@daisy_x06
|
Yine yine ve yine ben. Biliyorum çok bekletim sizi ama geldim. İyi okumalar dilerim 🤍 🌊 Gözlerim yavaş yavaş açıldı. Yanımda yatan adama baktım. Çok huzurlu duruyordu. Yavaşça yerimden kalktım. Dağılmış odayı topladım. Fazla dağıtmıştım hemde fazla. Depresyona girmemesi gereken tek insan olabilirim. Tüm işim bitince. Dolabımı açtım. Siyah pantolon , yeşil bir tişört çıkartım ve yeşil danteli sütyenimi. Arkamda uyuyan Murat'a aldırmadım artık aramızda pek gizli saklı kalmamıştı. Öyle bir içli dışlılık bunun bir adım ilerisi tuvalette beni sıçarken izlemesi. Hayali bile garip. Tüm pijama takımı çıkardıktan sonra, sütyen ve alt çamaşır ile kaldım. Bellime dolanan eller ile anında kafam geriye yaslandı. Omzuma derin bir öpücük kondurdu sonra boynuma. Bedenim yavaşça ona döndü. Dün geceden sonra fazla arsız olmuştu." Karşımda böyle durursan kendimi zapt edemem." Çocukluğum girdi." Etme vala etme." Katılıyorum, güldüm . Bedenimi bedenine yasladım. İki kaşı havalandı. " Et diyen mi var ?" Benimde çok az olduğum söylenemez. Güldü." Nedense beni yatağa atmak için dünden razı gibi gördüm seni." Elleri bedenimde gezindi." Rahatsız oluyor musun?" " Hayır." Ellim ensesine gitti, kendime çektim hiç zorlanmadan dudakları dudaklarımı buldu. Serti. Siktir ya çok iyiydi. Aklım gidiyor şuan. Bu zamana kadar neredeydin sen be adam? Yada neden daha önce yapmadın bunu. Dudakları dudaklarımdan ayrılırken aşağıya doğru yavaşça eğildi. Önce boynuma oradan, göğsüme oradan ise karnımda durdu. Rahim bölgemde gezindi dudakları uzun uzun. Tam daha aşağıya iniyordu ki çalan kapı ile durduk. " Deniz kızım." Rahmi albay. " Siktir." Murat yerden kalkarken en hızlısından giyindik. Kapı daha çok vuruldu ve bir anda kapının kilidini açtı. Yedek anahtarı olması lazımdı. İçeriye girdiğinde Murat'ı görünce kaşları çatıldı. Allah'tan giyinmiştik." Lan senin burada ne işin var? Helede bekar bir kızın odasında." Bastonunu bir anda kaldırıp Murat'ın omzuna en sertinden vurdu. Yaş geçmiş ama hala işi bitmemiş. "Baba dur, düşündüğün gibi değil." Çocukluğum arsızca konuştu." Girmeseydi sevişiyordunuz daha nasıl düşünmedi gibi." Sonuç olarak sevişmedik. Murat'ın omuzuna ardı ardına geçirdi bastonu, Murat kaçmaya çalışıyordu ama pek işe yaramıyordu." Rahmi albay bir dur." Omzuna sert bir baston daha geçirdi. " Ben Denizi almaya geldim. Düşündüğün gibi değil." Dinledimi ? Tabi ki hayır." Deli oğlan sabahtan beri evdeyim niye görmedim ben seni? " Bir baston daha. Resmen otuz yaşında dayak yiyordu şuan." Benim silahım nerede? Getir Deniz." Aman Allah'ım. Kollunu tutum." Baba dur , sen uyuyordun o ara aldım ben." Bir baston daha indirdi." Baba vala bak . Dur." Çarpılmaya üç saniye felan. Bir baston daha en sonunda öyle bir vurdu ki baston kırıldı." Maddem geliyorsun edebinle aşağıda bekle lan." Kaşlarını çattı bildiği kadar çattı. Ellerini arkada birleştirdi." Bana bak bende sana kolay kolay verecek kız varmı ? göz var mı? Bak bakalım." Ciddi ciddi baktı Murat." Şuanlık yok gibi baba ama ileride vereceğine eminim." Ellime uzanıp tutu. Ne yapıyor bu ? Bir baston daha sırtında kırılsın istiyordu." Senin kızı çoktan kaptım ben." Rahmi baba bir anda kulağına yapıştı." Sen beni iyice unutmuşsun evlat. Benim yanımda utanmadan kızımın ellini tuttuğuna göre ya canına susadın yada kör kütük aşıksın." Murat yüzünü buruşturdu." Baba gerçekten bu yaştan sonra kulak çekmek ne ya?" Beni gösterdi." Hemde sevgilimin yanında." Sevgilim? Allah'ım kalp iptal. Kulağını bıraktı ama en ters bakışını atmaya devam ediyordu. İkimizin ellinin ortasına vurdu. Ellerimiz ayrıldı." Böyle daha iyi." Ellerini arkada birleştirdi." Yemek hazır gelin aşağıya." Kırılan bastonu Murat'ın kafasına attı hızlı bir hamleyle kurtuldu. En ters bakışını attıp odadan çıktı. Dudaklarımı birbirine bastırdım zira gülmemek gerek. Murat yüzüne kadar kızarmıştı, albay tamamen çıkınca kahkahamı saldım." Dayak yediğine inanamıyorum." Daha çok güldüm karnımı tuta tuta hemde. " Yemin ederim, bu albay ağzıma sıçacak belli oldu." " Ayyy." Gözümden akan yaşı sildim. Gülüşüm büyüdü." Bildiğin dayak yedin." Daha çok güldüm dizimi döve döve." Sırtında baston kırdı." Başını yukarıya kaldırıp büyük bir sabır çekti." Yani sırtımda başka şeyler kırılmasını isterdim, baston değil." Hala gülerken bu sefer bana çıkıştı." Gülme Deniz." Dinledim mi? Tabi ki hayır gülmeye devam ettim." Bunu time anlatmam gerek." Ellini bana kalırdı , sesi tehditkar çıktı." Sakın Deniz." Omuzlarımı indirip kaldırdım. Anlatmazsam içimde kalır. Koca Murat Karasu dayak yedi hem de bir baston tarafından. " O zaman bende Rahmi albaya seni öptüğümü söylerim." Bıçak değmiş gibi gülüşüm durdu artık o gülüyordu." Yapamazsın?" Ellerini cebine attı." Yaparım." Yüzüme yaklaştı." Hem daha iyi evlenmek zorunda kalırız." Güldü bildiğiniz güldü." Bunu sen kesin time anlat." Göz kırpıp yanımdan ıslık çala çala geçti. Şuna bak ya! Benim silahım ile beni vurdu. Ulan Murat ! Ulan Murat! Silahı belime takıp aşağıya indim. Mis gibi yemek kokuyordu. Açtım çok pis açım. Murat'ın yanına tam oturuyordum ki." Kalk oradan buraya gel." El mecbur Murat'a kavuşamayan çiftler bakışımı attım. Rahmi albayın gösterdiği yere oturdum. Önüme çayı iteledi. Tersti baya. Bu terslik daha kötüydü. Murat önümde ki tabağı Rahmi albay görmeden hızla kendi tabağı ile değiştiridi. Çaktırmadan havada öpücük attım. Anında eridi tabi. Kocaman gülümsedi. " Neye gülüyorsun lan salak salak?" Diye çıkıştı Rahmi albay. Masum masum göz kırpıştırdı bana da yaktın beni bakışını atmayı ihmal etmedi." Aklıma komik bir durum geldi baba." Ekmeğine reçel sürüp Murat'a attığı ters bakışlar eşliğinde ağzına depti." Sen iyice salak olmaya başlamışsın. Eskiden zehir gibi kafan vardı." Kaşları ile beni gösterdi Murat." Kızın sağolsun." " Ben ne yaptım be?" Murat'ı gösterdim." Asıl baba bu bende akıl felan bırakmadı." İkimize anlayışla bakıp kafalarımızı tutu." Vah vah ikinizde gerizekalı oldunuz demek." Şefkatle okşadı başımızı." Siz bu hale düşecek çocuklar mıydınız? Ben sizin kül olacağınızı düşünürken siz baya baya salak olmuşsun." Murat'a ile birbirimize bakıp boş boş göz kırpıştırdık. Şuan resmen laf yiyorduk. Kafalarımızı aynı anda geriye çektik. " Tessüf ederim baba ben gayet akılıyım." Diyerek isyanımı dile getirdim. Gözleri üzerimde gezindi." Belli evlat tişörtü bile ters giymişsin." Murat gülerken, kendime söve söve kafamı öne eğdim ters giymiştim. Bir tur daha sövüp ağzıma ekmeği tıktım. Çayımdan kocaman yudum aldım. Baya eğleniyordu hem de baya. Bir anda babama döndüm." Baba bunu vuralım mı?" Anında başını salladı." Vuralım." Sende dünden razıymışsın be baba. Ellinde ki ekmeği ağzıma tepti." Boş boş konuşmada yemeğini ye. Askeriyeye gitmemiz gerek." Zorla yuttum lokmayı." Bir ara kesin vuralım baba." Başıyla onayladı. Murat ise iki yana başını salladı. Yemek normal devam etti. Sonra ise Murat ile kalktık. Arabada yediği dayağa bir posta daha güldüm. Kırk sene olsun yine gülerim. Kırk bir sene olsun o zamanda gülerim. Dayak yedi dayak.
******** Askeriyede içeriye girdiğimizde hala gülüyordum. Yandan en tesr bakışını attı." Bakıyorum da dayak yemem baya hoşuna gitti." Ellime uzanıp tutu, anında yanına sokuldum. Bütün askerler bize bakıyordu. Pekte umrumda değil. " Vala çok hoşuma gitti. Masum masum baktın ya öyle." Şuan ısırarak sevmek istiyordum lakin ciddiyetimi korudum. Tim binasının önüne gelince tüm tim karşımda duruyordu. Hatta sevgilileri felanda vardı. Gülüşümü bastırmaya çalıştım ama zordu." Murat ya sen harbi nasıl dayak yedin ya ?" Yerinde durdu. Kafasını sağ omzuna doğru yatırdı." Hatun sen biraz daha gülde. Bende gidiyim şu öpüşme mevuzusunu uzun uzun anlatıyım Rahmi albaya." Güldü. Aaaa arsız. " Senin bu yaptığına hile derler." Yumruğumu yüzüne doğru kaldırdım." Vala döverim seni." Yumruk olan ellime baktı, kocaman bir kahkaha attı." Beni döveceksin?" Ciddi ciddi başımı salladım. İki kaşı usulca havalandı. Dövüş pozisyonuna geçti. " Döv bakalım nasıl dövüyorsun."Sevgiler ne aktivite yapar biz ne yapıyoruz birbirimizi dövmeye çalışıyoruz. Yüzüne doğru yumruk savurdum, savurdumda ellim yüzüne kadar ulaşamıyor. Adam bir doksandan fazla boyu var. " Senin boyun kaç ya? Bir yetmiş kadınım yanında kısa kalıyorum." Birbirimize bakarken yavaş yavaş dönmeye başladık. O fazla rahatı ben ise zayıf noktasını bulmaya çalıştım. Yoktu. Laneti. " Bir doksan yedi." Karnına doğru yumruğumu attım ama ellimi tutup kendine çekmesi ile kollumu bacağımı kilit altına aldı. Fazla güçlüydü." Aynen döverdin." Sinirle soludum." Ellimi ayağımı kilitlemeseydin döverdim. Bende ki güçle senin gibi iki tane döverim." Külliyen yalan, daha adama gücüm yetmiyor. Normalde herkes ile dövüşürdüm ama bu benimkine gücüm yetmiyordu. Oda yemedi zaten." Belli sen birde güçlüyüm diyorsun az daha güçlenip yemek yemen lazım senin." Belimden tutup kaldırdı." Şuna bak zayıfsın." Bellimi yere bıraktı. " Hem insan komutanını dövmez." İki kaşım havalandı." Ha demek öyle ? Komutanım ne hikmetse benimle öpüşüyor ama." Kafamı yukarıya kaldırdım." Demek komutanlarımız ile öpüşmemiz normal." Anında kaşları çatıldı." Höst ula! Seni benden başkası öperse sorgu meleklerine hesap verirken kendini bulur." Fazla kıskançtı ve bu haline baya baya düşüyorum yani. Ellini tutum. Yanına sırnaştım. " Merak etme sen varken kimsenin bana yan gözle bakmaya cesaret edeceğini sanmıyorum." Akıları varsa yapmazlardı yani. Ellimi sıkı sıkıya kavradı ve karşıda bize gülerek bakan time doğru yürüdük. Daha iki hafta önce şurada kavga eden biz şimdi el ele geliyorduk. Hayat garip bir yerdi. Aralarında Sabiha çıktı. Onu ne işi vardı burada?Beni görünce kollarını kocaman açıp bana koştu. Ellimi Murat'ın ellinden sıyırıp, kollarımı açtım. Sabiha kollarım arasına girdi." Ne işin var hemşire senin burada? Rezil hizmetini göstermeye devam mı etmek istedin?" Gülerek ayrıldı benden." Yok duydum ki bacağına kurşun girmiş sen gelmeyince ben geliyim dedim. " Kolluma girdi." İşim düştü sana biraz da senin hizmetini görelim." Yandan gülerek ters bir bakış atmaya çalıştım." Benim hizmetim on numara beş yıldızdır yanlız hemşire." Tabi öyledir canım bakışını attı." O değilde sen harbi burayı nereden biliyorsun?" " Tülay ile aynı hastanede çalışıyoruz. Yanına geleceğini öğrenince geliyim dedim." Sevimli sevimli yüzüme baktı." Kötü mü yaptım?" " Yok be çok iyi yapmışsın. Çık çık gel." Timin yanına geldiğimizde, Derya kocaman sarıldı. Bende ona . Sıra sıra bütün kadınlar sarılırken köşede ellinde poğaçası ile yaşlı gözlerle bana bakan bir adet Alparslan vardı." Komutanım." Ağzına zorla poğaçayı depti." Siz mi geldiniz?" Gerçekten one la ? Zayıflamış çocuk. " Geldim Alparslan." Diğerleri de hoşgeldin faslını geçtikten sonra gözlerim Kazıma takıldı. Şuan Sılaya en öldürücü bakışını atıyordu.." Siz hoş geldiniz komutanım ama evimi temizlik kokutan şahıs hiç hoş gelmedi." Sılada pek hoş baktığı söylenemezdi." Sayemde temizlik kokusu gördü evin bay pis." Kollarını önde bağladı. Poyraz ise karısı ve annesi arasında kalmış adam konumundaydı şuan. Kazım ise ondan daha tripli bir bakış attı. Tövbe estağfurullah ama bu çocukta dişil enerji olabilir mi?" Bayan temizlik ben evimin kokusu ile gayet mutluydum." Poyraz araya girmeye çalıştığında ikiside aynı anda konuştu." Sen karışma." Poyraz anında yerine sindi. Garip bir üçlüydü. Sıla en öldürücü bakışını kuşandı." Ya ne demezsin. Evine el koydu bilim insanları, yeni canlı türedi diye . Nasıl bir pislikse yeni bir canlı türü türüyor." Kazım alta kalırmı ? Kalamaz." İnsanlığa bir faydam olmuş senin faydan bile yok." İyi laftı şimdi. Gözler Sılaya döndü." Senin gibi etrafıma rahatsızlık vermiyorum hiç olmazsa." Bak buda iyiydi. Son noktayı Harun abi koydu." Bırakın kavgayıda içeriye geçelim haydi." Bencede abi, yoksa bu kavga akşama kadar sürer. Hepimiz binaya girdik. Yanıma Sabiha geçti hemen. " Neler oldu?" Kulağıma yaklaştı." Evden attı ev sahibi daha doğrusu adamın bir çok suçu varmış. Evlerine devlet el koyunca kapı dışı oldum anlayacağın. Bir şeyler yapamaz mıyız?" Düşünmeye çalıştım." Yani bu durumda pek bir şey yapılmaz." Aklıma gelen fikir ile anında şakıdım." Eee gel benim evde kal. Zaten kocaman ev sıkılıyorum tek başıma." Gülümsedi." Rezil hizmete evde devam etmeyi teklif ediyorsun ha?" Ellimi uzatım , ellimi tutu." Kabul ediyorum." Güldü. "Kabul edildi." Ellerimizi sallayıp ayırdık. Ev arkadaşı sevmiştim bu fikri. Telefon numaralarımızı aldık birbirimizin. Kazım biraz önceki tripli halini bırakmış, sehpanın üzerine çıktı." Maddem hepimiz buradayız. Bir şarkı açıp eğlenmemiz yok mu?" Murat şakaklarını ovuşturdu." Eren koçum şu kapıyı kapat. Böyle bir reziliği görmeyi kimse kaldıramaz." Eren anında yerinden kalkıp, binanın kapısını kapatı. Kazım anında şarkıyı açtı. İbrahim Tatlıses , Allah Allah bu nasıl sevmek şarkısıydı. Kendi kendine saçma sapan hareketler yapan Kazıma gülerek baktım. Aşırı eğlenceli duruyordu şuan. Anında yerimden kalkıp Kazımın yanına çıktım. Aynı anda şarkıyı söylemeye başladık. Allah Allah Allah Allah bu nasıl sevmek Allah Allah Allah Allah bu nasıl gülmek Allah Allah Allah Allah bu nasıl sevmek Allah Allah Allah Allah bu nasıl gülmek En cilvelsinden Murat'a baktım. Kollarını koltuğa yayıp en güzel bakışları yüzümde ve bedenimde gezindi. Gözlerinin içine bakarak söylediğim ilk şarkı da bu olmuştu. Bu nasıl sevmek bu nasıl gülmek İnsan değil bu sanki bir melek. Kazım son kısmı Sılaya bakarak söyledi." İnsan değil bu sanki bir şeytan." Neden bu şarkıyı açtığı belli oluyordu. Sıla ise bu laf sokmaya kocaman göz devirmekle yetindi. Güldüm, Kazım ile şarkıyı söyledikten sonra. Bana döndü." Ne istersiniz komutanım?" " Buna hazır olduğunuzu düşünmüyorum? " İnsanlık bu halimi ilk defa görecekti. Kazımın elliden telefonu aldım." Ayşe abla yanında yedek türban var mıydı?" Çantasını açıp türbanı bana verdi. Hepsi merakla bana bakarken türbanı belime bağladım. Ve işte o şarkı. Altınların vardı bitti mi Dolarlar Euro lar gitti mi Avan mı söndü başın mı döndü Yoksa cicim ayları geçti mi Avan mı söndü başın mı döndü Yoksa cicim ayları geçti mi. Şarkı devam ederken. En kıvrağından şarkıya uyum sağladım. Kazım durur mu? Asla o benden daha iyi kıvırtarak dans ediyordu. Gerçekten diyorum. Bu çocuk kız olacakmışta son anda erkeğe dönmüş. Benimki bana şaşkın bakarken uyarıda bulunmayı da ihmal etmedi." Yavaş, az kıvırt." Gözleri bedenimde gezindi." Az dedim Deniz." Dediğini anında yaptım ama zordu. Sabiha bu halimizi görünce çoştu." Ayy dayanamaycağım bende geliyorum." Yanımda anında yerini aldı. Nerde yedin paraları söyle, söyle. " Söyle Yavuz." Dedi Yasemin abla. Nerde yedin Dolarları söyle, söyle. "Söyle Harun." Dedi Ayşe abla. Nerde yedin Euroları söyle. Aynı anda konuştu Nehir ve Tülay." Söyle, söyle." Boğazında kalsın, boğazında kalsın. Son kısmı bütün kızlar aynı anda bağıra bağıra söyledik." Boğazında kalsın, boğazında kalsın." Bütün kızlar da ayağa kalktı. Bir tek Yasemin ve Ayşe abla oturuyordu." Hadi sizde kalkın." İkisi birbirine kaçmak bakış attılar." Bilmem ki bu yaştan sonra." Dedi Ayşe abla çekinerek. " Eğlenmenin yaşımı olur? Hadi gelin." Alparslan elliden tutuğu tabak ile ortaya çıktı." Erkekler bile oynuyor, hadi gelin." Birbirlerine tekrar baktılar ee iyi madem diyerek başlarını salladılar. Kocaman gülüp yerlerinden kalktılar. En ortada yerlerini aldı. Arabalar katlar bitti mi Marinada yatlar gitti mi Sepeti koluna koydular yoluna Aklın başına geldi mi Sepeti koluna herkes yoluna Aklın başına geldi mi. Kazım ile biz sehpa üzerinde dans ederken diğerleri aşağıda oynuyordu. Alparslan ağzına bir kaşık tepip homurdandı." Deniz komutanım bir gün kesinlikle beraber altın gününe gitmemiz gerek." Saçlarım savrulurken cevap verdim." Gidelim be Alparslan." Kazım ile kalçalrımızı birbirine vurduk. Kocaman bir kahkaha attım. Nerde yedin paraları söyle, söyle Nerde yedin Dolarları söyle, söyle Nerde yedin Euroları söyle Boğazında kalsın, boğazında kalsın. Kazımın kollundan tutup aşağıya çekti Sercan. Yanımda yerini aldı. Onun oynayacağını asla dişünmezdim. Öyle bir havası yoktu. Zaten pek beceremiyordu. Yanıma yaklaşıp kulaklığıma eğildi." Komutanım annenizin geldiği gün öyle laflar ettiğim için özür dilerim. " Suçlu çocuklar gibi kafasını öne eğdi." Büyük eşeklik ettim." Şu timde kendimi en yakın hissettiğim kişilerden en başlarda Sercan vardı. Neden olduğunu bilmiyordum ama yakın hissediyordum.Benden sadece bir yaş küçüktü. Kızmamıştım zaten hiç birine. Onlarda kendilerince haklıydı." Sorun değil Sercan." Umutla yüzüme baktı." Vala özür dilerim komutanım. Sizi dinlemeden öyle konuşmamam gerekirdi." "Sercan gerçekten sorun değil." Ellimi omzuna koydum." Kızmadım hiç birinize." Dans etmeye devam ettim. " Komutanım." Yüzüne baktım. Gözlerinde sıcacık bir ifade vardı." İyi ki varsınız." Yapmayacağım bir şey daha yaptım. Sercana sarıldım, afaladı hem de hepsi afaladı. Elleri sırtımı buldu Sercanın. Artık bazı kalıpları kırmak istiyordum. İlk adım olarak teması sevmeye çalışıyordum. Timde Murat'an sonra ikinci sarıldığım erkek Sercan oldu. Sırtını abla gibi sıvazladım. Belkide Sercanın acısını bildiğim için bu kadar yakın hissediyordum kendimi. " Sende iyi ki varsın Sercan." Kardeş gibi sırtımı sıvazladı. Sessizce mırıldandı." Sizden özür dilemek için resmen roman oynamaya çalıştım." Güldüm. Sercan biraz bana benziyordu. Dışarıdan biraz sert duruyordu en çokta gözlerinde acı vardı. İncinin acısı. Sercana bakarken istemsiz olarak abla gibi hissediyorum. Diğerlerinde bu durum olmuyordu. Tek Sercan da. İçtiğimiz gün saatlerce ağladığında teseli etmeye çalışmıştım, sadece çalışmıştım. O düğme bende çalışmıyor sonuçta. Birbirimizden uzaklaştık." Maddem çıktın hakkını ver o zaman." Cebimden para çıkartım anında uyum sağladı. Parayı yalayıp tam alnının ortasına yapıştırdım. Aynı şekilde bende bellimi eğdim parayı alnıma yapıştırdı. Şarkılar devam etti ve ben delice dans ettim. Bir ara Sercanın telefonu ile video dahi çektik. Ekrana komik yüz ifadeler yaptığımda Sercanda bana uydu. Tüm tim ile en yakın olduğum an bu an olmuştu. Sevilmek insanı mutlu ediyordu ve değiştiryordu. Günün sonunda bol sohbetler ve konuşmalar yapıp ayrılmıştık. İlaç gibi gelmişti bu gün. Hiç biri ne soru sormuş. Ne dalga geçtiler, nede acıyarak baktılar. Normal insan gibi ilk defa bugün hissettim.
****** Televizyonu Kapatım. Sen Anlat Karadeniz izlemiştik benimkiyle. Bu benimki lafını çok sevmiş olabilirim. Kesinlikle çok sevmiştim. Koşar adımlarla odama girdim. Yatağa uzanmış beni bekliyordu. Işığı kapatıp anında yanına sokuldum. Elleri saçlarımı buldu. " Deniz anlatacak mısın?" " Neyi? " Seni." Başımı göğsüne koyup tavana baktım. Demek o ayrıntılı konuşma gününe gelmiştik." Anlat huzurum. Yargılamam , kızmam." Derin bir nefes verdi." Hepsini şimdi anlatmana gerek yok. Kendini ne zaman hazır hissedersen dinlemeye hazırım." Kaçış yoktu. Artık bazı şeyleri gizlemeyede lüzum yoktu. Derin bir nefes alıp anlatmaya koyuldum." Annem ve babam terörist. " Cevap vermedi, şaşkınlık ifadesi de olmadı. Sesi düz çıktı." Devam et." " Dağda doğmuşum. Babam ve annem yani o iki insan. Vatanına ihanet eden oldukları için aranıyordu. Bu yüzden kimlikte adları yazmaz. Hiç bir yerde bilgim yok. Annem sadece Bursalı olduğumuzu söylemişti." " Peki, onlardan olup. Nasıl bu kadar vatanına bağlı oldun?" Öfke yoktu sesinde beni anlamaya çalışıyordu. Boynunda ki künye ile oynadım." Onlar gibi olamadığımı en baştan beri anlamıştım. Ait hissetmiyordum aralarına." Geçmişi zihnimde canlandırmaya çalıştım." Çoban vardı bir tane sürekli yanına giderdim. O anlatırdı bana Türklüğü. Ondan dinledikçe ait olmadığım yerde olduğumu , yanlış tarafta olduğumu anlamış oldum. Annem ve babam Türktü ama yedikleri yemeğe ihanet eden insanlardı." Saçlarım ile oynamaya devam etti." Devam et." Derin bir nefes aldım. Anlatmak zordu benim için helede vatanına bu kadar bağlı bir adama anlatmak zordu." Dört yaşından sonra , sekiz yaşıma kadar annem ile bir evde yaşadım. Babamı toplasan beş defa anca görmüşümdür. Aramızda tek bir kelime dahi geçmemiştir. Sonra sekiz yaşında baban öldü dediler ama hiç üzülmedim." Baba kavramıda koca bir boşluktu benim için." Bir gece annem geldi. Sekiz yaşındayım en sevdiğim yemek. Ye Naz dedi, güven bana. Annemdi sonuçta yedim, içinde uyku ilacı varmış. Gözlerimi açtığımda soğuk odada buldum kendimi. Bacaklarım arasından yoğun bir kan akıyordu." Bu noktada durdum, sonlara doğru elleri kasılıyordu. Devam etmeye çalıştım. " Bir yıl boyunca annemi bir daha görmedim. Bu süre içinde de yaşamadığım işkence kalmadı. Onlardan biri olduğuma ikna etmeye çalıştılar ama ben onların tarafına asla geçmedim. Türküm dedikçe daha çok işkence gördüm." Yutkundu." Kabul ettin mi peki?" Kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Öfke yoktu tam tersine sevgi vardı." Hayır, bir kez bile olsun kabul etmedim Murat. Etmedikçe işkenceler artı ama ben bir kez bile olsun kabul etmedim." Alnıma uzanıp derin bir öpücük kondurup uzaklaştı." İnanıyorum Deniz sana. Kimin çocuğu olduğunun önemi yok. Geçmişinin önemi yok. Ben şimdi ki Denize bakarım." Gözleri yüzümü taradı." Şuan karşımda duran kadın. Vatanına sıkı sıkıya bağlı, gözünü bile kırpmadan vatanı için canını ortaya atacak bir kadın. Gözünde ki nefreti gördüm ben. Onlara karşı olan nefreti gördüm." Elli yüzüme kalktı parmakları yüzümde gezindi." Ben bu Denizi tanırım , önceki Denizi değil." Buruk bir tebessüm oluştu dudaklarımda." Dokuz yaşımda annem yine geldi. Yemek getirmişti yine güven bana Naz dedi. Annemdi güvenmek istedim. Yedim." Zorla nefes almaya çalıştım. Bu noktada yüzüne bakamadım, kafamı göğsüne yaslayıp anlatmaya devam ettim." Uyandığımda çırılçıplak buldum kendimi." Yutkundum." Annem dışarıda duruyordu. Bağırdım beni burada bırakma dedim ama o bir kere olsun arkasına bile bakmadan çekip gitti." Elleri daha çok kasıldı. Sesi kısık çıktı." Sonra ne oldu?" Zor konuşuyor gibiydi ve acı vardı sesinde. " Sonra bir daha gelmedi. Okul yüzü on üç yaşına kadar görmedim. Amcam güçlü bir piçti okula gidiyor diye gösterdi beni. Kendi imkanlarımla öğrendim her şeyi." Bir damla yaş süzüldü yanağımdan. Geçmişi anlatmak zordu. Hem de çok zordu." İşkenceler devam etti. Soğuk oda içinde kimsesiz kaldım. Kimlikte bile kimsesizdim ben. İki tane şerefsizin çocuğuydum. Nefret ettim kendimden, geçmişimden." Bir damla daha süzülüp akıp gitti. " Tam on üç yaşımda Rahmi albay gelip kurtardı beni. O günden sonra ellimi hiç bırakmadı. " " On üç yaşından sonra hayatın nasıl oldu peki?" " Yurta kaldım. Ordada geçmiş yakamı bırakmadı ya. Arkadaşım olduğunu düşündüğüm insanlara hayatımı anlatım ama onlar bunları ses kaydına alıp tüm okula ve yurda yaydılar. Nefret vardı hepsinin gözünde. Nefrete o zaman alıştım ve o günden sonra kimseye hayatımı anlatmadım, kimseye güvenmedim." Zorla yutkundum." Kimse sevmedi beni. Sevilmediğime inandım. Rahmi albayın sevgisine bile inanmadım." Yumuşak çıktı ses tonu." Sonra?" " Sonra, işte o lisede bana aşık olan çocuk ses kayıtlarını dinlemiş. Senin bedenin kirli, sana dokunurken iğrenirim ben dedi. O günden sonra bedenimide sevmedim. Yurttan çıktıktan sonra askeri okula girdim ve şimdi buradayım." " Neden asker olmak istedin?" " Onlardan biri olmadığımı kanıtlamak istedim. Yaktıkları canların intikamını almak istedim." Ve kendi iki canım." Kendi yetiştirdikleri canavar onların sonu olsun istedim. Doğru tarafın bu taraf olduğunu göstermek istedim. Belki de üzerime yapışan terörist çocuğu damgasından kurtulmak istedim." Doğruldu ben de doğruldum. Ellerimi tutup avuş içimi koklayıp derin bir öpücük kondurdu." Bundan sonra, kimsesiz değilsin. Annende benim babanda, ailende benim." Başımı tutup sıkı sıkıya sarıldı bana. Kollarım beline dolandı. İşte bu liman gerçek bir aileydi. " Sen Rahmi Katarın kızısın. Murat Karasu'yun sevgilisin ve Türksün." Saçlarım arasına derin öpücükler kondurdu." Rahmi albay eğer senin kötü biri olduğunu anlasaydı, kendi elleri ile vatana asker olarak yetiştirmezdi. İyi tanırım Rahmi albayı vatanına onun kadar bağlı bir adam görmedim ben." Burnumu çektim." Nefret etmeyecek misin benden?" İçli bir nefes verdi. " Senden nefret edilmez Deniz, sen sadece sevilirsin." Ellimi tutu." Sen yanımda ol , ellimi bırakma , gözümün önünden ayrılma." Kafamı tutup gözlerime baktı." O zaman yedi cihan karşıma geçsin, bırakmam bu elli." Gözleri her bir zerremde öyle yoğun gezindi ki. Sessi hülyalı geldi kulaklarıma. "Sen nasıl sevilmezsin Deniz. Gülüşünden haberin var mı senin? Her güldüğünde içime bıraktığın alev toplarından haberin var mı Deniz? Hele şu ela gözlerinin güzeliğinden haberin var mı? Ellerinin sıcaklığından haberin var mı? Ellerinin içinde şefkat akıyor , merhamet , sıcaklık , anne hissiyatı , sevgi bunlardan haberin var mı Deniz? Sen nasıl kötü olacaksın Deniz? Attığın tatlı masum çocuk bakışı için bile kıyamaz insan sana. " Gözleri içine bakarken nefesim kesildi. Konuşmasına devam ederken aşkla baktım gözleri içine." Sinirli hallerin ,öfke saçan hallerini sevmemek bile elde değil. Senin her zerren çok sevilesi Deniz. Her zerren." Alnını usulca alnıma yasladı. Nefesi nefesime karıştı."Sen sen olduğun için bile sevilirsin Deniz." Kollarım boynuna dolandı. Sıkı sıkıya sarıldım." Teşekkürler beni anladığın için teşekkürler. Nefret etmediğin için teşekkürler. Büyük aşkla sevdiğin için teşekkürler. Yargılamayıp , dinlediğin için teşekkürler." Ve daha nice şey için teşekkürler... Kollarımı çektiğimde , yoğun bir sevgiyle baktı yüzüme." Yalnız hissetme kendini. Ne zaman canın yanarsa." Göğsünü gösterdi." Burası sana hep açık. Konuşmak mı istiyorsun? Yanıma gel. Yoruldun mu? Bana yaslan. Sevgi mi istiyorsun? Severim seni hem de hiç olmadığı kadar. Şımarmak mı istiyorsun? İstediğin kadar şımar yanımda. Canın bir şey mi istedi? Murat demen yeterli. Lekeleri mi sevmiyorsun? Göster neresi olduğunu en çok orayı seveyim. Nefret ettiğin huyun mu var? Söyle o huyu daha çok seviyim. Çocuk mu olmak istiyorsun? İstediğin kadar çocuk ol yanımda. " Gözleri gözlerime öyle bir baktı ki zaman durdu sanki." Tüm hataların, kusurlarını severim Deniz. Kimse umrumda değil,bir tek sen. Gözlerin huzur be kızım. Bir kez bu huzuru tattım tüm kainat beni sikse artık vazgeçmem senden." Kalbim şaha kalktı, en aşık dolu bakışımı attım. Gülümsedim hemde kocaman." Muraaat." " Hı." Ellim kalbime gitti." Şuan burası iptal." Güldü hem de en güzelinden. Anında öptüm." Gülsene." Güldü, yine öptüm." Gül biraz daha." Güldü, yine öptüm." Gülüşünü öpmeyi çok sevdim." İki kaşı usulca havalandı." Sen böyle beni öpeceksen otuz iki diş ortalıkta dolaşmazsam şerefsizim." Güldü hem de en güzelinden. Gülüşünde kayıp oldum. Dudaklarını daha uzun öptüm. Bellimden tutup kendine doğru çekip kucağına aldı bedenimi. Dudakları benim kadar yavaş olmadı. En sertinden ve hoyratından karşılık verdi. Elli pijamamın altından karnıma gitti. Parmak uçları gezindi karnımda. Nefes nefese ayrıldık, bedenimi yatağa yatırdı. Aşağıya kayıp karnıma yumuşak öpücükler kondurdu. Dudakları rahim bölgemde daha çok gezindi. Acı gidiyordu. Tekrar yanıma uzandığında bacak aramdan ellini geçirip bedenimi bedenine yasladı, kafasını boynuma sakladı. " Boynumu neden bu kadar çok seviyorsun?" Ne zaman yatsak kafası direkt boynuma saklıyordu. " Çünkü kokun burada daha yoğun." Derin bir nefes aldı." Kokunda ayrı huzur." Ellerim saçlarına daldı." Murat time beni sen istemişsin. Rahmi albay dedi ki o deli oğlan seni gördüğü ilk anda aşık oldu dedi doğru mu?" " Doğru, kafanı kaldırdığımda gözlerini gördüğümde kalbim titredi resmen." Gözlerime mi aşık oldu yani?" Sonra hastanede başında durduğumda merak ettim seni. Tanımak istedim. Time aldırdım." Git gide sesi uykulu geliyordu. " Ya sen ne zaman aşık oldun bana?" Düşünmeye çalıştım. Aklıma tek bir an geldi. " Beraber göreve gitmiştik ya." Onaylayan mırıltı çıkardı." Bana güven demiştin o gün aşık olmaya başladım. Hayatımda ilk defa bir kişiye güvenmeyi seçmek devrimdi benim için." Nefesi boynuma vurdu." Bak sen şuna. Eee sonra?" " Sonra devamı geldi. Kendime kabul ettirme süreci baya uzun sürdü." " Ne zaman kabul ettin peki?" " Vurulduğum gün." " Deniz." " Hı." " Hayatımın en büyük iyikisin." Kalp cidden iptal şuan.
****** Karanlığın içinde usulca yıldızlar gökyüzünü sarıyordu. Sert esen rürgar mağaranın duvarlarına çarpıp geri dönüyordu. Mağaranın en sıcak ve konforlu kısmına geçti Sansar. Masada çalan telefona uzanıp koltuğa bıraktı bedenini. Çalan telefon bir tur daha çalınca açıp , hoparlöre aldı." Sevgili yengecim nasılsın?" Karşı taraftan sıkıntılı nefes geldi." Dediğin gibi oldu Sansar. Naz numaramı yemedi." Küçük bir kahkaha döküldü Sansarın dudakları arasından . " Yenge yenge Denizi böyle basit bir numara ile ağına düşüreceğini gerçekten düşünmüş olman aptalık." " Boş yapma Sansar. Denizi kendi tarafımıza çekmemiz gerekiyor artık. Ait olduğu yere gelmeli." Bir kaç saniye ses gelmedi." Deniz daha da güçlü olmuş. Bu ne demek biliyorsun dimi? Deniz olayların tam içinde askeriyenin tüm işlerini biliyor. Kendi tarafımıza geçirdiğimiz anda bölgede bulunan askerleri daha iyi biliyor." Bir kaç saniye daha durdu." İhtiyacımız var ona . Benim planım işe yaramadı. Aynı senin gibi acımasız yönü o kadar göz yaşı döktüm bana mısın demedi. Şimdi sen planını söyle?" Önünde duran boşluğa dalan gözleri acımasız haline geldi." Senin planın işe yaramayacağı en başta belliydi. Sıra benimkine gelelim. Denizi kendi tarafımıza çekmek için önce güçsüz bırakmak zorundayız ve Deniz'in en zayıf noktası sevdiği insanlar. Sevdiği insanlara zarar gelirse yada sevdiği insanların nefretini kazanırsa güçsüz kalır." " Nasıl güçsüz bırakacaksın? Deniz'in bildiğim kadarıyla sevdiği pek kimse yok." Güldü Sansar." Sevdiği olmasına gerek yok. Önce onu mutsuz edelim, geçmişini en acı şekilde hatırlatacağım. Anlaşılan sevgili yiğenim beni unutmuş çok acı şekilde hatırlatmam gerekecek. İlk önce timinin , Denize olan güvenini kıralım ve Albayın daha sonra ise mesleğinden uzaklaşatıralım . Güçsüz düşecek." Masadan bir dal sigara alıp yakıp derin dumanı içine çekti." Sevgili yiğenim benden kurtuluşun olmadığının farkına varacak ve sevmesinin bedeli. Sevginin zaaflık olduğunu en acı şekilde hatırlatacağım." " Nazı kendi tarafımıza çekmek zor olacak. Küçüklüğünden yapamadın şimdi nasıl yapacaksın?" " Küçükken kayıp edeceği çok insanı yoktu. Sevgiyi bilmiyordu yüreği ama şimdi biliyor. Sevgisinin yok ettiğini ve zarar verdiğini görünce bizden başka çaresi olmadığının farkına varacak." Derin bir nefes daha sigaradan çekti içine." Denize ihtiyacım var. Şimdi ki adamların hiç birinde iş yok. İleride kurulacak birliklerin başına gözü kara , attığını vuran , ateşi ile ortalığın anasını sikecek Deniz gelmeli. İkimizin güçlerini birleştirdiğimiz anda Türkleri yok etmek daha kolay olacak." " Ne yapacaksın peki? Yaran tam iyilşemedi." Sansarın gözleri bir anlığına karnına kaydı. Uzun zamandır yatma süreci içinde bulunuyordu. Yarası tam iyileşmemişti, yarası iyileşene kadar yatma sürecinde devam edecekti. " Bir süre daha yatıp yaramın iyileşmesini bekleyeceğim ondan sonra adımlar atmaya başlayacağım." Bitten siğarasını ayağının ucuna atıp , postaları ile ezdi. " Şimdi bana Deniz'in hayatından bulunan ve en sevdiği insanları tek tek anlat. İçlerinden bir kişiyi seçip harekete geçeceğim ilerleyen zamanlarda." Karşı taraftan kağıt sesleri geldi. " Rahmi Katar var ." Sansarın yüzü buruştu." Ve onun yetişirdiği on çocuk. Dördü şehit düşmüş geriye altısı kalmış. İkisinin Denizle bağlantısı yok." Önüne bir kağıdı çekti." Alev Şahin , istihbarat içinde bulunuyor. " " Nerede şuan?" " Belli değil. Bilgilerine bakılacak olursak kolay bir kadın değil. İstihbaratın en iyi adamlarından biri. Rahmi albay tarafından yetiştirilmiş olduğu belli oluyor. Nişancılık, gizlilik, saklanma , kaçma, bilgi edinme, dövüşme , teknoloji ve elli ayağı fazla uzun bir kadın. Her yerde tanığı kişiler var her deliğe rahatlıkla girebilecek türden." Diğer sayfaya geçti ." Yaptığı çoğu işlerden alnının akıyla çıkmış. İstihbarat için aranan kan kendisi tam. Görevde olduğunun notu düşülmüş içerde ki ajanlarımız tarafından ama ne olduğunu kimse bilmiyor. Kadını zaten kolay kolay bulmak imkansız. Görevlerde gizlilik konusunda ajanlarımız bile ayırt edemiyor." " Geç bunları yenge , Deniz seviyormu bu kızı onu söyle?" " Yıllardır görüşmüyorlar. Geçen yılın yaz ayında bir görüşme gerçekleşmiş. Ortaklaşa operasyona katılmışlar." Bir kaç saniye duramadan yapamadı. Ağzı hafif hayretle açıldı." İkisi beraber çökertilemesi çok zor olan birliği çökertmişler. Türkiye'ye atılmak üzere olan bombaların hepsini ele geçirmişler ve uzun zamandır aranan adamı bulup devlete teslim etmişler." Diğer sayfaya geçti." Bunun dışında bilgi yok. Rahmi Katarın eğitiği yıllara baktığımızda Alev Şahin'in, Denizi sevdiğine dair not alınmış ama Deniz'in sevmediği." " Deniz sevmiyorsa önemi yok. Elle bu kızı. Sırada ki isim?" " Çelik Durağan , Rahminin yetiştiği bir diğer çocuk. İstihbarat içinde. Gizli görevde olduğunun notu düşülmüş ve yine ne olduğu bilinmiyor. Alev Şahin ile bilgileri neredeyse aynı tek bir fark var. Bomba yapımını bildiğinin notu var." " Deniz seviyor mu?" " Belli değil zaten görevde olduğu için işimize yaramaz ve yıllardır Deniz ile görüşmemiş." Diğer sayfaya geçti." Rahminin yetiştiği diğer adamı ve arkadaşı Suskun Konuşkan." Sansar ismi duyması ile bedeni gerildi." Bunu da direkt ele bu adamı öldürme şansımız yok. Durduk yere belaya çatıp kendi ellim ile ölümümü hazırlamaya niyetim yok." Telefondan kahkaha sesi geldi." Birliğinin çoğunu öldürüp yok eden adam değil mi? Ve yıllardır Denize ulaşmanı engelleyen adam değil mi bu?" Huysuz bir homurtu ile onayladı Sansar." O , yaşlı moruk Rahmi yaşlanmış olsada arkasında çok güçlü kişiler bırakmış. En başta da Deniz. Kendisine benzetmiş Denizi." Tam karşında duran panoda gezindi gözleri , en ortada Rahminin fotoğrafı etrafına yetiştirdiği çocuklar vardı. Dördünün üzeri çarpı ile işaretlenmişti. Rahminin hemen sağında Suskunun fotoğrafı, solunda ise Rahminin en yakın arkadaşı. Tüm fotoğrafların üzerinde gezinen ipler tam Denizde toplanıyordu. " Yıllar boyunca Rahmi yüzünden Denize ulaşamadım tek on dört yaşında ulaşmaya yaklaştı adamım daha sonra adamı bir türlü bulamadım. Öldü büyük ihtimalle. Rahmiden sonra şimdi ise o Suskun." Suskun Konuşkan dosyasını önüne çekti." Adam mit içinde görev yapıyormuş sonra atılmış sebebi bilinmeyen şekilde. Burada hiç konuşmadığı yazıyor nasıl bu kadar başarılı ve iyi olmuş bu adam?" " Konuşmasına gerek yok. Yaptığı işler yeteri kadar ses uyandırıyor." Acımasız gözleri Suskunun fotoğrafı üzerinde hayli gezindi. Yıllardır Rahimden dolayı ulaşamadığı Denize tam ulaşacağı anda önüne Suskun çıkmıştı. Sansar kabul ediyordu ki bu iki adama her daim hayran olmuştu. Düşman güçlüydü." O adamı öldürme şansım yok. Kabul etmeliyim ki sessizliği içinde ölüm yatıyor. Rahminin yetiştirdiği ve en tehlikeli arkadaşlarından biri. " " Denizi bir abi gibi koruduğu görülüyor burada. Yıllarca gizliden gizliye Deniz'i bırakmamış." Şaşırmamıştı Sansar. Rahmi hiç bir şekilde Deniz'in başını boş bırakmamıştı. Deniz Kara harp okuluna girdiğinde bile gizliden gizliye Deniz'i korumaya devam etmişti. Deniz asker olup güçlendiği anlarda dahi Suskuna emir verip Denizi korumaya devam ettirmişti. Yetmemişti. Sansarı durdurmaya ne Rahminin ne Suskunun gücü yetmiyordu. Yıllar boyunca bunu başarmış olsalarda artık işler zorlaşmaya başlamıştı. En önemlisi Sansar güçlenmişti. Eskiden küçük birlikleri yönetirken şimdi çoğu iş ellinin altından geçiyordu. " Denizi korumuş ama aralarında sevgi bağının bulunmadığı görülüyor. Deniz bu adamı da sevmemiş." " Elle bunu da başka başka bir isim ver bana yenge." Yeni bir dosya açtı." Rahminin en yakın arkadaşı ve yılların silah arkadaşı Hasan Karasu var. Yıllar boyunca aynı tim içinde görev yapmışlar. Bir kollunu kayıp etmiş şimdi ise Trabzonda yayla evinin içinde bulunuyor." Diğer sayfaya geçti." Murat Karasuyun amcası kendisi." " Hasan Karasu tanımaz olur muyum hiç?" Gözleri Hasan'ın fotoğrafına döndü." Yıllar önce ellime geçmişti esir olarak." Nefretle soludu." Nasıl olduysa, kim yardım ettiyse kaçtı ellerim arasından." " Yardım edeni bulmuş muydun?" Dedi merakla. " Hayır, kimin yardım ettiğini yıllar boyunca bulamadım. Kurtulduktan bir hafta sonra Rahmi geldi zaten. Denizi o gün ellerim arasından aldılar." Düşünceyle fikrini belirti." Bu işte gariplik yok mu? Hasan kaçtı günlerce hastanede kaldı ama sırf sanki yapılan o baskın Denizi almak içindi." " Öyleydi, o gün soğuk oda tarafına gitmemize dahi izin vermediler." Düşüncelerini toparlamaya çalıştı." Soğuk oda koruma altına alındı. Alanın her yerine bomba atılırken bir tek soğuk oda tarafına bomba atmadılar. Hasan , Denizi dahi görmemişti nasıl oldu da sadece Denizi almak için geldiler?" Cevapsız bir soruydu." Denizi aldıktan sonra gittiler. Yapılan o baskın Denizi almak içindi. Rahmiyi gönderen kişide Hasan'dı." " O zamanın bilgilerine bakıldığı zaman operasyon gizli bilgi altına alınmış." Sansar tamamladı." İçerde olan adamlarımızı biliyorlardı. Denize ulşamamızı engelemek için operasyon gizliye alındı. Rahmi, Hasan dışında operasyonun içeriğini başka kimsenin bilmesini istemediler." Bu sefer tamamlayan telefonda ki ses oldu." Bu operasyon sadece Deniz için yapıldı." Sebebini hala bulamıyordu Sansar. Hasan ile Deniz karşı karşıya gelmemişti. " Hasan Karasu yiğeni ve on yaşından beri Rahminin elleri arasında büyüyen, eğitim alan bir diğer adamda Murat Karasu." Murat Karasu dosyasını önüne çekip, açtı." Murat Karasu, Rahmi , Suskun, Hasandan bile tehlikeli. Boynuz kulağı geçmiş. Görevlerde bir çok başarıya imza atmış. Rahminin en iyi yetişen çocuğu Murat Karasu." " Şaşırmamak lazım amcası Hasan Karasu. Eğiten , büyüten Rahmi Katar ve bildiğim kadarıyla Suskun Konuşkanın özel olarak ilgilenip her alanda yetiştirdiği kişi bu adam. Hepsinden zor ve çetin. Üçününde tüm özelliklerini almış. " Gözleri Murat'ın fotoğrafına kaydı. Kocaman dair içine alınan tek fotoğraf buydu. Sansarı zorlayacak tek kişiydi." Murat yerine Suskunu tercih ederdim. Hiç olmazsa Suskun az çok tanıyorum ve belli başlı zaaflarını ama bu Murat Karasu acımasız, sert , ateş, ortalığın anasını sikmekle kalmayıp toptan ortalığı yok eden tip." " Duymuştum adını. Duyamamak imkansız. Birliklerde en çok yakınılan isim kendisi." Sayfaları tek tek geçti, en kalın dosya buydu. Başarıları fazlaydı. " Deniz ile fazla samimi . Aralarında aşk olduğu belli oluyor. " Yerinden usulca kalkıp Murat'ın fotoğrafına yaklaştı." Demek sevgili yiğenim aşık olma kuralını çiğnedi. O zaman aşık olduğu adamın önce nefretini kazandıralım ve Denize aşık olmaması gerektiğinin farkına vardıralım. Ah yiğenim ah aşık olmuş olman çok canını yakacak." Deniz'in fotoğrafını çekip aldı." Sevdiğin adamın nefretini, öfkesini ve sevgisiziliğini tadınca acı çekişini zevkle izleyeceğim." " Geriye tim kalıyor. İlk hedef Murat Karasu olmalı." " Olmaz. Hasan Karasu, Rahmi, Suskun hepsi o adamın arkasında. Deniz'in sadece bu adamdan uzak tutup, Denizi korumasını engellesem kafidir daha fazlasına gerek yok." Deniz'in ela gözleri içinde dönen ateşe hafif tebessüm ile baktı. Seviyordu gözlerinde ki alevi kendisine benziyordu bu yönü ile ve acımasızlığı. " Başka bir bilgi var mı?" " Hayır. Deniz hayatına doğru düzgün kimseyi almamış. Herkesle arasına mesafeler koymuş." " Sevgili yiğenim sevdiği her detayı öldürdüğümü unutmamış ama Murat Karasuya gelince demek unuttu." Gülüşü büyüdü." Ne yapalım hatırlatacağız." Parmakları Deniz'in yüzü üzerinde gezindi. Sessizce mırıldandı." Çok özledim seni sevgili yiğenim. Kavuşmak lazım ve bana yaptığın ihanetin bedelini en ağır şekilde yaşatacağım." " Elde başka bilgi yok." Kağıt sesleri tekrar geldi." Başka bir isim yok. Tek bir isim var Rahminin yanında bulunan Latin Uzun. Adam eski asker ama görevini yapamaz halde." " Neden?" " Delirmiş. Çıktığı bir görevde ne yaşamışsa kafayı sıyırmış. İşimize yaramaz." Latifin dosyasını açtı." Adam çok iyi askermiş ne yaşadıysa gariban kafayı sıyırmış. Ne kadar üzücü ama dimi?" Güldü Sansar." Askerin bu kadar acı çekmesi neden hoşuna gidiyor yengecim?" Nefretle çıktı telefondan ses." Onlar benim kocamı öldürdü. Her neyse kapatmam gerek. Ne et ne yap Nazı ait olduğu yere geri getir Sansar. Babasının bitiremediği işi o yapacak. Babasının katilleri ile bir arada duramaz." " Başım gözüm üstüne yengecim." Telefonun kapanma sesi geldi. " Aptal kadın , Denizi iki göz yaşı ile ikna edeceğini nasıl düşünür anlamıyorum." Yavaş adımlarla diğer panonun önüne geldi. Kartal timi fotoğrafları panonun her noktasına asılmış altında bilgileri yazıyordu. İşaret parmağını ağzına götürüp dolandırdı." Ooo bakalım timin Denizden nefret etmesini sağlayacak o şanslı kişi kim." Parmakları on fotoğrafın üzerinde gezindi." Baş ucuma koydum .Ben bir yalan uydurdum.Duma duma dum.Kırmızı mum." Parmağının kaldığı isme gülerek baktı." Yavuz Demiral." Altında yazan bilgiyi okudu. " Evli , bir oğlu var. Kartal timinin yüzbaşısı , abisi. Bak sen karısına da çok aşık ve Murat Karasunun en yakın arkadaşı. Tam bir aile faciası ne kadar acı. Çok üzücü olacak bu ölüm. Murat Karasu bu ölümden sonra Denizden tamamen nefret edecek. Arkadaşının ölümüne sebep olacak bir kızı sevecek kadar aptal değilsindir umarım Murat Karasu?" Odanın açılan kapısı ile kafası arkaya döndü." Sansar, kadını yakaladık." Başını usulca salladı." Geliyorum." Adam çıkıp giderken Sansar tekrar fotograflara döndü." Sevgili yiğenim bana bir kişi daha ver. Yavuz Demiral yanında canını yakacak bir isim daha ver. Aklıma gelmezdi ama bir kişiyi daha sev. Sev ki canının nasıl yandığını izleyim." Deniz'in fotoğrafına tekrar uzandı." Acı çığlıkların, nefret bakışların , kan kusan yüzün, öfke saçan gözlerini ve en önemlisi canının yanmasını çok özledim. Kabul etmeliyim ki o hallerin bu hayata bana en zevk veren noktaydı. Amca ve yiğeni ayırmaktan utanmıyorlar. Amcasının göz bebeği." Fotoğrafı kenara koyup odadan çıktı. Acıyan yarası kendisini belli ederken yüzünü buruşturmadan edemedi. Yiğeni canını fazlası ile yakmıştı. Ağır adamlarla gelmesi gereken hapishanenin önüne gelince önünde nöbet tutan kişilere baş hareketiyle gitmelerini emreti. Zincirli kapıyı açıp içerde ellerini karnına sarmış kadına gülerek baktı." Sultan seni burada görmek çok üzdü beni." Ellerini karnına daha çok sarıp içinde bulunan canı elleri ile korumaya çalıştı." Sansar yapma. Ben bir hata yaptım sen yapma." Güldü Sansar." Hatalar hatalar. Bu çocuklar hepinizin nasıl zayıf noktanız oluyor anlamıyorum." Ağır ağır adımlarla kadına yaklaşırken, her adımda kadın bir adım daha geriledi." Sultan o kıt aklınla gerçekten benden kacacağını mı düşündün?" Sessini yumuşacık çıkardı." Kaçmak ne oluyor Sultan? " Bir adım daha geriledi." Yapma Sansar. Ne olur yapma. Bir çocuğa kıyacak kadar acımasız olma." Karşısında duran adamın acıması olmadığının farkındaydı bir umut karnındaki canı korumanın derdindeydi. İki gün önce hamile olduğunun farkına varmıştı. Her bebek dava uğruna yaşamalıydı. İstemedi Sultan. Bu iğrenç hayatında çocuğunun da yok olup gitmesini istemedi. İlk bulduğu fırsata kaçmıştı . Askere sığınıp içerde yatacaksa bile karnındaki canın iyi bir hayat yaşamasını istemişti ama unuttuğu bir detay vardı; Sansar. Dava uğruna yetişmeyen her çocuk ölmeye mahkumdu. Askerden önce Sansar bulmuştu." Yapma Sansar ne olur yapma. Evladını alma benden. Ayrı düşürme bizi." Kafasını hafif sağ omzuna yatırıp masum baktı acımasız gözleri." Hadi ama Sultan anne - evladı ayıracak kadar vicdansız değilim." İnanmak istemedi Sultan. Karşısında duran adamı iyi tanıyordu." Sen kendi yiğeninin çocuklarına bile acımadın." " Çocukların ölmesinin suçlusu ben değilim. Deniz yüzünden öldü o iki çocuk. Çocuklarını sevmeseydi , dava uğruna yetiştirmiş olsaydı ölmezdi." Kollarını iki yana açtı." Bilirsin ya Sultan severim ben Denizi." Nefretle soludu Sultan." Hastasın sen! Senin sevgin bile acı üzerine. Deniz tecavüze maruz kalırken keyif sigarası yakıp acı çığlıklarını zevkle izleyecek kadar hastasın. Çocuk yaşında binlerce kişinin bedenine dokunamasına izin verdin." Aldırmadı Sansar." Deniz'in acı çığlıkları her daim hoşuma giderdi bunu kabul ediyorum. Attığı o çığlıklar buna rağmen karşımda dimdik duruşu her daim hoşuma gitti. Hiç biriniz onun kadar olamadınız. İki acı çekince ölüyor yada boyun eğiyordunuz ama Deniz öyle miydi?" Keyifle dudakları iki yana kıvrıldı, Deniz'in acı çığlıkları kullaklarında yankı yaptı. " Her daim karşımda duruşu. Öfke saçan gözleri, bedeninde akan kanlara ve çektiği onca acıya rağmen bana her daim kafa tutuşu. İnanılmazdı. Diğer konuya gelecek olursak ben onu küçük yaşında kadın olmasını sağladım. O kadar erkek bedenine dokundu ama benim tek niyetim en erken zamanda büyümesi ve kadın olmasıydı. " Nefretle bağırdı Sultan." Hastasın sen! Çocuktu o çocuk. Oyun oynamalı , eğitim görmeliydi kadın olmamalıydı. Sen onun çocukluğunu çaldın elleri arasından." " Maddem Denizi bu kadar düşünüyordun ne diye tecavüz edildiği anda yardım etmedin?" Alayla devam etti Sansar." Çocukları öldüğünde kenarda izledin? Şimdimi aklına geldi Deniz?" Bir adım daha geriledi Sultan. Haklıydı durdurmamıştı o zaman Sansara karşı gelmemişti bir bildiği var diyerek susmuştu ama şimdi anneydi o ve anlıyordu artık Denizi. " Sansar yalvarırım yapma. Kıyma çocuğuma." Arkasını döndü. Sultanın gözleri içine rahatlama oturdu ta ki bir ande karnına dönen silaha kadar. Düşünmedi Sansar tereddüt dahi etmeden beş kurşunu aynı anda karnına sıktı. Kadından acı çığlık yükselirken, hafifçe tebessüm etti Sansar." Anne ve evladı ayıracak kadar kötü kalpli değilim Sultan. İkinizi de aynı yere gönderiyorum." Yerde kanlar içinde kalan , elli sıkı sıkıya sarılmış kadının yanına çöktü. Sessinde artık acıma yoktu." Ne sanıyordun sana acıyacağımımı?" Kocaman kahkaha attı." Bana ihanet eden herkes ölümü tatmak zorunda." Karnına giren keskin acıyla iki büklüm kaldı. Zorlu nefesler aldı." Hastasın sen !" Elline bulaşan kanlarla karnında gezindi." Evladım!" " Ayıp ediyorsun Sultan. Ben bu dünyadaki en iyi adamlardan biriyim. Bak bana ihanet edip , kaçtığın hâlde diri diri öldürmedim çocuğunu. Denize bile yapmadım bu kıyağı değerini bil." Elli usulca acı çeken kadının yüzüne gitti." Deniz on üç yaşında diri diri çocuğunun öldüğünü gördü sen ise karnında iken öldü. Ve bak ikinizi de ebedi hayata yan yana gönderiyorum. Teşekkürler etmelisin bana." Ses edemedi Sultan. Acı fazlaydı. Kemiklerine giren keskin nefes konuşmasını engelledi. Acı devasa boyutaydı. Yıllar öncesinin günahını kendi çocuğunda çıkmıştı. Deniz'in evladı gözleri önünde gömülürken acı çığlıklarını gülerek izlemişti Sultan. Şimdi kendi evladını kayıp ediyordu. Şanslı buldu kendini. Deniz yıllarca evlat acısı çekerken o çekmeyecekti. Çocuğu ile diğer dünyada kavuşacaktı. Son nefesini veren kadının saçlarını usulca okşadı Sansar." Siz kadınlar yok musunuz? Bir çocuk için nefret kusuyorsunuz. Nefretle bağırıyorsunuz. Deniz bile çocuklarını öldürdüğüm için benden nefret etti. İnsan hiç amcasından nefret eder mi?" Kadının bedenini usulca kendine çekti." Kabul etmeliyim ki Denize nefret çok yakışıyor." Süzülen kanlar ellerine bulaştı." Deniz'in vücudundan akan kanları izlemek bile sakinleştiriyordu beni." Gözleri kapandı Sultan'ın. Karnında ki bebeği ile leş gibi mağaranın içinde ölüp gitti. Ölen kadını yana bırakıp yerinden kalkıp çıktı Sansar. Elline bulaşan kanlar yerlere usulca damladı. Mağaranın önüne gelince kafasını gökyüzüne kaldırdı. En soluk ve küçük yıldıza baktı. Denize benzeti bu yıldızı Sansar. Sönük yanan ışık Deniz'in hayatı gibiydi. Son gücü ile ışığını yaymaya çalışıyordu. Işığın parlamasını sağlayan, gökyüzünde durmasını sağlayan nefret, öfke, intikam ve mesleği oldu. Deniz'in tamamen sönmesini sağlayacak şeyin mesleğinden uzak olmasını biliyordu Sansar. Denizi hayata tutan parlamasını sağlayan mesleği idi. Mesleği de elleri arasında alındığı anda ayakları ucuna yıldızın düşeceğini biliyordu Sansar. Kafasını sağa çevirdi. Kayaların arasında beyaz gül açmıştı. Beyaz güle uzanıp parmakları sıktı Sansar. Kanlar güle bulaştı. Beyaza kan bulaştı. Masumluğa kan bulaştı Beyazı, kırmızı kirleti. Sansarın ellerinin dokunduğu her can kana bulandı. Masumiyet kan ile yok oldu.
🌊 Sansar dozunu aldığımıza göre kaçıyorum. Bol bol yorum atıp oy vermeyi unutmayın lütfen 🤍 Alev Şahin, Çelik Durağan ve Hasan Karasu ile çoook uzun sonra tanışacağız ön farğman olsun. Düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız çok sevinirim 🤍 Kocaman öpüldünüz ❤️
|
0% |