Bu bölümde Karadenizdeyiz.
İyi okumalar dilerim 🤍
🌊
Tim gülmekten yerlere yatarken. Eren hala telefonda yalvarmaya devam ediyordu. Tülay ile büyük bir kavga ediyorlardı daha doğrusu Tülay kavga ediyor Eren ise yalvararak kendini affettirmeye çalışıyordu. Kavga sebepleri ise Erenin telefonunu sessizde unutması.
"Aşkım , bebeğim vala telefonu sessizde unutmuşum." Derin bir nefes verdi." Tülay kurban olduğum affet ya ." Karşı tarafı bir süre dinledikten sonra konuştu." Affet kızım ya ayaklarına bile kapanırım. Vala bak affet. Bir daha telefonu sessizde kulanırsam yedi cihan beni siksin."
Bak sen bizim şu Erene. Aşk insana neler yaptırıyor. Eren bir süre daha konuştuktan sonra telefonu kapatıp yanımıza geldi.
Murat yandan ters bir bakış attı." Oğlum manyak mısın sen? Kıza yalvarmadığın yetmiyor birde ayaklarına kapanırım diyorsun."
Poyraz en içlisinden bir nefes verdi. Bu sıralar Sıla denilen kıza abayı baya yakmıştı. En son öğrendiğim kadarıyla kızın numarasını bir şekilde almış. Konuşuyorlardı." Aşk komutanım sizde aşık olsanız ayaklarına kapanır , yalvarırsınız."
Murat ters bakışlarını ona çevirdi." Ben kimsenin önünde diz çökmem oğlum , kimseye de yalvarmam. Tüm kainat beni sikse öyle bir şey olmaz." Laflara bak laflara. Aşık olda görüyüm ben seni.
" Adam dediğin iki yerde diz çöker komutanım. Bir rabbinin önünde iki de sevdasının önünde." Dedi Harun abi.
Derya kocaman gülümseyerek araya girdi." Bir adama zaten sevdası diz çöktürür komutanım." İçli içli nefesler verdi. " İnsan sevdiği olunca yapmam dediği herşeyi yapar."
Yavuz abi dertli bir nefes verdi." Bende senin gibi konuşuyordum Murat ama Yasemin hayatıma bir girdi. Şimdi önünde el pençe duruyorum." Bu adamı bile böyle hale getiren hayat bize kim bilir neler yapar. Koca aslan gibi adam karısının karşısında kedi oluyordu.
" Bilmez miyiz komutanım? Hanım kızacak diye eve koşa koşa gidiyorsunuz." Dedi Buğra.
Yavuz abi bu sefer içli bir nefes verdi." Ne yapalım oğlum? Zaten ömrümüz görevde geçiyor insan özlüyor." Yavuz abinin aşkını görmemek için salak olmak lazımdı. Her göreve gitmeden önce karısının fotografını çıkartıp uzun uzun bakıp öpüyordu. Her görev dönüşünde de aynı şekilde fotoğrafa bakıyordu. Saygı duyulası bir aşk ile seviyordu karısını. Evliliklerinde on yıllı devirmişlerdi ama hala karısı arayınca ergen aşıklar gibi seviniyordu. Çocuğuna da çok düşkün bir babaydı. Tam her kadının isteyebileceği bir adamdı.
Gözlerim Kazıma takıldı. Tripli tripli Poyraza bakıyordu. Bu sıralar aralarında çok büyük kavgalar dönüyordu. Her dakika başı Kazım , Poyraza laf sokup duruyordu. " Kazım." Bakışları bana döndü." Sen hiç aşık oldun mu?"
Sorduğum soruyla bir an affalasada hemen topladı kendini." Oldum komutanım." Gözleri uzaklara daldı , hüzün oturdu yüzüne." Lisede bir kız vardı. Öyle güzel bir yüzü vardı ki komutanım." Parmağını kafasına koydu." Hala buradan gitmez o yüz. Köpek gibi aşıktım kıza. Her sabah seviyor diye çikolata alıp giderdim."
" Eee sonra ne oldu?"
Yutkundu." Sevgili olduk ama sonra." Kesik bir nefes bıraktı." En yakın arkadaşım ile aldattı. Öyle bitti gitti işte."
Poyraz üzgünlükle kollunu Kazımın omzuna attı." Ah benim kadersiz arkadaşım."
Biraz önce ki hüzünlü halini bırakıp, omzuna dolanan kolları triple itti kazım." Sen git Sıla'nın omzuna kolunu at." En triplisinden yerinden kalktı." Adam , gitti evimi temizlik kokusuna bulayan kadına aşık oldu." Kollarını önünde bağlayıp. Dizelerde aldatılan adam triplerine girdi." Bizim aşkımız buraya kadarmış."
Poyrazda anında yerinden kalktı." Saçmalama oğlum ya."
Kazım ellini göğsüne koyup iki defa vurdu." Sen beni beni Kazımını unutun." Bihter Ziyagil yeni vücut bulmuş hali." Herkes öldürürmüş sevdiğini." Poyraza döndü." Sen bizim aşkımızı bittirdin." Olmayan saçlarını savururu gibi yapıp uzaklaştı. Poyrazda onun arkasından gitti tabi.
Bu hallerine güldüm. Manyak bir ikiliydi. Bazen gerçekten yönelimlerini sorguluyorum ama Allah'tan Poyraz , Sılaya aşıkta bu sorgulama işini çok yapmıyorum.
Uzaktan gelen Ceren ile tüm keyfim yerle bir oldu. Ellinde tuttuğu tabakla mal mal sırıtarak Murat'a bakıyordu. Hasbinallah. Yanımıza geldiğinde Murat'a en cilvelsinden bir bakış attı." Sana börek getirdim Murat."
En ciddi haliyle Murat karşısında duran Cerene bakarken. Yerimden kalktım." Aaa börek mi? Çok severim." Yerimden kalkıp ayağımı bilerek taşa takıp Cerenin ellindeki tabağı düşürdüm. Ağzım kocaman açıldı." Ay yazık oldu canım böreklere." Yere eğilip börekleri ellime alıp yalandan bir üzüntüyle baktım." Hep toz toprak olmuş bunlar şimdi yenmezde."
Ceren başından aşağıya kadar sinir dökülürken ellimde ki börekleri çekip aldı." Sorun değil evde daha bir tepsi var getiririm ben." Kızım harbi yollarım seni. Kadına el kaldırmak asla adetim değil ama bu kız harbi siniri tepeme getiriyor.
" Sağol Ceren gerek yok." Dedi Murat.
Ceren durur mu? Durmaz." Getiriyim sen seversin böreği." İyi maddem diyerek başını salladı Murat. Kız anında en cileveli bakışını attıp uzaklaştı.
Sessizce mırıldandım." Boğazına dizilir inşallah."
" Bir şey mi dediniz komutanım?" Dedi Alparslan.
En sevimsiz gülüşümü takındım." Yok Alparslan. Afiyet olsun diyordum komutanıma. Börekler bir bir boğazından geçsin." Boğulda kal. İnşallah." Derya kalk benim canım sıkıldı, gidip Zümre ablaya düğün hazırlıkları için yardım edelim." En ters bakışım ile Murat'a baktım." Burada oturup boş boş börek yemeyelim bir işe yarayalım." Murat'ın kaşları hayretle havalanırken, tim bıyık altından gülüyordu.
Daha iki dakika bile geçmemişken Ceren hızlı hızlı ellinde ki yeni tabak ile geldi. Ne yaptın götüne füzemi taktın be kızım? Murat'a aşık bir bakış atıp tabağı önüne koydu. Bir tane börek alıp ağzına attı. Lokmayı tam yutuyordu ki yüzü kızardı, yandan suya uzandı hemen. Dudaklarımda hafif bir gülüş oldu. Allah'ım keşke her beduam bu kadar hızlı tutsa.
Ceren korkarak Murat'ın arkasına geçip sırtına iki defa yavaşça vurdu." İyi misin Murat?" Beter olsun.
Zorla lokmasını yutup altan bir bakış attı Murat. " Sen biraz önce beddua mı ettin?"
En sevimli yüz ifademi kondurdum." Aaa kuru iftira ben hiç öyle bir şey yapar mıyım komutanım?" Kınayıcı bir bakış attım. " Çok ayıp size hiç yakışmıyor." Tabağa uzanıp burnuma götürüp kokladım. " Börekler kötü olmuş şuna bak taş gibi boğazınızdan geçmemesi gayet normal." Tabağı yavaşça ellerim arasından bıraktım. Tabak yerle buluşurken yalandan bir şaşkınlıla dudaklarım aralandı." Aaa Allah'ın işini görüryor musunuz yine düştü." Tim gülmemek için kafalarını sağa sola çevirirken Ceren en sinirli haliyle bana bakıyordu." Kusura bakma tatlım ben biraz sakarım ya ." Tatlım en nefret ettiğim hitap şekliydi. Sinir olduğum insanlara kullanırdım. Ve sana aşırı sinir oluyorum Ceren.
Burnundan adeta soludu." Belli ne kadar sakar olduğun."
İlk gün bana yaptığı gibi saçlarımı savurup evin içine geçtim. Oh canıma değsin! Arkamdan da Derya geldi.
Eğlenen bir tonla konuştu." Çok kötüsünüz komutanım ya ."
" Kızı görmüyor musun? Nefret sırasında hala birinci sırayı koruyor."
Zümre abla telaşla odadan çıktı bu sırada." Kızlar bana bir el attın ya." Hızlı adımlarla odaya geçtik. Nikah şekerleri yapılıyordu. Koltuklardan birine oturup bir tane şeker alıp , küçük keseye yerleştirdim.
Lanet dilim durmadı." Zümre abla bu Ceren sizin neyiniz oluyor?"
Zümre abla keseye şeker koyarken soruma cevap verdi." Uzak akraba sayılıyor."
Derya hafif bir sinirle araya girdi." Kız, Murat komutanımın içine düşecek neredeyse." Ben ona bir düşerim görürüm.
Hafifçe tebessüm etti Zümre abla." Zamanında bu kızı Murat'a alacaktı kaynanam." Ne? Ala ala bu kızımı alacaklardı yani ?
Merak etmemiş gibi soru sormaya çalıştım." Ee niye almadınız?"
" Murat istemedi."
Daha fazla soru sormadım. Zümre abla köydeki dedikoduları Deryaya anlatırken sessizce dinledim. Şekerler bitmeye başlarken. Saçlarını savura savura odaya Berak girdi. Annesine bıkın bir bakış attı. " Anne benim canım çok sıkılıyor, oyun oynayalım."
" Kızım şuan işim var kendi kendine oyna." Dedi Zümre abla.
Berrak kocaman ofladı." Tek başıma oynamak istemiyorum."
Kesenin ağzını kapatıp en sevecen bakışımı Beraka attım." Beraber oynayalımı?" Gözleri anında neşeyle parladı. Kafasını iki defa aşağı yukarıya salladı." Ne oynamak istersin?"
Neşeyle şakıdı." Kovalamaca."
Yerimden yavaşça kalktım." Kaç bakalım o zaman." Neşeyle bir kahkaha attıp koşmaya başladı. Peşinden de ben koştum evden , bahçeye çıktı.
Neşeli attığı kahkahaya uyum sağladım küçük bir kahkaha kaçtı dudaklarımdan. Hızlı olmayan hafif adımlarla peşinden koştum." Yakalıyacağım şimdi seni." Saçlarını savurup kocaman bir kahkaha attıp koşmaya devam etti.
" Yakalayamazsın ki." Küçük ayakları hızlı hızlı koşarken saçları sağa sola savruluyordu. Eşek sıpası çok tatlıydı.
" Yakalarım ki." Yavaş yavaş peşinden koşmaya devam ettim. Yakınına geldiğimde belinden tutup yerden kaldırdım. Yanaklarına kocaman iki öpücük kondurdum. İki defa kendi etrafımda döndürdüm." Wooww." Anında kıkırdadı. Temas sevmem ama bu kural çocukar için geçerli değil. Onlara temas etmeyi seviyordum. Bacaklarından tutup kucağıma aldım. Yanaklarına ardı ardına öpücükler kondurdum. Her öpüşümde kahkahası büyüdü. Başımı boynuna gömüp derin bir nefes alıp kocaman öptüm." Ohh ." Mis gibi kokuyordu. İki tur daha kendi etrafımda döndüm. Saçımda ki toka savurulurken , saçlarım dönmenin etkisi ile savruldu. Kocaman güldüm. Çocuklar insanın ruhuna iyi geliyordu.
Neşeli bir kıkırtı daha kaçtı dudaklarından. " Deniz abla çamur oyanayalım." Yavaşça yere bıraktım. Koşarak bahçenin kenarında birikmiş çamurlu suya atladı. Üzerim çamur olur mu diye düşünmeden bende atladım. Ellinden tutup çamurlu suyun içinde zıpladık. Üzerim başım çamur olurken kocaman bir kahkaha kaçtı dudaklarımdan. Yere eğilip çamur aldı. Ellimden tutup aşağıya çekmeye çalıştığı bedenimi çekmesine izin verip yere çömeldim. Çamuru yüzüme küçük parmakları ile sürdü.
" Bak sen şuna." Sudan ellime çamur alıp yanaklarına sürdüm. Geri kaçmaya çalıştı gülerek.
Neşeyle şakıdı." Deniz abla yaaa." Söyle eşek sıpası. Bal gibi tatlıydı be. Belinden tutup yanaklarını avuçlayıp iki öpücük daha kondurdum bal gibi yanaklara. Kolları boynuma dolandı sıkı sıkı sarıldı. " Çamur canavarı olduk." Kollarını çözüp ellerini öne kaldırıp zombi gibi yürüdü." Ben çamur canavarı herkesi çamura bulayacağım."
Anında uyum sağladım. Çocuk ile çocuk olmak gerekirdi. Bu halime tim şaşkın bakıyordu. Normaldi hep sinirli yada çatık kaşlarımı gördükleri için bu halim yabancıydı onlara. Murat ise dudağının kenarında hafif bir gülüşle kollarını önünde bağlamış ikimizi izliyordu.
Berrak ile çamurlu sudan çamur aldım. Gözlerim etrafta gezindi. Gözüme kestirdiğim kişi ile gülüşüm daha da büyüdü. Beraka yaklaştım." Amcayıda çamur canavarı yapalım mı?"
Dudaklarını büzdü." Kızmaz mı?"
" Hayır, hemen kaçarız." Gülüşü büyüdü saçları savrulacak derecede kafasını salladı. Ellinden tutup Murat'a yaklaştım. Biz yaklaştıkça gülüşü solmaya başladı. Ne yapacağımı anlamış olacak ki.
" Sakın Deniz." Dinledim mi? Tabi ki hayır. Yanına yaklaşıp yanağına çamuru sürmem ile yerinden anında kalktı." Ula Deniz!" Anında Berrak ile kaçmaya başladık ve peşimizden de Murat.
Neşeyle kocaman kahkaha attık. Daha on adım ya atık ya atamadık , bir anda bellime güçlü bir el dolanıp ayaklarımı yerden kesildi ve aynı şekilde Berakta.
" Ne yapıyım ben şimdi sizi?" Sesi sinirli değildi tam tersine mutlu hem de onda bu zamana kadar duymadığım kadar mutlu. İkimiz ile beraber çamur birikintisine yürüdü." Atıyımı sizi buraya?"
En sevimli ses tonum ile konuştum." Muraaat yapma." Dudaklarım arasından neşeli bir gülüş kaçarken. Kafamı geriye doğru attım başım omzuna geldi." Çamur canavarı yaptık seni de ."
Berrak neşeyle bağırdı." Amca ya ."
Çamura doğru bedenimi eğdi. Anında kollarım boynuna dolandı." Muraaat yapma , biz etik sen etme." Neşeyle bir kez daha güldüm. Gözleri gülüşüme uzun uzun baktı. Bedenimi yavaşça doğrultu.
" Yoo olmaz, maddem çamur canavarısınız hakkını verin." Berrak ile beni tekrardan çamurlu suya eğerken, ikimizde neşeyle güldük.
" Muraaat." Kollarım boynuna daha da dolandı. Yandan oturanlara baktığımda Ceren en kıskanç bakışlar ile bize bakıyordu. Murat'a döndü bakışlarım, bedenlerimizi biraz daha eğdi çamurlu suya." Muraaat ."
İçli bir nefes verdi." He söyle çamur canavarı." Bir anda ikimizide doğrultu. Bir kollunda Berrak diğer kolunda ben. Bakışları ikimiz arasında gitti. Yüzünü Berrakın yanaklarına sürdü. Tüm çamur Berrakın yüzüne bulaştı.
Gülerek uzaklaşmaya çalıştı Berak." Amca yaa."
Çamurlu yanaklarına rağmen Berakkın yanaklarından kocaman öptü." Amcan kurban olsun sana ." Ardı ardına bir kaç öpücük daha kondurdu." Annen bu halini görünce ne yapacaksın acaba?"
Kollarını Murat'a doladı. Yanağını da yanağına yasladı." Benim süper güçlü amcam var arkana saklanırım."
Küçük bir kahkaha attı Murat." Bak sen şuna." Birbirlerine sıkı sıkı sarılmış amca , yiğene hafif bir tebessümle baktım." O zaman şimdi koş odana saklan geliyorum. Üzerini değiştirelim." Berrakı yere bıraktı. Neşeyle saçlarını savura savura eve koştu Berrak. Murat'ın bakışları bana döndü." Gelelim şimdi sana." Hala kollu belimde hava da tutuyordu bedenimi." Ne yapıyım şimdi ben seni ha güzellik?"
Nazlı ve uysal bakışımı attım." Muraaat , yapma." Kocaman gülümsedi elli bacaklarıma gitti ellini bacağımın altından geçirip bedenimi kucağına aldı. Kollarım boynuna dolandı anında. Yere çömeldi yerden aldığı çamuru parmak uçlarıyla yanağıma sürdü. Neşeli bir kıkırtı kaçtı dudaklarımdan." Muraaat , yapma." Başımı boynuna gömdüm. Nefesi boynuma vurdu.
Derin bir nefes çekti içine." Sen niye hep böyle gülmüyorsun?"
" Gülüyorum ya."
Nefesi boynuma daha çok yaklaştı." Ama bu gülüş diğerlerinden daha güzel."
Başımı boynundan çekip gözlerine baktım. Yine yakındık." Çünkü bu gülüşün içinde küçük bir çocuğun neşesi var. Diğerinde büyük Denizin gülüşü var."
Gözleri yine yoğun baktı." O zaman benim yanımda hep küçük çocuğun gülüşünü at." Dudağımda hala gülümsemem dururken gözleri dudaklarıma kaydı. Adem elması hareketlendi. Hala kucağında yere çömelmiş duruyorduk. Yere uzanıp çamur alıp ellim yüzüne gitti. Hiç bir tepki göstermedi yüzüne sürdüm hafif hafif. Bir anda yüzüme yaklaşıp yanağını yanağıma sürmesi ile kalbim şaha kalktı. İçimde kocaman bir bomba patladı. Parmak uçlarıma kadar titredim. Yanağını çekerken artık ikimizinde yüzü tamamen çamurdu." Hadi gidip şu çamuru temizleyelim." Yerden kalktı ama bedenimi bırakmadı.
Tüm bakışlar bize bakıyordu. Allah kahretsin şuan resmen abileri, yengesi, kız kardeşi, Ceren ve tüm kartal timi bize bakıyordu ve hepsinin yüzünde imalı bir gülüş vardı bir tek Ceren hariç kızın kaşları çatılmaktan birleşmişti. Yutkundum." Murat herkes bize bakıyor."
Kafası yan tarafa döndü." Sikiyim ." Bakışları tekrardan bana döndü." Aklımı siktin Deniz aklımı." Aaa ben ne yaptım be?
Sinirle bende ona yükseldim." Ben ne yaptım ya? Kucağına alan sensin bir de bana kızıyorsun."
Burnundan soludu." Daha ne yapacaksın tüm ayarlarım ile oynuyorsun. Akıl mabına bir şey bırakmadın." Bedenimi yavaşça yere bıraktı. Parmağını kafasına koydu." Şurayı sikip attın."
Bu ne demek? Yükselmeye devam ettim." Almasaydın o zaman kucağına. Hem ben ne yaptım senin o aklına?" Cerene göz ucuyla baktım." Senin aklını gidip başkası alsın." Sinirle yürümeye çalıştım elli belimden kavrayıp kendine çekti bedenimi.
" Deniz harbi siktin aklımı. Etraftaki insanları unutturacak kadar siktin." Daha da yaklaştı. Ne yapıyordu bu ailesinin önünde? Sesi sinirle daha yüksek çıktı sitem ediyordu resmen." Eskiden böyle değildim ben. Dikkatliydim şimdi bir geliyorsun her şeyi durduruyorsun."
Sesimiz bahçede yankı yaparken. İkimiz birbirimize bakıyorduk. Herşeyi duyuyorlardı şuan.
Kalbim şaha kalktı. İç sesim ve çocukluğum halay açmış içerde tepinirken ben yüzümde ki şok ifade ile ona bakıyordum. Zorla konuştum." Aklına sahip çık o zaman." Ben çok çıkabiliyormuşum gibi. Sıcaklık basıyordu anında göğsünden uzaklaşıp resmen koşarak kaçtım. Asıl sen benim aklımı sikip attın. Ne hale getirdin beni hırçın bir Denizi, duru bir Denize çevirdin.
Asıl sen benim birazcık olan beynimi sikip attın Murat.
Bu iş buradan nasıl dönecek ya?
Çocukluğum girdi araya." Bu iş buradan dönmez."
Laneti.
*******
Karasu evinde düğün için telaş vardı. Bugün düğün vardı. Horonlar tepilecek , halaylar açılacak, iki kişi yuva kuracaktı. Herkes telaş içinde evin içinde koşarken Deniz aynanın karşısında kendine bakıyordu. Bir tur kendi etrafında döndü yetmedi bir tur daha döndü. Gece mavisi elbisesi her dönüşünde savruldu. İnce askıları olan elbise bileğine kadar uzanıyordu, ayağında siyah topuklu ayakkabılar, saçları ise dalgalı fön çekmişti.
" Deniz kızım harbi güzel oldun ha." Kendi etrafında bir tur daha döndü. Kendine bakmaya doyamamamıştı. Aşağıda çıkıyoruz sesleri ile aynada kendine göz kırpıp yataktan çantasını alıp aşağıya inen merdivenlerden yavaş yavaş inmeye başladı. Tüm tim aşağıda bekliyordu. Topukluların çıkardığı tık sesleri ile kafalar merdivene döndü.
Sercan uzun bir ıslık çaldı." Yakıyorsunuz komutanım."
En sevimli gülüşünü attı Deniz." Sen de harika gözüküyorsun Sercan."
Murat adeta olduğu yerde kalmıştı. Bir mavi bir insana nasıl bu kadar yakışır. Saçları en güzel haliyle resmen parlıyordu. Hafifçe yutkundu Murat. Aklını gerçekten sikip atıyordu. Her geçen gün farklı bir yanını görüyordu. Ve bu durum can sıkıcıydı. Şuan aşırı güzel duruyordu.
Alparslan ağzına teptiği baklava ile zorla yutkunup homurdandı." Komutanım siz aslında çok güzelsiniz keşke hep böyle özenli olsanız."
Deniz artık merdivenlerden tamamen inmişti. Hepsini göz ucuyla süzdü gözüne en çok Murat takıldı yine siyah bir takım elbise içinde duruyordu. Saçlarını geriye doğru savurdu." Alparslan her sabah böyle süslü hazırlanmak ile uğraşamam. İşimiz gücümüz var sonuçta."
Rabiya ellinde çantası ile ortama giriş yaptı. " Hadi ula! ne bekliyoruz çıkalım artık." Fazla heyecanlı ve stresliydi. Cevap beklemeden dışarıya attı kendini hemen.
Timde arkalarından çıktı. Kapının önünde bir çok siyah Mercedes araba vardı. Herkes bir arabaya geçerken , Deniz olduğu yerde kaldı hangi arabaya binecekti? Murat kendi arabasına gidip ön kapıyı açtı." Buraya gel Deniz."
Topraklı yolda düşmemeye dikkat ederek arabanın yanına geldi. Kendisi için açılan kapının ön koltuğa kuruldu. Kapısı kapatılıp , Murat kendi tarafına geçip arabayı çalıştırdı. En önde Murat onun arkasından kornaya basarak arabalar geliyordu. Murat'ın ailesi Karadenizdeki en köklü ve güçlü ailelerdendi. Karasu soy ismine büyük bir sayğı duyulurdu. Murat'ın dedeleri Trabzonun en yiğit insanlarıydı , torunlarıda onların izinden gidiyordu. Aşiret kavramının vücut bulmuş haliydi soyları.
Trabzon korna sesleri ile çalkalanırken. Bir saatlik yolculuk sonunda arabalar büyük bir düğün salonun önünde durdu. Deniz arabadan indiği zaman büyük bir şok yaşamıştı neredeyse bütün Trabzon buradaydı. İnsan seli kaynıyordu içeride. Düğün salonuna geçerken, kartal timi için ayrılan masaya kuruldular. Yüze yakın insan pistin ortasında horon tepiyordu , ayaklarını her yere vurduklarında yer yarılacak dereceye geliyordu.
Alışık olmadığı bir görüntüydü Deniz için. Hayatında belki toplasa beş defa ya düğüne gitmiş ya gitmemişti ama bu düğün diğerlerinden daha farklıydı. Bu gerçek bir düğün ise diğerleri neydi?
Horon biterken herkes yerlerine kuruldu.Rabiya ve Nevzat gelen her misafir ile tek tek ilgileniyordu. Murat'ın etrafını ise çocukluktan kalma arkadaşları sarmıştı. Derya yine bir köşelere geçmiş insanlar ile dedikodunun dibine vuruyordu. Alparslan verilen ikramlıkları ağzına tepmek ile meşguldu. Eren , masanın altından Tülay ile konuşuyordu. Sercan , boş gözlerle etrafına bakıyordu önünden gülerek geçen kızlara en boş bakışını attı. Yavuz ve Harun çoktan kendi yaşlarına uygun insanları bulmuşlardı. Kazım , Poyraza trip atıyordu. Buğra , Nehire video çekmek ile meşguldü.
Deniz ise boş boş etrafına bakıyordu. Herkes kendine bir uğraş bulmuştu. Yanından geçen kadınlar, Denizi uzun uzun süzdü. Kadın yanında ki kadının kulağına eğildi." Rabiyanın deli oğlanın , hanımı bu kızmış diyorlar."
Diğer kadın, Denizin sağına soluna baktı." Maşallah güzele benziyor ama askermiş galiba. Nasıl olacak bunların evliliği?"
" Eh onuda Rabiya düşünsün." Onlar hala Deniz hakkında konuşmaya devam ederken. Işıklar kapandı. Düğün salonunun büyük kapısından Burak ve Hafsa el ele giriş yaptılar. Büyük bir alkış tufanı koptu. İkisininde içi içlerine sığmıyordu. Çocukluktan beri birbirlerine aşıklardı ama kavuşmak bugüne kısmet olmuştu. Dans pistine geldiklerinde arkada çalan hafif müzik ile dans etmeye başladılar.
Deniz, ellini yanağına yaslayıp önünde olan manzarayı izledi. Birbirlerine çok yakışıyorlardı , sanki birbirlerinin kopyası gibiydiler. Kendine dönen bakışları fark ediyordu ama umursamadı.
İkinci dans müziği çalarken birer birer diğer çiftlerde sanheye çıkmaya başlamıştı. Derya zorla Sercanı kaldırıp dans pistine çekti. Murat, Berakkı kolları arasına alıp beraber dans ediyorlardı. Bu görüntüye uzun uzun baktı Deniz. Aralarında bir şeyler olduğu bariz belliydi ama bunu kendine yediremiyordu. Dün yaşadıkları olaydan sonra artık Murat'an uzak durma kararı almıştı. Bu işin sonunda kül olan Deniz olacaktı , bu yüzden uzak kalmak daha iyi diye düşündü.
Pis kalabalıklaşırken Berrak amcasına en sevgi dolu bakışını attı." Amca , Deniz abla neden dans etmiyor?"
"Bilmiyorum amcam."
" Birine söyleyelim de Deniz ablayı da dansa kaldırsın. "
Murat'ın anında kaşları çatıldı." Höst kız kimiş onu dansa kaldıran?"
Neşeli bir kahkaha attı Berrak." Sen kaldır o zaman." Denizi gösterdi elliyle. " Bak orada öyle tek başına kalmış. Hem biri felan kapabilir her an çok güzel olmuş." Annesinin emriydi. Murat'ın, Denizi dansa kaldırması için ikna etmek için Zümre en güçlü kozunu ortaya koymuştu ; Berrak.
Beynine adeta kan sıçradı Murat'ın bakışları Denize döndü bir tane erkek Denize doğru yürüyordu. Berakkı kucağından bıraktı anında." Sen annenin yanına git amcam." Kaşlarını en derinden çatıp , erkekten önce Denizin yanına ulaştı. Denizin bakışları ona dönerken bileğinden kavrayıp dans pistine yürütü.
" Murat ne yapıyorsun?"
Burnundan soludu Murat. "Ne olacak şuna bak bütün lavuklar sana bakıyor." Dans pistinin ortasına geldiklerinde belinden tutup kendine çekti. Denizin yüzü hala şok içindeydi. Murat ellerine uzanıp omzuna koydu.
" Sen şuan gerçekten ne yapıyorsun? Bütün akrabaların bize bakıyor. "Akraba olsa yine iyiydi resmen bütün Trabzon onlara bakıyordu." Hem ne var? Bakıyorlarsa baksınlar. "Diyerek çıkıştı Deniz.
Yüzü yavaş yavaş kırmızı renge döndü Murat'ın." Benim yanımda olan bir kadına kimse göz ucuyla dahi bakamaz ." En ters bakışını etrafta gezdirdi." Dünyayı onlara ters çevire çevire siktiririm."
Dans pisti bir bir boşalıyordu daha doğrusu Zümre boşaltırıyordu. Tüm gözler Murat ve Deniz üzerinde gezerken herkes fısır fısır kendi aralarında konuşmaya çoktan başlamışlardı bile. Karasu ailesinin onların tabiri ile Murat'ın hanımı Denizin en ince ayrıntısına kadar dedikodusunu yapmakla meşguldüler.
Yavaş yavaş dönerlerken. Sinirle Denizde biraz daha yükseldi." Sen iyice mağara adamı oldun ha! İnsanlar yanlış anlayacaklar." Kaçamak bakışlar attı etrafa. Harika herkes onlara bakıyordu.
Ters bakışları Denizi buldu." Ne bok anlarlarsa anlasınlar ama şunu kesin olarak daha iyi anlasınlar. Sen benim yanımdaysan bir erkek bile sana göz ucuyla bakamaz, gülümseyemez, temas edemez." Ellinden tutup bir tur Denizi döndürdükten sonra belinden sertçe kendine doğru çekti." Yapanı da dünyadan silip atarım."
Deniz'in gözleri kocaman açıldı." Senin harbi aklına bir şeyler olmuş."
" Akıl mı bıraktın."
Deniz ve Murat hala dans edip kavga ederken Ceren köşede en ters bakışları ile ikisine bakıyordu. Duru yanında ki sandalyeye kurulup, Cerenin kulağına yaklaştı." Sen bu sevdadan vazgeç Ceren. Üzülen sen olursun." Ceren dönüp bakmadı bile biraz önce kavga eden Deniz ve Murat şuan gülüyordu hem de birbirlerinin gözlerinin içine bakarak. Duru devam etti." Onlar ayrı ayrı yanıcı ve yakıcı madde gibi ama yan yana gelince hayat oluyor Ceren."
Cerenin gözünden bir damla yaş süzüldü." Gelici geçiçi bir kız sadece."
Duruda pistin ortasında dans eden Murat ve Denize baktı." Değil Ceren abimi tanırım. Hayatım boyunca abimi ilk defa Deniz ablanın yanında bu kadar huzurlu gördüm, bu kadar gülerken, bu kadar sakin ve gözlerinin içinde ilk defa bir ışıltı vardı." Derin bir nefes verdi Duru." Abim sinirlidir Ceren sevgisini belli edemez ama gözünde ki aşkı yedi metre ötedeki insan bile fark ediyor."
Ceren de bunu fark etmişti. Çocukluğundan beri Murat'ı tanırdı. Kaşları hep çatık , her daim sinirli, işine odaklı , az gülen, hiç bir kız ile muhatap olmayan ama Deniz bir geldi Murat güldü, huzurla baktı, az sinirlendi ve hep Denize baktı. Fark etmişti Ceren, Murat kaçamak bakışlar ile hep Denize bakıyordu. Gözleri içindeki ışığı ta Deniz arabadan ilk indiği anda fark etmişti. Yedirememişti kendisine bunu ama gerçek buydu. Murat için huzur Denizin gözleriydi.
Dans pistinde sadece Murat ve Deniz kalmıştı, tüm ışıklar sönmüş bir ışık onları aydınlatıyordu. Gözleri birbirine kenetlendi. Murat içli bir nefes verdi. Burnuna dolan koku başa belaydı." Deniz , sende bu ışık gibisin tüm karanlığın içinde en aydınlık olan."
Dondu kaldı Deniz. Dilli tutuldu hayatında ilk defa böyle bir iltifat alıyordu. Zorda olsa dilini çözdü." Yanılıyorsun o ışık sensin . Hayatım karanlık içindeydi ama bir geldin tam şurada." Göğsünü gösterdi." Burada bir ışık yaktın. Tüm karanlık dağıldı." Bunu söylediği için daha sonra kendine sövecekti güya uzak duracaktı. Bu günden sonra kesinlikle uzak duracaktı. Ne kadar ışık yansada karanlık içinde bir geçmiş vardı ve Deniz geçmişini öğrenen herkesin ondan bir gün gideceğini biliyordu. Hep gitmişlerdi Murat'a gidecek diye düşündü. Sevgi yakışmaz diye düşünmüştü kendisine.
Murat dona kaldı bu sefer. Bu kız harbi aklını sikip atmıştı. Onlar orada dururken Hakan ellerini cebine atmış duruyordu. Sessizce mırıldandı." Sen harbi yarağı yemişsin abicim."
Dans biterken Murat ve Deniz pisten indi. Horonlar çaldı şarkılar söylendi ve Deniz hayatında hiç oynamadığı kadar bu düğünde oynadı.
Derya'nın ellinde tutup horonun en başına geçti ve Karasu gelinleri. Adımlarını her vuruşlarında yerdeki tozlar havalandı. Ve Denize hayran bakan Murat. Horon bilmesi bir tık daha Denize hayran olmasına neden oldu. O kadar Karadeniz çocuğuydu , horon oynamasa olmazdı. Denizin elline girdi. Tüm Karadeniz onlara hayran olurken. Deniz , Murat'a hayran oldu.
Bir ara tüm pist boşaldı. Kartal timi, Hakan , Burak ve Nevzat hepsi beraber çıktılar ortaya. Ell elle tutuşup yüz adama bedel olacak şekilde horon teptiler. Murat'ı izlerken Deniz resmen hayran kaldı. Çok iyi oynuyordu.
Düğünün geri kalanında Derya ile adeta çoştu. En son Derya ile bir köşeye yayılmışlardı, ayaklarının altı acıyordu. Düğün takı merasimi ile son bulurken kalabalık yavaş yavaş dağıldı. Ellini yanağının içine yaslayıp , başınıda Derya'nın omzuna dayadı zira çok yorulmuştu. Görevde bile bu kadar yorulduğunu hatırlamıyordu. Gözleri yorgunlukla kapandı.
Bir süre sonra sıcacık bir göğse çekildi. Başını anında bu göğse yasladı. Uyku daha derince içine çekti.
Arabalar bir bir düğün salonundan ayrıldı. Evlere geçildi. Murat kucağında uyuyan Denizi uyandırmamaya dikkat ederek yatağa yatırdı , ayağındaki topukluları çıkardı. Kapıyı kitleyip kendine baya baya söve söve Denizin yanına yattı. Bellinden tutup kendine çekti, başını Denizin boynuna sakladı. Biraz uyuyacaktı sadece biraz.
" Kokuna muhtaç hale getirdin beni." Boynundan derin bir nefes alıp, elli Denizin karnına gitti yavaş yavaş okşadı. Sessizce mırıldandı." Ne yaşatılar sana? Bu kadar canını yakacak ne yaşattılar? Burada neden acı var? " Cevaplanmayan binlerce soru.
Deniz göğsüne daha çok sindi. Dudakları arasında hafif bir tebessüm oluştu.
" Harbi aklımı sikip attın."
🌊
Nasıl buldunuz bölümü?
Oy vermeyi ve yorum atmayı unutmayın aşklarım.
Kocaman öpüldünüz 🤍
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
61.6k Okunma |
5.14k Oy |
0 Takip |
48 Bölümlü Kitap |