"Hilal yeter gözünü seveyim bittik ya."

Büyük bir kahkaha attım.

"Ee bu öyle askeriyede ki eğitimlere benzemiyor gülüm."

"Abi bu ne ya bırak bizi nolur ya."

Sırıtır pozisyonda ona doğru döndüm.

"Lan tamam bitti, zaten geldiğimizde beri 5 kova zor topladın."

"Ağağağağağağaaaaa yeteeeğeğeer"

Bağırması ile yüzümü buruşturdum.

"Bağırma lan milletin içinde."

***

"Oooy bilirim oooy."

"Arif noluyosun oğlum."

"Komutanım kusura bakmayın ama ağzımıza sıçtınız."

"Estağfurullah oğlum, Bak Yüzbaşım ne güzel topluyor, nıç-nıç-nıç-nıç."

"He evet ben hiç söyleniyor muyum? Şu halinize bakın ya."

"Ben anladıım sizin canınız eğitim çekiyor, olur oğlum alaya bir dönelim eğitimin kralını yaparız."

"Aynen Üsteğmenim, bunlar paslanmış biraz yağlamak gerek."

Hepsi bir anda gözlerini pörtletti.

"Yok komutanım yok, A-a burada fındık varmış, A-a buradada varmış."

"Hilal bak görüyor musun? Ahmet götünü toplamayı bile beceremiyor. Oğlum arkanda fındık yığını var ya, alsana oğlum onları."

"Aferim ameleler çalışın."

Yüzbaşı bana döndü.

"Y-yok Yüzbaşım Estağfurullah siz hariç tabii ki."

Tarık gülmemek için direniyorum fakat ağzından kıh kıh Sesler çıkıyordu.

Elime bir fındık aldığım gibi Tarığın kafasına fırlattım.

Ve tam 12'den vurmuştum.

Tarığın yüzündeki gülüş anında kayboldu.

***

"Dur elimi tut öyle kalk."

Evet tam olarak şuanda Tarığın sırtına 2 fındık çuvalı yüklenmiştik.

"Lan yürü git, sen mi kaldıracaksın beni?"

Kısa kollu t-shortumun pazu kısmını sıyırıp kaslarımı sıktım.

"Yoo ben değil bu bebekler kaldırır bence seni."

"Lan sen onları ne zaman yaptın?"

"Oohooo sen uyuyorsun be Tarık."

Ardından Tarık ile ellerimizi birbirine kenetledik.

Tarığı kendime doğru çektiğimde bayağı şaşırmış olacak ki, alt dudağını sarkıtıp, kafasını onaylar bir şekilde salladı.

"Ne sandın ya-"

"Öhm öhm Hilaaal."

Gözleri ile arkasında durmuş bizi izleyen Yüzbaşıyı işaret etti.

"Yani evet ne sandın he he aynen hadi kalk siktir git artık Tarık."

"Tamam be kess."

Ardından arkasına dönüp yavaşça yavaş, söylene söylene yukarıya çıkmaya başladı.

"Haydin Ömer sende çok bekleme çık Tarığın arkasından."

"Emredersiniz komutanım."

"Emrettim Aslanım emrettim."

Ömer de sırtına bağladığımız bir çuvalı çıkarmaya başladı.

Diğerleri ise Ömeri arkasından eve doğru çıkmaya başladılar.

Bende fındıklığın ortasında ki betona oturup ayakları da aşağıya sallandırdım.

Kısacası eski ev dediğim yere.

Sağ tarafımda Yüzbaşının bedenini hissettiğinde ona doğru döndüm.

Cebimde sigara paketimi çıkarıp, önce kendime bir dal aldım sonrasında paketi Yüzbaşıya uzattım.

Fakat almadı.

Eli ile nazikçe reddetti paketi.

"Yüzbaşım böyle sigara falan içiyorum ama sorun yoktur umarım?"

Gülümsedi.

Gamzelerini belli ederek, gamzelerinde ki çukur kadar içten gülümsedi.

"Sorun yok."

Bende Gülümsedim ona.

Böyle söylemesi içime birazda olsa şu serpiştirmişti.

"Çok özel değilse, Görevinden neden men edildin?"

Durdum.

Düşündüm.

Sanki 6 ay boyunca düşünmemişim gibi yine Düşündüm.

"Bilmem, bu sorunun cevabını 6 aydır bende arıyorum, fakat yok, bulamiyorum."

Sigaramdan bir duman aldım.

Şaşırdı bir an.

"Nasıl yani? Sebepsiz yere seni görevinden mi uzaklaştırdılar?"

Sigaramdan uzunca bir duman çektim içime.

Gözlerimi gözlerine çevirdim.

"Aynen, Aynen öyle, Bende dahil olmak üzere kimsenin nedenini bilmediği bir şekilde beni 6 aylık bir süre zarfında işimden alıkoydular."

Sanırım sinirimi ve öfkemi anlamış olacak ki konuyu değiştirdi.

Gözlerinin ucu ile sağ elimde duran sigarayı gösterdi.

"Bağımlı misin?"

Güldüm.

"Hayır asla, böylesine bir maddeye bağlanmak bana aşırı saçma geliyor, yani içsem de olur içmesem de."

Kaşlarını yukarıya kaldırarak başını aşağıya, yukarıya salladı.

"Ölümsüz Asker sen misin?"

Bu soru beni şaşırtmıştı.

"Yani öyle bir lakabın benim içindöndüğünü biliyordum ama şimdi siz söyleyince bir garip oldu."

"Yani sensin?"

Kafamı olumlu bir şekilde salladım.

Sönmeye yüz tutmuş olan Sigaramdan uzunca bir duman aldım, dudaklarımın ucu yandı.

Betonda söndürdüm sigarayı.

Ardından, fırlattım izmariti fındıklığa.

Ellerimden destek alarak, ayağa kalktım.

Ellerimi Yüzbaşıya uzattım.

Gülümseyerek baktı bana.

Gözlerinin ucu ile pazularımı işaret etti.

"O bebekler beni taşıyabilecekler mi ki?"

Kahkaha attım.

"Bilmem ki, denerler herhalde.

Yüzbaşı ellerini ellerime sardı, ve kendisini yukarıya çektim.

bölüm sonu.

bakın size saat 23.59 da bölüm atıyorum

siz hala daha oy atıp takip etmemek için direniyorsunuz.

Bende yarın sabah saat 7 de findikliga gireceğim

haydi selametlen🤓❤️‍🩹