Yeni Üyelik
20.
Bölüm

20. Bölüm

@daisy_x06

​​​​​Burayı okumadan lütfen bölüme başlamayın.

❗❗Bu bölüm ikinci kilit bölüm ve lütfen lütfen lütfen bu bölümü empati yapmadan okuyun. Empatiyi bu bölüm unuttun.

 

                         🌊

"Ahhh kaşlarım."

Kocaman çığlık atan Sercana en ters bakışımı attım. Beyefendinin kaşlarının ortasını alacaktım. Kaşları resmen birleşmişti almazsam içimde kalırdı. Daha ipi bile dokundurtmadan çığlık çığlığa bağırmaya başlamıştı bile.

" Sercan daha dokunmadım bile."

Elli ile kaşlarını gizlemeye çalıştı." Komutanım yapmasanız." Çocuk gibiydi resmen şuan. Ellini tutup kenara çektim ve o öldürücü darbeyi yapıp ipi tam kaşlarının ortasına geçirdim. " Ahhh canım kaşlarım. Bu bu kadar acıtıyor mu ?"

" Sercan, askersin sen asker. Bundan daha acı anlarda yaşadığına adım kadar eminim." İp ile bir güzel kaşlarının ortasını yolmaya devam ettim. Sanki canını alıyormuşum gibi sağa sola kıvranıyordu.

" Komutanım, bu nasıl acı Allah aşkına?" İki elli yumruk olmuş duruyordu. Gerçekten çocuk gibi. " Siz kızlar her ay buna nasıl dayanıyorsunuz?"

Kaşlarını yolmaya devam ederken sorusuna cevap verdim." Emin ol bu en hafifi buna acı bile denilmez." Sen kalk koca asker ol ama bir tane kaşlarını alan ipten kork. Yüzü bildiğiniz terden ve stresten kıpkırmızı olmuştu. Sağa sola kıvranmaya devam edince çıkıştım." Rahat dur Sercan. "

Dudaklarını büzdü." Canım acıyor ama." Derin derin nefesler alıp verdi. Bunu görende sanki doğum yapıyor sanar öyle bir nefes alıp vermek. " Murat komutanımın neden kaçtığını şimdi anladım." Oda vardı. Beyefendi ellimde iple içeriye girdiğimi görünce bir haltlar yiyeceğimi anlamış olacak ki koşarak kaçmıştı. Ne güzel onunda kaşlarını hafif düzeltecektim. Kaşları iyiydi aslında ama can çekişini görmek isterdim lakin sinir yumağı anında toz olmuştu.

" Sercan dur artık." Yumruk yaptığı ellini ağzına götürüp ısırdı. Gerçekten erkekler hamile olsa demek böyle olacaklar. Koca heybetli adamın hallerine bak. Kaşlarının ortasını tamamen alınca şah eserime baktım. Vay be adamın elli yüzü açıldı. Dışarıdan bakıldığında Thor'a benziyordu kaşlarını düzeltince daha çok benzemişti. " Şimdi tam bir Thor oldun be."

Ellini kalbine atıp kalktı. Daha işim bitmemişti sinsice gülen yüzümü görünce kocaman yutkundu. Gözlerini yumup tam göğsüne yapıştırdığım ağdaya çevirdi kafasını . Gözleri açılınca resmen yalvarmalı bir bakış vardı şuan yüzünde. Elleri ile anında göğsünü kapatı. Sanki namusuna dokunmuştuk öyle bir kapatma. " Komutanım Allah'ın adını verdim acıyın." Asla. Kötü kadın gülüşünü attım. Aşırı eğlenceliydi. Ağdaya uzandığımda korkarak geriye kaçtı. " Komutanım kıllarım ve ben kocaman bir aileyiz. Aileleri ayırmak hiç yakışmıyor size." Yardım , çaresizlik ve daha nicesi.

Asla. Ellini çekip bir anda ağdayı çekmem ile yeri göğü inleten bir çığlık attı." O ne lan? Senin tenin beyazmış." Ellimde tutuğum ağdaya ağlamaklı bir bakış attı. Ağdayı yapıştırdığım yeri şefkatle okşadı.

" Siz bir canisiniz komutanım. Aileleri ayırdınız." Öyle ciddi söylüyordu ki dışardan bakan bir kişi kesinlikle inanırdı buna. Daha ilk şoku üzerinde atamadan iki tane ağdayı çektim." Ahhh kılarım canım kılarım." Ağladı ağlayacak kıvamdayı şuan. Kocaman bir kahkaha attım. Ve son kalan iki ağdayı daha çekmem ile adeta çığlık çığlığa bağırdı. " Gitti canım kılarım gitti. Yirmi yedi senelik emek çöp oldu gitti." Şuna bak sanki saçlarını uzattıda onları kestik. Hem bir insan kılları ile nasıl böyle bir bağ kurabilir." Vay benim canım kıllarım . Bir tane ağda ayırdı bizi. " Dizini kendine çekip kollunu dizine yaslayıp ellini de başına attı." Vahh benim kıllarım vahh! Aramıza ağdalar girdi."

Bu haline kocaman bir kahkaha daha attım." İnanamıyorum sana. İnsan kılları ile nasıl bir bağ kurabilir böyle." Şefkatle yolunan kıllarına baktı. Kıyamam ya. Koca adam ne hallere geldi. " Üzülme kökü sende sonuçta."

" Nasıl üzülmem? Onlar yerine başka kılları nasıl korum?" Sanki sevgilisinden ayrıldıda başka biri ile sevgili olamam havaları. Allah'ım gerçekten bir tane akılısıda beni bulmaz. Yerimden kalkıp ağdaları çöpe attım. Odama gidip üniformamı giyindim. Tekrar salona geldiğimde Sercan hala aynı konumda aynı şekilde oturuyordu. Resmen adamda travma bıraktık.

" Sercan, anla artık şunu onlar sana göre değildi." Ağlamaklı bakışları beni buldu." Sen daha iyi kılları hâk ediyorsun." Buna da kocaman bir kahkaha attım.

Yazıklar olsun size bakışını attıktan sonra konuştu." Komutanım siz gerçek bir canisiniz. Sevenleri ayırdınız." Yerinden kalkıp tişörtünü giyindi." Hiç yakıştıramadım size bunu. Hem de hiç."

Bu haline hala gülerek baktım. Video çekmek lazımdı lakin ben duyarlı bir insanım. İnsanların acılarını videoya çekemem. O kadarda duyarlı bir bireyim işte.

Yanımdan evi barkı yanmış kadın bakışını attıp geçti. Botlarıma uzanıp giyindim. Elli ile kaşlarını kapatarak önden gidiyordu." Ne yapıyorsun sen şuan?"

En tersinden konuşmaya çalıştı." Kıllarıma ihanet ettiğimi insanlara gösteremem her halde." Bu nasıl kıl aşkı arkadaş be. Ciddi ciddi arabaya kadar elli kaşların da indi. Arabaya binince ise koltukta duran siyah şapkamı alıp kafasına takıp kaşlarına kadar eğdi önünü. Te Allah'ım.

Arabayı çalıştırdım . Sercan ise en acıklı şarkıları açıp. Kayıp ettiği kıllarının acısını yaşadı. Allah başka acı dert vermesin.

 

******

Binaya girdiğimde bir çok işimi bittirmiştim. Sercan ise hala bir yerlerde yolunan kıllarının acısını yaşıyordu. Şapkayı kafasından bir an bile çıkarmamıştı. Adamda gerçekten travma bıraktık ya.

Tüm tim bir yerlere dağılmış işler ile uğraşıyordu. Yavuz abi vardı sadece binada oda ellindeki dosyalara gömülmüş çalışıyordu. Yanına oturdum üniformamın içinde ki kremi çıkardım." Komutanım." Gözleri bana döndü. Kremi uzattım." Bu krem sırt ağrısına iyi geliyormuş." Yavuz abi uzun zamandır sırt ağrısından yakınıyordu. Bu kremin iyi geldiğini öğrenmiştim onun için almıştım." Üzerinde nasıl kullanmanız gerektiği yazıyor."

Şaşkın baktı bir an sonra ise sevgi dolu." Sağol Deniz." Kremi ellimden alıp arkasını okudu.

" Bu arada komutanım, senin şu Yasemin ablaya alacağın hediyeyi buldum." Yasemin abla ve Yavuz abinin evlilik yıl dönümü yaklaşıyordu. Kaç gündür yana yakıla Yavuz abi ne hediye alacağını düşünüyordu." Yasemin abla ile konuşurken neye ihtiyacı olduğunu öğrendim." Telefonumu çıkartıp çantanın resmini açtım." Böyle bir çanta istiyormuş. Bunu al istersen bir de güzel bir yemeğe çıkart. Bak gör sana daha çok aşık olur."

Resmen minnet dolu baktı bana." Kızım varya cansın sen." Çantaya uzun uzun baktı." Sen nasıl öğrendin bu çantayı istediğini?"

" Senin için Yasemin ablanın ağzını biraz aradım. Merak etme fark etmedi hiç bir şey." Yasemin ablaya yazıp saçma sapan eşyaların resmini atmıştım. Bu çantayı attığımda ise uzun zamandır bu çantayı almak istiyorum demişti. Çantanın resmini Yavuz abiye attım. " Artık gerisi sende komutanım. Sorarsa Deniz konuşmalarınızı anlatı oradan fark ettim çantayı istediğini dersin."

Ellini omzuma koyup iki defa şefkatle vurdu." Harbi diyorum cansın sen." Ellini omzumdan çekip sımsıcak bir ifadeyle baktı. " Karımı mutlu edecek yolu bana verdin ya. Artık can borcu ile eş değer bir borç bıraktın bende."

" Rica ederim komutanım." Yerimden kalktığımda durdurdu beni. Merakla baktım." Ne oldu komutanım?"

" Hazır seni tek bulmuşken biraz konuşalım Deniz." Yanda duran dosyaya uzanıp, annemin ölmüş bedeninin resmini ortaya koydu. Mağaranın içinden teröristlerin bedenleri çıkartılmıştı. İçlerinde annemde vardı tabi. " Bana anlatmak ister misin?" Derin bir nefes verip ellerini önde birleştirdi." Bak Deniz, ailevi konuların tabiki de beni ilgilendirmez ama bu durum ilgilendirir. Annenin ne olduğu belli Deniz. Anlamak için zeki olmaya gerek yok. Terörist. Deniz, bana açık ol yalan söyleme o mağarada neler oldu?"

Yutkundum. Anlatmak ve anlatmamak arasında kaldım." Başka biri gördümü fotoğrafı komutanım?"

" Hayır, benden başkası görmedi. Önce senden dinlemek istiyorum ve merak etme benden başkasıda bilmeyecek ikimiz arasında kalacak bu durum." Anlayışla baktı yüzüme." Anlat Deniz, benden laf çıkmaz. Bak bu fotoğraf insanın aklına başka ihtimaler getiriyor sende biliyorsun."

Biliyordum. Teröristin çocuğunun asker olması şüpheye neden olur. Onların arasına ajan olarak sızmış olduğumu düşünmelerine neden olur. Bu yüzden gerçeği anlatmaktan başka çare yoktu." Annem terörist komutanım ama ben değilim. Mağarada annemi gördüm ve yapmam gerekeni yapıp öldürdüm. Vatana ihanetin bedeli ölümdür komutanım. Annem ihanet etti bende mesleğimin gereği neyse onu yaptım." Ellerimi önde birleştirdim.

" Bu durumu Murat biliyor mu?"

Başımı usulca salladım." Biliyor komutanım."

" Deniz , bak normalde terörist ile yakın ilişkisi bulunan bir kişi soruşturmadan geçer. Bunları ikimizde biliyoruz."

Korkuyla baktım." Söyleyecek misin komutanım?"

" Hayır Deniz." Neden? Soru soran gözlerime cevap verdi." Murat senin hain olduğunu düşünseydi kendi elleriyle seni albayın önüne koyardı. Sana ne kadar aşık olsada vatan aşkı hepsinden önde gelir onda Deniz." Bunu bende çok iyi biliyordum. " Aşkı için vatanına ihanet etmez. Hain olduğunu düşündüğü bir kişinin ellinden tutmaz. İyi tanırım Murat'ı. Yılların dostluğu var arada." Anlayışla bakmaya devam etti." Bana hayatını olduğu gibi anlat Deniz. Anlat ki yarın bir gün bir durum olursa seni savunabiliyim."

Derin bir nefes aldım. Anlatmaktan başka çare yoktu. Anlatmadığım an şüpheye neden olurdu. Eğer şüphe olursa mesleğimden bile atılırdım. Ne kadar ben, annem ve babam gibi olmasamda terörist çocuğu olmam güven sağlamıyordu. " Komutanım terörist çocuğuyum bu doğru size herşeyi anlatıcağım." Olanların hepsini baştan sona kadar anlattım. Tek kayıp ettiğim iki canı söyleyemedim. Onlar bende saklı kalsın istiyordum. Onları anlatmaya yüreğim bile kaldırmıyordu. Konuşmamı baştan sona kadar ilgiyle dinledi. Her şeyi anlattıktan sonra gözlerine baktım. Nefret aradım ama yoktu. Tam tersine buruk bir duygu vardı gözlerinde.

" İnanıyorum sana Deniz." Ellimi dizime koydu." Anneni bile kendi ellerin ile öldürmüşsün vatanına bağlı olmasaydın bunu yapmazdın. Herkesin harcı değildir bu. Ne olursa olsun hain bile olsa bir anneyi öldürmek kolay değil. Sen mesleğinin gereğini yapmışsın."

Altan baktım." Gerçekten inandınız mı?"

Derin bir nefes verdi." Deniz bu meslekte kaç yılı devirdim. Artık yalan söyleyen ve söylemeyeni ayıracak deneyimi çoktan kazandım." Elleri gözlerimi gösterdi." Ve bu gözlerde onlara karşı saf nefreti gördüm ben. Nefretin sahtesi olmaz Deniz. Annen , baban böyle diye sende öyle olacak değilsin. Onların yanlışını fark etmişsin ve doğru tarafta durmuşsun." Gözleri bir an karnıma kaydı kısa bir andı tekrar yüzümü buldu." Belli ki sen çok acı çekmişsin. Bundan sonra arkanda bir abin olduğunu unutma. Acın için, intikamın için gerekirse canımızı ortaya koyarız."

Derin bir nefes verdim. Yargılar , Nefret eder sanmıştım ama hayır oda Murat gibi beni anlamıştı." Teşekkürler komutanım." Bir kişinin daha beni anlaması o kadar değerliydi ki benim için . Bir kişinin daha inanması, acımı fark etmesi. Üzerimde ki terörist çocuğu olmanın suçluluğunu azaltıyordu.

" Dedim gibi bu aramızda kalacak. Senden tek isteğim vatanına olan sevgin bir gün bile azalmasın."

Hiç düşünmeden cevap verdim." Asla komutanım. Bir gün bir an olsun onların tarafına geçmem. Gerekirse kendimi bile öldürürüm ama asla komutanım. Türküm ben ve bunu her gün kendime tekrar ediyorum." Bayrağın üzerine ellimi koydum." Son nefesime kadar bayrağım gök yüzünde dalgalansın diye savaşacağım."

Gurula baktı yüzüme." Aferin sana. Unutma bundan sonra burada bir abin var . Derdin olduğunda gelecek yeri biliyorsun."

Aklımda olan soruyu sordum." Komutanım hiç şüphe etmediniz mi benden?" Ben olsam şüphe ederdim hatta ilk işim albaya anlatmak olurdu ama Yavuz abi ilk gelip bana sormuştu.

" Etmedim desem yalan olur Deniz. Ama sonra senin içinde ki vatan aşkını düşündüm onlara karşı nefreti düşündüm. Vatanı için bu kadar çaba gösteren bir kız hain olamaz diye düşündüm." Bir iki saniye durdu." Dışarıdan bakıldığı zaman olay farklı gözüküyor ama azda olsa ben senin içini tanıyorum Deniz. O yüzden sana sormadan iş yapmak istemedim. Sende olanı bana yalan dolan olmadan anlatın bütün şüpheleri zihnimden sildi."

" Peki ya nefrete mi etmiyorsunuz benden? Annem ve babam yüzünden kaç şehit oldu. Onların çocuğu ise şimdi aranızda. Senin annen baban yüzünden kaç şehitimiz oldu diye öfke kusmayacak mısınız bana ?"

Gözleri kısıldı." Hayır Deniz. Senin suçunun olmadığı bir şey için neden seni suçlayım? Kimse anne ve babasını seçmiyor sonuçta. Evet senin annen , baban yüzünden çok şehit verdik ama sen de onlardan kaç kişiyi öldürdün." Sert değil yumuşak konuşmaya çalışıyordu." Dediğim gibi Deniz, vatan aşkı ile yanan yüreği iyi tanırım. Annen ve baban böyle oldu diye sen öyle olmamışsın. Annen ve babanın yaptığı yanlışı düzeltmek sana kalmış." Üniformamı gösterdi." Sen ona bağlı kal Deniz ve kendini sev. Günahsız bir çocuksun sen günahlar yükleme üzerine. Suçlu hissteme kendini. Ve unutma nefret etmem senden. Hatta sana olan saygım daha da artı. Herkesin cesaret edemeyeceği bir şey yapmışsın. Asker olup ailenin karşsında durmuşsun. Onlardan olmadığını kanıtlmaşsın."

Minnet dolu baktım." Tekrar teşekkürler komutanım. Bu söyledikleriniz o kadar değerli ki benim için."

Omzuma iki defa abi gibi vurdu." Haydi işler bekler." Yerinden kalktı. Son bir uyarıda bulundu." Başka bir durum olursa gel anlat Deniz."

Ellimi alnıma götürüp selamımı verdim." Emredersiniz komutanım."

Gülümsedi ,en büyüğünden karşılık verdim.

Anlaşılmak bu kadar değerli işte benim için...

 

********

Sert ve kendinden emin adımlarla toplantı salonuna geçtim. Albay , bir anda acil toplantı olduğunu söyleyip. Kartal timinin hepsini çağırmıştı. Salona geçtiğimde baştan ikinci sandalyeye tam Murat'ın karşısına oturdum. Tüm kartal timi buradaydı. Yine ciddi hallerine bürünmüşlerdi.

" Dikkat." Gelen gür ses ile hepimiz ayakklanıp selamımızı verdik.

Albay ve binbaşı tüm heybetleri ile içeriye girdi. Sert ve ciddi bakışları hepimizin üzerinde gezindi. Albay en başa oturdu." Rahat çocuklar." Elli ile oturmamız için işarete bulundu. Ellimi indirip, yerime oturdum. Yanımada Binbaşı Zekeriya oturdu. Fazla ciddi duruyordu Albay. Onda bugüne kadar görmediğim bir ciddiyet vardı. Beresini çıkartıp kenara koyup, ellerini önünde birleştirdi." Çocuklar, on dakika önce Sansar itinden bir video geldi. Hep beraber izleyelim istedim." Video mu? Vücudum gerildi. Adını duymak bile gerilmeme yetiyordu. Demek ölmemişti. Üç kurşun sıkmıştım hepside isabet etmişti. Kötüye bir şey olmaz dedikleri bu olsa gerek. Albay işarete bulunduğu anda büyük ekranda Amcam yani Sansar belirdi.

Video başladı. Ellinde tuttuğu silaha dayanmış ekrana gülerek bakıyordu." Merhaba Albay ve Kartal timi. Kendimi tanıtıyım Sansar derler bana." Gerçek adı değildi. Yıllar önce Kasap lakabını kullanırdı. Şimdi ise Sansar."Şimdi siz merak ediyorsunuzdur neden video attığımı?" Derdin ne ? Yine ne yapmaya çalışıyordu?" Bazı gerçekleri hepinizin bilmeye ihtiyacı var."

Sercan öfkeyle soludu." Ne anlatıyor bu amcığını siktiğimin orosbnun öz evladı?"

" Yaptığınız bütün işler ile bir çok işime dem vurdunuz kendinizi çok zeki ve güçlü sanıyorsunuz ama hiç biriniz daha içinizde bulunan hainin farkında bile değilsiniz." Tüm bakışlar birbirine döndü. Sansar gülerek kafasını iki yana salladı. Yüzünde ki çukur daha da çöktü. " Albay , senin şu muhteşem timine aldığın, en iyi askerim dediğin kız." Bakışları benden tarafa döndü. Sanki burada oturduğumu hissetmiş gibi. " Deniz Özal , kendisini yakından tanıyor musun?"

Tüm bakışlar bir anda bana döndü. Albay ise en çatık kaşları ile beni baştan aşağıya kadar süzdü. Bakamadım.

Video devam etti." Geçmişini biliyor musun? Mesela sizin saçma tabiriniz ile terörist çocuğu olduğunu ?" Yine güldü." Deniz, bunu izlediğini biliyorum. Geçmişini anlatın mı canın Albayına? Timine aldığı kızın aslında annesi ve babasının bir çok askerini öldürdüğünü biliyor mu? Yada senin dava uğruna yetiştirildiğini? Daha da açıyım benim senin amcan olduğunu biliyor mu?"

Yavuz abi ve Murat dışında hepsi aynı anda konuştular." Ne?"

" Siz terörist çocuğu musunuz?" Dedi Poyraz.

Sansar iti devam etti." Albay , o kızı bana ver. Yanında tuttuğun kız oraya ait değil. Asker olmuş olması onun geçmişini değiştirmez. O sizin saçma tabiriniz ile terörist." Kalbime ağır bir darbe indi. Bakışlar hala bende duruyordu. Ellerim yumruk oldu.

" Deniz doğru mu bu?" Albay ilk defa bana öfkeyle baktı, bağırdı.

" Terörist değilim, olmadım, olmayacağım."

Ellini masaya öyle bir vurdu ki korkuyla sıçradım." Ya diğer dedikleri?"

Sözcükler zor çıktı dudaklarım arasından." Doğru." Timin şaşkınlığı artarken artık yüzlerinde yoğun bir öfke vardı. Teröristlere bakarken baktığı bakışlar üzerimde duruyordu. İşte buydu. Geçmişim öğrendikleri anda bu olacaktı. Bir damla yaş süzüldü yanağımdan aşağıya doğru. Geçmişimin olmayan suçuyla yargılanacaktım. Suçum olmadığı halde. Anne ve babaların günahlarını çocukları ödermiş.

Sansar bana bakarak konuşmaya devam etti." Deniz ait olduğun yere geri dön." Bakışları bir anda en acımasız haline büründü." Onu bana ver Albay. Yoksa çok can yanar." Elline aldığı taşı sıkıp parçalara ayırdı." Her vermediğin günde senden bir asker alacağım Albay. Yazık etme askerlerine bir kız için. " Arkasında iki tane asker bellirdi. Yerinden kalktı, askerlere yaklaştı. Bir an bile düşünmeden iki askerin de kafasına sıktı. Silah sessiyle gözlerim kapandı. Demiştim geçmişim sadece zarar. Yanımda olan herkese zarar verir." İyi bak Deniz. Sana mutlu bir hayat yok. Senin yanında olan seni koruyan herkes bir gün bu sonu görecek." Mutlu olmamı istemiyordu. Küçükken de mutlu olmamı sevmezdi. Ne zaman yüzüm biraz gülse yapmadığı işkence kalmazdı. Buna rağmen ben hep gülmeye hayata güzel bakmaya çalışmıştım." Senin yerin burası , Türklerin yanı değil. Sen beni unuttun galiba Deniz." Unutmamıştım." Karşımda durduğun her an neler yaşadığını unutmuş gibisin."

Time göz ucuyla bakmaya çalıştım. Hepsinin gözünde büyük bir hayal kırıklığı vardı hemde çok büyük. Murat'a baktım yoğun bir öfkeyle ekrana bakıyordu.

" Albay, albay. Yanına aldığın kızın bir hain olması nasıl bir duygu? Ait olmadığı yerde ait davranmak nasıl bir duygu Deniz? Şimdi sana ben terörist değilim diyecek. " Başını iki yana salladı. "Onu özü burası albay. Bir terörist hayatı boyunca terörist olarak kalır. Ne demişler insan özünü değiştiremez. Bir gün özüne dönecek ve size en büyük darbeyi o kız vuracak." Ellerim daha çok yumruk oldu. Tırnaklarımı derime geçirdim. İstediği mesleğimden men edilmek. Derdi benim mutlu olmamı engellemek." Deniz ait olduğun yere dön. Yoksa senin yüzünden çok can yanar. En başta da ." Ekranda Murat vardı tam kalbinin üzerinde ise kırmızı bir daire vardı. " Şu aşık olduğun piç kurusu. Gözlerinin içine aşık aşık baktığın adam. Seni mutlu eden piç kurusu." Sesi nefretle çıktı." Yanında çocuk olduğun, hiç kimsenin yanında konuşmadığın kadar konuştuğun, yüzünü güldüren, çatık kaşlarını düzelten piç. İlk başta onu yok ederim." Kollarını iki yana açtı." Bilirsin ya Deniz ben seni böyle yetiştirmedim." Doğruydu. Gülmek yasak, konuşmak yasak, çocuk olmak yasak, sevmek yasak, aşık olmak yasak, hayal kurmak yasak, mutlu olmak yasak. Beni mutlu edecek herşey yasak.

Murat'ın öfkeli sesi geldi." Sikerim seni orospu çocuğu." Ve daha nice küfür etti. Dönüp bakamadım.

Yapardı. Beni mutlu eden herkesi yok etmişti. Onuda yok etmek isteyecek. Gerçekleri kenara atmaya çalışmıştım ama gerçek buydu. Murat ne kadar geçmişin umrunda değil desede geçmişim ona da zarar verecekti. Zarar gelecekti ona. Geçmiş yakamı bırakmayacaktı.

" Deniz sen iyice unutmuşsun beni. Acı şekilde sana hatırlatmam gerekecek demek. Sen mutlu olamazsın, kimseyi sevemezsin. Daha iyi anlaman için geçmişe gidelim ha ne dersin?" Burada Sansar kayıp oldu ve geçmişten tam on üç yaşımdan bir video çıktı. Videoyu izlememe gerek yoktu bu an her an zihnimde dönüyordu zaten.

Amcamın ellinde Derin vardı. Daha bir aylıktı. Avazı çıktığı kadar ağlıyordu. Mezar kazıyorlardı. Küçük bir mezar. Koca ağacın önünde küçük bebek mezarın yanında bir mezar daha kazıyorlardı.

Soğuk odadan feryat figan ben çıkıyordum. Yüzüm gözüm yara bere içindeydi. Üç tane adam tarafından zorla tutuluyordum.Acı bir çığlık yükseldi dudaklarım arasından." Amca yapma! kıyma çocuğuma. Amca yapma bebek o daha amca." Ellerinden kurtulmaya çalışıyordum. İşe yaramıyordu.

Derini poşet salar gibi salıyordu." Çok mu mutlu ediyor bu çocuk seni?!" Gözleri içinde iki alev dönüyordu." Senin işin çocuk bakmak değil. Dava uğruna yaşamak."

Gücüm kalmıyordu. Dayak yemiştim hemde çok dayak yemiştim. Ardından tam üç kişi tarafından bayılana kadar tecavüze maruz kalmıştım." Amca yapma. Kıyma ona ne olur. O bir çocuk daha!" Koşmak istiyordum elleri arasından çocuğumu almak istiyordum. Olmuyordu. Öyle sıkı tutuyordu ki kollar.

Derinin avaz avaz ağlayışlarını önemsemiyordu. Çocuğum ağlıyordu, canı yanıyordu. Ben ise gidip onu alamıyordum. Annesi onu koruyamayacak kadar acizdi. Çocuğunu bile koruyamayacak kadar zavalı bir kızdım. " Seni mutlu eden herşey bir gün böyle toprağa karışacak." Vicdanı bir an bile sızalamadan. Küçük olup olmadığına bakamadan. Açılan mezarın içine Derini atmıştı.

Öyle bir çığlık yükseldi ki dudaklarım arasından. Acının her tonu işte bu çığlığın içinde saklıydı." YAPMA! DERİN! EVLADIM!" Dinlemediler, izlediler sadece izlediler. Gülerek izlediler. Bebek mezarın içine onlar izledi. Vicdanları bir an olsun sızlamadan, üzülmeden izlediler. Canım yandı hiç olmadığı kadar yandı. Kuşlar uçtu gitti. Koca alanın içinde bir annenin acı feryadı yükseldi." Yapma , kıyma çocuğuma. Derin. Yapmayın. Yalvarırım yapmayın." Dinlemediler. Tüm gücüm ile kurtulmaya çalıştım. Daha çok kişi önüme geçti. Koruyamadım. " Amca yapma! Bana ne istiyorsan yap ! Bırak amca yapma! Kıyma! DERİN!"

Derinin acı içinde çırpınışları önmesemeden. Üzerine toprak attılar. Ağlamaktan yüzü kıpkırmızı olmuştu. Diri diri gözümün önünde çocuğumu gömüyorlardı. Annelerde çaresiz, kalırdı ama hiç bir anne bu kadar çaresiz kalmamıştır. Hiç bir anne , evladı ile sınanmamalı.

" Evladım, yapmayın." Göz yaşlarım ardı ardına aktı. Hayatımdaki en acı çığlık o andı. En acı feryat o andı. En çaresiz anım o andı. En büyük kendime nefretim o andı. En büyük acım o andı. Bir annenin gözünün önünde diri diri gömdüler çocuğunu hem de hiç acımadan. Derin ağladı, ben ağladım. İki canı birbirinden ayrıldılar. " Yapmayın, yalvarırım yapmayın. DERİN!" Bir süre sonra ise koca bir sessizlik oldu. Toprak üstünü kapatı. Dizlerim üzerine çöktüm. Parmak uçlarıma kadar acıyı yaşadım." Derin! Evladım!"

Eller kollumu bıraktı. Gücüm yoktu sürüne sürüne toprağa yaklaştım. Son umut kapıma kilit vuruldu. Tırnaklarım ile kazıdım toprağı. Delirmiş gibiydim delirmiştim. Toprakları kenara çekerken, hıçkırıklarım artı,omuzlarım sarsıldı. Tüm toprağı kenara çektiğimde. Solgun yüzü, kapalı gözleri, ağzına dolmuştu toprak. Titredim hiç titremediğim kadar. Göğüs kafesime vuran acı nefesimi kesti. Uzanıp aldım küçük bedenini başını göğsüme yasladım. Saçlarını okşadım . Bir umut sadece bir umut. Titreyen sesimle zorla konuştum." Anneciğim aç gözlerini hadi." Sıkı sıkıya sarıldım küçücük bedenine." Bak uyku saatin gelmedi daha hadi." Yalvardım hiç yalvarmadığım kadar." Hadi anneciğim aç gözlerini. Derin aç gözlerini. Daha uyku saati gelmedi. Aç gözlerini kızım." Göz yaşlarım artı insan canı yanınca gözünden kan bile gelirmiş. Göz yaşı yerine kan aktı gözümden." Anneciğim ne olur aç gözlerini. Şimdi uyuma sonra uyuruz beraber ama şimdi uyuma." Sarstım bedenini. " Derin , bırakma beni. Gitme kızım sende abinin yanına gitme." Titreyen parmaklarım ile okşadım saçlarını. " Annem , kurban olurum sana. Allah'ım ne olur alma onu benden. Derin, hadi kızım uyuma, sen küçüksün daha melek olmak için küçüksün." Uyanmadı, bir daha hiç uyanmadı.

Sansarın sesi boğuk boğuk geldi kullaklarıma." Senin yüzünden öldü o çocuk. Senin sevgin zarar veriyor. Seni seven her can toprağa karışıyor." Gülüyordu arkada. Acı çığlıklarım zevk veriyordu ona hemde çok zevk veriyordu. Canımın yanması , çığlıklarım , feryatlarım hoşuna gidiyordu. " Sen öldürdün o çocuğu Deniz. Senin sevgin yüzünden öldü. Senin sevgin zarar, acı, zehir. Senin sevgin ölüm getiriyor."

Göğsümde usulca Derini çekip yüzüne baktım. Kapanmıştı gözleri yüzünde ki toparakları kenara çektim. Acı bir feryat yükseldi dudaklarımdan." Derin! Uyuma kızım! Sen küçüksün daha uyuma!" Açmadı. Sıkı sıkı bastım göğsüme." Derin! Annem, bırakma beni." Sıkı sıkıya sarıldım. Göğüs kafesime saklamak istedim. Bırakmamak , toprak almasın diye sıkı sıkıya sarıldım ölü bedenine, küçücük bedenine." Derin! Annem! Ölme annem ölme. Tek bırakma beni. Senden başka kimsem yok benim. Gitme annem. Toprak yakışmaz sana ne olur Derin gitme. Yalvarırım gitme." Hıçkırıkalarım artı , bir bir göz yaşlarım saçları arasına düştü." Derin gitme yalvarırım gitme! Gül kokulu kızım. Bırakma anneni hadi aç gözlerini ne olur aç gözlerini." Sarstım küçük bedenini. " Nefret bırakma bana annem ne olur bırakma. Sen gidersen nefret kalır bana. Aç annem hadi. Ağla , gül ama gitme ne olur gitme."

Ellerim arasından çekip aldılar. Gücüm kalmadı. Gözlerimin önünde toprağa fırlatıp üzerine toprak attılar. Durdurmak istedim yine tuttular. Gülerek baktı hepsi bu vahşete.Anneler evlatları ile sınanmamalı. Hiç bir anne bu kadar ağır sınavı hak etmez.

Toprak tamamen kapandı. İki küçük mezar. Bana ait iki can. Sürüne sürüne iki mezarın arasına yattım." Derin, Duman özür dilerim, özür dilerim binlerce kez özür dilerim." Topraklarını avuç içimde sıktım." Sevgim yüzünden öldünüz. Özür dilerim. Sevgim zarar verdi size çok özür dilerim." Acıya dayanamadı daha fazla beynim, kalbim gözlerim kapandı. Bayıldım, acıdan bayıldım.

Video burada bitti. Ellim karnımda durdu sızım sızladı, acı devasa boyuta geldi. Yüzüm ıslanıyordu.

Sansar geldi tekrardan." İşte seni seven herkes böyle yok olacak. Evine dön. İlk ve son uyarım."

Video bitti. Omzum sarsıldı, ellim göğsüme gitti nefes alamıyordum. Albaya zor baktım. Darmaduman olmuştu. Kafamı salladım iki yana." Yapmadım ihanet etmedim. Yapmadım." Artık patlamıştım, artık patlamam gerekiyordu." Yapmadım anlıyor musunuz? Evladım gitti benim. Çocuğum gitti. " Ekrana baktım, hala yüzü duruyordu. Acı bir feryat çıktı dudaklarım arasından." Senin yüzünden!" Ellime ne geldi anlayamadım ne geldiğine bakamadan ekrana attım. Bağırdım." Senin yüzünden. Hayatımı mahvettiniz! Evladımı aldın benden. Türküm ben yapmadım. Evladım gitti benim." Sesler karıştı, hıçkırıklarım artı. Albayın ellerini tutup yere çöktüm." Yapmadım, yemin olsun yapmadım. " Belimden silahımı çıkartıp göğsüme dayadım." Yapmadım, istersen kendimi öldürüyüm ama bana terörist damgası verme Albay."

Acı ses geldi." Deniz yapma."

Bağırdım." Yapmadım anlıyor musun Albay? Yapmadım. Evladım gitti benim. Derin gitti çocuğum gitti." Tetiği çektim." Öldür komutanım ama yalvarırım bana terörist deme onlardan biri gibi bakma , davranma."

Yere çöktü silaha uzanıp, titreyen ellerim arasından aldı. Ağlıyordu. O güçlü, heybetli adam ağlıyordu." Evladım." Acı vardı sesinde.

Göğüs kafesime cam kırıkları battı. Nefesim kesildi. Parmak uçlarımdan , saç diplerime kadar acıya bulandım. " Yapmadım komutanım. Evladım gitti komutanım. Çocuğum gitti." Ellimi göğsüme vurdum." Canımı yaktı onlar benim. Anneydim komutanım aldılar evladımı benden. Koruyamadım, koruyamadım komutanım iki evladımı da gözümün önünde mezara koydular. " İki güçlü kol kendine çekti bedenimi. " Onlar benden iki can aldı. Nasıl onlardan oluyum komutanım? Yıllarca işkence ettiler. Yaşamadığım şey kalmadı komutanım. Onlardan olmak için her türlü şeyi yaptılar. Sekiz yaşından,on üç yaşına kadar kimsenin dayanamayacağı işkencelere maruz kaldım ama bir kere olsun onlardan olmadı." Artık gücüm yoktu. Çocuklarım söz konusu ise güçsüzüm. Anneydim ben küçükte olsam anneydim. Anneler, çocukları söz konusu ise güçsüz kalır. Güçsüz kaldım. " Kimsesiz kaldım. Kurtarmadınız beni gelip on üç yaşına kadar almadınız. Şimdi bana terörist diyemezsiniz!"

Saçlarım arasına öpücükler konduruldu. Murat'ın sesinde öyle bir acı geldi ki. " Özür dilerim daha önce gelmediğim için özür dilerim. Daha önce seni bulamadığım için özür dilerim. Canını yaktıkları için özür dilerim. İki canına kıydıkları için özür dilerim." Başkaları canımı yaktı ama o özür diledi. Bedenimi ona çevirdim.

" Evladım gitti Murat. Benim canım gitti. Ben anne olamadım. Koruyamadım Murat." Yakamı tutup düğmeleri söktüm , nefes alamıyordum." Derin gitti, Duman gitti koruyamadım. Anne olamadım. "

Ağlamamak için zor tutuyordu kendini. Başımı tutup göğsüne yasladı. " Deniz."

Bir anda ittim bedenini. Afaladı hemde çok afaladı." Sevme beni. Sana da zarar verecek sevme beni. " Ellerimi saçlarıma attım. Delirmiştim artık. Patlamıştım artık. Gücüm buraya kadardı." Ölme Murat sen ölme. Yaşa sen yaşa. Sevme beni. Sevme. Toprak senide almasın Murat. Sevme ne olur sevme beni. Mezarına gelmeyim."

Ellerime uzanıp ellerimi saçımdan çekmeye çalıştı." Huzurum, aç ellerini hadi güzelim." Canı yanıyordu. Beni seven herkesin canı yanıyordu onunda canı yanacaktı. " Deniz yapma ne olur aç ellerini." Sesi titredi." Denizim , güzel gözlüm yapma aç ellerini hadi."

Geriye kaçtım." Sevme Murat. Beni sevme. Sen yaşa Murat." Dinlemedi , kendine çekti bedenimi. Uzaklaşmak istedim, öyle sıkı tutu ki gidemedim. Sıkı sıkıya sardı bedenimi. " Yapma sen yaşamalısın. Toprak senide almasın."

" Sen olmayınca da ölüyüm huzurum." Kafasını başıma yasladı." Yanındayım her zamanda olacağım. Bırakmam Deniz. Ne dedim ben sana öldüğüm gün bırakırım bu elli. Bırakmam Deniz." Ellerime uzanıp saçlarım arasından aldı. Ellerimi tutu , daha sıkı sarmaladı bedenimi. Gitmeli. Zarar görecek. Geçmişim ona da zarar verecek.

" Bırak Murat. Geçmişim zarar verir. Sen zarar görme. Sen kül olma Murat. Dayanamam Murat. " Gözümden kan geldi. İnsanın canı yanınca gözünden kan bile gelirdi. Kolları arasından çıkmak için son gücümü kullandım, bırakmadı.

" Seninle kül olmaya da razıyım." İkna etmeye çalışıyordu beni." Asıl sen gidersen,ellimi bırakırsan kül olurum Deniz."

Konuşamadım. Bedenim daha fazla dayanamadı. Gözlerim kapandı yıllar sonra acıdan bayıldım.

Deniz sevilmezdi. Denizi sevmek suçtu. Her seven zarar görürdü. Geçmiş bırakmadı yakamı. Bugünde bırakmadı yakamı, yarında bırakmayacak. Bu hikayede kül olması gereken bendim. O değil.

Deniz sevilmezmiş, sevmesine izin yokmuş.

 

                      🌊

​​Söylenek pek bir şey kalmadı.

Bana çok kızmayın olur mu? Kalem senin ellinde demeyin bazen kalem bizim ellimizde olsada bazı durumlara engel olamıyoruz maalesef. Dünyada o kadar acımasızlık varki. Bunlardan bir tanesini de Deniz yaşadı.

Pazartesi atacaktım bölümü ama bugün atmak istedim. Bir yerde bölümün yükünü üzerimden atmak istedim. Bilmiyorum açıkçası. Emin olun benimde yazarken en en zorlandığım bölüm oldu.

Pazartesi atmak istemedim. Bir an önce bu bölümü atlayıp önümüze bakalım istedim.

Düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız çok sevinirim 🤍

Bol bol yorum atıp oy vermeyi unutmayın lütfen 🤍

Kızmayın bana lütfen 🥺

 

 

Loading...
0%