Yeni Üyelik
11.
Bölüm

7- ŞÜPHELER VE PLANLAR

@cotton_candy

 

(medya temsilidir)

 

 

 

UYARI: ŞİDDET, KAN, SAVAŞ, ÖLÜM, HASTALIK İÇERİR!

 

 

 

Bu bölümün sonuna doğru bir tık rahatsız edici bir sahne olabilir.

 

 

 

-🤨-

 

Günlükleri okuması ve not alması 4 gününü almıştı... Ofladım. Yazdıklarım şuanda çok anlamsız geliyordu. Duygu ve tanım harici bir şey yoktu ki! Sinirle kalkmışken abim girdi içeri.

 

 

Zyran: Hayırdır? Ne bu tantana?

 

 

Blaze: Günlüklerime sinir oldum. Ee ne için geldin?

 

 

Hızlıca gidip ona sokuldum. Sıkıca sardı beni. Saçımı öptü.

 

Zyran: Küçük kardeşimle ilgilenmeye.

 

Burnuma vurunca güldüm. Ellerini tuttum. Ellerimi okşarken kaşları çatıldı. Hayır ya!

 

 

Zyran: Yüzüğün?

 

 

Blaze: Bence nikah düşmüştür.

 

 

Zyran: Yok öyle şey!

 

 

Ofladım. Beni anlamıyordu bu konuda. Yüzünü avuçladım. Gülümsedim.

 

 

Blaze: Abicim benide anla. Ben o çocuğu doğru düzgün hatırlamıyorum. Bu kadarı fazla. Sadece hissediyorum.

 

 

Zyran: Önemli olan hisler değil mi?

 

 

 

Kafamı salladım. Hisler ve hisler. Ne değişik bir şeydi. Düşüncene ve gördüğüne dair o hisler değişirdi. Kesin olmayan şeylerden nefret ediyordum.

 

 

Blaze: Öyle ama kesin olmayan şeylerden nefret ederim ben!

 

 

Zyran: Hiç değişmiycek misin ufaklığım.

 

 

Kafamı "hayır" anlamında salladım. Bana baktı.

 

 

Zyran: Silah talimine?

 

 

 

Blaze: Elbette hadi.

 

 

Giyinip, bahçeye indik. Üzerimde tayt ve uzun bir tişört vardı. Elime kılıcı aldım. Sırıttım. Nasıl olduğunu unutsamda bedenim unutmamıştır diye tahmin ediyordum.

 

 

Oda hazırlandı. Minderlere çıktık. İlk adımı onun atmasını bekledim. Üzerime hızla atıldı. Kılıcımı ona doğru savurarak sağa doğru atladım. Gülümsedim. Hızlıca üstüme gelmeye başladı. Şoka girdim... Ben bu kadar hızlı haraket edemezdim!

 

 

Biraz yavaşladı ve eğilip sırtına tekme geçirdim. Gerçi akılsızlık bendeydi. Düşmedi! Hava prensine karşı savaşmak zordu. Hızını şimdi anlamıştım! Şimşek...

 

 

Blaze: Hileci!

 

 

Zyran: Düşmanlar seni bu yüzden güçsüz bıraktı Blaze.

 

 

Blaze: Evet ama ben çoğu şeyi hatırlamıyorum!

 

 

Gözlerim doldu. Sıkıca sarıldı. Gözlerimi öptü. Pislik göz yaşlarımı söndürmüştü! Gülerek baktı.

 

 

 

Zyran: En azından büyüyü tanıyorsun Blaze'im.

 

 

 

Blaze: Yavaşça çalışalım. Benimde hazır olmam lazım.

 

 

Helen'den öğrenmiştim. Uçan adaları, Toprak Krallığı işgal etmişti. Büyük savaş sonrası bu topraklar toparlanamıyordu. Ancak hiçbiri Ateş ve ... kadar güçlü değildi.

 

 

Zyran: Tamam prensesim.

 

 

En basitten başlayarak tüm gün talim yaptık. Vucudumu o kadar narin kullandığım için her tarafım ağrıyordu. Bazı kısımlar morluklar vardı. Üzetimde kısa bir gecelik vardı. Vucuduma bakıyordum. Hamlamışımmm! Kapı açıldı. Panikle sabahlığımı giydim.

 

 

Eiden: Bu halin ne?!

 

 

Korkarak yanıma geldi ve dikkatlice bakmaya başladı. İç çektim. Utansamda ondan utanmamalıydım. Tanrım o kadar şeyden sonra niye ona yabancıydım?

 

 

Blaze: Sakin ol. Bütün gün abimle kılıç talimi yaptık.

 

 

 

İç çektim. Yavaşça dokunuyordu. Ateşleri resmen sönmüş gibiydi. Kıyamam ya... Duygularını gözlerinden okuyordum. Herkese göstermiyordu.

 

 

 

Blaze: Vucudumu çok narin kullandım. Hamlamışım. Birde sihir gücü var!

 

 

 

Güldü yarımca. Elini yanağıma koyunca... Hızlıca sırıttım ve yanağımı eline sürtmeye başladım. Hemen yumuşuyordum!

 

 

Eiden: Krem sürebilir miyim?

 

 

Blaze: İlk önce duşa giricem burada bekler misin?

 

 

 

Kafasını salladı. Yanağını öpüp banyoya gittim. Helen bana öğretmişti. Yavaşça banyo yaptım. Havluma sarındım ve yanına gittim.

 

 

Blaze: Sür hadi.

 

 

Yavaşça vucuduma bakmadan sürdü. Alnını öptüm. Rahatsız etmeyecek bir gecelik giydim. Birlikte yattık. Göğsüne kıvrıldım.

 

 

Eiden: Daha dikkatli olun. Eski haline aşık olsamda, asla yaralanmana dayanamıyorum!

 

 

 

Blaze: Evet bu arada Eiden günlükler hakkında konuşalım biraz.

 

 

 

Eiden: Tamam prensesim.

...

 

 

 

Eğitime başyalı 1 hafta olmuştu. İyice gelişmiştim. Özellikle Eidenle yaptığımız talimler. Helen nedense lazım olmadıkça görünmüyordu. Ofladım.

 

 

 

Zyran: İyi gidiyorsun. Ne oldu?

 

 

 

Blaze: Sıkıldım. Artık narin prensesim.

 

 

 

Gülümsedim. Gidip su içtim. Abim bana yaklaştı.

 

 

 

Zyran: Ne oluyor Blaze? Eiden ve Helen'e güvenmiyorum. Bir şey karıştırıyorlar ve seninde yok olmanı arada istemiyorum.

 

 

 

Şoka girdim. Fazla mı belli etmiştik. Evet sevgili abicim, bir şeyler döndürüyoruz. Bu sıradada yok olabilirim ve bu plan o eski kız tarafından yapıldı. Ancak senin bilmemen gerek. Halkının özgürlüğü için. Sihrin ve ailenin devamı için.

 

 

 

Blaze: Biliyorum abi. Çok dikkstli olucam. Sanki herkes düşmanmış gibi.

 

 

Zyran: Nolur abicim. Senide kaybetmek istemiyorum.

 

 

 

Blaze: Korkma sen.

 

 

 

Gülümsedim. Talime devam ederken bir muhafız geldi. Önümüzde eğildi ve devam etti

 

 

 

Muhafız: Majesteleri babanız! Babanız zehirlenmiş! Acil hava krallığına çağırılıyorsunuz!

 

 

 

Kılıcım yere düştü. Gözlerim doldu... Babam... Konuşmalıydım. Plan daha fazla gecikemezdi! Ağlarken abime baktım. Kalbim sıkışıyordu.

 

 

 

Blaze: Ben gelemem. Malum başımda koca diye bir soytarı var. Git babama bak!

 

 

Abim öfkelenerek fırladı. Eiden'dan böyle bahsetmek istemesemde mecburdum. Özellikle az önceki konuşmadan sonra. Abim ona iyi bakmıyordu. Belki bu yaptığımızı söylemeliydik. Ancak böylesi daha iyiydi. Herkesi kurtaracaktık...

 

 

 

Niye bu kadar üzerime geliniyordu? Sanırım haklıydım. Kimseye güvenemezdim. Bu inanma dereceside değişiyordu. Abim şuan çok şüpheliydi... Kafamda bir çok şey dönüyordu. Eski ve yeninin çatışması çoktu... Odama gidip yattım... Yeni bir ses... Çok tanıdık...

 

 

Uyu ama asla uyanamsyacaksın!

Loading...
0%