Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Gi̇ri̇ş.

@corignis_

***

Gökyüzü karanlık, hava yağmurlu, günlerden Pazar, yelkovan üç rakamının üstünde. Kıyamete sadece iki dakika kaldı, hazır mısın? Değilim, kimse de değil zaten. Herkes derin bir uykunun içinde; kimi yarın erken kalkıp işe gidecek, kimi okula... Düşünce de yani, öyle. Teori de peki? Size benim anlayamadığım, daha doğrusu anlamlandıramadığım bir şey sormak istiyorum; yarınımız olduğundan sanki çok eminmişiz gibi ne diye erteleriz sürekli bir şeyleri? Biliyor musunuz, onlar ertelediklerinin altında kaldı. Biliyor musunuz, gidemediler, ne okula ne işe. O gecenin sabahında birden çok şehir mezar oldu insanlara; uyudukları yatakları, mezarları oldu.

06.02.2023, Pazar, 04.17

Kıyameti anımsatan o anların yaşandığı tarih.

Çaresizliğin bir felaketle aramıza sızdığı anların yaşandığı o gün.

En acı feryatların ve en derin ölüm sessizliklerinin aynı anda yaşandığı o saat dilimi.

Haber kanallarında kırmızı bültenle geçiliyor; hayır şehidimiz yok, çünkü şehitlerimiz var bizim bugün, ülkecek yastayız.

Domino taşlarını sever misiniz? Ben severim, üzgünüm, çünkü severdim. Domino taşları yerine birbiri üzerine devrilen binaları görmeden önce. O evler birer mezara, evlerin bulunduğu şehirler birer mezarlığa dönüşmeden önce.

Dedem derdi ki; bilmediği bir konuyu öğrenmek için çaba gösterirken, bomba elimde patlarsa bir gün eğer, pimi geri takmak için kızım.

Özür dilerim dede. Böyle bir şey nasıl öğrenilir, öğrendikten sonra nasıl tepki verilir bilmiyordum ve o bomba benim elimde patladı dede. Pimi geri takmayı bilmiyordum, öyle bir bilmiyordum ki, öğretmen için gözlerim seni arıyordu; enkazın altında kaldığını bile bile. Dede, öldüğünü bile bile gözlerim seni arıyordu. Öyle bilmiyordum, öylesine.

Özür dilerim ben çok, kendi adıma, binlerce defa.

Anne, baba... Duyuyor musunuz beni?

Canım kız kardeşim, Karaca'm... Görüyor musun beni?

Ben sizi duyamadım, ben sizi göremedim, ben sizinle o enkazın altında kalamadım.

Affetmeyeceğim hiç kendimi.

Siz de affetmeyin.

Çok acı çektiniz mi? Düşünmemeliyim. Son nefesinizi verirken ne düşünüyordunuz, ben aklınıza geldim mi? Çok korktunuz mu... Karaca çok korkar karanlıktan. Düşünmemeliyim.

Babacığım, attığın mesajlar yeni düşüyor ekranıma, gözyaşlarım süslüyor parmaklarından akan kelimeleri okurken dudaklarım. Şebekeler çekmiyormuş. Çok komik, değil mi? Hayır kabul etmiyorum bu sorumsuzluğu, etmeyeceğiz de.

Söz veriyorum, bugüne kadar tutamadığım tüm sözlerin yerine geçsin, anne-baba bugüne kadar benden olmamı istediğiniz ne varsa hepsini olacağım, bu dünyada sizi mutlu edemedim belki ama orada mutlu olmanız için tüm gücümle çabalayacağım.

Karaca... Sana seni sevdiğimi hiç sesli söyledim mi, inan hatırlamıyorum ve çok kızıyorum bu noktada kendime. Söylemeliydim, sevgi hissettiğinde özeldir derim ben hep ama dile de getirilmeliymiş, insan bazen duymak da istiyormuş, yeni öğrendim. Anne-babamın mezarına sarılarak ağlayabiliyorum en azından, sizi seviyorum diyebiliyorum, benim canım kız kardeşim, bu şehir gerçekten senin mezarın oldu, toprağından bile mahrum kıldılar beni. Özür dilerim.

İzmir'e gitmek istiyorum abla diyordun hep üniversite için. Senin gitmene izin vermediler, ben senin yerine gideceğim güzelim. Seni unutmayacağım, hayallerini yaşatacağım. Biliyorum, unutulmaktan da korkarsın sen. Sana söz, ben seni nefes aldığım sürece zaten unutmam, ama yıllar sonra hatırlanman için de elimden geleni yapacağım.

Merhaba, ben Asil Koralev.

İstanbul Üniversitesi, psikoloji öğrencisiyim. Öğrencisiy-dim. Artık değilim. Hayallerini kurduğum şehirden giderken arkama dönüp bakmadım bile.

Ben Asil, yanı başımda gitmemden korkarcasına elimi sımsıkı tutan kuzenim, Dide. Dide Lâl Erkin.

Henüz on sekiz yaşındayız, dünyamızın başımıza yıkıldığı yaştayız. Elimizde iki bilet, iki kişilik yeni bir dünya kurabilmemiz için.

Henüz on sekiz yaşındayız, Dide, Dide'm, göz bebeğim, sana da söz veriyorum, kalbim göğüs kafesimde atmayı bırakana dek ellerim ellerinden ayrılmayacak.

Henüz on sekiz yaşındayız, her bitiş yeni bir başlangıçtır sözüne tutunmak zorundayız. Ölümlerle sonuçlanan bir bitiş nasıl başlangıç olur kalan iki insana, bilmiyorum. Öğrenmek zorundayım. Çünkü, öğretebilecek herkesi bir gecede kaybettim.

Ailemden geriye bir Dide kaldı, bir aile mezarlığı, bir de cesedine bile ulaşamadıklarımız... Teşhisini bile yapamadığımız insanlar var, ölüler, cesetler. Çok fazla kan, çok fazla acı.

Ben Asil, Asil Koralev. Takvim 22 Şubat'ı gösteriyor, saat tam 22. İzmir otobüsündeyim. Yeni başlangıçlar için. Çünkü hayat devam ediyor, en acı şekilde öğrendim. Öğrenmeye de devam edeceğim, biliyorum.

Adımlarım 22 numaralı koltuğa doğru ilerliyor, Dide 4 numaraya çoktan yerleşti bile. Dört onun uğurlu rakamı, dört onun güvenli bölgesi.

"Pardon, yirmi iki numara, değil mi?" diyorum, adımlarım durduğunda, ve her şey böyle başlıyor.

"Yirmi iki numara," diyor, sesini yıllardır benden sakınan kişi, ve ekliyor, "Sana yolunun bana, dolayısıyla İzmir'e düşeceğini söylemiştim, Asil."

***

 

merhaba,

umarım burası her birinize/birimize kucak dolusu güzelliklerle gelir.

ve yine umarım ki kor kalpler sokağı da bu güzelliklerin içerisinde olur.

yaralar sarılmak içindir, saklaman gereken birisi varsa.

yaralar sakınmak içindir, sarılman gereken birisi varsa.

kor kalpler sokağına hoşgeldiniz, ve unutmayın burada yaralar, bizim içindir.

***

 

 

 

 

sevgiler,

a.z.

Loading...
0%