Yeni Üyelik
28.
Bölüm

28. Bölüm

@daisy_x06

Merhbaaalar yeni bir bölüm ile karşınızdayım.

Küçük bir bilgi geçeceğim bölümün başında okuyacağınız kısım geçmişe ait bir yer.

Artık ara ara bölüm başlarında geçmiş sahneleri okuyacağız .

 

O zaman iyi okumalar dilerim 🤍

 

                        🌊

Günler , aylar , yıllar bir bir geçerken Deniz tek bir anda takılı kaldı. Derini diri diri gözleri önünde mezara koydukları anda. Duman öldükten sonra karnında oluşan sızı Derin öldükten sonra koca bir ağrıya döndü. Geçmeyen bir ağrı , sızı.

Yaşı büyüdü on altı yaşına geldi. Nefret yakasını bırakmadı. Nefreti kendine bağladı. İnsanların nefret dolu bakışları, sözleri kulağının hep bir köşesinde yankılanmaya devam etti.

Yurdun arka bahçesinde ellinde tuttuğu Nazım Hikmet şiirlerini okuyordu. Nefreten kaçmak için buraya sığınmıştı. Her zaman olduğu gibi. Nefreten olabildiğince kaçmaya çalışıyordu ama kendi nefretinden kaçamadı.

" Her daim kendin ol.Sen , seni anlayan için mucizesin."

Anlayan biri olduğunu düşünmedi Deniz. Daha kendini bile anlamıyordu ki başkası nasıl onu anlasın. Kendini tanıdığı her an kendine karşı olan nefreti büyüdü. Aynaya bakamıyordu. Saçları, gözleri, yüzü ile Sansardı. Huyunun yarısı bile.

Başka bir şiire geçerken yanına Alev oturdu. Dönüp bakmadı. Alev durmaya devam etti. Yandan Denize kaçamak bakışlar atmaya çalışıyordu. Denizin yanına gelmeyi sevmiyordu ama Denizde kendine çeken bir şeyler vardı. Yanına gelmekten geri duramıyordu. Deniz onu her defasında git diye itiyor, yaklaşma bana , peşime takılma dedikçe Alev daha da yaklaşıyordu Denize.

Deniz yurda ilk geldiği günden beri dikkatini çekmişti Alevin. Yurtta Alevde sevilmezdi . Daha beş yaşında annesi kendi elleri ile yurda bırakıp gitmişti bir daha ne geldi ne de aradı. Utangaç, içine kapanık, ürkek bakışları vardı Alevin. Yurta bulunan kızlar ezmektede geri kalmıyordu. Yurta ya güçlü olursun yada ezilirsin. Alevide ezmişlerdi. Bir tek Deniz ezmemişti. Yemek yerken Denizin yanına oturduğunda ses etmemişti Deniz. Gece gök gürültülü olduğunda Denizin yanına yatığında yine ses etmedi Deniz. Yurta dayak yediğinde Alevi koruyan kızları dövende Denizdi.

Denize sığındı Alev. Deniz ise kimseye sığınmadı. Alev , Deniz nereye giderse peşinden gitti. Deniz okuldan kaçtı arkasından Alevde kaçtı. Deniz sokak dövüşlerine , kafes dövüşlerine katıldığında arkasında geldi. Deniz yurda gelmedi günlerce sokaklarda kaldı arkasından Alevde geldi. Deniz seviyorum seni demedi. Yanından hep göndermeye çalıştı. Bir çok zaman Aleve kızdı ama Alev gitmedi. Gerçek nefret ile sahte nefreti ayırt edebiliyordu. Yurtaki kızlar Alevden nefret ediyordu ama Deniz etmiyordu öyle gösteriyordu sadece. Deniz sevgisini belli etmedi ama Alev anladı. Deniz , Alevi seviyordu. Alevde sevgi gördüğü yerde durmak için her şeyi yapardı. Sevgi gördüğü kişiye sülük gibi yapışır hep bir adım arkasında dururdu. Durmuştuda. Deniz nerede Alevde orada oldu.

Deniz söylemese bile Alev anladı. Hem Deniz sevmese niye Alevi döverlerken onu korusun ki? Gece üzerini örtüp saçlarını okşasın? Alev , Deniz'in temas sevmediğini biliyordu ama Alev , Denize dokunduğu zaman ses etmiyordu. Ödevlerine yardım ediyor. Alev ceza aldığı zaman kapının altından yemek gönderiyordu. Yemek gönderen kişinin Deniz olduğunu biliyordu. Yüzünü görmese bile. Alevin sevdiği yemek çıktığı gün canım istemiyor diyerek Aleve veriyordu. Rahmi albay ile tanıştıran bile Denizdi. Deniz , Alevi seviyordu.

Alevde , Denizi seviyordu ama söylemiyordu. Yıllar geçtikçe kıskançlık duygusu Denizden bir parça nefret etmesine sebep olmuştu. Deniz sevgiyi istemiyordu. Alev sevgiye muhtaç iken Deniz elline verilen sevgiyi ellinin tersiyle ittiyordu. Rahmi albay, Denize sorgusuz sualsiz sonsuz sevgi sunarken , Alev kendisini sevdirmek için her şeyi yapıyordu. Rahmi albay gözünde Deniz başarılıydı. Kıskançlık ve rakip duygusu burada da baş gösterdi. Denizden daha iyi olmalıydı. Rahmi albay onunla övünmeli , saçlarını okşayıp aferin evlat demeliydi.

Alev , Denizi bu noktada hiç bir zaman anlamadı. Denizin terörist çocuğu olduğunu öğrendiğiğinde bir parça Rahmi albaya kızdı. Ne diye terörist çocuğu seviyordu, eğitiyordu, büyütüyordu. Hem de sevgisini hiç belli etmeyen bir kız için. Bu konu yüzünden Rahmi albay ile çok kavga etmişliği vardı Alevin.

Rahmi albay, Deniz ile daha çok ilgileniyordu bu noktada kıskandı Alev. Deniz dayak yiyordu ilgileniyordu. Deniz ,Rahmi albaydan uzak duruyor. Rahmi albay daha çok sevgi gösteriyordu. Deniz ile saatlerce bir odaya geçip konuşuyordu. Deniz söz dinlemiyordu. Peşinden Rahmi albay koşuyordu. Yurtan kaçıyor, günlerce sokaklarda kalıyor. Rahmi albay arıyordu. Alev , Rahmi albayı dinlerken. Deniz dinlemiyordu ne diye seviyordu bu kızı düşüncesi kıskançlık duygusunu daha da büyütmesine neden oldu.

İçinde oluşan nefrete rağmen Denizin yanından da ayrılamıyordu. Denize karşı nefret ve sevgi duygusu aynı anda baş gösteriyordu. Denizin canı yansa üzülür. Canını yakan kimse can yakmaktan da geri durmazdı. Denizin canını bir tek Alev yakabilir. Denize sadece, Alev laf söyleyebilir. Nefret kusabilir ve Alev , Denizi sevebilir. Bencillik duygusu sadece bana ait olsun duygusu burada da Alevi ele geçirdi.

Deniz yeni bir şiire geçerken sıkıntıyla ofladı Alev." Özal saçlarıma bak." Yeni kırmızı renge boyatığı saçlarını savurdu.

Kitaptan bakışları yanında saçlarını savuran kıza döndü Deniz'in." Ne diye saçlarını kırmızıya boyatın Şahin? Sen kırmızı rengini sevmezsin bile."

Alev saçlarını bir kez daha savurdu. Elli Deniz'in bacağında durdu. Ses etmedi Deniz." Müdüre hanımdan öğrendim annem kırmızı rengi çok severmiş. Bir gün annem beni almaya geldiğinde beni çok sevsin Özal." Kırmızı saçlarını özenle sağ omzunda topladı. Dudaklarına kırmızı ruj sürmüştü aynı şekilde tırnaklarına ve üzerinde ki tişörtü bile kırmızıydı." Annem, onun sevdiği gibi çocuk olursam beni buradan alır Özal."

Boş baktı Deniz." Boşa hayaller kurma derim. Gelseydi şimdiye kadar gelirdi Şahin." Kitabına tekrar döndü. " Sırf annen seni sevsin diye de nefret ettiğin şeyleri yapmayı bırak. Anneler evlatlarını her türlü sever."

Alev durmadı ." Ama böyle daha çok sever Özal." Kırmızı dudaklarını büzdü. Ruju tam bile sürememişti dudaklarından taşmıştı. " Gelecek annem Özal. Ailem olacak benim." Gelmedi. Alevin annesi hiç bir zaman gelmedi. Yıllar sonra annesini buldu Alev. Annesi evlenmiş iki tane de kız çocuğu olmuştu. Kızlarına özenle bakıyor, ilgileniyordu. Aleve verilmeyen sevgi iki kız çocuğuna verilmişti.

Gözlerini devirdi Deniz." Fazla hayal dünyasında yaşıyorsun. Gerçek dünyaya bak derim." Etrafı gösterdi Deniz." Bizim bir ailemiz olamaz Şahin. Burası ailesi olmayan insanların yeri."

Denizin sözleri ile hafif yüzü düştü Alevin." Hayır ailem olacak benim. Hem Rahmi babam var yedi tane abim de var." Diyerek Denizin fikrini çürütmeye çalıştı.

Deniz ise asla etkilenmedi bu sözlerden." Aile kan bağı ile olur Şahin. Saçma sapan ailecik oyununa kaptırma kendini. Ne sen onların gerçek kız kardeşisin ne de onlar senin gerçek abin."

Alevin yüzü biraz daha düştü. Ailesi vardı onun." Ama sıkıcısın Özal. Aile kan bağı ile olmaz yürek bağı ile olur." Denizin kolluna yapıştı. Deniz ise ters bir bakış attı sadece umursamadı Alev." Bak biz seninle kız kardeşiz."

Hafif bir alayla güldü Deniz." Biz kardeş değiliz Şahin. Aynı anneden mi dünyaya geldik?" Alev cevap vermeyince Deniz cevap verdi." Yoo o yüzden biz sadece arkadaş oluruz. Kardeş olmayız."

" Bir gün bunu kabul edeceksin Özal." Karşısında duran renk renk çiçeklere baktı. Kırmızı olanı koparmak istediği anda Deniz tarafından tutuldu.

" Sana kırmızı değil mavi yakışıyor Şahin." Mavi çiçeği kopartıp Alevin kırmızı saçına taktı. Alevde beyaz olan çiçeği kopartıp Denizin saçına taktı.

" Sana da beyaz yakışıyor Özal." Bir an durdu Alev. Aklından geçen fikri söyleyip söylememek arasında kaldı. Söylerse Deniz tarafından dalga konusu olabilir yada terslenebilirdi ama söylemeden de içi rahat etmeyecekti." Özal aramızda bir kod geliştirelim mi?"

" O niye?"

" Birbirimize yardımına ihtiyacımız olduğunda bu kodu söyleriz yada üzgün olduğumuzda, ağlamak istediğimizde birimize bu şekilde haber edelim." Çiçekleri gösterdi." Hatta kimse anlamasın diye şu olsun kod. Çiçekler bugün çok kötü Özal."

" Saçma fikir."

Denizin kollunu sarstı." Hadi Özal ya. Hayata ne olacağı belli olmaz."

Derin bir nefes verdi Deniz. Ellindeki kitabı kapatıp kenara koydu. Yüzüne heyecan ile bakan kıza bıkkın baktı. Alev hala aynı baktı Deniz daha da bıkkın baktı . En sonunda kurtuluş olmayacağını anlayınca başını usulca salamak zorunda kaldı." Ben seninle aynı şeyi söylemem ama."

Alev neşeyle şakıdı." Tamam be ila mızmızlık yapacaksın. " Çiçeklere uzun uzun baktı. Heyecan ile konuştu." Her konuşmadan sonra sorun yoksa yada mutluysam ben sana bugün çiçekler çok güzel Özal derim."

Hafifçe tebessüm etti Deniz , Aleve belli etmeden. Alev onun çocuk yanını dolduruyordu." Tamam bende bugün çiçekler çok kötü Şahin derim."

Alev daha da mutlu oldu. Denizin kabul edeceğini düşünmezdi. Denize göre Alevin yaptıkları saçmalıktan ibaretti. Alev hep çocuk Deniz ise hep yaşlıydı. Ruhları farklıydı. " Bir sorun varsa da ben sana bugün çiçekler çok kötü Özal derim."

Bunada başını salladı Deniz." Tamam bende bugün çiçekler çok güzel Şahin derim."

Alev hep bugün çiçekler çok güzel Özal dedi.

Deniz hep bugün çiçekler çok kötü Şahin dedi.

İki kız arasında yıllardır kod olarak kaldı bu. Kimse bilmedi, anlamadı. Alev her konuşmadan sonra bugün çiçekler çok güzel Özal dedi. Deniz her konuşmadan sonra bugün çiçekler çok kötü Şahin dedi.

Yan yana oturmaya devam ettiler. Arada kavga ettiler arada güldüler. Çoğu anda saç başa kavga ettiler. Deniz sinirlendi Alevi yanından göndermeye çalıştı. Alev yanında kalmaya devam etti. Deniz , Alevin tişörtünü yırtı. Alev , Deniz'in kitabını yırtı. Beş dakika bir birbirini kovaladılar . Beş dakika sonra başka konu konuştular. Sonra yine birbirlerine hakaret, küfürler ettiler. Günün sonunda yine anı tatlıya bağladılar.

Yıllar böyle geçip gitti ikisi için. Deniz , Aleve git dedi, Alev kalmaya devam etti. Birbirleri ile kavga ettiler sonra yine barıştılar. Ne Deniz özür diledi ne de Alev ama hep bir şekilde yan yana kalmayı başardılar.

Deniz, Alevi uzak tuttu. Alev , Deniz'in hep bir adım arkasında durdu.

Onların ki ne dostluktu nede düşmanlık hep farklı kalan onlara özel kalan bir ilişki oldu.

Deniz , Alevin canını yaktı. Laflar söyledi, dövdü, hakaret etti ama Alevin canını başkasının yakmasına izin vermedi.

Alev , Deniz'in canını yaktı. Laflar söyledi, dövdü,hakaret etti ama Denizin canını başkasının yakmasına izin vermedi.

Alev ve Deniz hem birbirlerinin zehri hemde devası oldular.

 

********

Gecenin karanlığında içinde geçtikleri sokakta topuklu ayakkabı sesi hafif tıkırtılar çıkardı. Sokak ıssız ve hafif yanıp sönen bir sokak lambası ile aydınlanmaya çalışıyordu. Sokağın bir köşesinde adamın biri ellinde şişe ile sızmıştı başka bir köşede iki çift delice öpüşüyordu. Deniz bu manzaraya iğrenerek bakarken Alev etkilenmiş baktı. Sokak ortasında öpüşme fikri baya hoşuna gitmişti. Çifti geçtiler sokağın köşesini geçtiklerinde üstü başı yırtılmış, yüzü kirlilik ve pislik içinde on yaşında ki çocuk mendil satmaya çalışıyordu. Deniz cebinden para çıkartıp mendil satan çocuktan mendil aldı. Kirli yanaklara kocaman iki öpücük kondurdu, kirden yapış yapış olan saçları okşayıp devam etti Deniz. Alev buna iğrenerek baktı. Arkalarında kalan çocuk ise öpülen yanaklarına elline koymuş dudakları iki yana kocaman kıvrılmıştı. Gözleri içinde ki hayatın yorgunluğu bir anlığına dağılıp gitti.

Deniz ve Alev devam etti. Gelmek istedikleri yere gelince demir kapıya iki yumruk vurdular. Kapının üst demir kısmı açıldı.Yüzüne kadar dövme olan bir adamın gözleri gözüktü." Parola."

Deniz ve Alev aynı anda konuştular." Kuzgun."

Demir kısmı kapatıp kapı tamamen açıldı. İçeriye beraber girdiler kullaklarını sağır edecek bir gürültü vardı. Yüze yakın insan kafesin etrafına doluşmuş telleri sarsarak , avazları çıktığı kadar bağırıyordu. Deniz ve Alev kalabalığı yarıp ön tarafa geldiler. İri yarılı bir adam ve cılız bir dövüşçü kafes içinde dövüşüyordu. İri yarı olan cılız olanı belinden kavradığı gibi yere savurdu. Cılız olanın artık gücü bitmişti. Yüzü gözü kanlar içinde kemiklerinin bir kaçı kırılmıştı.

Hakem ortaya geçti. Yere ellerini koyup vurdu." Bir ,iki ,üç , dört , beş." Cılız olan kalkamadı. Hakem düdüğü çaldığı anda maç bitti. Bir taraf hunharca bağırırken diğer taraf küfürler ediyorlardı. Kafesin kapısı açıldı cılız olanı yerden kaldırıp çıkardılar. Hakem, irri yarılı adamın ellini tutup havaya kaldırdı. Büyük bir hunharca bağırışlar daha oldu. İri yarı ağzından kanlar süzülmesine rağmen güldü kan içinde ki dişlerini göstere göstere güldü. Kafesin kapısı tekrar açıldı. Tepsi içinde on bin lira iri yarılı adama verildi.

İri yarılı adam çıkarken sıradaki kafes dövüşü beklendi. Hakem ellerini iki yana açıp bağırdı." Sırada ki müsabaka bir kadın ve erkek arasında olacak." İzleyiciler bir an sustular sonra ise kocaman kahkaha attılar. Bir kadının kafes dövüşü yapması onlara göre komikti helede böyle bir yerde. Burası şehrin gizli kalmış kafes dövüşü yeriydi. Burada kural yoktu rakibine istediğin şekilde dövebilirsin öldürmemek şartı ile. Kim kazanırsa on bin lira parayı almayı hak eder.

Yıllardır gizli saklı müsabakalar düzenlenirdi. Yüzlerce insan iki insanın öldüresiye birbirini dövmesini zevkle izliyorlardı. İzlemek ile kalmıyor parada yatırıyorlardı. Deniz burayı on beş yaşında fark etmişti. On beş yaşında da ilk kafes dövüşüne çıkmış dayak yemişti ama ondan sonrakileri hep kazanmıştı. Peşinden gizli saklı Alevde gelmişti. Deniz ile beraber yıllardır kafes dövüşlerine katılmışlardı. Okul harçlıklarını yarısını bu maçlardan çıkarmışlardı. Şimdi ise Deniz öfkesini kusmaya Alev ise eğlencesine geliyordu. İki yıldır buraya gelmemişlerdi şimdi maziyi anma zamanıydı.

Hakem güldü." Beyler , kadın dediğime bakmayın onun ellinden kaçan rakip bugüne kadar çok az görünmüştür." İzleyiciler takmadı bu lafları hepsi erkek dövüşçüye para yatırdılar.

Alev alayla konuştu." Aptal herifler."

Hakem gülerek bakmaya devam etti. Bu gecenin ilk eğlenceli müsabakası olacaktı." O zaman ilk erkeği tanıtıyım." Kafesin kapısı açıldı içeriye iki metre boyunda tüm vücudu dövmelere bulanmış , adamın cüssesinden beş adam daha çıkacak iri yarılı bir adam çıktı ringe." Demir yumruk." Tellere asıldı izleyiciler tek bir ağızdan Demir yumruk diyerek bağırdılar. Demir yumruk, yumruklarını birbirine vurup höyküre höyküre bağırdı. Ağzının içinde ki tükürükler dışarıya saçıldı.

Deniz iğrenç bir bakış attı." İğrenç herif."

Alev ise adamı baştan aşağıya kadar arsızca süzüyordu." Etkileyici."

Hakem bir adım yanında yer açtı. Demir yumruk yanında durdu." Sırada ki isme geçelim o zaman." Bekledi bir kaç saniye nabzı ölçtükten sonra devam etti." Yılların kafes dövüşçüsü seksiliği ve baş döndürücü güzelliği ile karşınızda Şahin."

Alev , Deniz'in yanından geçerken. Deniz alayla konuştu." Dayak yersen büyük dalga geçerim Şahin."

 

Alev göz devirdi bu laflara sadece. Üzerinde bulunan elbiseyi iki yana açarak üzerinden çıkardı. Siyah iplikli tangası ile kaldı. Kafesin içine girdi. Topuklu ayakkabılarını çıkarma gereği duymadı. Arsız bakışlar demir yumruk üzerinde durdu. Adamın yanından geçerken kasları üzerinde gezindi kırmızı ojeli tırnakları. Ölüm gibi çıktı ses tonu." Yazık olacak güzelim kaslarına." Adamın yüzüne yaklaştı." Oysa bu kaslara sabaha kadar zevkle dokunabilirdim." Dudakları arasında oluşan keskin ve arsız gülüş ile hakemin boşta kalan yanına geçti.

Hakem ellini havaya kaldırdı." Bol kanlı bir dövüş olsun." İkisinin arasında gözleri gidip geldi." Başlayın." Elli ikisinin ortasına indi. Kafesten çıktı iki rakibi tek bıraktı kafesin içinde.

Deniz kollarını önünde bağladı. Nefesler tutuldu herkes büyük bir sessizliğe bulandı. Kadın ve erkeğin kafes dövüşü yaptığı çok görülen bir durum değildi.

Alev ağırdan aldı işi adamın etrafında yavaş adımlarla dönmeye başladı bir elli ise adamın vücudunda gezindi. Adam ise sabırsızlıkla Alevin önüne gelmesini bekliyordu. Adama göre Alev zayıftı tek bir yumruk ile bu işi bitirir paramı alıp çıkarım düşüncesi içerisindeydi.

Alev önüne geldiği anda yumruğunu savurdu ama Alev ondan daha hızlıydı kafasını eğip adamın dizine sert bir tekme ile aynı anda kalbinin tam kenarına yumruğunu geçirdi. Adam daha ne olduğunu anlamadan ayaklarına yediği tekme ile ayakları yerden kesildi. Koca bedeni yerle buluştu. Alev şuh bir kahkaha attı. " Ne yazık ne yazık." Topuklu ayakkabısını adamın özel bölgesine bastırdı." Ne kadarda büyük." Dudaklarını dişleyip bıraktı." Tam sevdiğim gibi."

Adam yerinden toparlanmaya çalıştı lakin yüzüne inen topuklu ayakkabı ile toplanmaya fırsatı olmadı. Ardı ardına yüzüne tekmeler yedi. Alevin ayağını tutup yere çekmeye çalıştı lakin Alev yere düşmek üzere iken hızlı bir takla atıp kurtuldu. Bu sırada adamda kalkmıştı. Burnundan soludu.

Alev şuh bir kahkaha daha attı."Sinirlenince daha da seksi oluyorsun. Bayıldım kesinlikle." Yumruklarını sıktı." Bu halini daha fazla görmek zorundayım aşırı etkiledin beni."

Burnundan bir kez daha soludu adam." Senin işini bitireceğim kaltak."

Alevin gülüşü bıcak değmiş gibi durdu. Yüzü donuk bir hale geldi. Denizin dudakları iki yana kıvrıldı bu sefer. Alevi iyi tanıyordu bu laflara asla tahammülü yoktu. Kaltak, orospu ve benzeri lafları duyduğu anda sinir depesine geliyordu. Deniz sessizce mırıldandı." Geçmiş olsun Demir yumruk kardeş.Artık pamuk yumruk olacaksın."

Dediği gibi de oldu. Alev tüm öfkesini adamın üzerine kustu. Adam bir yumruk dahi Aleve atamazken Alev ardı ardına kendisi iki katı adamı evire çevire dövdü. İzleyiciler çoştukça çoştular. Adam kanlar içinde yere düştü. Adamın üzerine oturdu Alev ardı ardına yumruklarını indirmeye devam etti. Hakem girdi kafes içine. Alevi kenara çekti. Ellerini yere vurdu hakem ." Bir , iki , üç, dört, beş." Düdük çaldı. " Kazanan Şahin."

Denizin gözlerine baktı Alev. Denizin gözleri içinde aferin bakışı buram buram kokuyordu.

Kafesin içine adamlar girdi. Yerde yüzü kanlar içinde, kollu kırılmış baygın yatan adamı beş kişi aynı anda tutup kaldırdılar. Güçleri yetmeyince üç kişi daha yardıma geldi adamı taşımaya. Hakem, Alevin ellini tutup yukarıya kaldırdı. Tepsi içinde gelen paraya aşık bir bakış atıp aldı Alev. Bu dünyada en sevdiği şey kesinlikle paraydı iki ise sevişmek.

Kafesten çıkıp heyecan ile Denizin yanına geldi." Bu gece sonunda meyhaneye gidiyoruz Özal" Hay hay diyerek başını salladı Deniz. Onlar için bu gelenekti. Her maçtan sonra bir kadeh içerlerdi beraber maçı kazansın kaybetsin fark etmeksizin.

Hakem ortadan durdu kollarını iki yana tekrar açtı." Şimdi ki müsabaka yine kadın ve erkek arasında olacak." İzeyiciler gülmedi bu sefer. Biraz önce olan maçtan sonra düşünceleri götlerinde patlamıştı." Önce erkek ile başlayalım yine . Onu hepiniz biliyorsunuz bu zamana kadar kayıp ettiği bir maç dahi görülmemiştir. Yumruğunu büken bir babayiğit daha dünyaya gelmedi." Kim olduğunu anlamış olan izleyiciler tekrar çoştular . Hakem kim olduğunu söylemeden tek bir isim çıktı ağızlarından. Ayıboğan. Güldü hakem." Ta kendisi." Elleri kafesin kapısa döndü." Karşınızda Ayıboğan!"

Kafesin içine bir doksan boylarında , dev cüsseli , adamdan dört adam çıkacak bir cüse, kafası tamamen kel olan bir adam çıktı. Gözleri bile kana susamış haldeydi. Teller yerinden çıkartılmak ister gibi sarsıldı. İzleyiciler yüksek sesle Ayıboğanın ismini haykırdılar.

" Ayıboğan !"

" Ayıboğan!"

" Ayıboğan!"

Hakemin yanında durdu Ayıboğan. Hakem korku ile bir adım geriledi." Kadına geçelim. Kendisi hafife alınmayacak bir kadın. Erkek gücü onun yanında halt etmiş. On adama bedel bir güç." Elli kafesin kapısa döndü." Karşınızda Özal!"

Deniz yerinden çıktı. Üzerinde bulunan siyah kapşonu sıyırdı kolları arasından beyaz atleti ile kaldı. Kafesin içine girdi kapşonu kenara attı. Gözleri buz gibiydi. İzleyiciler yine güldü onlara göre Ayıboğanı yenecek kimse yoktu. Ayıboğan yenilmezdi.

Hakemin yanında durdu Deniz. Ayıboğan güldü alayla." Yazık olacak böyle bir güzelliğe."

Deniz ters baktı. Dayak yerse de hakkıyla dayak yer öyle çıkardı.

Hakem sessizce Denize mırıldandı." İstersen şimdi çekilebilrsin." Ayıboğana yandan ürekek bir bakış attı." Bu adam seni tek yumrukta öldürecek güçte."

Buz gibi bakışları devam etti Deniz'in." Boş konuşmayı keste maçı başlat hakem." Ayıboğan ile bakışları kesişti ikisi de birbirine ölüm gibi bakıyordu.

İyi maddem diyerek başını salladı hakem. Ellini ikisinin ortasına kaldırdı. " Bol kanlı bir dövüş olsun." Elli indi." Başlayın." Hemen çıktı kafes içinden. Ayıboğan ile yan yana durmaktan korkuyordu.

Ayıboğan kocaman bir kahkaha attı. Karşısında duran kadın bu zaman ki rakipleri içinde en zayıf olanıydı. " Yazık ettin kendine çok yazık." Yumruğunu hızla savurdu, kafasını hızla eğip yere bıraktı bedenini Deniz. Adamın ayaklarına tekmeyi geçirdi. Adam ayakları yerden kesilmesi ile yere düştü. Hızlı bir takla ile ayağa kalktı Deniz.

" Boş laf sevmem Ayıboğan icraat göster bana."

Ayıboğan yerden kalktı ardı ardına yumruklarını savurdu Deniz hızlı hamlelerle geriye kaçtı. Adamın gücü kendi gücünden daha fazlaydı. Yumruk yerse toparlaması zor olacaktı bu yüzden olabildiğince kaçacak bulduğu fırsatlarda adama yumruklarını geçirecekti diğer türlü dayak yerdi. Alevin karşısında dayak yemeye niyeti yoktu. Dayak yerse ömrü billah Alevin dillinden kurtulamazdı.

Adam üzerine doğru uçan tekme attı yana dönerek kurtuldu tekmeden. Kafes küçüktü kaçacak alan dardı. Adam üzerine tekrar koştuğunda yapacak tek bir şey vardı. Hızla zıplayıp adamın kafasına çıktı. Ayakları ile adamın kafasını sıkıştırdı yere doğru eğilip takla attılar. Ayıboğanın kafası hala bacakları arasında dururken boynunu olabildiğince sıktı ardı ardına kafasına yumruklarını geçirdi. Ayıboğan , Denize ulaşmaya çalıştı tek elli diğer elli ile boynunu tutan ayaklara yumruğunu geçirdi. Deniz iki sert yumruk daha atıp adamı bıraktı boynunun tam şah damar ksımına ellinin yanı ile sert bir darbe geçirip kalktı yerden.

Ayıboğan boğa gibi burnundan soludu. Sinirleri fazlası ile tepesine geliyordu. Bir kadından dayak yiyordu. Tüm karizması yerle bir olacaktı. Yavaş ve sakin davranmayacaktı. Karşısında bir kadın değil erkek var gibi tüm gücü ile saldıracaktı.

Öyle de yaptı. Deniz kaçtı Ayıboğan saldırdı. Bulduğu fırsatlarda Deniz yumruklarını geçirmekten geri kalmadı.

Kafes içinde bunlar olurken Alev endişe ile etrafına bakıyordu. Denizin bu kafes içinde sağ çıkma ihtimali yoktu. Aldığı bilgiye göre Ayıboğanın maçlarda kazanma sebebi doping ve ilaç almasından dolayıydı. Denizin en ufacık bir dikkatsizliği maçı kayıp etmesine neden olurdu.

Bu sırada Alevin yanında dört beden belirdi. Murat ,Çelik , Derya, Sercan. Murat'ın gözleri kafese döndü, dönmesi ile tüm sinir beyninden aşağıya doğru süzüldü. Kaşları çatıldı sesi sinirin her bir tonuna büründü." Siz ne halt bok yiyorsunuz lan!?"

Alev ürkek baktı. Bu ses tonunu çok iyi biliyordu. Murat ikisinin ağzına sıçacaktı hemde ne sıçmak.

Çelik gülerek baktı." Hala mı kafes dövüşü be kızlar?" Murat'ın ters attığı bakışı görünce yutkundu." Bunlar hep böyleydi."

Alev , Denize bağırdı." Özal."

Denizin bakışları bir an Aleve döndü. Gördüğü kişi ile yutkundu bu sırada dağılan dikkatinden yararlanan Ayıboğan yüzüne öyle bir yumruk attıki Denizin bedeni tellere çarpıp yere düştü. Toplanmaya fırsat dahi vermeden ardı ardına karnına sert tekmeler geçirdi Ayıboğan. Kasıldı Deniz. Yerden kalkmaya fırsatı yoktu artık. Aldığı darbeler çok güçlüydü. Denizin belinden kavradığı gibi kafesin diğer tellerine savurdu Ayıboğan. Tellere çarpıp yere düştü Deniz. Vücudu aldığı darbeler ile kasıldı. Nefesi kesildi.

Kafesin kapısı ateş gibi sinirle Murat girdi. Denize koştu." Deniz!" Yerde acılar içinde kıvranan Denizi kendine çekti." Ne halt yiyorsun sen Allah adına?!" Resmen kükredi. Sessi tüm izleyenlerin sessini bastırdı." Durdurun şu siktiğimin maçını!"

Hakem girdi kafese." Olmaz tek bir kural var. Maç başladığı an çekilme olamaz."

Murat sinirle yerden kalkıp hakemin yakasından tutup ayaklarını yerden kesti." Sana maçı durdur dedim!"

Hakem yutkundu." Olmaz yapamam kurala aykırı."

Adamı poşet sallar gibi salladı Murat." Kurallarınız sikimde bile değil!" Adamı biraz daha sarstı. Sessi kısık çıksa bile ölüm tınısını duydu Hakem." Durdur şu maçı dedim!"

Hakem yutkundu korkuyla." Olmaz yapamam."

" Sikerler ha kurallınızı!" Adamı yere savurdu Murat. Karşısında duran Ayıboğana yaklaştı." Sana teklifim var bu kız yerine benimle yarış eğer kazanırsan alacağın paranın iki katını sana veririm. Eğer ben kazanırsamda paranın yarısını alacağım sadece."

Ayıboğan alayla güldü." Kabul ediyorum." Ellerini birbirine vurdu." Bir kız için kendini öne atıyorsun ha?"

Deniz bu sırada yerinden kalkmıştı." Saçmalama Murat! Çık şuradan!" Burnundan akan bir damla kanı ellini batırarak sildi.

Murat dinlemedi , Deniz'in belinden tutup kafesin çıkışına götürdü. " Asıl sen saçmalama. Adam seni çiğ çiğ yiyecek bende izleyeceğim oldu." Deniz kurtulmak için çırpındı. Kafesin kapısını açıp Çelike verdi Denizi.

" Murat dur diyorum sana! Bu benim maçım! Dayak yiyeceksem bile hakım ile yer çıkarım!" Diyerek bağırdı Deniz.

Kafesin kapısını kapattı Murat. Yüzü kırmızı renge döndü." Siktirme senin hakkınıda sana da!" Ellini burnuna atıp sıktı." Bir dakika bir dakika lan! Boş bırakmaya gelmiyorsun. " Ateş saçan gözleri Çelike döndü." Tut şunu sakın da bırakma şu iş bitsin." Gözleri Denize döndü. Yutkunmadan edemedi Deniz. Altına sıçmak ile kalmayacak sular seller gibi işetecek bir bakış vardı şuan Murat'ın yüzünde." Görüşeceğim seninle! Bu sefer sana acırsam şerefsizim!"

Çelik sıkı sıkıya Denizi tuttu." Bende kardeşim."

Murat kafese dönerken. Deniz tuttan kollar arasından kurtulmaya çalıştı." Çelik bırak!" Kafesin kapısını açmaya çalıştı. Çelik belinden tutup kenara sürükledi.

" Dur Deniz! Seni tutmazsam hepimizin ağzına dolu dolu sıçar." Murat'ı iyi tanıyordu Çelik. Denizi tutmaz ise yüzüne inecek yumruğun acısını şimdiden hissediyordu o yüzden can havliyle daha sıkı tuttu Denizi. Kolları arasında çırpınan kıza bıkkın bir nefes verdi." Deniz hiç değişmemişsin var ya."

Denizde sinirle yükseldi." Bırak lan beni!" Çırpındı işe yaramadı. Murat bir , Çelik iki gücü yetmiyordu bu adamlara. " Lan bırak beni! Kime diyorum."

" Senin yüzünden dayak yemeye hiç niyetim yok Denizcik." Dedi Çelik. Daha geleli üç saat olmuştu. İçine düştüğü duruma sövmeden edemedi.

Bunlar olurken kafes içinde iki öfkeli bakış birbirini buldu. Murat üzerinde ki tişörtü çıkartıp kenara attı. Deniz gibi kaçmayacak tüm sinirini , öfkesini karşısında duran adama kusacaktı. Sinirinin azcığını bile olsa kusması gerekiyordu yoksa Denize kusmak zorunda kalacaktı ve kesinlikle bu hiç iyi olmazdı.

Ayıboğan üzerine koşup havada tekme attı. Atılan tekmeden kaçmadı Murat kendisine doğru gelen ayağı havada kapıp , Ayıboğanın yerde duran ayağınıda yerden kesti. Adamı tellere en sertinden attı.

Ayıboğan hızlı toparladı. Murat yerinden çıkıp havada yumruğunu geçirdi bu sırada Ayıboğan kafasını öne egip Murat'a koştu. Kafasını Murat'ın karnına geçirip geriye doğru ilerletirken yumruklarını Murat'ın böbreklerine vurdu. Murat adamı tek kolluyla belinden kavradığı gibi yere çaldı . Ayıboğan, yüzüne gelen yumruğu havada kaptı. Murat'ın bileğini bükmeye çalıştı. Olmadı. Murat adamın yakasını tutup kafasını kafasına geçirdi. Ayıboğanın burnundan gelen kırılma sesiyle beraber oluk oluk kanlar süzülmeye başladı.

Ayıboğan, Murat'ın karnına sert bir yumruk geçirip toparlandı. İkisininde gözleri içinde kana susamışlık vardı. İkiside ölüm gibi bakıyordu birbirine.

Ayıboğan ve Murat'ın yumrukları birbirine hızlı hızlı hareket etti. Murat bir çok yumruktan kaçtı Ayıboğan ise sadece bir iki tanesinden kaça bildi. Murat, Ayıboğanın kollunu yandan tutup kollu ile sardı. Ayıboğanın tam boyun bölgesine vurduğu sert darbe ile afaladı Ayıboğan. Sardığı kollu bükmesi ile Ayıboğandan acı bir inilti döküldü. Adamın kollunu kırmıştı. Acı ile Ayıboğan yana dönüp Murat'ın karnına tekmesini geçirdi. Bir adım geriledi Murat. Ellinin tersiyle patlamış dudağından akan kanı sildi.

İkisinin de öfkesi daha da harlandı. İzleyiciler çoştukça çoştular. Ayıboğana bu kadar dayanan adam ilkti.

Ayıboğan daha da sinirle yumruk ve tekme atmaya çalıştı. Tüm darbelerden kaçtı Murat. Bulduğu fırsata Ayıboğanın arkasına geçti. Bacaklarının eklem birleşme kısmına attığı tekme ile Ayıboğan iki dizinin üzerine çöktü. Murat , Ayıboğanın saçlarını kavradı adamın yüzüne tekmesini geçirmesi ile Ayıboğanın yana düştü bedeni. Durmadı Murat. Adamın üzerine çıktı. Yüzüne ardı ardına yumruklar geçirdi. Ayıboğan ellerini Murat'ın boğazına dayayıp sıktı. Boğazına yapışan elleri tutup çekti Murat. Adamın bileğini bükmesi ile iki bileğinden kırılma sesi geldi.

Ayıboğanın artık dayanacak gücü kalmamıştı. Çok rakip ile karşılaşmıştı ama böyle bir gücü ilk defa görüyordu. Murat'ın hem yumrukları serti hemde stretiji biliyordu ve üzerine reflekskeri hızlı olunca Ayıboğan durdurmakta güçlük çekmişti.

Yüzüne ardı ardına inen yumruklardan kurtulmak için yana döndü. Son gücü ile ayağa kalktı ama işe yaramadı. Murat tek kollu ile adamı belinden kavradığı gibi yere tekrar çaldı. Kafasına ağır bir darbe aldı Ayıboğan. Murat kafası hafif kalkan Ayıboğanın yüzüne ayağı ile tekmesini geçirdi. Dinmedi öfkesi. Gözünün önüne Denizi tutup tellere çaldığı an geldikçe öfkesi daha da harlandı. Ayıboğanın üzerine çıktı. Ardı ardına yumruklarını yüzüne geçirdi. Elleri kana bulandı.

" Benim sevdiğim kızı tutup telle atacak kadar göt sahibi mi oldunuz lan?!" Bir yumruk daha geçirdi. Dinmedi öfkesi. Denizin teni biraz çizilse , çizeni yok ederdi Murat. Gözünün önünde ardı ardına Denize tekme atmıştı. Sevdiği kıza zarar gelmişti. Durmayacaktı. Konu Deniz ise Murat'ın öfkesi ile kimse baş edemezdi bu yenilmez denilen Ayıboğan olsa bile. Ayıboğanın yüzü tamamen kana bulandı. Çenesi kırıldı, gözleri etrafı mor renge boyandı, dudakları ve kaşı patladı koca bir yarık oluştu." Sikerim lan adamı. Sevdiğime zarar veren kim olursa sikerim!" Bir yumruk daha attı. Ayıboğanın gözleri kapandı.

Murat'ın kolları tutulup Ayıboğanın üzerinden çekmeye çalıştılar. Biraz daha vurursa Ayıboğan ölecekti. Duruma Sercan da el attı. Murat'ın gözü dönmüş gibiydi. Dönmüştü de zaten. Kollarını iki yana savurması ile kollarını tutan iki adam yere savruldu. Çelik bile , Denizi bırakmış Murat'ı tutmaya çalışıyordu. İşe yaramadı. Güçleri yetmedi Murat'ı durdurmaya.

Deniz koşarak kafese girdi. Murat'ı tutmaya çalıştı." Murat dur! Dur Murat adamı öldüreceksin." Bedenini endişe sardı. Yere çöküp Murat'ın vuran ellerini tuttu. Durdu Murat. Denizin bir elli Murat'ın yüzünü kavradı." Gözlerime bak." Bakmadı Murat hala Ayıboğana ölüm gibi bakıyordu. Elli ile Murat'ın yüzünü kendine çevirmeye çalıştı." Bana bak Murat." Murat'ın kafası yavaşça Denize döndü. Uysal bir sesle konuştu Deniz." Sakinleş, gözlerime bak." Ayıboğanın üzerinden kalkıp kenara çöktü Murat. Yavaş yavaş okşadı Deniz Murat'ın yüzünü. Gözleri birbirlerine kenetlendi." Sakinleş." Her bir yaranın üzerinde naif dokunuşlar ile gezindi parmakları." İşte böyle sakinleş." Murat'ın kafasını tutup boynuna yasladı." Sakinleş."

Ayıboğanı on tane adam zorla tutup kaldırdılar. Hakem korkuyla kenarda izliyordu. İzleyiciler şok içinde kaldılar. Ayıboğanı yenen bir adam çıkmıştı. Ayıboğanda yenilirmiş. Tepsi içinde para geldi. Çelik aldı parayı.

Murat kafasını sakladığı yerden çıkardı. Biraz önce ki siniri kalmamıştı ama hala sinirliydi. Yerden kalktı yana savurduğu tişörtü alıp üzerine geçirdi. Denizin kapşönünü de aldı. Deniz yerden kalkmıştı bu sırada. Murat'ın bakışlarını görünce bir adım gerilemeden edemedi. Murat pantolonun kemerinden tutup Denizi kendine çekti. Sessi kısık çıktı. Ses tonu bas bas seni bitirdim tonu duyuluyordu." Şuradan çıkalım o zaman konuşucaz uzun uzun." Kapşönü giydirdi önünüde hızla çenesine kadar çekti. Kocaman yutkundu Deniz. Ayıboğandan dayak yese daha iyiydi Murat'ın bakışları ve siniri daha kötüydü. Ellini sıkı sıkıya kavradı Denizin. Önden sinirle Murat giderken arkasından çekiştirile çekiştirile Deniz gidiyordu.

Kalabalığı yara yara gitti Murat. Arkasından da geri kalanlar geldi. Ön kapıdan çıkmadı Murat arka kapıya yöneldi. Biliyordu böyle yerleri. Gençliği bu sokaklarda böyle mekanlarda geçmişti. Gençliğinde Çelik ile beraber az kavgalara , kafes dövüşlerine katılmamıştı. Asker olduktan sonra böyle yerlere gelmemişti ama hayat Deniz sayesinde tekrar buralara düşürmüştü.

Arka kapıdan çıkıp ıssız bir sokağa çıktılar. Murat'ın sakinliği buraya kadardı. Denizin bellinden kavradığı gibi duvara yasladı. Kahveleri ateşe dönmüştü , alnında ki damar ben buradayım diye bağırıyordu, yüzü kırmızının en koyu rengine dönmüştü. Tüm siniri ile bağırdı burada kimse onları duymazdı." Senin ne işin var böyle yerlerde?!" Sessiz kaldı Deniz." Söyle bana! Söyle! Ne boktan sikten işler ile uğraşıyorsun sen ha?!"

Arkada kalanlar araya giremedi. Murat'ın şuan ki siniri ile hiç biri baş edemeceklerini biliyorlardı.

Alev kırmızı dudaklarını dişledi.

Çelik sağı solu kontrol etti.

Derya tırnakları ile oynadı.

Sercan nefesini tuttu.

Denizin cevap vermemesi Murat'ın sinirlerini daha da tepesine çıkardı. " Konuş Deniz konuş!" Yumruklarını Denizin arkasında duran duvara geçirdi. Gözlerini kapatı Deniz yanan iki ateşe bakacak cesareti yoktu. " Ben seni iki dakika yalnız bırakamayacak mıyım? İki dakika bile sana fazla bir dakika lan bir dakika!" Yumruklarını geçirmeye devam etti duvara. " Yetişmeseydim ne olacaktı Deniz? Söyle lan bana!? Adam seni evire çevire dövseydi ne olacaktı?!" Sustu Deniz daha da yükseldi Murat." Konuşsana lan! Ellimi kana mı bulayacaksın Deniz?! Niye geliyorsun böyle sikten boktan yerlere?!" Yine cevap vermedi Deniz. Yumrukları durdu Murat'ın. Ellerini Denizin bedeninin iki yanına sabitledi. Denizin yüzüne yaklaştı yüzü. Sessi kısık çıktı." Ne yapıyım Deniz ben seninle? Söyle bana bir şey! Kendime mi kelepçeyim ila seni?" Burnundan soludu." Niye geliyorsun böyle sikten boktan yerlere?! Cevap ver lan bana!"

Kokruyla sıçradı Deniz. Sessi kısık çıktı yanında durduğu hâlde Murat bile zor duydu." Hep geliyorum böyle yerlere. Dayak yeseydim ilk dayağım olmayacaktı."

" Deniz benim canımı sıkma! O siktiğimin piç kurusu amına koyduğum şerefsizi seni dövseydi. Öldürürdüm anladın mı?" Denizin yüzüne daha da yaklaştı." Yaptığın her bok beni de etkiliyor. Yetişmeseydim ne olacaktı?! Ha söyle bana?! Sağ mı bırakır sanıyorsun o piçin seni?!" Konuşamadı Deniz. Murat'ı ilk defa bu kadar sinirli gördü." Aç şu gözlerini bak bana?!" Açamadı Deniz daha da yükseldi Murat." Aç şu gözlerini!"

Yavaş yavaş açtı gözlerini. İki ateşe bir saniye bakabildi sadece kafasını öne eğdi. " Karşıma bu adam geleceğini bilmiyordum." Dedi en kısık sessiyle.

Saçlarını sinirle çekiştirdi Murat." Kafayı yiyeceğim vala kafayı yiyeceğim! Hala bana o adamın geleceğini bilmiyordum diyor!" Elliyle yüzünü sıvazladı." Hiç gelmeyeceksin böyle yerlere hiç! Birde bensiz geliyorsun lan. Niye haber etmiyorsun bana ha ?! Söyle bana?!"

Ellerini anlamsızca sağa sola çekiştirdi Deniz sessi yine kısık çıktı." Söylesem izin vermezdin."

Denizin dibine tekrar girdi Murat. Çenesini kavrayıp yukarıya kaldırdı." Dayak ye diyemi izin vereceğim ha?! Durmuyorsun! Durmuyorsun! Yetişmesem adam seni dövecekti lan ?! Ben sana dokunurken ellim titriyor ellin piçi gözümün önünde sana tekme attı. Benim önümde lan benim!" Gözlerini kapatıp derin bir nefes almaya çalıştı Murat. Sakinleşmeye çalışıyordu ama zordu." Ne yapıyım sana şimdi Deniz? Söyle bana! Seni kendime mi kelepçeleyim? Yoksa evemi kilitleyim?!"

Uysal bir bakış attı Deniz. Kendine söve söve sessini tatlı çıkarmaya çalıştı. Alev bu hali ile baya dalga geçecekti." Muraaat tamam haklısın. Özür dilerim."

Alevin şok dolu bakışları Denizi buldu. Karşısında hep sert duran kadın şimdi tatlı konuşuyordu. Alev için bu devrimdi. Tek Alev değil Çelikte şoklar içinde bakıyordu ağzı bile hafif hayret ile açıldı.

" Bir dakika bir dakika Özal biraz önce tatlı mı konuştu?" Dedi hala şoklar içinde bulunan Alev.

Çelikte katıldı." Lan bu bizim Deniz olduğuna emin miyiz? Tatlı mı konuştu o ? Üstüne üstlük özür diledi. Yok lan bu bizim Deniz olamaz."

Murat'ın siniri geçmedi." Özür dileme benden. Haber et lan haber! Bu boku yiyeceğim Murat de !"

Uysal bakışı devam etti Deniz'in. Nazlı nazlı sokuldu Murat'a. Başka seçeneği yoktu . Yoksa Murat sakinleşmeyecekti." Sakin olsak." Gözlerini en sevimli haliyle kırpıştırdı." Hı?" Daha da sokuldu Deniz." Sakinleş." Arkada duranları önemsemeden biraz daha sokuldu. Altan en uysal bakışını attı. Çocuktan farkı yoktu halinin." Hı? Sakinleşsek?"

Murat'ın siniri geçmedi. Denizin ellini kavradı. " Sakin ol demeyeceksin hanımefendi sakinleştireceksin o zaman." Deniz ile yürüdü arkaya bağırdı." Ben diyene kadar gelenin adını dünyadan silip atarım üstüne bir güzelde sikerim."

Alevin dudakları iki yana kıvrıldı.

Sercan merakla sordu." Ne yapmaya gidiyor onlar? Nasıl sakinleştireceki Deniz komutanım, Murat komutanımı?" Ellerini saçına atıp kaşıdı." Hiç bir şey anlamadım ben?"

Alev cevap verdi soruya." Öpüşecekler."

Sercanın ağzı kocaman açıldı." Ne?"

Çelik yandan ters bir bakış attı Aleve." Ne diye açık seçik söylüyorsun kızım bunu?"

" Lan gerçekten öpüşecek mi onlar?" Dedi Sercan.

Alev yılmış bir bakış attı." Sence Murat'ın siniri başka hangi türlü geçecek? Denizin dudaklarının sızısını şimdiden hissediyorum."

Güldü Çelik." Bu sinir ile Murat daha da ileri de gidebilir."

Derya , Alev ve Çelik'i gösterdi." Siz çok fazla açık sözlüsünüz. İnsanların özelini orta yerde ne diye söylüyorsunuz?"

Alev bilmiş şekilde güldü." Öpüşmenin neresi özel canım? Gözümün önünde sevişseler zevkle izlerim." Durdu bir an Alev. Aklından geçeni yapmaktan geri kalmadı. Topuklularını çıkartıp Çeliğin kucağına bırakıp sokağa yürüdü. Sağa sola baktı ama Murat ve Deniz yoktu tüm hayalleri suya düştü. Ne güzel izlemeyi düşünüyordu. Hayal kırıklığı içinde tekrar eski yerine döndü.

" Alev az değiş be kızım." Dedi Çelik.

Umursamadı Alev." Kucağına al beni yoruldum." Kollarını açtı. Derin bir nefes verdi Çelik, Alevi kucağına aldı." Kucağın hala çok rahat. Bir ara sevişsek mi acaba?"

" Lan!" Dedi Sercan.

Derya ters bir bakış attı." Hani abi dediğin insanlara yan gözle bakmazdın ne oldu?"

Başını Çeliğin omzuna yasladı Alev." Çeliği abim olarak görmedim canım hiç." Derya'nın gözünün içine bakarak Çeliğin dudağına öpücük kondurdu." Çelik benim ilk yatak arkadaşım."

Yere çöktü Sercan. Ellerini kafasına koyup sağa sola sallandı." Nasıl bir ortama düştüm ben?" Arkasından gelen öpüşme sesleri ile anından yerinden kalktı." Lan!" Deryaya uzanıp önüne çekti hemen kulaklarını kapatı ." Duyma sen bu sesleri. Allah'ım nasıl bir yere düştüm ben."

Çelik ve Alev deli gibi öpüşürken Sercan yüzünü buruşturdu bir yandan da Derya'nın bu görüntüyü görmesini ve duyamasını engellemeye çalışıyordu.

Sokakta bunlar olurken Murat , Denizi boş bir depo gibi yere soktu. Denizin bedenini duvara yasladı." Sakinleştir şimdi beni. Yoksa ben sakin olamayacağım."

Kocaman yutkundu Deniz." Nasıl sakinleştiriyim ki seni?"

Murat biraz daha yaklaştı." Onu da sen bul." Denizin çenesini kavrayıp gözlerini gözlerine sabitledi. Baş parmağı dudağı üzerinde gezindi." Bul bakalım Deniz Özal. Sakinleştir beni. Yoksa bu sinir ile kalbini kıracağım bunun olmasını istemiyorum. O yüzden sakinleştir beni."

Murat'ın kahveleri içinde ki vahşiliğe bir kez daha yutkunarak baktı Deniz. Yapacak tek bir şey vardı. Dudakları Murat'ın dudaklarına ilerledi. Murat zaten bu anı bekliyordu en sertinden yapıştı dudakları birbirine, dişlerinin çarpışma sesi geldi. Sert ve hoyratça öpüşmeye başladılar hemde en sertinden ve hoyratından.

Denizi bellinden kavrayıp yukarıya kalırdı. Denizin bacakları Murat'ın beline dolandı. Bedenini tamamen Denize yasladı Murat.

Öpüştüler nefes bile almadan. Öpüştüler uzun uzun. Geri durmadı ikiside. Sinirini, öfkesini Deniz'in dudaklarından çıkardı Murat. Deniz'in nefes dahi almasına izin vermedi.

Dakikalar ilerledi. Dudakları kopmadı. İçinde kabaran öfkeyi kustu Murat. Bir saniye nefes almaya izin verdi, bir saniye sonra tekrar dudakları üzerinde buldu kendini.

Dakikalar birbirini olabildiği hızıyla kovaladı. Beş dakika oldu on dakika, on dakika yirmi dakika, yirmi dakika yarım saat. Sızım sızım sızlatı Murat , Deniz'in dudaklarını. Zamanları olsa ateş kıvılcımını koca yangına dönüştürür teni tenine değdirir. İçinde kabaran öfkeyi tam vücut olup kusardı lakin zaman kısıtlıydı. Tenleri ne kadar birbirlerini istiyor olsada dört kişi bekliyordu onları. Tenleri yine hasret kaldı birbirine.

Nefes nefese ayrıldılar. Gözlerini kapattı Deniz. Başını Denizin boynuna gömdü Murat." Niye bandana taktın sen?" Bandanaya uzanıp çıkardı. Gördüğü manzara ile iki kaşı havalandı." Boynunu ben mi bu halle getirdim?"

" Senin yüzünden oldu. Sabahtan beri bandana ile dolaşıyorum." Dedi hafif sinirle Deniz.

Yaptığı muazzam esere en keyiflisinden baktı Murat." Sabah neydi be öyle." Denizin boynuna narin bir öpücük kondurdu." Aklımı aldın başımdan aklımı." Sabah aklına gelince kocaman gülümsedi Murat ama Erdemin geldiği an gelince keyfi kaçıp gitti. Neler olacaktı gelmeseydi. Fazlası ile sinirlenmişti sabah. Erdeme de baya yazık oldu. Hala askeriyede koşuyordu yarın sabaha kadar da koşacaktı. Başına bekçi bile dikmişti Murat. Murat'ın koşmasını englemek ile büyük hata yapmıştı.

" Gidelim artık bizi bekliyorlar." Murat'ın kucağından indi. Bamdanayı da tekrar boynuna taktı. Dudakları zonkluyordu. Yarım saat aralıksız öpüşünce normaldi.

Denizin ellini kavradı. Beraber çıktılar binadan. Tekrar diğerleri yanına döndüklerinde tüm gözler Denizin dudağına döndü.

Alev keyifle konuştu." Botoks yakışmış Özal."

Çelikte katıldı." Kardeşim bu sinir ile inşallah bana yiğen yapmışsındır."

Alev ellini alnına koydu." Sevişmediler ise şuraya bayılırım. "

Denizin buz gibi bakışları Aleve döndü." Sen haber ettin dimi?"

" Hayır." Dedi Alev.

" Yalan söyleme bana Şahin. Burayı senden başka kimse bilmiyordu."

" Alev haber etmedi. Rahmi albay söyledi." Dedi Murat.

Murat'ın ellerinden kurtardı ellini Deniz. Alevin üzerine yürüdü." Rahmi albaya da sen haber ettin." Sinirle bağırdı." Ne oldu aferin dedimi babacığın sana? Ne zaman beni satmayı bırakacaksın Şahin? Sırf iki övgü almak için beni ortaya attın yine dimi?"

Alevde yükseldi." Dayak yemene izin mi verseydim Özal? Adam doping yapmış ve ilaç almış oradan sağ çıkma ihtimalin yoktu."

Denizin sinirleri daha da tepesine geldi." Söyleseydin bana Şahin. Ama yok övgü almak varken benim canımın yanmasını izlemek varken neden bana söyleyesin ki."

Alev de geri durmadı." Haklısın senin canını yanması her daim hoşuma gitti Özal. Rahmi albaya da ben haber ettim."

" Ne oldu? Aldın mı istediğin sevgiyi? Başın göğe erdimi Şahin!?"

" Seni hiç bir zaman anlamayacağım Özal. Aptalın tekisin. Ben sevgiye muhtaç iken sen hep verilen sevgiyi ellinin tersiyle ittin." Elli silahına gitti. Sessi nefretle çıktı." Sana nefret yakışıyor Özal."

Aynı anda silahlar birbirine doğruldu." Sevgi istiyorsan git babacığın sevsin seni."

Araya Murat ve Çelik girdi." Durun birbirinizi mi öldürecek siniz?" Dedi Çelik.

Deniz ve Alev aynı anda konuştu." Çekilin aradan!"

Deniz öfke kusmaya devam etti." Sevgiyi hiç bir zaman istemedim. Seven kişileride kendimden uzak tuttum. Sevgiyi sende gördün ama hep bana nefret kustun."

Alev de geri durmadı." Seni hep daha çok sevdi. Ben akılı durdum onun istediği gibi evlat oldum ama sen hep başına buyruk oldun. Laf dinlemedin ama hep en çok sen sevildin." Sinirle bağırdı." Verilen sevgiyi gram hak etmedin ."

Tetikler çekildi." Sevildin sen Şahin ama şu kıskançlık ve benciliğin varya gözünün önünü görmeni engelliyor."

Sercan sevimli şekilde araya girmeye çalıştı." Sakin olsak ha?"

" Özal sen ne sevmeyi ne de sevilmeyi bilirsin."

Murat girmeye çalıştı araya. Denizin tuttuğu namlunun ucunda durdu ." Deniz bırak silahı. Siz kız kardeş sayılırsınız."

Bakmadı Deniz." Ben kimse ile kız kardeş değilim." Silah ile Alevi gösterdi." Hele onunla hiç değilim."

Alevin kalbine ağır bir darbe indi. Fark ettirmedi bunun yerine öfkeye sığındı." Sana iyilik yaramaz Özal. İnsanlar seni önemsiyor bunun değerini bile bilmiyorsun."

Tuttuğu öfkeyi daha fazla tutamadı Deniz. Murat'ın yanından geçip Aleve yürüdü aynı şekilde Alevde iki kızı Murat ve Çelik tuttu.

Bıkkınlıkla nefesini verdi Çelik ." Hala mı aynısınız kızlar?"

" Yapma lan sen bana iyilik felan." Burnundan soludu." Önemsemeyin. Ben ne beni sevin diye bir şey yaptım nede senin gibi insanlar beni sevsin diye insanlara yapıştım. Sevmeyin amına koyum sevmeyin o zaman."

" Deniz bir durul artık kızım be. Ateşin nereye sen oraya." Dedi Çelik.

Alevde aynı şekilde burnundan soludu." Bunu anlamıyorum zaten. İnsanlara o kadar mesafeler koyuyorsun ama yine her zaman olduğu gibi sen seviliyorsun." Bunu söylediği için çok pişman olacaktı ama söyledi." Hemde terörist çocuğu olduğun halde." Pişman da oldu. Yüzüne inen sert tokat ile kafası yana döndü.

" En çok sen sevil lan!" Diyerek bağırdı Deniz. Kollarını tutan Murat'an kurtardı." Sevmeyin amına koyum beni. Önemsemeyin . Terörist çocuğunu ne diye seviyorsunuz? Dediği gibi bana nefret yakışır sevgi değil." Adımları geriledi.

" Deniz dur." Dedi Murat.

Ellini kalırdı Deniz. " Hiç birinizi hayatımda istemiyorum. Hiç birinizi. "

" Deniz dur kardeşim yanlış karar veriyorsun. Ateşin yine ilk seni yakıyor." Dedi Çelik . Ilımlı konuşmaya çalıştı." Vazgeç artık Deniz kendine acı çektirmekten. Bırak sevsin insanlar seni. Ne diye kendine bu kadar acı çektiriyorsun? Vazgeç Deniz. Acını kendinden çıkarmaktan bırak artık."

İleriye doğru yürüdü Deniz." Siktir gidin. İstemiyorum hiç birinizi geleni de vururum. Çıkın artık amına koyum hayatımdan."

" Deniz dur ...."

Öfkeyle Murat'a baktı Deniz." Seni de istemiyorum. Anlamıyor musun? Terörist çocuğunu sevecek kadar aptal mısınız siz?"

Derya hüzünle konuştu." Ağır konuşuyorsunuz komutanım."

Durdu Deniz yutkundu." Bu dilden anlıyorsunuz Derya. Adam gibi diyorum. Yok. Şahin gibi sülük gibi yapışamayın bana." Tekrar yürümeye başladı Deniz. Alev ile çok kavga etmişti ama ilk defa terörist çocuğu dedi. Alev hiç bir zaman bunu demezdi. Yine öfke ve kıskançlık duygusu ile Denizin canını yakmaya çalıştı. Başardıda. Deniz sokağın başına geldiğinde arkadan Murat bağırdı.

" Deniz dur."

Durmadı.

" Komutanım gitmeyin." Dedi Sercan.

Durmadı.

" Deniz yanlış yapıyorsun." Dedi Çelik.

Durmadı.

" Komutanım gitmeyin ne olur. "Dedi Derya.

Durmadı.

" Bugün çiçekler çok kötü Özal." Dedi Alev.

Durdu.

" Bugün çiçekler çok güzel Şahin." Dedi Deniz.

Bedeni yavaşça arkaya döndü. Elleri yumruk oldu. Alev koşarak sokağın başına geldi. Denize sarıldı. Sıkı sıkıya. Deniz sarılmadı. Elleri yanda yumruk şekilde durmaya devam etti.

Sessizce mırıldandı Alev." İçecektik hani geleneği bozacak mısın Özal? " Pişmanlık duygusu her bir zeresini sardı. " Gelenek bozulmaz Özal."

Gözlerini kapattı Deniz. Alevin dilinde bu özür dilemekti. İlk defa bugün çiçekler çok kötü Özal demişti. Özür diliyordu. Elleri açıldı Denizin yavaş yavaş Alevin sırtını buldu. Sıkı sıkıya sarıldı iki kız.

Hepsi şaşkın baktı bu manzaraya daha biraz önce birbirine nefret kusan , silah çeken iki kız sıkı sıkıya sarılıyordu.

" Bunların ilişkisini asla anlamıyorum." Dedi Sercan.

Merakla sordu Derya." Bu çiçek mevzusu ne ? Deniz komutanım bu lafı duyunca durdu."

Ellerini cebine attı Çelik bir yandan da soruya cevap verdi." Aralarında bir kod hiç birimiz ne anlama geldiğini bilmiyoruz."

Murat derin bir nefes verdi. Yüzünü sıvazladı." Bunlar hep mi böyleydi Çelik?"

" Böyleler kardeşim. Hem birbirlerinden ölesiye nefret edip hemde çok severler."

" Bu nasıl sevgi? Birbirlerini öldüreceklerdi." Dedi hayret dolu bir sesle Derya.

Güldü Çelik." Öldürmeyi denediler zaten. Bir ara gözümün önünde birbirlerine bir sarjör boşaltılar."

" Eeee." Dedi Sercan ve Derya aynı anda.

Gülüşü büyüdü Çeliğin." Sonra kahve falı baktılar beraber."

" Ha?" Dedi Sercan ve Derya aynı anda.

Başına giren ağrıyla şakaklarını ovuşturdu Murat." İşimiz var desene kardeşim bunlar ile."

Ellini gülerek Murat'ın omzuna attı Çelik." Alışırsın kardeşim. Ben yıllardır ne çekiyorum sende çeke çeke alışırsın."

Bu sırada gülerek Deniz ve Alev geldi yanlarına." Şahin o evlenmiş mi harbi?"

Alev yüzünü buruşturdu." He ya Özal. Birde evlendiği adamı göreceksin." Kusma işareti yaptı Alev." Bokum bile daha güzeldir."

Yanlarından geçip gittiler. Daha da şaşkın baktılar.

" Nereye gidiyorsunuz siz şuan?" Dedi Murat.

Alev ve Deniz aynı anda konuştular." İçmeye."

Başını yukarıya kaldırdı Murat. Büyük bir sabır çekti. " Deniz içince ne oluyorsun biliyorsun dimi?"

Güldü Deniz." Bu sefer edebim ile içeceğim."

Çelik ve Murat birbirine aynı anda baktı." İnşaallah."

" Vala bak ." Dedi Deniz.

Bir saat sonra....

 

Masanın üzerine çıkmış deli gibi dans eden üç kıza, üç bıkın bakış baktı.

Murat kafasına bardağı dikti." Allah'tan edebim ile içeceğim dedi şu hale bak."

Deniz ve Alev sırt sırta vermiş kıvırta kıvırta dans ediyorlardı. Deniz her gelen geçene sen kimsin? Burası neresi? Ben kimim? Sorularını sormaya başlamıştı. Derya'da onlara ayak uydurmaya çalışıyordu.

Sercan yeni bir bardak rakı doldurdu." Bu ikisi neden birbirinden nefret ediyor? Şu halerine bakılınca çok iyi anlaşıyolar."

Derin bir nefes verdi Çelik. Karşıda masaya çıkmış üç kıza baktı." Kıskançlık ve rekabet duygusu. Deniz ve Alev aynı yurta aynı odada kalıyorlardı. Deniz , Rahmi albaya rica edip Alevide eğitmesini istiyor. Rahmi albay kabul ediyor. Alev , Rahmi albayın sevgisini hep kazanmaya çalıştı ama sevgi hiç bir zaman Aleve yetmedi. Denizin daha çok sevildiğini düşündü. Alev, Denizden daha iyi olmak istedi hep. Buda rekabet duygusu doğurdu ikisi arasında." Durdu Çelik bardağından küçük bir yudum içti. " Rahmi albay Denizi daha çok sevmek zorundaydı."

" Neden ?" Dedi Sercan .

" Çünkü Deniz zor bir çocuktu." Alev ve Denizi gösterdi." Bak bakalım hangisi daha asi duruyor?"

Sercan baktı dans eden iki kıza. Görünüşe baktığı zaman Alev daha asi duruyordu dille de getirdi Sercan." Alev."

Başını iki yana salladı Çelik." Yanlış cevap. Asil olan hep Denizdi. Alevin aksine Rahmi albay ile en çok kavga eden , ters düşende Denizdi. Denizin durulmuş hali şuan. Önceden kafes dövüşlerine Deniz katıldı. Yurtan sürekli kaçanda Denizdi. Başını bazen bilerek bazende bilmeyerek belaya sokanda Denizdi. Kavgalara katılanda Denizdi. Deniz içimizde en asi olan çocuktu. Rahmi albayı en çok zorlayan çocukta Denizdi."

" Neden? Niye öyle olmuş?" Dedi Sercan.

" Neden olacak terörist çocuğu olmanın suç , günah olduğunu kendine kabul ettirmiş.Deniz kendini günah keçisi bellemiş hep. Öfkesini hep kendinden çıkarır. Ya saçları ya bedeni yada ruhuna acı çektiriri bu sayede günahların azaldığını düşünüyor. Çoğunlukla Rahmi albayı bilerek kızdırırdı. Ceza versin diye ."

"Neden?" Diye sormadan duramadı Sercan tekrardan.

"Çünkü bu sayede günahlarının azaltacağını düşündü. Yurta bilerek başını belaya sokardı ceza versinlerde günahım azalsın diye düşünüyor. Terörist çocuğu olmanın günahını. Annesi ve babasının kıydığı askerlerin suçunu kendine yüklemiş. Deniz hep kendine acı çektirdi. Durmadı , durulmadı. Rahmi albay Denizi şuan ki hâline getirene kadar neler çekti. Az sokak köşelerinden toplamadı, kafes dövüşlerinden , meyhanelerden."

Sessizce dinledi Murat. Gözleri Denizin üzerinde durdu. Daha önceden bulmadığı için kızdı kendine. Belki bulsaydı Deniz böyle olmayacaktı. Rahmi albayın öğretmediği sevgiyi öğretecek. Kendisinden nefret etmesini engelleyecekti.

Çelik devam etti." Deniz çok zor bir çocuktu. Hala da zor. Yıllardır Rahmi albayın yanında biz varız hepte gideriz yanına ama o kadar yıl içinde Deniz bir kere aramıza girmedi. Rahmi albayın yanına belki de daha bu sene gelmeye başladı. Hep tek başına oldu."

Murat devir aldı konuşmayı." Çünkü sevgisinin zarar vereceğini düşünüyor. Alev sevgiye sığınırken , Deniz sevgiden kaçtı. Sevdiyse bile belli edemedi. İçinde yaşadı şuan bana yaptığı gibi. Seviyor hemde çok ama uzak tuttmaya çalışıyor." Kafasına bardağı dikti." Sansar neler yaşatmış ki sevgisinin zarar vereceği düşüncesi bedenini ele geçirmiş."

Onayladı Çelik." Doğru bu yüzden ya aramıza hiç girmedi. Rahmi albayın sevgisini kabul etmedi. Sevgi gösteren herkesi hayatından çıkardı bir tek Alev kaldı Deniz'in hayatında." Sercan soru sormadan Çelik cevap verdi." Sana önce Deniz ve Alevi iyice anlatıyım öyle daha iyi anlarsın." Alevi gösterdi ilk." Adı Alev olan oydu ama deniz gibiydi. Sevdiği insanı içine çeker, çekilirdi. Aile kavramına sıkı sıkıya bağlı olanda Alevdi. Rahmi albayın sevgi vermesini beklemeden Rahmi albaya sokulanda Alevdi. Alev sevgiye, ilgiye arsız bir kadın. Sevdimi yanında tutmak ister. Suları içinde en derin noktaya saklar. Sevdiği bir tek ona özel kalsın ister. Anlayacağın Alev bencil bir kadın biraz. Övülmeyi de çok sever. Rahmi albay onu övsün diye herşeyi yapardı. Deniz , Alevden daha iyi oldu hep, nefreti de bir yerde bu yüzden. "

Çelik bu sefer Denizi gösterdi." Deniz ismi Denize aiti ama ateş olan Denizdi. Sevgisini belli etmez. Sevdiği insanları da kendisinden hep uzak tutar. Rahmi albay ne kadar sevgi göstermeye çalışırsa Deniz ateşini daha da harlar. Ateş çemberinin içinde durur kimseye de yaklaştırmaz kendisine. Sevgiyi kabul etmez . Sevgi göstereni de kendinden uzak tutardı." Bardağından bir yudum daha aldı." Denize göre sevgisi zarar, acı , zehir. Bu yüzden Alev , Denizi hiç anlamadı. Denizin penceresinden bakmadı."

" Eee bunlar iki zıt karakter nasıl yan yana kalmayı başarmış?" Dedi Sercan.

Bir yudum daha aldı bardağından Çelik. Soruya cevap verdi." Alev , Deniz'in peşinde dolaştı hep. Deniz , Alevi yanında tutmadı hiç bir zaman. Alev arsızdır . Denizi sever, nefrete eder ama şu bir gerçek ki Deniz , Alev için değerli. Eğer Alev Deniz'in yakasını bırakmasaydı. Denizin yanında olmazdı. Deniz yanında kimseyi tutmaz. Kalmak isteyen kalır gitmek isteyen gider." Derin bir nefes verdi." Alevde , Denizi seviyor bu yüzden ya sevdiğinin yanında duruyor ama şu kıskançlık ve rekabet duygusu da sürekli karşı karşıya gelmelerine sebep oluyor."

Çeliğin konuşması bitterken üç kız geldiler. Deniz , Murat'ın yanına sokuldu. " Çocuklarım nerede sinirli bey? Uydular mı yoksa?" Bir anda doğruldu. Aleve baktı." Sen beni sevmiyorsun. Bana kötü laflar ediyorsun."

Alev kocaman güldü." Sus be . Özal başım çok pis dönüyor."

Deniz etrafına baktı." Şahin biz burada çalıştık mı önceden?"

Başını salladı Alev." Çalıştık sonra da kovulduk senin yüzünden."

Gülerek, Murat'ın kucağına yattı Deniz." Ben ne yaptım be?" Parmaklarını açıp dört yaptı." Bu yaşta nasıl yapıyım ben onu?"

Alev başını Çeliğin omzuna yasladı." Bir tane adam bana musallat olmuştu sende beni korumak için adamın başına masayı geçirmiştin." Güldü Alev." Adam mafya çıkınca, patronda bizi kapı dışı etti."

" Mafya mı? Dizilerde olmuyor mu o kızım?" Gözleri kocaman açıldı." Yoksa gerçek hayata mafya mı var? Gidip vuralım hepsini. " Sağını solunu kontrol etti." Silahım yok ."

Derin bir nefes verdi Murat." Bende Deniz. Bu halde sana silah vermek topuğuma sıkmak ile eş değer."

Alık alık baktı Deniz." Aaaa sen ne yakışıklısın öyle. Murat ile sevgili olmasam senin ile sevgili olurdum." Doğruldu Murat'ın yüzünü kavradı." Aman Murat yok şimdi. Sevgili olalımı?"

Derya güldü." Komutanım. Kendiniz ile aldatılmak nasıl bir duygu?"

Küçük bir ya sabır çekti Murat." Deniz , sen beni aldatıcaksın demek yanında ben olmasam."

Güldü Deniz." Yooo." Elli ile kendini gösterdi." Murat'ın bana dediği bir laf var. Ben onun yokluğuna bile ihanet etmem kaldı ki varlığına ihanet edeceğim." Durdu Deniz. " Ama sen çooook yakışıklısın. Murat senin ile aldatığımı görse kızmaz ki."

Kafasını yukarıya kaldırıp büyük bir sabır eşliğinde konuştu Murat." Deniz delirtme beni be yavrum."

" Sen çok sinirlisin." Murat'a daha da sokuldu." Git istemiyorum seni." Daha da sokuldu." Gitsene be adam!"

Belinden tutup kendine çekti Denizi. Kucağına aldı." Yine başladık." Yerinden kalktı.

Sızmış olan Alevi, Çelik kucağına aldı. Derya'nın başı dönüyordu onuda Sercan kucağına aldı.

Beraber çıktılar meyhaneden.

" Rahmi albayın evine mi gitsek?" Diye öneri sundu Çelik.

" Üçümüzünde topuğuna sıksın diye dimi?" Dedi Murat. " Alevin evi yakın buraya oraya gidelim."

Onayladılar. Yakında bulunan arabaya bindi hepsi. Kucağından indirmedi Murat, Denizi. Başını da Denizin boynuna sakladı.

Yol akıp gitti Murat başını çekmedi. Ara ara şah damarına öpücükler kondurdu.

Eve geldikleri zaman. Çelik, Alev ile yattı. Sercan ve Derya salonda yattılar ayrı ayrı koltukta.

Murat ve Deniz misafir odasına geçti. Denizi yatağa yatırdı. Karnını hafif açtı. Tekme yiyen her noktaya naif öpücükler kondurdu. Rahim bölgesini uzun uzun öptü.

Deniz uyurken sessizce mırıldandı." Acı gitti."

Gülümsedi Murat." Acı sana yakışmıyor huzurum." Tişörtünü çıkartıp Denizin yanına yattı.

Yarı gözlerini açtı Deniz. Murat'ın yüzünde ki yaralara hafifçe öpücükler kondurdu." Özür dilerim dayak yedin benim yüzümden. Benim yüzümden canın yandı." Gözleri tekrar kapandı." Murat seni dövecek yanıma yatığını görünce."

" Murat'ı seviyor musun?"

" Sevmek az kalır. O benim eksik olan her yanım."

" Peki onunla evlenmek ister misin?"

Sıcacık kollara sığındı Deniz. Yarın bu olanların bir tanesini bile hatırlamayacaktı." İstiyorum başka bir şey daha istiyorum."

" Ne ?"

" Ondan çocuğum olmasını çok istiyorum."

İki kaşı havalandı Murat'ın. " İstiyor musun gerçekten çocuk?"

" İstiyorum tabi ki. Hem ondan çok güzel baba olur." Durdu bir an , Murat'ın üzerine çıktı. " Sende yakışıklısın çocuk yapalımı?"

" Deniz şu halinle yoldan çıkartma beni." Belinden tutup yanına yatırdı tekrardan.

" Tamam sevişme öp o zaman beni."

İşte bunu zevkle yapardı. Dudakları Denizin dudaklarını buldu. Leş gibi yayılan içki kokusuna rağmen şehvetle öptü Murat. Tek bacağını kavrayıp Denizi kendine daha çok çekti.

Deniz öptü ama bir süre sonra öpüşürken uyuya kaldı. İçli bir nefes verdi Murat. Kafası boynuna gitti boynuna bağladığı bandanayı çıkartıp kenara attı. Kokusunu engelliyordu. Engeller sevmezdi Murat.

Özlemişti beraber uyumayı.

Murat zaten Deniz yanından bir saniye ayrılsa özlüyordu.

 

*******

Gözlerimin üzerinde taş varmış gibi ağırlık vardı. Yanımda olan sıcaklığa daha da sokuldum. Gözlerim yarı açıldı. Tavan ile bakıştım. Lan ben buraya nasıl geldim? Kafam yana döndü. Murat vardı yanımda. Dün geceyi düşünmeye çalıştım. Sikiyim ya. Yine dozu kaçırdım. Kim bilir ne rezilikler yaptım.

Yataktan yavaşça doğruldum. Saçlarımı karıştırdım. Leş gibi kokuyordum. Yerimden kalktım misafir odasında ki dolabı açtım. Alt çekmecede yedek kıyafetlerim vardı. Ara ara burada kaldığım olmuştu. Siyah dantelli sütyen , siyah dar tişört, altınada siyah pantolonumu ve alt iç çamaşırı yatağın üzerine bıraktım. Misafir odasının banyosuna girdim. Üzerimi çıkartıp buz gibi suyun altına geçtim. Başka türlü kendime gelemezdim.

On beş dakika suyun altından kaldıktan sonra çıktım duştan. Kapının arkasından kısa havluyu aldım. Üzerini kontrol etmeyi ihmal etmedim. Malum Şahin'in evine giren çıkan belli değildi. Döl dolu havluyu bedenime sarmak istemem. Allah'tan temizdi. Bedenime sardım. Banyodan çıktım. Murat hala uyuyordu.

Alt çamaşırımı giydim. Üzerime siyah dantelli sütyenimi giyeceken Murat uyandı. Ellerini kafasının arkasında birleştirip kısık gözlerle bana baktı. Sütyenimin kolçasını takmaya çalıştım. Olmadı. Cidden mi ya. Hadi sütyen kardeş ya. Arkamdan gülme sesi geldi. Yataktan doğrulmuştu. Belimden tutup sağ bacağına oturtu bedenimi ters şekilde. Sütyenin kolçasına uzanıp tek seferde taktı. Kalkmak için hamle yaptığımda tutu. Omzuma küçük öpücük kondurdu. Elleri bedenimde gezindi. Ses etmedim.

" Dün gece ne yaptım ben yine?" İnşallah çok rezil olmamışımdır.

" Seviştik."

" Ne?"

Gözlerim anında Murat'a döndü. Yüzünde keyifli bir ifade vardı." O halimle yararlandın mı lan benden?"

Gülümsedi." Şaka yaptım." Böyle şaka mı olur be adam? Bellimi tutup kucağına düz şekilde oturtu. Dudaklarıma uzanıp kısa öpücük kondurdu." Sadece öpüştük onu da sen istedin zaten." Boynuma ilerledi küçük küçük öpücükler kondurdu. Derin nefesler çekti içine." Ha bu arada benden çocuk istediğini bilmiyordum. Öğrendiğim iyi oldu."

Ne ? 

" Murat doğru söyle ne dedim ben?" Allah'ım fazla rezil olmamışımdır inşallah.

Yüzüme küçük küçük öpücükler kondurmaya devam etti." Beni benle aldatın bu bir. İki çocuk yapalım dedin. Onu yapalım bir ara kesin hatta bugün bile olur." Gözlerime baktı. Baya keyifliydi hemde baya. Yerinde bende olsam keyifli olurdum." Evlenmek istiyor musun benle diye sordum. Evet dedin." Dudakları iki yana en keyifli hâliyle kıvrıldı." Ve senden çocuğum olsun istiyorum dedin. İçmeni sevmiyorum ama böyle bilgileri öğrenmek içmen bazen içmen iyi oluyor." Gel birde bana sor.

İçersem bundan sonra ne oluyum. Kafamı omzuna gömdüm. En sevdiğim omuzları." Her zaman olduğu gibi baya rezil olmuşum sana anlaşılan."

Elleri belime dolandı." Bak ne diyorum gel yapalım şu çocuk işini biz."

Kafasına vurdum." Saçmalama be bi saçmalama. Başımızda Sansar bellası varken ne çocuğu." Durdum bir an. Yutkunmadan edemedim." Onuda mı öldürmesine izin veriyim. Olmaz."

Keskin nefesi boynuma vurdu." Bu adamı bulup öldürmem gerekecek." Islak saçlarımı okşadı." Hayatımızın orta yerine sıçıyor şerefsiz."

Başımı kaldırdım. Gözleri içine baktım." O varken mutlu olmamıza izin vermez. Sevilmemi istemiyor sevmemi de . Küçükken de hep böyleydi bu . Ben neyi sevsem ya öldürür yada yok ederdi. Sevmek yasak , gülmek yasak, mutluluk yasak, aşık olmak yasak, hayal kurmak yasak, neşe yasak, her halt yasak." Gözlerini bile kırpmadan ilgiyle dinledi." Küçükken iki tane köpeği sevdim, oyun oynadım diye öldürmüştü. O acı çektirmeyi seviyor. Ben ne kadar acı çeksem mutlu oluyordu. Ben mutsuz isem Sansar mutlu oluyordu."

" Onun istediği gibi değil kendi istediğin gibi olacaksın. Ben seni mutlu seviyorum." Elli dudağımım üzerinde durdu." Bir gülüyorsun güneş bile ışığına muhtaç kalır. Öyle güzel bir gülüşün var. Sanki güneş gülüşüne saklanmış gibi." Dudağıma küçük bir öpücük kondurdu." Sana sevilmek yakışıyor yavrum. Sevilince varya beyaz gülden bile naif oluyorsun." Tenimde gezindi parmakları.

Saçlarını okşadım." Konuşmasak sadece şuan burada bir süre böyle kalalım." Tenim hasret tenine. Saçlarını uzun uzun okşadım. Aralarına öpücükler kondurdum. Yüzüne geçtim her bir zeresine öpücükler kondurdum. İzledi sadece sevmemi. Ellerim güçlü omuzlarında gezindi. Oradan çıplak kasları üzerinde. En sevdiğim katlar. Bir ömür severim her bir zeresini. Avuç içimi yanağına yasladım. Kafasını çevirip avuç içimi öpüp yanağını tekrar yasladı avuç içime. Dudaklarından hafif bir tebessüm oluştu." Biraz daha gül." Biliyordu ne olacağını gülümsedi en büyüğünden. Öptüm uzun uzun öptüm." Biraz daha gül." Güldü yine öptüm uzun uzun." Gülüşünü öpmeyi çok sevdim."

İçli bir nefes verdi." Bende seni çok sevdim huzurum. Alıp göğüs kafesime saklayıp bir ömür göğüs kafesimde saklamak isteyecek kadar sevdim."

Dudaklarımız birbirini buldu. Sert değil yavaş öpüştük. Anın tadını çıkarmak ister gibi öptük ama bu kısa sürdü. Elleri kaçlarımı kavraması ile öpüşü sert ve hoyratçaya dönüştü geri duracak halim yoktu. En sertinden karşılık verdim.

Elleri iç çamaşırıma gitti." Benim olmaya var mısın?"

" Varım."

Çamaşırı aşağıya çekiyordu ki kapı pat diye açıldı. Derya'nın kocaman gözleri bizi buldu. Şuan sütyen ve iç çamaşır ile Murat'ın kucağında bulunuyordum." Pardon çok pardon." Gözlerini kapatı anında." İçeriye çağırıyorlar da sizi. Alev kahvaltıya yardıma gelsin dedi de."

Murat sinirle çıkıştı." Kızım kapı niye çalmıyorsun?"

Derya'nın gözleri hala kapalıydı sesi mahçup çıktı." Uyuyorsunuz sandım komutanım kusura bakmayın. Ben şey ettiğinizi bilmiyordum."

Gözlerimi devirip Murat'ın kucağından kalktım." Şey etmiyorduk Derya" Yataktan tişört ve pantolunu alıp üzerime geçirdim. " Aç gözlerini."

Murat ise baya keyifsizdi yine istediği olmamıştı. Aşağıya dertli bir bakış attı. Yandan tişörtünü alıp giyindi. Derya'nın yanından geçip çıktı odadan.

Derya gözlerini açmış yanıma gelmişti." Komutanım siz o işi yaptınız mı?"

Islak saçlarımı sağ omzumda topladım." Yapmadık Derya."

Elli boynuma kalktı. Siktir. Bandana yoktu. "O zaman boynunuz niye mosmor?"

Gelde açıkla şimdi. Gizlecek pek bir şey kalmamıştı artık. Şahin'in yanında kala kala açık sözlü olmaya başladım. Derin bir nefes verdim." Olacaktı bir şeyler ama olmadı. Öpüştük sadece."

İmalı bir bakış attı." Dün akşamda mı öpüştünüz?"

Kafamı usulca salladım." Senden gizlecek halim yok Derya. Öpüştük." Ellimi ona kaldırdım. Sessim tehditkar çıktı." Bunu bir yerde duyarsam öldürürüm seni Derya."

Başını salladı anında. Yatağa oturup yanına çekti beni. Gözleri içinde soru işareti vardı." İlk ne zaman öpüştünüz?"

" Bir hafta ortalıkta kayıp olmuştum ya." Başını salladı. Böyle sohbet etmek boşuna gitmiş olmalı. " Beni Rahmi albayın evinde almaya geldiğinde oldu."

Güldü." Eee komutanım güzel öpüyormu bari?"

Dibine sokuldum. Biri ile böyle konular konuşacaksın deseler söverdim ama hayat işte. " Hemde ne öpmek Derya. Komutanın varya dehşet bir şey."

Gülüşü daha da büyüdü. " Dün akşam gördük zaten komutanım. Yarım saat öpüşmemi olur. Vala aranızda öyle bir çekim varki. Bu zamana kadar sevişmemeniz mucize."

Omzuna hafifçe vurdum." Bakıyorum da hoşuna gitti böyle konuşmlar."

Gülüşü daha da büyüdü." Sizle böyle konuşmak pek mümkün değil sonuçta komutanım. Değerlendirmem lazım."

İçeriden Şahin'in çirkef sesi gelince yerimden kalktım. " Gidip yardım edelim şuna yemeklere zehir atma ihtimali var."

" Yapmaz her halde." Deryaya baktım. Durdu bir an. Gözleri yavaş yavaş açıldı." Yaptımı yoksa?" Bakışlarımı görünce bir an daha durdu." Anlaşılan yapmış."

Sinirle soludum. "Yaptı tabi. Bunun en sevdiği makyaj malzemesini kırınca yemeğime zehir atmış. Allah'tan kimsenin ellinden yemek yemiyorum da yemeği yemek zorunda kalmadım."

Odadan çıktım. Arkamdan da Derya geldi bir yandan da soru sordu." Nasıl anladınız?"

" Yemeği başka birine verdim. Çocuk hastaneye kaldırılınca anladım."

" Eee ne yaptınız sonra?"

" Ne olacak saç başa kavga ettik." Günün sonunu ise beraber film izleyerek kapatmıştık. Berbat bir ilişki kesinlikle. Mutfağa giridiğimde kırmızı saçlarını tepeden dağınık topuz yapmış, kırımızı ruju dağılmış , saçlarını altında ayıcıklı kırmızı bir pijama , ellinde sigarası diğer ellinde kaşık tavada ki melemene bakıyordu. " Ne kadarda berbat gözüküyorsun Şahin. "

Ters baktı bana." Kes sesini Özal. Sabah sabah seni görmek tüm keyfimi kaçırıyor zaten."

Güldüm. Bileğinde ki tokayı alıp bende saçlarımı tepeden dağınık topuz yaptım. İçeriye Murat girdi bu sırada telefonunu masada şarja taktı." Ekmek alıp gelelim biz Çelik ile bir isteğiniz var mı?"

" Yok."

" Bana bir paket sigara." Dedi Şahin.

" Bok iç emi."

Gözlerini devirdi.

Deryaya baktı Murat." Yok komutanım."

Başını sallayıp çıktı Murat. Şahin, Deryaya ters bir bakış atmaya çalıştı." Dolabımdan kıyafet alabilirsin. "

" Gerek yok." Dedi düz sesle Derya.

" Gerek var bence. Bok gibi görünüyorsun." Dedi tüm çirkefliği ile Şahin .

Derya gözlerini devirdi." Yıllarca Deniz komutanım sana nasıl katlanmış anlamıyorum." İçeriye geçti.

" Kıza ne diye ters konuşuyorsun Şahin?"

Boş baktı bana." Sevmedim."

Kollarımı önümde bağladım." Ne o kıskandın galiba?"

" Boş konuşmayı kes Özal ." Gözleri ile yaklaşmamı belli etti. Yanına yaklaştım. Sağını solunu kontrol etti." Adamın yerini buldum. Irak içinde otelde kalıyor."

Dudaklarım arasında keskin gülüş oluştu." Harika konumu at bana."

" Ne zaman harekete geçiyoruz?" Melemene eğilip kokladım. Normal kokuyordu." Zehir atmadım merak etme." İnanmaz gözlerle baktım. " Kendimde yiyeceğim sonuçta atmadım."Kızarmış patatesi kokladım." Atmadım Özal bana bu kadar güvenmen gözlerimi yaşartıyor." Akmayan yaşını sildi.

" İşin belli olmaz senin." Diğer konuya döndüm tekrardan." Geçiyoruz değil geçiyorum. Akşam yola çıkacağım. İki gün albaydan izin alırım. Adamın işini haledeceğim Sansarın yerini bulursam onunda işini halledip döneceğim."

Kaşığı bana kalırdı." Atmam vala konumu bende geleceğim. " Arsızca süzmeye başladı bedenimi." İşkence yaparken seksi halini görmek zorundayım."

" Ne zaman sülük gibi yapışmayı bırakacaksın Şahin? Bıktım senden." Aldırmadı her zaman olduğu gibi. Kurtuluş yoktu atmam derse atmazdı." Haber ederim sana." İşaret parmağımı yüzüne kaldırdım. Sessim tehditkar çıktı." Bu seferde beni satarsan adam yerine sana işkence ederek öldürürüm."

Gülümsedi." Merak etme bu sefer yapmam." Boynuma uzandı bandanayı çekti." Doğru söyle dün akşam seviştiniz dimi?"

Ters bir bakış eşliğinde ellinden bandanayı alıp boynuma tekrar taktım." Saçmalama Şahin."

" Kesinlikle kuruyup kalacaksın Özal. Adam dağ gibi senin yerinde ben olsam varya..." Dudağını ısırdı. " Kaç posta atmıştık."

Kafasına şaplağı geçirdim." Sikerim seni Şahin. Murat ile ilgili kafandan ne geçiyorsa geri gönder."

Güldü her zaman olduğu gibi." Enişteci değilim bebeğim."

Yemek hazırlamasına yardım ettim. Tabi bu sırada kavga da ettik kafama tabak attı ben ona bardak. Bıçakta çektik birbirimize sonra dedikodu yaptık. Sonra yine kavga . Müzik açıp dans ettik ve yine kavga. Masayı kurduk beraber. Kurarken de kavga ettik.

Murat ve Çelik bu hallimize bıkkın baktılar.

Oturma odasında dururken. Şahin mutfaktaydı. Bağırdım." Şahin o patatese şeker atma."

İçeriye en çirkef haliyle bağırdı." Arkada gözün mü var Özal?"

Güldüm." Malımı iyi tanıyorum diyelim." Sustum bir kaç saniye." Şahin döverim seni. Atma kızım ya şeker."

" İyi tamam be." İki dakika sonra oturma odasına geldi. Benim tabağım ile kendi tabağını değiştirdi. Üçüncü defa yine tabakları değiştirdim. Malımı iyi tanıyorum diyorum. Ben mutfağa geçtiğimde Şahin tabakları değiştiriyordu ben düzeltiyordum o bir daha değiştiriyordu ve ben tekrar düzeltiyordum.

" Lan ne katın sen bu tabağa? Sürekli değiştiriyorsun."

Keskin bir gülüş oluştu dudaklarından." Hiçç."

Tabağa baktım dikkatle." Hiç diyorsan hiç değildir." Kim bilir ne kattı içine." Zehir ?" Başını salladı hayır anlamında iki yana ." Nişasta?" Hayır anlamında tekrar başını salladı." Uyku ilacı?"

" Azdırcı ilaç attım."

Gözlerimi kapattım." Ulan Şahin! Ulan Şahin!" Ellimi belime attım silahım yoktu." Silahım nerede benim?"

Murat belinden çıkartıp bana kalırdı." Burada siz yan yana iken size delici kesici alet verilmez."

" Silahsız da döverim ben bunu." Önden Şahin arkasından ben koştum. Yatak odasında yakalayınca başına vazo attım. Oda durur mu? Durmaz. Gece lambasını attı. Duvardaki kurşun deliklerini görünce durdum." Bunları kim yaptı lan?"

Oda durdu." Sen yaptın ya." Ellerini belline attı." Kafama bir sarjör boşaltın manyak karı." Ohh iyi yapmışım. Beter olsun. Canıma değsin. Arkamda kalan duvara girmiş baltayı gösterdi. Duvarda balta olmasıda ayrı garip." Bunu nasıl yaptık lan?"

Ellerimi belime ben attım bu sefer." Kırmızı çantanı çöpe attım diye balta attın ya bana oda duvara girdi." Baltanın hala duvarda durmasıda ayrı garipti.

Başını salladı." Haa doğru."

" Şahin farkında mısın? Öldüresiye seviyoruz birbirmizi."

" Herkes sevdiğini öldürürmüş evlat."

Güldük aynı anda. Bu sırada içeriye Murat ve diğerleri girdi korkuyla." Siz niye sessizleştiniz?"

Şahin ile birbirimize bakıp boş boş göz kırpıştırdık.

Çelik üzerimize başımıza baktı." Bunlar sessiz kalınca hiç hayra alamet olmuyor kardeşim."

" Çocuk muyuz biz be? Ne bu ebeveyin tavırları." Diyerek yükseldim.

Murat ve Çelik birbirine bakıp derin bir nefes verdiler." Yan yana gelince çocuktan farkınız olmuyor." Dediler aynı anda.

Sercan duvara girmiş baltaya gözlerini kocaman açarak baktı." Bu baltanın oraya nasıl girdiğini sorgulamayacağım kesinlikle. Yapmayacağım bunu kendime." Bencede Sercan.

Şahin ile yan yana geldik." Lan Şahin ne diyeceğim. Yeni film çıkmış gidelim ne dersin?"

Elli belime dolandı. Beraber odadan çıkıp oturma odasına yürüdük. " Sevişme yoksa izlemem Özal." Kafasına şaplağı geçirdim. Anlaması gerekeni fazlası ile anladı." Tamam be."

Yemek masasına geçip oturduk. Boşta kalan sandalyelere de diğerleri kuruldu.

Sercan , Şahin ve beni gösterdi." Sizin ilişkinizi asla anlamayacağım." Bende anlamıyorum ki Sercan sen nasıl anlayacaksın be koçum.

" Bir hafta sonra ki yemek için sabırsızlanıyorum." Dedi Çelik. Rahmi albay her üç senede bir tüm çocuklarını başına topluyordu. Beni de çağırmıştı ama ben gitmedim hiç bir zaman.

Alevde şakıdı anında." Ay bende tekrar tüm aile beraber olacağız." Ne güzel ne güzel.

Murat'a katıldı." Mangalda yaparız. Bir de Ramazan türkü patlatır." Ohh keyfe gel.

Derya merakla bana baktı." Komutanım siz neden katılmıyorsunuz yemeğe?"

Patatesten bir çatal alıp ağzıma teptim." Adı üzerinde aile yemeği Derya benim işim ne?" Yıllardır katılmadım şimdi de katılacak halim yoktu." Ailecek takılsın onlar."

Murat'ın gözleri beni buldu." Sende ailenin parçasısın." Değildim hiç bir zaman olmadım bundan sonra da olmayacağım.

" Değilim. Ailecik oyununuza beni dahil etmeyin." Çayımdan küçük bir yudum aldım.

Çelik sıkıntılı nefes verdi." Ne zaman şu inadını bırakacaksın?" Boş baktım. " Bırak şu inadıda sende gel."

Omuzlarımı indirip kaldırdım." Gerek yok. İşlerim var." Yoktu.

Murat'ın gözleri kullağıma kaydı. Hay ben böyle işin ama artık. " Belli." Bana doğru döndü." Biz senin aileniz Deniz anla artık şunu. Ne inat ediyorsun? Kır şu düşüncelerini artık. Kurtul geçmişin zincirinden. Görmüyor musun Deniz? Sansar seni ne hale getirmiş. İnsanların normal ihtiyaçları bile senin için zarar teşkil ediyor. "

Çayımdan bir yudum daha aldım." Aile kan bağı ile olur diğer türlü olmaz. Kız kardeş gibi görmek var birde gerçekten kız kardeş olması var." Şahin'in sigara paketinden bir dal alıp dudaklarıma götürüp çakmak ile yaktım." Görmek farklı gerçek olması farklı. Geçmiş kolay bırakılmıyor Murat. Ben onu bıraksam o beni bırakmaz." Dumanı üfledim. Sigara içmiyorum ama dertlenmem gerek işte. Olmayan aileme.

Dudaklarım arasından sigarayı aldı Murat." İçme şu zıkımı. Yakışmıyor sana."

Yerimden kalktım. Hazırlanmam gerekiyordu Irağa gitmek için. Burada boş boş oturup aile laflarını dinleyecek halim yoktu. Alınması gereken bir intikam vardı. Zaman akıyordu. Her geçen zamanda Sansar bir adım atmadan benim atmam gerekiyor.

Bulmalıydım onu. Bulmaz isem çok can yakar.

O yakmadan ben yakmalıyım.

 

                        🌊

Eveeeeet bölümü nasıl buldunuz?

Bölüm başında da söyledim ara ara bölüm başlarında geçmiş hayatları okuyacağız. Bu sayede karakter gelişimlerini ve geçmiş hayata nasıl olduklarını ve geçmişte gizli saklı kalan bir kaç detayı öğrenmiş olacağız.

Bol bol yorum atıp oy vermeyi unutmayın lütfen destekleriniz benim için çok önemli 🤍

Kocaman öpüldünüz ❤️

 

 

Loading...
0%