Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10. Bölüm

@daisy_x06

Evet yeni bölüm ile karşınızdayım. Öncelikle nasılsınız? Umarım iyisinizdir.

Bol bol yorum atıp oy vermeyi unutmayın lütfen 🤍

İyi okumalar dilerim.

​​​​

 

                         🌊

"Kızım yavaş olsana."

En ters bakışımı attım. Bu adam gerçekten vurulduktan sonra iyice bir nazlı oldu ha! Yarasının üzerine bezi bastırıp temizledim. Yandan sargı bezi ile de bir güzel sardım. Aslında şu sargı bezini bir de ben kafama sarsam tüm tasa dert bitter.

İşim bittince yerimden kalktım. Ama koltuğun üzerinde duran çorapları görünce adımlarım durdu. En ters bakışımı karşımda eşofman ile oturan adama çevirdim. " Murat bu ne?"

Boş boş göz kırpıştırdı." Çorap işte."

Sağol ya ben bilmiyordum." Onu görüyorum bunun burada ne işi var? Daha evi sabah temizledim." Dertli ellimi kafama attım.

Ellini yüzüne götürüp çenesini kaşıyıp bana en saf bakışını attı." Allah Allah o oraya nasıl geldi acaba?"

Acaba? Yandan duran yastığı alıp tam kafasına attım ama pek bir işe yaramadı. Hava da tutu yastığı aynı şekilde bana attı. Bir anda atması ile hazırlık yakalanınca bedenimi çevirdim pek bir işe yaramadı yastık karnıma gelmişti." Ula ben seni varya şimdi!" Ellimdekileri koltuğa bırakıp yandan iki üç yastık alıp ardı ardına kafasına attım. İki tanesini tutu ama sonradan gelen iki tanesini tutamadı. Bir yastık daha atıyordum ki..

" Yaram yaram!" Yastığı kenara koyup hemen yanına koştum. Yarasına bakmaya çalıştım.

" Ne oldu? Çok mu sert attım? Acıyor mu?" Yaraya baktım pek bir şeyi yoktu." Ay Muraaat özür dilerim." Adama sinirlendik diye canından edeceğiz.

Bir anda kocaman bir kahkaha attı. Bellimden kavrayıp koltuğa yatırdı bedenimi." Sen sinirlenince sanki şiven biraz Karadenize kayıyor."

Omzuna sert bir yumruk geçirdim." Ula kot kafalu uşak, yaralısın sen yaralı. " Siktir. Şu an tepemde duruyordu ve benim altımda ki tişört baldırlarıma kadar açılmıştı. Dün gece verdiği tişörtü çıkarmamıştım. Evinin içinde onun tişörtü ile geziyordum. Canım pekte çıkarmak istemiyordu açıkçası. Sakın sebebini bana sormayın. Bende bilmiyorum.

Gözleri yüzümde gezinirken keyifle baktı." Eee ne olurmuş bana?" Elleri yavaşça tişörtüme uzanıp aşağıya doğru çekti." Sakin ol görmedim."

Yutkundum. Sinire sığın kızım." Ne olcak? Ne diye ani hareketler yapıyorsun bir de beni kaldırıyorsun." Allah Allah sinirliyiz burada. Değiliz yemin ederim ateş basıyor. Kaşlarımı çatmaya çalıştım.

Tepemde en güzel gülüşünü gönderdi. Yüzümde bir hayli gezindi gözleri." Ne o? Sen bir kızardın sanki."

Ne alaka ? Ne alaka ? Çok alaka tepemde böyle durup birde böyle güzel bakarsan tabi kızarırım." Yoo hava sıcak."

Gözleri kulaklarıma baktı. Siktir. Adam yalan söylediğimizi anlıyordu. " Sıcak demek? Havanın sıcaklığı olduğuna emin miyiz?"

Değiliz. Çık bakalım işin içinden çıkabilirsek. Başka bir konudan gireceğiz. Boynundan sarkan künyeyi tutup en uysal ve nazlı bakışımı attım." Murat bu evi sen mi dekarasyon ettin?"

Gözleri kısılırken , gülüşü daha keskin bir hale geldi. Ay buna da siktir cidden. Bu gülüşü ilkti diğerlerinden daha farklı ve daha erkeksi. " Hayır , kız kardeşim dizmişti evi."

Demek sevgilisi ile değil. Künyesi ile oynamaya devam ettim. Uysal halim devam etti. " Muraaatt."

" Hı?"

" Sen hangi rengi seviyorsun?"

" Mavi ve yeşil."

Benimde en sevdiğim renklerdi. Şu önce ki konuyu unutturmak için bir kaç soru daha sormam gerekiyordu. Nazlı bir bakış attıp konuştum." Muraaatt."

" Hı?"

Çocukluğum eridi eriyecek seviyeye gelmişti." O nasıl erkeksi ses öyle be."

Şurada bir an yaşıyoruz bölmeyin lütfen. Bu bir emirdir.

" Sen hangi şarkıcıyı seversin?"

" Sezen Aksu."

Neşeyle şakıdım." Ayy bende çok severim."

İçli bir nefes verdi." Sen arada şey oluyorsun?"

Merakla baktım." Ne oluyorum?"

" Çocuk."

Güldüm." Ne varki bunda kötü bir şey mi? Çocuk olmayım mı?" Bir tek senin yanında çocuk oluyorum be adam. Ama galiba bu durum onu rahatsız etmişti. Kötü mü yapmıştım yanında çocuk olarak?

Gülüşü bozulmadı." Kötü değilde fazla tatlı oluyorsun." Kalp iptal." Ve çocuk ol ama sadece."

Meraklı bir bakış daha attım." Ne sadece?"

İçli nefesi dudaklarıma vururken, gözleri yüzümün her zeresine yoğun baktı." Sadece benim yanımda çocuk ol."

Afaladım hem de hiç olmadığım kadar. Dillim benden bağımsız yine hareket etti." Ben zaten bir tek senin yanında çocuk oluyorum." Şu dillime kilit getirin. Hemde böyle asmalı kocaman bir kilit. Bakışları hala dururken boğazımı anlamsızca temizledim." Ben kalkıyım , ocakta yemeğim vardı." Allah kahretsin gerçekten. Adamın evindeyim bula bula bu bahaneyimi buldum? Adama yalanda söyleye miyoruz. Laneti.

Gülüşü daha da büyürken, yavaşça üzerimden çekildi. Yattım yerden kalkıp karışmış saçlarımı daha da karıştırdım. Göz ucuyla yandan baktım , elline aldığı tişörtü üzerine geçiriyordu. " Eee senin ocakta yemeğin yok muydu?" Allah'ım yeri bir yarar mısın? Bir ömür içine girmem gereken konular var .

Yerimden hemen kalktım. Yüzüne bakmadan koltuktan bezleri alıp odadan çıktım. Mutfağa giridiğimde bezleri çöpe attıp ellimi de en sert şekilde yüzüme geçirdim. Yani kızım Deniz zaten arada akılı oluyordun bu adamın yanında iyice mala bağladın ha! Bedenim ne olur acil kendi ayarlarına döner misin? Lütfen yani. Çok acil istek insanlık için değil ama kendimiz için eski hallimize dönmemiz gerek.

Çalan kapıyla dertli halimi bırakıp kapıya yöneldim ama Murat'a kapıyı açmaya gelmişti. O önde bende onun biraz arkasında kapıyı açtı.

Ve karşımızda kollarını iki yana açmış bir kadın vardı. Murat'a tam giderken beni görünce durdu. Ve diğer şaşkınlıkla bize bakan altı kişi daha vardı. Murat'a baktım kimdi bu insanlar?

Sağ olsun Murat konuştu." Anne sizin ne işiniz var burada?"

Anne mi? Kadın üzerime bakarken kafamı aşağıya doğru eğdim. Allah'ım ciddiyim iki dakika yar şu yeri. Murat'ın ailesinin önünde üzerimde sadece dizime kadar bitten bir tişört ile duruyordum. Bakışlar birbiri arasında giderken kocaman yutkunup Murat'a baktım.

Kadın en sonunda şaşkınlığı üzerinden attıp Murat'ı da yana itip evin içine girdi." Ula bok yiyenin uşağı Derya aradı yaralanmışsın dedi. Bizde apar topar geldik."

Diğerleri de içeriye girerken ben hala şaşkın şaşkın bakıyordum. Üç tane erkek , üç tane de kadın ,bir tane de kız çocuğu tam şuan Murat'ın evine giriş yapmıştı. En sonunda siyah saçlı, mavi gözlü bir kız girdi. Bana kocaman gülümsedi." Merhaba Deniz abla." Yanımdan geçip, salona geçti.

Deniz abla mı? Beni nereden tanıyordu bu kız ? Murat'a baktım tüm siniri ile kapıyı kapatıp, kafasını yukarıya kaldırıp sabır dilendi." Ulan Derya seni bir ellime geçiriyim var ya!" Bakışları bana döndü." Gel hadi."

Üzerimi gösterdim." Bu halde mi ?"

" Gördüler zaten." Bellimden tutup kendiyle beraber benide ilerleti. Salona girdiğimizde meraklı bakışlar bize döndü. Murat'ın yönlendirmesi ile boş koltuğa yan yana kurulduk.

Kadın beni baştan aşağıya süzerken yutkundum. Bu bakışlar Murat'ın bakışlarından bile daha kötüydü. O yüzden kafamı diğer tarafa çevirdim. İki tane erkek başları ile hafifçe bana selam verdiler aynı şekilde selamı kabul ettim. Murat'a hiç benzemiyorlardı. Kuzeni felan mı acaba? Gözlerim diğer köşeye döndü iki tane kadın biri kapalıydı kucağında kumral saçlı , yeşil gözlü bir çocuk tutuyordu. Diğer kız ise içeriye girerken bana selam verendi. Salonun tekli koltuğuna ise babayiğit bir adam oturuyordu bana hafif bir tebessüm ile baktı istemsiz olarak tebessüm ettim .

Annesinin kucağında duran çocuk. Annesinin dizinden inip Murat'a koştu." Amcam." Murat kendisine gelen çocuğu kolları arasına alıp tek bacağına oturtu. Saçları arasına da derin bir öpücük kondurmayı ihmal etmedi.

Yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu." Berrak , şuna bak kocaman olmuşsun." Berrakın dudakları arasından küçük bir kıkırtı kaçtı. Amcasına aşık aşık bakıyordu.

En neşelisinden şakıdı." Amca çok özledim seni."

Murat'ın yüzünde öyle güzel bir ifade vardı ki. Evladına bakan baba gibi." Bende çok özledim seni birtanem." Odaya çevirdi bakışlarını hafif bir sinir ile yanımda konuştu." Siz niye gelmeden haber etmiyorsunuz? Birde topluca gelmişsiniz. "

Annesi ise ondan daha sinirli konuştu." Ula Derya vuruldu kötü deyunca kalktık gelduk ha." Bir an bana bakıp tekrar döndü." Ama şuan bak sapasağlamsın."

Ellini yüzüne attıp sıvazladı Murat. Ben ise tişörtü aşağıya çekiştirme derdindeydim. Harika yani adamın ailesinin önüne çıktığımız hale bak. Adama rezil olduğumuz yetmiyor şimdi de ailesi.

Bana selam veren kız baştan aşağıya kadar röntgen çekti üzerimi ." Eee bir çay vermeyecek misin?"

Murat tüm siniri ile benden önce cevabı verdi" Duru abicim mutfağın yerini biliyorsun kalk koy."

Yerimden anında kalktım." Ben korum Murat." Ellimden tutup aynı yerime tekrar otuturdu.

" Duru kalk çay koy."

Duru gözlerini kısıp bize baktı." Ben niye koyuyorum? Deniz abla koysun işte." Kızım sen benim adımı nereden biliyorsun?

İç sesim bugün ilk defa konuştu." Murat söyle miştir işte . Belki de seni ailesine anlatmıştır."

Saçmalama istersen. Anlatsa anlatsa burada rezil bir kız var her dakika kendini rezil etmeyi başarıyor diye anlatıyordur.

Murat ters bakışını kardeşine gönderirken sessizce mırıldandım." Ben koyum işte."

Bakışları bana döndü." Otur yerinde. Duru kalk evi biliyorsun." Yandan iki tane erkek Murat'a gülerek bakıyordu. Neye gülüyordu bu adamlar?

Duru oflayarak yerinden kalktı. Biraz önce kucağında Berrakı tutan kadın samimi bir şekilde gülümsedi." Merhaba ben Zümre , Hakan'ın eşiyim."

Başımı usulca hanım hanımcık salladım." Merhaba Zümre abla ben de Deniz."

Diğer iki erkek konuştu en büyük olan önce kendini gösterdi." Ben Hakan , Murat'ın en büyük abisi." Yanında oturan erkeği gösterdi." Buda Burak , Murat'ın ikinci büyük abisi." Tekli koltukta oturan adamı gösterdi." Babam Nevzat, diğeri de annem Rabiya. İçeriye giden Duru evin en küçüğü. Berrakta benim kızım."

En samimi halimle gülümsedim." Tanıştığımıza memnun oldum abi." Ama keşke böyle tanışmamış olsaydık. Daha terbiyeli bir tanışma olsaydı.

Murat kucağında tutuğu Berrakın elleri ile yavaşça oynuyordu. Bu haline istemsizce uzun uzun baktım . İleride iyi bir baba olacağı belliydi. Gözleri bir anda bana dönünce kaldım. Adamı dikizlerken yakalandık iyi mi?

Yandan gelen annesinin sesi ile ona dönmek zorunda kaldım. Ellini bana doğru uzattıyordu." Öpmeyecek misin kızım ellimi ? Sen adet töre bilmez misin?"

Murat'a baktım, yüzüne yine sinir basıyordu. Dudaklarımı dişledim onlarda her halde adeti böyle şeyler. Uzanıp ellini öpüp başıma koydum. İlk defa yüzünde hafif bir tebessüm oluştu. Yerimden kalkıp babasının da elline uzanıp öpüp başıma koydum. Kocaman gülümseyip koluma babacan bir tavır ile iki defa vurdu.

Yerime geçerken Murat'ın da yüzünde de bir gülüş vardı. Yanına oturdum hanım hanımcık. Usulca yanına yaklaşıp sessizce mırıldandım." Ben şu üstümü değiştirip kalkıyım sende ailen ile vakit geçir."

Berrakı diğer bacağına alıp. Bana yaklaşıp sessizce mırıldandı." Üzerini değiştir ama gitme bekliyorum hadi." Gidiyim ben ya . Her an rezil olma ihtimalim çok yüksek. Bakışlarımı görünce." Hadi Deniz bekliyorum."

Ee iyi madem diyerek yerimden kalkıp odadan çıkıp yatak odasına geçtim. Dün akşam kıyafetlerimi katlayıp koyduğum yerden alıp giyindim. Kim bilir hakkımda ne düşünüyorlar şimdi. Ailesinin karşısına çıktığım hale bak. Resmen dizimin üzerinde biten onun tişörtü ile. Siktir. Üstümü değiştirdim şimdi kim bilir akıllarından neler geçecek. Adamlar sormaz mı? Sen niye evin içinde geziyorsun ve kıyafet değiştiriyorsun diye? Yanlış anlamaya o kadar müsait ki olay.

Yatağa oturup dertli dertli halıdaki desenlere baktım. Niye bu olaylar hep benim başıma geliyor ya ? Bir kurşun felan mı döktürsem acaba? Çünkü bir insanın hayatı bu kadar rezil olamaz.

Halıya rahat beş dakika dertli dertli baktım halada bakacağım şuan içeriye gitmeye götüm yemiyor. Açılan kapı ile kafam kapıya döndü ve Murat. En dertlisinden baktım." Muraaat ailene rezil olduk ya." Halıya döndüm tekrardan." Kim bilir ne düşünüyorlar benim hakkımda."

Yanıma yaklaştı." Saçmalama kimsenin bir şey düşündüğü yok."

" Ne demek yok? Üzerimde dizimin üzerinde biten tişört ile çıktım karşılarına." Ağlamaklı bakışlarım ona döndü." Bu kız evde niye böyle dolaşıyor demezler mi? Bir de üzerimi değiştirdim. Bu kızın kıyafetlerinin burada işi ne demezler mi? Ve daha nice şey."

Ellimden tutup oturduğum yerden kaldırdı." Hiç birinin bir şey düşündüğü yok. Gel hadi." Kendisi ilerledi ama ben ilerleyemedim. Gitmem asla içeriye.

En nazlısından bakıp, konuştum." Muraaatt ben kapıdan gizlice çıkıp gidiyim işte." Bu reziliğe eve gidip kendime sövmem gereken konular var.

Dediğimi takmadı bile , ellimden zorla tutup yürütü. Salona girdiğimizde hala ellimi tutuyordu ne yapıyor bu adam Allah aşkına? Ellimi ellinin içinden çekmeye çalıştım daha sıkı kavrayıp yanına oturtana kadar bırakmadı. Ters bakışlarım ona döndü, oda bana bakıp ne bakışını attı. Ellinin körü.

Tüm gözler bize bakarken strese giriyordum. Kafamın yanından kurşun geçereken bu kadar stres olmuyorum ben ya.

Annesi beni baştan aşağıya süzdü." Senin mesleğin ne kızım?"

Ilımlı ol Deniz. Saygılı ve en terbiyeli. Tabi ilk halimi gördükten sonra nasıl olacaksa. En masum ve uysal halime büründüm." Askerim."

" Murat ile aynı timde misin?" Dedi Zümre abla.

" Evet , abla."

Annesi konuştu." Senin memleket neresi?"

" Bursa."

Zümre abla devam etti." Annen, baban nerede?"

Yutkundum." Anne ve babam öldü." Başın sağolsun merasimi yapıldıktan sonra başımı salladım." Dostlar sağolsun." Hiç sağ olmasın.

Annesi devam etti." Kendi başına mı yaşıyorsun?"

Şuan neden sorguda hissediyorum ben? " Evet."

Zümre abla devam etti." Kardeşin var mı?"

" Yok abla , tek çocuğum."

Annesi üzerimde gözleri baya bir gezindi." Sen hiç evlendin mi?"

Ne alaka bu soru?" Hayır."

Zümre abla tam konuşacaken ilk defa Murat'ın babası girdi araya." Rahat bırakun ula kızı ne bu sorguda mı?" Allah senden razı olsun be amcam. Bana dönüp en içten şekilde gülümsedi. Bu sırada Duru ellinde ki çaylar ile hepimizin çayını vermeye koyulmuştu.

Çayımı sehpaya bırakırken. Murat çayımı alıp bir şeker atıp iki büyük yudum içip ellerim arasına bıraktı. Bu yaptığı hareketi bir tek Hakan abisi görmüştü oda zaten Murat'a uzun uzun bakmıştı. Başımı öne eğip sessizce durdum. Konuşursam her an bu lanet dillim beni rezil edebilir.

Babası ellinde ki çay ile geriye yaslanıp konuştu." Nasıl vuruldun Murat?"

Murat derin bir nefes verdi." Görev sırasında teröristin biri tam ölmemiş baba. Silaha uzanıp sıktı işte. "

Annesi endişeyle Murata baktı." Yarana iyi baktın mı? Senin hıyundur hastanede bile doğru düzgün durmamışsındır." Nasıl da iyi tanıyor oğlunu. Abla kusura bakma ama senin bu oğlun tam bir inat.

Murat'ın bakışları bendeyken cevap verdi annesinin sorusuna." Deniz iyi baktı anne. Korkma , sıkıntı yok."

Annesi bana minnetle baktı." Sağ ol kızım. Bizim bu bok yiyenin uşağı biraz inatır. Kendine de hiç bakmaz. Bir gün bu sorumsuzluğu yüzünden ölecek."

Gülümsedim." Vala abla oğlunuz gerçekten de çok inat."

Annesi gözlerini hafif açıp bana detek verdi." Bilmez miyim kızım. Bir de böyle hasta olduğunda yada yarası olduğunda pek bir nazlı olur."

Yandan Murat'a bakıp güldüm ama o pek gülmüyordu. " Sen benim dedikodumu mu yapıyorsun annem ile?"

Kaşlarım anında kalktı." Aaa ne alakası var Murat? Hem senin yanında konuşulan dedikodu sayılmaz." Kınayıcı bir bakış attım." Hem ben dedikodu hiç sevmem ve gerçekleri konuşuyoruz burada."

İki kaşı havalandı." Ha yani ben nazlıyım vurulunca?"

Ellim ile azıcık işareti yaptım." Birazcık öylesin vala ve saçma bahanelerin oluyor."

Yüzünde tatlı bir gülüş oluştu." Hiçte saçma bahanem yok benim. Hem ben yaramı düşünüyorum kızım o yüzden o bahanelerin yapılması gerekiyordu." Çayından büyük bir yudum aldı." Baksana bahaneler işe yaramış ki şuan iyiyim."

Olduğum yerde kalırken o bana hala uzun uzun bakıyordu. Bahaneler işe yaramış derken? Beraber uyumamız onu iyimi yapmıştı? Ve bahanelerin yapılması gerekiyor derken? Açık uçlu sınav sorusu gibi niye cevap veriyorsun be adam.

Gülüşü daha da büyürken gözlerini gözlerimden koparıp Burak abisine döndü. " Hafsa abla nasıl abi?"

Burak abisi kocaman gülümsedi." Nasıl olsun koçum işte düğün hazırlıkları ile uğraşıyor."

Bundan sonra tüm konuşmalar normal hava içinde geçti. Onlar kendi aileleri içinde ki konuları konuşurken ben sessizce dinledim. Samimi bir aileydi . Biraz sinirlililer sadece bununda Karadeniz damarından geliyordu anlaşılan. Benimle en çok Duru konuştu. Bitmek bilmeyen soruları vardı. Abisine benzemiyordu. Her daim neşeli, güler yüzlü ve biraz meraklı. Bu kız Derya'nın kopyası aynı. Aslına bakılırsa Murat ve annesi dışında hiç biri o kadar sinirli değildi. Murat'ın siniri ile yarışacak bir sinir olmadığını düşünürdüm ama görünüşe göre annesi onu bile geçecek seviyede. Evin lideri annesi gibiydi. Babası otoriter bir adamdı lakin çok sert durmuyordu. Aileye bakıldığı zaman kültürlerine bağlı. Aile bağları çok sıkı duruyordu. Bilmediğim durumlar işte.

Akşama doğru izin isteyerek sonunda kalkıp , kendimi evime attım.

 

******

Karşımda kırkıncı tur ağlamaya başlayan Rusa en ters bakışımı attım. Hamilelik hormonları tavandı şuan ve Binbaşı sorgusuna benim girmemi istemişti. O ağlarken ben bıkkın bir nefes verdim.

Ellinde tutuğu peçeteyi parmakları arasında çevirdi." Ben hiç bir şey bilmiyorum." Hıçkırıkları daha çok artı." Gerçekten bilmiyorum." Tabi efendim. Bende şuan öyle bir inandım ki anlatamam.

Oturduğum sandalyeye daha çok yayıldım." Bir şey bilip bilmediğin gram umrumda değil." Bakışları bana dönerken sinirli konuşmaya devam ettim." Her türlü ceza alacaksın."

Omuzları biraz daha büyük şiddetle sarsıldı." Ne olacak bana ?" Bir de soruyor musun?" Çocuğumu doğurabileceğim mi?"

" Doğacak." Öne doğru eğilip en ters halimle konuşmaya devam ettim." Kimden o çocuk?" Malum bunların ne yaptığı belli olmuyordu. Kimin elli kimin cebinde olduğu belli değil.

Elli karnına gitti hafifçe okşadı." Korhandan." Yani çocuk yapa yapa bu piçten mi çocuk yaptın? O adamda baba olacak göz yoktu daha doğrusu bu şerefsizlerin hiç birinde anne ve baba olacak vasıf yoktu.

Derin bir nefes verdim. Masum bir can vardı içinde. Annesi ve babası ne kadar şerefsiz olsada her bebek masumdur." Bak Anna sana açık konuşacağım." Ellerimi önde birleştirdim." Bir şeyler bildiğini biliyorum bana oyun oynama. Korhanın o çocuğa sahip çıkacağını mı düşünüyorsun?" Kafamı iki yana salladım." Sahip çıkmaz Anna. Sırf o adamı korumak için susma."

Yaşlı gözlerini silmeye çalıştı. İşe yaramadı." Babası sahip çıkar." Yanlış hayallerde dolaşıyorsun be kızım.

" Anna böyle adamları çok gördüm, tanıdım. Onlar için bir çocuğun değeri yok. Şimdi o sadece kendi götünü kurtarmanın peşinde." Yandan bir peçete uzattım, ellerim arasından aldı." Hayallere kapılma. Gerçekleri söyleyimi sana?" Kafasını usulca salladı." İçerde çocuğunu doğurdun diyelim yaşatmazlar. " Korkuyla baktı gözlerime." Devlet ellinden çocuğunu alacak ve tam bir Türk gibi büyüyecek." Gerçekler buydu, hiç bir çocuk dört duvar arasında büyüyemezdi. Hayatı boyunca annesi ve babası yüzünden terörist damgası yiyecekti. " Hadi diyelim yanında hapishanede büyüdü, oldu diyelim böyle bir ihtimal. Korhan o çocuğu yok eder. Hiç bir terörist kendine yük istemez."

Kafasını iki yana hızlıca salladı." Yapmaz o seviyor beni , çocuğumuza kıymaz." Kafasını bir kez daha iki yana salladı." Hayır olmaz , yapmaz. "Öyle bir yapar ki. Sevdiğin adam normal bir adam değil. Yuva kurup , huzurla yaşayabileceğin bir adam değil.

" Yapar Anna. Hadi diyelim senin dediğin gibi yapmadı çocuğunun çok iyi bir geleceği olacağınımı düşünüyorsun?" Gözlerinin içine baktım. Endişe vardı büyük bir endişe ve korku." Hayır, olmayacak ve kusura bakma kendi ellerim ile bir terörist çocuk yetişmesine izin vermem." Çocukta olsa büyüdüğünde babası yolundan yürümesine izin veremem. Babası , yapmasa bile örgüt o çocuğu zorla alıp yetiştirmek isteyecektir. Onlar için bir çocuk gelecekte davalarında kullanacağı bir piyondan farkı yok.

Elli karnında biraz daha dolaştı." Ne olacak çocuğum doğarsa?"

Gözlerim karnına kaydı. Ah be ! Masum bir can sırf annesi ve babası kötü diye hayatı boyunca damga yiyecekti hiç bir suçu olmadığı halde." Devlet ellinden alacak. Almak zorunda dört duvar arasında çocuk büyümez." Samimi bir bakış attım." Anna , bak bir adam yüzünden çocuğunu heba etme. Anlat ne biliyorsan." Ellimi uzatıp ellini tutum." Söz veriyorum çocuğunun en iyi şekilde büyümesini sağlarım. Hayatı boyunca terörist çocuğu damgası yemesinden kurtarırım."

Gözlerinden biraz daha yaş akarken kafasını önüne eğdi. Yanlış adamın sevmenin bedelini ödüyordu. Masum bir kadındı ama hayat bir noktada bu şerefsizler ile buluşturmuştu ve bir kez onlarla aynı kaderde buluşursan yakanı bırakmazlar. Elleri sürekli üzerinde olur tek senin değil çocuğun ve onun çocuğu. Bu yolda ne kadar harcayacak insan varsa hepsini harcarlar. Çocuk , genç , yaşlı düşünmeden.

Derin bir nefes aldım." Anna, anlat ki indirim al. Ömrün boyunca çocuğundan ayrı yaşamaktansa bir gün çocuğun ile kavuş." Anneler çocuklarına kıyamaz , kıymamalı." Anna bak senin bu yolda masum olduğunu biliyorum. Hayat bir şekilde bu adamlar ile seni denk düşürmüş sonra da kurtulamamışsın." Karnına baktım buruk bir tebessüm ettim." Hiç olmazsa o kurtulsun Anna. Bırak onun güzel bir hayatı olsun. Kan olmadan, öfke olmadan, kin olmadan. Kendi dünyasında yaşayıp gitsin."

Yavaş yavaş gardı düşmeye başlamıştı. Düşünceli haliyle önüne uzun bir süre baktı. Sessizce mırıldandı." Onu gerçekten koruyacak mısın Türk?" Gözleri bana dönerken, emin halimle başımı salladım." Çok bir bilği bilmiyorum sadece Sansar denen adamın kaldığı karargahın adresini biliyorum." Cebimden kalem ve kağıt çıkartıp önüne koydum. Adresi kağıda yazıp bana uzattı.

Şüpheyle baktım." Bu Sansarı gördün mü hiç?"

Kafasını iki yana salladı." Hayır görmedim. Onu öyle kolay kolay kimse göremez zaten."

Kağıdı alıp cebime attım." Başka bildiğin bir bilgi var mı?"

" Hayır Korhan bana bu konuları anlatmıyor. " Yalan söylemiyordu. Yalan söyleyen ve söylemeyeni ayırt edecek kadar bu meslekte tecrübe edinmiştim. Yacaşça yerimden kalktığımda en üzgün bakışını attı. Ve yalvaran bir ses tonu." Ona iyi bak olur mu Türk? Annesinin kötü biri olmadığını anlat. Kader kurbanı olduğunu söyle olur mu?" Gözünden bir damla yaş süzülürken." Onu sana emanet ediyorum Türk. En kıymetli canımı sana emanet ediyorum."

Genzime dolan sızıya rağmen gülümsedim. Başımı en emin hallimle sallayıp, odadan çıktım.

Küçükken iki masum cana sahip çıkamadım ama şimdi sahip çıkacaktım. Bir çocuğun daha yok olup gitmesine izin vermem.

 

*******

Gecenin sessizliği içinde kafasını geriye attı Sercan. Kafası dumandı hem de baya baya dumandı. Telefonun ekranında yeşil asker kıyafeti içinde , saçları rüzgârda savrulmuş en güzel gülüşü ile karşısında duran kadına bakan bir adet İnci duruyordu.

İnci eskiden kartal timinin bir üyesi olan kızdı. Ta ki girdikleri yoğun bir çatışmaya kadar. Şehit düşmüştü tam Sercanın kolları arasında şehit olmuştu. Aşıktı İnciye o hiç bilemesede aşıktı. Kalbinin en derinlerde saklı olan bir sevdaydı. Kimse bilmezdi İnciye aşık olduğunu tek bir kişi hariç Murat komutanı.

Murat'a da söylememişti ama anlamıştı Murat. Zamanında Sercana çok akıl vermişliği vardı. Operasyondan döndükten sonra açılacaktı İnciye. Aşık olduğunu söyleyecekti, ellinden gelse evlenme teklifi bile yapacaktı ama olmadı al bayraklar içinde toprağa gömüştü. Sevdasını da kalbinin en derin noktasına gömdü.

Ekrana uzun uzun baktı. Adı gibi İnciydi. Gülüşü inci gibi parlıyor, bedeni inci kadar zarif, huyu inci kadar kırılğan. Güldüğü zaman kalbi durur sanırdı Sercan. Öyle güzel bir gülüş. Şimdi ki aklı olsaydı daha aşık olduğunu fark ettiği an gider söylerdi. Şehit olacağını bilse bile o kısacık zamanı onunla geçirmek isterdi belki evlenebile bilirdi.

Yanında hissettiği hareketlilik ile kafası yana dönerken telefonunu hızla kapattı . Denizdi. " O kız kimdi?"

Görmüştü demek. " Hiç komutanım." İçli bir nefes verdi.

Dikkatle süzdü Deniz." Böyle içli nefes verdiğine göre o kadarda hiç olan bir arkadaş değil." Konuşmadı Sercan. Deniz devam etti." Seviyorsun o kızı."

Yutkundu Sercan. Deniz komutanı göründüğü kadar salak bir kadın değildi. Ne kadar sakar ve sinirli olsada Salak değildi. Dışardan bakan bir kişi Denizi sakar , salak sanırdı ta ki görevlerde görene kadar. Ötüken timinin en başarılı askeriydi. Girmediği delik , yapamayacağı iş yoktu. Yeri geldiğinde bir erkekten bile güçlü olan bir yapısı vardı. Dışarıdan görenler için basit bir Deniz ama tanıyanlar için hiçte basite alınmayacak bir kadındı.

Telefonu çıkartıp fotoğrafı açtı Sercan." Seviyordum komutanım."

" Sonra ne oldu?"

Gözünden usulca bir yaş süzüldü Sercanın ekranda tam İncinin gülen yüzü üzerine düştü." Şehit düştü komutanım. Kollarım arasında öldü."

Sakin bakışları bir anda dağıldı Denizin . Ekranda duran kadına göz ucuyla baktı. Güzel bir kadındı adı gibi İnciye benziyordu. " Vatan sağolsun."

Başını usulca salladı. Yanında ilgiyle bakan kadına konuşmak istedi maddem sevdiğini anlamıştı konuşsa ne olurdu ki? Rahatlardı belki. Normalde Murat ile konuşurdu ama Murat üç gündür izinliydi. Ailesi geldiği için izin almıştı.

Deniz ellerini önünde birleştirdi." Dök içini hadi . Benden laf çıkmaz merak etme." Cebinden peçete çıkardı." İstersen ağla, hazırlıklıyım."

Hafifçe tebessüm etti Sercan. Sert kadındı, çoğu zaman kaşları çatık gezen , az konuşan, talimlerde çömezlere kök söktüren buna rağmen iyi bir kalbi vardı. Hele de Murat'ın yanında tatlı , sevecen bir kadın oluyordu. Murat komutanıma benziyor diye düşündü Sercan. İkiside birbirinin kopyası gibiydi. Görevlerde ikiside düşmana aman vermiyordular. Gözleri öfkeyle dönüyordu ama yan yana gelince ikiside huzurlu ve mutlu duruyorlardı. Aynı kutuplardı birbirlerini itmeleri gerekirdi ama onlar garip olarak yan yana olunca birbirlerini çekiyorlardı. Farklı bir uyum vardı aralarında.

Gecenin sessizliği içinde büyük bir nefes verdi Sercan." Seviyordum komutanım. Aşık olduğumu anladığım anda şu kalbimde öyle bir ağırlık oldu ki. Geldi herşeyi atıp kuruldu o köşeye."

" Nasıl anladın aşık olduğunu?" Bu sıralar aklını karıştırıyordu bu aşk işleri. Aşk ne tam olarak onu da bilmiyordu. Bilmediği bir duygunun içinde fırtınaya yakalanmış gibi hissediyordu. Ne tam adını koyabiliyor nede ret edebiliyordu. Kalbi anlamsızca Murat'ın yanında hızlı atıyordu. Ve Murat bütün duvarları yıkıp göğsünün tam ortasına bir liman kurmuştu. Limanı yıkmak artık çok zordu. Bir kere ona güvenerek o limana sağlam bir temel atmıştı.

Fotoğrafa bakarak konuştu Sercan." Onsuz yaşayamamak komutanım. Her an yanında istemektir. Kalbini hızlandıran, içine huzuru eken , mutluluk kaynağın. Her bir zeresine hayran olduğun. Ondan başka kimseyi görmemek dünyada tek sanki o varmış gibi hissetmek. Yüreğinde ağırlık yapan şeydir aşk komutanım. Hepsini bir anda yaşayınca kendime baya bir sövdüm." Hafifçe güldü Deniz." Sonra geçer dedim uzak duruyum ama hiçte öyle olmadı komutanım. Uzak durdukça yüreğim onu daha çok istedi."

" Peki kıza aşık olduğunu söyledin mi?"

Kafasını iki yana salladı." Söyleyemedim komutanım. Ne zaman söylemek istesem şu dilim tutuldu kaldı. Karşısında mala bağlıyordum."

Bu durum bir yerden tanıdık geldi kendisine. Zira kendisi de öyleydi. Mala bağlaya bağlaya adama rezil olmadığı an kalmamıştı.

Sercan devam etti." Bir gün karar verdim. Söyleyecektim. Görev çıktı , dönünce söylerim dedim ama olmadı. Şehit oldu komutanım. " Elli kalbine gitti. Acıyordu." Kendiyle beraber sevdasıda kalbime gömüldü. Şimdi ne o mezarı kalbimde atabiliyorum nede o mezara gitmeye yüreğim kaldırıyor. Böyle sikten boktan bir iş komutanım." Telefonu kapatıp cebine koydu zira kalbi daha fazla bakmaya el vermiyordu. Biraz daha bakarsa kalbi dayanmazdı.

Durdu Deniz ne diyeceğini bilmiyordu. Dinleme işi tamam ama teselli kısmı yoktu. " Üzüldüm Sercan. Seni tesseli etmek isterdim ama o düğme bende pek çalışmıyor ya."

Burnunu çekip buruk bir tebessüm oluştu dudaklarında Sercanın." Dinlemeniz yeter be komutanım."

Deniz yerinden kalktı." Kalk be Sercan maddem dertlendik beraber iki kadeh devirelim."

Yerinden yavaşça kalktı Sercan." Vala mı komutanım?"

" Vala lan maddem teseli edemiyorum o zaman bende seninle üzülürüm." Ellerini cebine attı." Hesap benden."

" Çok yaşayın be komutanım."

Beraber ayaklanıp çıktılar. Bir gün daha böyle kapanmıştı.

 

********

Ulan hayat! Aşırı sinirli, bol öfkeli, çekilmez, lanet bir güne merhaba. Bugün aşırı nefret bir gün. Çünkü bugün nefret sırası birinci olan regl günüm gelmiş bulunmakta. Ayın on beşi ve benim en nefret ettiğim gün. Bugün kendimi bile çekecek durumda değilim. Aklı olan bana bulaşmasın, yanımdan sağımdan solumdan dahi geçmesin.

Tüm sinirim ile sövülecek ne kadar şey varsa sövdüm. Yetmiyordu. Hormonalarım tavan şuan. " Allah seninde belanı versin. Allah bütün manyakları belasını versin." Hızlı hızlı tim binasına yürüdüm. Tüm bakışlar bana döndü. Yerde çöpler vardı." Lan bunlar niye burada?" İlerde duran askerlere bağırdım." Alın lan şu çöpleri ortadan. Doğaya saygı nerede? Çöp diye yerlere atılmayı hak mı ediyorlar?" Aşırı da duyarlıyımdır.

İç sesim tüm çirkefliği araya girdi." Bugün seninle işimiz var anlaşılan."

Kes be sende sesini. Askerler koşarak yanıma gelip çöpleri yerden aldılar. Tüm sinirim ile binaya girdim. Sağıma soluma baktım sehpa vardı." Allah seninde belanı versin." Hepsi garip garip bana bakıyordu. Selim'i gözüme kestirdim." Selim."

Anında yerinden kalkıp selamını verdi." Emredin komutanım."

Kollarımı karnıma sardım." Selim."

" Emredin komutanım."

Boş boş göz kırpıştırdım." Selim."

" Emredin komutanım."

Cebimden kredi kartını çıkartıp uzattım." Selim git bana ne kadar çikolata varsa al. Yetmezse kantini bile satın al. Tatlıya boğ beni bugün Selim. " Koltuğa gidip kafamı da koltuğa gömdüm.

Alparslan gülerek bana baktı." Komutanım iyi misiniz bugün eksira sinirli duruyorsunuz?"

Ters ters baktım." Kes ulan sesini." Aklıma gelen detay ile anında yerimden kalktım. " Kalk lan Alparslan geçen köpek kovalarken dalga geçtin benimle."

Boş boş göz kırpıştırdı." Ama komutanım o gün herkes dalga geçti."

Omuzlarımı indirip kaldırdım." Banane, ben sana kırıldım o gün."

İki kaşı havalandı." Kırdımı ben sizi ?"

Bağırdım." Kırdın tabi lan." Bugün hormonlar nereye ben oraya." Bugün çok pis ayar oldum sana." Anında Selime döndüm." Alparslan ne seviyor?"

" Yemek olan herşeyi."

" İyi o zaman git kantinden ambalajlı yemeklerden al bana." Ellim ile haydi yaptım." Koş Selim koş." Diye çıkışınca koşa koşa çıktı.

Alparslan kocaman gülümseyip yüzüme baktı." Yemek mi alacaksınız bana komutanım?"

Tabi efendim. Bugün gözüme seni kestirdim Alparslan. Allah yardımcın olsun." Şu daire şeklindeki taşların oraya geç." Boş boş göz kırpıştırdı." Hadi lan."

Derya endişeyle araya girdi daha doğrusu korka korka." İyi misiniz komutanım? Biraz fazla sinirlisiniz gibi."

Ters bakışlarımı hepsinin üzerinde gezindi. Hepsi bir tık korkuyla bana bakıyordu." Çok iyiyim Derya." Bir an durdum." Değilim ulan aşırı sinirliyim. Allah uzaylılarında belasını versin."

Sercan çekinerek konuştu." Komutanım olmayan şeylerin nasıl belasını versin?"

Çıkıştım." Ne biliyorsun lan? Müneccim bokumu yedin sen?" Alparslan dairenin oraya gelmişti." Şimdi Alparslan tek ayağını kaldır." Garip garip baksada dediğimi yaptı." Ellerini de kafanın arkasına geçir." Yine dediğimi yaptı.

Arkadan Murat'ın sesi geldi." Ne yapmaya çalışıyorsun Deniz?"

Ters ters baktım." Lütfen komutanım karışmayın. Aklı olan bugün bana bulaşmasın." Ellimi arkada birleştirdim." Şimdi böyle dairenin etrafında tur at."

Ağzı kocaman açıldı." Ha?"

" Ne ha? O gün dalga geçerken iyiydi." Sinirle bağırdım. "Hadi lan! İnsan bir düşünür kimle dalga geçtiğini." Bu sırada ellinde poşetler ile Selim girdi. Maşallah fazla hızlı gelmişti. Nasıl sinirle çıkıştıysam beş dakika dolmadan tüm kantini satın almıştı. Anında poşetlere gittim. Bir tane çikolata , bir tane de sarma aldım. Alparslana baktım dediğimi yapıyordu. Sarmayı açıp gözünün içine baka baka yedim." İnsanlarla dalga geçmek çok ayıptır Alparslan. Hele de benimle dalga geçmek daha da kötüdür. "

Ağlamaklı bir bakış attı." Komutanım gözümün önünde yemeyin. Hem neden şimdi o günün cezasını çekiyorum?"

Bir sarma daha teptim ağzıma." Çünkü Alparslan bugün ayın on beşi ve ben ayın on beşinde nefret dolu oluyorum. Öfkemi kusmazsam olmaz."

Alparslan can havliyle koşmaya devam ederken. Arkadan Buğra kocaman bir kahkaha attı. Anında bakışlarım ona döndü. Gülüşü bıcak değmiş gibi durdu.

" Buğra sen arkadaşına güldün mü biraz önce?"

Kocaman yutkunup sağına soluna baktı." Yok komutanım. Siz yanlış duydunuz her halde."

Çatalı ona doğru salladım." Kalk lan Alparslan gibi sende tur atıyorsun." Bir kez daha yutkundu. Bağırdım." Kalk lan!" Korku dolu bakışlar eşiğinde yerinden kalkıp Alparslan gibi tur atmaya başladı." İnsanlar ile dalga geçmek ayıp dedim. Yakışmayan hareketler." Ağzıma bir tane sarma bir tane de çikolata teptim.

" Komutanım o nasıl mide ya?" Diyen Erene döndü bakışlarım. Anında Murat'ın kolluna yapıştı." Allah çarpsın ben demedim komutanım. İçimde ki şahıs dedi." Murat'ın koluna daha sıkı yapıştı." Allah'ın adını verdim kurtarın beni Murat komutanım."

Tehditkar bakışlarım Murat'ı buldu." Yardım edecek misiniz komutanım?"

Bakışlarımı görünce durdu bir an." Koçum kusura bakma. Bugün bu sinir ile ben bile baş edemem."

Eren yardım bakışı attı ama hepsi yerlerine sinmişti. Yavaşça yerinden kalkıp ikiliye katıldı. Dedim ben bugün yanımdan sağımdan solumdan geçmeyin diye. Ötüken timi bu halimi çok iyi bildikleri için ayın on beşinde asla muhatap olmazlardı. Zamanla bu timde öğrenir.

Alparslan gözünün içine baka baka bir sarma daha deptim ağzıma. İçi gidiyordu içi.

Yalvaran bir bakış attı." Komutanım Allah rızası için bir tane de bana verin."

" Yooo devam et."

Buğra yandan bir bakış attı." Komutanım kaç tur atacağız?"

Düşünmeye çalıştım." Vala Buğra sinirim, öfkem ne zaman dinerse o zaman."

"Ne zaman geçer siniriniz ?" Dedi bir umut Eren.

Ağzıma yeni bir çikolata deptim." Bugün ayın on beşi yani." Bir yandan bana bakmaya çalıştılar." Akşama kadar asla geçmez." İleride duran askerler gülerek üçüne bakıyordu." Gelin lan buraya." Birbirlerine baktılar." Size diyorum gelin lan." Hızla yanıma geldiler." Biraz önce dalga mı geçtiniz siz arkadaşlarınız ile yoksa ben mi yanlış gördüm?"

Korkuyla birbirlerine tekrar bakıp bana döndüler." Yok komutanım asla."

" Geçin lan sizde. " Korkuyla yutkunup Murat ve Yavuz abiye baktılar." Hiç bakmayın ellimden kimse alamaz sizi." Hadi işareti yaptım. Büyük bir nefes vererek aynı şekilde dönmeye başladılar." İnsanlar ile dalga geçmek kötüdür dedim ben. Buda size ders olsun." Poşete uzanıp bir çikolata daha deptim ağzıma. Gözüme Poyraz takıldı.

Kocaman yutkunup." Komutanım valla ben bir şey yapmadım. Allah çarpsın yapmadım."

Kazım altan hemen gaz verdi bana. " Beni aldattı komutanım yetmez mi?" Daha da gazladı." Evimi temizliğe bulanırken video çekti çok üzüldüm."

Ağzıma bir çikolata daha deptim." Çok mu üzüldün Kazım?"

Başını ağlamaklı salladı." Çoook üzüldüm komutanım. "

Bu çocuk burada üzülmüş. Aşırı duygusalım şuan." Kalk lan Poyraz ne diye arkadaşının acısını videoya çekiyorsun? Kim bilir ne travma bıraktın çocukta." Ağzıma yeni bir çikolata daha deptim. Poyraz ise bakışlarımı görünce Kazıma söve söve kalkıp daireye geçti. Kazım altan altan güldü." Sen de kalk lan. "

" Ben naptım komutanım?" Dedi can havliyle.

" Niye olacak lan arkadaşın ceza alsın diye beni kullandın." Ağlamaklı bakışlarım Murat'ı buldu." Kullanılacak kız mıyım ben?" Kazıma çıkıştım." Beni kullanmaya utanmıyor musun? Kötüyüm diyorum, sinirliyim diyorum neden anlamıyorsunuz siz beni?"

Yalvaran bakışları Murat'ı buldu." Komutunım siz aslında sakinleştirisiniz."

Bakışlarım anında Murat'a döndü. " Benden umudu kesin derim. Biraz daha beni öne sürerseniz silah ile bir yerlerime kurşun sıkma ihtimali çok yüksek." Bak bunu bilmesi çok güzel.

Kazım kendine bir tur sövüp dairenin oraya geçti. Çikolata kutusunu açıp kaşık ile bir güzel yameye koyuldum. " Allah yüce rabbim bütün manyakların belasını versin. Ağlamak istiyorum, hayır gülmek istiyorum , hayır göreve gitmek istiyorum. Aslında hiç bir şey istemiyorum. " Murat bu halime yandan hafif bir tebessüm ile bakıyordu. Onada çıkıştım." Ne gülüyorsun? Komik mi? Komik bir durum varda benim mi haberim yok?"

Anında gülüşü silindi. " Yoo öyle komik bir şey aklma geldi."

Buğra can havliyle bağırdı." Murat komutanımın cezalarına şükredeceğim aklıma gelmezdi."

Erende ekleme yaptı." Hiç olmazsa Murat komutanımın cezalarının bitme süresi var bunun bitme süresi bile belli değil."

Alparslan da katıldı." Murat komutanım, ceza verdiğinizde size kızdığım için özür dilerim."

Kaızmda konuştu." Lan hiç olmazsa Murta komutanımın cezalarının bir karizması var. Şuna bak böyle ceza mı olur?"

"Lan Kazım!"

" İçime cin kaçtı komutanım."

Kurtarmadı tabi." Ulan Kazım sana iş yarına kadar bütün yerdeki kilit taşlarını tek tek sileceksin. Bir tane toz görüyüm en baştan başlarsın."

Kazım korku ile bakarken. Murat kocaman bir kahkaha attı." Bu nasıl benim aklıma gelmez. Harika fikir." Ne sandın.

Eren sevimli sevimli çıkarmaya çalıştı ses tonunu." Komutanım geçti mi siniriniz?"

" Yooo."

Bir saat sonra...

" Komutanım geçti mi siniriniz?"

"Yooo."

Üç saat sonra...

" Komutanım geçti mi siniriniz?"

"Yooo."

İki saat sonra...

"Komutanım ne olur geçsin artık siniriniz."

Yerimden yavaşça kalktım. Akşam olmuştu resmen." Evet geçti artık. Ayaklarınızı indirin."

Buğra can havliyle bağırdı." Hangi ayak? Ayağımı hissetmiyorum."

Hepsi bir köşeye yığılmıştı. Dedim ben aklı olan adam bugün bana bulaşmasın diye. Aşırı duyarlı bir günüm bugün.

Alparslan erimiş karnına acıklı acıkı baktı. "Resmen zayıfladım ha. Şu halime bak."

Kenardan eşyalarımı aldım. Bugünlük bu kadardı. Sevimli sevimli gülümsedim." İyi akşamlar arkadaşlar." Adeta baka kaldılar.

 

                         🌊

Bölümü nasıl buldunuz?

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%