@cvdnderl
|
Sabah uyandığım gibi yataktan fırladım. Hemen odanın kapısını açtım ve hızla dışarıya çıktım. Ama sanırım biraz fazla hızlı davranmıştım ki, Yüzbaşı yattığı koltuktan sıçradı. "Noluyo, İyi misin, bişey mi oldu?" Ona doğru bakıp yutkundum. Saçları anlına düşmüştü ve çok hoş duruyordu. Garip ama çok yakışıklı geliyordu gözüme. Aman bana neydi ki? Allah sahibine bağışlasın. "Y-yo bişey olmadı." Bana 'Ne öyle geliyorsun aklımı aldın amına koyayım' der gibisinden bakınca, geriye adımlayıp banyoya girdim. "Olum harbi niye öyle yaptım ki ben şimdi? Tövbeler olsun, adamın da aklını aldık." İşimi halledip, elimi yüzümü yıkayıp, banyodan çıktım. Gördüğüm manzara beni şaşırttı. Salonda ki koltuk toplanmış, kahvaltı masası hazırlanmıştı. Banyoda o kadar da fazla duymadığım emindim. "Bu ne hız Yüzbaşım, beni de bekleseydin keşke." "Sen şey diyordun ya, 'Benden hızlısı mezarda' o misal Üsteğmenim." Benim lafıma olan iması kahkaha atmama neden oldu. *** Kahvaltı masasında oturmuş, kahvaltı ediyorduk. Havadan sudan muhabbet ediyorduk. Açık olan haber bülteninde bir şehit haberi. Ağzımda olan lokmayı hızla yuttum, elimde ki çatalı tabağına bıraktım. Televizyonun sesi kısık olduğu ve Yüzbaşının da televizyona arkası dönük olduğu için, haberi fark edememişti. Benim yemek yemeği bıraktığımı görünce, bana döndü. "Ne oldu?" Kaşlarımı kaldırarak televizyonu işaret ettim. Bakışları hızla televizyona döndü. Oda ne yaptığımı anlamış olacak ki, bana ayak uydurdu. Bakışları beni buldu. "Doymuştum zaten ben." Şehit haberinin ardından istanbulda yaşanan bir kavga geldi ekranlara. Bu şey benim canımı sıkmaya başlayınca, hızla ayaklandım ve koltuğun üzerinde olan kumandayı hızla aldım. Televizyonu kapatıp, tekrar koltuğa fırlattım kumandayı. Ben tüm bunları yaparken, Yüzbaşının Masayı toplamaya başladığını fark ettim. Hızla koşarak ona yardım edecektim ki, ayağım yerde ki halıya takıldı ve yere kapaklandım. "Ay senin babanı s- Estağfurullah yarabbim." Yüzbaşı elinde ki tabakları tezgaha bırakırken benim düşmemden oluşan sesten dolayı irkildim elinde ki tabaklar tezgaha çarptı. Hızla sesin geldiği yöne, yani bana çevirdi bakışlarını. "İyi misin?" Hızlı adımlarla yanıma ulaştı ve beni kolumdan tutup doğrulttu. "İyiyim iyiyim." "Biraz sakarız galiba?" Gözlerim gözlerine çevrildi. "Biraz mı hahayt, ben direk sakarlığın yüz bulmuş haliyim Yüzbaşım." Başını yere eğerek Güldü ve kollarımı bıraktı. Bende yerde ki halıyı düzeltip, masada ki tabak, çanakları tezgaha taşıdım. Yüzbaşı elinde ki bulaşık süngeri ile tabak oluşturuyordu. Bende sırtımı buzdolabına yaslayarak ve ellerimi göğüslerimde bağlayarak ona doğru döndürdün yönümü. Bu şekilde bakınca benden epeyi bir uzun gibiydi, gerçi yan yana geldiğimizde de aramızda çok fazla boy farkı olduğu bariz bir şekilde belli oluyordu. Kendime hakim olamayıp sordum. "Şey sorması ayıp, sizin boyunuz kaç?" Dudakları iki yana kıvrıldı. "Benim boyum 1.99 ve senin ki ise 1.79." Olduğum yerde biraz dikleştim. Aramızda tamı tamına 20 santim vardı. "Benim boyumu nereden biliyorsunuz?" Sorduğum soru ile dudakları biraz daha kıvrıldı iki yana. "Giresun da söylemiştin." Ağzımı 'hee' der gibi açtım. "Ee siz evli falan mısınız? Başınız bağlıdır illaki, değil mi?" Bu sefer burnundan güldüğünü anlatan bir şekilde kıkırdadı. "Niye çok mu yakışıklıyım." Söylediğim şeyle bir aydınlanma yaşadım. "A yok öyle demek istemedim, yani öyle de demek istedim, ama istemedim de, yakışıklı adamsınız diye şey, ay, amann." Elinde ki bulaşıkları durulamış ve yerlerine yerleştirmişti. Şimdi ise elini bir havlu ile siliyordu. Havlu ile işi bitince yerine asıp, bana döndü. "Anladım, hem eğer başım bağlı olsaydı sizin ile nasıl ev arkadaşı olurduk?" Bu beyefendilik biraz fazla oluyordu artık. Yani bu kadar sadıklık, yakışıklılık, karizma- Noluyor lan bana? bölüm sonuu oyları, takipleri unutmuyor ve yeni bölüm içim beklemede kalıyoruuz. Pazar gün akşam saat 9'da biletim var, İstanbula gideceğim o zama. Size uzun bölümler yazarım diye düşünüyorum. inşallah bakalım. çokça öpüldünüz 🤓🫶🏻💅🏻
|
0% |