@daisy_x06
|
Merhabalar canlarım öncelikle nasılsınız? Umarım iyisinizdir ve gününüz çok güzel, tatlı geçsin. Yeni bölüm ile karşınızdayım. İyi okumalar dilerim 🤍
🌊 Karşımda oturan adamı en ince ayrıntısına kadar süzdüm. Gizli görev gelmişti. Timden önce gelip adamların arasına sızmıştım. Bu sayede ne Murat'ı gördüm ne de diğerlerini. Akşam Rahmi albayın evinde kalmış sabaha da telefonu açı açmaz , Binbaşı aramış ve göreve gideceğimi söylemişti. Bir haftadır bu piçlerin arasındayım şimdi ise asıl gitmemiz yere gidiyorduk. Almamız gereken önemli olan dosyaları almamız lazımdı. Çeketi bedenime daha çok sardım. Araba durunca hızla dinleme cihazını göğsüme sıkıştırıp açtım. Arabadan indim. Benimle beraber bir kadın daha indi. Adı Zerdal idi. Adamın sağ koluydu. Etrafı kontrol ettim. Sessiz ve ıssız. Şehrin dışında bir yerdeydi ev ve etrafında başka hiç ev yoktu. Korku filmi çekilmelik yer anlayacağınız. Eve doğru emin ve sert adımlarla girdim. Leş gibi kokuyordu. Bunların niye her yeri böyle kokuyordu Allah adına? Buda burun sonuçta direğim sızlıyor. Ev üç oda , bir mutfak vardı. İki odanın kapısı açıktı ama bir tanesinin kapısı kapalıydı. Zerdal girmemiz gereken odaya girdi. Bende peşinden. Odaya girdiğimde koltukta, gri sakalı , kahverengi gözlü, biraz uzun ve bol kilolu bir şerefsiz vardı. Beni görünce yerinden anında kalkıp kollarını iki yana açtı." Vay vay demek o iş yapacağımız Yeşim hanım sizsiniz." Yok eben . Gülümsedim." Merhaba, Kurşun bey." Kurşun diye isimi olur be? İnsan az güzel bir isim kor. Koltuğu elliyle gösterince yerime oturdum. Bacaklarımı üst üste attım. Zerdal saçma bir gülümseme ile baktı bana ." Bir şey içer miydiniz?" " Hayır, buraya iş konuşmaya geldim." Ellerimi önümde birleştirdim." Evet Kurşun bey. Birliğin artık tüm işleri ile ben ilgileneceğim, tüm ihtiyaçlar ilede bu yüzden hepsinin dosyası gerekli bana." Anlamsızca baktı bana." Dur hele yav . Önce bir anlaşma şartlarını konuşalım." Seninle farklı yöntemlerle konuşurdum da neyse. Başımı salladım." Konuşalım ne sormak istiyorsunuz?" Ellerini koltuğa yaydı. Fazla , gereksiz ego. Hiç sevmem." Siz kimin adına çalışıyorsunuz?" Soracağı sorulara önceden haızrlık yapmıştım. " Yıldırım adına çalışıyoruz." Bir sik kırığı işte. Kaşları havalandı." Demek öyle?" Başımı salladım." Silahlar nereden gelecek?" Götümden. " Amerika'dan , Suriye hattı üzerinden geçip ellinize ulaşacak. " Geriye doğru yaslandım." Tüm işler ile yakından ilgileneceğim." Ama sizle. Kaşları indi, saçma ama havalı bir bakış atmaya çalıştı. İğrenç." Para yardımı yapılacak mı? Yapılan baskınlar için yardım olacak diye düşünüyorum." Sen düşünme ya Allah adına. " Olacak, arkadan sizin için yeni birlikler yetiştiriyoruz. " Kendimden emin bir gülüş oluştu yüzümde. " Sizin tek yapmanız gereken Türkleri yok etmek. Gerisi bizde." Allah'ım dilimi yok et şuan. Ciddi yüz ifademe büründüm, kafamı dik konuma getirdim. " Peki bu dosyaları ne diye istiyorsunuz?" Baştan aşağıya kadar süzdü beni." Yani adamlar ile işiniz ne ? Onu pek anlamadım." Sizi kökten yok etmek ibne. Bunu diyemedim tabi. " Sonuçta Kurşun bey , her adamı yakıdan tanımak zorundayız. Bilmediğimiz adamlar ile iş yapmak sizce de zor olmaz mı?" Güldü. Tekrar söylüyorum iğrenç." Sizde haklısınız." Dosyaları elline aldı. " Yeşim hanım, yapılan baskınları biz karar veririz daha fazlası size düşmez." " Kurşun bey , biz burada ortağız gerektiği yerde yukarıda kiler karışır. Biz size sadece yardım etmiyoruz, ortak bir çalışma yürütüyoruz." Ellerimi daha çok kenetledim." Sonuçta ikimizde aynı tarafta bulunuyoruz. Çok fazla uzatmanın manası yok. " Bencede uzatma ver şu dosyaları da bitsin bu işkence. Zerdal denilen kadına baktı. " Bilemiyorum, bu güne kadar hiç bir çalıştığım kişiler böyle bir durum istememişti." Güldüm." Sizin önceden çalıştığınız kişiler fazla umursamazmış anlaşılan. Biz işlerimizi özenle yürütürüz." Ver be artık şu dosyaları. Kaç gündür bu piçler ile uğraşıyordum. En alt kademeden en üst kademeye kadar. Son bir adım kalmıştı. Bunu da halletimi iş tamamdı ama bu fazla zorluyordu. Gereksiz mahlukat. " Sonuçta zor savaşlar en ince ayrıntılarda gizlidir." Yine güldü. Ne var acaba gülecek?" Sevdim sizi." Allah korusun. " Siz bana gerekli olan dosyaları verin." Yanımda duran sahte dosyaları verdim. Anlaması imkansızdı, orijinali ile tıpa tıp aynıydı. " Güzel." Dosyaları açıp inceledi. Dışarıya göz gezdirdim. Terörist kaynıyordu. Önemli bir adamdı bu piçler için. İçeriye bir terörist girdi uzun uzun yüzüme bakıp dışarıya çıktı. Ters bir durum olmadan çıkmalıydım. " Kaç yıldır bu işlerin içindesiniz Yeşim hanım?" Dedi Zerdal . " On yıl kadar oldu." Kurşun dosyaları kapatıp bana baktı." Bu iş oldu bilin." Vermesi gereken dosyaları aldığımda, yüzümde kazanmanın zaferi vardı ta ki çalan telefonu ile. Telefonu çıkartıp açtı , görüntülü aramaydı. Kulaklığı taktı karşı tarafı bir süre dinledi. Git gide yüzü ciddi bir hal alıyordu. Odaya üç tane terörist girdi. Silahlar bana doğruldu. Siktir. Telefonu kapatı." Bu kadın asker." Hay ben bu işin. Ellim silaha gitti ama geçti artık. Belimden silahım alındı. Alnıma dayandı silah. Yerimden zorla kaldırıldım. Yüzünden sinirin her bir tonu vardı." Asker kendi ellerin ile ayağıma geldin ha ?" Nereden anlamıştı? Anlaması imkansızdı. O arayan kimse beni tanıyor olması lazımdı yoksa imkânsızdı tanımaları. Bir haftadır hiç biri şüphe dahi etmemişti. Bir çok bilgi edinmiştim son bir darbe vuracaktık buraya ama ters tepti. Yüzüne dolu dolu tükürdüm." Vah yazık size. Sana kadar hepinizi yok edecek bir çok bilgi edindim. Mesela..." Telefonu çaldı. En ters bakışını attı bana . Telefonu açtı karşı tarafı dinledi. Siniri daha çok artı. Rahat beş dakika karşı tarafı dinledi. Her dakika siniri artı ve en sonunda dayanamamış olacak ki telefonu duvara fırlattı. Kocaman bir kahkaha attım. Beni tutanlardan biri konuştu." Ne oldu Kurşun?" Ne olmadı ki. Ellerini yüzüne atıp sıvazladı." Mağara yok edilmiş ve altmışa yakın kişi öldürülmüş." Ben yaptım. " Silah deposu ele geçirilmiş." Aaa bunu da ben yaptım." Gizli baskın çözülmüş." Bak bunu da ben yaptım. Ben neymişim be ? Adamların arasına bir sızdım. Ne var ne yok buldum ve binbaşıya bildirdim. Gereken yapıldı. Güldüm." Bu kadar değil ki. Eksik anlatılmış senin şu önemli adamda ele geçirildi." Yüzüme inen sert tokat ile kafam yana döndü ama gülümsemem silinmedi. Kafamı tutup yüzüne çevirdi. " Senin canını öyle bir yakacağım ki göreceksin asker." Kafamı savurdu." Götürün bunu." Gitmeden silahını çıkartıp, bacağıma kurşun sıktı. Dişlerimi sıktım. Güldü piç." Buda başlangıç olsun. "Ben sana bir başlayacağım görürsün. Kolumdan zorla çekiştirip, kapısı kapalı odaya soktular. Odanın içinde kız çocuğu vardı. Siktir. Kız çocuğunun burada ne işi vardı? Ellerimi tavandan salanan zincire bağladılar. Yüzüme sert iki yumruk attılar. Güldüm." Ne o ellinizden bu kadar mı geliyor?" Sert iki yumruk daha karın boşluğuma attılar. Bu acıdı işte yaram hala tam iyileşmemişti. Teröristler ters bir bakış atıp odadan çıktılar, kapıyı da kapatılar. Ellime vurulan kilitlere rağmen karşımda duran kız çocuğuna gülümsedim. Masumdu hem de çok masum . Bu piçlerin arasında bir çiçek kadar masum. Sindiği yerden bana en masum gülüşünü gönderdi. " Adın ne senin?" Korku dolu bakışlarına rağmen bana altan en sevimli bakışını gönderdi." Deniz." " Yaa benim de adım Deniz. Adaşız demek." Korku dolu bakışları dağılırken yerinden kalkıp önüme geldi." Sen kimsin abla? Neden zincilediler seni? Canın acıyor mu? " Acıyı kenara attıp en samimi ses tonuma büründüm." Askerim ben." Gözleri kocaman açıldı." Türk askerimi?" Kafamı usulca salladım." Siz bize çikolata getiriyorsunuz sende getirdin mi?" " Şuan yanımda yok ama buradan çıktıktan sonra söz veriyorum sana bir kutu çikolata alacağım." En kocamanından gülümsedi, gözleri bacağıma kayınca bakışları üzgün bir hal aldı. Elli bacağıma gitti." Kan akıyor." Gülümsedim." Sorun yok." Bacağıma biraz daha baktı." Öpsem geçer mi? Acıyordur kan acıtır canını." Gözleri yüzüme kalktı." Ninem kanayan yerimi öpünce acısı geçiyor seninki de geçer." Cevap vermemi beklemeden kanayan yere küçük bir öpücük kondurdu. Kafasını bana kaldırıp en sevimli bakışını attı." Geçti mi?" Yerim kız seni. " Geçti , şuna bak acı felan kalmadı." Acıyan yaram değil be bitanem. Senin burada ne işin var ? Seninle dertleri ne ? " Deniz sen ne zamandan beri buradasın?" Kafasını bir hayli geriye attıp bana bakmaya çalıştı." Bugün geldim abla. O abla beni içerdeki abiye almış ." Kaşlarım çatıldı." Nasıl aldı? Ne manada aldı?" Düşündüğüm şey olmasın lütfen lütfen. Omuzlarını indirip kaldırdı." O adamın karısı olacakmışım. İmam abi geldi bize nikah kıydı." Dudağının kenarını ısırıp bana merakla baktı." Abla bugün gerdeğe girmem gerekiyormuş gerdek ne oluyor?" Siktir. Bu bir şaka olmalı. Şaka olsun, rüya olsun, kabus olsun,hayal olsun ama gerçek olmasın. Hayır, olmaz. Bedenimden titreme geçti. Meraklı bakışları bende duruyordu. Masumdu, küçüktü daha yaşı altı , yedi anca vardı. Bu nasıl bir midesizlik? Küçücük çocuktan zevk alacak kadar düşmüşlerdi. " Hiç bir şey , yanımdan ayrılma." Yalvararak baktım." Ne olursa olsun yanımdan ayrılma. Tamam mı?" Başını aşağı yukarıya iki defa salladı." Abla oyuncaklarımı aldılar. Benim oyuncaklarım artık olamazmış. " Küçük elleri ile anlamsızca oynadı." Artık başka bebeklere bakmam gerekiyormuş." Gözlerimi kapattım. Gerçek olma ne olur gerçek olma. Beynimin bir oyunu olsun. Allah'ım yaşatma bana aynı acıyı yaşatma ." Nasıl bebeklere?" Dudaklarını büzdü." Gerçek bebekler ile oyun oynamam gerekiyormuş." Gözlerimi tekrar kapattım. Geçmişin acı sızısı doldu yüreğime. Soğuk odadayım karnımda ağır bir sancı vardı. Sancı devam etti sonra ise bir çocuk bacaklarım arasında bir çocuk. Ağrıdan uyuşan bedenime rağmen çocuğa ulaşıyordum. Bacak aramdan bebek çıkmıştı. Gözleri kapalıydı , gözlerini açmaya çalışıyordum ama olmuyordu. Kandı her tarafı. Oyun oynamak istedim bebek ile ama o uyanmadı. Gözlerini hiç açmadı. Uyuyor sandım kollarım arasına alıp yere yattım. Ama o hiç bir zaman gözlerini açmadı. Bir uyandım pencereden baktığımda mezara koyuyorlardı. Yapma demiştim amcama. Ölmedi o daha demiştim. Küçük o daha demiştim. Dinlememişti. Daha on bir yaşında ilk evladım Dumanı kayıp ettim. Genzime acı bir sızı doldu. Kocaman yumru oldu boğazımda . Gözlerim doluyordu . Aynı isim , aynı kader . Olmamalıydı, o çok küçüktü. Bir daha aynı acıyı bir Denizin daha kaldırmasına izin veremem. " Deniz, o adamın sana dokunamsına izin verme." Masum masum başını aşağı yukarıya salladı. Yanımda yere çöktü. Bembeyaz gecelik gibi elbisesine elleri ile sarıp sağa sola doğru salandı. Oyun oynuyordu. Oyun oynamalıydı, başka bir şey değil. Bana benziyordu üzerinde giydiği kıyafet ile bendi. İçeriye o kadın girdi. Önce bana sonra kıza baktı." Hadi Deniz , kocan bekliyor." Deniz anında arkama geçti." Asker abla yanımdan ayrılma dedi." Kafasını hayır anlamında salladı." Olmaz , gelemem." Zerdalın sinirli bakışları beni buldu." Hadi Deniz, gitmen gerek. Seni bekliyor." Sikerim senin ecdadını. " Bir çocuğu babası yaşındaki adamın koynuna vermeye utanmıyor musun?" Bakışları bana kitlendi." O daha çocuk. Oyun oynamalı, eğitim görmeli ama karı olmamalı." Kafasını dik konuma getirdi." Bu benim sorunum değil. Kızı Kurşun istiyor." Denizin kollundan tutup çekiştirdi. Yutkundum. Düşün Deniz düşün. " Yapma o daha çocuk kaldıramaz anlamıyor musun?" Adımları durdu bana döndü. Ilımlı olmaya çalıştım." Yapma bak . Kaldıramaz anlıyor musun? Kaldıramaz. Sen şimdi o adamın koynuna verince eski çocuk mu olacağını sanıyorsun?" Kafamı iki yana salladım." Hayır, nefret eder kendinden. Bedeninden nefret eder. Görünmez lekeler oluşur. Lekeleri çıkarmak için derisini sökmek ister gibi keseler ama geçmez . İnsanlara güveni kalmaz herkese şüpheyle yaklaşır. İlerde biri onu sevdiğinde dokunmak istediğinde korkar, titrer. Atlatamaz belki. Sen de bir kadınsın sana böyle yapılsa kaldıra bilir misin? Yada kız çocuğun olsa böyle olmasını ister misin?" Dondu kaldı. Bakışları bir an boşluğa takıldı." Ellimden bir şey gelmez." Acıyla konuştum." Gelir ,yapma ne olur. Kaldıramaz belki intihar bile eder. Herkes kaldıramaz böyle bir yükü anlıyor musun? Kaldıramaz. Kıyma o çocuğa ne olur kıyma." Ben etmeye çalışmıştım ama yapamamıştım hiç bir şekilde yapamamıştım. Her yaptığımda başımda Rahmi albay bitmişti. İnsanların nefreti yanında kendime olan nefretimdende korumaya çalışmıştı beni. Çocuğun kolundan biraz daha çekiştirdi." Asıl sen beni anla. Ellimden hiç bir halt gelmez." Deniz hızlı bir hamleyle elinden kurtulup arkama saklandı. Kollarını bacaklarıma sardı. " Zerdal yapma. Bir çocuğa kıyacak kadar kötü kalpli olma. Görmüyor musun? O daha bir çocuk. Şimdi anlamadı diyelim ileride büyüyünce anlayacak. Ve kaldıramıyacak belki. Bu hayata en kötü şey iznin olmadan sana dokunulmasıdır. Hayata küstürme bir çocuğu." Düşünmeye çalıştım. Biraz daha oyalamam gerekiyordu. Her saniye önemliydi. Bir çocuğun daha benim gibi yok olmasına izin veremem. " Hayata kaldı diyelim. İntihar etmedi ama gece? Kabuslar peşini bırakmaz. Her gece aynı an önüne gelip durur. Geçmez o yara hiç . Ruhu yaşlanır. Dışlanmış hisseder kendini." Bakışları artık darmaduman olmuştu." Böyle olacağını nereden biliyorsun asker?" Acıyla bağırdım." Çünkü bende yaşadım. Annem , en sevdiğim yemeği getirdi. Güven bana kızım dedi. Yedim sonra ise uyuya kaldım. İlaç atmıştı içine ve gözlerimi açtığımda bacaklarım arasından kanlar akıyordu. Bir değil Zerdal , iki değil tam tamına beş adam tarafından tecavüze maruz kaldım. Nefret ettim kendimden. Kimsenin beni sevmeyeceğini düşündüm." Genzime dolan sızıyı yutkunarak göndermeye çalıştım. " Yıllarca Zerdal bilmediğim o kadar adam tarafından tecavüze maruz kaldım ki. Koca asker oldum ama hala korkuyorum. Bedenimde oluşan o lekeler geçmiyor biliyor musun?" Kafasını öne eğerken sesi kısıldı." Nasıl dayandın peki?" " Dayanamadım. Kaç defa intihar etmeye çalıştım. Olmadı. Gece kabuslar peşimi bırakmadı. Ne sevildiğime nede sevilebileceğime inanmadım. Büyük bir güven problemi yaşadım. Kimsenin ellinden yemek yiyemiyorum mesela. Bana en büyük darbeyi annem vurdu. Başkaları neden vurmasın ki Zerdal?" Zorla yutkundum. " Anne bile olamam ben ." " Neden?" " Çünkü kirliyim Zerdal. Hiç bir adam kirli bir kadın istemez. Kirlenmiş bir bedeni, ruhu kim ister? İstemediler. Lisede bana aşık bir çocuk vardı. Tecavüz edildiğimi öğrenince. Senin bedenin kirli, sana dokunurken iğrenirim ben demişti. O günden sonra hiç bir erkeğin beni kabul etmeyeceğini anladım. Bu yaşıma kadar bir kere sevgili yapmadım." Gözlerinin içine baktım." Anne olamıyacağım. Çünkü yaşadığım o kadar ağırdı ki, öfkemin arksına saklandım, sinirli oldum. Sinirli ve öfkeli bir kadın nasıl anne olsun Zerdal?" Denize göz ucuyla baktı." Ama götürmezsem öldürür beni." Denize yürüdüğünde , yalvardım. " Yapma Zerdal. Yalvarıyorum sana. Askerler kolay kolay yalvarmaz." Kollarımı iki yana açmaya çalıştım." Bak yalvarıyorum sana. Gerekirse ayaklarına bile kapanırım ama yapma ne olur yapma." Gözümden bir damla yaş süzüldü. Olmamalı. Olmamalı. "Dayanamam bir çocuğun daha aynı kaderi yaşamasına dayanamam Zerdal. Ne istiyorsan yaparım ama yapma. Köpek ol de onuda olurum yalvarırım yapma." Denizin kolundan tutup zorla çekti kendi tarafına. " Üzgünüm. Yapamam öldürür beni." Kapıya yürüdüğünde artık son kozu oynadım. " Zerdal beni götür, bırak o çocuğu beni götür." Durdu bana baktı. " Kendini feda edecek kadar mı düşünüyorsun bu çocuğu asker?" Denize baktım. Çok masumdu, yaşaması gereken bir hayat vardı." Evet , beni götür sorarsa kız uyuyor de bir şey de ama ona kıyma. Ben zaten bu kirliliğe alışkınım ama o temiz. Bırak temiz kalsın." Yalvararak baktım yüzüne. " Lütfen Zerdal." Tereddüte düştü bir süre önüne baktı." Olmaz asker onu istiyor seni değil." Kapıyı açtı, Deniz ile çıktı. Boğazımda acı bir feryat çıktı." Zerdal yapma , Zerdal yapma! Kıyma ona Zerdal. Beni götür!" Gelen olmadı." Hayır... Hayır... Hayır." Yaşlar bir bir süzüldü. Koruyamadım. Bir çocuğu daha kendi kaderimi yaşamaya mahkum bıraktım." Hayır. Hayır. Olmamalı, olmamalı." Ellerimi havaya kaldırdım." Allah'ım yardım et . Allah'ım ne olur yardım et . " Acı bir çığlık kaçtı dudaklarımdan." Zerdal götürme, Zerdal! Yapma!" Gelen olmadı. Hayır... Hayır... Koruyamadım. Hiç bir sikim yapamadım. Zincirlerden kurtulmaya çalıştım olmadı. " Koruyamadım, koruyamadım, koruyamadım." Zihnim ve dudaklarım aynı şeyi tekrar etti. Ağladım. Göz yaşlarım önümü görmemi engelliyordu. Acı bir çığlık daha yükseldi dudaklarımda "Koruyamadım." Sızı büyüdü. Ben hayatımda ikinci defa koca bir yıkım oldum. Bir nefret daha bıraktım kendime . Biraz sonra acı ile bağıracak, kaçmaya çalışacak ama yüzüne sert bir tokat inecek sonra ise o iş olacak ve belki acıdan bayılacak. Korktuğundan dolayı kanlar akacak. Ve günün sonunda ruhu , bedeni kirlenecek. Asla eskisi gibi olmayacak. Bekledim... Bekledim... Bekledim... Sesi gelmedi. Belkide korktu. Korktuğu için sesini dahi çıkaramadı. İğrenç nefesin bedeninde gezinmesine izin verdi. Korkusundan bağıramadı , yardım isteyemedi. Bir Denizin daha kaderi aynı sonla bitti. Ne kadar zaman geçti anlayamadım. Zihnim ve dudaklarım aynı şeyi tekrar edip durdu. Koruyamadım.Bir anda silah sesleri başladı. Sert açılan kapı sesleri geldi. Gelmişlerdi ama herşey için çok geçti. Yok olmuştu o çocuk ve ben . Kapı hızla açıldı , gelen kişiyi görmedim. Göz yaşlarım önümü görmemi engelliyordu. Sesler birbirine karıştı." Deniz." Zincirler açıldı, yere düştüm dizlerimi kendime sarıp duvara sindim." Koruyamadım, koruymadım, koruyamadım." Koluma dokunulmaya çalışıldı daha geriye kaçtım. Tırnaklarımı bacağıma geçirdim. Kafamı dizime gömdüm." Koruyamadım, koruyamadım, koruyamadım." Tekrar dokunmaya çalıştı." Dokunma , dokunma, koruyamadım." Acı ses geldi ama anlamadım kim olduğunu." Deniz olmadı bir şey yetiştik." Kafamı salladım." Yalan söylüyorsun." Hıçkırıklarım artı." Koruyamadım, koruyamadım, koruyamadım." Adım sesleri artı, sesler birbirine daha çok karıştı." Yetiştik komutanım olmadı bir şey . " Dokunmaya çalıştı eller, yana kaçtım. " Yalan söylüyorsunuz. Koruyamadım, koruyamadım." Ellerimi saçlarıma geçirdim. " Bir çocuğu korumaktan bile acizim . Koruyamadım. " Acı bir ses geldi." Deniz yapma. Çek hadi ellerini saçlarından. Hadi güzelim, yapma Denizim." Bedenim titriyordu, saçlarımı daha çok çektim. " Koruyamadım, nefret edecek bedeninden. Koruyamadım." Omuzlarım sarsıldı. Eller bedenime kalktı geriye kaçtım. " Dokunma kirliyim ben dokunma. Koruyamadım." " Deniz olmadı. Yetiştik. Hadi yapma , çek ellerini saçından." Kafamı dizime iki defa sert vurdum." Öldürün beni. Bir çocuğu bile koruyamadım asker felan olmaz benden öldürün beni. " Kafamı kaldırıp kesici bir alet aradım." Öldürün ne olur beni. Çatışma sırasında öldü dersiniz. Bu yükle yaşayamam. Öldürün." " Denizim hiç bir şey olmadı. Güzelim kurtardık hadi Deniz. Bak canın yanıyor canım yanıyor." Kimdi anlamadım. Ellim ile yüzümü kapattım." Koruyamadım, öldürün beni ne olur öldürün. Koruyamadım." Derin nefes sesleri duydum. Yanıma küçük adım sesleri geldi. " Asker abla." Anında ellimi yüzümden çektim. Elleri yüzüme kalktı." Kurtardılar beni hiç bir şey olmadı." Dudaklarını büzdü." Ağlama abla. Dokunmadı bana." Arkada iki dizi üzerine çökmüş Murat'ı gösterdi." Abi kurtardı beni. Ağlama ." Göz yaşlarımı tek tek sildi. " Doğru mu?" Başını salladı. Belinden tutup kendime çekip sıkı sıkıya sarıldım. Murat'a baktım." Teşekkürler çok teşekkürler." Başımı boynuna gömdüm. Derin bir nefes aldım." Şükürler olsun sana rabbim." Kafamı kaldırdım tüm tim bana bakıyordu. Yüzlerinde farklı bir duygu vardı. Deniz uzaklaştı. Olayları yeni idrak ediyordum. Duymuşlardı herşeyi. Dinleme cihazı açıktı. Deniz , Derya ile çıkarken. Murat ellini bana uzattı. Yutkundu." Hadi gel ." Ellini tutmadım. Duvardan destek alarak kalktım. Başım dönüyordu bir an sendelesemde zorlukla yürüdüm, bir adım arkamda ise tim. Dışarıya çıktığımda , Derya battaniye verdi aldım. Sarılmak için hamle yaptığında geri kaçtım. " İstemiyorum." Battaniyeyi bedenime sardım. Biraz uzakta olan tepeye baktım. Tüm tim bana bakıyordu ama ben bakamadım." Konuşmak istemiyorum, soru sormayın." Tepeye yürüdüm , tam üzerine gelince yere oturdum. Tek dizimi kendime çekip kafamı da dizime yasladım. Bir damla yaş daha süzüldü. Öğrenmişlerdi artık. Hepsi şimdi tam nefret edecekti benden. Murat uzak duracaktı. İstediğim olmuştu ama neden canım bu kadar yanıyor? Tırnaklarımı bacağıma geçirdim. Bakışları sırtımda hissediyordum. Dönüp bakamadım. Şuan beni konuşuyorlardı. Biliyordum. Belki dalga bile geçiyorlardı. Artık tamamen Murat'ın nefretini kazanmıştım. Bedenimin kirli olduğunu biliyordu. Dinleme cihazını çıkartıp kapatım. Göz yaşlarım daha çok aktı. Canım yandı yine canım yandı. Niye hep benim canım yanıyor? Suçum terörist çocuğu olmak ve kirli bir ruha sahip olmak mı? İstememiştim. Böyle olmayı ben istemedim. Yanıma biri oturdu. Kestane kokusu. Elli kalktı ama sonra durdu." Konuşalım mı?" Kafamı hayır anlamında salladım. Derin bir nefes verdi." Peki yanında durabilir miyim?" Yine hayır diyerek başımı salladım. Kalkmadı. Yanımda durmaya devam etti. Gitmeli. Göz yaşlarım akmaya devam ederken o durmaya devam etti. Konuşmadı. Durdu sadece. Kafamı ondan olmayan tarafa çevirdim. Omzunu hafif omzuma yasladı. Buradayım diyordu sanki. İnsanlar hayatımı öğrenince uzaklaşırdı benden yada dalga geçip, büyük nefretler kusardı o niye yapmıyordu? Belkide olayları sinidirememişti daha. Tamamen kavradığı zaman herkes gibi oda nefret kusacak . Bedenime iğrenerek bakacak ve en önemlisi yanlışlıkla bile olsa dokunmak istemeyecek. Bir saate yakın durduktan sonra. Helikopterin sesi ile yerimden kalktım oda kalktı. Helikoptere yürüyüp içine bindim en köşeye geçtim. Telefonu çıkartıp kulaklığı takıp şarkı açtım. Battaniye ile de yüzümü kapattım. Dizlerimi kendime çektim kafamı da dizime gömdüm. Nefret dolu bakışlarını görmek istemiyorum. Artık dayanacak pek gücüm yoktu. Sessizce ağlamaya devam ettim. Anlamazlardı zaten. Helikopter hareket etti. Yerimden kıpırdamadım. Şarkılar değişti, ne dinlediğim hakkında zere fikrim yoktu. Sadece sesleri duymamak için kalkan yapmaya çalışıyordum. Zaman akıp gitti. Helikopter durdu. Kulaklığı çıkaramadım. Battaniyeyi kenara bırakıp helikopterden indim. Time bakmadan yürüdüm. Bacağım acıyordu. İlk işim revire gittim. Kurşunu çıkartıp sardılar daha sonra ise kimseye görünmeden albayın odasına gidip konuştum. Ve şimdi de gizlice askeriyeden çıkmıştım. Beni kimsenin bulamayacağı o yere geldim. Yatağıma yatıp bir postada orada ağladım. Artık bitmişti herşey...
******** Bir hafta sonra...
Murat kanlar içindeki ellini sildi. Ele geçirdikleri adamlarla sevgi dolu saatler yaşamıştı. İstedikleri dosyaları almışlardı ama yetmezdi. Ne kadar fazla bilgi o kadar iyiydi. Telefonunu çıkarıp baktı. Bir haftadır Deniz yoktu. Yavuz izin aldığını söylemişti bir haftalık. Kaç gündür aramadığı delik yer kalmamıştı ama yoktu. Sanki yer yarıldıda içine girmişti. Üzgün mü? Bilmiyordu. Canımı yanıyor? Bilmiyordu. Ağlıyor mu? Bilmiyordu. Hiç bir halt sikim bilmiyordu. Boş yere oturup sıkıntıyla nefesini verip arkaya yasladı başını. Ağrıyan şakaklarını ovuşturdu. Uykusuzdu. Denizi aramaktan doğru düzgün uyku uyumamıştı. Önüne konan çaya uzanamadı. " Buldunuz mu komutanım?" Dedi Kazım hüzünlü bir sesle. Öfkeyle bağırdı." Yok , hiçbir yerde yok." Sercan çayından bir yudum alıp konuşmaya dahil oldu.." Evine bir haftadır uğramamış." " Telefon sinyalini de bulamadık." Dedi Poyraz. " Hastane, karakol , otel ne kadar yer varsa tekrar kontrol ettirdim buralarda da yok." Dedi Buğra. Yavuz sıkıntıyla geriye yasladı." Bende baktırdım heryere ama yok." " Yer yarıldıda içine girdi sanki." Dedi Eren. Derya yutkundu, aklına gelen bir ihtimal vardı ama söyleyip söylememek arasında kaldı." Komutanım, kendine bir şey yapmış olabilir mi?" Murat'ın kafası anında eski haline geldi. Alparslan korkuyla sordu." Yapmış mıdır ?" " Olabilir. Görmediniz mi? Helikopterde nasıl ağladı. Olay çok etkiledi." Dedi Harun. Gözlerini kapattı. Yapmamıştır , yapmamış olması lazım. " Abi canı ne kadar yanmış ya. Yemin ederim içim öyle bir acıdı ki." Dedi Poyraz. Kazım ellini Poyrazın omzuna attı. Kafasını kafasına yasladı." Vala gardaş kırk yıl düşünsem Deniz komutanımı o halde göreceğim aklıma dahi gelmezdi." " Demek neymiş? Her sert insanın arkasında aslında bambaşka bir insan varmış." Dedi Harun. " Komutanım keşke sert olsaydı ama bu kadar canı yanmamış olsaydı." Dedi Sercan. Eklemede yaptı." Kendine zarar vermemiştir. Deniz komutanım güçlü bir kadın. Bu kadar şey yaşamış. Bu yaşına kadar dimdik durmuş , bundan sonra da durur." Derya dudaklarını büzdü." Özledim ya. Şurada otursa yine konuşmasa, sussa ama şurada otursa." Alparslan önünde duran yemeğe baktı." Vala gelip bana kızsa sessimi çıkarmam. İsterse ceza bile versin ama gelsin artık ya ." Yemeğe elli gitmedi." Şuna bak yemeden içmeden kesildim resmen." Eren elli ile Alparslanı gösterdi." Bumu yemeden içmeden kesildiğin halin?" Alparslan ters bir bakış attı." Ne var gardaş? Benim için büyük bir durum bu." Ellini karnına götürdü." Bak karnım bile süzülmüş." Yanaklarını çekiştirdi." Şu yanaklarımın haline bak. Eskiden tontişti şimdi ise dümdüz gibi." Sercan , Alparslanı umursamadan konuştu." Kızı dinlemeden etmeden bir de biz üstüne geldik." " Ne laflar söyledik ya ." Dedi Buğra. Derya öfkeyle konuştu." Kadın kendi çocuğuna yemek yedirip şerefsizlerin önüne atmış." Saçlarını elliyle karıştırdı." Deniz komutanım ne diyordu nefret bir şey diyordu." Eren hafifçe tebessüm etti." Nefret sırası birdesin." Onayladı Derya ." Ha ondan. Annesi nefret sırası birde şuan bende." Hepsi kafasını salladı. " Bir anne nasıl böyle bir şey yapar aklım almıyor." Diye mırıldandı Poyraz. " Herkes anne ve baba olamıyor Poyraz." Dedi Harun. İçli bir nefes verdi." Kızlarımın saçlarını tararken bile korkuyorum. Tek bir teline zarar vermekten. Ama o kadın kendi kızının hayatını yok etmiş." Öfkeyle konuşmaya devam etti Derya." Birde gördünüz mü? O gün nasıl masum ayaklarını kesiyordu." Buğrada katıldı." Gerçeği öğrenince Deniz komutanım az bile yapmış diyorum şuan." Bunu da onayladılar. Murat ise farklı bir alemdeydi. Denizi düşünüyordu. Canı yanmıştı. Ona dokunmaya çalıştığında korkarak geri kaçmıştı. İlk defa onu o halde gördü. Yıkılmasına da yetti o hali. Tepeye oturduğunda yaralı bir kız çocuğu gibi duruyordu. Bu halide canını yaktı Murat'ın. İlk defa Deniz ona sığınmadı, kendi kendine acısını yaşadı ama izin veremezdi Murat o yüzden yanımda istemiyorum seni dediğinde kalkamamıştı. Yalnız olmadığını bilmeliydi. Beynin içinde Denizin sözleri dönüyordu. Bedeninin kirli olduğunu düşünüyordu. Murat hayatında bu kadar temiz bir beden gördüğünü bile hatırlamıyordu. Sevilmedim dedi. Murat sevmişti herkesten çok sevmişti. Düşünceler birbirini takip ederken gelen ses ile düşüncelerinden sıyrıldı. " Dikkat." Anında yerlerinden kalkıp ellerini alnına götürdüler. Binbaşı Zekeriya ellerini arkada birleştirmiş sakin adımlarla yaklaştı." Rahat çocuklar." Alparslan anında yerini binbaşıya verdi. Zekeriya verilen yere oturup , elli ile de oturmaları için işarete bulundu. Hepsi oturdu. Zekeriya etrafa baktı." Çok iyi iş çıkardınız çocuklar. Özellikle Deniz verdiği bilgiler ile çoğu işlerine dem vurduk." Hepsi başlarını salladılar. Başka zaman sevinirlerdi ama şuan öyle bir haldeydiler ki sevinemediler. Deniz'in o hali gözlerinin önünden gitmiyordu ve annesinin kendi elleriyle kızını şerefsizlerin elleri arasına bırakması hepsinde büyük bir şok yaratmıştı. Zekeriya hepsinin üzerinde göz gezdirdi. Murat'a takıldı gözleri saçı başı dağılmış , gözlerinin altı mosmordu. Murat'ı ilk defa bu halde gördü. Normalde hep düzenli ve tertipli bir askerdi ama bugün o adamdan eser yoktu. " Deniz topladımı eşyalarını?" Şaşkın bakışları birbirini buldu." Niye toplasın ki komutanım?" Dedi Buğra. Anlaşılan hiç biri olanları bilmiyordu." Bilmiyor musunuz?" Kafalar hayır anlamında sallandı." Görevden döndükten sonra Deniz , Albay ile konuştu. Tayinini istedi, timden ayrılıyor." Sözcükler Murat'an bağımsız döküldü." Ne?" " Neden komutanım?" Dedi Alparslan. Derin bir nefes aldı Zekeriya." Kartal timinden yapamıyormuş. Burası ona göre değilmiş." Hepsi şok oldu. Bakışları birbirleri arasında gidip geldi. Yavuz ellerini dizine dayayıp sordu." Albay ne dedi peki?" Zekeriya, beresini kafasından çıkardı. Denizi sevmişti, çokta iyi askerdi. Bu kadar kısa sürede ayrılmasını hiç beklememişti." Albay timde durmak istemeyeni tutmaz çocukar." Yerinden kalkıp Murat'ın omzuna ellini koydu." Bu sevdayı unutsan iyi olur evladım." İki defa dostça vurup, çıkışa yöneldi. Bu sırada içeriye İbrahim girdi ellini alnına götürüp selamını verdi. " Komutanım bu mektup size geldi." İbrahim mektubu Murat'ın elline verdi. Deniz göndermişti. " Bizede okuyun komutanım." Dedi Poyraz . Zarfı yırtıp mektubu çıkarıp açtı. Derin bir nefes alıp okumaya başladı." Merhaba kartal timi. Bunu bu şekilde söylemek doğru değil biliyorum ama elden başka bir durum gelmiyor. Timden ayrılıyorum. Ayrılma sebebim artık geçmişimi öğrendiniz ve ben size güvenemem. Kusura bakmayın ben kimseye güvenemem. Nefret dolu bakışlarınızı kaldıramam yada yarın bir gün geçmişim ile dalga geçtiğiniz zaman. Kaldıramam. Bu yüzden timden ayrılıyorum. Hiç birinizin bana acıyarak bakmasını istemedim. Acıyarak bakılmak nefret ettiğim bir durum. Belki şuan bu mektuba bile dalga geçiyorsunuz. Sorun değil alışkınım. Sizi sevmiştim, Sercanın her daim borçlarını, Poyrazın elli numara ayağını, Alparslanın koca göbeğini, Kazımın pis hallerini, Derya'nın konuşkan hallini, Buğranın düğün telaşı, Yavuz abinin sevdasını, Harun abinin saatlerce kızlarını anlatmasını ve Eren , Tülayın yanına gitmek için hep yaralarına zarar vermeni. Bunların hepsini çok sevdim. Ve Murat özür dilerim en çok seni sevdim. O gün söylediğim herşey yalandı. Aşığım sana kabul ediyorum artık bunu ben sana çok aşığım. İlk güvendiğim erkekte sendin. O gün senin için Rahmi albayın dizinde bile ağladım. Sen düşün artık ne kadar sevdiğimi. Ama olmaz bizden Murat sen temiz bir ruhu hak ediyorsun. Kirli bir ruh sana layık değil. Zaten nefret edeceksin benden o yüzden o nefreti görmemek için gidiyorum. Hayatımda ilk defa bir erkeği sevdim ve ben ilk defa bir nefreti kaldıracak gücüm yok." Durdu Murat. Derin bir nefes aldı. Devam etti." Senin yanında huzurluydum. Bana çocuk Denizi tanıtığın için teşekkür ederim sana. Çocuk Denizi ilk senin yanında gördüm. Güzelmiş. Ama ne demişler her güzel şeyin bir sonu vardı ve ben sona geldim. Harikasınız kartal timi hep bir arada bulunun. Ben bu aileye kendimi layık göremedim. Sevilmeme duygusunu iliklerine kadar yaşamış bir insan sevildiğine inanmıyor malesef. Böyle olmayı ben istemedim. Zorladılar. Bunu bilin sadece ve şimdi gerçekten sona geldik." Mektup burada bittiyordu. " Bu ne demek ya ?" Dedi Buğra. " Onunla neden dalga geçelim ki?" Dedi Eren. Harun derin bir nefes verdi." Geçmişinde demek dalga geçmişler ki bizimde böyle olduğumuzu düşünüyor." Murat bir anda yerinden kalktı. Sehpada arabanın anahtarını aldı. Bu kadar kolay değildi. " Nereye komutanım?" Dedi Derya. Arkasına bakmadan yürüdü Murat." Denizi almaya gidiyorum." Adımları bir anlığına durdu. Kafasını arkaya çevirip, en tehditkar bakışlarını kondurdu. " Denizi alıp getirdiğim zaman bu konu asla açılmayacak. Daha fazla acı çektiğini görmek istemiyorum. Aklınızda ne kadar soru varsa kendinize saklayın. Eskiden nasıl bakıyor , davranıyorsak bundan sonra da öyle olacak. En ufacık canını yakacak bir soru , bakış görürsem belanızı siker atarım." Başka cevap vermedi. Adamları hareketlendi. Bulmuştu nerede olduğunu. Tek bir yere bakmamıştı. Aklına gelmeyecek tek bir yer. Ve en iyi saklanacak yer. Arabaya binip çalıştırdı. Gazı kökledi. O kadar kolay değildi...
****** " Kalbim acıyor." Benimde canım acıyor sarı abla. Peçete ile burnumu kocaman hünkürdüm. Şuan ne mi yapıyorum? Depresyona girdim. Bir haftadır ağır depresyon ilan etmiştim. Peçeteler her bir yana dağılmış. Bitmiş çikolata kutuları yerlerde sürünüyordu. Battaniyeyi kendime daha çok çektim. Berbat bir hayat. Önümde ki bilgisayar ile kendimi öldürmeme on beş saniye falan. Dizi biterken, boş boş baktım. İzlediğim yüzüncü saçma aşk filmi oluyordu. Sen Anlat Karadenizi en baştan iki defa bitirmiştim. Yetmiyordu. Düşünceleri kovmak için ne gerekiyorsa yapmaya çalışıyordum. Pek işe yaramıyordu. Kafamı geriye attım. Mektup ellerine çoktan ulaşmış olması lazımdı. Okuyunca ne hissetmişlerdi acaba? Dalga geçmişlerdir. Murat belki sinirlenip mektubu yırtıp çöpe atma ihtimali bile vardı. Fazla berbat bir hayat. Albay ile konuşup timden ayrılmak istediğimi söylemiştim. Düşüneceğini söylemişti. Timinden ayrılmak isteyen bir kişiyi tutacağını zannetmiyorum. Time girmek için can atan o kadar kişi vardı ki. Yokluğum bile aranmadan yeni bir kişi gelirdi. Yeni tim , yeni bir hayat. Çok mutluyum çoookkk. Asla mutlu değilim. Tek isteğim bir an önce bu şehirden def olup gitmek ve aşkımı kalbime gömek. Nasıl gömeceksek? İç ses durmadı." Yemin ederim Kazımı kınadın ondan daha beter oldun." Konu bumu şuan? Burada acı çekiyoruz senin dediğin şeye bak. Az yardımcı olsanız ne olur yani. Dertli başımı salladım. Dağınık topuzu daha çok dağıtım. Kafamı dizime vurdum. Kesinlikle berbat bir hayat. Kapım çaldı. Kimdi bu şimdi? Rahmi baba evde değildi. Onun dışında da kimse gelmezdi buraya. Burayı bulamıyacakları için buraya gelmiştim. Komodinin üzerinden silahımı aldım. Kapıya yaklaştım. Kapıyı bir anda açıp silahı doğrultum. Gördüğüm kişi ile dondum kaldım. Murat'ı. Neden gelmişti bu şimdi? Bir adım atıp tam namlunun ucu kalbine geldi. Bir adım geriledim, bir adım daha attı, geriledim. Bir adım daha attı, geriledim. Odanın içine tamamen girince kapıyı kapatıp anahtarı çevirip kapıyı kilitledi, anahtarıda cebine attı." Ne yapıyorsun sen ?" Silah daha kalbinde dururken rahat rahat cevap verdi." Kaçmanı engeliyorum." Silahı bir anda tutup ellimden aldı beline taktı, fazla hızlı olmuştu. Beş saniye bile değil bir saniyede almıştı. Bir adım geriledim. " Ne işin var senin burada?" Dağılmış saçlarını daha çok dağıtı. Odanın içine göz gezdirdi. Berbat bir haldeydi." Asıl sen ne yapıyorsun Deniz? Mektup bırakıp çekip gitmek ne oluyor?" Yine beklenmedik bir hamle yaptı. Belimden tutup duvara yasladı bedenimi, kendisi de tam dibime girdi. " Bu kadar kolay mı bu işler?" Bakamadım yüzüne." Olması gereken buydu." Öfkeyle bağırdı." Sıçarım olması gereken bu olmasını. Niye bana anlatmadın Deniz?" Çenemi tutup yukarıya doğru kaldırdı. Gözlerini gözlerime kenetledi. Gözlerinde ilk defa vahşi bir duygu vardı. Kahveleri çok sert ve vahşiydi. " Konuş Deniz! Bir haftadır ne halt yiyorsun sen? Aklım çıktı lan her yerde seni aradım." Bende yükseldim." Ne olmasını bekliyordun? Timde kalıp bana acıyarak yada nefret yada dalga geçerek bakmalarına izin mi verseydim?" Göğsünden itmeye çalıştım, kıpırdamadı bile." Nefretle bakacaksınız hepiniz. En baştada sen. Buraya bile nefret kusmaya geldiğine adım kadar eminim." Dişlerinin sıkma sesi geldi." Deniz bir haftadır hepsinin aklı çıktı. Aramadık yer bırakmadılar. Senin geçmişindeki şerefsizler öyle olabilir ama onlar öyle bir insan değil." " Yalan söyleme bana. Bugün yapmamaları, yarın yapmayacakları anlamına gelmiyor." Gözleri gözlerime öyle yoğun bir duyguyla baktı ki buda ilkti." Deniz, bu zamana kadar hangisinin acısını duydun ha! Sercan evine haciz geldi haberin var mıydı? Yok. Buğra paraya ihtiyacı vardı. Tim olarak biz verdik. Haberin var mıydı? Yok. " Daha da sokuldu." Derya senin gibi yurta büyüdü. Haberin var mıydı? Yok. Eren küçüklüğünde babası tarafından öldüresiye dövüldü. Haberin var mıydı? Yok. " Çenemi öne eğmeye çalıştım,izin vermedi." Koltukta uyuduğun gün kabus gördün. Hangisi kalkıp bu konuyu sana söyledi. " Afaladım, o gün o yüzden iyi davrandılar." Bizim tim konuşkandır ama asla birbirlerinin acısı ile dalga geçecek insanlar değiller. Tam tersine kimsenin haberi dahi olmaz. Adı üzerinde acı. Hepsi acıyı bilir ama asla dalga geçmezler birde nefret edecekler bak bunu asla yapmazlar." " Ne yani nefret etmiyorlar mı benden?" " Etmiyorlar Deniz. Bir haftadır senin gelmeni bekliyorlar. Kazım bile sen geldiğinden mutlu ol diye etrafı bal dök yala yaptı. Alparslan doğru düzgün yemek yemedi." Parmakları yüzümde gezindi." Ne diye böyle bir şey yaptın be huzurum?" " Olmaz anlıyor musun? Kalamam." İçli bir nefes verdi." Niye Deniz?" Göğsünden itip uzaklaştım." Olmaz Murat . Hadi onlar dalga geçmedi, nefretle bakmadı ama ya sen?" Durdu bir an , gözleri kısıldı." Sen ve ben diye bir şey olmaz ." Sinirleniyordu , yüzüne kadar kızardı." Niye Deniz niye?" Bende yükseldim. Avaz avaz kavga ediyorduk resmen." Niye mi? Benden sana yar felan olmaz. Kirli bir bedeni ne yapacaksın ha! " Göğsüne vurdum." Ne yapacaksın? Ailenin önüne ne diye çıkaracaksın beni? Dokunurken iğreneceksin. Eskisi bakmayacaksın bana. Temiz kadınlar dururken ne diye beni sevesin ha!" Bir kez daha vurdum göğsüne." Anne bile olamam ben. Baba olmak istemez misin?" O cevap vermeden ben cevap verdim." İstersin ama ben bunu bile sağlayamam sana." Göğsüne bir kez daha vurdum." Anla be adam benden sana yar olmaz. Sevgiyi hak etmiyorum." Kapıya yürütmeye çalıştım." Git Murat. Bir daha da ne ara ne sor git ." Hareket dahi etmedi, belimden tutup tekrar duvara yasladı bedenimi. Sesi fazla erkeksi çıktı ve sinirli." Deniz geçmişin zere umrumda değil. Kirli misin? Buda umrumda değil. Bırak bütün dünya sana kirli desin sen benim gözümde temizsin. Bırak herkes sana kötü desin sen benim gözümde iyisin. " Gözleri gözlerime kenetlendi. Fazla yakındı hemde fazla. " Diyelim ki kötüsün, önüme kanıtlar bile sundular. Umrumda değil senin bir kere yapmadım demen yeterli benim için." Sessizce mırıldandım." Yapma yok etme kendini. Ailenin önüne benim gibi bir kadını çıkaramazsın." Gözlerimi kapattım, belimden tutup bedenimi bedenine yasladı." Ailemi? Bak buda umrumda değil. Sen ellimi tut yedi cihana kafa tutmayan en adi orospu çocuğudur." Gözlerimi açmadım." Ya baba olmak istemez misin? İstersin Murat kandırma kendini." Kapıyı gösterdim." Git Murat. Arama sorma. Kartal timinden bir Deniz geçti oldu bitti işte." Nefesi dudaklarıma vurdu." Herşey çocuk mu Deniz? Bırak olmasın bizimde çocuğumuz." Göğsünden itmeye çalıştım." Yapma Murat. Bugün tamam dedin ama ya dokunurken." Gözlerimi açtım, iki alev topu birbirine karıştı." Lekeler var anlıyor musun? Görünmez lekeler. Hiç geçmiyorlar , iğrenirs..." Devamı gelmedi. Büyük bir bomba patladı. Bedenimi bedenine daha çok yasladı. Dudakları dudaklarımı sarmaladı. Hoyratça öpüyordu dudaklarımı, durdurmaya çalıştım. Ellerimi tutup duvara sabitledi. Artık herşey için çok geçti. Beklenen bomba patlamıştı, ateş harlanmıştı. Dudakları, dudaklarım üzerinde gezinirken iki ateş birbirini sardı. Hoyratça öpen dudaklarına uyum sağladım. Laneti. Çok iyi öpüyordu. Tam istediğim gibi sert ve hoyratça. Dudaklarımız arasında sızan nefeslerimiz birbirine karıştı. Tüm hücrelerimde yanan kıvılcımlar tüm bedenimi sardı. Hoyrat ve sert davranan dudaklarına karşılık vermemek elde değildi. Ateş yanmış, tüm bedenimi sarmıştı. Karşı konulması imkansızdı. Dudakları ve bedeni üzerimde öfkesini kusuyordu sanki. Kana kana öptü , doya doya öptü. Dakikalar ilerledi dudakları, dudaklarımın her zeresinde gezindi, her noktasında vakit geçirdi. Aynı şekilde. Öptü , ısırdı , emdi döngüyü tekrar etti. Ellimden geldiği kadar uyum sağladım. Ateşi kendi ateşimden fazlaydı. Alevlerin içine hapis etti. Kızgın demir yaktı dudaklarımı, sızım sızım sızlatı. Dudakları daha da hızlanırken, ateş basıyordu vücudumu. Elli tişörtümün altından sızıp, parmak uçları belimde gezindi. Nefesim yetmiyordu artık, kesik kesik nefesler verdim." Mur..at, Murat." Dudakları dudaklarımı bırakmadı. Hoyratça öpmeye devam etti. Fazla serti. Dudakları yavaşça, dudaklarımdan ayrıldı. Yüzümün her bir zeresine sert bir o kadar da baş döndürücü öpücükler kondurdu. Tekrar dudaklarıma geldiğinde kısa bir öpücük kondurdu. Alnını alnıma yasladı." Lekelerine inat severim seni kadın." Bedenim hala bedenime yaslıyken, belimden tutup havaya kaldırdı, bacaklarım anında beline dolandı. Koltuğa yürüyüp , oturdu. Boynuma kafasını gömüp derin bir nefes çekti içine ve sert bir öpücük." Söyle en çok nereni sevmiyorsan ilk orayı sevmekle başlayım." Nefesim kesildi. Beklemiyordum, bu kadar yapmasını beklemiyordum. Elleri sortumda açık kalan bacaklarımı kavradı. Kalbim şaha kalkmıştı. Yüzüme yaklaştı." Murat." " Emret huzurum." Aklımı başımdan alıyordu. Akıl yoktu şuan. Laneti. Şuan onu daha çok öpmek istiyorum. Sızım sızlayan dudaklarım hala onu istiyordu. Yanmak istiyordum ateşi içinde kavrulmak. Dudaklarında yanmak istiyorum. Gözlerim dudaklarına kaydı. Yapmak istediğimi o yaptı en sertinden dudaklarımı sarmaladı. Ellerim saçlarına daldı. Bedenimi daha çok kendine çekti. İki beden tam bir vücut olduk. Ateş daha çok harlandı. Kafası geriye düşerken dudaklarına daha çok eğildim. Bu dakikadan sonra kimse beni durduramaz. Siktir. Çok iyi öpüyordu. Bunu daha önce yapmalıydı. Bir dakika önce doya doya öpüşen biz değilmişiz gibi doya doya tekrar öptü. Dudakları dudaklarımın her yerinde tekrar gezindi. Alt dudağımı dişleyip tekrar sardı. Dillerimiz içerde birbirine dolanırken her zaman bana narin davranan halinden eser yoktu. Dudakları aşırı sert ve hoyratça davranıyordu. Nefes nefese ayrılırken, dudakları dudaklarımın üzerinde kaldı. İçli bir nefes verdi. " Gözlerin içinde memleketimi taşıyorsun, sen benim memleketimsin Deniz. Vatanım , bayrağım ,milletimsin." Dudakları uzaklaştı hafif, gözlerime baktı." İnsan ailesi olmadan yaşar ama vatanı olmadan yaşayamaz." Burnunu burnuma sürtü." O yüzden sensiz yaşayamam Deniz." Artık sinirli değildim. Uysaldım şuan ne dese yapardım. Öyle bir etkisi vardı." Ya lekeler?" Boynuma derin bir öpücük kondurdu." Cevabımı verdim. Seni lekelerine inat severim kadın." Dudaklarıma tekrar yaklaştı." Beni o lisede ki sik kırığıyla karşılaştırma Deniz. Ben seni bir kere sevdim, hatunum dedim. Bundan sonra neyin olursa olsun kabulüm." Dudağıma küçük bir öpücük daha kondurdu." Yetmiş adamdan yetmiş çocuğun olsun yine kabulümsün." Eriyorum arkadaşlar. Bildiğiniz eriyorum. En nazlısından baktım." Muraaat nefret etmiyor musun şimdi sen benden?" Boynunda çıkmış künye ile oynadım nazlı nazlı. " O gün söylediğim şeyler için kızmadın mı bana?" Gözleri öyle bir aşkla baktı ki boğuluyorum sandım." Deniz senin sözlerin zehir olsa bana bal gibi gelir. Senin hançerin bana deva olur, öfke saçan gözlerin bana huzur olur senin kusurların hataların bana hayat olur." Bakakaldım. Adam bülbül gibi şakıyordu. O kadar aşk filmi izliyorum bir tane bile laf aklıma gelmedi. Tek bir sözcük döküldü dudaklarımdan." Kalp iptal şuan." Güldü hem de en güzelinden. Gülüşünü öptüm. İki kaşı havalandı." Bir daha gülsene." Güldü, yine öptüm." Biraz daha gül." Daha çok güldü, yine öptüm. Belimi tutup koltuğa yatırdı bedenimi, üzerime eğildi." Öyle öpmek olmaz." Dudakları dudaklarımı sarmaladı. Ellim omuzlarına gitti. Bir ellim ensesinde dururken diğer ellim güçlü omuzlarında gezindi. Öpüşü bu sefer daha sakindi, ve yavaş. Tadını çıkarmak ister gibi öpüyordu. Elli karnımı buldu. Dudakları dudaklarımdan ayrılıp aşağıya kaydı. Karnımı açıp dudaklarını karnıma değdirdi. Bedenim gerildi. En çok ta rahim kısmımı öptü. Yoldan çıkamama çok az kalmıştı. Her an yatağa atabilirdim. Sızım sızım sızlayan dudaklarımda bu yönde düşünüyor olacakki daha sızladı. Nefes nefese konuştum." Murat." Açıkta kalan danteli mavi sütyene baktı." Harbi iyi seçimin var." Yakasından tutup yukarıya çektim. " Düşündüğün şeye bak şuan." Güldü hemde en seksisinden." Şuan altımdasın, seni öpmüşüm başka ne düşünmemi bekliyorsun?" Yüzüme yaklaştı." Zor duruyorum kızım." Kafamı sağa çevirdim, anında boynumu öptü." Onu bırakta timden atıldım." " Atılmadın." Bakışlarım yüzüne gitti." Nasıl?" " Albay ile konuştuk. Rahmi albay konuşmuş daha doğrusu. Timden felan çıkmıyorsun." Kocaman gülümsedim." Ayy vala mı?" Başını salladı. Dudaklarımı öptü. Yerinden kalkıp belimden tutup kucağına çekti dudakları dudağımdan ayrılmadı. Uzun zamandır sanki bu anı bekliyormuş gibiydi dudakları. İki dakika dudaklarımdan kopsa iki dakika sonra otomatik olarak dudaklarıma tekrar geliyordu. Rahatsız asla değilim. Yanacaksam dudakları ile saatlerce yanabilirim. Saatlerce deli gibi öpüşebilir , sızım sızım sızlayabilir dudaklarım. Cayır cayır dudaklarımı yakan dudaklarına onun kadar karşılık verdim. Aylar , yıllardır bu anı bekliyor gibiydik ikimizde. Kavuşmaktan çokta mutluydu dudaklarımız. Dakikalar önce birimize öfkeyle, sinirle bağırırken şimdi o öfke ve siniri en acı şekilde dudaklarımız üzerinde çıkarıyorduk. Yatağın üzerine yürüyüp, oturdu. Peçeteleri kenara attı. Kucağına en rahatından kuruldum. Elleri kalçalarımı kavrayıp kendine bastırdı. Sızlayan dudaklarım yanına inledim. Ensesinden kavrayıp kendime daha çok çektim. Dakikalarca kustuk sinirimizi , öfkemizi. Ateş yakardı. İki ateş yan yana gelince daha çok yakardı. Yaktık birbirimizi cayır cayır yaktık. Acımadan yaktık ne o geri durdu ne ben geri durdum. Nefes nefese ayrıldık birbirimizden." Denizim , huzurum sen gerçekten ateşsin. Yandığım en güzel ateş." Avuç içimi yanağına yasladım." Murat'ım sen neymişsin be öyle." Gözleri dudaklarıma kaydı. Yaptığı şah eser hoşuna gitmiş olacaki dudakları iki yana kıvrıldı. " Farkında mısın resmen üzerimde sinirini kustun?" " Sinirlendirdin beni çünkü. Öpmeseydim sinirim asla geçmezdi." Gözleri yerdeki peçetelere takıldı." Depresyona mı girdin sen?" " Ne yapalım aşk acısı çekiyoruz." Senin yüzünden. Yatağı açıp yattı beni de yanına çekti. Başını boynuma sakladı, kollunu da başımın altından geçirdi. Göğsüne sindim anında." Bu iş buradan dönmez." Keskin nefesi boynuma vurdu." Dönmesin zaten." Bellimi tutup daha çok kendine çekti." Deniz." En nazlısından ben olduğumun işaretini verdim." Hı?" " Seni seviyorum be hemde öyle böyle değil." " Murat." Başını boynumdan çekip gözlerime baktı." Hı?" Yüzünü kavradım." Seni seviyorum." Parmaklarım yeni çıkmış sakalarında gezindi." Ben yaşadım ,sen yaşattın." Yaşamak ve yaşatmak arasında çok fark vardı. Ölü bir ruhta yaşayabilir ama insan yaşatılması zordur. O yaşatmıştı beni .Ellim kalbini buldu." Burası benim en güvenli limanım." " Aldın aklımı başımdan." Dudakları tekrar dudaklarıma kapandı . Ve ben bu dudaklardan hiç kopmak istemedim.
🌊 Öhüm öhüm buralar biraz yandı sanki. Daha fazla tutamadım bunları helede Murat'ı. Aşklarım sizden küçük bir ricam var. Biliyorsunuz bugün iki bölüm atacağım söylemiştim. Sözümün arkasındayım. Bu sıralar hayatım maalesef çok yoğun. Söz verdiğim iki bölüm atacağım ama biraz geç gelecek en geç altı buçuk bölüm elleriniz arasında olacak. Bugüne kadar sizi kırmamaya çalıştım bugünde siz beni kırmayın olur mu? İşlerimi halledeyip bir düzene sokuyum ikinci bölüm en geç altı buçukta atacağım. Söz verdiysem yaparım. Şimdiden anlayışınız için çok teşekkürler. Bölümü nasıl buldunuz? Düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız çok sevinirim. Bol bol yorum atıp oy vermeyi unutmayın canlarım. Kocaman öpüldünüz 🤍
|
0% |