Yeni Üyelik
25.
Bölüm

25. Bölüm

@daisy_x06

Merhabalar yeni bir bölüm ile karşınızdayım.

İyi okumalar dilerim 🤍

 

                       🌊

Kalbim hala yerinde atmaya devam etti. Kürsünün üzerinde askerler tek tek ayrılıyordu. Hepsinin yüzlerinde kocaman gülümseme vardı. Başarmanın gururu vardı. Hak etmişti hepsi.

Ben ise olduğum yerde duruyordum hala. Bu kadar yapacağımı tahmin etmezdim. Tek bir konuda kendimle gurur duydum onuda başardım. İçimi saran tarifsiz bir duygu vardı. Çığlık çığlığa bağırmama on beş saniye falan.

Rahmi albaya uzun baktım, dolu dolu baktım. Onun sayesinde olmuştu. Bana inanıp arkamda durmasaydı bu noktalara kadar gelemezdim. En büyük takdiri o hak ediyordu. O yüzden yerimden çıkıp önüne geldim. Ellinden tutup , ellini öpüp alnıma koydum.

" Baba teşekkürler senin sayende oldu."

Yavaşça yerinden kalktı. Kollarını iki yana açtı." Gel buraya evlat." Murat'a da ters bir bakış atmaya çalıştı." Gel lan sende buraya." Kollarının yarısına beni aldı. Yanımda Murat bitti anında diğer kolluylada Murat'ı sardı." Evlatlar evlatlar siz beni gururlandırdınız ya yüce rabbim ayağınıza taş değdirmesin. Gönlünüz gibi yollar serilsin önünüze." Sırtımızı öyle bir sıvazladıki işte bu adam gerçek babaydı. Kollarını çekip dolan gözlerini sildi." Bu yaşta ne halle getirdiniz beni." İkimizinde yanağına ellini koyup beni şefkatle okşadı Murat'ı ise yanağına sert olmayacak şekilde vurdu." Aferin size. Babanızın adını yaşatınız. Arkamda dağ gibi iki evlat bıraktım. Vatan için iki tane aslan gibi evlat yetiştirdim. Ölsemde gam yemem artık." Sessinin her bir tonunda gurur vardı.

Murat ile aynı anda konuştuk." Allah korusun."

Arkadan binbaşının sesi geldi." Deniz sana bir video var." Video mu? Elliyle kürsüyü işaret etti." Gel bakalım." Meraklı gözlerle kürsüye çıktım. Arkada ki ekran açıldı." Ötüken timi sana bir video bırakmış." Video mu? Neyin videosu ki bu?

Ekranda video oynadı. Ben vardım. Mete video çekmeyi çok severdi beni de çekmişti büyük ihtimalle.

Ellimi alnıma götürüp selam veriyordum." Üsteğmen Deniz Özal emret komutanım." Ve daha sonra Metenin sesi geldi. Bir yandan da beni çektiği videolar oynuyordu." Üsteğmen Deniz Özal , Ötüken timinin en iyi askeri ve göz bebeğimiz. Komutanım her daim çatık kaşları , ciddi yüz ifadesi ve hepimize kök söktürmek ile ünlü kendisi yine de biz size belli etmesekte sizi çok sevdik komutanım. Şuan ne sikten videolar ile uğraşıyorsun diyorsun. Kızmayın be komutanım bugün özel bir gün."

Özel bir gün mü? Ne özeliği olduğunu düşünmeye çalıştım ama aklıma bir tane bile bir şey gelmedi. Bugün sadece yıllar önce beş şehit vermiştik. Onu da ne diye video yapsın ki? Videoyu izleyince anlıyacaktık artık.

Başka bir video

Ötüken timi oturuyordu. Uzaktan konuşa konuşa ben geliyordum. Fazla sinirliydim. Tayfun abi kocaman bir kahkaha attı." Yine neye sinirlendi acaba?"

Osman giriyordu konuşmaya." Kim bilir başını ne belaya soktuda ona sinirleniyor. "

Yandan Serdar çayından kocaman bir yudum alıp konuşmaya dahil oldu." Komutanım hep sinirli. Sinirli olmasa şaşarım."

Yanlarına geldiğimde ters ters bakıyordum hepsine." Allah varya bütün manyakların belasını versin." Yanda duran taşa sert bir tekme atıyordum." Nefret vala nefret."

Kim bilir o gün başıma ne geldi de bu kadar sinirlendim. Başıma o kadar çok şey geliyordu ki hangisini aklımda tuttuyum.

Başka bir video başladı.

Tim ile kışın ortası. Şarkı açmış bağıra bağıra söylüyorduk. Bir yandanda saçma sapan hareketler yapıyorduk.

Metinin kamerası özelikle beni çekiyordu. Koltuğa çıkmış bir yandan şarkıyı söylüyor diğer yandan da ellerimi kollarımı hareket ettiriyordum.

Başka bir video.

Çözmezler vardı. İçlerinde bir tanesi korku ile etrafına baktı." Komutanım Allah rızası için kurtarın bizi Deniz komutanım canımıza okuyor ya." Bir kez daha kontrol etti etrafı. Benim olup olmadığıma bakıyordu büyük ihtimalle.

Tayfun abi hafifçe tebessüm etti." Vala çocuklar ellimden bir şey gelmez."

Metinin sesi geldi." Çömezlerin korkulu rüyası Deniz komutanım."

ilk asker anında katıldı." Rüyalarıma bile giriyor. Gece bir anda kalk çömez mekik çek diyor." Yüzünde terler birikmiş bir yandan etrafı kontrol etmeye devam etti.

İkinci asker dahil oldu." Sen yine iyisin ben rüya olduğunu anlamayıp gecenin bir vakti kalkıp mekik çektim."

Kahkaha tufanı.

Başka video.

Uzaktan ben geliyordum. Aşırı sinirliydim her zaman olduğu gibi ama bu sefer diğer günlerden daha sinirli. Osman korkuyla ayağa kalktı." Bugün ayın kaçı?"

Atlas hemen ayağa kalkıyordu çayını adeta yere bırakıp endişe ile cevap veriyordu." Ayın on beşi."

Hepsi çaylarını bırakıp kaçmanın derdindeydi." Aklı olan kaçsın. Kimse gözüne gözükmesin. Nefes bile almasın bugün."

Resmen koşarak kaçıyordu hepsi. Hatta ne kadar asker varsa yok olmak için herşeyi yapıyordu. Biri korkuyla ağaca tırmanıyordu diğeri çöplerin arkasına saklanıyordu. Başka bir tanesi beni görünce önce korkarak etrafında tur atıyordu sonra ise ayaklarını malum bölgesine vura vura koşuyordu.

Metin nefes nefese bağırıyordu." Kaçın lan kurtarın canınızı bugün ayın on beşi. Canını seven kaçsın."

Askerler bunu duyunca hangi gün olduğunu anlamış olacaklar ki tüm karakol bir anda ıssız bir yere dönüyordu. Bir tane bile asker kalmıyordu etrafta.

Bir gün bu kadar insanda korku bırakıyordu işte. Ayın on beşi laneti.

Başka bir video.

Kucağımda bir çocuk oyun oynuyordum. Kahkahalarımın sesi geliyordu. Arkamdan vuran güneş ışığı yüzüme vuruyordu. Kucağımda duran çocuk neşeli bir kahkaha attıyordu. Beş altı yaşında vardı. Bir köyde bulunuyorduk.

Tayfun abi içli bir nefes verdi." Neden hep böyle gülmez ki bu kız? Çokta yakışıyor gülmek."

epsi benim tarafıma baktılar. Atlas konuşuyordu." Gülüşü içinde güneş var gibi duruyor."

Çocuk ile kendi etrafımda dönerken saçımda ki toka çıkıp saçlarım savruluyordu. Kısaydı saçlarım omzumda bittiyordu. Büyük bir kahkaha daha atıyordum. Kucağımda duran çocukta bana uyuyordu hemen.

" Belki bir gün yüzünü böyle güldüren bir erkek çıkar karşısına." Dedi Osman.

Hepsi aynı anda amin diyordu.

Başka video.

Görevden dönünüyoruz. Yüzüm gözüm kan, ter , pislik içinde. Tim bir konu hakkında konuşuyordu.

" Murat Karasu neler yapmış neler." Diyordu hayran hayran Metin.

Esma anında eriyordu." Adamı bir göreceksin resmen dağ gibi."

Ters bir bakış attım." Ellin adamını ne konuşup duruyorsunuz bir haftadır? Hepiniz ağzında bir Murat Karasu. Başka konu bilmez misiniz?" Sinirlerim yine depelerimde dolaşıyordu.

Metin anında itiraz ediyordu bana." Öyle demeyin komutanım. Adam neler yapmış ve duyduğuma göre askeriyede ki kızların göz bebeğiymiş."

" Bizene! kaç gündür konuşulan tek konu bu adam. Canımı sıkmayın benim. İşinize bakın."

Ayla aşık aşık konuştu." Adam resmen düşmanın korkulu rüyası. Öyle işler yapıyor ki hayran kalmamak elde değil." İçli bir nefes verip devam ediyordu." Tek başına yüz adama bedel adamda öyle heybet var."

Gözlerimi devirdim." Ne Muratmış arkadaş. Hem ayıp adamın belki de sevgilisi vardır."

Cevabı anında yapıştırdı Ayla." Yok komutanım. Tüm askeriyede ki kızlar peşinde ama adam kimseye pas vermiyormuş."

Esma durur mu? Durmaz." Ben hayatımda öyle yakışıklı adam görmedim. Yüce rabbim özene bözene yaratmış. Hem yakışıklı hem başarılı hele o heybeti, dağ gibi omuzlar, güçlü yapısı." Erimeye on beş saniye falan.

Ters bir bakış daha attım." İşinize bakın işinize." Ellim ile önümü gösterdim. İtiraz etmeden önden gittiler. Metinin kollunu yakalayıp kendime çektim. Sağıma soluma bakıp sessizce mırıldandım." Harbi o kadar yakışıklı ve başarılı mı bu Murat Karasu?"

Metin anında imalı bir bakış attı." İlginizi çekti bakıyorum da komutanım?"

Cevap olarak kafasına sert bir şaplak geçirdim." Saçmalama o kadar abarta abarta anlatınca merak ettim sadece." Bir an durdum." Gerçekten yakışıklımı bu adam bu kadar?"

Cevap ise Ayladan geliyordu." Yakışıklı kavramı bu adama az kalır komutanım. Bu adam yakışıklık kavramını yıkar baştan kelime yaratır o cinsten."

Esma da katıldı." Uzaktan adamı bir gördüm. Buz olsam erirdim. Aynı size benziyor komutanım. Sert , sinirli , çatık kaşları ve ciddi yüz ifadesi buna rağmen adam ateş o derece."

Metin imalı haline devam etti." Komutanım sevgili olsanız çok yakışırsınız aslında."

Ve kafasına yeni bir şaplak daha." Saçmalama lan. Koca kartal timinin en iyi askeri kalkacak buralara gelecek ve o kadar yakışıklı adam bana aşık olacak? Gülerim sadece buna." Güldüm de. " Adam ile karşılaşsak bile esir düşerim beni kurtarır anca öyle karşılaşırız ve kesinlikle en rezil halimi görür. Anında tanımadan da soğur benden. Hem kendiniz diyorsunuz adam kimseye pas vermiyormuş bana mı pas verecek? Boş hayal kurmayın."

Ayla koluma girdi. Anında kollumu çektim. Aldırmadı konuştu." Komutanım kabul edin sizinde ilginizi çekti. Normalde erkek konuları olunca sinir küpü oluyorsunuz ama Murat Karasu olunca normal tepki veriyorsunuz."

Ters bir bakış atmaya çalışıyordum." Saçmalamayın ya. Normal bir adam işte ne diye şey yapıyım. Allah sahibine bağışlasın. "

Ve Metin." Yani size."

" Ulan Metin vururum seni!" Durdum bir kaç saniye." Gerçekten görevde o dediğinizi yapmış mı ?" Hepsi aynı anda kafalarını salladılar." Ya askeriye peşinde olacak kadar yakışıklı ha?" Buna da kafa salladılar. " Ve heybetli, kartal timinde." Ve yine kafalar sallandı.

" Kartal timinde hepsi yakışıklı hele Murat ve Sercan ateş ediyor." Dedi Ayla.

" Sercan , Thor'a benziyor adam." Dedi Esma.

" Derya çok şanslı. Ben öyle bir timde tek kız olacağım yemin ederim hepsine aşık olurdum özellikle Murat Karasu." Dedi Ayla.

" Adam iyide çok sinirli ve ciddi. Adamın güldüğünü doğru düzgün gören yok." Dedi Esma.

Metin araya giriyor." Komutanım bu adam sizin gerçekten kopyanız. Siz manyak o manyak vala harika olurdunuz."

" Lan sus! Aynı kutuplar birbirini iter. Ben vururdum o adamı. Hem o adamın anlatığınıza göre yanına daha çıtı pıtı, minoş , tatlı ve sakin kız gider. Öbür türlü denge sağlanamaz."

Metin dibime yaklaştı." Kader belki bir araya getirir sizi."

" Metin kapat şu çeneni! Adamda kollarını açmış beni bekliyordu zaten. Kesin sesinizi de işinize bakın." Önde yürüdüm bir anda durdum." Bu Murat Karasu gerçekten yakışıklı mı?"

Metin imaya devam etti." Ben bile erkek halimle düştüm siz düşünün artık." Derin bir nefes aldı." Adam düşmanın korkulu rüyası hele işkence yöntemleri harikaymış. Bir defa olsun o adam ile göreve çıkmak çok isterdim."

Bu anı hatırlamıyordum. Bakışlarım Murat'a döndü dudakları yukarıya kıvrılmış bana bakıyordu. Rezillik. Daha adamı görmeden ilgimi çekmiş nasıl aşık olmayım ben bu adama? Ve lanet gelsin ki haklılardı çok yakışıklıydı lanet herif hemde çok. Askeriyeye geldiğim ilk günden beri kızlar resmen adamın dibine düşüyordu artık pek yapmıyorlardı çünkü ben vardım artık. Yaparlarsa vururum hepsini.

Ve bir detay daha. Önceden nasıl tanışmamız gerektiğini evrene mesaj olarak göndermişim resmen tek tutmayan noktası benden soğumamış , aşık olmuştu. O rezil halime aşık olmuştu. Farkında bile olmadan adam ile nasıl tanışmam gerektiğini evrene haber vermişim. Keşke başka bir şekilde söyleseydim.

Yıllarca aynı adam tarafından eğitilip bir kez bile karşılaşmamıştık. O kadar operasyona, göreve katılıp karşılaşmadık. Askeriyede sürekli kartal timi ve Murat'ın lafı geçmiş karşılaşmamıştık. Hayat bizi esir düştüğümde bir araya getirmişti.

Hayat gerçekten çok ilginç bir yerdi.

Başka bir video.

Metin ve Osman vardı.

Osman dertli bir bakış attı." Deniz komutanım göttüne sıkacak kardeşim."

Metin gülerek baktı." Kardeşim bu kısmı görünce devamını bile izlemez." Ellini kaldırdı." Videoyu attıktan sonra izin alacağım bulamaz beni."

" Evini biliyor ama. "Dedi Osman akıllı bir cevap vererek.

" Polis koruması alacağım oğlum. Deniz komutanım tarafından ölmeye niyetim yok."

" Polis koruması işe yaramaz. Seni izole altına almaları lazım anca öyle kurtulursun Deniz komutanımdan." Dedi Osman.

Metin ise güldü." Koymazsam içimde kalırdı ama ilk defa bir erkek Deniz komutanımın ilgisini çekti. Erkek konusu açılınca sinir küpüne dönen kadın konu Murat Karasu olunca nasıl merak etti ."

Osmanlı dertli başını tekrar salladı." İnşallah bu çektiğini videoya koymazsın."

" Koyacağım zaten Murat Karasu kısmını görünce devamını bile izlemez. Şuan her yerde beni arıyordur." Metin bir an durdu." Oğlum polis koruması az olur. Özel harekatları kapıya yığmam gerekecek yoksa Deniz komutanımdan kurtulamam." Metin bir daha durdu. Yüzüne korku oturdu." Vazgeçtim gardaş. Ben direkt videoyu atıp tayinimi isteyip kaçıp gidiyim buralardan. Deniz komutanım ağzıma harbi sıçar."

Osman güldü bu sefer." Sıçsa iyi neler yapabileceğini ben bile tahmin edemiyorum. Sen en iyisi ülkeyi terk et gardaş hatta dünyayı bile yoksa kurtulmazsın ellinden."

Doğruydu. Eğer hala yaşıyor olsalardı Metinin canını okumuş olurdum. Beni iyi tanığı halde bu kısmı koyması büyük cesareti ama ne yaparsın boku ile oynamayı seviyordu Metin.

Şuan ise buruk bir duygu ile bakıyordum ekrana. Keşke yaşasaydınız da kızmak bir kenara kalırdı. Keşke şehit düşmeseydiniz Ötüken timi.

Başka bir video.

Tayfun abi konuşuyordu." Deniz sen nasıl bir erkek istiyorsun ediyorsun?"

Hafif tebessüm ettim." Vala abi şöyle siyah saç , kahve gözlü, geniş omuzlar , heybetli, sert çene hatları. Ve asker olursa tadından yenmez varya. Dışarıya sert bana yumuşak." İçli bir nefes aldım." Yanında kız çocuğu olmak isteyeceğim bir adam isterdim ama bunlar boş hayal."

Yıllar önce tarif ettiğim adam bile Murat'ı. Farkında bile olmadan evrene o kadar çok mesaj göndermişim ki. Murat ise ellerini cebine atmış. Bak sen şuna bakışını atıyordu şuan bana. Harbi rezillik.

Osman merakla baktı." Adamın hayalini bile kurarken gözleriniz parlıyor birde gerçek olsa neler olurdu komutanım."

" Osman!"

" Sustum komutanım." Dedi anında.

Başka bir video.

Ben vardım. Güldüğüm nadir anların videoları ekranda oynuyordu. Arkada hafif bir müzik ve Metinin sesi.

" Komutanımım içimizde en güçlü olan kişiydi. Acısını belli etmez. İçinde yaşardı. Az güllerdi ,hep ciddi dururdu. Göz yaşlarını içine akıtırdı. Görevlerde ilk o hazır olurdu . En önde o giderdi. Biliyor musunuz komutanım? Siz sevginizi belli edemezsiniz ama bizi hep sevdiğinizi bilirdik. Üzerimizi uyurken örter, görevlerde hep bizi korurdunuz, yemeğiniz az olduğu halde aç kalmayalım diye bize verirdiniz. Yaranız olduğu halde ilk bizim yaramıza koşardınız. En zor görevleri siz alırdınız. Bir elliniz hep üzerimizde olurdu. Derdimiz olur bir anda çözülürdü o kişi sizdiniz. Hepimiz bunu biliyor ama söylemiyorduk. Siz sadece bir komutan değil. Anne , abla , kız kardeş ve nicesi oldunuz bize komutanım. Ötüken timinin göz bebeği. Bugün özel bir gün çünkü bugün Doğum gününüz. İyi ki doğdun Deniz Özal."

Ne? Ne ? Ne?

Bugün benim doğum günümü? Neden aylar öncesinden böyle bir video yapmışlardı? Doğum günlerimi asla kutlamazdım onlarda kutlamazdı zaten neden kutlamıştılar şimdi? Neden video bırakmışlardı? Sanki şehit düşeceklerini önceden hissetmişti hepsi.

Arka arkaya çocuk videoları çıktı.

"İyi ki doğdun Deniz ablam." Dedi on yaşında kız çocuğu neşeyle.

"Deniz ablam seni çok seviyorum iyiki doğdun." Ekrana kocaman bir öpücük kondurdu başka kız çocuğu.

Saçlarını savura savura koştu başka kız çocuğu." Deniz ablam doğmuş iyi ki doğmuş." Gülerek ekrana baktı." Özledim seni Deniz abla gel artık."

İki erkek çocuğu takla atıp ekrana yaklaştı. Ellerini birbirinin omuzlarına attılar." Deniz ablam doğmuş bugün be iyiki doğdun ablam. Seni çok seviyoruz."

Yaşlı bir nine." Kuzum iyi ki doğdun. Nice yaşların olsun. Ömrün uzun olsun."

Okulun önünde yirmiye yakın çocuk aynı anda bağırdı." İyi ki doğdun Deniz ablam. Seni çok seviyoruz çokkkkk."

" Denizcik doğmuş." Koşarak kız çocuğu yurdun içinde koşuyordu." Kalkın Deniz ablamın doğum günü bugün kalkın." Kapılar bir bir açılıyordu. Hepsi şaşkın ve heyecan ile bakıyorlardı." Deniz ablamın doğum günü hediye yapalım gelince mutlu olsun. Kalkın Deniz ablam doğmuş bugün."

Yurtlara gitmeyi severdim. Burası da önceden görev yaptığım bir şehrin yurduydu. Kimsesizin halinden en iyi kimsesiz anlardı. Çocuklar beni severdi bende onları tabi ki.

Ekrana beş yaşında bir kız çocuğu geldi. Ellinde küçük bir hediye paketi vardı. Kendi elleriyle hazırladığı belli oluyordu.

" Sana hediye yaptım Deniz ablam. Çok özledim seni iyiki doğdun yanıma gel olur mu?" Sevimli bir bakış attı ekrana. Ellini öpüp kameraya koydu." Öpüyorum seni."

" Deniz ablam iyi ki doğdun." Dedi erkek çocuğu.

"İyiki iyiki. "Dedi iki kız çocuğu koşarak.

" İyi ki doğdun Deniz komutanım." Dedi yaşlı bir amca.

Tüm askerler aynı anda bağırdı." İyi ki doğdunuz Deniz komutanım."

Bir çoban kollarını iki yana açmış arkasında duran dağlara dönüp bağırdı." Duyun dağlar Deniz komutanım doğmuş bugün."

" İyi ki doğdun Deniz Özal." Dedi bir abla.

"İyi ki doğdun harika kadın." Dedi asker kadın.

" İyi ki doğdun gülüşü güzel kadın." Dedi on beş yaşında erkek çocuğu.

" İyi ki doğdun umudumuz." Dedi başka bir çocuk.

Köyün muhtarı kocaman gülümsedi." İyi ki doğdun komutan kızım."

Arkasında köylüler vardı. Hepsi aynı anda konuştu." İyi ki doğdun Deniz komutan."

" İyi ki doğdun asker ablam." Dedi genç bir kız.

Hepsi neşeyle ve bağırarak söylüyordu. Hayatımda bu kadar insan olduğunu tahmin dahi etmezdim. Hepsini tanıyordum. Hepsi ile konuşmuş beraber oturmuştum. Bazılarını görevlerde kurtarmış bazılarını köylerde tanımış bazılarını başka yerlerde. Ve beni sahiplenmişlerdi. Abla değil ablam. Komutan değil komutanım. Bu kadar sevildiğimi bilmezdim. İnsanlara o kadar mesafeler koyduğum halde benimsemişlerdi beni.

Video bitti sandım ama hayır devam etti bir bir yeni insanlar çıktı.

" İyi ki doğdun güzel ablam. "

" İyi ki doğdun canım Deniz ablam."

Çömezler sıraya geçmiş yüksek sesle bağırdılar." Canımıza okuyan canım komutanımız iyi ki doğdunuz."

Ve bir anda tüm sesler tek bir lafı aynı anda söyledi.

İyi ki doğdun Deniz Özal. Seni seviyoruz.

Başka bir video.

Tüm Ötüken timi bir arada bulunuyordu. Tayfun abi buruk baktı. "Biliyoruz doğum günün olduğunu bile unuttun ama biz unutmadık. Bugün senin için sıradan bir gün ve acılı çünkü bugün tam beş şehit verdik ve sen böyle bir günde doğum günü kutlamazsın ama bugün kutla olur mu?"

Rica ediyordu bana. Bugün yani tam doğum günümde beş asker şehit düşmüştü. Böyle bir günde doğum günü felan kutlayamazdım. Normalde de kutlamam.

Osman atladı lafa." Şimdi diyorsunuzdur komutanım. Doğum günüme daha varken neden şimdiden doğum günü videosu yaptınız diye?" Devam edemedi kafasını öne eğdi.

Atlas devir aldı konuşmayı." Hepimiz bir rüya gördük komutanım hepimiz şehit düşeceğiz bir tek siz yaşayacaksınız o yüzden hiç olmazsa sizi mutlu etmek istedik. Bir kere olsun doğum gününüzü kutlamak istedik."

Serdar devam etti konuşmayı." Komutanım aşık olun ve anne olun. Biliyorum anne olmak istemiyorsunuz ama annelik size çok yakışır komutanım."

Kendimi sevmiyorum dedim.

" Kendini sev." Dedi Tayfun abi.

Nefret ediyorum kendimde dedim .

" Nefret etme." Dedi Atlas.

Gülmek saçma dedim .

" Gül yakışıyor sana." Dedi Osman

Anne olamam dedim .

" Annelik en çok size yakışır." Dedi Ayla.

Aşık olmam dedim .

" Aşık olun." Dedi Esma.

Sevgim zarar dedim.

" Sevginiz ilaç." Dedi Metin.

Tayfun abi devam etti." Deniz belki belli etmedik ama biz seni sevdik. Sen Ötüken timinin göz bebeğisin."

" Komutanım siz çok mesafeli ve uzak dursanızda biz sizi sevdik." Dedi Metin ağlamaklı bir sesle. Sonra ise gerçekten ağlamaya başladı.

Tayfun abi ellerini önde birleştirdi kafasını öne eğdi." Time katıldığında daha yirmi dört yaşındaydın. Resmen beraber büyüdük şimdi ise yirmi dokuz yaşına gireceksin." Durdu derin bir nefes aldı." Kocaman kadın oldun ama artık bizsiz devam edeceksin. Hepimiz aynı gecede rüya gördük sana sorduğumuzda rüya görmedim abi demiştin. Deme ki sen yaşayacaksın Deniz. Sen hep yaşa kız kardeşim."

Osman ağlamaklı baktı ekrana." Ne zaman şehit düşeriz bilmiyoruz ama gitmeden son kez olsun sizin doğum gününüzü kutlamak istedik kızmayın bize.Hem belki beraber izleriz videoyu." Yandan Metine baktı ." Metinin ağzına nasıl sıçtığınızı görmek çok isterim."

Metin göz yaşları arasında burnunu sildi." Kıyamaz Deniz komutanım bana ." Hepsinin bakışı Metine döndü. Önce boş boş göz kırpıştırdı sonra ise ekrana baktı." Geri alıyorum lafımı. Kıyar."

"Kıysa iyi parçalarını her bir yandan toplamayalım da." Dedi Atlas gülerek.

Ayla atladı lafa." Deniz komutanım inşallah hayatınızın aşkını bulursunuz. Mutlu olmayı çok hak ediyorsunuz."

Metin imalı bir bakış attı kameraya." Yani Murat Karasu."

Ve hepsi aynı anda Metinin kafasına şaplak geçirdi. Yere kapaklandı." Susana oğlum canını sokakta mı buldun sen?" Diye çıkıştı Atlas.

Kafasına ağır inen darbe ile kapaklandığı yerden kalktı Metin. "Ne ya? Çok yakışırlar."

Bir şaplak daha attı Tayfun abi." Sussana oğlum! Canını düşün az."

Omzunu indirip kaldırdı Metin." Kafaya koydum gardaşlar bu ikisi arasını yaparım ben. Şimdiden dua etmeye başladım bile. Hem fena mı ? Kartal timinden damadımız olacak."

Ayla kocaman kahkaha attı." Yalnız Deniz komutanım adamın bir yerlerine sıkma ihtimali çok yüksek. Bir haftadır askeriyede tek konuşulan konu Kartal timi ve Murat Karasu. Deniz komutanımın sinirleri her bu lafları duyunca depesine geliyor."

Atlas, umutsuz bir bakış attı." Boş hayal kurma Metin. Adamı nerede görecekte ? Nerede aşık olacak ? Deniz komutanım bu hem o kimseye aşık olmaz."

Ayla hâk verdi." Hadi diyelim Murat Karasu aşık oldu. O adamda olmazda neyse oldu diyelim böyle bir ihtimal. Deniz komutanım aşık olmaz."

Onayladı Osman." Deniz komutanım iyi hoşta aşk konularında kalbi taş gibi. Hem o Murat Karasu da kimseye pas veren bir adam değilmiş." Ellerini arkaya geçirip yaslandı." Yani kardeşim boş hayal kurma."

Metin yılmadı." Kader diye bir şey var lan ." Ellini diline götürüp masaya sürdü." Aha buraya yazıyorum ben onların arasını yapacağım."

Tayfun abi ters bir bakış attı." Daha birbirlerini tanımıyorlar bile nasıl olacak o iş?"

Metin altan güldü." O iş bende bir şekilde hallederim. Bir ay sonra tören olacak. Albaydan yalvar yakar izin aldım. Deniz komutanım ile gideceğiz inşallah. Orada kartal timi de olacakmış o zaman ikisini tanıştırırım."

Atlas açık olan ağzını kapatıp hayret dolu bir bakış attı." Adam resmen çöp çatan olmuş."

Ayla yılmış baktı." Ne için video açtık ne konuşuyoruz hadi bitirelim şu videoyu."

Hepsi onayladı ve ciddi hallerine büründüller. Hepsi aynı anda kameraya baktılar, yüzlerinde buruk bir ifade vardı. Aynı anda konuştular." İyi ki doğdun Deniz Özal. Seni çok seviyoruz."

Ve Osman'ın sesi." Murat Karasu kısımlarını videoya koyma."

Metin kocam kahkaha attı." Asıl oraları koyacağım."

Ve hepsi aynı anda." Deniz ağzına sıçacak."

Video burada bitti. Ekran karardı. Olduğum yerde kaldım. Hareket edemedim. Gözler benim üzerimde dururken kalbime acı doldu. Ölmeden bile beni düşünmüşlerdi. Sevgilerini kazanmak için hiçbir şey yapmamıştım. Hep mesafeli , sinirli ve işine odaklı olmuştum ama görüyorum ki farkında olmadan kendimi onlara sevdirmişim. Onlar beni sevmişti. Ben insanlar tarafından sevilmişim hiç farkında olmadan.

Ve onlar bu çektiği son videodan bir hafta sonra saha görevine çıkmış ve bomba atılmıştı. Ötüken timinin hepsi şehit düşmüştü bir tek ben yaşamıştım. Rüyaları gerçek olmuştu. Onlar biliyordu şehit olacaklarını. Buna rağmen göreve çıkmak istemişlerdi. Ötüken timi yirmi dört yaşında girdiğim ilk timim. En alt türbeden en üst rütbeye kadar tırnaklarımı kazıya kazıya gelmiştim. Her başarıma şahit olmuşlardı şimdi ise onlar yok ve ben bir başarıya daha adım attım.

Önce dağda doğdum dört yaşına kadar dağlarda yaşadım. Daha sonra sekiz yaşıma kadar annem ile ıssız bir yerde bir evde yaşamak zorunda kaldım. Sekiz yaşından sonra hayatımın en zorlu dönemi başladı ta on üç yaşına kadar. Oradan yurt on sekiz yaşına kadar ve ondan sonra kara harp okulu. Yirmi iki yaşında mezun olduğum okuldan sonra. İki yıllık masa başı işlerden ve basit görevlerden sonra Ötüken timine giriyorsun dediler ve saha görevlerim başladı. Yirmi sekiz yaşında Kartal timi ve şimdi yirmi dokuz yaşım kaplan timinin komutanı.

Hayatımız zor günleri oldu. Olmadı diyemem ama bazı günler daha acıdır. Ötüken timinin şehit olduğu gün acı günlerden biriydi benim için. Tam tamına on iki şehit. Vatan için ölen on iki asker. Kimi anne , baba , abi , kardeş, eş, evlat ve daha nicesi. Hepsi şimdi toprağın altında kaldı.

Ölmeden önce ise beni düşünmüşlerdi. Metin resmen kendi elleriyle Murat ve benim bir araya gelmem için herşeyi yapmaya çalışmış. Kader gerçekten bizi bir araya getirdi. Farkında olmadan Metin zaten bu işin olması için önceden çalışmalara başlamış bile.

Hayat gerçekten garip yerdi. Kader farkında bile olmadan ilmek ilmek örmüştü geleceğimi. Ta önceden Murat Karasu ismi ile tanıştırmış ve isimlerimiz yan yana geçmişti. Kartal timini duymuş hayran kalmıştım. Ve Kader onlar ile beni bir araya getirdi.

Kader çok önceden bizi yazmıştı zaten.

Murat'ın şaşkın sesi geldi." Bugün doğum günün mü senin?"

Kararmış ekrana bakmaya devam ettim. Sessim düz çıktı." Ayın kaçı bugün?"

Bir asker cevap verdi." On Ekim."

Doğum günüm bugün. Ben doğdum bugün. Bir mağarada doğdum. İki teröristin çocuğu doğmuştu bugün. Gözler bana bakarken usulca kafamı salladım.

Bir bir bir askerler iyi ki doğdun diyordu bana.

" Önemli bir gün değil bugün. Sıradan günlerden farkıda yok." Dedim kararmış ekrana bakarken. İçime oturan acı büyüdü. Bugün benim için önemi yoktu. Sadece bir yaş daha büyüdüm. Bir yaş daha yaşlandım. Yirmi sekiz yıl bitip yirmi dokuzuncu yıla girdim. Doğum günlerini sevmem kutlamamda. İki hain insanın hatası yüzünden doğduğum bir günü neden kutlayım ki ? Gereksiz. Hiç bir zaman kutlamadım bu günden sonra da kutlamayacağım.

Ama teşekürler Ötüken timi.

Sizi bende sevdim. Kalbimde her daim olacaksınız.

Kararmış ekrandan zorla çektim gözlerimi. " Komutanım izniniz olursa çıkmak isterim." Daha fazla durabileceğimi düşünmüyordum. Gizli saklı bir köşeye geçip bir tur ağlamam gerek. Ötüken timine.

Binbaşı Zekeriya buruk baktı bana ." Doğum gününü kutlamayacak mısın?"

" Hayır. Şehidimiz var bizim daha tazecik. Böyle bir günde doğum günü kutlayacak halim yok komutanım." Diğer askerlere baktım. Sesim tehditkar çıktı." Hiç biriniz de doğum günün kutlu olsun diye yanıma gelmeyin. Canınıza okurum." Sıradan bir günü abartmaya gerek yoktu. Helede daha Yavuz abinin ölümü sıcaken gerek yoktu. Yavuz abi ölmemiş olsada kutlamazdım. Dünyaya bir adet Deniz gelmiş. Abartılacak bir yönü yoktu.

Binbaşı kafasını salladı." Timin dışardan seni bekliyor."

Selamımı verip kürsüden indim. Ön tarafı geçerken. Rahmi albayın sessi geldi." İyi ki doğmuşsun Deniz kızım." Keşke senin kızın olsaydım. Keşke.

Bazı anlar sadece keşkelerde kalır.

Tören salonundan çıkıp kendimi dışarıya attım. Genzime dolan sızı daha da büyüdü. Ne diye böyle bir şey yaptınız be Ötüken timi? Ne diye bana hatırlatınız? Videoyu görmesem doğum günüm olduğunu bile bilmezdim. Sıradan bir gün sayar geçerim tabi banka hesaplarım ve Facebook hesabım hatırlatırdı bana ama önemsemezdim.

Duygusallığı bir kenara bırakmaya çalıştım zira tam tanıma karşımda sekiz asker sıraya geçmiş beni bekliyorlardı.

En önde Selim çıktı." Dikkat!" Demek oda kaplan timindeydi.

Omuzlarımı dik konuma getirdim. Adımlarım kendinden emin ve sert oldu. Ellerini alınlarına götürüp beni beklemeye başladılar. Tam önlerine geldiğimde ellerimi arkada birleştirip hepsini tek tek süzdüm. Tanıdık bir isim daha vardı. İbrahim. Demek oda bu timdeydi. Tanıdık simaların olması iyiydi. Diğerlerini de tanıyordum ama oturup konuşmuşluğum yoktu. Hepsi tazecik ve gençti. Vatan uğruna yetiştirilip gönderilmişlerdi.

" Nasılsın asker?" Dedim.

Aynı anda." Sağol."

Başımı usulca salladım." Sizde sağ olun. Şimdi rahata beni dinleyin." Ellerini yanlara sabitlediler. Tüm gözler bana bakıyordu. " Bundan sonra beraberiz. Beni diğer komutanlar ile sakın karıştırmayın. Bundan sonra her gün talimler yapılacak saat altıda. İşten kaçmak , boş laf konuşmak yok. Maddem buraya geldiniz benim emrimin altına verildiniz. Buna göre yetiştireceğim sizi. İyi asker istemiyorum çok daha iyisi istiyorum. İçinizde ki güç yeterli değil daha fazla potansiyel olduğunu biliyorum hepinizde." Sağa sola doğru yavaş adımlarla yürüdüm. Pür dikkat beni dinliyorlardı." Saygısızlığa tahammülüm yoktur. Tembel adam sevmem. Görevlerde ve operasyonlarda ciddiyet isterim. Bu yolda şehit istemem. Ölüm hepiniz için en son ihtimal olacak. Vatanınız için son damlanıza kadar savaşacaksınız."

Aynı anda." Emredersiniz komutanım."

Devam ettim." Komutan ve asker ilişkisini her daim koruyacağız ama beni sadece komutan olarak değil bir abla olarak da görün. Bir derdiniz sıkıntınız olursa hiç çekinmeden gelin yanıma. Albaydan önce benim yanıma gelin baktık çözemiyoruz sorunu beraber albayın yanına gideriz. Dediğim gibi abla olarak da görün. Görevlerde fikirlerinize her daim açığım. Kaplan timi hepiniz gençsiniz , hepinizin yada çoğunuzun ilk timi olduğuna eminim bu yüzden korkularınız var , endişeleriniz var anlıyorum. Belki bazılarınız daha saha görevine bile çıkmadı ama rahat olun en iyi şekilde yetiştireceğim sizi. Siz bana itimat edin ki bende size itimat ediyim. Anlaşıldı mı asker?"

Ve aynı anda." Emredersiniz komutanım."

Yerimde durdum. Tap tazecik gençlere baktım. Benim geçtiğim yollardan şimdi onlar geçiyordu. En iyi şekilde eğitmek düşer bana da. Bir komutan sadece vatan için çabalamaz çoğu zaman arkasından vatanı koruyacak asker yetiştirmek zorunda. Vatanı emanet edecek askere ihtiyacımız var. Karşımda duran sekiz genç bizden sonra vatanı koruyacak emanete sahip çıkacaktı. " Şimdi dinlenin yarından itibaren çalışmalara başlayacağız. Ve sakın kaçmayı düşünmeyin canınıza okurum."

Adının Alişan olduğunu bildiğim çocuk konuştu." Komutanım ilk günden canımıza okumazsınız dimi?" Sessinde bir tık korku ve endişe vardı.

Bu soruya Davut cevap verdi." Okumak mı? Destan yazacak komutanım."

Nasıl da biliyorlar beni. İyi iyi. Vatana evlat yetiştiriyoruz tabi ki de acımayacağım." Yarın görürsün Alişan." Çömezlerden öğrenirlerdi artık. " Şimdi dağılabilirsiniz."

Başlarını sallayıp uzaklaştılar. Yanımda İbrahim ve Selim bitti. İbrahim sevimli sevimli yüzüme baktı." Komutanım sizin emriniz altında olmak onur benim için."

" İbrahim inşallah Meral ile barışmadın?"

Sevimli bakışları dağılıp altan bir bakış attı." Şey aslında komutanım barışmadık ama konuşuyoruz."

Sen akılanmazsın bakışımı attım. Gülümsedi sadece. Selime döndüm." Selim sende bundan sonra sabahları kartal timinin binasında boş boş goy goy yapmayacaksın. Simidini , poğaçanı bırak sonra işinin başına geç."

" Emredersiniz komutanım." Dedi anında.

Ellerimi arkada birleştirip gök yüzüne baktım. Derin bir nefes çektim içime." Bugün güzel bir gün oluyor ha?"

" Komutanım akşam yemek dağıtılacak sizde olacak mısınız?" Dedi Selim.

Merakla baktım." Ne yemeği?"

" Yavuz komutanım için yemek dağıtacak Kartal timi." Dedi üzgün bir sesle.

Demek kartal timi boş durmuyor. Yavuz abi için herşeyi yapıyorlardı. Öyle bir adamada bu yakışırdı zaten. Yemeğe katılsam bile yemek yiyemezdim malum Murat ilede ayrıldım artık yemekleri yiyip önüme iteleyecek kimse yoktu. Güvensizlik yine baş köşeye kurulmuştu. Eski düzenden devam etmek zorundayım." Bakarız Selim hadi sizde gidin." Selamlarını verip uzaklaştılar. Telefonuma gelen bildirim ile telefonumu çıkardım.

Asya'nın işi tamam.

İşte beklediğim cevap. Amcam çok üzülmüştür. Ne büyük kayıp ama biricik sağ kolu. Artık işleri daha da zor bir hale gelecekti. Buda işime gelirdi. Ne kadar güçsüz olursa o kadar iyiydi.

Yeni bir bildirim daha geldi.

Sırada ki hedef?

Mesaj yazmaya koyuldum.

Beklemede kal haber edeceğim. İstediğim dosya hazır mı?

 

 

Hazır 😉

Göz devirdim.

Hala mı emoji?

 

Tabiii, vazgeçmem 🫠

Bunada göz devirdim

Yaşlılardan farkın yok.

 

Boş ver bunu da akşam kafes dövüşü ne dersin?

Hayır, canım istemiyor.

 

Yaşlanmışsın Özal.

Senin kadar değil Şahin.

 

🤣 Saçmalama istersen senden hala gencim. Neyse kaçıyorum işlerim var.

Ne işi?

 

Sevişmem gerek. Hormonlarım senin gibi kurumadı.

Yüzümü buruşturdum.

İğrençsin Şahin. Sevişeceğini ne diye bana söylüyorsun?

 

Video atmamı ister misin?

Sakın Şahin!!!!

 

Bu seferki inanılmaz Özal. Aşırı zevke geliyorum. Görmeni isterdim.

Git terapi al.

 

Aldım.

Sonuç?

 

Psikologum ile de yattım.

Cevap yazmadım.

 

O cevap yazdı.

 

Sövmeeeee ve o gözlerini devirme.

Devirmedim.

Devirdim.

 

Devirdin.

Şahin defol git başımdan.

 

Çoookk kibarız çokkk.

Sana çekmişim.

 

🤣Bana benzesen neler olur neler.

Gerçekten defol Şahin.

 

Öptüm seni. Görüşürüz.

Mümkünse görüşmeyelim.

Mesajı beğendi sadece. Beş dakika sonra yeni bir mesaj daha.

 

İyi ki doğdun Özal. Dünyanın başına gelmiş en büyük belasın.

Senin gibi.

Gülen emoji ve mesajı beğendi. Kesinlikle ruhsal sorunları var. Başka açıklaması olamaz. Akılı adam beni bulmaz diyorum.

Ve iç sesim." Sen normal olsan normal insanda seni bulur."

Bak haklısın iç ses o zaman seni de çekmek zorunda kalmazdım. Normal gülük gülüstanlık bir iç sesim olurdu. Bazen normal iç sese sahip olan insanları kıskanıyorum.

Durmadı çirkef." Kurban ol be sen bana."

Sen bana kurban ol. Neyse senin ile tartışamayacağım işlerimiz var. Biraz iş yapalım ki kafamızı dağıtalım. Yoksa gerçekten kafama sıkmama on beş saniye falan.

 

********

" Hızlan kaldırın güzel popolarınızı."

Tüm çömezler yılmış bir bakış attı. Binbaşı eğitimlerini bana ve Murat'a vermişti. Binbaşı Zekeriya kesinlikle çömezlerin can çekişmesinden zevk alıyordu yoksa eğitimlerine bize yazmasının başka açıklaması olamazdı. Gariplerim bir ben bir de Murat'ın gazabına uğruyordu.

Düşen iki askerin yanına gittim." Daha sıkı tut arkadaşını. Sen sadece kendi canın ile sorumlu değilsin." Diğerlerine baktım. Terden götlerine kadar terlemişlerdi. " Tek başınıza savaşmıyorsunuz. Tek kendi canınız ile sorumlu değilsiniz yanınızda bulunan silah arkadaşınız da sizin sorumluluğunuz altında. Canınızı düşünürken yanınızda ki kişilerin canınıda düşüneceksiniz." Yerde yatan askere kalkması için işarete bulundum." Şimdi kalk ve arkadaşını sıkı sıkıya taşı. Sen düşersen arkadaşında düşer. Haydi!"

Kafasını zorla sallayıp arkadaşını sıkı sıkıya tuttup kaldırdı. Sırtına daha iyi sabitledi koşmaya devam etti. Yaralı taşıma talimi yaptırıyordum. Sadece silah ve dövüş öğrenmek yetmezdi.

Yanda mekik çeken askerlere baktım. Yorulmuşlardı hem de çok yorulmuşlardı. Normaldi iki saattir aralıksız mekik çekiyorlardı. Kıyamam. Kıyardım.

" Yoruldunuz mu bal börekleri?" Sessim yumuşak ve şefkat dolu çıktı.

" Yorulduk komutanım." Dedi en başta bulunan asker. Bir yandan da malum yerinden nefes verdi.

" Düşman yorulmuyor ama." Bağırdım." Haydi devam!"

Koşu yapan bir asker bağırdı bana." Komutanım beş dakika olsun dinlenelim ne olur?" Yalvarma, çaresizlik ve daha nicesi.

Umurumda mı? Tabi ki umurumda ama vatan korumak için ter dökmek gerekir. O yüzden şuan umrumda değil." Düşmanın peşinde koşarken de öyle dersin ha balı börek? Beş dakika dur , dinlenelim sonra koşarsın dersin." Sinirle bağırdım." Devam edin. Haydi!"

Ayaklarını yerlerde sürte sürte koşmaya devam ettiler. Bir yandan da sızlandılar. Şimdi bu yaptığımı anlamayacaklar. Rahmi albay eğitirken bende anlamazdım ta ki ne zaman asker oldum , saha görevlerine çıktım o zaman anladım. Rahmi albayın eğitiği gibi eğitmiyordum bile Rahmi albay gibi eğitim versem ölürdü hepsi. Rahmi albay ne kadar iyi bir baba olsada acımasız bir komutandı. Asla acımazdı. Tüm gün canımı çıkartır. Söver sayar , kızar ve her daim sinirli olurdu ta ki eğitim bittiği anda sevgi dolu baba rollüne dönerdi. Gerçekten adamın içinde iki kişi vardı. Bir baba birde komutan.

Şınav çeken askerlerin yanına yaklaştım. Kocaman yutkunma sesleri geldi. Etraflarında yavaş yavaş döndüm. Hepsinin duyacağı şekilde konuştum." Siz güçlü olmalısınız. Siz güçsüz olursanız Vatan düşer. Bunu düşünün ne için savaştığınızı kimler için burada olduğunuzu düşünün." Sattimi kontrol ettim. Üç saat geçmişti bile." On dakika dinlenme." Sanki hepsi bunu bekliyormuş gibi mekik çekenler yere bıraktı kendilerini. Koşu yapanlar oldukları yere devrildi. Şınav çekenler oldukları yere bıraktı bedenlerini. Yaralı taşıma eğitimi yapan askerler, arkadaşlarını adeta yere savurup bedenlerini yere bıraktı. Yanda duran askerlere başım ile işarete bulununca hazırda tuttukları sulları askerlere dağıtılar. Kana kana içti hepsi.

Kenara geçtim. Bazen gerçekten çok üzerilerine gittiğimi düşünüyorum sonra duruyorum ve daha da üzerlerine gitmeliyim diyorum. Konunun ucunda vatan vardı. Şimdi ben acırsam ilerde düşman acımazdı. Vatana yeteri kadar şehit veriyorduk daha fazla vermemek için bunu yapmak zorundayım. Bir tarafım kıyamıyor hiç birine ama çok gençler bu yaşta şehit olmalarını istemiyorum. En iyi şekilde eğitmeliyim ki ilerde bana teşekkür etsinler.

Bir an durdum. Lan bunlar bana sövüyor olabilir mi? Yoksa başıma bu kadar bela gelmesinin başka açıklaması olamaz. " Lan siz bana bedua yada sövüyor musunuz?"

Birbirlerine bakıp göz kırpıştılar. Mekik çekenlerden biri cevap verdi." Yok komutanım da annem biraz size kızıyor olabilir." Anneler evlatlarına kıyamıyor anlaşılan. Eh yapacak bir şey yok analar. Vatan için yürekleriniz yanmasın diye. Bir ömür tek bir fotoğraf karesine bakmayın, mezar başlarında beklemeyin diye.

Yere yatmış nefes nefese başka bir asker konuştu." Komutanım siz manas destanını bilir misiniz?"

" Biliyorum, Dünya'nın en uzun destanı."

Onayladı." He işte komutanım siz onuda geçtiniz. Üzerimizden destan yazıyorsunuz." Ellerini iki yana açtı." Çömezler ile eğitim destanı."

Başım dik konuma geldi. Hafifçe gülümsedim." Demek ki az yazmışım asker."

Anında korkuyla kalktı." Komutanım acıyın. Allah rızası için demedim bir şey."

Başka bir asker konuştu." Hani komutanım videoda bir asker gece rüya olduğunu anlamadım mekik çektim diyor ya."

Sabah ki Ötüken timinin bıraktığı videodan bahsediyordu. Merakla sordum." Eeee asker?"

" Ben o durumu yaşamış olabilirim. Hatta mekik bile az kalır bir ara dışarıya çıkıp koşmuş bile olabilirim." Ciddi söylüyordu. Demeki gerçekten yapmıştı bunu. Ah kıyamam kıyamam.

Buna herkes kocaman bir kahkaha attı. Bu kadar etkimin olması harikaydı kesinlikle." Rüyanızda niye beni görüyorsunuz lan? Gidin sevgilinizi yada sevdiğiniz bir insanı görün." Millet rüyasında ne görür bunlar ne görür.

Askerden biri sıkıntılı bir nefes verdi." Görüyorum komutanım. Sevgilim ile bir bankta oturuyorduk." Durdu ve yutkundu." Sonra bir anda siz geldiniz. Ne boş boş oturuyorsun lan kalk vatan için çalış dediniz. Yani komutanım sevdiğimiz birini görünce bile siz bittiyorsunuz başımızda."

Bunada herkes kocaman kahkaha attı. Gerçekten inanılmaz bir etkim var. Hafif bir yalan kızgınlıkla konuştum." Ben o kadar gadar mıyım lan?"

Başka bir asker konuştu." Bakın o kadar yapmaz komutanım. Geçen kız arkadaşım ile buluşacağım çepte beş kuruş yok komutanım sağ olsun verdi para." Ellerini çenesinin altına koyup ayaklarını salladı. Sevgi dolu baktı bana." Eğitimlerde acımasız felansınız komutanım da diğer yönlerde bal gibi insansınız."

Başka bir askerde dahil oldu sohbete." Murat komutanım da öyle eğitimde canımıza okuyor ama geçen anneme para göndermem lazım. Para yok birde hanımada para atacağım tak diye on beş bin lira ellime verdi Murat komutanım."

Onayladı diğer asker." Öyle vala lan. Geçen kış üzerime alacak kıyafetim yok , o zamanlar sıkışığım birde. Komutanım bu halimi görünce aldı beni. Baştan aşağıya kadar giydirdi. Şükür şimdi durumu düzeltik ama o iyiliğini asla unutmam."

Arkamdan onun sinirli sesi geldi." Yapılan iyiliği ne diye anlatıyorsun lan? Size bir iyilik yaptıysam bu sizde kalsın demedim mi?" Anında hepsi ayağa kalkıp hazır konuma geçti. Yanımda durduğunda bakışları bir an bana değdi." Bakıyorum da çeneniz açıldığına göre iyi dinlenmişsiniz. Atış alanına marş marş."

Hepsi koşarak atış alanına koştular. Benden de korkuyorlardı ama Murat'an daha fazla korkuyorlardı. Benimle hiç olmazsa sohbet edebiliyorlardı ama Murat ile sohbet etmek pek götleri yemiyordu. Zaten bu sinirli yüz ifadesi ile konuşmak için beş defa düşünmesi gerekiyor insanın.

Talim alanına beraber yürürken sormak istediğim soruyu sordum." Alparslan ve Poyrazı neden dansöz kıyafetleri giydirip dans ettirdiniz komutanım?" Askeriyede dönen tek video buydu. İkisini dansöz kıyafetleri giydirip tüm askeriyenin içinde dans etirmiş resmen. Herkese de büyük bir eğlence çıkmıştı. Sabahtan beri Poyraz ve Alparslan ortalarda yoktu. Ne yaptıklarını merak ediyordum. Ne yaptılar da Murat bu kadar sinirlendi.

Ellerini cebine attı." Boş ver hak ettiler ki öyle yaptım. " Ne yaptılar ise şuan bile sinirleri tepesinde dolaşıyordu. Başka bir konuya girdi." Senin şu Metini çok sevmiş olabilirim."

Ulan Metin! Senin yüzünden adama bir kez daha rezil olduk." Oda seni çok sevmiş anlaşılan." Zaten seviyordu. Askeriyede Murat Karasu diye diye az dolaşmamıştı. Murat Karasu hayranıydı kendileri.

" Belli, demek yakışıklı buluyorsun beni ve merak ettin."

Kafamı ondan olmayan her tarafa çevirdim." Adın o kadar geçince merak ettim sadece başka bir şey değil." Bir anda durdum kolluna sert bir yumruk atacaktım yapamadım. Askeriyede olduğumuz için şuan komutanım konumdaydı." Benden önce seni daha çok merak eden insanlar var." Etrafa göz gezdirdim. Bazı kadınlar aşık aşık süzüyordu benimkini. Sabır." Şuan bakılırsa tek önce ki çalıştığım askeriyede değil burada da hayranın fazla."

Adımları dururken bana döndü." Ne o ? Kıskandın mı?" Eğlenen bir ton vardı sesinde. Bende olsam eğlenirdim ama şuan eğlenen bir konumda değilim.

Kıskanmak şuan az kalırdı ama ona belli edecek değildim." Ne münasebet. Bekar adamsın sonuçta ve..." Ne bakışını attı." Yakışıklısınız sonuçta bakmaları gayet normal." Oyarım hepsinin gözünü.

Gözleri kulaklarıma kaydı. Siktir ya. Yine yalan üstüne yakalandık." Belli." Adımları tekrar hareketlendi." Ve lütfen kimseyi çekip vurma."

Sinirle çıkıştım." Ne vuracağım be?" Ellimin şuan silaha gitmesi de ne kadar kararlı olduğumu gösteriyordu." Beni ilgilendirmez."

Bir anda durup bana döndü." İlgilendirir. Bak Deniz isteyen istediği kadar baksın. Umurumda değil benim gözüm, kalbim bir tek seni bilir senden başka hiç bir kadını değil." Bir adım daha yaklaştı." Dünyada ne kadar kadın varsa." Ellini kalbine koydu." Burada tek bir kadın var oda sensin. Senden başka isimde bilmez burası."

Donup kaldım. Kalp iptal şuan. Dillim yine tutuldu. Kesinlikle ergen aşıklardan farkım yoktu şuan. Resmen adam sayesinde yaşamadığım ergenliğimi yaşıyordum. Önce çocukluğumu saklandığı yerden çıkardı. Sarıp sarmaladı her bir yarasını özenle ilgilenip öptü şimdi ise içimde ukte kalan ergenliği çıkarıyordu.

Dudakları yukarıya kıvrıldı." Kalp iptal şuan galiba." Başımı usulca salladım. Lan ne diye baş sallıyorum ben? Sövme seanslarına devam etmem gerekiyor kesinlikle.

Kendimi toparladım. Başka konuya girdim." Ailen ile düzeltin mi aranı?"

Sıkıntılı bir nefes verdi." Hayır seni kabul edene kadar da düzelmeyecek."

Allah'ım harbi yok et beni ne olur ya." Kafayı mı yediniz komutanım? Ne diye benim yüzümden aileniz ile aranızı bozuyorsunuz?" Ne diye yani? Adamı ailesi ile arası bozulmasın diye ayrıldık.

Başını sağ omzuna doğru yatırdı hafif bir nefes verdi." Sen benim ailem değil misin? Ailemsin . O zaman benim sevdiğimi de kabul etmek zorundalar. Etmiyorlarsa beni de sevmelerinin bir manası yok." Adamda ki inat hayran kalınacak cinstendi. Karadeniz'de herkes böyle inatsa gerçekten başa bela. Ben kendimi inat bilirdim bu adam benden daha inat çıktı.

Cevap vermemi beklemeden silahları ile bekleyen askerlerin yanına vardı. " Silah al!" Anında silahları hepsi aldı." Silah kaldır!" Kaldırdılar." Hedefe dön!" Döndüler." Nişan al!" Sessi alanın içinde yankı yapıyordu. Denileni yaptılar. Hepsini çatık kaşlar ile süzdü. Bir askerin arkasında durdu." Silahını daha sıkı kavra asker. Kollun bacağın kopsa bile silahını bırakmayacaksın!" Ellerini arkada birleştirip hepsinin arkasında ağır ağır yürüdü. Sessi yüksek çıktı." Silahı vücudunuz bir parçası gibi olmalı. Silahınız organınız olarak düşüneceksiniz. Şimdi hepiniz daha sıkı kavrayın." Denileni yaptılar. " Atış serbest."

Aynı anda hepsi atış yaptı. Boynumda asılı dürbün ile hedeflere baktım. " Rezalet. Böyle mi koruyacağız vatanı? Daha iyi atışlar istiyorum. Bizim boşa harcayacağımız bir kurşunumuz dahi yok." Yanlarına yaklaşıp bağırdım." Şimdi nişan alın ve daha iyi attın. Düşünün ki en nefret ettiğiniz insan karşınızda ve ona nefret kusacaksınız ona göre attın. Görelim nefreti beyler ve hanımlar. Hadi!"

Emri Murat verdi." Nişan al!" Bekledi beş saniye. Hazır olduklarından emin olunca emir verdi." Atış serbest!" Silahlar ardı ardına atış yaptı.

Dürbün ile tekrar kontrol ettim. Daha iyiydi ama daha iyi olmalılar. Yetmezdi. " Daha iyisini istiyorum. Vatan koruyacaksınız evde anneniz, bacınız, kardeşiniz kiminiz varsa artık. Gece rahat uyumaları için bu atışları iyi yapmalısınız. "

Murat devam etti." Düşman iyiyse siz daha da iyi olmalısınız. Düşman bizi geçerse ne aileniz nede siz rahat uyuyamazsınız. O yüzden daha iyi atışlar istiyorum." Yüksek sesle tekrar bağırdı." Ne için burada olduğunuzu unutmayın! Şimdi tekrar nişan al!" Bekledi beş saniye. Nişan aldılar." Atış serbest!" Silahlar ardı ardına patladı.

Dürbün ile kontrol ettim. İşte şimdi tam istediğimiz gibiydi." Bu şekilde devam. Haydi! Iska istemiyorum bal börekleri. Anlaşıldı mı?"

Aynı anda bağırdılar." Emredersiniz komutanım."

Murat ile aynı anda bağırdık." Devam!"

Bu adam ile bu kadar benzememiz normal değildi kesinlikle değil. Karşımda erkek halim duruyordu resmen. Demek erkek olsam bu kadar mükemmel olacaktım. Tabi ben onun kadar olur muydum? Bilmiyorum ama erkek halim kesinlikle mükemmel. Resmen kendime aşık olmuşum.

Ve iç ses." Kendini sevmeyen Denizin kendisine benzeyen erkeğe aşık olması şoku."

İç ses seni vururum. Kes be sesini. Allah'ım sabır ver ya. Her şey üst üste geliyordu zaten. Üzerine yeni ilişkiden çıkmışım. Yavuz abi şehit düşmüş, Ötüken timi video bırakmış. Oturup bol bol ağlamaklı bir gün ama burada olmazdı. Eve gidip Sıtkının gülen yüzü karşısında ağlamak daha makuldu.

Gözlerim Murat'a kaydı. Bir askerin yanında diz çökmüş silahı nasıl kullanması gerektiğini gösteriyordu. Yüzüne uzun uzun baktım. Gözlerinin altı çökmüştü ve sürekli derin derin nefesler alıp veriyordu. Yavuz abinin acısını yaşıyordu ama bir yandan da beli etmek istemiyordu. Kaşlarının diğer günlere göre daha çatık olması bu durumu açıklıyordu. Ne yaparsın biz askerler binbaşı Zekeriyanın dediği gibi kan yutup kızılcık şerbeti içtik demek zorunda kalıyorduk.

Murat'an çok bir farkım yoktu. Lakin insan alışmaması gereken bir duruma alışıyordu. Şehitler veriyorduk ve biz buna alışıyorduk. Haber kanalları çoğunu bile söylemiyor , söyledikleri ise kırk saniye ya sürüyor yada sürmüyordu. Canımızın değeri bu kadardı işte. Sorun değildi. Milletimiz huzur içinde yaşasında ha kırk saniye ha bir saniye yada hiç. Önemi yoktu. Bayrak gökyüzünde dalgalansın, Türk adı yaşasın, Vatan var olsun. Benim önemim yok. Bir köşede ölmeye razıydım. Biz bordo bereliler zaten sessiz gelir sessiz giderdik. Kimse bilmez ,görmez , duymazdı. Alışmıştık. Alışmaya da devam edeceğiz.

Vatan var olsun.

Kanımın son damlasına kadar helaldir vatanım için.

 

*******

Ellerim arasında tuttuğum dilek fenerine baktım. Şahin her sene olduğu gibi dilek feneri göndermişti. Bu huyundan asla vazgeçemeyeceğe benziyordu. Lambanın üzerinde duran kağıdı aldım.

Berbat bir güne , berbat bir dilek dile Özal.

 

Şahin.

Gözlerimi devirmeden edemedim. Hala aynı laf sokma, aynı nefret ve öfke. Aramızda ki yıllardır bulunan ilişki her sene daha garip bir noktaya gidiyordu. Gitmeyede devam edeceğe benziyordu.

Dilek feneri ile yere çöktüm. Cebimden çakmağı çıkardım, dilek fenerini hafif içini hava dolamasını sağladım. Çakmak ile yakmam gereken yeri yakıp , yerden kalktım. Ellerim arasında uçmak için bekleyen feneri tutmaya devam ettim. Gözlerimi kapattım her sene dilek dilediğim gibi bu senede diledim. Her sene çocuklarım ile kavuşmayı dilerdim bu sene farklı bir dilek dileyecektim. Yıllardır dilediğim gerçek olmamıştı ama belki bu olurdu. Belki.

Sevdiğim herkes yaşasın.

Ellerim arasında yavaşça bıraktım feneri. Rüzgarın yön vermesi ile sağa doğru uçtu yavaş yavaş gökyüzüne çıktı. Ellerimi cebime atıp izledim sadece. Karanlık gökyüzünü sarı ışıkları ile süsledi.

" Ne diledin?"

Arkamdan sesi gelen Murat'a bakmadım. Beş dakikadır beni izlediğini biliyordum. Gözlerim hala uçan fener üzerinde durdu." Dilek söylenirse gerçek olmaz komutanım." Yanımı kestane kokusu doldurdu. Gözlerimi iki saniye kapatıp derince içime çektim kokusunu. Bu kadar güzel kokmamalıydı. Kendisine çekilmeme sebep oluyordu.

" Dileğini gerçekleştirecek kişi benimdir belki de."

Omuzlarımı indirip kaldırdım." Yıllardır diliyorum bir kez olsun gerçek olmadı şimdi de olacağını zannetmiyorum." Saçma sapan bir rütüeldi benim için. Şahin dilek feneri gönderiyor bende boşta kalacağına yakıyorum işte. Dilek fenerini severdim. Gökyüzünde iki şey süslüyordu bir bayrak , iki dilek feneri. Bayrak hep gökyüzünde dalgalansın. Dilek feneri ise sadece doğum günlerimde. Eskiden her doğum günümde Şahin ile yapardım bu saçma işi ama artık yanımda olmadığı için kendisi dilek feneri gönderiyordu. Ve her sene aynı not.

" Önceden ne dilerdin?" Dedi merakla.

Derin bir nefes almadan yapamadım." Çocuklarımı yanıma getirmek." Olmadı. Rahmi albay yıllardır yapacağını söylemişti ama bu senede yapmadı. Bir tarafım bu yüzden Rahmi albaya kırgındı. Her sene o sene bu sene evlat diye diye yirmi dokuz yaşına geldim. Güçlü bir adamdı istese yapardı ama yapmıyordu. İçimde tuttuğum kırgınlık her sene daha da büyüyordu. Bu gidişle de büyümeye devam edeceğe benziyordu.

" Bu senede mi aynı dileği diledin?"

Hayır diyerek başımı iki yana salladım." Hayır bu sene dileğim farklı ama onunda olması benim ellimde." Kendi dileğim bile benim ellimdeydi. O zaman dilek olmazdı ki bu. Dilekler gerçek olması lazımdı ben yaptıktan sonra ne önemi kalıyordu ki? Saçma sapan işlerdi. Her şeyim olduğu gibi buda saçmaydı.

" Belki de dileğinin gerçek olmasına az kalmıştır."

Buruk baktım." Sanmam. Hayaller kurmayı bırakalı uzun zaman oluyor." Hayal kurmayı bile bilmezdim ki ben. Ne hayal ettiysem hayat tam tersini önüme getirmişti. Hayat bile beni sevmiyordu. Şu koca dünyada herkese bir yer vardı bana ise küçücük mutluluğu çok görüyordu. Hayata da kırgındım. Birazcık olsun beni sevseydi ne olurdu ki? Sevgiyi bu kadar mı hak etmiyorum?

" Hayalle önce inanman gerek Deniz. İnanmadığın hiç bir hayal gerçek olmaz." Bedenini bana doğru çevirdi." Her şey önce inançtan , inanmaktan başlar."

" İnandım zaten ama olmuyor." Gerçekler buydu.

" Demeki doğru inanmıyorsun. Önce hayaline bak ve kendine şunu de ben bunu gerçek kılacak kadar güçlüyüm."

" Bazı hayaler sadece hayal olarak kalmalıdır komutanım. Her hayal gerçek olmayı hak etmez." İyi sandığımız hayaler bizim yıkımımız olabilir. Hayal kurmak güzeldir ama sadece güzeldir. Benim için daha fazlası değil. Hayatın azıcık verdiğine şükreden bir insanım daha fazlasını hayatan istemeyecek kadar mahçup hissediyorum kendimi. Rahmi albayın ilk öğüdü az ile yetinmeyi öğren evlat olmuştu. Haklıydı. Az ile yetinmeyi bilirsen çokun değerini daha iyi anlardın. Ben ise çok' u bir kez olsun görmedim. Azın biraz çoğunu ise değerini daha iyi anlamıştım. Anladım ne oldu geçmiş yine bir yerden çıktı onuda ellimden aldı.

" O zaman senin yerine ben hayal kurarım. Gerçekleştirmek için de herşeyi yaparım."

" Ne hayal kuruyorsun?"

" Evlenmemizi." Aklı fikri bunda. Daha beş aydır tanıdığı bir kadın ile bu kadar evlenmek istemesi normal değildi.

Hafifçe gülümsedim." Senin hayalinde gerçek olmaz komutanım."

" Zamanı geldiğinde, kollarım arasında yatıp beraber bu günler ile dalga geçeceğimizi düşünüyorum." Fazla emindi kendinden.

Kafamı ona çevirdim." Sende fazla hayal kuruyorsun. Gerçek dünyaya dön derim. Gerçekler, hayallerden daha acıdır."

Gülümsedi kafasını sağ omzuna hafif yatırdı." Hayal kurmayı severim Deniz ama en çok neyi severim biliyor musun?"

" Neyi?"

" Hayalleri gerçek yapmayı." Bir adım attıp önüme geldi. Kafamı biraz daha kalırdım." Deniz Özal sende tek neyi sevmiyorum biliyor musun?"

" Neyi?"

Rüzgardan saçlarım savruldu. Önüme gelen tutamları naif bir dokunuş ile kullağımın arkasına verdi." Soy ismini. Deniz Karasu daha yakışır sana."

Deniz Karasu.

" Giriş gelişme bilmeden sonuca koşuyorsunuz. Kitap okumadınız mı hiç?"

" Okudum ama içlerinde bir tek sen ilgimi çektin."

" Murat Karasu dışardan bakan insanlar için anlaşılmayan tek bir cümlesin anlayan için ise bir destan."

Yoğun baktı kahveleri." Kitabın kapağına göre yargılıyor insanlar Deniz. Sen ise içine bakıyorsun bu yüzden ya destanı okumayı hak kazandın."

Bir kaşım usulca havalandı." Ya cümleye takıldıysam?"

Gözleri yüzümü taradı." Öyle olsaydı şuan yanımda sen olmazdın."

" Peki ailen onlar cümlende takılı kaldı mı?"

Gülüşü yavaş yavaş soldu." Hayır , ailem hep cümleyi anladık sandılar ama anlamadılar."

" O gün ailene dediklerin doğru muydu? Yaşadın mı o dediklerini?" Kaç gündür kafamda dönen tek konu buydu. Canı yanmış mıydı? Neler yaşamıştı? Ailesi gerçekten o dediklerini yapmış mıydı? Dışarıdan hiç öyle durmuyordu, durmuyorlardı. Öyle olmamasını isterim. Onun canı yanmasın. Murat'a huzur yakışır.

Yüzü ifadesiz bir hale geldi." Yaşadık bizde bazı şeyler. Aile kavramını çok bilmem Deniz. On Yaşında Rahmi albayın önüne atıldım. Aileme göre ben çekilmez, başını sürekli belaya sokan, soy isimlerine layık davranmıyorum olarak gördüler. Karasu soy ismine layık olmam için onların istediği gibi evlat olmam için on yaşımda başlarından attılar. Şimdi istedikleri gibi başarılı ve layık bir evlat olduğum için sevdiler ama görüyorsun ya onlara ters düştüğüm anda yine kapı dışı edildim." Alayla güldü." İstedikleri gibi oldun mu ne ala . Olmadın mı? Kapı dışında bulursun kendini."

Sessizce mırıldandım." Benim yüzümden oldu."

" Senin yüzünden değil Deniz. Bugün olmasa yarın yine onların istediği gibi olmasam kapı dışı edilirdim. Ailemi takma şimdi biraz kızarlar, bağırılar , çağırırlar sonra Rahmi albay konuşur affederler."

" Ya ailene bir şey yaparsa Sansar?" Telefon numaralarına ulaştıysa evlerinede ulaşırdı. Murat'ın canını yakmak için ailesine zarar verebilirdi. Bunun olmasını istemezdim. Aile ne kadar can yakarsa yaksın insanın ailesine ihtiyacı vardı. Galiba vardı. Aile kavramını bilmediğim için pek bir fikrim de yoktu.

" Yapamaz önlem aldım. Bizim aile asker soyunda geliyor. Abilerim şuan asker olmasalar da bir asker kadar babayiğitler o yüzden merak etme. Hem Trabzon'dan bahsediyoruz sokakta adam çevirsen bellinde silah bulunur." Omuzlarını dik konuma getirdi." Eeee Trabzonun yarısıda Karasu olduğuna göre Sansarı parçalara ayırırlar. Tek bir lafım ile başına yıkarlar o dağları." Kendinden baya emin konuşuyordu. Trabzon'a gittiğimde bunu gözlerim ile görmüştüm. Ailesi gerçekten çok köklü ve güçlü bir aileydi. Tek bir sözü ile herşeyi yaptırabilirdi.

Bak sen şuna bakışımı atmadan duramadım." Trabzonda ağa gibi takılıyorsun demek ha?"

Eee yani diyerek başını salladı." Boş adam değiliz bizde. Hafife alıyorsun beni Deniz."

Güldüm." Sen hafife alınacak bir adam değilsin Murat." Hemde hiç değil. Yanımda duran adam gözü karardığı anda herşeyi yapacak bir adamdı. Görevlerde ki halini gördükten sonra asla hafife alamazdım. Bu halindende baya etkileniyor olabilirim. Saatimi kontrol ettim. Mesaimin bittim saati gelmişti. Eve kendimi atıp biraz ağlayıp biraz da çığlık çığlığa bağırmam gereken konular vardı. Sıtkı arkadaşının başı biraz ağrıyacağa benziyordu." Gitmeliyim."

" Evini değiştirmişsin."

" Evet , evimi bulmuş başka bir yere taşınmak zorundaydım."

Başını usulca anladım diyerek salladı." Yeni evin nerede?"

Adımlarım geriledi." Bunu sana söylemeyeceğim. Evimde bari rahat bırak beni." Göt ve don kesinlikle bu kadar yakın gezmiyor.

Elleri cebinde dururken bana döndü." Kader iki kişiyi bir arada yazdıysa nereye kaçarsa kaçsın bırakmaz Deniz. İstediğin kadar kaç bakalım."

Gözlerimi devirdim." Metinin laflarını çok fazla dikkate alma derim. Kader bazen bizim ellimizdedir. Hayatını seçimler götürür." Daha fazla konuşmadan arkamı döndüm. Seçimim belliydi. O yaşamalı ben ise gerekirse bu yolda ölecektim. Ölümden korkmazdım, korkmayacağım ama sevdiğim insanları kayıp etmekten korkuyordum artık. Parmak uçlarıma kadar acıyı tekrar yaşamaya niyetim yoktu.

Hayat bir kumardı ya kazanacak yada sonsuza kadar kayıp edecektim.

 

*******

Karşımda gülerek bana bakan Sıtkıya boş bakış atmadan yapamadım. İki saatir askeriyede olan her şeyi kendisine anlatmış oda her zaman olduğu gibi gülerek dinlemişti beni. Can sıkıcı her boka gülmesi. Dişlerini sökmeme on beş saniye falan.

" Sıtkı bu kadar ne diye mutlusun?" Ne diye yani? Benim bu kadar mutsuz olduğum anda o ne diye gülüp duruyordu? Ölüler mutlu olur diye boşa demiyorlar işte.

Güldü. Her zaman olduğu gibi.

Çalan kapıyla yemeğimi kenara bırakıp ayağa kalktım. Masadan silahımı alıp kapıya yanaştım. Artık her dakika tetikte geziyordum. Sansar'ın ne yapacağı belli olmazdı. Kara basan gibi adam. Dürbünden kim olduğunu kontrol ettim. Beklediğim kişiydi. Kapıyı açtığımda deriler içinde karşımda duruyordu. Deri aşkı asla bitmeyeceğe benziyordu. Yana beni itekleyip içeriye girdi. Topuklu ayakkabılarının tok sesi evin içinde yankılandı.

" Çıkar o ayakkabıları Şahin."

Takmadı beni. Taksa şaşırırım zaten. Koltuğa bedenini bırakırken kaskını koltuğa savurdu." Özal , çok yoruldum." Bedenini süzdüm. Neden olduğu belli oluyordu. Sevişmişti.

Kollarımı önümde bağlayıp salonun kapısına yaslandım." Neden acaba Şahin? Her gün bu performansı nasıl sergiliyorsun merak ediyorum."

Kırmızının en koyu saçlarını elli ile havalandırdı. Yıllardır vazgeçmediği tek renkti. Kendi rengi siyahtı ama o inatla kırmızı renge boyuyordu. Ateş kırmızısı saçları." Özal, biliyor musun artık o kadar performans sergileyemiyorum."

Küçük bir kahkaha attım." Bu düşük performansın mı?" Kollarımı çözüp koltuğa oturdum." Sexs hayatın umrumda değil. Dosya nerede?"

Deri çeketinin içinde dosyayı çıkartıp bana savurdu." İnciyi öldürürken aşırı sexsi olmuşsun. Bensiz yapmanada baya kırıldım açıkçası." Kırmızı dudaklarını hafifçe büzdü.

Ters bir bakış attıp dosyayı aldım savurduğu yerden ." Kırmızı rujdan ne zaman vazgeçmeyi düşünüyorsun Şahin?" Dosyayı açıp içine göz gezdirdim. Aradığım tüm isimler burada kayıtlıydı. Bazıları ölmüştü diğerleri ise tavuk sürüsü gibi her bir yana dağılmıştı. Sansara ulaşmak için hepsini bulmam gerekiyordu. Adım adım hepsini yok edip son darbeyi Sansara vuracaktım.

" Bu iskelet senin şu Sabihanın sevgilisi olan değilmi?" Sıtkı arkadaşı baştan aşağıya kadar iğrnerek süzüyordu.

" İskelet değil Sıtkı adı." İyice benimsemiştim Sıtkı arkadaşı. Gece yanımda bile yatıyordu. Sabiha, Sıtkının tek yatamayacağını söylemişti bir ara korkuyormuş Sıtkı arkadaş. Aramıza yastık dağı yığıp öyle yatmak zorunda kalıyordum. İskelet bile olsa erkekti helede Sabihanın sevgilisiydi. Eniştem ile yanlış anlaşılmak istemem.

Alayla güldü." Gerçek erkek bulamıyınca iskeletle mi tatmin ediyorsun kendini Özal?" Elli bacağıma gittiği anda ellini tuttup geri savurdum." Bana haber etseydin seni tatmin ederdim Özal."

" Saçma sapan konuşma Şahin. Sabihanın, Sıtkısına düşecek seviyeye gelmedim." Yandan Sıtkıya baktım gülüyordu manyak. Eklemede yaptım." Ve iskelet deme ona üzülüyormuş." Sıtkı arkadaş üzülmesin sonuçta. Hep gülüyor ya neyse.

" Sabihayı çok sevdin her halde Özal? Yoksa bir iskeleti evinde tutacak kadar kafayı yemezsin sen." Ayaklarını sehpaya uzattıp arkasına yaslandı.

" İskelet diyip durma Sıtkıya." Ne bu Sıtkının , iskelet zorbalığı çektiği. Üzülüyor işte. Alayla eklmemi yaptım." Ne o? Kıskandın mı Sabihayı sevmemi?"

Şuh bir kahkaha attı." Ben kıskanmam Özal kıskandırırım." Cebinden çıkardığı sigara paketinden bir dal alıp dudakları arasına sıkıştırıp çakmağı ile yaktı.

" İçme şu zıkımı evimde."

Taktımı beni? Tabiki de takmadı." Özal harbi sıkıcı bir kadın oluyorsun git gide. Nerede o eskiden ortalığı yakıp yıkan kadın." Derin bir nefes aldı sigaradan. Kafasını geriye attıp üfledi dumanı." Yoksa Karasu hırçın Denizi, duru Denize mi çevirdi?"

Dosyanın her bir sayfasını özenle bakmaya devam ettim." Ayrıldık artık."

Kafası hafif bana döndü." Adamı yatağa atmadan ayrıldığını söyleme bana sakın."

" Aklın fikrin o işte." Çıkıştım." Başka halt bilmez misin sen?" Hayatı; işi ,sexs , eğlence bu üçlü arası arasında gidiyordu. Çoğunluğunu sexs kaplıyordu. Hızına yetişene aşk olsun. Bazen iyi ki erkek değil diyorum. Kadınken böyleyse erkek olsa dünyada bir tane bile bekar kadın bırakmazdı.

Deri çeketini çıkarıp kenara attı aynı şekilde tişörtünü de ve en son deri pantolonu da çıkarması ile tangası karşımda kaldı. Attığım başkaları görünce umursamazca cevap verdi." Ev sıcak." Boynunda oluşan morluklara telefonu ile baktı." Bu seferkinde iş yoktu." Gözleri bana döndü. Anlamam gerekeni fazlası ile anladım.

" Saçmalama Şahin. Git boynunu başkasına morart." Yıllardır lezbiyen olup olmadığını fazlası ile sorgulatıyordu bana. Hoş bu hareketleri tek bana yapıyordu orasıda ayrı mevzu. Bir gün gerçekten beni bile yoldan çıkarabilirdi. Şahin seksi bir kadındı. İstediği erkeği elde etmeden bırakmayan. Yatak hayatı ile de baya ünlüydü kendileri. Aşk kelimesini asla bilmezdi. Tek bir erkekte takılı kalmak ona göre değildi. Her gün başka bir erkek. En uzun takıldığı erkek bir haftayı geçmezdi. Bu kadar erkeği nasıl buluyordu anlamıyorum. Kadın resmen harem kurmuştu kendisine. Şahin'in haremi yanında padişahların haremi halt etmiş.

Dosyaya bir kez daha göz gezdirdim. Bir ismi gözüme kestirdim. Sıra sıra hepsine gelecekti ama öncelik senin. Dosyadan o adamın kısmını çıkardım." Sırada ki hedef bu adam."

Sigarasından yeni bir nefes çekti içine. Havaya dalga dalga yayıldı dumanlar." Bu sefer bensiz işkence edersen öldürürüm seni." Dudaklarını dişleyip bedenimi süzdü." İşkence yaparken sexsi hallerini görmem gerek."

Gözlerimi devirdim. Yanında fazlası ile göz deviriyordum. Bunun yüzünden şaşı kalma ihtimalim çok yüksekti." Bakarız duruma göre." Çalan kapıyla bakışlarım kapıya döndü. Sehpadan silahımı alıp kapıya yöneldim.

" Sakin ol benimki geldi." Yanıma gelip kapıyı açtı. Dudakları iki yana en sexsi haliyle kıvrıldı. Adamın yakasından tutup içeriye çekti.

Başımdan aşağıya doğru sinir yavaş yavaş süzüldü." Sevişeceğin erkeği ne diye evime çağırıyorsun lan sen?"

Dinlemedi bile beni. Adamı çekiştirerek koltuğa oturtup kucağına çıktı." Senin evin benim evimi var Özal?" Adamın dudaklarına yapıştı. Kafamı başka yöne çevirdim. Midem altıma üstüne geliyor. Mide hapı lütfen.

Sinirle bağırdım." Siktir git Şahin evimden." Bir yandan da Sıtkıyı almaya çalıştım. Bu iğrenç manzarayı görmesini istemem. Sıtkıyı el yordamı ile bulunca kullaklarını kapatım. Duymasın bu iğrenç sesleri." Kusacağım şimdi şuraya." Ciddiyim. Cidden kusacağım şimdi.

" Benim olduğum yer benim olur Özal."

Hasbinallah." Siktir git Şahin."

Umursamazca cevap verdi." Çok gitmek istiyorsan kapı orada Özal." Arsız yemin ederim arsız. Pantolon sesi geldi. Hay ben böyle işin. Ve ardından gelen ten sesleri ile yüzümü buruşturdum. Bu kadın yüzünden erken yaşta buruş buruş olacağım.

Sıtkı ile odadan çıktım. İçeriye de bağırmayı ihmal etmedim." Seni geberteceğim Şahin!" Dişlerimi sıka sıka odama geçtim. Telefonu mu alıp en yükseğinden müzik açtım. İçeriden gelen sesleri anca böyle bastırırdım. Ve tabi Sıtkı ardaşında duymaması gerekirdi. Sesleri hala duyunca yastığı alıp kulaklarımı kapatım. Bir insan hiç mi değişme Yılardır hala aynı arsızlık ,umursamazlık , aptallık. Böyle insan ile hala görüşmeye devam ettiğim için kendime sövmem gerekirdi.

Çocukluğum ise yine sapık halline bürünmüştü." İçerde olan şeyi Murat ile senin yaşaman gerekirdi."

Lan kes sesini. İçerde olan şeyleri duymam yetmiyor gibi birde seni çekiyorum. Adam gibi dur durduğun yerde. Allah'ım gerçekten bu kadarı fazla değil mi? İsyan değil asla ama neden ben yani diye sormadan da kendimi alamıyorum.

Sesleri hala duymaya devam edince iki üç yatık daha kullaklarıma bastırdım. Şerefsiz sevişmeyi iyi biliyordu. Kudurmuş gibi bir gün duramıyor ila sevişecek. Hamile kalmamasıda ayrı olay.

Sıtkı arkadaş yanımda gülerek tavana bakıyordu. Sinirle ona çıkıştım." Ne bok varda bu kadar mutlusun sen ya!? Az üzül be Sıtkı. Sabiha yok sen hala gülüyorsun içine akıtma acını anlat yani."

İç sesim yüzüme cevabı yapıştırdı." O hani gerçek insan değil ya. Hani ölü ya. Nasıl konuşsun gerizekalı."

Sensin gerizekalı. Bıktım hepinizden. Yastık ile kendimi boğmama on beş saniye falan. Yapsamı acaba?

Ve iç ses." Yapta sende kurtul bende."

Sen nasıl iç sesin be? Milletin iç sesi adama yardımcı olur sen ne yapıyorsun. İntihar etmeye sürüklüyorsun. Seni de öldüreceğim ama önce Şahin'i.

Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım. Başka yapacak bir halt varmış gibi.

Hayat az üzerime gel be kardeş.

 

                       🌊

Evet bölümü nasıl buldunuz?

Alev Şahin nasıl sizce ?

Aşklarım Geçmişin Zinciri için Instagram'da sayfa açtım. Ara ara editler paylaşacağım takip edip bana destek olursanız çok sevinirim.

Instagram: daisy_x0606

Bol bol yorum atıp oy vermeyi unutmayın lütfen 🤍

Kocaman öpüldünüz ❤️

 

 

 

 

Loading...
0%