@claries
|
Şoför abiye parasını verip taksiden indim. Annmlerin yanına gitmeden kenarda bir kaç tane bidon gördüm, 2 tanesini alıp çeşmenin başına gittim ve su doldurmaya başladım. Bidonları alıp annemlerin yanlarına ilerledim. Tam karşılarında durdum "Selamün aleyküm annem, selamün aleyküm babam." dedim. "Kızınız geldi bak Nare'niz." toprakları o kadar kurumuştu ki parça parça gözüküyordu. Benim hatamdı ihmal etmiştim onları. Annemin kırmızı gülleri solmuştu. Ellesem hepsi pul pul dökülürdü. Babamın da bayrağı pislenmıştı yağmurdan, tozdan. "Özür dilerim. Çok özür dilerim." suyu topraklarına güzelce döktüm solmuş çiçekleri koparmak istemediğim için girişten satın aldığım küçük kırmızı gülü ektim annemin toprağına. GÜlleri annem çok severdi hele kırmızıya bayılırdı. Onun için bugün bir şey getirmiştim, çantamdan kırmızı çiçeli, işlemeli yazmayı annemin mermerine güzelce bağladım. "Beni affedersin bence annem ha. Bak sana çok güzel bir yazma işledim. Ben yaptım. Senin bende olan yazmanın aynısını yaptım." burnumu çekerek gülümsmeye çalıştım. Babamla annemin mezarı yanyanaydı. Babama döndüm ve kendimi toparlayıp tekmil verdim. Kendi kendime gülümseyerek, "Sizede elim boş gelmedim komutanım." diyerek çantamda yeni bayrağı çıkardım. Babamın mermerindeki bayrağı çantama koydum. Evde güzelce yıkayacağım. Bayrağı güzelce mermerine astım. Babamın toprağı sanki annem susuz kalmasın diye daha çok kurumuş gibiydi, döktüğüm suyu hemen çekmişti. Babamın toprağında sadece bir gül vardı annemi temsil etsin diye dikmiştim. O da sanki anlamış gibi ne kadar susuz kalsa da solmuyordu. Onlara günümü anlatmaya başladım kimi zaman güldüm kimi zaman sustum kimi zaman ağladım. (1 saat sonra) Telefonumun çalmasıyla havanın karardığını farkettim. Sedef arıyordu. Telefonu açtım - Efendim Sedef. "Aşkımmm. Neredesin?"her an neşe doluydu. - Hiçç, öyle dışarıda geziyorum. "Sennn. Gezmek?" - Evet "Yaaa Naree kaç kere dedim yalan söyleme diye. Hem ağladın kesin gene sen, baksana sesine." hemen anlamasa çatlar zaten - Ne ağlaması ya kızım. Ne oldu sen onu söyle. " Neredesin gelip seni alayım bir yere götüreceğim seni." - Nereye? " Yav neresin kızım söyle işte."mezarlığa yakın bir yer söyledim. "Tamam geliyorum yakınım zaten oraya. Dikkatli oll" - Tamamdır. Sende dikkatli oll. Sedef gelmeden hızlıca oraya gitmeliyim. Anne ve babam için birer fatiha okuyup taşlarını öpüp, mezarlıktan uzaklaşıp, söylediğim yere vardım. Sedef'te gelmişti zaten. "Pişştt esmer güzelii. Atayım mı seni." diye bağırdı arabanın camından. Yaa sabırrr. - Ne bağırıyosun kızım. Diyip arabaya bindim. - Eee nereye gidiyoruz? "Dedim ya süpriz aşkım." arabanın radyosundan bir şarkı açtı ve yola devam ettik. Balıkçıya gelmiştik, burayı biliyordum. Genelde insanlar kafa dağıtmaya gelirlerdi. Sedef çok isteseydi illa söylerdi bana ama galiba tek olmayacaktık. İçeriye geçtik, içerisi lüxtü. İçerinde kocaman bir masada, bir on kişiye yakın insan oturup gülüyorlardı. Masa rakı, balık, meze ile doluydu. Galiba onların yanına gidyorduk ve evet Sedef elimden tutup beni oraya sürükledi. Masanın başına geldiğimzde bizi farkettiler. Yüzlerine baktığımda hiç beklemediğim bir şey gördüm. O buradaydı üstteğmenim. Ve hala adını hatırlamıyordum. Sıçtın Nare.
Umarım beğenirsinizzzzz. Hatalarımı maruz görünnnn💞💞💞 |
0% |