@daisy_x06
|
Konuş asker." Aşağıya düşen kafamı zorla kaldırdım. Karşımda salak herifin biri vardı. Hem de baya salak. Bunlardan akılı biri çıksa şaşarım zaten. Saçlarımı tutan elline bakmaya çalıştım. Bok gibi kokuyordum. Bu koku nasıl geçecek be. Ağzımda oluşan kan tadını önemsememeye çalıştım. Her yerim ağrıyordu şerefsizler iyi dövmüştü. Ağrıyıda bir kenara bırakmaya çalıştım ama bu lanet koku berbattı. Çürük yumurta kokusu bile bu igrenç magara yerden daha güzeldir. Kocaman bir kahkaha attım. Bu manyak ne yapıyor bakışını attı. Umursamadım hergün böyle bakıyorlardı. Ağzıma biriken kanları yüzüne tükürdüm. " Ne yapıyorsun manyak kadın?" Yüzüme indirdiği tokat ile kafam yana döndü. Yüzümde ki gülüş silinmedi. Daha da öfkelendi." Siz Türklerin hepsi manyak bir tane doğru dürüst adam yok aranızda." Bak bak diyene bak. Yandan aldığı bez ile yüzünü sildi." Öleceksin, eğer biraz daha konuşmazsan akşama ölmüş olacaksın." İlk defa haklıydı. Bir aydır işkence görüyordum. Gücüm kalmamıştı artık . Kanım çekilmiş gibiydi. Kemiklerim kırılmıştı dayanılmaz bir acı vardı. Tim ile çıktığım operasyonda üzerimize atılan bomba ile tüm tim arkadaşlarım şehit düşmüştü. Bir ben yaralı olarak kurtulmuştum. Gözlerimi açtığımda ise bu lanet yerdeydim. Büyük ihtimalle öldüğümü düşünüyorlardı. Kimsenin beni aramadığına göre öldüğüme kanat getirmişlerdi. Ölümüm bu itlerin yanında olacaktı daha sonra ise bir köşeye atılacaktım ve ondan sonra bir mezarım dahi olmayacaktı. Kuşlara yem olacaktım. Haberlerde otuz saniye bile anılmayarak kalacaktım. Zorla kapanan gözlerime rağmen açık tutmaya çalıştım. Zordu. Zincirli ellerimi zorlamaya çalıştım bileklerim kesiliyordu artık. Bir haftadır bayatlamış yada küflenmiş ekmekleri vermişlerdi. Midem altı üstüydü. Sesi geldi piçin." Konuş asker. Bak kimse seni arama gereği bile duymuyor." Kollarını iki yana açıp güldü." Burada öleceksin ama eğer konuşursan yaşaman için herşeyi yaparım." Düşen kafamı tutup gözlerime baktı." Banyo yapıp üzerini bile değiştirmeni sağlarım. " Önüme düşen saçlarımı geriye doğru taradı kafamı zorlada olsa geriye çektim." Güzel kızsın yazık etme kendine." Ne kadar inanarak boş konuşuyor. Kafamı usulca salladım." Yaklaş anlatacağım." Biliyordum bakışını attıp dibime kadar girdi. Kulağını ağzıma kadar sokuyordu manyak herif." Şimdi şöyle ki..." Hızlı bir hamle ile kulağını dişlerim arasına alıp çektim. Acı çığlığı doldurdu kulaklarımı durmadım. Gelen iğrenç et tadına rağmen kulağını dişlemeye devam ettim. " Bırak , yardım edin ! İmdat!" Debelenmesi hiç bir halta yaramıyordu. Son gücüm ile dişlemeye devam ettim. İçeriye giren kişleri görmedim. Sırtıma inen ağır sopalar ile bedenim gerildi ama durmadım. Ta ki tüm kulağı kopana kadar. Ellini kopmuş kullağının oraya attıp hızla , acıyla uzaklaştı. Ağzımda ki kopmuş kullağı yere tükürdüm. " Sen manyaksın harbi manyaksın. Ah! " Kopmuş kulağına ulaştı acılar içinde baktı. Oh olsun! Canıma değsin. Maddem öleceğim bir iz bırakmadan ölmeye niyetim yok. İnen son darbe ile gözlerim kapandı. Sesler birbirine karıştı. Sona gelmiştim artık kurtuluş yolu yoktu. " Öldürün bu manyak kadını. Bunun bilgi vermeyeceği belliydi." Gözlerimden bir damla yavaş yavaş süzüldü. Vatan için ölüyorsun dik dur ölürken dik dur . Zordu kalkmıyordu kafam. Zorladım ölümümde dik durmalıydım. Zorladım... Zorladım... Zorladım. Olmadı, kaldıramadım kafamı. Alnıma dayanan namlunun soğukluğu ile gülümsedim. Şehadet yolu görünmüştü. Arkadaşlarımın yanına gidecektim. Geliyorum, bekleyin beni. Hayat film şeridi gibi önümden geçti. Boştu hepsi en güzel anılarım hep askeriyede idi. Çocukluğa dair bütün anılar kara kaplı kutuda saklanmaya devam ediyordu. Çocukluğum acılar ve ızdıraplar içinde geçen çocukluğum. Her güveninde büyük bir darbe yiyen çocukluğum. Sığınacak kimsesi olmadığı için hep tek başına güçlü duramaya çalışan çocukluğum. Saçları hep çekilen, saatlerce soğuk odalara kapatılan, bayat ekmekleri yemek zorunda olan , anne baba diyerek ağlayamayan çocukluğum. Bittiyordu artık tüm acılar. Bedenimiz ile kara toprağa karışacaktı. Olsun dedi bir tarafım. Mezarın olsa ne olacak ziyater edenin bile olmadıktan sonra mezar ne işe yarar ki? Sen hep hor görülen olmadın mı ? Dışlanan, kullanılan olmadın mı? Yaşadığın yeter artık. Bırak bu hayata hiç olmazsa vatanın için bir işe yaradın şimdi ise vatanın için öl. Tetik çekme sesi geldi. Gülüşüm büyüdü. Sona geldik. Derin bir nefes verdim. Vur artık. Silah sesi doldurdu kulaklarımı. Ardı ardına gelen silah sesleri. Panik , bağırışlar ... Acı bekledim galiba ölmüştüm. Şehitler acı çekmez derlerdi galiba acı çekmeden ölmüştüm. Azrail neredeydi? Neler oluyordu? On beş dakika rahat geçti yada daha fazla bilmiyorum. Zaman kavramını kayıp ettim. Büyük bir kapı açılma sesi geldi kulaklarıma. Silah sesleri devam etti. Kafam tutuldu yavaşça kaldırdı gözlerimi yarı açıp baktım. Kahve gözler ve bu odadaki iğrenç kokuya rağmen kestane kokusu. Gözlerim yavaşça kapandı. Zincirlerin açılma sesi geldi kulaklarıma ve yere düşmek üzere olan bedenim sıcacık bir göğse çekildi. Gür ve sert sesi ile bağırdı." Burada biri var ." Elleri tenime değiyordu. Normaldi sütyen ve kinotan başka hiç bir şey yoktu üzerimde. Kalkmak istedim. Olmadı. Bedenime dokunma demek istedim. Olmadı. Üzerimi ört demek istedim. Olmadı. Hiç bir halt olmadı. Kafamı kolluna yasladı. Saçlarımı geriye doğru taradı. Yine bağırdı." Buraya gelmeyin. Derya kıyafet getir hemen." Belimden tutup kaldırdı. Bir iki saniye kaldırdıktan sonra tekrar başımı koluna yasladı. Üzerime bol ve büyük bir çeket örtüldü. Konuşmak istedim. Siz kimsiniz demek istedim ama diyemiyordum. Gözlerim dudaklarım uhu yapıştırmış gibiydi. Sıcak göğse biraz daha çekildim. Nasırlı elleri saçım, yüzümde gezindi. Silah sesleri susstu. Büyük bir sessizlik oluştu. Kan kokusu genzimi yakıyordu. Koku git gide çekilmez bir hale geliyordu. Başka bir adım sesi duydum. " Komutanım ne olmuş bu kıza?" Kız sesi sert ve kendinden emin bir kız sesi . Yanı ucuma çöktü kafamı tutup kendine çevirdi şah damarıma ellini koydu . Bekledi." Nabzı çok yavaş ." Demek ölmemiştim. Peki bunlar kimdi? Komutanım dediğine göre askerdi. Gelmişlerdi. "Komutanım siz çıkın ." Bedenim sıcak göğüsten uzaklaştı başka bir kollar arasına alındım. Sıcaklık dağıldı. Sert ayak sesleri git gide uzaklaştı. Üzgün geldi kızın sesi." Ne hale getirmişler şerefsizler." Bedenim kaldırıldı. Başımdan kıyafet geçirildi. Kafamı yere koyup bacaklarım arasından eşofman giydirdi galiba . Bilmiyorum. Şuan hiç bir bok bilmiyorum. Bilincim git gide kayıyordu. Kız gür sesi ile bağırdı." Gelin komutanım." Bedenim kaldırıldı. Bir iki saniye sonra ise bir aydır çamurlu içtiğim su aksine temiz su dudaklarıma değdi. Yüzüme hafif su sürdü yumuşak elleri ile . Sert adım sesleri ve sonra kestane kokusu tekrar sardı etrafımı. Bacaklarım altına bir ellini geçirdi bir elli ile belimi tutup göğsüne doğru çekildim. Sıcaklık sardı , bedenim üşümüş gibi sıcaklığa daha çok sokuldum. Yavaşça yerden kaldırdı. Kafam göğsüne düştü. Karışık sesler geliyordu ama hiç biri net değildi. Süzülen kanları hissediyordum. Ağrıyan bedenim daha çok ağrıyordu. Hızlı yürüyordu. Bir yere atladı sıcaklık daha çok artı. Bilincim artık tamamen kapanmıştı en son hatırladığım üzerime bir çeket örtüldüğü ve bana dayan, yaşa diyen naif bir o kadar da sert bir ses . Yakından gelmişti hem de çok yakından. Sonrası yoktu herşey karanlığa büründü.
********
Bir buçuk ay sonra...
" Hemşire hanım beni çok sevdiniz her halde." Kadının bıkın bakışları bana dönerken ben ondan daha bıkkın bir bakış attım. " Çok sevdiyseniz ben sizi sık sık ziyarette gelirim ama artık çıkartın bu lanet yerden beni." Ya sabır çekip iğneyi seruma enjekte edip bana döndü." Bakın Deniz hanım biraz daha kalmalısınız." Hay kalmanı. Zorla adam tutuyorlar ya . Bu resmen zorla insan tutmaktır." Ben iyiyim bakın ." Ellerimi açıp kendimi gösterdim." İyiyim." Sondaki harflerin üzerine basa basa konuştum. Kadın göz devirmemek için kendini zor tutarken konuştu." İyi olduğunuza emin olalım çıkartırız zaten." Hasbinallah." Hanımefendi beni benden daha mı iyi bileceksiniz. İyiyim diyorum iyi." Sonda sesim yüksek çıkarken hemşire pek beni taktığı yoktu. Serum ile kendimi boğmama on saniye falan. " Çıkartın beni ya ." Sinirle saçlarını elleriyle karıştırdı. Çok bile dayanmıştı bana . Hastane sevmiyordum , Sevmiyorum. " Bakın, olmaz diyorum." Yalvaran bakışlarla baktım." Lütfen, kaçtı dersiniz ne olacak?" Daha da yalvararak baktım." Zor durumdayım diyorum neden anlamıyorsun." Anla beni artık be kadın. Asker kadınım rüşvet verip öyle kaçacağım şimdi hastaneden o duruma geldim. Takmadı bile beni. Son kontrolleri yapıp bana döndü tekrardan." Biraz daha sabırlı olun." Başlarım şimdi sabıra." Hanımefendi sabırlı olalım diye şurada altın yumurta sıçacağım şimdi. " Başlarım yalvarmasına şimdi eski taktikten devam . Sinir." Artık mesleğin başına dönmem gerek. Biraz daha burada kalırsam yemin ederim hemşire olmama şu kadar kaldı." Ellim ile de az işaretini yapmayı ihmal etmedim. Hemşire tam konuşmaya hazırlanıyordu ki kapı açıldı. Asker üniforması içinde heybetli, geniş omuzlu bir adam girdi. Rütbesine baktım. Albaydı yerimden hemen toparlamaya çalıştım. Yüzünde babacan bir gülümseme oluştu." Rahat ol kızım." Hemşireye yandan bir bakış attı." Bizi biraz yalnız bırakın hemşire hanım." Hemşire anında kafasını sallayıp dışarı çıktı. Bir ben şu kapıdan çıkamıyorum. Daha dik konuma geldim. Koca albayın karşısında yayılarak yatamazdım. Yatağın yanındaki koltuğu çekip oturdu. Gözleri üzerimdeydi." Nasılsın Deniz?" "İyiyim komutanım." Başını aşağı yukarı salladı. Kafasındaki bereyi çıkartıp omzuna taktı." Bütün hastaneye kök söktürmüşsün." Şunlara bak hemen şikayet etmişler." Ne yapıyım komutanım çıkartın diyorum yok deyip duruyorlar. " Biraz daha yok derlerse hastane kaçağı olacağım bu gidişle. Gülümsedi. " Hastane bende hiç sevmem." Sağına soluna baktı masanın üzerinde duran beremi görünce elleri arasına aldı. " Askerliği özledin mi?" Hiç düşünmeden cevap verdim." Özledim komutanım." İçli bir nefes kaçtı dudaklarımdan. Özlemek ne kelime yandım, tutuştum. Mesleğim benim hayatım, herşeyim. Beremi elleri arasında çevirdi. " Deniz tüm tim arkadaşların şehit olmuş ." Bu noktada durdu derin bir nefes aldı. Kolay değildi tam tamına on iki şehit. Gözlerimi hastanede açtığımda hıçkıra hıçkıra ağlamıştım. Ağrılarıma değil , acılara değil . Şehit olmuş arkadaşlarıma...Her gece uyumadan ağladım , her sabah ağlayarak uyandım. Esir düştüğümde ağlamaya fırsatım olmamıştı acımı fark etmeye fırsatım olmamıştı. Ağlayamazdım, düşmanların önünde güçsüz durup onları sevindiremezdim. " Kolay değil ama vatan sağolsun demekten başka da ellden bir halt gelmiyor işte." Başımı dik konuma getirdim." Gelir komutanım, onlar için yaşayarak , onların mirasını devir alıp vatanı korumaya devam ederek , düşmanlara aman vermeyerek , adlarını yaşatarak ." Gözleri kısılırken hafifçe tebessüm etti. " En önemlisi intikamlarını alarak." Yerinden ayaklandı ellinde tuttuğu bereyi başıma taktı." Ben Albay Mustafa Akaydın seni Kartal timine alıyorum." Duyduğum isim ile gözlerim kocaman açıldı. Mustafa Akaydın mı? Şu meşhur adı ve namı her yerde geçen ünlü Albay ve onun kurduğu özel timi kartal. Güldüm." Şaka mı yapıyorsunuz? " Bir anda ciddileştim." Ha şakaysa hiç hoş değil. " Sağa sola baktım." Kesin bir kamera şakası." " Niye olsun ki?" Kamera da gözükmüyordu. Hastanedekiler benden bıktığı için böyle bir şaka yapma olasıkları çok yüksekti." Neden olacak Mustafa Akaydın olduğunu söylüyorsunuz. Siz kolay kolay hiç bir askerin ayağına gelmezsiniz ve Kartal timine öyle kolay kolay adam almazsınız. Bu durumda bu anca bir şaka olabilir." Dudaklarımı büzdüm." Şakaysa gerçekten hoş değil. Lütfen çıkıp gidin saçma sapan şakalar yapmayın bana. İşiniz gücünüz yok mu bu hastanenin bana şaka yapıyor." Dertliyim zaten. Küçük bir kahkaha attı." Yarın sabah altıda askeriyede ol o zaman şaka mı değil mi görürsün." Omzundan beresini alıp kafasına tekrar taktı. Heybetli adamdı vesselam. Kapıya yöneldi kapı kolunu tuttuğunda bana döndü." Bu arada o adamın kulağını gerçekten kopardın mı?" Az bile yaptım. " Evet." Beter olsun. Sürüm sürüm sürünsün İNŞALLAH. İçimde ki ses duamı bitirdi. Amin. Helal kız sana der gibi bir bakış atıp kapıyı açıp çıktı. Yerimden yavaşça kalktım etrafa baktım. Her yeri altı üstüne getirdim. Eee hani kamera ? Bir kez daha tur geçtim. Yoktu. Kapı açıldığında biraz önce yalvardığım hemşire ellinde ki evraklar ile içeriye girdi. Dağılmış odayı görünce boş boş baktı bana." Ne yapıyorsunuz Deniz hanım?" Bende ona boş boş baktım." Kamera nerede?" " Ne kamerası?" Harbi bu kadar şaka da fazla ama ." Bana şaka yapıp çektiğiniz kamera." Boş bakışları durdu." Size şakamı yaptılar?" Ne yani bu kadında mı bilmiyordu. Başımı salladım." Evet kamera biraz önce gelen albay , oyuncu yada doktor değil mi?" Boş bakışları dağılırken kocaman bir kahkaha attı. Ne var acaba gülecek." O gelen kişi gerçek bir Albaydı." Ne ? Ne ? Ne ? Kalbime inme inmiş olabilir. Gerçek albay hem de Mustafa Akaydın. Kartal timi . Şaka değil. Hemşire koşarak yanıma gelip kolumu tutu." iyi misiniz?" Değilim şuan harbi değilim. Adamın hata koca albayın yüzüne şaka yapıyorsunuz dedim yetmedi dudak bile büzdüm. Allah'ım kahret beni. Gömün beni şuraya ne olur. Ellim kalbime gitti. " Hemşire hayatında ki en rezil insan ile tanışmış olabilirsin." Şaşkın şaşkın sordu." Kimle?" Buda sorumu be hemşire. Dertli halimle kendimi gösterdim." Aha karşında duran vatandaş." Kaşları çatılırken kollumdan çekiştirip yatağa oturtu ve o malum soruyu sordu." Ne halt yediniz?" Tek dizimi kendime çekip kafamı da dizime vurdum." Ne sen sor ne ben söyleyeyim." Şuan sadece rezilliğim ve ben kalıyım. Lütfen. Adama çıkın gidin dedim. Millet adamın karşısında tir tir titrerken, timine girmek için götünü yırtarken benim yaptığıma bak. Hemşire durumun ne kadar ciddi olduğunu anlayınca omzumu okşadı." Asıl şimdi geçmiş olsun size." Dostlar sağolsun.
*******
Allah'ım sen koru. Bugünkü kırkıncı değişim olabilir. Bir kere daha deyim. Allah'ım sen koru. Kırk bir. Üzerimi başımı düzelttim. Askeriyenin içinde kırkıncı turum oluyordu. Normal. Adamın yüzüne bakacak bir yüzmü kalmıştı. Bir tur daha atıyım kırk birinci olsun. Harbi harbi bir tur daha attım askeriyede. En sonunda olduğum yere çöktüm. Ellerimi havaya açtım." Allah'ım neden böyle şeyleri benim başıma veriyorsun? Haşa isyandan değil ama neden yani?" Etrafımda garip garip gözler bana bakınca ellerimi indirdim. Harika ilk günden iyi rezil oluyorum. Dertli başımı salladım. Arkamda sert adım sesleri kulağımı doldurdu. Dönüp bakmadım şuan kimse ile uğraşamam." Ne yapıyorsun sen orada ?" Ne yapıyora benziyorum acaba." Görmüyor musun oturuyorum." Sesi sinirli çıktı." Onu görüyorum. Neden askeriyenin ortasına oturuyorsun?" Bir sen eksiksin zaten. " Allah rızası için git be." Burada dertliyiz, stresliyiz daha sayıyımı? Sert adım sesleri biraz daha yaklaştı. " Kalksana kızım şuradan." Önemsemedim. Normal bir askerdi işte komutan falan olsaydı zaten hiç böyle konuşmaz kollumdan tutup kaldırır daha sonra ise bir güzel ağzıma sıçardı. Bu normal konuştuğuna göre komutan değildi. " Komutan görmeden kalk şuradan." Sinirle bağırdım." Senin işin gücün yok mu? Git be adam." Ellerimi kafama koyup şakaklarımı ovuşturdum." Git talim falan yap. " Derin bir nefes aldı. " Asker dedim kalk şuradan." Bir adım daha yaklaştı." Hem bu nasıl konuşma tarzı?" Harbi sınıyor yüce rabbim." Ne bekliyorsun kardeşim ha ? Aynı rütbedeyiz belki de benden bile düşük rütbedesin." Az yardımcı olsa ne olur ? " Ya sabır adamı sinir etme." Ellimi umursamazca salladım." Asker defolup git . Biraz daha başımda durursan siniri sen görürüsün." Hayret nidası döküldü dudaklarından." Ha öyle ?" Başımı salladım." Başında durursam ne olur?" Dişlerimi sıktım." Seni bir saat askeriyenin etrafında tur atırma ihtimalim çok yüksek." Komutana saygı nerede kaldı acaba ? Diyene bak koca albaya odadan çık git dedim. Başka bir kişinin sesi geldi." Komutanım Mustafa Albay timi toplamanızı emreti." " Tamam koçum." Komutan mı? Bakma kızım bakma . Sinirli sesi kulaklarımı doldurdu." Seninle sonra konuşucaz." Konuşmasak ne olur ? Allah'ım yardım . Sert adım sesleri uzaklaşırken kafamı daha sert dizlerime vurdum. Berbat bir gün oluyor. Adım sesleri tamamen uzaklaşınca. Yerimden zorla kalktım. Kaçıp gitsem ne olur ki? İç sesim cevap verdi."Albay ağzına sıçar." Doğru. Gidip yüzleşmek en iyisi. Hem belki unutmuştur bu deli falan deyip umursamamamıştır. Amin büyük amin hemde. Adımlarımı zorlaya zorlaya askeriyeden içeriye girdim. Girişte duran askere yaklaştım." Merhaba Mustafa Akaydın ile görüşecektim." Kafasını kaldırıp bana baktı." Kimsiniz?" Büyük bir salak . Tabi bunu diyemedim." Deniz Özal ." Yerinden anında kalktı." Beni takip edin lütfen komutanım." Yerinden çıkıp askeriyenin binasından çıkıp talim alanına doğru yürüdük. Önceden görev yaptığım askeriye binasına benzemiyordu burası. Daha büyük ve gelişmişti. Yüce mevlam yüzüme gülüyordu galiba. Talim alanına geldiğimizde yanımda ki asker uzaklaşırken ben derin bir nefes aldım. Almaz olaydım daha da heyecan yapmama sebep oluyordu. Albay elleri arkasında bağlı , sırtı bana dönük duruyordu yanında ise başka bir asker vardı galiba binbaşıydı karşılarında ise sıra sıra dizilmiş askerler vardı. Derin bir nefes daha alıp omuzlarımı en dik konuma getirdim. Sağlam ve sert adımlarla yürüdüm. Yanlarına gelince gözler bana döndü. Ellimi alnıma götürüp selamımı verdim." Üst Teğmen Deniz Özal emredin komutanım." Sesim alanın içinde yankı yaptı. Allah'ım ne olur hatırlmamış ol. Gülümsedi. " Rahat teğmenim." Başımı sallayıp ellimi indirdim. Bana bakan meraklı gözleri hissediyordum ama bakmadım. Albay eğlenen bir ifade kondurdu yüzüne." Ne o? Hani şakaydı?" Allah kahretsin gerçekten. Sesim bir yerlerime kaçmış olabilir." Kusura bakmayın komutanım dün için ben öyle çıkışmak istemezdim." Başımı önüme eğdim." Yani şaka yaptılar sandım o yüzden öyle bir tepki verdim." Sesim alo neredesin şuan ? Ellini omzuma koyup sıktı." Bir daha olmayacağına eminim Teğmenim. " Vala asla olmaz. Olursa da kendimi camdan aşağıya atarım. Omzumu bırakıp karşıya döndü." Kartal timi yeni arkadaşınız Deniz Özal." Karşıya çevirdim bakışlarımı. Karşımda dokuz erkek bir kadın vardı . Hepsi güçlü ve heybetli duruyordu. Demek o meşhur kartal timi buydu. Ve ben şimdi bu insanların arasında olacaktım rüyaysa biri beni acil cimciklesin lütfen. Acil ihtiyaç şuan . Albayın yanında duran binbaşı bana bakarak konuştu." Artık yeni yuvan burası Deniz." Bakışlarını karşıya çevirdi." Özel olarak Kartal timine seçildin bunun hakkını vereceğine eminim." Ben hiç emin değilim binbaşım şuan . " Neden ben ?" Gayet makul bir soru bence . O kadar asker arasından neden ben? Albay soruma cevap verdi." Çünkü Teğmenim yaralı ele geçirileceksiniz ve bir de üstüne bir ay işkence görüp bir kelime dahi etmemek her yiğidin harcı değildir." Yüzü sert dursada sesi yumuşak çıktı." Ve senin hakkında aldığım bilgilere göre görünüşünüze göre çok büyük işler yapmışsınız. Kartal timine girmek için yeterli gördüm." Bakışları timin üzerinde gezindi." Ve seni özel olarak timden bir kişi istedi." Kaşlarım merakla havalandı." Kim olduğunu sorma. Söylemem ama şunu bil seni bu time almış olmam burada hep tutacağım anlamına gelmez." Parmağını bana doğru kaldırdı." Yaptığın bir hatada timin dışında bulursun kendini." " Emredersiniz komutanım." Emredersiniz de komutanım aklımda bin tane soru bıraktınız. Beni kim istemiş olabilir ki ? Time göz ucuyla baktım . Tanıdığım kimse yoktu hata hepsini ilk defa görüyordum. Hani biri gördü diyelim benim gibi birini kim ister ki? Ben istemem açıkçası. Binbaşı düşüncelerimi sesi ile böldü." Murat , arkadaşına yardımcı ol." " Emredersiniz komutanım." Siktir . Büyük siktir . Daha büyük siktir. Bu o sesti sabah kabadayılı tasladığım kişi. Beni gömün şuraya toprak bile atmanıza gerek yok. Toprak bile bu reziliğim üzerine başıma yıkar yerleri. Yutkundum. Kafamı sesin geldiği yöne çevirdim. En başta ikinci sırada uzun boylu o ne be adamda resmen bir doksandan fazla boy var. Siyah askeri kesim saçlar. Kahvenin en koyu göz rengi. Sert çene hatları, geniş omuzlu ve baya heybetli bir adamdı sesi gelen kişi. Gözleri üzerimde hayli gezindi. Acı bana Allah'ım. En keyifli haliyle konuştu." Arkadaşı bir saat askeriyenin etrafında tur atırıp tanıtırım." Bittim. Ellimi yüzüme yapıştırdım. Gömün diyorum beni şuraya . Ne olur? Para bile veririm yeter ki gömün beni şuraya . Binbaşı gülümsedi." İyi o halde siz tanışın." Gitmeyin. Albay ile yavaş yavaş uzaklaştılar. Ve gözden kayıp oldular. Adımlarım yavaş yavaş geriledi. Kaç kızım kaç . Tam arkamı dönmüşken sesi geldi. " Nereye Deniz teğmenim?" Dünyanın diğer ucuna. Yavaşça dönüp en tatlı halimle gülümsedim." Hiççç komutanım." Güldü en keyifli şekilde hem de." Daha size askeriyeyi tanıtacaktım." Tatlı gülümsememi bozmadım." Hiç gerek yok inanın komutanım. " Bir Allah'ın kulu kurtarsın beni . " Hem siz hiç yorulmayın." Olur mu canım bakışını attı." Yoo ben yorulmayacağım zaten." Dilimi keşke eşek arıları soksaydıda o lafları etmeseydim. Elli ile yanına gelmem için işarete bulununca içimden bildiğim tüm duaları okudum. En ortada olan sarı saçlı bir çocuk konuştu." Ne oluyor komutanım?" Ne olmuyor ki sarı saçlı bey. O ise en keyifli haliyle konuştu." Hiç Sercan arkadaş ile bir hesabımız varda onu görelim dedik." Yanına geldiğimde bakışları bana döndü." Demi Deniz teğmenim?" Başka bir çocuk konuştu." Siz ne ara tanıştınız ki?" Tanışmaz olaydık. Bir adım geriledim ama işe yaramadı attığı sert bakış ile yerime mıhlandım. Allah'ım şuan harbi yardım . Sert bakışları bendeyken soruma cevap verdi." Bir on beş dakika oluyor." Kafasını çevirip talim alanına baktı . " Üzeriniz pek koşmak için uygun değil Deniz teğmenim." Biliyordum başıma geleceği. Kendime söve söve üzerimde ki çeketi çıkartım altımda tişörtüm ile kaldım. Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptım. Arkadaşlarına talim alanının kenarını gösterdi." Lütfen kenara arkadaşlar." Diğerleri merakla bana bakıyordu. Ne halt yediğimi merak ediyorlardı kesin. Lafı ikiletmeden kenara geçtiler. Adının Sercan olduğunu öğrendiğim çocuk konuştu." Ne oluyor anlamadım hiç?" Ben anlıyorum Sercan. Hayat ağzıma dolu dolu sıçıyor. Ellerini arkadan birleştirdi. Talim alanına baktım. Bu önce ki talim alanından daha büyük bir alandı. Harbi bittmişim. " Bir saat boyunca tüm talim alanını koşuyorsun bu sırada askeriyeyide tanımış olursun." Kızım sevimli ol. En tatlı halimle yaklaştım kafamı yukarıya kaldırdım adamın yanında kısa kalıyorduk. Burnuma dolan kestane kokusu ile afaladım bu koku tanıdık geliyordu. Ama nereden? Şuan konu bumu? Kafasını bana eğdi." Komutanım ben bir halt yedim büyüklük sizde kalsın. Ne olur?" Kaşları çatıldı." Biliyormusun Deniz?" Neyi ya ? Ne bileyim ben ? Boş boş baktım. Allah razı olsun konuştu." Ben biraz kinciyimdir he bir de sayğısızlığa tahammülüm yoktur. O yüzden büyüklük bende kalamaz." Elli ile talim alanını gösterdi." Marş marş." Diren kızım." Özür dilerim. Hem ben öyle konuşmak istemezdim şey oldu..." Ne oldu be kızım ne oldu? Adama gittin diklendin olacağı buydu. Az düşünde konuşsan ne olur sanki. Azıcık düşünerek konuşsan ne güzel olur. Tek kaşı usulca havalandı." Ne oldu?" Boş direnme kızım." Ben..." Ne sen ?" Yani ben..." Dilim konuşur musun lütfen emrediyorum şuan sana ." O an sinirliydim o yüzden çıkıştım size ." Kollunu tuttum yalvaran bakışlarla baktım." Vala istemeden oldu özür dilerim." Çarpılmaya son üç saniye. Gözleri kısıldı. Acı ne olur acı." Daha iyi ya sinirinizi atarsınız." Bir anda yürüyünce dengemi kayıp eder gibi oldum ama hemen toparlandım. İç sesim konuştu." Hem koş hemde ne olur kendine bir söv." Kenara geçtiğinde kollarını önde bağladı. Diğerleri ona soru sorarken o bana bakıyordu sadece. Biliyordum başıma geleceği. Derin bir nefes alıp koşmaya başladım. Sesli sesli kendime sövmeyi de ihmal etmedim. " Allah harbi belamı versin. Yani koca dünyada çatacak başka adam bulamadım mı?" Koş kızım koş. Koca Kartal timine gir ilk günün böyle olsun. Buda anca benim başıma gelir zaten. Koştum ... koştum... Koştum artık bir yarım saat rahat geçmişti belki daha fazla. Nefes malum yerimden çıkıyordu ama o benden bir saniye bile bakışlarını kaçırmıyordu. Harbi kinci bir adam. Kızım bu adam sana acımaz . Ayaklarımda artık gücüm kalmamıştı. Olduğum yere yığılmama on beş saniye falan. Rahat bir on beş tur atmışımdır belki daha fazla . Ulan dilim konuşmazsın konuşmazsın olmadık yerde konuşacağın tutu. Şu dilime kesinlikle kilit vurulmalı. Bir tur daha atarken sonunda o ses geldi." Yeterli bu kadar." Olduğum yere kendimi attım . Göğsüm hızlı hızlı inip kalkıyordu. Allah rızası için biri su getirsin. Terden sırılsıklam olmuştum. Şuna bak tişört resmen suya girmiş gibi ıslanmıştı. Önüme dayanan suyu hızla kapıp kana kana içtim. Kız sesi geldi." Ne yaptın da komutanım bu kadar sinirlendi sana ?" Biten şişeyi kenara koyarken durdum. Bu seste tanıdıktı. Kafamı anında yanı başımda duran kıza çevirdim. Sarı ve kumrala çalan saçları yeşil gözleri vardı. Yüz tanıdık değildi ama ses . Silik silik anılar canlandı kafamda." Komutanım çıkın." " Ne hale getirmişler şerefsizler." " Nabzı yavaş." Bu o kızdı beni kurtaran yada o kadar koşudan sonra beynim beni yanıltıyordu. Gülümseyerek ellini bana uzattı. Uzattığı elli tutup yerden kalktım." Kartal timine hoş geldiniz komutanım." Ellimi tutup salladı." Ben Derya Hazar." Mal mal baktım. Kafamı karşıya bana bakan gözlere çevirdim. Koyu kahve gözler. Kestane kokusu... Mal ifademden kurtuldum." Hoşbulduk pek hoş bir tanışma olmadı ama neyse ." Ellerimiz birbirinden ayrılırken benim gözlerim hala bana bakan koyu gözlerdeydi. Zorla önüme döndüm. Gülümseyen ifadesi bozulmadı." Gelin hadi." Timin yanına yürürken zorla ayaklarımı sürüyüp timin yanına geçtik. Canıma okuyan adamın yanında durdum. Burnuma ağır bir kestane kokusu doluyordu. Beynim benim ile oyun mu oynuyorsun? Kurtuluş anımı tam hatırlamıyordum ama bu kestane kokusu o hiç gitmemişti zihnimden. Tim tek tek benim ile tanışırken ben hala kestane kokusunu düşünüyordum. En son o kaldığında ellini bana uzattı." Şimdi gerçekten tanışalım." Ellini tuttum nasırlı büyük eller ya bu ses . Zihnimde bir ses yankılandı. "Dayan , yaşa." " Burada bir kişi var." " Buraya gelmeyin. Derya kıyafet getir." Hastanede yanı başımda duyduğum seste bu sesti. Bir hafta boyunca yanıma biri gelmişti. Parça parça olsada doktor ile konuşmaları hatırlıyordum. " Bakacak kimsesi yok mu ?" Dedi doktor. "Kayıtlarda hiç bir ailesi yok." Sonra ise." Durumu nasıl?" " Ağır , çok bile dayanmış." Kağıt sesleri." Nasıl dayanmış aklım almıyor çoktan ölmüş olması lazımdı." Şaşkın bir ses ." Nasıl olmuş bu?" " Küçükken dayak yemeye alışmış olması lazım yada daha ağır şeyler yaşamış olmalı yoksa dayanması mümkün değildi. " " Ne olacak peki durumu?" " Bilmiyorum Murat bey ama gördüğüm kadar çok güçlü bir kadın." Sesszilik oluştu bir kaç saniye." Atlatacağını düşünüyorum lakin bir hafta çok kritik başında birisinin durması gerekiyor." Hiç beklemeden cevap geliyor." Ben dururum doktor." Sonrası yoktu. Başka bir anı önüme geldi. Gözlerim kapalıydı ama sesleri anlamıştım. " Ne yaşadın sen ? Bu kadar dayanman imkansız . Küçükken ne yaşattılar da bedenin bu kadar güçlü durdu?" Alnıma değen nasırlı eller. Saçlarımı yavaş yavaş geriye doğru tarıyordu . Sıcaktı elleri. " Dayan , yaşa." " Ölmek için çok erken." " Buradayım korkma ." " Kabus geçti." " Ağlama buradayım." " Yanındayım, korkma." " Yaşayacaksın." " Yaşa be kızım hadi son bir gayret." " Titreme , buradayım." " Geçti, kötü bir rüya sadece." Ve aklıma gelmeyen nice şey. Ama net olan bir şey onun sesiydi. Baş ucumda beklediği anlar . Gözlerim kapalı olduğu halde okuduğu kitaplar. Bir an olsun yanımdan ayrılmayan kestane kokusu. Yutkundum. Genzimi acı bir sızı doldu. Hiç tanımadığım bir adam bir hafta boyunca başımda beklemişti. Bir an olsun yanımdan ayrılamamıştı. Beynim bana oyun oynamıyorsa oydu. Dikkatle yüzüme bakıyordu. Anlamsızca geçen bakışmamızı bölüp kafamı önüme eğdim. Sessizce mırıldandım." Teşekkürler." Başını sağ omzuna doğru yatırdı. Benim gibi sessizce mırıldandı." Ne için?" Yutkundum. İçim şuan neden garipti yada ağlama isteğim vardı. Bilmiyorum. Derinlerden yıllar sonra çocukluğumun sesini duydum." Çünkü ilk defa bir kişi seni önemseyip başında durdu ." Dolan gözlerimi kaldırdım. Koyu kahve gözlere baktım." Hastanede yanımda durduğunuz için." Ellime yayılan sıcaklık bu sıcaklık onda vardı sadece. Diğerlerinin elleri normal gelirken onun elleri sıcacık geliyordu. Hatta hayatım boyunca ilk defa bir erkeğin elli sıcak geliyordu. Ellimi hızla çektim ellinden. Afaladı hem de çok . Konuşmadı yada evet yanındaydım diye onay vermedi sadece baktı. Dolan gözlerimi gizlemek için kaçırdım. Güçsüz duramam. Karşımda duran kartal timine baktım. Yeni bir tim yeni bir heyecan. Ve derinlerden gelen o ses." Kimseye güvenme."
|
0% |