Yeni Üyelik
21.
Bölüm

21. Bölüm

@daisy_x06

Merhabalarrr yeni bir bölüm ile karşınızdayım.

İyi okumalar dilerim 🤍

                           🌊

En büyük acının evlat acısı olduğunu söyler asırlardan beri insanoğlu. Yaşamıştı Deniz , bu acıyı en ağır şekilde yaşamıştı. Gördüğü o kadar işkence canını yaktı , tecavüz edilemesi canını yaktı, terörist çocuğu olmak canını yaktı ve daha nice şey canını yaktı. Ama hiçbiri evlat acısı kadar yakmadı yüreğini. Yıllardır zihninde tek bir anı silemedi. İki küçük mezar. Kendinden olan iki parça.

Dumanı tam on bir yaşında doğurduğu anda kayıp etti. Duman olsun adı demişti. Amcası konuşurken Duman adında bir askerden bahsediyordu. Soy adıydı büyük ihtimalle. Çocuğumun , babası terörist olsada adı Türk ismi olsun istedi. Doğurduğu anda ölmüştü zaten. Anlamadı Deniz. Kolları arasına alıp uyutmuştu. Sabah ise küçük bir mezar ve içine konulan evladı. Ölmedi dedi. Ölmüştü. Günlerce , aylarca küçücük mezarın başında durdu. Gerçeği çok sonra anlamıştı. On bir yaşında evlat acısı yüreğine ekildi.

On üç yaşında Derin oldu. En derinlerde ki acılarıma , merhem olsun dedi. Derin koydu. Sevdi Deniz, kendinden olan parçayı çok sevdi. Soğuk odada bir tane bile üzerine örtecek bir şey yoktu. Bedeni ile sarıp sarmaladı. Çocuğu aç kalmasın diye. Küflenmiş, bayatlamış yemekleri bile yedi. Sevgiyle sevmişti çocuğunu. İğrenç hayatın içinde bir Derin , nefes oldu. Nefesini kestiler. Sevmek yasaktı. Sevmesine izin vermedi amcası. Aldı çocuğunu , küçük bir toprak parçası anne ve evladı ayırmaya yetti. O günden sonra sevilmekten korktu. Sevgim zarar diye düşündü. Sevilmeme duygusunu iliklerine kadar yaşatı hayat.

Yıllar sonra tekrar aynı anı izledi. Yine canı yandı. Gerçekler tokat gibi yüzüne çarptı. Gerçeklerden bir süre kaçarım zannetti. Murat bütün gerçeklerini sildi, pembe hayaler kurdurdu. Ama ortada bir gerçek vardı ve amcası ona canını çok yakarak bunu göstermişti.

Cenin pozisyonunda yatakta yatıyordu. Elli sıkı sıkıya karnına bastırılmış duruyordu. Uyuyordu ama dudakları durmuyordu. Kayıp ettiği iki canı sayıklıyordu. Kaçamadı kabuslardan. Murat bile silemedi bu kabuslarını. İşe yaramadı göğsüne çekip yatırmak. Parmakları saçlarında gezindi Denizin. Sevdiği kızın canı yanıyordu canı yandı. Ağlıyordu Deniz hemde hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Çaresiz kaldı Murat hayatında ilk defa çaresizlik duygusu iliklerine kadar hisseti. İçeriye giren Sercanı bile fark edemedi. Yanına oturup ellini omzuna koyduğunda kafası zorla yanına döndü.

Konuşmak istedi Sercan. Konuşamadı. Ne dese kelimeler yetersiz kalıyordu. Ne dese işe yaramayacaktı.

İkisi de çok vahşet görmüştü ama ilk defa böyle bir vahşet gördüler. Diri diri bir bebeğin öldürüldüğünü gördüler. En yakınlarının. Birinin sevdası, diğerinin ablası. Ellerinden hiç bir şey gelmedi, gelemedi.

Deniz ağladı,Murat her yaşını sildi. Durmadı ağlayışı. Kabuslar görüyordu, sarıp sarmaladı. Bitmedi kabuslar. Karnına ellini koydu, geçmedi acısı. Sevdi, sevgisinin yetmediğini düşündü. Oysa Murat herşeye gücü yeter sanırdı ama yetmediği anlar varmış. Daha fazla canım yanmaz sanmıştı ama Denizi bu halde görünce yandı. Herşeye çözüm bulurum sandı, Denizin acısını dindiremedi.

Zorla yutkundu Sercan." Ne yapacağız Murat? Bu halde olmasına izin mi vereceğiz?" Yumruk olan ellini , elliyle sardı. " Canı yanıyor amına koyum. Bir sik yapamıyoruz."

İçinde ki öfke harlandı Murat'ın.Durmayacaktı. Sevdiğinin canını kim yaktıysa , ateşi ile o daha çok yakacaktı. Gerekirse mesleğini bile tehlikeye atacak ama Denizin canını yakan herkesin canını daha beter yakacaktı. İlk sırada ise Sansar vardı." Sercan, bana bu itti bul. Kimsenin haberi olmayacak. Nerede , ne kadar yardım edecek insan varsa temasa geç Sansar itinden bir bilgi getir bana. Bu konu artık devlet işi olmaktan çıktı."

Sercan , gözü öfkeye bulanmış Murat'a baktı. Murat öfkeliydi ama bu öfke ilkti, bu bakış ilkti." Mesleğin yana bilir."

Hiç düşünmeden cevap verdi." Umrumda değil. Artık bu konu mesleğimi aştı. Yanımda duracak mısın? Durmayacak mısın?"

Düşünmeye gerek duymadı Sercan. Yıllar önce ablasını koruyamamıştı şimdi bir ablasının daha yok olmasına izin veremezdi." Yanındayım. Ne gerekiyorsa yapacağım."

Başını usulca salladı." İlk işin Rahmi albayın yanına git durumu anlat. Onun elli güçlüdür bize bir yol gösterir." Yavaş yavaş gözleri açıldı Denizin. Gözleri bir an kısıldı, yavaş yavaş tamamen açıldı gözleri , kalkmaya çalıştı. " Deniz."

" Murat." Zorla kalktı. Karşısında darmaduman adama zor baktı. Gücü yoktu omuzlarından tuttu." Murat, Rüyaydı dimi? Kabustu? Kimse görmedi o videoyu? Bilmiyor albay dimi Murat?" Adem elması hareketlendi Murat'ın. Cevap veremedi. Gerekte kalmamıştı anlamıştı Deniz. Anında uzaklaştı sıcak kollardan. Sevemezdi artık Murat'ı." Git Murat. Hayatımdan çık."

Dinlemedi Murat bunu. Sevilmemiş bir insana sevgiyi öğretmek zordu. Rahmi albay ile konuştuğunda Deniz zordur demişti." Senden gidemem Deniz."

Bağırdı Deniz." Git Murat." Yanında duran Sercana değdi bir an bakışları." Gidin ablacığım. Sizinde canınız yanmasın, sizin de mezarınıza gelmeyim. Sevmeyin beni. Geçmişim sizede zarar verecek. Lütfen gidin. Sevmeyin beni ne olur sevmeyin." Murat ve Sercanın bakışları birbirini buldu. Murat dinlemedi, bellinden tutup kendine çekti. Ardı ardına göğsüne vurdu Deniz. Gitmeliydi. Zarar görecekti. Çocuklarından sonra ilk defa bir kişiyi çok sevdi. Onu da alacaklardı ondan gitmeliydi. Sevmemeliydi Denizi." Gidin diyorum. Anlamıyor musun? Canın yanacak git." Murat daha sıkı sarıldı. Denizin kafası omzuna geldi. Hıçkırıkları artı. Sesi kısıldı." Sen ölme Murat."

" Sen olmazsan benim ne anlamım var Deniz? Bir engelde seni bırakıp gidersem sevgim nerede kalır?" Saçlarını yavaş okşadı." Geçmişin umrumda değil dedim sana hatırlıyor musun?"

" Umrunda olmasa bile zarar verecek sana. Öldürür seni. Beni mutlu eden herşeyi öldürdü seni de öldürecek."

Derin bir nefes verdi Murat." Deniz, bırakmam seni. Yedi cihan karşıma geçsin bırakmam seni. Beraber el ele verip atlatacağız bunu. Bu belayı başımızdan atacağız. Ellini tuttuğum gün artık canın , canıma bağlandı. Ya beraber çıkacağız yada beraber kül olacağız."

Çırpınmaya devam etti." Sevmiyorum seni. Git hadi seni sevmeyen birinin yanında durmamalısın. Sevmiyorum ki sizi. Gidin hadi. İstemiyorum seni. Git hadi. Zorla duramazsın hayatımda ya. Gidin işte." Çırpınmaları işe yaramadı. Bağırışları işe yaramadı.

" Sevme. Benim sevgim ikimize yeter. İsteme yanında ben istiyorum." Çırpınmaları durmuştu artık. Kafasını omzuna koyup derin bir nefes aldı Murat.

" Gurursuz musun Murat? Seni yanında istemeyen birinin yanında duracak kadar gurursuz musun?"

" Gurursuzum. Eğer sevdiğimin yanında duruyorsam. Sevdama sahip çıkmak gurursuzluk ise gurursuzum Deniz."

Başını omzuna koydu Deniz." Öleceksin. Seni de öldürecek. Mutlu olmaya hakkım yok benim. Mutsuz olmalıyım. Mutsuz birini sevemezsin."

Gözlerini kapattıp derin bir nefes aldı Murat." Mutsuz olmaya da razıyım seninle." Kafasını tutup yüzünü yüzüne yaklaştırdı." Dur artık Deniz. İstediğin kadar bahane uydur. İstediğin kadar git de. Gitmem Deniz. Sevdama sahip çıkacağım." Elli Deniz'in karnını buldu." Önce iki çocuğumuzun intikamını alacağız. El ele verip ateşin ta kendisi olup yok edeceğiz. Onlar bizi değil biz onları yok edeceğiz." Deniz kapılmak istemedi. Hayaler kurmamalı. " Sonra ne olacak biliyor musun? Önce çocuklarımızı buraya getireceğiz. Annelerinin yanında duracaklar. Sonra evleneceğiz Deniz. Karım olacaksın."

Başını iki yana salladı." Hayaller kurma Murat. İmkansız, mutlu olmamıza izin vermez."

Dudaklarını alnına götürüp öptü." Biz Türküz Deniz. Zoru yaparız. İmkansız ise zamanda alsa yaparız." Deniz , Murat'ın sesini ilk defa bu kadar kararlı gördü. Ne dese işe yaramayacak gibiydi. Ne bahane uydursa Murat yeni bir çözüm buluyordu. Gitmeliydi. Hayatından herkes gittiği gibi gitmeliydi ama o ısrarla yanacağını bile bile kalmak istiyordu.

" Git Murat." Göğsünü itmeye çalıştı olmadı." Nefret etsene sende. Sende diğerleri gibi sevme. Bırakıp gitsene. Baksana benim çocuklarım bile oldu. Ailene yakışmam. Nefret et sende diğerleri gibi nefret et." Sevginin kendine yakışmadığını düşündü Deniz. Nefret yakışırdı kendisine. Sevgi ağır gelirdi." Nefret et. Yalvarırım nefret et. Sevme." Hayatında herkes Denizden nefret etmişti şimdi sevdiği adamın nefretini de istiyordu. İnsanlar beni sev diye yalvarırken Deniz benden nefret et diye yalvarıyordu. Hayat bu noktaya getirmişti onu. Hayat ona önce acıyı sonra ise sevme demeyi öğreti. İnsanlar sevgiye muhtaç kalırken Deniz sevgisinden korktu. İnsanları iyileştiren sevgi, Denizin zehri oldu.

Kolları arasında çırpınan kızı sıkı sıkıya tuttu. Sesi konuşma boyunca ilk defa yüksek çıktı." Deniz, dur artık ne olur dur artık. Ayrı ayrı kül olmaktansa beraber kül olalım. Sen orda ben burada kül olmayalım. Dur artık Deniz. Vazgeç şu laflardan. İşe yaramıyor. Ne dersen de vazgeçmem senden." Durdu Deniz. İşe yaramıyordu. Vaz geçmiyordu Murat. Hayatında ilk defa bir insan vaz geçmiyordu." Aferin işte böyle. Bana bırak kendini. Düşünme hiç bir şey. Güven bana onlar ateşse biz daha büyük ateşiz. Ayrılırsak asıl o zaman yok oluruz."

Bir an durdu Deniz ama aynı video önüne gelince. Gerçekler tokat gibi yüzüne tekrar çarptı. Bu sefer öyle güçlü ittiki Murat'ın kolları çözüldü." Git diyorum sana. Anlamıyor musun sen? Git işte be adam. Rahat bırak beni." Tekrar yattı sırtını Murat'a döndü. Göz yaşları durmuştu artık. Görmezden gelemezdi gerçekleri. Sevdiği için uzak durmalıydı. Bir sevdiğini daha zarar görmesine izin veremezdi.

Murat tekrar dokunmaya çalıştığında , Sercan durdurdu." Biraz kendi haline bırak." Şuan konuşmanın faydasının olmayacağını biliyordu Sercan.

Derin bir nefes alıp yerinden kalktı Murat." Dinlen biraz ve şunu da kafana iyi sok Deniz. Vazgeçmiyorum senden."

Gözlerini kapattı Deniz. Uyku kendine çekiyordu. Çarşafa sıkı sıkı tutundu. Her şey değişiyordu. Esir düştükten sonra her şey değişmeye başlamıştı. Eskiden geçmiş ile bu kadar yüz göz olmazdı ama şimdi öyle değildi. Geçmiş her an bir yerden çıkıp yakasına yapışıyordu. Artık yüzleşmesi gereken bir geçmiş vardı. İntikamının zamanı yaklaşıyordu.

Murat ve Sercan odadan çıkıp , Revirin kapısının önünde durdular. Anında başlarına kartal timi toplandı. Hepsinin yüzünde büyük bir merak vardı.

" Durumu nasıl?" Dedi Yavuz.

Ellini saçlarına attıp karıştırdı Murat." İyi değil."

" O gerçekten terörist çocuğu mu?" Dedi Eren.

Hepsi duymuştu gerçekeri ama yediremiyorlardı. Annesinin kendi elleriyle teröristlerin elline bıraktığını düşünmüşlerdi lakin hiç biri terörist çocuğu olduğunu düşünmemişti helede Sansarın amcası olduğunu hiç düşünmemişlerdi. Tüm geçmiş bir video ile önlerine serildi.

Buğra öfkeyle burnundan soludu." Duymadın mı terörist çocuğu. Onu hala aramızda tutmaya devamı edeceğiz?"

Bu çıkışa hepsi şaşırdı. Buğra içlerinde en sakin olan kişiydi. Bu çıkışa Yavuz cevap verdi." Annesi babası öyle diye onun ne suçu var?"

Buğra ellerini iki yana açtı." Siz kafayı mı yediniz? Annesi ve babası terörist olan birinde gerçekten asker mi olur? Sansar itinin dediği gibi onun özü orası. Bir gün onların tarafına elbet geçecek."

Murat bu çıkışa öfkeyle bağırdı." Ne saçmalıyorsun lan sen?" Sercan anında önüne geçti.

" Ne komutanım? Onun annesi, babası ve amcası yüzünden kaç askeri biz toprağa verdik. Kaç can aldılar bizden. Denizde onlarla büyümedimi? " Kendi sorduğu soruya kendi cevap verdi." Büyüdü. İnsan küçükken neyse büyüyünce o olur. Tamam acı çekmiş ettik dedik ama onun özü bu. İnsan karakterini değiştirir, huyunu değiştirir ama özünü değiştiremez."

Murat öfkeyle Buğaraya doğru yürüdü. Yavuz da önüne çıkıp tutmaya çalıştı." Denizi onlar ile bir tutma lan! Bir günden bir güne ne yanlışını gördün? Senden benden daha bağlı o vatanına."

Buğra bu öfkeyi umursamadı." Bugün böyle yarın olmayacağı ne malum." Timi göz ucuyla süzdü." Yarın bir gün Sansar iti ile karşı karşıya kaldığımız zaman bizi satmayacağının garantisi var mı?" Eklemesini de yaptı." Hadi diyelim satmadı. Nasıl güveneceğiz? Teröristin çocuğuna güven mi olur? Savaştığımız insanın çocuğu aramızda dururken nasıl güveneceğiz?"

Poyraz ve Kazım başlarını öne eğdiler. İkiside kararsızdı.

Eren sessizce mırıldandı." Buğra haklı komutanım. Bu saatten sonra güvenmemiz zor."

Murat bir adım daha attı." O siktiğimin düşüncelerini kafanızdan atın. Hain olsaydı sizden önce ben albayın karşısına geçirirdim zaten."

" Ona aşıksınız. Sevdanızı göz göre göre ateşe atacak değilsiniz her halde?" Diyerek Buğra diklenmeye devam etti.

Murat için bu son damlaydı. Buğranın yakasını tutup kendine çekti." Aşık olduğum doğru ama vatanımı satacak kadar da gözüm dönmedi. Hain birine aşık olup ellinden tutacak kadar şerefsiz değilim."

Yavuz geri çekmeye çalıştı." Sakin ol Murat. Olaylar daha sıcak." Buğra ve Erene ters bir bakış attı." Onlar şuan doğru düzgün düşünemiyor."

Buğra zorla geriye çekilmeye çalıştı." Yarın bir gün onun yüzünden ölürseniz bu laflarınız aklımda olacak. Yada onun yüzünden aramızdan biri şehit olursa zevkle size bu lafları hatırlatacağım komutanım." Sinirle ellerini saçlarına geçirdi." O kadını timde istemiyorum. Teröristin çocuğu ile aynı timde felan olmak istemem."

" Sikerim senin belanı Buğra!" Diyerek kükredi Murat. Bir adım daha attı Sercan ve Yavuz zor durdurlar. " Adam gibi konuşuyorsan konuş yoksa çenenin bağını sikerim! Silah arkadaşı demem kafa göz dalarım!"

Sercan ters bir bakış atıp Alparslana konuştu." Alın şu ikisini buradan. Yoksa hiç iyi şeyler olmayacak."

Eren , Buğrayı zorla tutup çekti. Sessizce de mırıldandı." Bu daha iyi günlerimiz." İkisi beraber uzaklaşırken Poyraz ve Kazım boş boş birbirlerine baktılar. Hangi taraf haklı karar veremiyorlardı. Bir tarafta Buğra haklıydı bazı noktalarda onlara göre Deniz artık güven vermiyordu. Teröristin çocuğundan iyi bir asker çıkacağını düşünmüyorlardı. Diğer tarafta Murat. Hain birinin elliden tutacak kadar vatanını satmazdı ama ya aşkı gözünü kör etmişse düşüncesi ikisininde beynini kemiriyordu.

Alparslan ise bir Murat'a bir de giden Buğra ve Erene baktı. En sonunda olduğu yere çöktü.

Derya ise bambaşka yerdeydi. Gözünün önünden Denizin videodaki hali gitmiyordu. Bir kadın bir kadının halini daha iyi anlardı. Derya, anne değildi ama empati kurabiliyordu zor bir durumdu. Bu kadar dayanmasına da şaşırıyordu Derya. Deniz kadar güçlü değildi. Kendisi yaşamış olsaydı bu olayları kaldıramazdı.

Harun ise boş gözlerle önüne baktı. Kızlarını düşündü aynı şekilde kızları öyle gözünün önünde diri diri gömülse ne hissederim diye düşündü. Yıkılırdı. Kızlarının saçının teline dahi kıyamazdı. Böyle bir acı yaşasa yüreği kaldırmazdı. Helede bunu en yakını yapsa. İçinde öfkenin her bir zerresi olurdu. Bu yüzden Denizin onlardan biri olmayacağına kanat getirdi. Böyle büyük bir acı ile sınanmış bir kadın, acıyı yaşatan insanların tarafına geçmezdi. Videoyu görmese belki farklı düşünürdü ama o videoda bir annenin acısını görmüştü. Anneler, evlatlarına kıyan insanları sevmez.

Kartal timi iki kutupa ayrıldı. Bir taraf Deniz yapar dedi diğer taraf Deniz yapmaz dedi. Oysa kartal timi bu zamana kadar doğru düzgün kavga etmiş insanlar değildi. Aileydi onlar ve şimdi ailede çatlaklar oluşuyordu.

Günün sonunda ya aile bir arada olacaktı yada dağılacaktı.

 

********

Yavaş ve usul adımlarla albayın kapısının önüne geldim. Derin bir nefes alıp kapıya iki defa tıklatım. İçeriden gelen gir sesiyle kapıyı açıp içeriye girdim. Ellimi alanıma götürüp selamımı verdim. Kafasını yine dosyalara gömüştüm. Çalışkan adamdı ne zaman görsem hep bir iş ile uğraşıyordu. Bu yönü ile Rahmi albaya benziyordu. Rahmi albayda asla boş durmazdı , duramazdı.

Elli ile koltuğu gösterdi." Otur Deniz." Koltuğa otururken, ellindeki dosyayı kapatıp geriye doğru yaslandı. Sıkıntılı duruyordu." Deniz senin ile açık konuşacağım fazla uzatmanın manası yok. " Bu noktada durdu. Olacakları biliyordum zaten. Olmasa şaşardım." Soruşturma açılacak ve soruşturma boyunca timden ve askeriyeden uzak duracaksın."

Derin bir nefes verdim. Geçmiş ve geçmiş. Geçmiş deyip geçmek olmuyordu işte. Tüm hayatını etkiliyordu ne kadar masum ve suçsuz olsanda. İstediğine ulaşmıştı amcam. Amacı mesleğimden men edilip mutsuz olmamı sağlamaktı. Bildiğim usuller olduğu halde yine de soru sordum." Ne kadar sürer komutanım soruşturma?"

Yandan elline bir kalem alıp parmakları arasından çevirdi. Sessi düz çıkıyordu ne yumuşak nede sert." Belli olmaz bir ayda sürebilir daha fazlada."

Kafamı usulca salladım." Peki ya soruşturma kötü biterse?" Gözlerinin içine baktım." O zaman ne olacak?" Cevabını bildiğim bir soruydu yine de sormadan duramıyordum.

Gözleri gözlerimden ayrılmadı dikkatle bakıyordu." Meslekten men edileceksin." Bu kadar kolaydı bunu demek işte men edileceksin. Hayatını ortaya koy , canın pahasına mücadele et , tüm zamanını mesleğine ada sonra bir anda ellinde olmayan sebebten dolayı men edileceksin desinler. Bilmiyorlardı ki mesleğim benim hayata tutunma sebebimdi , mesleğimde ellimden giderse bu hayata mücadele edecek hiç bir şeyim kalmayacaktı ve men edildiğim anda amcam yakama yapışacak ve onun karşısında durduğum için beni öldürmek için herşeyi yapacaktı. Öldürmese kan kustura kustura canımı daha beter yakacaktı. İhanetin afı yok Sansarda.

Gözlerim arkasında kalan bayrağa takıldı. Uğruna savaştığım bayrak. Gökyüzünde her gördüğümde hayran hayran baktığım her bulduğum fırsata fotoğrafını çektiğim bayrak. Kırmızı ve beyaz renkleri ile içimi huzura kavuşturan bayrak."Bayrağa baktığım da ne hissediyorum biliyor musunuz komutanım?"

Kafasını hafif arkaya çevirip baktı. " Ne hissediyorsun?"

" Yaşanmışlık. Kurtuluş Savaşı'nı , birinci Dünya savaşını, şehitleri, Atatürk'ü, Seyit onbaşı, kara Fatma ve daha nice kişiyi görüyorum. Bir bir her bir sahnesi sanki gözlerimin önünde akıp gidiyor. Her bakışımda içim daha da gurur duyuyor." Üniformamın üzerinde gezindi parmaklarım." Diyorum ki kendime bazen. Deniz çok şanlısın. Dünyanın en güzel bayrağı, milleti , vatanı için savaşıyorsun. Kendimde belkide tek gurur duyduğum nokta budur." Gözlerim Albaya döndü." Zamanında vatanını satan insanlar olmuş komutanım. Sonları ise ölüm. Benim ailemde bu insanlardandı ama ben bir tek onların evladı değilim ki." Gururla kabardı omuzlarım." Korkusundan Çin Seddi yaptıran Mete han. Papa'yı dizleri üzerine çöktürüp yalvartıran Atilla' nın. İstanbul'u karada gemiler ile yürütüp fetih eden Fatih'in. Sekiz yıla seksen iş sığdıran Selim'in . Yaşlı Osmanlıyı ayağa kaldırıp savaşan Mustafa Kemal Atatürk'ün soyundan da geliyorum. Her aile iyi olmaya bilir ama geldiğim soy tüm cihanı ellinde çevirmiş."

Gözleri kısıldı. Gardını sağlam tutmaya çalışıyordu.

" İki , üç elma çürük diye tüm kasa çürük olacak değil komutanım. Anne ve babanın yaptığı hataları bazen çocukların düzeltmesi gerekir." Yavaşça toparlandım." Ve komutanım ben Rahmi Katarın kızıyım. Vatanına sıkı sıkıya bağlı adamın kızıyım. Öz babam değil. Olmasını isterdim. İçten içe hep onun kızı olsam diye çok düşündüğüm oldu ama şimdi bakıyorum da illa herşey kan bağı ile olmak zorunda değil." Yerimden kalkıp ellimi alnıma götürüp selamımı verdim." Komutanım, istediğiniz kadar soruşturma yapın, kendimden eminim. Günün sonunda ellinize sadece vatanım için döktüğüm terlerin dosyası gelir."

Kalemi kenara koyup ayaklandı. Yüzünden ne hissettiği anlaşılmıyordu." Ya tam tersi olursa Teğmenim?"

Anında cevabımı verdim." O zaman kendi ayaklarım ile ayağınıza gelirim komutanım." Bakışlarım keskin, omuzlarım dikti." Kanımın son damlasına kadar size helaldir. Öğrendiğim bir şey varsa Vatana ihanetin bedeli ölümdür." Söylemek bile zor geldi, zor çıktı kelimeler." İhanet ettiysem yanlışlıkla bile olsa çekip öldürün komutanım."

Göğsü aldığı derin nefes ile inip kalktı. Ellerini arkada birleştirdi." İhanet ettiysen benden önce Rahmi albay zaten yapması gerekeni yapar." Benim kadar oda iyi tanıyordu Rahmi albayı. Gözleri bir hayli üzerimde gezindi." İnşallah dediğin gibi çıkar sonuç Teğmenim yoksa hiç iyi şeyler olmaz."

" Ben kendimden gayet eminim komutanım."

Bir kaşı usulca havalandı." Soruşturma boyunca şehir dışına çıkmayın Teğmenim. Soruşturma bittiği zaman temasa geçeceğiz sizinle."

Ellimi alanıma götürüp selamımı verdim." Emredersiniz komutanım." Ellim inerken, gözlerim yumuşadı." Sonuç benim dediğim gibi çıkarsa ne olacak peki komutanım?"

" Timinize geri dönersiniz Teğmenim." Gözleri bir anlığına hüzünlü baktı ama hemen topladı." Senin gibi bir askeri kayıp etmek istemem. Helede Rahmi albayın ellinde yetişmiş bir askeri hiç kayıp etmek istemem." Parmağı bana doğru kalktı." Lakin sonuç tam tersi çıkarsa da hiç düşünmeden askerliğini de yakarım."

Kafamı usulca salladım. Başka denilecek söz kalmamıştı. Bir ay koca bir ay mesleğimden uzak duracaktım belki daha fazla ölüm gibiydi. Lakin boş durmayacaktım. Maddem amcam bir savaş başlatı. Bu ateşi o yaktı, yaktığı ateş onu yakmak için daha da harlanacaktı. Alınması gereken bir intikam vardı. Biri gitmişti annem çoktan toprağa karışmış kendi kanında boğulmuştu. Sıra amcam olan Sansar itindeydi. Maddem bana ateş diyorlardı o zaman bunun hakkını fazlası ile verecektim.

Bu ateş sadece Sansar ve beni yakacaktı. Murat bu hikayede kenarda kalmalıydı. Murat'ın yaşaması için ben kül olmak zorundaydım. Sevgimin , geçmişimin bir kişiye daha zarar vermesine izin vermeyecektim. Bu yüzden ilk işim Murat'ı bu savaştan çekmek olacaktı ve tüm silahların bana dönmesini sağlamaktı. Amcam mutsuz olmamı istedi o zaman beraber mutsuz olacaktık. Savaş açtı. Zayıf noktalarımı biliyordu ama bende onu iyi biliyordum.

Denizdim ben. Adım gibi; sakin olduğumda duru, sinirli olduğumda dalgalı, öfkeli olduğumda ise her yeri birbirine katardım. Ve ben bugün öfkeme sıkı sıkıya bağlanıyordum. Yakıp yıkamanın zamanı gelmişti. En uygun anı bekleyecek ve benim canımı acıtığı kadar bende onun canını acıtacaktım. Herşeyin bir zamanı vardı. Ve o zaman çok yakındı. Deniz artık hırçın dalgalarını göstermeliydi.

Artık onun kuralarına göre oynayacaktım. Kendi oyunun içinde kendisi piyon olacaktı ve ilk hedefim ise onun canınını en çok yakacak olan sevdiği insanlar olacaktı.

Savaş şimdi başlıyordu.

 

*******

Rahmi albay önünde duran dosyaya uzun uzun baktı. Yıllar önce verdiği bir söz vardı ve artık o sözü tutma zamanı geliyordu. Bedeni hala sağlam olsada artık yaşı ilerliyordu. Sözünü tutmadığı her gün içinde ki vicdan yükü daha da büyüyordu. Tam tamına on üç yaşında yaralı bulmuştu Denizi. Ezbere bilirdi Denizi. Yaralı geçen bir kız çocuğunu tek başına bırakmaya gönlü el vermemişti.

Önce Denizi tanıdı içinde ki öfkeyi gördü ve buna saygı duydu. Ateşin ta kendisini önce harmanladı sonra ise her adımında büyütü, yetiştirdi, eğitti ve en sonunda vatanı için ateşi asker yaptı. Şimdi ki adı ile bilinen Sansarı yok etmek için daha büyük ateş lazımdı ve o ateş kendi elleriyle büyütüğü Denizdi. Bir annenin canı yanarsa evlatları uğruna yapamayacağı şey yoktur.

Rahmi o yaralı anneyi gördü. Yaşlanmıştı. Sansarı durduracak güçte ateşi yoktu artık ama onun karşına çıkaracak daha büyük bir ateş bulmuştu. Ateşe yön vermek için rüzgar yeterliydi. Rahmi albay ise o rüzgardı. Ateşe yön verecek ve diğer ateşin üzerine salıp ateşi önce harlayacak sonra ise yavaş yavaş sönmesini izleyecekti. İki yol vardı ya ateş sönecek ve kül olacak yada denize karışıp sakinleşecekti. Rahmi ise bu yolda ikinci ihtimale daha çok dayanmak istedi.

Bu yüzden ise deniz bulmalıydı ve bulmuştu da karşısında duran adam Murat. Bu yolda Murat'ı, deniz yapacaktı. Kızının yok olup gitmesini izlemeyecekti. Evlat acısı bilmezdi ama ömrü boyunca kaç tane evladım dediği insanı kayıp etmişti ama Deniz farklıydı Rahmi albay için on üç yaşında bulduğu kız çocuğu; zordu , acılıydı , güçlüydü ve Rahmi en çok bu yönünü sevdi Denizin. Kendisine benziyordu.

Dosyada duran adamın her bir zeresine öfkeyle baktı. Sansar vardı. Kaç tane şehidin kanı bu piç adamın ellindeydi ve en çokta kızının canını en çok yakan adam bu adamdı." Gizliden bilgi salacağım her bir tarafa ama." Bu noktada Murat'a baktı." Bu işin sonunda mesleğin tehlikeye girebilir. Bunu düşün öyle karar ver."

Düşünme gereği bile duymadı Murat." Benim sevdiğim kızın canını yakmış bu orospu çocuğu. Artık bu iş devlet meselesi olmaktan çıktı şahsi bir mesela oldu." Mesleğini bile tehlikeye atacak kadar sevmişti Denizi.

Rahmi albay karşısında duran iki gence uzun uzun baktı. Bir tanesini kendi elleriyle yetiştirmişti daha on yaşında elleri arasına bırakılıp adam et şunu demişlerdi. Etmiştide. İyi tanırım zanederdi ama bu halini o bile ilk defa gördü. Kararlı duruyordu karşısına ne geçerse geçsin istediğini yapmadan bırakmayacak, sıkı sıkı tutunduğu sevdasını yaşatmak için canını , malını , mesleğini bile ortaya koymaya hazırdı.

Sercana baktı, Murat'ın anlattığı kadar bilirdi. Kartal timinin en iyi nişancısı oydu. Her girdiği delikten çıkan, her ortama anında uyum sağlayan. Sakin ama bir o kadar da delirdiği zaman tam deliren. Sevdiği zaman tam seven sıkı sıkıya sevdiğine bağlı kalandı. Kaç yıl geçmişti hala İncinin üzerine gül koklamamış , göz ucuyla dahi olsun hiç bir kıza bakmamıştı. Sercanın sevgisi mezara kadar gidendi ve bir kere sevdimi bu yol uğruna yapamayacağı şey yoktu.

Rahmi albay dosyayı kapatırken yanında duran en güvendiği adamlarına emir verdi. İlk iş Sansar ve çevresi olacaktı. Bakışları tekrar Murat'ı buldu." Denizin durumu ne olacak?" Geldikleri zaman her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatmıştı Murat.

Sıkıntılı bir nefes verdi Murat." Soruşturma açacak albay ve bu Deniz için hiç iyi olmadı."

Kaşları çatıldı Rahmi albayın." Benim yetiştirdiğim evlatan şüphe etmiş demek ha? Denize kendimden bile çok güvenirim o kız vatanına ihanet etmeyi bırak aklından bile geçirmez." Gözleri uzakta duran atlara kaydı. Yelelerini savura savura koşuyorlardı." Denizin bu hayata tutunduğu tek bir dal vardı oda askerliği onu da ellinden almalarına izin vermem. Mesleği ellinden alınırsa o zaman bu ateşi ben bile zapt edemem."

Merakla baktı Murat." Neden?"

Atlara bakmaya devam etti. İçinin huzurla dolmasına sebep oluyordu." Denizin kontrolden çıkmış hali iyi değildir evlat. Şimdi baş ediyorum ama zapt edemezsek yine nefrete bulanır ve bulanırsa da ilk yapacağı bizi bu nefreten uzak tutar. Bakma sen onun o öfkeli haline sevdimi tam sever . Sevdiği insanlar zarar görmesin diye de kendini kül etmek için her şeyi yapar." Ateşi kontrol altına almak zor olmuştu Rahmi için yıllarca ateşe yön vermek için ellinden geleni yapmıştı." Şuan bile benim yanıma gelmemesinin, sevgisini göstermesinin sebebi ateşin içinde olmamı istemiyor. Beni seviyor bunu gözlerinde görüyorum ama geçmişini, hayatını bildiğim için bana da zarar geleceğini düşünüyor. Sevmenin yasak olduğunu zihnine kazımış."Yılların yorgunluğunu derin bir nefesle verdi." Yıllarca kendisini, insanları sevmesi için çok çabaladım ama olmadı ta ki." Bakışları Murat'a döndü. "Sen hayatına girene kadar. Ne yaptın bilmiyorum ama iyi ki yapmışsın evlat."

Bir babanın minneti vardı gözlerinde Rahmi albayın yıllardır yapamadığını Murat yapmıştı. Murata bilmiyordu nasıl yaptığını sadece sevmiş, önemsemiş, ilgi göstermişti. Ama Deniz için bunlar yetmişti, Hastanede kaldığı günlerde bedenine dokunan eller zarar vermemiş ve zihni Murat'ı zararsız olarak alğılamıştı o fark etmeden. Kabuslar gördüğünde saçlarına dokunan elleri ise şefkat sanmıştı bilinci. Yaraları ile ilgilenmesi mutlu etmişti Denizi o bile farkında olmadan. Kurtarıldığı gün üzerine çeket örtüp, bakmaması da bedeninin değerli olduğunu hissetirmişti. Deniz bunları bilmedi ama bilinci bunları nakış nakış işledi Deniz'in zihnine.

" Deniz zor baba bunu biliyorum ama bende bilirsin ki zoru severim. O ne kadar uzak tutarsa tuttsun ben hep onun bir adım arkasında olacağım. Emanetin emanetim artık. Canı canıma bağlandı. Maddem o ateş bende onun yanında ateş olacağım. Ya kül oluruz yada hayat oluruz."

" Evlat, Deniz görünenden daha zor bir kız. Siz hep onun iyi tarafını görmüşsünüz lakin evlat nefrete bulanırsa gücümüz yetmez. Ellini sakın bırakma Murat. Ne kadar git derse desin sakın bırakma. Deniz çoğu anda insanı yorar evlat. Bazen öyle anlar oldu ki ben bile Deniz'in ateşinden, öfkesinden yoruldum. Sen sakın yorulma Murat. Bırakma ellini , ellini bırakırsak yok olur evlat. Acıya bulanırsa acımaz. Deniz acısını her zaman önce kendinden çıkarır. Sakın izin verme Murat. " Ellini Murat'ın ellinin üzerine koydu." Yıllar boyunca kusulan nefreten koruyamadım. Gözümün önünde o kadar çok eriyip gittiği ana şahit oldum ki evlat. Artık yüreğim dayanmaz evlat. Dört evladımı toprağa verdim. Bir evladın daha ellerim arasından kayıp gitmesine izin veremem. Bunu senden albayın olarak değil baban olarak istiyorum. Kız babası olarak istiyorum. Sakın bırakma ellini ne kadar git derse desin tut ellini. Bize ateşi sönmez ama sana kıyamaz. Seni seviyor Murat. Denizin ateşi bir tek senin yanında duru denize döndü."

Ellinin üzerine konulan elle diğer ellini koydu Murat." Merak etme baba. Deniz'in yok olup gitmesine asla izin vermem. İstediği kadar git desin , yok desin her daim bir adım arkasında duracağım. Bir engelde bırakıp gitmek için sevmedim Denizi. Kahrıda lütfuda başım gözüm üstüne."

Rahmi albay hafifçe tebessüm etti. Gözleri Sercana döndü." Ya sen evlat var mısın bu yolda?"

Düşünme gereği bile duymadı Sercan." Ablamı o piçlere yar etmem Rahmi albay. Bir kere bu yolla çıktım geri dönüşü yok artık."

Bakışlar birbiri arasında gidip geldi. Yıllar önce tek başına yanan ateşin yanına üç ateş daha eklendi. Biri baba, ikincisi aşk , üçüncüsü kardeş.

Geçmiş ya yanacak yada yakacaktı.

 

                       🌊

Canlarım bol bol yorum atıp oy vermeyi unutmayın lütfen 🤍

Bölümü nasıl buldunuz?

Düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız çok sevinirim.

Kocaman öpüldünüz ❤️

                        

 

Loading...
0%