Yeni Üyelik
16.
Bölüm

16. Bölüm

@daisy_x06

Evet yeni bölüm ile karşınızdayım.

Bu bölüm birinci kilit bölümümüz o yüzden çok dikkatli okuyun lütfen.

Şimdiden iyi okumalar dilerim 🤍 ​​​​​​​​​​​​​​​​​​​​

 

                       🌊

Önümde duran kitaba boş bir bakış attım. Askeriyede tim binasında içerde ki odalardan birinde duruyordum. Uzun bir yatma sürecinden sonra işime geri dönmüştüm. Nehir ve Tülay yanımda kalmıştı ara ara da Derya , Yasemin , Ayşe abla ve hatta Poyrazın yeni sevgili Sıla gelmişti bir de hastanedeki Sabiha hemşire bile bana bakmaya gelmişti. Ve bir haftadır işimin başındaydım. Ağladığım günden sonra köşe bucak Murat'an kaçıyordum ama ondan bir gece sonra sarhoş olmuşum ne bok yedim asla bilmiyorum. Timin anlattığı kadar biliyorum.

Adama git deyip daha çok sokulmam ise hayatımın en büyük çelişkisi ve adama çocuk yapalım demişim ve daha ne rezil anlar.

Ama şimdi gerçekten de kaçıyordum adamdan.O nerdeyse anında ortadan yok oluyordum. Yok olamıyorsam bile böyle odalara kaçıyordum. Şuan içeride tim ile oturuyordu.

Kazımın sesi geldi." Deniz komutanım misafiriniz geldi." Misafir mi? Hemde bana. Allah Allah yanlış anlaşılma olmuş olması lazımdı.

Yerimden kalkıp beremi de başıma taktım. Kulaklarımı da gizledim. İçeride Murat soru felan sorursa yalan söylemek zorunda kalırsam , kulaklarımı görmemesi lazım. Üzerimi düzeltip odadan çıktım.

Sert ve kendinden emin adımlarla yürüyordum ki gördüğüm kişi ile adeta yere çivilendim. Yutkundum. Bedenim titredi belli etmedim. Ellerim yumruk oldu. Onun ne işi vardı burada ? Kaç yıl geçmişti görmeyeli? Uzun yıllar... Çok uzun yıllar. Önünde eskiden en sevdiğim yemek vardı. Genzime acı bir sızı doldu. Bakışları bana döndü. Masum baktı ama masum değildi. Ağlamıştı.

Yerinden kalkıp , kollarını bana açıp bana doğru yürüdü." Naz , kızım."

" Naz mı?" Dedi Eren.

Adımlarım geriledi ta ki sırtım tezgaha gelene kadar ellerimi havaya kaldırdım . Sessizce mırıldandım." Sakın!"

Durdu. Yaşlanmıştı hem de çok yaşlanmıştı. Masum bakan gözlerinde yok ettiği çocuk ben vardım. Yemek yedirip ,uyutup şerefsizlerin önüne attığı ben vardım. Yemek yedirmişti güven bana kızım demişti. İlk güvenime vurulan hançer onundu. Yemeği yemiş sonrada uyuya kalmıştım. Uyandığımda soğuk bir odada bacaklarım arasında kan akarken uyanmıştım. Aradan geçen bir yılın sonunda yine gelmişti. Yine yemek getirmişti güven bana kızım demişti. Annemdi sonuçta.

Çocuklar ilk ailesine güvenir.

Güvenmeyi seçmiştim. Yemiştim yemeği ve yine uyuya kalmıştım. Uyandığımda vücudumu çırılçıplak bulmuştum. İkinci defa güvenime hançer vuruldu. Gitme demiştim, beni burada bırakma demiştim ama o bana bakmamıştı bile arkasını dönüp gitmişti. Ve bir daha ne geldi nede aradı. Masum bir canı çakalların arasına atıp gitmişti.

Ağlamaklı sesle konuştu." Naz, kocaman olmuşsun. Güzeleşmişsin." Ne anlatıyordu bu ? Nasıl bulmuştu beni? İzimi yok etmiştim beni bulması imkansızdı. Sarılmak için bir hamle daha yaptığından ellerimi daha çok kaldırdım. Durdu." Naz , özür dilerim kızım." Özür mü? Ne yani bir özür ile herşey geçecek mi?

Sesim buz gibi çıktı." Ne işin var senin burada?"

Bir adım geriledi." İhtiyacım var sana kızım. Gidecek başka kimsem yok." Ne yapıyım? İhtiyacım olduğunda o neredeydi? Benim canım yanarken o neredeydi? " Naz..."

Sinirle soludum." Naz değil Denizim ben." Gözlerinin içine nefretle baktım." Naz öldü, Üst Teğmen Deniz Özal'ım ."

" Yapma Naz kızım ."

" Anlamıyor musun? Ben senin kızın değilim senin kızın Naz. Oda öldü." Ellimi nefretle kalbine koyup iki defa vurdum ." Naz burada yatıyor, ben Denizim senin kızın değilim." Naz soğuk odaya kapatıldığı gün ölmüştü. Deniz Nazdım ben , bu kadın bana hep Naz derdi. Naz'ı öldürdü o tam sekiz yaşında Naz'ı öldürdü.

Sanki masum gibi ağladı." Özür dilerim Naz. Sana ihtiyacım var. Dayak yiyorum kızım. Amcan tarafından dövülüyorum." Umutla baktı yüzüme." Senden başka kimse beni koruyamaz."

Gözüm öfkeye bulandı. Sesim sinirin her bir tonu vardı." Gram umrumda değil. Canın mı yanıyor? Daha çok yansın. Üzülüyor musun? Daha çok üzül. Dayak mı yiyorsun? Beter ol. Kalbin mi kırıldı? Daha çok kırılsın."

Tüm tim şaşkınlıkla bana bakıyordu.

Yavuz abi sinirle bağırdı." Ne yapıyorsun sen Deniz? Karşında ki kadın senin annen."

Öfkeli bakışlarım ona döndü." Benim annem felan yok komutanım. Öldü benim annem. " Karşımdaki kadına döndüm, gözünün içine baktım." Öldü benim annem."

Kadının ağlayışları daha çok artı." Ben senin annenim Naz. İnsan evladına kıyamaz." Kıyamaz mı? İlk başta sen bana kıydın. Sen beni yok ettin.

Ellim karnıma gitti." Anne olmayı çok iyi biliyorum. Senden daha iyi biliyorum." İki evlat kayıp ettim ben. Kaç yıl geçti hala acısı duruyordu. Geçmiyordu. Başımı iki yana salladım." Sen anne değilsin." Gözleri karnımı buldu. " Değilsin anladın mı?" Yüksek çıkan sesimle irkildi.

Harun abi girdi araya bu sefer." Deniz o senin annen. Annen ne hata yapmış olursa olsun sen onun evladısın." Anlayışla baktı yüzüme." Annelerde hata yapar Deniz. Kadının sana ihtiyacı var."

Hata ? Onun hatası yüzünden hayatım yok olmuştu. Çocukluğum ölmüştü. İki evladım yok olmuştu. Nefretle soludum." Umrumda değil." Tim daha çok şaşırdı. Beni bu şekilde görmemişlerdi. Evet sinirliydim ama hiç bu kadar sinirli görmemişlersi , öfke kusarken görmemişlerdi. Buydum ben. Buna dönüştürenler ise ilk başta annem daha sonra ise amcam olan Sansardı.

Kadın getirdiği yemeği alıp bana uzattı." Bak en sevdiğin yemeği getirdim."

" Artık sevmiyorum."

Kafasını öne eğdi." Bana güven Naz." Güven mi? Harbi o kadar şeyden sonra güven mi diyordu? " Söz veriyorum herşeyi düzelticeğim. Lütfen kızım." Düzeltmek? Yok olan birini nasıl düzeltecekti? Katildi o çocukluğumun katili oydu. İlk onun ellinde kanlar vardı.

Alparslan hafifçe konuştu." Komutanım bence af edin annenizi."

Sinirim daha çok artı." Def olup git buradan. Bir daha gelme."

Arkamı döndüğümde acıyla bağırdı." Naz yapma sırtını bana dönme."

Genzime dolan sızıyı yutkunarak göndermeye çalıştım." Sen bana dönmüştün." Öfkeyle tekrar bedenimi ona çevirdim." Seni af edemem. Ben affetsem , kalbim af etmez , geçmişim af etmez. Benim annem öldü. Ölmüş birini af edemem."

Daha çok ağladı." Yapma."

En sonunda patladım çok bile dayanmıştım. Hızla yanına gelip kolundan tutup çekiştiridim.

Murat öfkeyle bağırdı." Ne yapıyorsun Deniz?"

Diğerleri de ona uydu." Deniz bu yaptığın hiç doğru değil."

Sikerler doğru olup olmamasını. Kapının önüne gelince bedenini yere savurdum." Bir daha sakın buraya gelme." Sağıma soluma baktım. İlerde ki askerlere bağırdım." Askerler bu kadını dışarıya attın!"

Murat'ın öfkeli sesi yanımda geldi." Kafayı mı yedin sen?" Kolumu tutmaya çalıştığında geriye ittim. " Ne oluyor sana Deniz? Annene böyle davranacak kadar kalbin köreldimi?"

Askerler yanımıza geldiğinde tedirginlikle bize baktılar." Atın şu kadını dışarıya. Bana haber etmeden neden içeriye alıyorsunuz?"

Yeşil gözlü olanı korkarak konuştu." Anneniz olduğunu söyleyince aldık komutanım."

" Bundan sonra haberim dahi olmadan kimseyi almayın." Yerde ağlayan kadına iğrenerek baktım, sesimde öyle çıktı." Bu kadını da asla almayın." Adeta kükredim." Atın dedim size!"

Askerler kadını aldı. En hüzünlü bakışını attı bana. Askerler ile uzaklaştı.

Murat bana bu zamana kadar görmediğim bir öfkeyle baktı." Ne yapıyorsun sen?"

Öfkemi dizginlemek zordu." Sanane ha! Sanane! Ne zamandan beri komutan askerlerin hayatına karışıyor?"

Buğra araya girmeye çalıştı." Yaptığınız hiç hoş değil."

" Bu konu hiç birinizi ilgilendirmez. Herkes haddini ve yerini bilsin." Öfkeli bakışlarım hepsinde gezindi. Hayal kırıklığı içinde bakıyorlardı bana ve öfkeyle. İşte buydu bir gün herkes benden nefret edecekti. " Sadece işinize bakın."

" Deniz insanlar seni önemsediği için konuşmaya çalışıyor." Dedi Harun abi.

" Kimse önemsemesin beni. Herkes işine baksın. Mesafenizi koruyun, iş dışında da benimle muhatap olmayın." Gözlerinde ki hayal kırıklığı daha da büyüdü." Sizin ailenizin parçası felan değilim ben. Buraya sadece işimi yapmaya geliyorum. Ailecik oynamayın bana."

Murat adeta kükredi." Deniz! Ne oluyor sana? Annen sana güvenmiş kadın ayağına gelmiş. Sen napıyorsun? O kadar insanın içinde yere savuruyorsun."

Bende yükseldim." Güven mi? Neyin güveni ha? Sizin bu güven dediğiniz şey saçmalıktan ibaret. İnsanlara güvenilmez bir gün herkes hançeri sırtınıza vurur. Bildiğim son için neden güveniyim?"

Derya'nın hüzünlü geldi sesi." Bize güvenmiyor musunuz?"

Hiç düşünmeden cevap verdim." Hayır." Karnımda duran ellim yumruk oldu.

Murat farklı bir duyguyla baktı bana. Nefret edecekti benden. Geçmişimi öğrenince nefret edecekti o zaman o nefreti görmeye dayanamam o yüzden şimdiden o nefrete alışmak zorundayım. " Bana hiç güvenmedin mi Deniz? "

Gözlerimi kapattım derin bir nefes alıp açtım." Hayır." Yalandı. Hayatımda ilk defa ona güvenmiştim. Bere kulaklarımı gizlediği için yalan söylediğimi anlamıyordu.

Darmaduman oldu. " İnsan sevdiğine güvenir Deniz." Bir adım attıp yaklaşmaya çalıştı anında geriledim." Maddem güvenmedin ne diye üzerini değiştimeme izin verdin? Kucağıma aldığımda geri itmedin? Öptüğümde tepki göstermedin? Dokunduğumda, dokunma demedin? Yanında yatığımda ne diye yanıma daha çok sokuldun? Güven miyorsan bana neden bunları yaptın Deniz? Güvenmeyen insan bunları yapmaz." Bir adım daha attı , geriledim. Daha çok darmaduman oldu. " Sevmedin mi Deniz beni?" Sesine kadar kırgınlık vardı.

Yutkundum." Hayır, senden hoşlandım evet bunu kabul ediyorum ama aşık olmadım."

Çenesi kasıldı. " Ne diye o zaman sana dokunduğumda geri itmedin? Niye hep daha çok sokuldun bana?" Sesi yüksek çıkıyordu ama sesinde ki acıyı da duyuyordum.

Başımı dik konuma getirdim. Genzime dolan sızı daha çok artı." Hoşlandığım erkeklerin dokunmasına izin veriyorum ama artık hoşlanmıyorum senden. " Sesim titredi." O yüzden artık uzak dur benden. Evime gelme, ilgilenme, önemeseme, sevme beni. Komutan ve asker ilişkisini koru. İş dışında da ne konuş ne de yanıma gel."

Bir anda belimden tutup bedenimi bedenine yasladı." Yapmazsam ne olur ?"

Göğsünü itim uzaklaşmak için ama bırakmadı. Kafamı yukarıya kaldırıp gözlerine baktım." Timden ayrılırım o zaman."

Tokat yemiş gibi sersemledi. Gözünde acıyı gördüm. " Sen bu değilsin."

" Buyum ben." Göğsünü ittim bu sefer izin verdi geri çekilmeme." Ben buyum anladın mı? İki ilgi gösterdim diye ne sandın ki? Sana aşık olduğumu felan mı?" Acı daha da büyüdü gözünde. Onu ilk defa böyle gördüm. Kalbim acıdı. Oysa şuan ona sarılıp aşığım ben sana demek isterdim.

Kafası öne eğildi kendi kendine konuşuyor gibiydi." Sen bu değilsin. Benim tanıdığım Deniz değilsin. " Kafasını kaldırıp bana en yıkılmış bakışını attı." Sevdam ile oynayacak kadar kalbin köreldimi senin? Senin kalbin iyidir Deniz. Sinirli olsanda senin iyi bir kalbin vardı."

Güçlü durmaya çalıştım." İyi kalpli felan değilim. Sen buna inanmışsın , iyi kalpli felan değilim." Ağlamak istiyordum hemde ona sarılarak ağlamak istiyordum. " Bir daha bana dokunmayın komutanım. Aşkınızı kalbinize gömün ve hayatımda sadece komutanım olarak kalın."

Kafası hayal kırıklığı içinde iki yana salladı." Yanlış kadına aşık olmuşum." Yıkıldım adeta yıkıldım. Kalbime sanki balyoz vurulmuş gibi oldum." Kendine aşık ettin , yanında huzuru verdin, sevda ateşi ile yaktın . Kül ettin beni." Çenesi kasıldı , yüzü kızardı. " En yanlış hatam sen oldun Deniz." Gözleri bakarken nefret ile değil kırgınlıkla baktı. Böyle bakmamalıydı. Nefret olmalıydı gözlerinde kırgınlık değil. Öfke olmalıydı sesinde hayal kırıklığı değil.

Yutkundum." Sevdanızı kalbinize gömün." Binaya girip getirdiği yemeği alıp çöpe attım. Ağlamak istiyorum. Odanın içinden çeketimi aldım. Tam gidiyordum ki Deryanın sesi geldi.

" Sizi çok yanlış tanımışız." Dedi.

" Sizin kalbiniz gerçekten de körelmiş." Dedi Kazım.

" Murat'ın aşkıyla oynayacak kadar vicdansız mışsınız." Dedi Sercan.

" Seni ailenin bir parçası yaptığımız için en büyük hata bizde." Dedi Harun abi.

" Annenize bu şekilde davranacak kadar kötü kalpli bir kadınmışsınız." Dedi Poyraz.

İşte bu seslerde nefret vardı. Kafamı öne eğdim." Ben hep böyleydim siz kendiniz beni böyle görmek istemişsiniz." Adımlarım tekrar hareketlendi. Murat'ın yanından geçip gittim. Arkamda koca bir yıkım bırakmıştım. Ellim karnımda dururken artık gözümden bir damla yaş süzüldü. Ellim ile ağzımı kapattım. Otoparka geldiğimde arabama bindim. Göz yaşlarımı serbest bıraktım. Arabayı çalıştırdım.

Göz yaşlarım ardı ardına aktı. Buydum işte ben. Kimse beni sevmez. Sevende bir gün böyle nefret eder. Böyle olmayı ben istemedim. Buna dönüştürdüler.

Ağladım, feryat figan ağladım.

Gidecek tek bir yer aklıma geldi. Arabayı o yöne sürdüm.

Ve ağladım.

 

******

Murat bom boş baktı önüne. Kalbi hiç acımadığı kadar acımıştı bugün. İnanmıyordu Denizin sözlerine inanamak istemiyordu. Tanıyordu o ses yalan söylüyordu. İnanmak istedi buna.

Tim dağılmış etrafı toplamaya çalışıyordu. Murat büyük bir öfke kusmuştu. Her tarafı darmaduman etmişti. Şimdi ise koltuğa oturmuş kan içinde olan ellerine bakıyordu. Öfkesini Denizden çıkaramazdı. Kıyamıyordu. Hala kıyamıyordu. Laneti.

Yavuz ellini omzuna koydu." Kardeşim yapma kendine bunu."

Hepsinin üzgün bakışları Murat'ı buldu. İlk defa Murat'ı böyle gördüler. Denizi severlerdi olay olmadan önce ama Murat'ın yeri hepsi için daha farklıydı. Murat'ın canının yandığını gördükçe Denize daha çok öfkelendiler.

" Sevmemiş abi , hiç sevmemiş." Kafasını elleri arasına aldı. Bir nedeni olmalıydı. Deniz bu şekilde davranacak bir kız değildi bir sebebi olmalıydı. Düşünüyordu ama aklına hiç bir halt gelmiyordu. Ne yaşamıştıda bu kadar annesine öfke kusmuştu.

İçeriye Murat'ın gizliden bilgi gönderdiği asker girdi ellini alnına götürüp selamını verdi." Komutanım istediğiniz dosyayı getirdim." Dosyayı uzattı, Murat aldı.

" Ne dosyası o komutanım?" Dedi Sercan.

Hepsi bir koltuğa oturdu. Dosyayı getiren asker çıkıp gitti. Murat derin bir nefes alıp dosyayı açtı. Denizi araştırmalarını istemişti ancak böyle hakkında daha fazla bilgiye ulaşabilirdi." Denizi araştırmasını istemiştim." Kağıtları masaya yaydı hepsi bir kağıt aldı. Denizin tüm hayatı bu dosya içindeydi. Baktılar ama pek on üç yaşından sonra anormal bir durum yok gibiydi.

Derya en önde olan kağıdı almıştı." Komutanım,burada ilginç bir durum var." Kağıdı ortaya koydu." Denizin , anne ve baba isimleri yok. Nerede doğmuş bununda kaydı yok ve nerede yaşamış onunda bilgisi yok."

Sercan kendi kâğıdını ortaya koydu." Okuduğu okular var ama on üç yaşına kadar hiç bir notu kayıtlara geçmemiş. On üç yaşından sonra notları gözüküyor."

Harun koydu bu sefer kağıdı." Ve hiç bir akrabası da gözükmüyor. On üç yaşından önce nerede yaşamış, ikameti nerede bu bilgilerin hiç biri yok."

Eren boş bir bakış attı kağıda." O zaman bu gelen kadın yani annesi ne oluyor? Ve rüyasında amca diye sayıklıyordu." Kimse cevap vermedi. Cevapsız bin tane soru vardı.

Alparslan sıkıntılı bir nefes verdi." Kimliği on üç yaşından sonra değiştirilmiş. Naz ismi kaldırılmış. On üç yaşından sonra yurta kaldığı gözüküyor."

" Komutanım darp raporu var ve ..." Devamını getiremedi Buğra.

Öfkeyle bağırdı Murat ." Ve ne Buğra?"

Yutkundu Buğra." Sansar itini ilk almaya gittiğimiz yerde, yıllar önce yani tam on üç yaşında Deniz komutanım kurtarılmış teröristlerin ellinden." Murat adeta şok oldu hata hepsi şok oldu.

Eren konuştu." On üç yaşından önce hiç bir hastane girişi yok."

Yavuz sıkıntılı bir nefes verdi." Bu nasıl iş ? Bu kız hiç mi hasta olamamış ve teröristlerin ellinde işi neydi?" Git gide sorular artıyordu.

Ellinde tuttuğu kâğıda baktı Murat. Denizin resmi vardı ama yüzünde bir çok morluk ve şişkinlik gözüküyordu. Kalbi acıdı. Ne yaşamıştı? Teröristlerin ellinde işi neydi? Annesine neden öyle davranmıştı? Sıkıntılı bir nefes verdi. Sorular artıyor. Cevabı yoktu.

Kazım kağıdı masaya koydu." Resmen hayatı ile bilgiler on üç yaşından sonra ondan önce hiç bir bilgi yok." Bu durum şüpheye neden oluyordu.

Poyraz da katıldı." Annesi var ama kayıtlarda yok. Bu zamana kadar annesi neredeydi?"

Murat sessizce mırıldandı." Bursalı olduğunu söylüyordu ama böyle bir bilgide yok." Fark ediyordu ki Murat, Deniz hayatından hiç bahsetmemişti. Canını yakan bir durumlar olduğunu hissediyordu ama hiç birini anlayamamıştı. Çözülmesi zor bir bulmaca gibiydi. Sansar itini almaya gittikleri o yeri düşündü. Deniz mezarların başında ağlamıştı. Parçaları birleştirmeye çalıştı Murat. Olmuyordu.

Sercan isyan etti." Bu harbi ne sikten boktan bir iş lan? Kız nerdeyse on üç yaşından sonra doğmuş gibi. Teröristlerin Deniz ile işi ne ?"

Derya fikir üretmeye çalıştı." Küçükken kaçırdılar mı acaba?"

Harun gördüğü bilgi ile resmen donup kaldı." Komutanım." Tüm bakışlar ona döndü. Acıyla yutkundu. Ellinde ki kağıdı ortaya bıraktı.

Murat kağıdı aldı gördüğü bilgi ile . " Siktir, siktir, siktir." Kağıt elleri arasında kayıp düştü.

" Ne olmuş komutanım?" Dedi Eren merakla.

Harun yutkundu." Taciz ve tecavüz edildiğine dair rapor var."

Hepsinin ağzı kocaman hayretle açıldı.

Derya kocaman açılan ağzını elliyle kapatmaya çalıştı. " Ne ?" Düşen kağıdı aldı. "Siktir, bir kişi değil hemde birden fazla kişi tarafından." Kağıda bir daha göz gezdirdi Derya. Başka gördüğü bilgi ile dondu kaldı, sesi titredi." Doğum yaptığına dair bilgi var burada."

Murat yerinden kalktı. Denizin sözlerini, hareketlerini düşünmeye çalıştı. Karnım acıyor, temas sevmem, mezarlar, soğuk sevmiyorum, kimsenin elinden yemek yemem, çocuklar." Siktir o çocuklar onundu . Karnım acıyor demişti. Siktir, siktir." Kemikleri kırılmış gibi bir sızı doldu yüreğine. Öfke doldu içi , karşısında duran dolaba yumruklarını geçirdi." Anlamadım, anlamadım. O çocuklar onundu . Rahmi albay o yüzden acım acın dedi. Karnına baktı. Unuttuğum gün öldüğüm gündür dedi. Çocuklar onundu. O yüzden ağladı."

Derya yutkundu." Ne çocuğu komutanım?"

Murat delirmiş gibiydi. Elleri kana bulanıyordu önemsemedi." Sansarı almaya gittiğimizde Deniz iki mezarın yanında ağlıyordu. İki tane bebek mezarı vardı. O bebekler Denizindi. Amına koyduğum piçleri ne yapmışlar bu kıza? O yüzden karnım acıyor dedi. Orada soğuk bir oda vardı, kan lekeleri duruyordu hemde yoğun bir kan. Duvarda Derin ve Duman yazıyordu." Yumruklarını daha hızlı geçirdi. Bazı parçalar oturuyordu. " Amına koyduğum piçleri! Şerefsizler ne yapmışlar? Küçücük yaşında ne yapmışlar."

Yavuz yerinden kalktı." Sakin ol Murat." Tutmaya çalıştı. Olmadı gücü yetmedi.

Kan olan ellerini açtı." Abi ne yapmışlar? Dokunurken ellim titriyordu onlar ne yapmış abi? Sevdiğim kıza kıymışlar. Abi saçının teline dokunurken korkuyorum zarar gelir diye onlar ne yapmış abi?" Daha da öfkeyle vurdu. İçinde kabaran öfke artı , artıkça daha hızlı vurdu. Dinmedi öfkesi. Gerçekler tokat gibi yüzüne çarpıldı." Ne yapmışlar? Nasıl dayanmış abi? Karnım acıyor demişti. Mezarların başında ağladığında üzülmüştür çocuklara demiştim ama hayır amına koyum hayır onundu o çocuklar onundu." Sercan , Yavuz , Kazım, Poyraz aynı anda tutup Murat'ı durdurmaya çalıştılar. Zordu. Gözü dönmüş gibiydi." Annesine o yüzden ben anne olmayı biliyorum dedi. Çocuklara bakarken o yüzden gözlerine hüzün oturuyordu. İçtiği gün o yüzden çocuklarım nerede diye çıkıştı. Biri dokunduğunda korkuyordu, titriyordu. Ben kıyamazken başkaları kıymış ona." Olduğu yere çöktü. Ellerini kafasının arasına aldı." Ne yapmışlar abi? Ne yaşatmışlar? O yüzden kimseye güvenmiyor. Ne istediler?"

Derya ellini ağzına attıp sesiz ağladı. Bu kadar beklemiyordu , hiç biri bu kadar beklemiyordu. Böyle bir hikaye beklemiyordu.

Hepsi önlerine baktılar. Denilecek ne bir söz nede cevap kalmıştı. Şimdi öfkenin yerine büyük bir merhamet kuruldu hepsine.

Murat , en çok kendine kızdı. Önceden anlamadığı için kızdı. Daha önce Denizi bulamadığı için kızdı kendine. Acısını görmüş, yanında olmuş ama anlamamıştı işte şimdi anlıyordu. Kalbine dokunan kadının kalbini paramparça etmişlerdi.

Deniz yaşamamıştı çocukluğunu, gençliğini ve yetişkinliğini . Ölü bir ruh gibi dolaşmıştı bu hayata. Daha on bir yaşında ilk çocuğu Dumanı kayıp etti, on üç yaşında Derini kayıp etti. Nefret ettiği insanların içinde on üç yaşına kadar yaşamak zorunda kaldı.

Hayat Denize acımamıştı...

 

******

Arabayı durdurduğumda göz yaşlarım da azalmıştı. Ellim hala karnımda dururken arabadan indim. Yavaş adımlarla binaya girdim, bildiğim yerdi kimseye soru sormadan gitmek istediğim odaya yöneldim. Odaya girdiğimde sırtı bana dönük ellinde tutuğu gazeteye bakarak oturuyordu koltukta.

Dönüp bakmadı." Evlat , gel bakalım yamacıma." Yanına yürüyüp koltukta tam karşısına oturdum. Gözleri beni bulduğunda önce afaladı. Yıllar sonra beni ilk defa ağlarken görmüştü. Gazeteyi kenara bırakıp şefkatle baktı yüzüme." Evladım ne oldu? Kim üzdü seni?"

İhtiyacım vardı bir kişiye, beni anlayacak tek kişi oydu. Yapmadığım bir şeyi yaptım. Yerimden kalkıp yanına gelip, başımı dizine koyup dizlerimi kendime çektim. Daha çok afaladı." Rahmi baba o geldi. O kadın geldi." Rahmi albay, beni evladı olarak görürdü her daim. Babanın ben senin kızım derdi ama ben ona hiç baba demedim ta ki bugüne kadar.

Derin bir nefes verdi. Elleri saçlarımı buldu." Ne dedi sana?"

Göz yaşlarım birbir süzüldü." Sana ihtiyacım var. Güven bana düzelteceğim herşeyi dedi." Burnumu çekip bir kaç saniye durmak zorunda kaldım." Nasıl buldu beni baba? Ta askeriye içine kadar nasıl girdi baba? Onca yıl ortalarda yoktu şimdi neden geldi baba?"

Sessiz kaldı. Düşünceler içinde olduğu belli oluyordu." Kimliğini değiştirmiştir." Her zaman yaptıkları gibi. Onlar için kimlik değiştirmek çocuk oyuncağından farkı yoktu." Yıllar sonra çıkıp geldiğine göre bir amacı olmalı kızım."

" Ne amacı?"

" Bilmiyorum evlat. Seni yıllar sonra bulması imkansızdı ama bulmuşlar bir şekilde." Bulmuşlardı. Gerçekler eninde sonunda ortaya çıkmak gibi lanet huyu vardı. Rahmi albay kurtardıktan sonra ilk iş hastanede tedavi görmüştüm. Darp izlerim ve hamile kaldığım yapılan tedaviler ve incelemeler sonucunda ortaya çıkmıştı ve operasyon sonucunda kurtarıldığım için hepsi kayda geçmek zorunda kalmıştı. Rahmi albay beni bulmalarını engellemek için ilk iş ve benim isteğim ile Naz ismim kimlikten kaldırılmıştı. Sonra ise yurda yerleştirilmiştim. Asker olduktan sonra bir şekilde Rahmi albay geçmişimde ki raporları ortaya çıkmasını engellemişti. Nasıl yaptığını bilmiyordum. Güçlü adamdı asker olmam için geçmişin önüme engel olmasını engelemişti ama yetmedi, yetmiyordu. Bulmuşlardı. Yıllar sonra yine karşıma çıkmışlardı yeni kimlikler ve yaşlanmış yüzleri ile. " Demeki yeteri kadar önlem alamamışım seni bulduklarına göre." Ne kadar önlem alırsa alsın Rahmi albay kadar düşmanda güçlü ve elli ayağı uzundu. On dört yaşında dahi Sansar beni bulmuştu. Bir şekilde Rahmi albay beni koruyup yıllar boyunca bulunmamı engelemişti. Demeki engeleme süresi buraya kadardı. Yıllar sonra karşıma tekrar çıktıklarına göre geçmiş saklandığı yerden ortaya çıkmıştı.

" Yine buldular yine yakama yapıştılar. Birde en sevdiğim yemeği getirmiş. Üstüne üstlük masum gibi ağlayıp anneler evlatlarına kıyamaz dedi bana."

Yutkundu." Sen bu yüzden mi bu kadar kötü oldun?"

Hıçkırık kaçtı dudaklarımdan." Hayır, Murat'a yalan söyledim." Yaşanılan herşeyi en ince ayrıntısına kadar anlatım." Bana öyle bir baktı ki. Nefret değil kırgınlık vardı baba. Böyle olmamalıydı herkes gibi oda nefretle bakmalıydı."

" Evlat, evlat sen aşk acısımı çekiyorsun? " Hıçkırıklarım daha çok artı." Neden ona gerçeği anlatmadın?"

" Anlatamam. İğrenerek bakmasın bana baba ." Omuzlarım sarsıldı. Çalan telefonu mu cebimden çıkartım. Murat arıyordu, direkt kökten kapatım telefonu.

" Neden böyle yaptın be evlat?"

" Bir gün oda geçmişimi öğrenecek ve nefret ile bakacak bana o yüzden şimdiden nefretine alışmak istedim." Ellimin tersiyle burnumu sildim." Niye böyle oldu baba? Geçmez mi bu his?"

Derin bir nefes verdi." Geçmez evlat. Aşık olmuşsun sen bizim deli oğlana . Önceden olsa kimsenin senden nefret edip etmediğini önemsemezdin ama şimdi ediyorsun." Doğruydu. Alışmıştım nefrete ama bu sefer farklıydı. Nefret edilmek istemiyordum, sevilmek istiyorum. Hayatımda ilk defa sevilmek istiyorum. Deniz de sevilmez mi? Birazcık da birisi beni sevse çok mu olur bana? Birazcık?

Başımı dizine gömdüm." Geçmişten nefret ediyorum. Geçmişim yüzünden yok olmaktan nefret ediyorum."

Elleri saçlarımda gezinirken. Sesi hüzünlü çıktı." Senin suçun yok evlat. Sen masumsun. Bu hayatı ne sen seçtin nede onların içine girmeyi kendin istedin." İstememiştim. Bir yemek yiyip uyudum ve uyandığımda bu hayatın içinde buldum kendimi. Küçükken de normal bir çocukluğum yoktu. Mesela babam vardı ama bir gün öldü dediler. Teröristi babam . Dağlarda olurdu yüzünü toplasam beş kere anca görmüşümdür. Türkiye de doğup , büyüyüp , ekmeğini yiyip Türk'e düşman olmuştu. Benim babam bir haindi ve annem de, amcamda. Bu yüzden ya bende dağda doğmuşum. Babam aranan bir suçluydu. Annemde karısı olduğu için onuda arıyorlardı. Bu yüzden ya kimliğimde anne ve baba ismi yazmaz. Kimlikte bile kimsesizdim.

Okul yüzü on üç yaşına kadar görmedim. Sansar iti yani amcam güçlü bir adamdı okula gidiyor diye göstermişti beni. Kendi imkanlarım ile okuma yazma ve diğer şeyleri öğrenmiştim. İlk okula gittiğimde çok yabancılık çektim. Çünkü diğer çocuklar benden farklıydı. Sevilmişti onlar ben ise hiç sevilmemiştim. Morluklar yada darp izleri yoktu onlarda ama bende vardı. Onlar bu yaşta anne , baba olmamıştı. Anormal olan bendim. Tecavüz edilmemişlerdi. On üç yaşından sonra yaşıtlarım ile tanıştım ama ben onlardan daha yaşlıydım. Ruhum yaşlıydı.

Yurta kaldım. Zaten orada da sevilmedim. Hep dışlandım. Başımı çok belaya sokuyorum diye cezalar verdiler. Onlara göre ağır cezalardı ama bana göre değil. Çünkü daha ağırını yaşamıştım.

Arkadaşlarım çok olmamıştı. Olanlarda hayat hikayemi anlatığımda benimle dalga geçip , nefter etmişlerdi. Anlattığım şeyleri ses kaydına alıp tüm okula ve yurda yaymışlardı. Nefret dolu bakışlar oradada sürdü , nefret kustular bana. Geçmişim ile alay ettiler. Hiç bir ortama almadılar. Anne ve babaların uzak dur dediği çocuk oldum. Güvenim son kez yıkıldı ve bir daha kimseye güvenmedim. O günden sonra kimseye hayatımı anlatmadım. Zamanında hak vermiştim o insanlara sonuçta teröristin çocuğuydum ama ben vatanıma ihanet etmedim. Vatan aşkı ile yanıp tutuştum. Ailemin aksine ben vatanım için canımı ortaya koydum. Yediğim ekmeğe ihanet etmedim. Bunu kanıtlamak istedim bu yüzden ya asker oldum. İntikamımı almak istedim.

Lisede çocuğun biri bana aşıktı. Ses kayıtlarını duyunca. Ben kirlenmiş bir kızı sevemem demişti. Sana dokunurken iğrenirim, kirli senin bedenin demişti. O günden sonra kimsenin benim bedenimi seveceğini düşünmedim. Kimsede sevmedi zaten beni.

İnsanlardan uzak durmak için mesafeler koydum. Kaşlarımı sürekli çatım. Sinirimi , öfkemi hayata böyle göstermek istedim. Ama gösterirken kendimden de nefret ettim.

" Evlat, sen onlardan değilsin. Sen bir Türksün bu vatan için canını ortaya koydun. Sen onların değil benim kızımsın. Emekli Albay Rahmi Katar'ın kızısın. Onlar seni yetiştirmedi ben yetiştirdim." Beni kurtardıktan sonra ellimi hiç bırakmamış, eğitip, büyütmüştü. Krizler geçirdiğimde de yanımda o vardı. Ağladığımda da ,sevilmediğimde de , üzüldüğümde de her anda o vardı. Müsait olduğu her an benimle ilgilenmeye çalışmıştı. Ama yetmedi bir kere sevilmediğine inanınca insan , sevildiğine inanmıyordu .

Çatalaşmış sesimle zorla konuştum." Sen öyle düşünüyorsun ama diğer insanlar öyle düşünmeyecek." Göz yaşlarım bir bir akarken, nasır bağlamış ve buruşmuş elleri ile silmeye çalıştı. " Sevilmiyorum ben. Oda sevmeyecek. Vatanına bağlı teröristin kızını sevmek istemez. Kirlenmiş bir bedeni istemez. Temiz kadınları hak ediyor."

İlk defa sinirli çıktı ses tonu." Sen temizsin ve o deli oğlanı iyi tanırım. Böyle düşünmez hakkında. Benden sonra gözüm kapalı bırakacağım insan da o seni."

Başımı iki yana salladım." Yalan söylüyorsun. Sen bari bana yalan söyleme." Kandırmasın kimse beni. Dayanacak gücüm yok artık. " Öyle düşünmese bile o ve ben diye bir şey olmaz."

Büyük bir nefes bıraktı. Zor bir kadındım. Küçüklüğümden beri düşüncelerimi değiştirmeye çalışıyordu ama işe yaramıyordu." Evladım, yavrum, sen benim bu dünyada gördüğüm en güzel kız çocuğusun. " Yumuşak çıktı sesi." Bak benim hiç çocuğum olmadı ama Allah bana iki tane evlat verdi. Biri sen diğeri Murat. Sen sevilmeyi hak ediyorsun. O delide seni seviyorsa bırakmaz seni. Anlat ona hayatını. Kaçma artık Deniz. Sev be yavrum kendini." Olmuyordu. Çok denemiştim ama olmuyordu. Layık görmüyordum kendimi sevgiye.

" Baba , benim canım çok yanıyor."

Hafifçe tebessüm etti." Belli, bana baba deyip dizimde deli oğlana ağlayacak kadar canın yanmış." Saçlarımı şefkatle okşamaya devam etti." Benim güzel Denizim kocaman kadın olmuşta bir erkek için dizimde ağlayacak hale mi gelmiş." Saçlarım arasına öpücük kondurdu." Güzel kızım benim. Sen kimsesiz değilsin arkanda dağ gibi Albay Rahmi Katar var." Burnuma hafif bir fiske vurdu." O deli oğlan seni istemeye geldiğinde seni kolay kolay vermem ha." Beni güldürmeye çalışıyordu ama canım öyle bir yanıyordu ki gülemedim. Daha çok ağladım. İçini çekti ." Ah benim kızım ah."

Ağladım. Ben hep ağlardım zaten. Askerler güçlü olur derler. Güçlüydüm ama görev bittikten sonra şehit olmuş arkadaşlarım için günlerce gizli saklı köşelerde hep ağlamıştım. Canım yandığı zaman belli etmezdim. Yine bir köşeye geçer kendi kendime ağlardım. Kabuslar gördükten sonra da ağlardım ama insanların içine çıktığımda yine eski Deniz olurdum. Mutlu aile tablosu gördüğümde de ağlardım ve yine gizli saklı. Ağlamalarım bile sessizdi benim. Kimse anlamazdı, bilmezdi. Tek ben.

Bugün farklıydı çünkü sevdiğim adamın canını yakmıştım, canım yanmıştı. İlk defa birinin yanında ağlama ihtiyacı hissettim. Gidecek kimsem yoktu. Bu yüzden ya buraya geldim. En son buraya lisede bana aşık olduğunu söyleyen çocuğun sözlerinden sonra gelmiştim. Bir daha hiç gelmedim . Ve ben ilk defa bir erkek için Rahmi albayın dizinde ağladım. Lisede aşık olan çocuk için gelmedim bana söylediği sözler için gelmiştim. Zamanında sözler kırardı beni ama şimdi bir adamın kırgın bakan gözleri, hayal kırıklığı içinde çıkan sesi kırmıştı. Laneti. Kendine bu kadar bağlamamalıydı.

Öfkeyle soludum." Ne vardı başka bir kadına aşık olsaydı. Ola ola bana mı oldu?" Hıçkırıklarım arasından zorlu bir nefes aldım." Ne diye beni kendine bu kadar aşık etti? Ne hakkı vardı bana bunu yapmaya? " Rahmi albaya baktım." Vuralım Murat'ı. Tam kalbinden vuralım. Ne diye bana bunu yaptı? Ne hakkı vardı? Dizinde ağlayacak kadar ne diye aşık etti kendine?"

Gülümsedi hemde kocaman." İki ateş harlanmış ha birbirine." Uzaklara baktı." Seni ilk time almak istediğinde yok demeliydim."

Anında yerimden doğruldum." Beni o mu time istedi?"

Başını salladı." O istedi ya . Geldi bana seni anlatı böyle bir kız var time almak istiyorum. Mustafa albay ile konuşsam alır mı dedi?"

Burnumu sildim, salya sümük ağlamıştım resmen. Bu hale gelecek kızmıydım ben?" Sen ne dedin peki?"

" Bu kız ateş gibi dedim. İki ateş yan yana gelirse. Önce birleşir sonra ise yakar yıkar , darmaduman olursunuz dedim." Derin bir nefes verdi." Sen ateş o kız ateş. İki ateş yan yana olmaz evlat. Kül olursunuz dedim."

" Eee o ne dedi?"

Gülümsedi." Kül olacaksam bu kız yüzünden kül olmaya razıyım dedi."

Ne? 

Daha beni tanımadan , kül olmaya razımı olmuştu? Demek beni time o istemişti ama neden? Tanımadığı bir kızı ne diye time ister ki?

Rahmi albay devam etti." Kerata daha seni ilk gördüğü andan vurulmuş ama anlamadı sana aşık olduğunu." Gözlerimin içine baktı." Murat daha seni ilk gördüğü anda aşık olmuştu evlat."

Ne? 

O berbat halimin neyine vurulmuştu bu adam ? Hastanede aşık olsa yüzüm gözüm yara bere içindeydi, o halime maymun bile aşık olmaz . O nasıl aşık olmuştu?

Rahmi albay konuşmaya devam etti bir yandan da."İşten doğru düzgün kafasını kaldırmayan deli oğlan yanıma , seni anlatmak için kaç defa geldi." Kalbime inme iniyor şuan. " Ve karakola düştüğün yanımda yine o vardı." Kınayıcı bir bakış attı." Daha kaç gündür tanıştığın adamı arıyorsun da beni aramıyorsun." Şuan konu bumu baba?

Dizlerimi kendime çektim kafamı da dizime vurdum." Baba ben harbi ne yapacağım?"

Ellini kaldırdı." Sakın ağlama. Babanın yanında utanmadan bir oğlan için ağlıyorsun." Şuna bak ya resmen Murat'ı kıskanıyor.

İlk defa hafifçe tebessüm ettim." Eee hani oda evladındı?"

Yalandan bir kızgınlıkla baktı." Olabilir, ama ben kız babasıyım sonuçta. Senin yerin daha farklı." Ellini savurdu." Konu sensen dış kapının dış mandalı olur."

Güldüm. " Bunlarda baba kıskançlığı galiba?"

Omuzları dik konuma geldi kafası da ." Tabi , babaların ikinci aşkı kızıdır. Eee benim karım olmadığına göre ilk aşkım sen oluyorsun."

Anında yanına sırnaştım." Vala mı?"

Güldü." Tabi." Kollunu omzuma sardı. " Şu kerata sayesinde bana sarılıp , baba diyeceğini bilseydim daha önceden time seni ben alırdım." Sesinde hüzün vardı. O beni hep kızı gibi görmüştü ama ben ona bir türlü baba diyememiştim. Ama şimdi herşey değişiyordu. İnsanlara karşı bakışım değişiyordu.

Kollunun altına daha çok sindim." Baba iyi ki varsın."

Saçlarımı öptü." Sende evlat sende." Kulağıma yaklaştı." Kerata duymasın ben seni daha çok seviyorum."

Gülümsedim. Gözlerim kapanıyordu. O kadar ağlamaktan sonra uyku geliyordu." Burada kalsam olur mu bugün?" Rahmi albayın evi yani kocaman bir at çiftliği vardı. Atlar ile uğraşmayı seviyordu. Kendisi tanıdığım günden beri at çiftliği vardı.

Kızdı." O nasıl laf öyle? Burası senin evin izin mi alacaksın birde ? Odan yukarıda hazır dolapta eşyaların var." Kolları arasından çıktım." Git yat uyu."

Yerimden kalktım." Bu arada baba , benim burada olduğumu kimseye söyleme olur mu?" Başıyla onayladı. Merdivenlere yöneldim hızla çıkıp bana ayrılan odaya geçtim . Yıllar önce bana yapmıştı bu odayı ama ben hiç gelip kalmamıştım. Dolabı açtım yep yeni kıyafetler vardı. Hala bir gün gelip kalırım diye hazırda bekliyordu. Buna da bir damla yaş süzüldü.

Mavi pijama takımı alıp üzerime geçirip, yatağa yattım. Ağlamaktan hep yüzüm gözüm şişmişti.

İç sesim uzun bir süreden sonra konuştu." Şu halimize bak . Murat için Albayın dizinde bile ağladığına göre biz kesinlikle bittik."

Hemde ne bitmek iç ses. Bu adam ya bizi yok edecek yada yaşatacak.

Çocukluğum en ters haliyle araya girdi." Adama bugün söylediklerinden sonra çok zor ."

Offf. Kafamı yastığa gömdüm. Dertli başımı salladım. Hayat arada bana da iyi davransan ne olur? Arada yani. Ne yaptım ben sana? Bir insanın hayatı bu kadar bok yolunda gitmesinin başka açıklaması olamaz.

Gözlerim yavaş yavaş kapanırken, ellim karnımın üzerinde kaldı. Acıyordu. Her gün olduğu gibi acıyordu. Geçmiyor acısı , geçmeyecek. Murat'ın sıcak ellerinin geçirdiği acı yine baş köşeye kuruldu.

Evlat acısı zordu. Hayatımda çok acı çektim lakin hiç biri evlat acısına denk gelmedi. Küçük yaşta anne oldum ama anneydim sonuçta. Dokuz ay boyunca karnımda kalıp korumuştum onları. Yetmedi. Çocuktum ben küçük bir çocuk. Çocuk , çocuğu koruyamadı.

Uykunun içine çekilirken iki beden belirdi önümde. Küçük bir kız çocuğu saçlarıma uzandı. Hayal görüyordum. Biliyordum.

Ses yoktu lakin ela gözler vardı bana benzeyen ela gözler. Küçük parmakları saçlarım arasında gezindi. Oysa benim onların saçlarını okşamam gerekirdi ama bana toprak okşamak kaldı. İki küçük bebek mezarı okşamak kaldı.

Deniz'in bir ellinde toprak diğer ellinde kan kaldı.

Bir ellim usulca kalbime ulaştı. Acıyordu.Çok acıyordu.

Toprak kalan ellimin yanına acı çeken kalp daha eklendi.

Duman, Derin ve Murat'ı tek ellimin içine hapis ettim.

 

                      🌊

Eveeeeet bölümü nasıl buldunuz?

Bu bölüm ilk kilit bölümdü ve önemliydi. İkinci kilit bölümde ilerleyen bölümlerde olacak.

Düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız çok sevinirim. Bol bol yorum atıp oy vermeyi unutmayın lütfen 🤍

Kocaman öpüldünüz ❤️

 

Loading...
0%