Yeni Üyelik
12.
Bölüm

12. Bölüm

@daisy_x06

Merhaba canlarım yeni bölüm ile karşınızdayım.

İyi okumalar dilerim 🤍

                       🌊

Yeşilin her bir tonunda gezindi gözlerim. Çok güzel bir memleketi. Saatlerdir yoldaydık. Biraz önce ise bir köye giriş yapmıştık. Araba taşlı yollarda salana salana giderken. Yol boyunca uyumanın etkisi ile üzerimde hafif bir mallık vardı. Ellerimi gözlerime atıp ovuşturdum. Dağılmış saçlarımı ellerim ile daha çok dağıtım. Radyodan gelen Karadeniz türküsü ile gözlerim huzurla tekrar kapandı. Camdan vuran hafif rüzgar tenimde en naif haliyle dolaşıyordu.

Gözlerunden bellidur. Sevduğum ağlamişsun. Sevduğum ağlamişsun . Oy oy sevduğum oy oy

Huzurdu bu memleket. İçinde onun olduğu her şey ayrı bir huzurdu. Serti, öfkeli , sinirli ama bir tarafı memleketi gibi huzurun her bir parçasını taşıyordu. Yeri geldiğinde hırçın dalgalar gibi çoşuyordu lakin bazen de öyle anlar geliyordu ki huzurlu bir deniz gibi oluyordu. Yüksek dağlar gibi sarıp sarmalıyordu.

Araba dururken gözlerimi hala açmamıştım. Tenimde gezinen rüzgarı biraz daha hissetmek istiyordum. Adım sesleri kulağımı doldururken, inek sesleri ve uzaklardan bir yerde kemençe sesi geliyordu.

Gözlerimi yavaşça açtım. Tüm araba boşalmıştı. Tim önümüzde ki hafif düzlüğü çıkıp tam karşımda duran , karadenizlere ait bir konağa giriyordu. Hay maşallah. Bu kadar zengin miydi bunlar? Köy evi diye daha sade bir ev bekliyordum ama bu koca bir konaktan farkı yoktu. Dediği gibiydi kocamandı ev.

Yerimden kalkıp koltukta duran çantamı ellime alıp , son kez etrafı kontrol ettim. Eksik yoktu hızlı adımlarla arabadan indim. Tim evin önünde Murat , ailesi ve tanımadığım bir kaç kişi ile selamlaşıyordu. Gözlerim onu aradı tüm siyahlar içinde ellerini cebine atmış bana bakıyordu.

Gülümsedim. Nerdeyse iki haftaya yakındır görmemiştim. Göğsümde anlamsızca bir heyecan geçti. Herkes selamlaşması biterken gözler bana döndü. Tanımadığım insanlar beni görünce baştan aşağıya kadar süzüp bir anda kendi aralarında fısır fısır konuşmaya başladılar. Ne konuşuyor bu insanlar?

Murat'ın babası bana kocaman gülümseyip elli ile beni çağırdı." Gel kızım hoşgeldin."

" Merhaba.." kafamı sağa çeviridiğimde gördüğüm şey ile cümlemin devamı gelmedi. Kızgın bir boğa tam olarak bana bakıyordu hem de en öfkeli haliyle. Siktir . Gözlerimi kapatıp hayata bir güzel sövdükten sonra gözlerimi açmam ile kafamı bedenime çevirdim. Kırmızı tişörtüm en parlak haliyle şuan boğa kardeşe göz kırpıyordu. Şuan buram buram göt korkusu yayılıyor. En sevimli ve ağlamaklı bakışımı boğa kardeşe attım." Bak boğa kardeş, ne olur oturup konuşa..." Devamı gelmedi üzerime koşan koca boğa ile karşıki dağlardan bile duyulacak bir çığlık attım. Ellimde ki çanta başka bir yöne uçarken ben ise ayaklarımı malum bölgeme vura vura koştum.

Evin biraz aşağısında kocaman bir ağaç vardı. Onun etrafında bir boğa tarafından kovalanıyorum şuan . Bir boğa , köpek değil koca bir boğa. Anlıyor musunuz? Göt korkusu başa bela.

Ağlamaklı çıktı sesim." Bak boğa kardeş ne olur dur. Allah'ın adını verdim dur. Kırmızı çok seviyorsan ben sana bir ton kırmızı şey alırım." Koca bir çığlık daha attım." Allah'ın adını verdim dur, derdin ne ise insan gibi söyle yaparım vala yaparım."

Şaşkın bakışlar bana dönerken bir çığlık daha attım. Tanımadığım kadınlardan biri bana doğru bağırdı." Kızım sen asker değil misin? " Eee abla ne demeye çalışıyorsun?" Bir boğayı da durdurabilirsin." Hasbinallah.

En sinirli halimle bağırdım." Abla ben dağda bayırda boğa sakinleştirmiyorum, insan ile uğraşıyorum bir boğa ile değil." Boğa yaklaşırken bir çığlık daha attım.

Ellerimi havaya açtım." Allah'ım vala isyan değil ama kurban olduğum rabbim neden ben ya? O kadar tövbe namazı nereye gidiyor ya?" Boğa yaklaşırken bir çığlık daha attım." Boğa kardeş ne olur dur ya . Ben şehit olmak istiyorum bir boğa tarafından ölmek istemiyorum." Yani bu insan dışı bütün ırkları benimle derdi ne ? Murat'ın ailesi bana şaşkın şaşkın bakarken. Harika . Yine bir rezilik.

Karşıki dağda kemençe sesi geliyordu. Bağırdım." Abi sen acıklı bir şeyler çal zira biraz sonra bir boğa tarafından öleceğim." Allah'ım yardım. Sonum bir boğa ile bitemez ya . Nefesimi malum yerimden verirken ağacın etrafında beşinci tura geçmiştik bile.

Alparslan en güründen kahkaha attı." Komutanım belki bir erkek boğa bulursanız sakinleşir." Kahkahası arasından konuşmaya çalıştı." Bir de düğün yaptınız mı tam olur ."

Kaşlarımı çatabildiğim kadar çatıp en ters sesimle konuştum." Alparslan senin hayatını kaydırırım harbi diyorum yaparım bunu. Kes sesini!" Tabi yaşarsam. Sonum böyle mi olacaktı yani?

Onun sesi geldi." Deniz."

En uysal ve ağlamaklı sesimle konuşmaya çalıştım." Muraaatt yardım et." Ayağım tam takılıp yere düşüyordum ki hızla bir takla attıp kendimi toparladım. Tövbe haşa ama ben gerçekten ne yaptım da hayat bana bu şekilde davranıyor?

İç sesim girdi araya." O dini mesajları beş kişiye atacaktın." Yani bu kadar şey sadece onun için mi? Saçmalama istersen iç ses ama şuradan bir kurtuluyum milleti dini mesaja boğacağım. Allah yoluna kendimi adayacağım. Cüneyt efendi olacağım.

Sesinde eğlenen bir ton vardı." Deniz sakin ol şimdi." Baya eğleniyordu hem de baya.

Uysalığı kenara bırakıp bağırdım." Ne sakin olması be adam şuan manyak bir boğa tarafından kovalanıyorum sen benimle eğleniyorsun."

Takmadı tabi ki beni eğlenmeye devam etti." Deniz şöyle olayların şu dünyada bir tek senin başına gelmesi biraz şaşırtıcı değil mi?" Te Allah'ım biz burda göt korkusu ile yanıyoruz adam ne diyor.

Öfkeyle burnumdan soludum şuan boğa kardeşden bile sinirliydim." Murat sorduğun soruya bak ya. Yemin ederim şuradan bir kurtuluyum beynini silahla dağıtçam gösteririm o zaman sana eğlenmeyi." Can havliyle bağırdım." Kurtar beni be adam."

Kınayıcı bir bakış attı." Çok ayıp insan hiç komutanına sıkar mı?"

Dişlerimi sıka sıka konuştum." Öyle bir sıkarımki görürsün bak."

Kocaman güldü." İyi o zaman kurtarmıyorum." Allah'ım bugün sınav mı? Ne güzel huzurlu yer dedik beş dakika geçmeden götümde patladı.

Anında en uysal ve nazlı halime büründüm. Şuan ondan başka çarem yoktu. " Muraaatt kurtar beni ya." Boğa yaklaşırken daha hızlı koşmaya başladım. Teröristler bu halimi görse adamlar hiç kaçmaya çalışmaz. " Boğa kardeş insan gibi derdini söyle çözerim ya vala çözerim. Hem insan hiç kırmızı bir renk için böyle yapar mı? Çok ayıp yaptığın." Burnundan soludu." Hem bak ben misafirim siz misafirlere böyle mi davranıyorsunuz? Hiç yakışmıyor."

Murat'ın sesi yakınlardan geldi." Deniz beni dinle." Bir saniye dönüp ona bakıp tekrar önüme döndüm." Üzerinde ki kırmızı tişörtü çıkarıp en uzağa at. "

Olmaz." Altımda sadece sütyen var. Çıkartamam." Can havliyle bir çığlık daha attım. Ses tellerim kesinlikle kopacaktı.

Murat ellini yüzüne attıp sıvazladı. Bakışları bir an arkaya döndü herkes bana bakıyordu. Sesinde bu zamana kadar duymadığım tehditkâr bir ton çıktı." Hepiniz, kafaları yere eğiyorsunuz hata gözlerinizi bile kapatıyorsunuz. Bakanı görürsem büyük sikerim belasını. " Bakışları bana dönerken ses tonuda yumuşadı." Deniz bana güven, tişörtü çıkarıp at. Kimse bakmayacak."

Yandan göz ucuyla ona baktım. Ellinde bir tane pike almıştı. " Muraaat ya gitmezse?"

Naif bir tonla konuştu." Gidecek, hadi dediğimi yap. Kimse görmeyecek merak etme şu battaniye gibi şeyle saracağım ben seni hemen. " Bakışları arkaya döndü. " Kafalar yere , erkekler özellikle gözlerinizi kapatın. Ben diyene kadar da kimse kafasını kaldırmasın." Tehditkar ses tonuyla erkekler anında kafalarını yere eğip gözlerini kapatılar, kadınlar ise sadece kafalarını eğdiler. Bana döndü." Hadi şimdi."

Derin bir nefes alıp , tişörtümün uçlarından tutup bir anda kafamdan çıkartıp ters yöne hızlıca savurdum. Bana doğru gelen Murat'a koşarak gittim. Pike ile anında tüm bedenimi sarıp tek ellini bacaklarıma sarıp, ayaklarımı yerden kesti. Sırtımı pike ile gizlerken ön tarafımı göğsü gizliyordu. Nefes nefese kalmıştım başımı omzuna koyup soluklanmaya çalıştım." Muraat gitti mi?"

Tek elli belimi tutarken diğer elli bacaklarımı daha sıkı kavradı." Gitti." Büyük bir yutkunma sesi geldi kulaklarıma." Sen sütyen giydiğine emin misin?"

Sorduğu soruyla kafamı omuzundan kaldırıp anlamaz gözlerle baktım yüzüne." Evet." Ellim ile göğsümü kontrol ettim. Siktir , büyük siktir. Sütyenin ipleri kopmuştu şuan resmen üst tarafım çırılçıplaktı ve adamın göğsüne değiyor. Alev alıyorum. Yanağıma basan sıcaklık tüm vücuduma yayılıyordu. Gözlerimi gözlerinden kaçırdım, mırıldandım." Şey olmuş , sütyenin ipleri kopmuş." Harika cidden harika. Her gün level atlıyorum bir adama çırılçıplak yakalanmadığımız kalmıştı.

Adem elması hareketlendi. Yüzü kırmızı bir hal alıyordu ama sinirli değildi. Elli sırtımı daha da sararken pikeyi de sıkı sıkı tutuyordu. Göğsünden utanç ile uzaklaşmaya çalıştığımda elli ile göğsüne daha çok çekti." Ne yapıyorsun kızım? Pike kayacak dur." Benimde biraz sonra utanç ile hayatım kayacak. Çıplak göğüslerim şuan adamın ğögsüne değiyor arada ki tek engel ise ince bir kumaş. Göğsüme uzanıp kopmuş sütyenimi göğüslerime çektim. Yani kopa kopa adamın göğsüne atladığımız anmı koptunuz? Nerede saçma iş var beni buluyor.

Utanç ile kafamı omzuna gömdüm yüzüne asla bakamam. Yer yarıl lütfen içine girmesi gereken rezil bir insan var şuan. İlerleyip biraz önce savurduğum çantamı aldı. Sert ve hızlı adımlarla eve yöneldi. Kapının önüne geldiğimizde kadınlar bize bakarken erkekler hala kafaları önlerinde gözlerini kapatmış duruyordu.

Pikeyi sıkı sıkıya tutu zira kayarsa hiç hoş bir görüntü olmayacaktı helede annesi ve kız kardeşi karşısında. Evin kapısını ayağı ile açıp hızlı adımlarla merdivenleri çıktı. Boş bir odaya girerken ayağı ile kapıyı kapatı. Başım hala omzunda duruyordu. Bakamam, bakamam şuan.

Dudakları arasından kesik bir nefesi boynuma vurdu. Erkesi bir tonla konuştu." Şimdi seni yere bırakacağım gözlerim kapalı olacak, hemen üzerini değiştir."

Usulca kafamı salladım." Tamam."

Ayaklarım yerle buluşurken elleri de belimden uzaklaştı. Gözleri kapalıydı hızla sırtını bana döndü. Pikeyi tutmaya çalışarak, yerde ki çantama uzanıp bir tane sütyen alıp hemen giyindim üzerimede mavi bir tişört geçirdim. Tövbe bundan sonra asla kırmızı giyinmem, kırmızının adını bile ağzıma almam. Kopmuş sütyeni de çantama depip fermuarı çektim. Boğazımı temizler gibi bir ses çıkardım." Giyindim."

Bedeni bana dönerken, kafamı önüme eğe bildiğim kadar eğdim. Adama çıplak yakalandık bu saate sonra nasıl bakacaksak yüzüne.

" Deniz."

" Hı."

Bir adım atıp tam dibime girip, parmak uçlarıyla çenemi tutup yukarıya kaldırdı kafamı. Gözleri, yüzümde bir hayli gezindi. " Utandın mı sen?" Parmakları yanağımda gezindi." Ateş gibi yanıyorsun."

Kafamı öne eğmeye çalıştım izin vermedi. " Yok , koştum ya o yüzden kızardım her halde." Yalana bak yalana. Vücudum bile alev alev yanıyordu.

Bakışları bir an kulaklarıma kaydı. Harika. Dudakları yukarıya kıvrıldı." Doğrudur." Parmakları saçıma uzandı, kullaklarımın arkasına sıkıştırdı tutamları." Ne kadar koştuysan kulakların bile kızarmış." Biz bu adama yalanda söyleyemiyoruz. Böyle işmi olur ya?

Gözleri yüzümde gezinirken, kesik kesik nefesler kaçtı dudakları arasından. Şuan bana neden bu kadar yoğun duygular ile bakıyordu? İçine çeken duygular, her an yoldan çıkaracak duygular.

" Deniz."

En nazlısından ben olduğumun işaretini verdim." Hı."

" İşimi çok zorlaştırıyorsun."

Bu ne demek? Hangi işini zorlaştırıyorum? Açık uçlu sınavda mıyız be adam açık açık söyle işte. Buda beyin yani herşeyi anlamıyor. Gözlerim gözlerinde gezinirken bakışlarım istemsiz olarak dudaklarına kaydı. Sakın Deniz. Kendine gel. Saçmalama. O senin komutanın .

İç ses tüm çirkefliği ile araya girdi." Şimdi mi aklına geldi komutanın olduğu?"

Şimdi geldi. Sus ya şurada kendime bahane uydurmaya çalışıyorum. Kaç Deniz vala kaç kızım. Yoksa harbi iyi şeyler olmayacak. İki üç adım attıp geriledim." Aşağıda insanlar bizi bekliyor. Yanlış anlamasınlar." Daha ne kadar yanlış anlayacaklar ise.

Bir kez daha yutkunup uzaklaştı. Önden o giderken arkasından ben gittim. Kapının önüne çıkmışken, kartal timi kocaman bir kahkaha attılar. Tanımadığım bir kız bana dik dik bakıyordu." Sen nasıl askersin? Bir boğadan bile korkuyorsun."

Bunlar askerliği ne anlıyor acaba? En ters bakışım ve sesimle cevabımı verdim." Ben insan ile uğraşıyorum boğa ile değil. Teröristler dışında hiçbir canlıya zarar vermiyorum."

Dik bakışları hala bende duruyordu. Bu kızın derdi neydi?" Belli , anlatıkları kadar yokmuşsun." İğneleyici konuşuyordu.

Sinir tepemden aşağıya boşalırken kıza yaklaştım." Sen beni çok tanımıyorsun ama istersen ben kendimi sana çokta iyi tanıtabilirim." Bana istediği lafı söyleyebilir ama mesleğime asla.

Bakışlarını kaçırmadı. Buz gibi bakışlarımız birbirimiz arasında gidip geldi." Tanıtmana gerek yok, gördük zaten. Nasıl Teğmen olmuşsun anlamadım gerçekten."

Ne diyor be bu? Gözlerime oturan öfke daha da harlandı." Sen anlamıyorsun galiba." Bir adım attığımda, önüme Derya çıktı hemen. " Bana istediğin lafı söyleyebilirsin ama rütbeme , mesleğime asla laf ettirmem."

Ortam yavaş yavaş gerilirken. Derya en sevecen ses tonuyla araya girdi." Siz ona bakmayın komutanım. Sakin olalım ha biraz."

Başlarım sakin olmasına. Attığı dik bakışlara , öfkeli bakışlarımı sundum. Durduk yere ne diye boş boş konuşup duruyor? Bir an Murat'a baktı." Yazık cidden çok yazık. Bula bula senin gibi birini mi buldu?"

Ne diyor be bu? Kızın üzerine tam yürümeye hazırlanıyordum ki Derya iki elli ile omuzlarımdan tutup geriye çekmeye çalıştı." Sakin olun komutanım."

Ne sakin olması Derya? Kıza bak daha beni tanımıyor gelmiş bir de rütbeme laf ediyordu. Sesim tehditkar şekilde çıktı." Adın her ne ise burada kaldığım sürece beni çok yakından tanırsın. O zaman bu ettiğin laflara çok pişman olacaksın."

Cevap vermedi saçlarını savurdu. Ne sanıyor bu kendini? Daha geleli iki dakika olmuş hemen bir laf sokma peşinde. Tanımadığım kadınlardan biri bana bakıp , Murat'ın annesine döndü. "Senin deli oğlan kendisi gibi sinir yumağı bir kız bulmuş."

Ne anlatıyor bunlar ya ? Neyi buldu? Murat'ın annesinin kaşları çatıldı." Durun ula kız geleli daha ne kadar oldu rahat bırakın kızı." Bencede ablacım. Yoksa öfkeme her an yenik düşebilirim. Murat'ın annesi bana döndü." Gel kızım, bir çay koyum size."

Evin önündeki koltuklara herkes yavaş yavaş otururken biraz önce bana laf atan kızla hala sinirle bakışıyorduk. Derya kollumdan tutup zorla koltuğa oturttu beni. Üzerimde hala sinir duruyordu. Ben buydum işte hemen sinirlenen. Öfkelendiği zaman dilimin kemiği yoktu. Mesleğime laf edildiği zaman daha da sinirler tepeme geliyordu. Biz canımızı ortaya koyalım, biri gelip boş boş meleğime laf etsin. Yok ya! Bana yapılan her lafa eyvallah ama mesleğime asla.

Kızda boş bir yere otururken ters ters bana bakıyordu. Bende ona tabi. Yanımda hissettiğim kestane kokusu kulağıma yaklaştı. "Boş ver sen onu. Bayılır o durduk yere millete laf sokmaya." Boş felan vermemem.

Duru önümüze çayları koyarken. Murat bardağıma uzanıp bir şeker attıp iki yudum içip tekrar benim önüme koydu bardağı. Çaya uzanıp iki yudum aldım.

Alparslan eğlenerek yan koltuktan sesi geldi." Komutanım cidden böyle işler niye sizin başınıza geliyor?"

Ters bakışlarım ona döndü." Alparslan, gözüme batıyorsun haberin olsun." Biraz daha batarsa hiç iyi şeyler olmayacak.

Ağzını hemen kapatıp yerine sindi. Rüzgardan dolayı önüme gelen saçlarımı yüzümden çektim. Kartal timi hala gülüyordu. Her defasında şunların diline düştüğüme inanamıyorum. Her defasında bu olayların benim başıma gelmesinede inanamıyorum. Murat'a döndüm." Şu senin dediğin hoca neredeydi?"

Bakışları bana döndü." Sen ciddi misin?"

" Gayet ciddiyim bir okuyup üflesin beni." Yoksa bu gidişle her hayvan tarafından ölüm riski ile karşı karşıya geleceğim.

Yerinde hemen kalktı. Yüzünde eğlenen bir ifade vardı." Gel o zaman." Çayına uzanıp kafasına dikti.

Aynı şekilde bende çayı kafama dikip içtim. Yerimden kalktım. Hocaya kadar düştüğüme inanamıyorum. Kapının önünde duran arabanın kapısını benim için açmış beni bekliyordu.

Annesi şaşkınlıkla bize baktı." Nereye gidiyorsunuz?"

Benim yerime baya eğlenen Murat cevap verdi." Üfürükçü Cemal hocaya. Mağlum Deniz'in başından bela eksik olmuyor." Şuna bak ya ! Yanına vardığımda en ters bakışımı attım. Hafifçe güldü." Sinirlisin."

Çok güzel bari onu anladın. Arabanın ön koltuğuna kuruldum. Kapıyı kapatıp, sürücü koltuğuna geçti. Arabayı çalıştırıp yola çıktık.

Arabanın içini dolduran Karadeniz türküsü ile camdan esen rüzgar saçlarımı savuruyordu.

Çok sevduğume değil bilmemene yanarum

​​​​​​Seni görduğum her gün içten içe kanarum

Kara gözlerun beni nasil yakti sevduğum

Hallarumdan bellidur seni ne çok sevduğum

Cebimden telefonu çıkartıp rehberdeki herkese dini mesaj gönderdim. Bu da yetmedi tüm sosyal medya hesaplarıma da dini içerikli paylaşımlar yaptım. Cüneyt efendi olacağım demiştim. Yüz rekat daha tövbe namazı kılmak şart oldu.

On dakikalık geçen yolculuk sonunda bir evin önünde durduk. Beraber arabadan inip evin kapısının önüne geldik. Murat iki defa ardı ardına kapıyı vurunca kapı açıldı ama kimse yoktu. Tövbe haşa cinli evemi geldik biz. Murat sakin adımlarla içeriye girerken peşinden de ben girdim.

Önümüzde ak sakallı bir dede oturuyordu. Konuşmadan elli ile işarete bulundu. Murat ile yerdeki minderlere oturduk. Hoca ellinde tuttuğu tesbihi yavaş yavaş çekiyor, bir yandan da ağzının içinden dualar mırıldanıyordu. Gözleri üzerimde bir hayli gezindi. Sağına soluna dönüp hafif sallandı. Kafası bir anda sağ omzunda tutup kafasını usulca salladı.

Murat'ın koluna yapıştım. Gözümün gördüğü hiç bir şeyden korkmam ama görmediklerim için geçerli değil bu kural. Korku dolu bakışlarım odada dolaştı. Yanımdan hafif bir gülme sesi geldi. Korku dolu bakışlarım Murat'a döndü. " Murat sen gerçeksin dimi?"

Tatlı bir gülüş oluştu dudaklarında." Bilemem , belki değilim." Ellim hemen kolundan uzaklaştı. Yerimden kalkmak için harketlendiğimde kolumdan tutup aynı yerime oturtu. " Deniz her geçen gün beni şaşırtıyorsun. Gerçeğim tabi ki."

Kolluna hafifçe vurdum." Manyak içine şey felan kaçtı zannettim." Gülüşü daha da büyüdü. Hoca bir anda bize döndü. Bismillah. Gözleri mavinin en açık tonuydu.

Elli yavaşça bana kalktı." Sen." Ne ben? Ellini indirip bir anda yüzüme yaklaşıp dua okumaya başladı. Kafası sürekli sağa sola dönüyordu. Yüzüme arada üfleyip dua etmeye devam etti. Bir beş dakika bu durum devam ederken , gözleri bir anda karnıma döndü. " Sen , iki melek görmüşsün."

Dondum kaldım. Ellerim titredi. Gözleri hala karnımda dururken , ellim istemsiz olarak karnıma gitti. İki melek Derin ve Duman.

Hocanın gözleri kocaman açıldı. Bakışları titredi." İki melek seni koruyor, başına bela geldiğinde onlar seni koruyor." Kafasını sağa sola çevirdi. Yine durdu. " Onlar seni seviyormuş."

Göz pınarlarıma yaşlar doluyordu. Yandan bakan adama bakamadım ellim karnımda kaldı." Kızgın değilermi ? " Başını iki yana hayır anlamında salladı. Karnımda duran ellim hiç olmadığı kadar titredi. Mezarları başında sorduğum sorular. Cevabı gelmişti. Seviyordu onlarda beni seviyordu.

" Melekler seni seviyor."

 

******

" Abla kurban oluyum, yavaş yürü."

Arkamda bana yılmış bakış atan iki erkeğe en ters bakışımı attım." Kesin lan sesinizi , yürüyün." Ellerinde tuttukları poşetleri yerlerde sürükleyecek derecede aşağıya doğru kayıyordu bedenleri. Tam tamına on beş dakika önce ikisi ile çok hoş olmayan bir anılarına şahitlik etmiş ve ağızlarını, burunlarını kıracak şekilde dövmüştüm. Köyün bakkalına ev için alışveriş yapmaya geldiğimde. Bu iki beyinsiz bir kızın namusuna olmayacak hakaretleri edip , üstüne kız hakkında hiç olmayacak fanteziler kurmuşlardı. Bana da dövmek düşerdi. Şimdi ise eve gidiyorduk ama hala içim soğumamıştı.

Köy muhtarı gibi ellerimi arkadan bağlayıp. Eve doğru gelmiş bulunuyorduk. Bakışlar bana dönerken Murat ne bok yedin bakışına kuşanmıştı bile.

Erkekler poşetleri ortaya bırakıp korku dolu bakışları beni buldu." Abla sal gidelim artık ne olur?"

Murat en tersinden bir bakış attı bana." Ne oluyor Deniz?"

Omuzlarımı indirip kaldırdım." Hiçç komutanım biraz sonra görürsünüz zaten." Ellerimi arkada çözmeden erkeklerin etrafında bir tur attım. Buram buram bok kokusu geliyordu. Harika. Gözlerim etrafta gezindi. İki tane kocaman kütük vardı tam istediğim gibi. " Siz, şu kütükleri omzunuza alın bakalım." Korku ve yalvarma bakışları diğerlerine döndü." Hiç onlara bakmayın ellimden kimse alamaz sizi."

En sıska olan ellerini önünde birleştirdi." Abla zaten evire çevire dövdün." Ters bakışlarımı görünce. Yutkundu." Rıza alalım biz şu kütükleri."

Kütüklere gidip omuzlarına aldılar." Evet şimdi eğilip kalkın bakalım." Birbirlerine baktılar." Hadi lan !" Aynı anda eğilip kalktılar. " Şimdi ne diyorsam tekrar ediyorsunuz." Yanlarına yaklaşıp ikisininde ayağına sert bir tekme attım." Tek ayak durup kaldırın lan."

Korkuyla yutkunup dediğimi yaptılar ağladı ağlayacak kıvamdadılar şuan. Zere umrumda değil bir kızın namusuna laf etmeden önce düşünselermiş. Sapıklar.

Ellerimi arkada çözmeden sağa sola yürümeye başladım." Bir daha bir kızın namusuna laf etmeyeceğime, bir daha bir kıza göz ucuyla bile bakmayıp aşağıdaki gereksize uymayacağıma yemin ediyorum."

Aynı anda konuştular." Bir daha bir kızın namusuna laf etmeyeceğime, bir daha bir kıza göz ucuyla bile bakmayıp aşağıdaki gereksize uymayacağıma yemin ediyorum."

Kafamı usulca salladım." Bir daha bir kadının giyimine laf etmeyeceğim. Aklımdan sapık düşünceler geçirmeyeceğime ve bunları sesli dile getirmeyeceğime yemin ederim."

Eğilip kalktılar. Kütükler baya ağırdı. Nefesleri malum yerlerinden veriyorlardı. Aynı anda tekrar konuştular." Bir daha bir kadının giyimine laf etmeyeceğim. Aklımdan sapık düşünceler geçirmeyeceğime ve bunları sesli dile getirmeyeceğime yemin ederim."

Adamı böyle yola getirirler işte." Aferin."

Aynı anda konuştular." Aferin."

Sinirle burnumdan soludum. Bunlarda harbi beyin namına hiçbir şey yok." Bunu tekrar etmeyecektiniz beyinsizler." İğrenen bir bakış attım." Tabi bir kadının namusuna laf eden adamlarda beyin beklemek benim hatam."

Eğilip kalktılar güçleri kalmamıştı artık. O kadar dayaktan sonra bayılmamaları mucize. Peki umrumda mı? Asla. Beter olsunlar.

Yandan bir sandalye çekip oturdum. Cebimden telefonu çıkartıp en hızlısından bir horon açtım." Horon tepin lan kütükler ile."

Gözleri kocaman açıldı." Abla ağzımıza sıçtın zaten . Vala anladık biz hatamızı tövbe bundan sonra bir kıza bakarsam."

" Gram umrumda değil." Sinirle bağırdım." Hadi lan!"

Korku dolu bakışları yine oturanlara döndü ama hiçbiri bunlara yardım etmek için parmak bile kıpırdatmadılar. Yine yardım gelmeyeceğini anlayınca horon tepmeye başladılar.

Gülerek ellerimi başımın arkasında birleştirdim." Ritme uyun." Anında dediğimi yaptılar. Hava felaket sıcaktı yandan bir bardak su doldurup en keyifli halimle kaldırdım bardağı." Hava da bugün nasıl sıcak. İçim yandı yemin ederim." Gözlerinin içine baka baka suyu içtim." Suda nasıl soğuk, içim yanmış resmen."

Canları gidiyor şuan canları.

Durunun sesi geldi." Sen delisin Deniz abla."

" Deli oluyum canım." İki malı gösterdim." Bunlar gibi beyinsiz değilim çok şükür."

" Komutanım sizden harbi korkulur." Dedi Kazım. Ne sandın Kazım sinir tepeme gelirse adamı böyle kütükle horon teptiririm.

Rıza olan konuştu." Abla yanlış anlamada sen asker misin?" Başımı salladım." Abla sende nasıl bir güç varya. Bir vurdun feleğim şaştı." Oh olsun!

Yirmi dakika boyunca aralıksız horon teptiler. Kütükler aşırı ağırdı. Onlar için ağırdı. Tepelerinde güneş, yüzlerinde kanlar , sırtlarında kütük ve üstüne horon. Bir kadının namusuna laf eden adamlar için az bile. Elde ki imkanlar ile bu kadar oluyordu. Uzun uzun zamanım olsa daha beterini de yapardım. Şükretsinler ki misafirim burada.

Horon dururken. Derin bir nefes verdiler. Baştan aşağıya kadar ter akıyordu vücutlarından." Bundan sonra gözüm üzerinizde, her gün sizin hakkınızda bilgiler gelecek bana." Yerimden yavaşça kalktım." Bırakın kütükleri." Hemen bıraktılar. Gözlerime öfke , sesimi sinire buladım." Eğer bir tane hakkınızda kötü bir şey gelsin kulağıma. Hayatınızı kaydırmak ile kalmam direkt sizi yok ederim."

Onlara doğru yürüdükçe onlarda korkuyla geriye kaçıyorlardı." Allah çarpsın rahat duracağız abla."

Belimden silahımı çıkartıp sıska olanın ağzına dayadım ." Bir kadına yan gözle baktığınız görürsem yada duyarsam. Mesleğimi bile tehlikeye atarım. Sizi yok ederim. Anlaşılıyorum galiba?"

Kafalarını korkuyla salladılar. Silahı ağzından çekip geriye doğru savurdum direkt yeri boyladı." Abla kurban oluyum sal bizi artık. Akılandık Allah belamızı versin akılandık."

Silahı belime koyup sağıma soluma baktım." Şu çöpleri çöpe attın sonrada def olup gidin."

Koşarak çöpleri alıp , ayaklarını malum yerlerine vura vura kaçıp gittiler. Böyle beyinsizler ile anladıkları dilden konuşmak gerek. Yoksa anlamıyor teneke kafaları.

Yerime otururken Murat'ın hayran gözleri üzerimde gezindi. Ben de bana böyle hayran oluyorum işte.

İç ses tüm çirkefliği ile araya girdi." Abartma istersen."

Sen bir susar mısın?

Poyraz öne doğru eğildi." Komutanım bu iki salak bir kadının namusuna mı laf ettiler?"

" Evet , adamlar bildiğin sapık Poyraz. Konuştuklarını bir duysaydın az bile yapmışsın derdin."

Murat'ın annesi bana gururla baktı." Aferin kız sana şimdi gözüme girdin." Murat'a yandan bir bakış atıp bana döndü." Tam bize uydun şimdi."

Hakan ve Burak abisi bana gülerek bakıyordu daha doğrusu Murat ve benim arasında gözleri gidip geliyordu.

İçeriden Zümre abla bağırdı." Yemek hazır hadi gelin." Allah'ım buraya geldikte yemek işini hiç düşünmemiştim. Şimdi yalanda uyduramam , yemesem ayıp olacak. Dertli bir nefes verip içeriye geçtim.

Uzun masanın en baş köşesine Murat'ın babası kuruldu. Boş bir yere de ben yanıma ise kucağında Berrak ile Murat. Yiğeni , Murat'ı çok seviyordu. Ne zaman görsem amcasının peşinden ayrılmıyordu. Murat ilgiyle kucağında ki Berakkın saçlarını geriye doğru tarayıp , derin bir öpücük kondurdu alnına. Berrak, amcasına arkadaşları ile anılarını anlatırken Murat kocaman bir gülümseme ile dinliyordu.

Çocukluğum erimeye yakın bir şekilde konuştu." Bu adamdan harika baba olur."

Bencede harika bir baba olacağı belli. Ne deyim evleneceği kadın çok şanslı olacak. Çocuğu ise daha da şanslı olacaktı. Ne kadar sinirli olsada çok merhametli ve şefkatli bir yönü vardı. Murat'ın yanına da sakin , eğlenceli ve çıtı pıtı bir kız yakışırdı. Dengeyi anca böyle sağlanırdı.

İç sesim tüm garezi ile yine araya girdi." Biz niye olmuyoruz?"

Saçmalama istersen. O ve ben neredeysek aynıyız. Bizden asla olmaz. Dengeyi sağlayamayız. Geçmişimi öğrense benimle zaten hiç böyle yakın davranmazdı. Geçmişimi bilen herkes benden uzaklaşır oda öğrenirse uzaklaşır.

Önüme konan yemek ile Zümre ablaya gülümsedim. Murat tabağımı önümden çekip iki kaşık alıp tekrar önüme itti. Bunu gören biri var mı diye etrafa baktığımda. Hakan abisi bize bakıyordu. Harika. Niye öyle yaptı dese? Güven problemi abi diyecek halim yoktu. Hafifçe tebessüm edip önüme döndüm.

Yemekler yenirken bol bol sohbetler döndü. Büyük kahkahalar atıldı ben ise her zaman olduğu gibi dinledim.

Murat önce Berakka yemek yedirdi sonra ise kendisi yemek yedi. Önüme konan yemeklerden çaktırmadan yiyip önüme iteledi. Bu haline kocaman gülümsedim. Basit gibi görünen bir hareket olsada benim için anlamı çok büyük.

Masayı topladıktan sonra. Benim için ayrılan odaya geçtim. Gecenin karanlığında önümde duran ucsuz bucaksız manzaraya baktım. Ellim karnıma gitti. Burada bir acı vardı . Yıllardır geçmeyen yüreğimi yakan bir acı. Geçmişin belki de en güzel ayrıntıları iki çocuğumdu ama kader onları benden almıştı .

Kapım bir anda açıldı. Tüm heybeti ile Murat girdi. Camın kenarında oturuyordum yanıma gelip oturdu. " Ne oldu niye geldin?"

" Hiç uyku tutmadı." Gözleri ellimi koyduğum karnıma kaydı." Ağrınmı var?"

Yutkundum." Burada bir acı var. Yıllardır geçmeyen bir acı."

Gözleri farklı baktı. Anlamadım bu bakışları. Elli karnıma uzandı, ellimi çekip ellini tam karnıma yasladı. " Biz de o zaman o acıyı severiz." Bir anda arkama geçip bellimi tutup kafamı göğsüne yaslayıp, ellini karnıma koyup yavaş hareketlerle ovdu. " Acıyı seversen, canını yakmaz." Acılar sevilmez ki. Acılar sadece can yakar.

Geri çekilmeye çalıştım. Ne yapıyordu şuan?" Ne yapıyorsun Murat?"

" Acı var demedin mi?" Bir iki saniye durdu." Acını rahatlatıyorum işte."

Yutkundum. Gözlerime yaşlar doluyordu. Bu adamdan önce bu kadar duygusal değildim. Hatta doğru düzgün ağlamazdım bile . Ayarlarım ile oynuyordu. İlgi , sevgi görünce işte ağlama isteği oluyordu. Elli hareket ettikçe acı azalıyordu. Kafamı göğsüne daha çok yasladım." Tek başıma sevmek zor geliyor."

Boynuma nefesi vurdu." Bende severim o zaman. Yetmez mi?"

Yeterdi. Gözlerim , burnuma dolan kestane kokusu ile kapandı. Kafam geriye doğru boynun girintisine düştü. Uyku kendine daha çok çekerken. Karnımda ki acı azalmaya başlamıştı bile. Bilincim her hareketinde yavaş yavaş kapandı.

Bedenim bir ara kaldırılıp sıcak bir göğse çekildi. Eller ise karnımdan hiç çekilmedi.

Bir el acıyı yok etmeye yetiyormuş.

 

******

Uykunun sersemliği ile yavaş adımlarla merdivenlerden indim. Evin içi sessizdi. Ön bahçeye çıktığımda Murat'ın abileri , kız kardeşi , Derya, Murat ve dün bana laf sokan kız masada oturuyordu.

Murat anında kafasını kaldırıp bana baktı. Yanında yer açtı." Gel , buraya."

Gülümseyerek yanına geçtim." Diğerleri nerede?"

Duru çayından bir yudum alıp soruma cevap verdi." Annem ve yengem düğün işleri için Hafsa ablanın evine gitti. Kartal timide gezmeye gitti."

Başımı salladım. Murat önümde duran tabağa çeşit çeşit kahvaltılar koydu ve tabi hepsinden çaktırmadan bir çatal aldı. Kocaman gülümsedim . Kafamı tam karşıma çevirdiğimde bana laf sokan kız dik dik bakıyordu, bakışları Murat'a dönünce bir anda gözlerinin içinde kalpler çıkmaya yakın baktı. Sevimli bir sesle konuşmaya çalıştı." Murat çayını yenileyim."

Murat ise ciddi yüz ifadesi ile baktı." Gerek yok Ceren." Demek adı Cerendi. Nefret sırası birdesin Ceren.

Bakışları bozulmadı. O nasıl bakışlar be öyle? Önünde duran patatesli siğara böreğini uzattı." Bundan ye o zaman."

Ellinden hemen kaptım. Sevimsiz bir gülümseme kondurdum yüzüme." Murat ,patatesli şeyleri sevmez." Murat'ın bakışları bana dönerken eklememi yaptım." Ama Derya çok sever." Derya'nın önüne koydum tabağı.

Bana bakan gözleri bir an sinire bulansada Murat'a bakınca tekrar bakışları yumuşadı." Melemen ye o zaman."

Murat tam konuşacaken araya girdim." O melemen soğansız mı?" Sinirle başını salladı. Yalandan bir üzüntüye büründüm." Murat melemeni soğanlı sever." İyi bir gözlemciydim. Murat'ı da çok iyi gözlemlemiştim. Murat'ın kaşları hayretle kalkarken yandan hafif gülme sesleri geliyordu.

Kız ama vazgeçmedi. Murat'ın önünde bitmiş çaya uzanmaya çalıştığında çay bardağını hemen kaptım." Sabahları iki bardaktan fazla da çay içmez."

Kaşları çatılırken." Daha bir bardak içti."

" Olsun bu sabah ona bir bardak yeter." Sinirli bakışlarım Murat'a döndü." Dimi Murat?"

Ağzına aldığı lokmayı zorla yutup bir bana bir de bayan gıcık arasında gidip geldi gözleri." Evet, yeterli."

Dudağımda keskin bir gülüşle kıza baktım. Yüz ifadesi düşmüştü. Sessizce mırıldandı." Olsun bir bardak daha içseydin keşke." Hasbinallah.

" Bakıyorum da Deniz abla , abimin herşeyini öğrenmişsin." Dedi eğlenen bir tonla Duru.

Tip bakışlarım karşımda duran kızdayken cevap verdim." Öğrendim. En sevdiği renk mavi ve yeşil, en sevdiği yemek mercimek çorbası, aksiyon filmlerini çok seviyor. Sabahları ilk iş çay içer. Öğleden sonra kahve içmeyi daha çok seviyor. Boş vaktinde talim yapar. En sevmediği iş masa başı işler. En sinirli hali yüzü kızardığında. Arabesk şarkılar dinlemeye bayılıyor. En sevdiği sanatçı Sezen Aksu." Nefes bile almadan saydığım şeyler ile Derya'nın gözleri kocaman açıldı . Bu kadar şeyi ben bile bildiğimi bilmiyordum. Ve daha sayamadığım o kadar çok şey vardı ki...

Karşımda ki kız adeta tokat yemişe dönmüştü. Murat'ın bakışları bendeydi, dönüp bakmadım.

Burak abisi küçük bir kahkaha attı." Kaç yıllık kardeşim ben bile bu kadar tanımıyorum." Murata döndü." Sen aksiyon filmimi seviyorsun lan?"

Yanımdan şaşkın sesi geldi." Severim abi."

Hakan abisi güldü." Oğlum bunun çocukluğuda zaten hep aksiyonluydu. Hatırlamıyor musun? Canı sıkılır gider birini döverdi annemde bunu öğrenince Murat'ı döverdi. Senin yüzünden dayak yedim deyip çocuğu bir kez daha döverdi."

Burak abisi de küçük bir kahkaha attıp , devam etti." He la. Azmı sokak kavgasından topladık. Yerinde iki dakika duramazdı. Nerede kavga bu orada. "

Hakan abisi başını gülerek salladı." Daha beş yaşında ellinde silahla on tane şişeyi vururdu." Bana döndü." Bir kere bu adamın birine fena sinir oldu. Silahı kaptığı gibi adamın arkasında malum yere sıktı. Bunun yüzünden adam iki ay götünün üzerine oturamadı."

Küçük bir kahkaha çıktı dudaklarım arasından. Daha küçük yaşından belliymiş iyi bir asker olacağı ve siniri. " Eee başka neler yapardı?"

Duru anında dedikodu modunu açtı." Abla, birgün evde hepimiz yatıyoruz abimin bir anda odasında bir kızın çığlığı geldi."

Yandan tehditkar bir ton geldi." Sakın Duru."

Omuzlarını indirip kaldırdı Duru." Abimin odasına bir girdik kızın biri abimin odasında yere resmen kapaklanmış duruyordu." Kocaman bir kahkaha attıp devam etti." Meğerse kız abimin odasına gizlice girmiş. Abimin yanına yatmış. Abimde kimseyle yatmayı sevmez bir de çok dağınık yatar. Kıza uyurken ayağı ile tekme atınca yataktan düşmüş."

Bak sen şu Murat'a. Kızları odasına girecek kadar aşık etmiş demek. Bakışlarım Murat'a döndü en derinden çatılmış kaşları ile Duruya bakıyordu.

" O huyu çok kötü ya." Burak abisi konuşunca ona baktım." Kimse ile yatamıyor, huylanıyor." Bakışları üzerimde kaldı." İlerdeki karısına Allah sabır versin. Gece sarılıp uyumak istese kadın, huysuz izin vermez."

Duru da ekleme yaptı." Karısı ile aynı yatakta yatacağını bile düşünmüyorum. Yatakta en uzağında bile yatsan rahatsız oluyor illa tek yatacak ." Çayından bir yudum daha alıp konuşmaya devam etti." Gece bir anda kadının bir yerine tekme gelme ihtimali çok yüksek. Öyle bir dağınık yatmak."

Yaralandığı zaman beraber yatığımızda hiç öyle bir durum olmamıştı. Hatta hareket dahi etmemişti. Sabah gözlerimi açtığımda kafası hala boynumda, elli belimde uyuyordu. Maddem tek yatmayı seviyordu o gece neden yanında yatmam için bahane uydurmuştu? Bir soru daha. Cevabı ise ondaydı.

Yanımdan hareketlilik oldu." Sohbetinize yeterince doydum." Üzerinde ki tişörtü çıkartıp kenara attı. Altında ki siyah atlet ile tüm kol kasları önüme çıkıyordu ve tabiki de o kızın da. İçli içli Murat'a baktı. Hemde baya içli içli.

Tişörtü attığı yerden alıp yüzüne fırlattım." Giy şunu." Ne diye kız onun kaslarını görüyor?" Köy yerinde ne diye böyle geziyorsun ayıp olur."

Tişörtü ellinde tutarken, çekici bir gülüş oluştu dudaklarında." Ayıp felan olmaz." Tişörtü kenara bırakıp, ileride ki odunlara yöneldi. Baltayı alıp bir tane odunu , kütüğe koyup kırdı.

Çocukluğum erimeye yakın." Hoy Maşallah ben bu adama fena düşüyorum harbi düşüyorum."

Lan sende bir dur. Karnımız burnumuzda zaten burada.

Şuan filmlerde ki o sexsi erkek anı yaşanıyordu ve ona bakan bayan gıcık. Dudaklarını dişledi. Tövbe estağfurullah. Kız resmen Murat'a halleniyor. Sinirle ağzıma bir lokma soktum.

İç sesim şüpheyle konuştu." Ne o? Kıskandın gibi."

Ne alaka ya? Niye kıskanıyım adamı? Şu kızın gözlerini oyarım ha !

Masada başka sohbetler dönerken. Kız hala Murat'a bakıyordu. Rahat on dakika geçmişti. Yandan bir peçete alıp Murat'a koştu.

Murat'ın yanına varınca, artık sinirimden kuduruyordum. Elli Murat'ın yüzüne kalktı. Sakin ol Deniz. Sakin kızım. Seni ilgilendirmez. Başlarım sakin olmasına şimdi. Yerimden hızla kalkıp kızın ellinde ki peçeteyi havada kapıp ellinden aldım. " Sağol canım ya ." Murat'ın şaşkın bakışları bize dönerken, baltayı yere indirdi. Ellimdeki peçeteyi dersini sökmek ister gibi alnında biriken terleri sildim.

Yüzünde eğlenen bir ifade kuruldu. Kızın ise koca bir şok hatta inme inmiş gibi duruyordu. " Ben silerdim." Ben seni bir silerim görürsün ha !

Sevimsiz bir gülümseme ile baktım." Ben sildim ama." Peçeteyi alnından çektim.

Kız tip bir bakış atıp masaya gitti. Murat'ın eğlenen sesi geldi kulaklarıma." Ne o ? Sen niye sinirlendin o kadar?"

Ters bakışlarım ona döndü." Delirtme adamı sende. Ne bu böyle kaslarını göstere göstere odun kırıyorsun? Edebin ile kırsan olmuyor." Rüzgardan önüme gelen saçları sinirle yüzümden çektim." Tişörtü giyin diyorum. Yok!"

Başını sağ omzuna doğru yatırdı. O tatlı gülüş oluştu dudaklarında." Sen yine ne güzel dırdır ediyorsun öyle."

Koluna sert bir yumruk geçirdim." Delirtme adamı bir de eğleniyorsun benimle." Rüzgardan önüme gelen saçlarımı tekrardan sinir ile çekmeye hazırlanıyordum ki büyük elleri yüzüme kalktı. Tüy kadar hafif bir dokunuş ile yüzümden çekip kullaklarımın arkasına verdi.

Bir adım atıp yakınıma yaklaştı. Gözleri gözlerime daldı." Boş ver şimdi deli etmeyi. Beraber bir Trabzon turu yapalım. Ne dersin?"

Sinirim yavaş yavaş dağıldı." Gerçekten mi?" Başını salladı. Önümden çekilip tişörtünü attığı yerden alıp üzerine geçirdi. Cebinden arabanın anahtarını çıkarıp arabayı açtı. Ön kapıyı yine benim için açıp beni bekledi. Koşarak ön koltuğa geçtim. Kapımı kapatıp sürücü koltuğuna kurulup arabayı çalıştırdı.

Radyoyu açtığından hafif bir Karadeniz türküsü doldurdu arabayı.

Ayağunde çorabu

Biri yün biri pamuk

biri yün biri pamuk

Oy oy sevduğum oy oy

Ben sana gönül vermem

Sen unutursun çabuk

Sen unutursun çabuk

Oy oy sevduğum oy oy

Yola çıktığımızda yandan bana baktı. " Memleketim de seninle gezmezsem olmazdı."

Gözlerimi kapatıp rüzgarın tenimde gezinmesine izin verdim." Çok mu seviyorsun memleketini?"

" Çok, Bir Vatan , iki Trabzon."

" Karadenizi bende çok severim." Seçme şansım olsaydı Karadenizli olmak isterdim. Farklı ve güzel bir memleketi." Müzik listemin çoğu Karadeniz şarkıları ile dolu. Hatta en sevdiğim şarkılardan biri de bu şarkı."

Başundaki puşiyi

Ne güzel bağlamişsun

Ne güzel bağlamişsun

Oy oy sevduğum oy oy

 

Gözlerunden bellidur

Sevduğum ağlamişsun

Sevduğum ağlamişsun

Oy oy sevduğum oy oy

" Sana benziyor."

" Ne benziyor?"

" Karadeniz, aynı memleketim gibisin. Yanında olduğumda memleketim var sanıyorum."

Gözlerim anında açılıp, yana çevirdim gözlerimi. Dillim tutuldu yine." İnsan , insanın memleketi nasıl olsun?"

Kafasını yoldan çevirmedi." Memleket sadece toprak parçası değildir. Bir insanda memleket olabilir. Bir insan evde olabilir. Nerede huzur varsa orası memleket orası evindir." Gözleri bir an bana değdi." Senin hiç öyle bir insan oldu mu?"

" Olmadı , dediğin gibi Karadeniz benzeyen bir kızın yükünü herkes kaldıramaz. Hırçın, öfkeli, soğuk hallerimi sevmez insanlar."

" Karadeniz, o yüzden özeldir ya benim için. Herkes sevemez, herkes cefasını çekemez." Derin bir nefes çekti içine." Bak mesela Karadeniz hırçın, öfkeli, dalgalı ama içine bir giriyorsun öyle güzellikler çıkıyor ki içinden." Şarkı biterken yeni bir şarkı başladı." Aynı senin gibi."

Kalakaldım. Onun için bu kadar anlamlı olduğumu bilmiyordum. Daha bir memleketim bile yokken bir adama memleket olmuşum. Yüzümde hafif bir tebessüm peyda oldu.

Konuşmaya devam etti." Karadeniz olmaya devam et Deniz. Bak adın bile Deniz. "

Dillime söve söve konuştum." Murat için Karadeniz'in Denizi. Diğerleri için sadece Deniz."

Dudağının kenarında huzurlu bir gülüş kuruldu. Hep huzurlu durmalıydı yakışıyordu ona huzur. Bana memleketime benziyorsun diyordu ama o daha çok memleketine benziyordu.

Memleketi aynı onun gibi olan memleketi.

Dünyanın en huzurlu yeri.

" Sende memleketine benziyorsun."

" Biliyor musun Deniz? Karadeniz'in benim için en özel yanı ne ?"

Merakla baktım." Ne?"

"Denizi olması."

Kalp iptal oldu desem.

 

                         🌊

Eveeeeet bölümü nasıl buldunuz? Düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum.

Bol bol yorum atıp oy vermeyi unutmayın bebeklerim.

Öpüldünüz ❤️

​​​​​

 

 

Loading...
0%