4. Bölüm

3.BÖLÜM: SAKLAMBAÇ

Ceylin
cylnctn77

Bazı anılar vardı hiç unutmak istemeyeceğimiz. bazı anılar vardır onu unutmak için zihnimizi yıkatmak isteyeceğimiz . Bazı şeyleri yaparken o kadar eğlenir ve o şeye o kadar duygu beslersin ki onu hep hatırlamak istersin. İşte o olayların yeri bizim zihnimizde çok ayrıdır. Hele bir de çok kötü bir geçmişi olan ve sadece bir kaç güzel anısı olan biri için ne kadar kıymetlidir siz düşünün. İşte bende bir kaç güzel anısı olan biri olarak güzel anılarımı bir elmas gibi saklıyorum.

Yine rüyamda küçüklüğümüzde çocuklarla saklambaç oynadığımız anları görmüştüm. Eğitimden eğitime koşarken bir yandan da cezalarımız çektiğimiz günlerde bizden yaşça çok büyük olan bir arkadaş grubu gelip saklambaç oynadığında ilk defa çocuk olduğumu hissetmiştim. O yüzden bu anı hep aklımdaydı ve arada rüyalarımı süslüyordu. Yavaş yavaş uyanarak düşüncelerimi bir kenara bıraktıktan sonra telefonumu alıp saate baktığımda saat on ikiydi. Neyse ki bu gün dinlenme günümüzdü. Yataktan kalkıp hemen kendimi sıcak bir duşa attım.

                                                                                                                      ----

Duştan çıkıp saçımı bile kurutmadan bağladım ve altıma bir tayt üstüme de bir tişört geçirdiğim gibi odamdan çıktım . Merkezin kafesine gitmek için asansöre bindim . Kendime bir kahve alacaktım çünkü kahve içmeden asla ayılamıyordum .Asansörün aynasından kendime baktığımda o kadar uyumama rağmen yorgun görünüyordum. Binadan çıktığım gibi binanın tam karşısında ki kafeye doğru yürümeye başladım . Kafeye girip kendime buz gibi acı bir kahve aldım ve ardından tam çıkacaktım ki Ateşle kapıda karşılaştık . Dün akşam olanları hayal meyal hatırlıyordum. Hiç bir şey söylemeden yanından geçip gidecekken ."Alev dünden sonra daha iyi misin? Aslında ben seni sabaha kadar bekledim ama yine de merak ettim. "dedi. Ne sabaha kadar beni mi beklemişti ben dün akşam sadece arabada olanları hatırlıyordum. Ona hatırlamadığımı çaktırmadan "Daha iyim ." dedim ve yanından ayrıldım .Beni sabah kadar beklemesine şaşırmıştım. Ama bana davrandığı saçma davranışlar da aklımın bir köşesindeydi ve sürekli kendini hatırlatıyordu.

                                                                                                                  ----

Odama çıktığımda kahvemi balkona bırakıp. Görev belgelerini alıp balkon da ki koca salıncağıma kendimi bıraktım .Belgeleri okuyordum ama okuduğum şeylerden hiçbir şey anlamıyordu. Çünkü kafam da onlarca soru vardı. Anneme olacak operasyonumu düşünsem Ateş'in bana karşı olan tavırlarını mı düşünsem bilemiyordum. Kafamdaki yorgunluk her şeye yansıyordu ve bu benim canımı çok sıkmaya başlamıştı. Ateş'in bana olan tavırlarını ve bana yalancı demesine hala bir anlam veremiyordum. Ona yalan söylemeyeceğimi o da biliyordu ama yalan söylediğime inanıyordu. On dört yıllık dostluğumuzu bir kenara atmaya hazırdı ve en çokta bu benim canımı sıkıyordu.

Hatırlıyorum da okula ilk geldiğim zamanlar bütün herkese ailemin öldüğünü söylemiştim. Onlarla ilgili hiç bir şey konuşmak istememiştim. Sadece gerçeği Ateş biliyordu. Sonra bir gün benim herkese ailem öldü dediğimi okulun müdürü öğrenmişti. Ailem konusunda yalan söylediğim için beni saatlerce kap karanlık bir odada kapalı tutmuştu. Karanlık korkumdan dolayı saatlerce titreyerek o odada beklemiştim. Ama o gün karanlık korkumu bir nebzede olsa yenmiştim. Çocukken bile korkularımla savaşmak zorunda kalmıştım. O odadan çıktığım gibi ilk yanına gittiğim kişi Ateşti . Her zaman gittiğimiz kimsenin bilmediği saklı bölgemize gitmiştik. Ona o gün şu cümleyi kurmuştum ."Ateş ben bugün o odada korkumu yendim ama bir daha asla yalan söylemeyeceğim. "demiştim . Ateşte "Herkese yalan söyle ama bana asla yalan söyleme ben yalandan nefret ediyorum Alev bunu biliyorsun" demişti. Ben o gün ona asla ama asla yalan söylemeyeceğim hakkında söz verdim. Düşünüyorum da benim yalan söyleyeceğimi nasıl düşünür .

Kendimi düşüncelerden kurtarmak için bu gün çocuk ajanları ziyaret etmeye karar verdim . Zaten her ay mutlaka bir iki kere gidiyorum. Balkondan içeriye girip dolabımı açtığım gibi gözüme ilk çarpan mavi kot şortumu ve beyaz düz tişörtümü aldım. Giyindikten sonra saçımı ve makyajımı hızlıca yapıp çantamı aldığım gibi odamdan çıktım. Otoparka indiğim gibi arabaya bindim ve oyuncakçıya doğru yola koyuldum. Çocukların giyecek bir sürü şeyi olmasına rağmen oyuncakları çok azdı ve bende onlara her gittiğimde oyuncak alıyordum. Çünkü bende aynı yerde büyümüştüm ve hiç oyuncağım olmamıştı. Çocukluğumu yaşayamamış biri olarak onları çok iyi anlıyordum. Onlara bize yaptıkları gibi sert davranmıyorlardı çünkü öyle bir şey olursa ajanlıktan çekileceğimiz söylemiştik. Böyle bir risk almak istemedikleri için bizi gayet anlayışlı karşılamışlardı. Bu yüzden onlar için endişelenmemize gerek yoktu . Onlarla vakit geçirmeyi çok sevdiğim için her zaman ki gibi sanki çocukları ilk defa görecekmişim gibi heyecanlanmıştım.

Oyuncakçının önüne arabamı park ettikten sonra hızlıca oyuncakçıya girdim. Elime aldığım koca iki sepete bakıp çocukların seveceği her şeyi sepetin içine atmaya başladım . Yarım saat sonra elimdeki koca iki sepette ağzına kadar dolu olduğunu gördüğümde kendi kendime sırıtıktan sonra oyuncakları kasaya zar zor taşıdım. Ödemeyi yaptıktan sonra hızlıca arabaya binip okulun yolunu tutum.

                                                                                                                 ----

Okula geldiğim gibi oyuncak poşetlerini elime alarak girişe doğru yürümeye başladım. Buraya her geldiğimde yaptığım gibi beni buraya bıraktıkları yerde durup derin bir nefer aldım .Geçmişin izlerini hala içimde taşıyordum. Ben o gün sevgisizliği sonuna kadar yaşamıştım. Bir çocuk için hiç bilmediği bir yere eline bavulunu tutuşturularak terk edilmesi ne kadarda acımasızdı! Ben o gün hiçbir şey anlamasam da her buraya geldiğim de bu olayla yüzleşiyorum. Kendimi düşüncelerden çekerek yürümeye devam ettim.

Okulun kapısından girdiğim gibi çocuklar bana doğru koşmaya başladığında elimdeki poşetleri yere koyup teker teker onlara sarıldım .Ardından bütün çocuklar heyecanla poşetlere koşup aldığım oyuncakları incelemeye başladılar .Bende o sırada bize bakan bakıcım görmek için yukarıya çıktım. Beni görünce hemen gelip sarıldı ."Hoş geldin Alev seni gördüğüme çok sevindim." dedi. "Ben çocukları görmeye gelmiştim seni de görmek istedim Ayşe ablacım "dedim. İkimizde karşılıklı oturduk ve Ayşe abla bize kahve söyledi. "Çocuklar nasıllar, eğitimler nasıl gidiyor ?"Kahvesinden bir yudum alarak konuşmaya başladı ."Çocuklar iyiler bazı ufak sorunlar harici bir sıkıntı yok .Eğitimlerde yorucu olsa da baya bir şey öğrenmeye başladılar .Siz nasılsınız ?"diye sordu. "Bizde iyiyiz Ayşe abla şu aralar Ateşle benim aram çok iyi değil ama umarım çözeriz." dediğimde Ayşe ablanın yüzünde şaşırma ifadesi oluştu. "Ne oldu ki siz çok iyi anlaşırdınız. Size bakarken ikinizi ayıramazdım ben "dedi "Ateş bana yalan söylüyorsun dedi ama ben asla ona karşı yalan söylemem bunu sende biliyorsun abla. Konunun ne olduğunu bile bilmiyorum . "Ayşe abla hem üzüldüğü hem de şaşırdığı yüzünden açıkça anlaşılıyordu. "Bence bu işte bir iş var, Ateş böyle bir şey yapmaz ama biri ona senin hakkında yalandan şeyler söylemiş olabilir ."dediğinde kafamda yeni bir soru işareti oluştu. Bu benim hiç aklıma gelmemişti. Gerçekten böyle bir şey olmuş olabilir miydi. Ama yine de Ateş 'in bana gelip sorması gerekirdi. "Ben hiç böyle düşünmemiştim abla .En iyisi ben bu olayı bir araştırayım .Şimdi kalksam iyi olacak çocuklara oyun sözüm var. "Ayağa kalkıp kapıya doğru yürümeye başladığımda arkamdan ." Alev bana haber vermeyi sakın unutma. "dedi ve el salladı ."Tamam ablacığım dikkat et kendine. " dedim ve bende el sallayıp odadan çıktım.

                                                                                                                 ----

Çocukların yanına bahçeye indiğimde çocuklar bahçede bir yere toplanmışlardı. Ne olduğunu anlamak için yanlarına gittiğimde çocukların ortasında Ateş'i gördüm. Burada da ondan kurtuluşum yoktu. Zaten buraya kafamı dağıtmaya gelmiştim onun burada olması iyice kafamı bulandıracaktı. Çocuklar beni görünce saklambaç oynayacaktık diye bağırmaya başladılar ."Söz verdiğim gibi tabi ki oynayacağız. "dedim onlara gülümseyerek. Çocuklar sevinçle zıplamaya başladıklarında onların mutluluğu beni de mutlu etmişti. "O zaman bende sizle oynayayım. Yani izin verirseniz. "Bütün kız çocuklara Ateş'i çok sevdikleri için çok sevindiler. Ateş kız çocuklarına çok bağlıydı ve bu benim çok hoşuma gidiyordu .Onlarla teker teker ilgilenmesi çok güzeldi. Oyuna başladığımızda ilk ebe Ateş oldu.

Ateş saymaya başladığında herkes koşuşturmaya başlamıştı ama ben nereye gideceğimi şaşırdım. Ve o an aklıma çok iyi bir fikir geldi. Ateşle benim gizli bölgemize gidecektim. Çünkü oraya bayadır hiç birlikte gitmemiştik ve anılarımızı unutuyorduk. Hızlı adımlarla arka bahçeye çıkıp iki ağacın arasından geçtikten sonra çokta büyük olmayan ama içinde bir sürü anımızın olduğu o gizli bölgeye girdim .Buraya girdiğim anda anıları aklıma geldi. Bazı anılar asla unutulmazdı. Ama aklıma gelen anılar Ateşle aramız bozuk olduğu için beni mutlu etmedi. Yaptığımız sandalyeler hala buradaydı. Benim sandalyem siyahtı onunkisi maviydi .Küçükken en sevdiği renklere boyamıştık. Kendi sandalyeme oturup beni bulmasını beklemeye başladım. On dakika geçtiğinde dışardan fazlasıyla çığlık ve bağrış sesleri geliyordu. Ardından adım sesleri benim olduğum yere doğru gelmeye başladı .Ağaçlar yavaşça açıldı ve Ateş ağaçları açarak içeriye girdi. "Buldum seni. "yüzü gülüyordu. "Bende unuttun beni sandım. "dediğim de yanıma gelip kendi sandalyesine oturduğunda nefes nefes olduğu için soluklanıyordu. İkimizde konuşmuyorduk. Ben konuşsam da ne diyeceğimi bilmiyordum. Birden kalkıp koşmaya başladığım da arkamdan koşsa da bana yetişemedi. Saydığı duvara vurup "SOBEE" diye çocuk gibi bağırdığımda ikimizde nefes nefese kalmış bir şekilde soluklanmak için duvara dayandık. Herkes yorulduğu için oyunu bitirmeye karar verdik.

Saate baktığımda çoktan beşe gelmişti. Çocuklarla vakit geçirirken zaman su gibi akıp gidiyordu. Çocukların eğitim saatleri yaklaştığı için artık merkeze dönme zamanım gelmişti. "Çocuklar ben artık dönmeliyim ama en yakın zamanda tekrar geleceğim "dediğimde çocuklar kalmam için ısrar etseler de onları da eğitim için çağırdıkları için istemeye istemeye yanımızdan ayrıldılar. Ateşle tek kaldığımızda onun yanında durmak istemediğim için hızlıca kalkıp binaya doğru yürümeye başladım.

İçeriye girdiğimde uzaktan bir ağlama sesi geliyordu. Sesin olduğu tarafa gitmeye başladığımda ağlama sesinin yerini hıçkırık sesi aldı. Adımlarımı biraz daha hızlandırdım. Sesin geldiği odayı bulduğumda odanın karşısında durdum. Kapıyı yavaşça açarak yavaş adımlarla içeriye girdim. İçeride duvara yaslanmış kafasını dizlerinin içine gömmüş bir kız çocuğu vardı. Neden ağladığını gerçekten çok merak etmiştim. Sakin adımlarla yanına yaklaşmaya başladım. Çünkü beni istemeye bilirdi. Ona nasıl hitap edeceğimi bilemediğim için eskiden sürekli ağlayan kedim aklıma geldi ve kedicik demeye karar verdim. "Merhaba kedicik. "dediğim de sesimi duyduğu gibi başını hafifçe kaldırıp bana baktı. Gözleri ağlamaktan kıpkırmızıydı. "Sen kimsin?" diye sordu. Yüzü gerçekten de bir kedi gibiydi. Yuvarlar bir yüzü büyük gözleriyle gerçekten de tam bir kediye benziyordu. O kadar tatlıydı ki insanın baktıkça bakası geliyordu. Bu kadar tatlı bir kızın neden ağladığını gerçekten çok merak etmiştim.

"İsmim Alev. Ben kendimi tanıtmadan önce sana bir şey sorabilir miyim kedicik?" dedim gülümseyerek. Kafasını evet der gibi salladı. Ama hala ağlıyordu. "Neden ağlıyorsun ?" diye sordum. O kadar güzel bir yüzü vardı ki gözümü ondan alamıyordum. "Beni buraya zorla getirdiler." dedi ağlamaklı bir şekilde. Bende ilk zamanlar aynı şeyi yaşadığım için onu çok iyi anlıyordum. "Sen buraya nerden geldin?" diye sordum. Cevabını alamadan kız daha çok ağlamaya başladı. Ağlayış sesi bütün koridorda yankılanıyordu. "Kedicik sakin ol ben sana yardım edebilirim. "dediğimde kafasını tekrar gömdüğü yerden kaldırarak gözlerimin içine bakmaya başladı. "Gerçekten bana yardım eder misin ?" diye sordu . "Tabi ki de sana yardım ederim. " dediğimde kulağıma adım sesleri gelmeye başladı sanki biri buraya geliyordu. On saniye sonra kapının önünde Ateş göründü. O da benim gibi yavaş adımlarla yanımıza geldi. "Bana nasıl yardım edeceksin? "diye sorduğunda bakışlarımı ona çevirdim. Tam konuşacaktım ki Ateş atladı. "Ne yardımı "diye sordu.

Kedicik Ateş'e baktı sonra bana döndü ve "Bu kim?" diye sordu. " O Ateş benim çocukluk arkadaşım ve kız çocuklarını çok sever kedicik. Seni de seveceğimden eminim. "deyip ona göz kırptım. "Beni buraya zorla getirdiler Ateş abi. "dedi. Sevimli ses tonu o kadar güzeldi ki ağlaması bile tatlı geliyordu. Ateş kediciğin sesini duyunca yüzünde tebessüm oluştuğunda onu şimdiden çok sevdiğini anlamıştım. "Seni buraya kim getirdi? " diye sordu Ateş. Kedicik ayaklarını uzatıp duvara daha rahat bir şekilde yaslandığında göz yaşlarını elinin tersiyle silerek konuşmaya başladı. "Beni buraya yetimhane müdürüm getirdi. Arkadaşlarımı bırakmak istemediğimi söyledim ama beni yine de getirdi. "dediğinde Ateş'in yüzü değişti. Büyük ihtimalle geçmişte ki yetimhane arkadaşları aklına gelmişti. Bana onlarla olan anılarını hep anlatırdı ve hep çok üzülürdü. Ateş bana baktıktan sonra aklına bir şey gelmiş gibi gülümseyip kediciğe döndü.

"Ben senin için müdürle konuşacağım ve seni istediğin zamanda arkadaşlarına götüreceğim." dedi. Kedicik bir anda ayağa kalkıp yanımıza geldi ve iki kolunu açarak bize sarıldığında Ateşle aramızda olan mesafe kapanmıştı .Aldığı nefes yüzüme çarpıyordu. Göz göze geldiğimizde gözlerimi kaçırdım çünkü Ateş'e hala çok kırgındım . Kedicik sonunda bizi bıraktığında rahatlayıp derin bir nefes aldım. "Sizi çok sevdim lütfen beni bırakmayın. "dedi. O an o kadar tatlıydı ki bir gün çocuğum olursa kediciğe benzemesini çok istedim. "Seni asla bırakmayacağız kedicik. "dedi Ateş. O da benim gibi kedicik dediğinde çok garip hissettim .Neden öyle hissettiğimi bilmiyordum ama o an mutlu olmuştum. Bazen Ateş'in tepkileri çok hoşuma gidiyordu ama bazen de beni çok sinir ediyordu kafamı öyle bir karıştırıyordu ki dengem şaşıyordu.

 

"Biz şimdi gidelim kedicik sonra tekrardan geleceğiz ."dedim. Kediciğin yüzü düştü ve yine ağlayacak gibi olduğu sırada Ateş "Seni bırakmayacağız kedicik merak etme hatta ben sana numaramı yazacağım istediğin zaman beni araya bilirsin, her istediğinde gelirim ."dediğinde söze atlayıp "Geliriz demek istedin herhalde . "diyerek onu terslediğimde sanki onu terslemem hoşuna gitmiş gibi yüzünde hafif bir gülümseme oluştu. O sıra kedicikte bize bakıp gülüyordu. Masada ki ajandayı açıp cebinden bir kalem çıkaran Ateş numarasını yazıp ajandayı kapattı .Kediciği yanına gidip ona sarıldıktan sonra yanağıma bir buse kondurduğunda çok mutlu oldum. Tam arkamı döndüğümde Ateş 'in bizi gülümseyerek izlediğini gördüğümde beni fark etmiş olmalı ki yüz ifadesini değiştirip oda aynı şekilde kediciğe sarıldı. Vedalaştıktan sonra Ateşle birlikte odadan çıkıp koridorda yürümeye başladık.

Kedicik bize bağlanmıştı aynı şekilde biz de ona artık buraya daha sık gelecektim. Ateş bütün çocuklar anlaşabildiği gibi kedicikle de çok iyi anlaşmıştı. Ateş'in bana tavrı bu gün daha farklıydı ama her gün onun farklı tavırlarıyla mı uğraşacaktım ne yapmaya çalışıyordu bu çocuk . On dört senelik dostluğumuz saçma bir olay yüzünden bitebilirdi. Kapıdan çıktığımızda Ateş' e döndüm ve "Bunca yıllık dostluğumuza bu saçma olay yüzünden daha ne kadar zarar vereceksin. "dedim. Bakışlarını bana çevirdi ve bir anda durdu. "Saçma bir olay değil Alev. Sen bana yalan söyledin sen beni yalnız bıraktın. "dediğinde şaşırmıştım. Ben Ateş'i ne zaman yalnız bıraktım. Neden böyle yapıyordu anlamıyordum ama artık bu ne yaptığımı bile bilmediğim durumdan çok sıkılmıştım. Dostluğumuzun üstünü karalamak bu kadar mı kolaydı. Hem de birbirimize aile olmuşken bunu nasıl yapıyordu. Bu düşünceler gözlerimin dolmasına neden oldu. Onun karşısında ağlamamak için zor duruyordum. Hani ağlamamak istediğinizde boğazınızda bir düğüm olur ve yutkunmakta çok zorlanırsınız tam da öyle bir durumdaydım.

 

"Ateş sana kim bu yalanları söylüyorsa ona inanarak çok yanlış yapıyorsun. Ben artık çok yoruldum. Eğer sende beni ailem gibi istemeyeceksen bunu direk söyle bana saçma sapan davranma." dediğim de gözümden bir damla yaş aktı ve yüzümden kayıp yere düştü. Ateş parmağıyla gözümün yaşını sildi. "Sakın benim karşımda ağlamaya." diye beni azarladı. Ben ne zaman ağlasam çok sinirlenir ve beni üzen kişiyi bulup onun canını yakardı. Ama şimdi onu yüzünden ağlıyordum ve kendine zarar veremezdi. "Ateş bu konuyu sonra konuşuruz ben iyi değilim gitmem lazım "dediğim gibi arkama bakmadan hızlı adımlarla kendimi dışarıya attım. Koşarak arabaya bindiğimde göz yaşlarıma hakim olamadım ve deli gibi ağlamaya başladım. Ve ben ağlamaktan nefret ederdim . Ağladığım için kendime sinirlenip direksiyonu yumrukladığımda ne yaptığımı bilmiyordum.

 

Herkese selamlarr . Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir .Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum hepinizi kocaman öpüyorum.🤍🤍

Bölüm : 27.12.2024 22:46 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...