22. Bölüm
Clariés / Silinmiş İzler (Asker Kurgus) / BÖLÜM22

BÖLÜM22

Clariés
claries

Üzerimdeki kumlardan ve deniz suyundan temizlenmek için plajın duş kısmını arıyordum. Güneş tepede, hava ise çok sıcaktı. Tamam deniz güzeldi ama ben pek sevmezdim pek iyi anılarım yoktu denizlerle. Zaten normalde asla girmezdim ama Üsteğmenim bir anda beni kucaklayınca ne yapacağımı bilemedim hatta o anda denizden hiç çıkamayacağımı bile sandım. Çünkü zamanında çıkamamıştım...

Sonunda duş başlığını gördüm ve oraya doğru ilerledim. Yanımda getirdiğim tarağımla siyah uzun saçlarımı yavaşça taramaya başladım, bir süre sonra ayak bileğimde bir anda bir hareketlilik hissedince böcek sanıp anlık geriledim kafamı eğince onun bir böcek değil de simsiyah bir yavru köpek olduğunu gördüm. Etrafa göz gezdirdim sahibi var mı diye ama etrafta görünür bir şey yoktu. tarağı yere bırakıp tasması var mı diye baktım.

" Sen kayıp mı oldun? Adın ne bakalım senin? " tasmada pati şeklinde bir kabartma vardı. Biraz zorlayınca kabartma açıldı ve içerisinden bir kağıt yere düştü. kağıdı açıp okuduğumda

" Bu yavru köpek benimdi ama ailem istemediği için onu sokağa salmak zorunda kaldım. Çok üzgünüm ama başka çarem yoktu. Eğer bu notu okuyorsanız lütfen ona güzel bakın. Ben ona KARAM adını verdim. Biz biraz eğitimde yaptık yani çok akıllı, seni hiç rahatsız etmez lütfen ona çok iyi bak. Özür dilerim Karam." yazıyordu galiba küçük birinin yazısıydı çünkü baya ilkokul yazısıydı, üzülmeden edemedim.

Köpeği yani Karamı elime alıp incelediğimde elim lekelendi

" Ama sen çok küçüksün aşkım. Hem yaralanmışsın da. Oyy kıyamam ki ben sana." diye sevdim. Ama gerçekten yaralanmıştı ve baya kirliydi onu yanımdan ayırmadan beraber ikimizi yıkayabileceğimi düşündüm ve

" Benimle yıkanmak ister misiniz Karam Bey. Hem tertemiz oluruz sonrada seni bir veterinere götürürüz." dedim ve onu kucağıma alıp suyu açtım. Önce yavaşça onu biraz ıslattım ki alışsın diye ve çok sakindi galiba suyu seviyordu bende onu yavaş hareketlerle sadece suyla yıkadım. sonra kendi üzerimden de biraz su geçirip havluyu aldım ve ikimizi beraber kurulamaya başladım kurulandıktan sonra çantamdan mini kot eteğimi mavi bikinimin üzerine giyindim üstüm için bikiniden fazla bir şey giymek istemedim çünkü beyaz tenimden ötürü omuzlarım güneşte çok pis yanmıştı hiç canım yansın istemiyordum. Karam' ı iyi kuruladığımdan emin olduktan sonra onu da kucağıma alıp çantamla bizimkilerin yanına ilerledim.

Yanlarına geldiğimde önce bana dikkat etmediler ama Karam havladığında hepsi bir anda bana baktı, bu arada Üsteğmenim ortalıkta gözükmüyordu. Onun için etrafta göz gezdirirken Selin yanıma yaklaşıp

" Ayy bu ne kadar tatlı bir şeyy." diye Karam' a yaklaştı Karam korkup bana iyice sokuldu. Galiba o da senin gibi kötü anılar yaşadı Nare...

" Yaa ben korkutmak istemedim, özür dilerim." dedi, ona

" Biraz fazla korkuyor aşkım seninle alakalı değil. Zaten daha yeni buldum. Biri onu bırakmak zorunda kalmış galiba ve yaralı gibi, veterinere götüreceğim." dedim ve hiç ilgilenmiyormuş gibi

" Abin nerede bu arada?. Yani Üsteğmenim." dedim umarım yanlış anlamaz. Ama ne yapayım engel olamıyorum kendime ve bu hiç iyiye gitmiyor gibi

İmalı imalı gülümseyerek

" Abim mi? Bir tanıdığını gördü de yarım saattir onunla konuşuyor ama gelir birazdan merak etme." dedi. Nasıl bir tanıdık acaba? Cinsiyeti ne mesela? Sana ne Nare tapulu malın mı merak ediyorsun?

" Hmm anladım sağ ol." Dedim ve Ceylan'a döndüğümde Burak'la konuşuyorlardı. Baya iyi anlaştılar he

" Ceylan benim gitmem gerekiyor ya, bu miniği veterinere götürmek istiyorum." dedim. Ceylan dudaklarını büzerek

" Ama daha yemek yiyecektik hem sen hiç bir şey yememiştin sabah." dedi. Bana bu kadar dikkat etmesi beni gülümsetmişti.

" Ama o yaralı gibi ona yardım etmeliyim. Onun da yardıma ve birisine ihtiyacı var." dedim, gözleri doldu ve hafif bir gülümsemeyle bana sarıldı. Şok olmuştum, ellerim hala Karam' ı tutarken başını omzuma yaslayarak

" İyi ki seni tanımışım Nare. İyi ki hayatıma girmişsin çok teşekkür ederim. Sen bir meleksin." dedi. Bir anda dondum. Bana melek demişti, buz kesmişti vücudum. Ben şeytan olmak için yetiştirilmiştim. Arafın şeytanı...

Bizi izleyen Burak'ta bunu duyduğu gibi şaşırmıştı bunu ona anlatmıştım ve bildiği için ben bozuntuya vermeden Ceylan'ın dikkatini kendine çekmek için

" Ooo ağlatacaksınız beni ama hem ben burada yok muyum bana da yer açın." dedi ve resmen Ceylan'ı kendine çekip sarıldı. Şok olma sırası Ceylan'daydı ama benim aklım hala melek kelimesindeydi.

Gerileyip onlardan uzaklaşmaya başladım gözlerim doluyordu. Burada ağlamamalıydım. Zaten benim ağlamam da yasaktı. Ve ben bugün ağlamıştım. Üsteğmenimin yanında ağlamıştım yaşadığım farkındalıkla içimi çok büyük bir korku kapladı. Şeytanlar ağlamazdı. Bu Arafın en büyük kuralıydı. Ağlayan ölürdü. Nerede olursa olsun...

Hızlı hızlı onlardan uzaklaşırken Burak beni tanıdığı için beni yalnız bıraktı. Karam kucağımda huysuzlaşınca ve içimdeki korku daha da artarken ellerim titremeye başladı. Karam' 'ı sakinleştirirken sert bir bedene çarptım. kafamı kaldırmadan ilerlerken kısa bir özür dileyip devam ettim. Ama bir el beni belimden tutarak çekti.

" Nare ne oldu sana. İyi misin, biri bir şey mi yaptı, niye gözlerin doldu? Nare konuşsana ne oldu?" yüzümü avuçlarının arasına alarak bana sorular soruyordu. Oydu. Üsteğmenim. Kriz geçirmeye başlıyordum, bunu hissedebiliyordum. Kendi kendime

" Ben melek değilim, ben melek değilim." diyerek gözlerine baktım.

" Akın, bana melek diyorlar ama ben melek değilim. Ben melek değilim anlıyor musun? A ama onlar bana m melek di diyor." dedim kekeleyerek. Gözlerimdeki yaşları daha fazla tutamıyordum akmasınlar diye yukarıya bakmaya çalıştım akmamalıydılar 2. si affedilmezdi. Üsteğmenim bana korku dolu gözlerle baktı. Beni kendine çekerek sıkı sıkı sardı

" Korkma, korkma buradayım ben. Sakin ol bak böyle devam edersen nefes alamayacaksın, sakin ol." dedi. Ben onun kocaman kollarının arasında küçük bir kuş gibi titriyordum. Saçlarımı okşayarak

" Ne yaşadın sen böyle korkacak kadar." diye fısıldadı. Diyemedim. Ölümü yaşadım diyemedim...

 

 

ÜSTEĞMEN AKIN

Nare kollarımda hala titrerken

" Ne yaşadın sen böyle korkacak kadar." Sinirden deliye dönecektim ne yaşatmışlardı bu kıza böyle onu iyilikten korkutacak kadar ne yaşatmışlardı. Bunu unutmayacağım onda saklı bir şeyler var en başından beri hissediyordum ama emin değildim. Bulacağım ne olduğu.

Kollarımın arasında sakinleşmeye başlarken kucağındaki köpek havlamaya başladı o benden uzaklaşırken köpeği unuttuğunu fark edip onu hafif havaya kaldırarak yüzünde acının bir parçasını taşıyan gülümsemesiyle

" Sıkıldın mı sen? Özür dilerim unuttum ben seni. Çok özür dilerim." dedi gözleri dolu dolu, ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Gözlerini bana çevirerek

" Kusura bakma. Özür dilerim çarptığım için. bizimkiler seni bekliyor sen geç onların yanına daha çok beklemesinler. Birde bu aramızda kalsa olur mu?" diye sordu. Sanki yaşadığı şey çok normalmiş gibi. Alışkındı, acıya alışkındı.

" Sorun yok, sen iyisin değil mi?" dedim. Dolgun dudaklarını birbirine bastırarak

" İyiyim." dedi düz bir ifadeyle. İyi değildi. Onu yalnız bırakmamalıydım. Bu halde yalnız kalmamalıydı.

Kucağındaki onun saçları gibi simsiyah olan köpeği aldım ve

" Kimmiş bu beyefendi. Nereye gidiyorsunuz bu beyefendi ile ve ne ara bulduk bunu." Dedim gülümseyerek. Gözleri dudağımın kenarına kaydı, gamzeme bakıyordu. O da gülümseyerek

" Onu burada buldum. Biri onu bırakmak zorunda kalmış ve galiba yaralı. Onu veterinere götürmek istiyorum." dedi. Ne kadar sert olmaya çalışan bir kadın olsa da aslında çok yumuşak bir yüreği vardı.

" E ben götüreyim sizi. Hem ben bu beyefendiyi merak ederim, ya başına bir şey gelirse değil mi?" Bunu aslında onun için söylüyordum ama çekinmesin diye dolaylı yoldan belirtmek istedim. O da bunu anlamıştı zaten gözlerinde hiç görmediğim bir duygu belirdi. gülümseyerek

" Olur." dedi.

" Hem korkarsa ben bir şey yapamayabilirim." O da bunu kendi için söylüyordu. Bu köpeği sevmiştim.

" Peki ya bizimkiler onlara ayıp olmaz mı?" diye sordu.

" Ararım ben onları sen merak etme, hadi gel." dedim ve köpek kucağımdayken onu arabama yönlendirdim. Kapısını açtım ve köpeği onun kucağına verdim. Bende kendi koltuğuma geçip kapıyı kapattım ve arabayı çalıştırdım. Onun kemerine uzanıp kemerini bağlarken fazla yakınlaştık anlık olarak, çok güzel kokuyordu. Buram buram vanilya kokuyordu, kokusu bana en güzel anılarımı hatırlatıyordu. Annemi...

Köpek havlayınca kemerini taktım ve uzaklaştık. Ben arabayı kullanırken arabayı inceliyordu. Bana dönerek

" Arabanın üstünü açabilir miyiz? Yani senin içinde uygunsa." dedi.

" Olur." dedim. Arabalardan anlıyordu. Tuşa bastım. Arabanın üstü açılırken gökyüzüne bakıyordu elindeki köpek havlamaya başlayınca. Ben korktu sandım ama o aksine

" Sen heyecanlandın mı? Havaya kaldırayım mı seni?" diye sordu. Sanki köpek değil de çocukmuş gibi ve koltuktan kalkarak kucağında köpekle arabanın camına tutundu ve kendini rüzgara bıraktı. Köpek daha da havlayınca yani heyecanlanınca kahkaha atmaya başladı. İlk kez kahkahalarını duyuyordum. O çok güzeldi, üzerinde mavi bir bikinisi vardı ve kısacık bir eteği. Allah'ım bana yardım et

" Ooo Karam Bey baya seviyoruz bakıyorum. Ne çok benziyoruz bir birimize." dedi. Arabayı hızlı kullanıyordum. Hızı seviyordu. Bilerek yolu biraz uzattım ki eğlensinler diye.

Veterinere yaklaşınca

"Geldik." diye seslendim ona. Koltuğa tekrar oturdu bende arabanın üstünü kapattım ve güzel bir yere park ettim. Beraber indik ve veterinere girdik.

 

 

 

Uzun zaman sonra yeniden bölüm attım

Bu sefer aramıza Karam katıldı ve baya yer edinecek bölümleri artık daha uzun atacağım.

Umarım beğenirsinizzz (foto Nare'nin kombini)

yorumlarınızı ve oylarınızı bekliiyorummm...

Bölüm : 25.06.2025 18:42 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...