@daffiikk
|
Her zamanki gibi bar çok kalabalıktı. Sabahtan beri Sena'nın zorla giydirdiği topuklu ayakkabılarla bir o yana bir bu yana koşmak o kadar yorucuydu ki. Ayaklarımın ağrımasını geç topuklarımı hissetmiyordum. Yüksek sesli müzik adeta kafa tasımı delip geçerken verilen kokteyli yapıyordum. Hızlıca hazırladığım kokteyli bitirip müşteriye verdim ellerimi yıkarken bana seslenildiğini duydum. -Parla bir dakika gelir misin canım? Ayça hanımın yalandan olduğu belli olan gülümsemesiyle beni çağırması pek hayra alamet değildi. Hemen ellerimi kurulayıp yanına gittim. -Buyrun ayça hanım -Parla ,sude bu gün nöbetçiydi ama hastalanmış gelemiyecek. Bu günlük sen nöbet tutar mısın? Dedi emirden farksız bir ses tonuyla. Normalde kabul etmezdim ama gece de kalırsam maşıma yansıyacaktı. Tabiki aylık maşıyla kirayı ödeyemiyen bir genç için bu fikir kulağa pek kötü gelmiyordu. -Tabi ayça hanım elimden geleni yaparım. Dedim olabildiğince gıcık bir ses tonuyla. Bu kadına gıcık oluyordum. Çalışanlar arasında ayrımcılık yapardı. Adım gibi eminim ki sude hasta değildi. İşte yazılım okuyup işsiz kalırsanız ayça gibi çakma platin sarılara kalırsınız. Herneyse arkamı dönüp işimi yapmaya devam ettim. Saat daha 22.48'di gece yarısına kadar bu müzik devam ederdi. Gece yarısından sonra saat dörde kadar ise daha sakin bir ortam oluyordu. Bu aşırı hareketli müziklerden sonra klasik müzikler gerçekten iyi geliyordu. Saat: 00.04 Kalabalık dağılmaya başlamıştı. O kadar çok yorulmuştum ki bedenim karıncalanıyordu. Uyumamak için kendime sert bir kahve yaptım. Normalde sütsüz kahveden nefret ederim ama iş için buna katlanıyordum. Kahve zift gibi kap karaydı. Gözlerimi sıkıca kapayıp bardağı tekte içtim. Ağzıma gelen acı tad ile yüzümü buruştururken hızlıca bir bardak suyu içtim. Resmen genzim yanmıştı. Suyu bırakıp etrafı incelemiştim. Birkaç saat önceki o hareketlilikten eser kalmamıştı. Sakin şarkılar çalıyor insanlar ise sakince içiyorlardı. Tam o sırada bara yeni bir adam girdi. Etrafa hiç bakmadan bar tarafına yürüdü ve taburelerden birine oturdu. Hızlıca önüne gittim. Ben sormadan söyledi. -En sertinden lütfen -İşinize karışmak gibi olmasın ama biraz fazla gele bilir. Ben baştan uyarayım. -Sorun yok kafa dağıtmam gerek. -Hemen getiriyorum. Adam kalıplı birisiydi. Henüz yanyanayken görmedim ama benim iki katım olduğuna yemin ede bilirdim. Hızlıca en sert içkimizden ona hazırladım ve nasanın üstünde kaydırarak ona verdim. Anında içkiyi dikerken yüz kasları gerilmişti. Ona verdiğim içki gerçekten çok ağırdı. İlk işe başladığımda denemek için içtiğimde bir bardak beni sarhoş etmeye yetmişti. Adam sanki çilekli süt içmiş gibi normale döndü ve benim gibi bardaği tezgahta kaydırarak bana verdi. -Aynısından Belli ki kafa dağıtmaya gelmişti cevam vermeden aynısını hazırlayıp vermiştim. □□□□□□□●●●●●●●●●●●●●●□□□□□□□ Yaklaşık dört saattir aynı içkiden içip duruyordu. Barda benim dışımda çalışan kalmazken müşteri olarak sadece geldiğinden beri içen adam vardı. Saat 03:57 olmuştu ve benim artık cıkmam gerekiyordu. Baştakinin aksine yudum yudum içkisini içen adama dönüp konuştum. -Efendim barı kapatmam gerek artık gitmelisiniz. Sesimi olabildiğince sakin ve kibar çıkarmaya çalışmıştım. Adam ise kafasını kaldırıp bana baktı. Geldiğinde düzenli olan saçları dağılmış ve anlına düşmüştü. Kaşlarını çatmış ve başını hafif yana çevirmişti. Beni anlamadığı belliydi. Derin bir iç çekerek arkadaki odaya ilerledim. Hızlıca iş kıyafetlerini çıkarırken buz mavisi buğazlı kazağımı ve kumaş pantolonumu giymiştim. Ayağımdaki topuklu botlar beni rakatsız ederken içimden yanıma ayakkabı almadığım için lanetler okuyordum. Tekrar orta alana geldiğimde adam hala aynı yerdeydi. Mırıldanarak ona doğru yürüdüm. -Of çattık ya. Evine gitsene be adam! Zaten tüm gün yorulmuştum birde sarhoş mu çekeceğim? Allah'ım yardım et bu kuluna yarabbim! Barın diğer tarafına geçip hızlıca Churchill yaptım hızlıca adamın önüne kaydum bana anlamaz gözlerle bakarken konuştum. -İç hadi daha fazla burda kalmak istemiyorum. Birazda olsa kendine gel en azından sonra seni evine götürelim. Küçük bir çocuk gibi dudağını büküp kafasını iki yana salladı -İstemiyorum -Ah hadi ama koca bebek içmen lazım. -Hayır Dedi tekrardan. Tuttuğum defesimi hızlıca vererek konuştum. -Peki içmen için ne yapmalıyım? -Yanımda kalır mısın? Dediğinde şaşkınlikla gözlerim büyüdü. -Üzgünüm ama bu mumkün değil. Bir anda gözleri dolunca şaşkınlık ve telaşla konuştum -Tamam tamam bu gün sen tamamen ayılana kadar seninleyim ama sen ayıldıktan sonra sini gönderirim.Anlaştık mı? Kafasını sallayıp onaylayan mırıltılar çıkarırken bardağa uzandı ve içmeye başladı. Her ne kadar sakin davransam da korkuyordum. Aonuçta karşımda benden oldukça güçlü ve kalıplı bir sarhoş vardı ama içimden bir ses onu evime götürmem gerektiğinı söylüyordu -Bitti Bi anda kendime geldim. Bana masumca bakarak söylediği kelime nedense onu çok tatlî göstermisti. Yüzümde ufak bir tebessüm belirirken konuştum. -Hadi kalk abicim gidelim. Hızlıca kaşlarını çatıp bana döndü. -Ne abisi daha yeni tıraş oldum dedi elini saçlarına götürerek. Ufak bir kahkaha atarken konuştum. -Tamam tamam demedim abi. Adın ne senin? -Ben.. Adım... Benim adım neydi? Elimi anlıma götürüp iç çektim ve onun kolundan tutarak kaldırdım. Mavi gözlerine bakarak konuştum -Boncuk dicem ben sana. Bana dönüp gülümsedi bende gülümsedim. Onu yürütmeye çalışırken sürekli sendeliyordu. Cok cüsseliydi ve topuklu giymeme ramen omzuna geliyordum. Sürekli sendeliyordu böyle giderse bardan çıkamadan düşecektik. Kolunu alıp kendi omzuma attım ve sağ elimle belinden tuttum. Böylece o da benim adımlarıma ayak uyduruyordu. Yavaş adımlarla kapıdan çıkarken sordum. -Araban var mı? Kafa salladı. Hızlıca cebinden anahtarı aldığımda kaşlarını çatarak baktı bana. -Bakma öyle eve kadar yürüyemeyiz Kaşları düzelmişti. Arabanın anahtarına baktığımda BMW olduğunu gördüm. Hızla arabayı bularak adamı yolcu koltuğuna bindirip kemerini takmıştım. Kendimde sürücü koltuğuna geçtiğimde ayağımdaki topuklulsrla bakîştık. Topuklularla araba kullanamazdım. Hızlıca botları çıkardım ve çoraplarımla kaldim. Hızlıca arabayı çalîştırıp yola koyuldum. Yolda ilerlerken polis arabası görmem ve bana durmam icin işaret ettiklerinde sağa çektim. Camı açarak polis memuruna baktım. -Buyrun. Adam ilk olarak yanımda sızmış olan adama baktı sonra ise bana bakıp konuşmaya başladı. Rutin bir kontrol yaoacağız hanım efendi. Sizin ve beyefendinin kimliği ve ehliyetinizi göre bilir miyim? dedi -Tabi hemen. Dedim. Çantamdaki ehliyetimi ve kimliğimi çıkarıp polise verdim. Yanımdaki adama dönüp cebinden cüzdanını çıkardım ve onun da kimliğini verdim. Adam kimlikleri ve ehliyeti kontrol edip geri bana uzattı. Hızlıca kendi kimliğimi ve ehliyetimi çantama koydun. Yanımdaki adamın kimliğinde ismine bakıp cüzdanına koydum. Cüzdanı da kendi çantama. Bartu Arslanlı Hemen polise geri döndüm. Adam bana bakarak konuştu. -Bir de alkol testi yapacağız. Kafamı salladım ve alkol ölçme aletine üflemeye başladım sonuç sıfır olunca bizi bıraktı bende kendi evime doğru sürdüm. Eve geldiğimde ayakkabılarımı giyip arabadan indim. Adamı yani Bartuyu uyandırıp arabadan indirdim. Hızlıca binaya girip ikinci kattaki evime geldik. Hemen kapîyı açıp bartuyla içeri geçtim. Koridorun ışığını aćıp kapıyı kapattım. İlk önce kendi ayakkabımi ve kabanımı sonra ise bartunun ayakkabılarını çıkarıp kenara koydum. Bartu girişteki küçük tabuseye otururken bileğimdeki tokayla saçlarımı bağladım. -Hadi bakalım bartu bey içeri geçelim. Bartuyu tutarak içeri getirdim. Onu salonda bırakıp kahve yaptım. Bartu kahveyi içerken ben onun telefonunu alıp açtım. Şifresi yoktu. Özel hiçbirşeye bakmadan son aramalara girdim. 15 cevapsız arama vardı. Hemen arayan numarayı geri aradım. Üçüncü çalışta açtı ve benim konuşmama fîrsat vermeden konuştu. -BARTU NERDESIN SEN KAÇ SAATTIR ULASAMADIM OLDUM MERAKTAN. NEDEN AÇMADIN TALEFONU? Öksürüp konuşmaya başladım. -Merhabalar beyefendi. Benim adım Parla. Hayel bar da çalışıyorum. Bartu bey bu gün barda fzlaca alkol aldı ve kötü durumdaydı. Barı kapatmak durumunda kaldığım için onu evime gerirdim isterseniz size konum atayım sizde gelin ve bartu beyi alın. -Durumu nasıl. -Su an iyi kendisi yanımda ve kahve içiyor isterseniz telefona onu vere bilirim. -Çok iyi olur size zahmet. Telefonu kulağımdan ayırıp bartuya seslendim. -Bartu arkadaşın galiba seninle konuşmak istiyor. Onaylayan mırıltılar çıkardı. Ayılmaya başlamıştı bile. Telefonu hoparlöre alıp ona verdim. Bartu konuşmaya başladı -Efendim -Oğlum bartu çok korktum niye haber vermedin. -Sen sakin ol Ares. Beni burdan alır mısın? -Tamam alırım. Parla hanıma söyle konum atsın. -Tamam Diyip telefonu bana verdi. Hızlıca aynı numaraya konum attım. Konumun hemen ardından bina şifresini ve kat numarasını mesaj olarak attım. Benim yapabileceğim seyler bu kadardı. Birkaç dakika sonra bartu uyuya kalmıştı. Onun üstünü örtüp beklemeye devam ettim. On bes yirmi dakika sonra kapı çalınca oturduğum yerden kalkıp kapıyı açtim. Karşımda bartu gibi uzun boylu kalıplı bir adam vardı. Adam sadece yüzümü inceliyordu. Yüzümü incelerken gözleri yanağımdaki ize takıldı. Konuyu açmasın diye hemen konuştum. -Ares olmalı değil mi? -Evet . Bartu nerde. Sesi çok soğuktu hemen cevap verdim. -Şu an salonda sızdı uyuyor içeri geçip alın isterseniz dediğimde beni onaylayıp bıraktığım boşluktan içeri girdi. Kapîyı kapatıp ona yön vererek salona götürdum. O bartuyu uyandırdı ve ona destek olarak ayağa kalktı. Bana dönüp konuştu -Herşey için teşekkürler. dedi. Tam arkasını döndüğünde aklıma gelen şeyle onu durdurdum. Çantamdan bartunun cüzdanını aldım ve masaya bıraktığım araba anahtarını da alıp Arese uzattım -Bunlar bartunun. Eve kadar yürümemek için arabayı kullandım sorun olmaz umarım. -Yok sıkıntı olmaz. Herşey için teşekkürler. -Rica ederim. Onlar evden çıkar çıkmaz odama gidip üstümü değiştirdim. Pijamalarımı giyip uyku ilacımı aldıktan sonra ihticaçla gözlerimi kapayıp uyumayı bekledim. Bu gün extra mesaiye kaldım diye yarın işe gitmiyecektim ohoh. Evvet nasıldı ilk bölüm. Sizi sıkmadan parlayı aşağı bırakıyorumm. Alisa Parla Coşkun |
0% |