@cvdnderl
|
Alayda Albayın odasına doğru yürüyordum. Odanın yolunu unutmama bile çok şaşırmıştım. Ve burayı çok ama çok özlemiştim. Şuan ki duygularımı bana tanımla deseler. '4 duvarı olan yerden kurtulup sonunda evime döndüm' diye tanımlandım. Sonun da Albayın odasına ulaştığım da, kapıya tıkllattım. İçeriden Albayın tok sesi duyuldu. Kapıyı yavaşça açıp, içeri girdim ve kapıyı Arkamdan kapattım. Albaya doğru bir kaç adım atıp, selam durdum. "Oo Hilal hoş geldin kızım." Selamımı bozacak mıyım diye beni deniyordu, ihtiyar." Gülümseyerek; "Rahat kızım rahat." Değidinde selamımı bozup, rahata geçtim. Eli ile karşısında ki koltuğu işaret ederek, oturmamı söyledi. Başımı olumlu şekilde sallayıp, karşısında ki koltuğa oturdum. "Evet Hilal sonunda görevinin başındasın, seni işinin başında görmek beni mutlu ediyor." "Madem bu kadar mutlu oluyordun niye men ettin ki?" Diye mırıldandım kendi kendime. Ana sanırım bir tık fazla sesli söylemiştim ki albay gülümsedi. "İnan bana bunu yapmayı bende hiç istemezdim kızım. Ama senin canının sağlığı herşeyden önce gelir." "Komutanım tamam da men edilme sebebimi ben Bile bilmiyorum? Sizce de çok saçma değil mi?" "Hatırlıyor musun Hilal? Ben seni men etmeden 3 gün önce silahlı saldırıya uğramıştın." Durup 6 ay öncesini düşündüm. Doğruydu, 6 ay önce bir silahlı saldırıya uğramıştım, ama konuyla ne alakası vardı ki? "Ve sağ göğüsüne bir mermi isabet etmişti, sen 2 hafta komada kalmıştın." "Komutanım af buyurun ama konu ile alakası nedir?" Derin bir nefes aldı. Sanki nefes ciğerlerine sıkışmış gibi bir şekilde ise geri verdi nefesini. "Hilal sen bir açık hedeftin, hala öylesin seni korumak için yaptım. Eğer seni uzaklaştırmasaydım bir kaç saldırı daha olacaktı ve belki bu saldırılarda seni şehit edeceklerdi." Albayın söylediklerine biraz da olsa şaşırmıştım ama o kadar aman aman bir şaşırma değildi. Çünkü 6 ay boyunca zaten bu konuyu düşünmüştüm, ve buda bir şıktı benin için. "Komutanım ben bu işi zaten şehitliği arzuladığım için yapıyorum." Sanki bu konudan bahsederken nefesi kesiliyor gibiydi, bu yüzden hemen konuyu değiştirdi. "Siz nasıl karşılaştınız timle?" "Valla komutanım bende anlamadım, bunların operasyon sebebi benim yevmiyecilerim çıktı. Çok garipti yani." Güldü. 6 aydır görüşmüyoruk fakat ikimiz de ne konuşacağımızı bilmiyorduk. "E ben çıkayım o zaman." Dediğimden ellerinde olan bakışları bana döndü. Eli ile buyur işareti yaparak, 'Çıkabilirsin' işareti yaptı. Ayağa kalkıp bir baş selamı verdim. Ardından tam kapıyı açıp çıkıyordum ki, yere baktığım için önümü görmemiştim. Yerde bir çift ayak gördüğümde gözlerim açıldı. Kafamı hızla kaldırdığım da Yüzbaşının 'baby face' yüzü ile karşılaştım. Sanırım o da kapıyı çalmaya yeltenmişti ki, şuanda çok ama çok yanlış bir pozisyon da ve Albayın odasında duruyordum. Hemen 2 adım gerileriliyip bakışlarımı yere çevirdim. Amacım ise gözlerimi gözlerinden kaçırmak değildi, kızaran yüzümü gizlemekti. Bakışlarım yerdeyken yüzbaşıya döndüm. Elim ile odanın içerisini işareti ettim ve boğazımı temizledim. "Buyrun Yüzbaşım." Derken hâlâ gözlerim yerdeydi. "Teşekkürler" diye mırıldandı. Gözlerimin ucu ile yüzüne baktığımda yanaklarının al al olduğunu gördüm. Şuan bir asker gibi değil de bir kedi yavrusu gibi duruyordum. Demek ki onun da utanınca vücudunda ki bütün kan hücreleri yanaklarına göç ediyordu. Nihayetinde İçeriye geçip Albayın karşına doğru ilerleyince, bende kapıyı kapatıp dışarıya çıktım. Fakat dışarı da Albayın odasının önünde mal mal sırıtıyordum. Gelen giden askerler adeta 'bu gerizekalı ne yapıyor' der gibisinden bakmaya devam edince, rahatsız olup alayın bahçesine çıktım. Fakat benim sürekli oturup sigara içtiğim bankın yerinde olmadığını gördüm. "Ya benim bakımdan ne istediniz ya." Gözüme kestirdiğim bir askeri ıslık çalarak yanıma çağırdım. "Emredin komutanım." Bu sözcüğü ne kadar özlediğimi bir kere daha anlamıştım. Elimi omuzuna koydum. "Adın ne senin?" "Hakan komutanım." "Heh, şimdi Hakan şu karşında gördüğün bank var ya, onu acilen buraya taşımanın lazım aslanım." Hakan derince yutkundu. "He ama dersen ki yok ben taşıyamam, tırnağım kırıldı falan fistan dersen anlarım tabii." Bu söylediklerimi kendine yedirememiş olacak ki gözleri büyüdü. "Yok komutanım olur mu öyle şey ben hemen getiririm." Vee bingo, tahmin ettiğim gibi. Of mükemmel bir insanım, nasıl manipüle ettim ama. Hakan bir koşu bankımı getirmeye gittiğinde ayakta dikilmiş onun bankı getirmesini bekliyordum. 5 dakika falan sonra, nihayet bankımı getirebilmişti. "Eyvallah aslanım benim." "Sağolun komutanım." Hakan yanımdan ayrıldığında cebimden sigara paketimi çıkardım. Her zaman ki gibi düşüne düşüne içtim sigaramı. Ve kendimi karanlık ile buluşurken buldum. bölüm sonuu mirabalarr Bu gün çok yorucu geçti. Valla iyi değilim ya. çok kötüyüm. Bir sürü fındık çuvalı taşıdım. sonra patoza çektirdik. sonra bidaha taşıdım. sonra fındığın telaşını taşındım. Yani bu gün ne çektim bi ben bi Allah bilir. oyları, takipleri unutmayalım plss. sizin için bu yorgunluk ile bölüm yazdım o kadar. neyse hadi selametle. ❤️🩹🫶🏻
|
0% |