@cvdnderl
|
Arabadan inip, Yüzbaşının da indiğine emin olduktan sonra arabayı kilitledim. Ellerimde ki poşetlerle birlikte İçeriye girdiğimde, bakışlar bana döndü. "Ee, diğerleri nerede?" Yönelttiğim soru ile Arifin bakışları da beni buldu. "He şey şurada bahçede üzüm bulmuşlar onu kemiriyorlar komutanım." Arkamı dönüp Tarıklara baktım. "Ula hayvan herifler, üzümleri toplayın da bu sabiler de yesin da" Tarık sanırım geldiğimizi daha yeni farketmkş olacak ki koşarak yanıma geldi. "Tarık yaktın mı ateşi?" Sol kolunu omuzuma atıp cevapladı; "Ne ateşi Hilalcim?" "Anneni severim bilir misin?" Dememle şaşırdı "Ne alaka" Sanırım bahsettiğim şeyi anlamış olacak ki, Yüzbaşı kafasını öne eğmiş ve gülmemek için dudaklarını birbirine kenetlemişti. "Hiiç öylesine" Hala elimde duran poşetleri fark ettiğimde, Tarığın kolunun altından çıkarak, poşetleri masaya yerleştirdim. "Alp'e söyle, ben ateşi yaktıktan sonra getirsin köfteyle, tavuğu." "Emredersiniz komutanım" Dediğinde istemsiz olarak yüzümde bir tebessüm kondurdum. Bu sözü duymaya ne kadar hasret kaldığımı daha iyi anladım. "Emrettim Aslanım emrettim hadi" Tarık gülerek arkasına döndü ve kapıdan harmana çıktı. Bende ardından çıkarak,eski ev ve harmanın arasında olan küçük yoldan aşağıya indim. Odunluktan lazım olacak kadar odun alıp, odunluktan çıktım. Duvarın kenarlarına taşlar dizdim ve odunları güzel yapabilecekleri şekilde dizdim. Son olarak odunların arasında bir kaç gazete kağıdı sokuşturup elimde ki çakmak ile çırayı yaktım. Ateş kendi kendine harmanlanıp yanarken, gözüm ateşe dalmışıtı. Ki yanıma gelen Alp'i bile duymamış, görmemiştim. "Komutanım ya, tesadüfe bakın çok garip değil mi?" Elbette neyden bahsettiğini anladım. "Dünya küçük Alpciğim dünya küçük Ee getirdin mi etleri?" "Getirdim getirdim." Bana doğru uzattığı tencereyi aldım ve önceden ateşin üzerine koyduğum, Demir mangal şeysini açtım. Ben dizerken Alp sadece durmuş beni izliyordu. En sonunda etleri dikmiş ve közlerin üzerine yerleştirmiştim. Tabureye geri otururken, Tarık başta olmak üzere gelen çocukları gördüm. "Ee ne yaptınız bakayım, pişirdiniz mi etleri?" Diyen Tarık ile ona döndüm. "Yok yeni koydum." "Oohooo, sen de ne kadar yavaşsın ya?" "Benden hızlısı mezarda aslanım." Diyerek Tarığa doğru bir öpücük yolladım. Oda gülerek arkama geçip, omuzlarıma ellerini yasladı. Etleri yanmasın diye arkaya çevirdiğimde, pişen kısmın tam kıvamında olduğunu gördüm. "Ooho ablanız size rı,zık yapıyor evlatlarım." Herkesten ayrı bir kahkaha sesi koltuğunda, bende güldüm. ******* "Ariif, içecekleri getir bakayim." Derken etleri ve tavukları bir kaba boşaltıyordum. Herkes sofraya otumuş, bekliyordu. Ben etleri tabağa boşalttılar sonra Arif'in içecekleri bardaklara koymuş bir şekilde elinde tepsiyle masaya geldi. "Oğlum ne o kibarlık nişan tepsisi mi getiriyorsun." Diyen Yüzbaşı ile büyük bir kahkaha attım. "Ee hadi cız bızları hürmetine bakayım." Dediğimde herkes birbiriyle sohbete dalmış bir şekilde gülerek yemeğini yemeğe başlamıştı. Bölüm sonuu Bu bölüm biraz garip oldu sanki Umarım beğenmişsinizdir Yorumlarda buluşalım, anlamadığınız yerleri konuşalım. Bide bölümlerini okuyup, oy atmayıp, takip etmeyip bide yorum almayanlara çokça kırılıyormuşum öyle duydum. Hadi Allah'a emanet olun
|
0% |