bekliyordum." dedi. Üzerime bakıp

"Ter içindesin. Çabuk duş al çok işimiz var." dedi ve bir şey dememe izin vermeden beni bonyoya itti. Ne yaptı ne yaptı...

Duşumu alıp çıktım. Ceylan üzerime bazı elbiseler tutmaya başladı ayrıca kendi kendine söyleniyordu.

"Bu olmaz çok simli. Bu da olmaz çok kapalı e bu da çok açık." en sonunda üzerime siyah, derin yırtmaçlı, göğüs rekoltesi olan bir elbise tuttu.

"Evett. Bu olur. Saçlarına, tenine çok uyuyor. Hadi çabuk giyin o sırada bende kendimi halledeyim." dedi. Tam konuşacaktım ki.

"Hiçç soru sorma hepsi yemek için hadi."dedi. El mecbur elbiseyi giyip geldim. Elbise üzerime tam oturmuştu. Bembeyaz tenim beni karanlığın içinde bir ışık gibi ele veriyordu. Ceylan beni gördüğünde

"Tam tahmin ettiğim gibi sen siyah kadınısın." dedi. O üzerine gözleriyle uyumlu zümrüt yeşili mini bir elbise giymişti. Manken gibi kadındı.

"Şimdi bizim gideceğimiz yemek öyle sadeece yemek değil. Sadece üstten kişilerin katılabildiği bir balo. Bu nedenle taş gibi olmalısın yoksa üstüm falan deme, arkandan çok konuşurlar." diyerek beni makyaj masasına oturttu ve saçlarımı kurutmaya başladı. Saçlarım zaten düzdü ve kabarık değilidi bu yüzden pek bir şey yapmadı. Kırmızı kadife bir ruj sürüp geri kalanına hafif bir makyaj yaptı. En son elime gümüş küpeler verdi. Ayağıma yüksek topuklu tek bant siyah bir ayakkabı, elime ise gümüş bir çanta verdi. Saat 10 olmak üzereydi ve o daha yeni telaşlanıyordu. Resmen her şeyi önceden ayarlayıp bana saat 9'da diyerek o bir saate beni hazırlamıştı.

Odadan çıkıp garaja indik, bir şöför bizi bekliyordu. Arabaya bindik ve baloya geldik. Yol baya uzun sürmüştü. Tam baloya gelecekken onu kolundan tutup

"Bekle." dedim. Ne oldu der gibi bana baktı.

"6 soru." dedim Sadece ve oflayıp

"Hadi sor." dedi aceleyle.

"Metin denen çocukla alakan ne?" diye sordum. Anında şaşırdı ve tek kaşını kaldırıp

"Ne diyorsun?"dedi.

"Cevap ver." dedim.

"Arkadaşım." dedi. Pek inanmayarak

"Kaset olayı ne?" anında yüzü düştü. Sanki geçmişine döner gibi oldu, gözleri doldu. Bana bakıp

"Ne, yok öyle bir şey."dedi. Bileğini tutup.

"Kimi yiyorsun kızım kaset olayı, oruspu olayı ne, ne bok yedin?Söyle yardım edeyim sana." dedim. Tam itiraz edecekken

"Sana yardım ederim. Gerçekten." dedim. Gözleri doldu. O da yaşamıştı...

"Edemezsin..." dedi. Bende öyle diyordum. Kimse bana yardım edemez diyordum...

 

 

 

Bu saatte dayanamadım yine bölüm attımm...

Umarım beğenirsinizzzz. Yorumlarınızı bekliyorummm 😚😚😚

Loading...
0%