@daisy_x06
|
Karşımda duran kadına en boş bakışımı attım oda aynı şekilde. Sorgu odasındaydık. Bu hem cinsime hakaret olarak dünyaya gelen kadın ile. En son operasyonda ellimize geçen kişilerdendi. Yerimden yavaşça kalkıp ellerimi arkada birleştirdim. Camın arkasında Binbaşı Zekeriya ve Murat vardı. En tatlı bakışım ve sesimle konuştum." Nasılsın?" Garip baktı yüzüme." Oradan nasıl gözüküyor?" Güldüm hem de en tatlı halimle." Mükemmel tam istediğim gibi rezil ." Gülüşüm daha da büyüdü." Sizin işinizde çok zor değil mi?" Afaladı bir an. Şüpheyle beni süzdü." Sen niye böyle tatlı tatlı konuşuyorsun?" En uysal bakışımı attım." Niye canım sizde insansınız sonuçta." Eklemeyi de yaptım." En şerefsiz kategorisi birinci sıra ." İlk geldiği halinde ki ifade yerle bir oldu. " Asker, garipsin." Niye canım bakışımı attım." Hem tatlı konuşup hem de laf sokmayı beceriyorsun." Güldüm." Vardır öyle huylarım." Normal konuşma havası içinde devam ettim." Eee sizin orada havalar nasıl? Biraz soğuk dediler." Sır verir gibi eğildim." Soğuğu ben hiç sevmem biliyor musun?" Daha fazla afaladı." Asker, kızıp bağırıp çağırsana?" Dikkatle süzdü beni." Ağzımdan laf almaya çalışmayacak mısın?" Omuzlarımı indirip kaldırdım." Yoo anlatmak istersen dinlerim ama ." " Niye?" Tatlı bakışımı hiç bozmadım." Niye olacak sen her türlü ceza almayacak mısın?" Başını salladı." He işte sen konuşmasan bile diğer salak arkadaşlarından biri konuşacak pişmanlık indirimini de alacak." Üzülmüş gibi baktım." Sende içeride daha uzun kalacaksın." Garip garip baktı." Asker sen iyi misin?" " Bomba gibi sadece biraz uykum var." Başımı sağ omzuma yatırıp en samimi şekilde güldüm." Eee içeride uzun kalacaksın ne hissediyorsun?" Ellimi dizime vurdum." Hayatı görüyorsun işte bir tane salak konuşuyor indirimi alıyor. Seninde öyle olmanı isterdim ama ne yazık." Bakışları kısılırken." Sen bana rol yapıyorsun?" Ha tam ondan ama senin bunu bilmene hiç gerek yok. " Yoo daha iyi kendimi yormamış oluyorum." İğrenç saçlarını geriye attım." Senin çocuk felan var mı?" Gözleri bir anlığına doldu." Var iki tane." " İyi iyi ." Dudak büzdüm." Annesizlik zor biliyor musun? Yıllarca senden ayrı kalacaklar ve bir süre sonra seni unutacaklar ve en önemlisi ne biliyor musun?" Dolan gözlerini daha fazla saklayamadı. " Annesizliğe alışacaklar bir gün yanlarına gittiğin zaman seni önemsemeyecekler çünkü artık senin yokluğuna alışmış olacaklar ." Gözünden bir damla yaş süzüldü." Asker olur mu gerçekten?" Başımı salladım. " Olur tabbi." Etrafında bir tur attım." Çünkü benimde annem yıllardır yanımda yok ve şuan annem gelse. Onu aramam çünkü bu yürek annenin sevgisini, şefkatini kayıp etti." Bunların gerçekler olması. Kendimi toparlamaya çalıştım şuan duygusalığa gerek yok." Neyse benim gitmem gerek. İşlerim var malum." Kapıya yönelip kolu tutuğumda konuştu." Anlatacağım." Dudaklarımda keskin bir gülüş oldu ama arkamı döndüğümde sildim hemen gülüşümü. Yalandan bir üzüntü ile baktım." Yoracaksın ha beni?" Sandalyeyi çekip oturdum. " Eee anlat dinliyorum." Derin bir nefes verdi." Hakkari ve Suriye içerisinde iki farklı terör örgütü var. Başlarında ise Sansar denilen bir adam var." " Gerçek ismimi?" " Bilmiyorum, sadece Sansar olduğunu biliyorum. Bir çok saldırıda bunun parmağı var." Durdu. Anlaşılan harbi yoracak bizi bu . Takır takır anlat işte." Örnek mesala?" " Ankara'da patlayan bombada, öldürülen millet vekili Sedat Durmazın ölümünü de o gerçekleştirdi ve şimdi de Suriye sınır bölgesinde olduğunu biliyorum." Ellerimi önümde birleştirdim." Yukarda kiler ile bağlantısı var mı?" " En yukarı değil ama kendinen iki kademe üstlerini biliyor." Bakışları önünde boş boş gezindi." Şimdi de büyük bir baskın planları var. Hatay bölgesini düşünüyorlar." " Nasıl bir baskın?" Omuzlarını indirip kaldırdı." Bilmiyorum o kadarını, bundan fazlasını da bilmiyorum." Bakışları bana dönerken yalvarmanın her türlüsü vardı." Bildiğim herşeyi anlatım. İnidirim olacak mı?" Malesef. Sizi öldürmek o kadar çok isterdim de işte elden ne gelir." Olacak." Yerimden kalkıp kapıya bir kez daha yöneldiğimde konuştu. " Asker." Bakışlarım ona döndü." Garipsin harbi." Sen garip bulabilirsin. En sevimsiz şekilde gülümsedim." Garip oluyum sizin gibi kanı bozuk değilim çok şükür." Kapıyı açıp çıktım. Yüzümü buruşturdum. Sorgu odasının camdan olan tarafına aceleyle girdim." Mendil verin hemen ellerime bok bulaşmış gibi hissediyorum." Murat hafif tebessüm edip. Bir tene mendili bana uzattı. Ellerimi hemen sildim hem de derimi sökmek ister gibi. İğrenç kadın ya. Binbaşı düşünceli düşünceli konuştu." Senin o içerde yaptığın neydi?" İçeride oturan kadına en nefret dolu bakışımı gönderdim." Yeni nesilde buna manipülasyon denilir komutanım." " O ne gız?" Güldüm." Yani komutanım damardan girmek. Duyguları ile önce oynadım daha sonra zırhını yıktım ve bilgiye ulaştım." Mendili çöpe attım." Ve en zayıf noktasını bulup oradan ilerledim." " Aferin kız sana." Kadına bir bakış attıp tekrar bize döndü." Ben şu Sansar itini bir araştırıyım çocuklar." Binbaşı yanımızdan çıkıp gitti. Murat ile ikimiz kaldık. Tatlı bir tebessüm vardı yüzünde. " İçeride biraz fazla tatlıydın sanki?" En tatlı bakışıma büründüm." Bundan mı bahsediyorsunuz?" Kafasını salladı." Eh, bizde arada tatlı oluyoruz adamına göre muamele." Bakışlarıma nefret kuruldu." Ama o kadın bu tatlılığın zeresini hak etmiyor."Ters ters baktım içeride oturan boş beyine." Anne olmuş hala dağlarda dolaşıyor." Kalçasını kontrol masasına dayayıp, kollarını önünde bağladı." Haklısın, İçeride iyi rol yaptın. Kızaran kulaklarını görmesem ben bile inanacaktım." Hafifçe gülüp konuşmaya devam etti." Binbaşı bile bir ara senden şüphe etti." Çüş ama ben şüphe edilecek insan mıyım? Helede şu insanlara sevecen davranıcağım. Tövbeler olsun. " Komutanım kendimi öldürürüm ama asla onlardan birine dönüşmem. " Gururla kaldırdım kafamı." Türk olup padişah olmak varken." İçeride ki boş beyni gösterdim." Köle olup rezil olayım." İç sesimde anında beni destekledi." Konuş be kız." Kabul et iç ses sende beni arada seviyorsun? Ses gelmedi vala garezi var bana. Murat bambaşka konuya girdi." Yeni evin nasıl ? Alışabildin mi?" İç ses bu sefer konuştu." Ayy o konu vardı dimi?" Derince iç çekti." Adama teşekkür bile etmedin." Görevden sonra Murat benim bile haberimin olmadığı evimin adresini atmıştı. Eve girdiğimde tüm eşyalarım en düzenli şekilde konulmuştu. Bu kadar işi ne ara halletmişti hiç fikrim yok. Zaten oturup saatlerce ağlamıştım. Önemsenmek bilmediğim bir duygu olduğu için biri yapınca böyle garip hissediyordum. " Çok güzel alıştım hemen." Dudaklarımı dişledim." Keşke yormasaydınız kendinizi ben hallederdim." Derin bir duygu oturdu gözlerine ." Zor bir iş değildi." Yerinden kalkarken." Bir şeye ihtiyacın olursa mesaj at saat kaç olursa olsun." İç sesim tekrar etti." Saat kaç olursa olsun." Mal mal başımı salladım. Neden başımı salladım şuan ben? Harbi mala bağlıyorum bazen. Kapıyı açıp çıkarken yüzümde hafif bir tebessüm oluştu. Bu adam bana bir şey yapıyordu? Anlamadığım bir şey? Çocukluğumgirdi araya." Boş ver anlamasakta olur ama güzel bir his." Katılıyorum.
******
Tim en sessiz haliyle oturuyordu daha doğrusu ağızlarını açmaya götleri pek yemiyordu çünkü Deniz koltukta uyaya kalmıştı ve Murat hiç birinin konuşmasına izin vermiyordu. Derya en sonunda dayanamadı fısıltı halinde konuştu." Komutanım yanlış anlamayın ama sizin Deniz komutanım ile aranızda bir şeyler olabilir mi?" Son günlerde tüm tim bunu merak ediyordu hele de köpek olayından sonra. Murat'ın elleri Denizin belinde ona en güzel şekilde bakıp , gülerken. Hepsi komutanını iyi tanıyordu ve bugüne kadar hiç öyle bir bakış görmemişlerdi. Murat'ın çok güldüğünü de görmezlerdi zaten. Çoğu zaman ciddi, çatık kaşlar ile ortada gezerdi. Üzerinde hep bir öfke olurdu. Tek odaklandığı şey işiydi. Ama Deniz geldikten sonra durumlar değişmeye başlamıştı. Yine herkesin yanında aynı Murat'ı ama Denizin yanında bambaşka bir Murat vardı sanki. Murat ters bir bakış attı." Saçma saçma konuşup durmayın. " Yandan Denize baktı sinirli ifadesi bir anlığına dağıldı." Kızın uykusu var demek. Biraz çenenizi tutsanız bir bok olmaz ." Alparslan en imalısından lafını ortaya attı." Biz böyle uyuyunca gelip zorla kaldırıyorsunuz. Deniz komutana niye geçerli değil bu kural?" Murat'ın yüzüne yine sinir kuruldu." Senle kız bir mi lan ? Sesini kes." Alparslan imalı konuşmaya devam etti." Komutanım, yemeyin bizi siz kadın , erkek ayırmazsınız." Çenesi kasıldı Murat'ın zira sinir tepesinde dolaşıyor." Sana sesini kes dediğimi hatırlıyorum en son." Bakışları en tehditkar halini aldı." Yanlış hatırlamıyorsam beni aydınlata seni dört saat koşturuyum." Yapar mıydı? Yapardı. Murat ve cezaları ile ünlüydü. Askeriyede pek kimse onun gözüne batmak istemezdi. Sinirlendiği zaman yapamayacağı şey yoktu. Öfkesi, ateşten farkı yoktu. Yakardı , yıkardı , darmaduman ederdi. Alparslan yerine sindi hemen sessizce mırıldandı." Doğru hatırlıyorsunuz komutanım." Yavuz uzun uzun arkadaşına baktı. Bir olaylar vardı ama hala çözebilmiş değildi. Yakında kokusu ortaya çıkardı şimdilik sadece izleyecekti. Poyraz ellinde ki telefona aşk dolu bir bakış attı. Kazım ise en triplisinden başını başka yöne çevrirdi zira şuan aldatılıyordu hem de evini şikayet eden kadın tarafından. Arkadaşı ona bunu nasıl yapardı? Evini temizleten bir kadına nasıl aşık olurdu? Bu ihanet değilde neydi? Buğra ve Eren en sessiz halleriyle önlerine bakıyorlardı. İkisinin de düşüncelerinde sevdiği kız vardı. Buğra dertli dertli düğün masraflarını düşünürken. Eren , Tülay ile gidecekleri aile tanışma yemeğini düşünüyordu. İşin en stresli kısmı buydu. Ya kızın ailesi onu sevmezse? Ya kapı dışı ederlerse ? Ya askere kız vermeyiz biz derlerse? Oda dertli başını salladı. Sercan kafasını geriye atmış. Bu ayki kredi kartı borcunu düşünüyordu. Yakında bankanın götünde ki dona kadar alma ihtimali fazlaydı en kısa sürede bu işi çözmeliydi. Yoksa , baya sıkıntılı günler kendisini bekliyordu. Murat yandan çaktırmamaya çalışarak uyuyan Denize baktı. Kaşları arada çatılıyor bazen nefesleri düzensiz hale giriyordu. Şuan neden Denizi izlediğini de anlamıyordu. Ayrı bir şey vardı. Tatlıydı hele köpek kovaladıktan sonra bellini tutuğunda. Nazlı nazlı Murat demesi bir yerlerine bir şey yapmıştı. Bir de harfleri uzata uzata ismini söylemesi yok mu? Sebebsiz bayılıyordu buna. Deniz sessizce mırıldandı." Amca yapma... Bırakma beni burada..." Battaniyenin kenarını daha sıkı tutu. " Amca... Korkuyorum... Amca... Korkuyorum çıkart beni buradan." Herkes girdiği düşüncelerden çıkıp kafaları Denize döndü. Battaniyeyi daha sıkı tutu. Gözünden yaşlar süzülüyordu. " Amca ... Açım ne olur yemek ver... Amca ... Dokunma... Öpme..." Nefesi hızlanmaya başladı." Anne bırakma beni burada . Anne korkuyorum." Murat anında yerinden kalktı. Denizin yanı ucuna oturdu. Derya yavaşça yanaştı." Ne oluyor komutanım?" Murat , battaniyeyi sıkan elline uzandı." Deniz kabus görüyorsun." Eren korkuyla konuştu." Komutanım titriyor. " Deniz daha çok titererken , göz yaşları da akmaya devam etti." Açın kapıyı ne olur açın. Anne gitme ..." Nefesi fazla düzensiz çıkıyordu. Bedeni kasılıyordu. Murat , yumruk olan ellini açmaya çalıştı. Hastanede yatarken de çok kabus görüyordu." Deniz kabus görüyorsun." Önüne gelen saçları hafifçe geriye çekti." Deniz sakinleş, titreme rüya sadece bir rüya." Olmadı. Deniz titremeye devam etti . " Komutanım bir şey yapın." Dedi Sercan. Deniz daha çok titredi." Bırakmayın beni burada...Çok soğuk burası... Dokunma saçlarıma acıyor ne olur dokunmayın." Dudakları arasından bir hıçkırık kaçtı." Anne... Yapma bana bunu... Yemem... Dokunma..." Tüm tim başlarına toplanırken. Murat belinden tutup hafifçe kaldırıp göğsüne çekti. Yumruk olan elline uzanıp açtı. Ellerinin içine hapis etti ellerini." Deniz burdayım. Sakinleş, kabus kötü bir kabus." Sesine endişe yayıldı." Deniz rüya , titreme buradayım yanındayım." Yavaş yavaş nefes sesleri düzene girdi. Titremesi azaldı, göz yaşları dururken huzurlu bir ifade kuruldu yüzüne. Ellinin tekini Murat'ın ellinden kurtarıp göğsüne koyup sıkı sıkı tutu tişörtünü. En naif tonuyla konuştu Murat." İşte böyle, kötü bir kabus sadece burdayım." Sırtını koltuğa verirken Deniz göğsüne daha çok sindi. Saçları ile yüzünü kapatı. Açılan battaniye ile üzerini örtüp Denizi en rahat konuma getirdi. Hareket edemedi Murat, göğsünde yatıyordu tam." Geçti, yanındaydım korkma." Tüm tim bu olaya şaşkınca baktı. Murat tam göğsünde yatan Denize baktı. Git gide yüzü normale dönerken nefesi de düzenli bir hal almıştı. Yüzünde ki huzurlu ifade biraz daha büyüdü. Harun abi , Denize uzun uzun baktı." Ne yaşatmışlar bu kıza? Kabuslarında korkacak kadar ne yaşatmışlar?" Harun az çok insanları tanırdı. Yılların tecrübesi vardı ve ilk günden beri Denizin içinde ki yaralı çocuk olduğunu fark ediyordu. Kaşları hep çatık dursada, gözleri içinde yaralı çocuk belli oluyordu. Daha ilk günden fark etmişti Harun. Yavuz, derin bir nefes verdi." Bilmiyorum ama bunun askerlik ile alakası olduğunu düşünmüyorum. Anne , amca diyordu çocukluktan kalma bir şey." " Bu olay buradan dışarıya çıkmayacak hatta uyandığı anda lafı bile geçmeyecek." Dedi Murat en tehditkar haliyle." Bu konuyu bir yerde duyarsam yada aranızda bile konuştuğunuzu görürsem yakarım çıranızı." Bu ses tonunu herkes çok iyi biliyordu yapar mıydı ? Yapardı daha fazlasını bile yapardı o yüzden hepsi başını salladı. Sercan , merakla Murat'a baktı." Böyle sakinleşeceğini nereden bildiniz komutanım?" Cevap vermedi Murat. Hastanede başında beklediği günlerde tecrübe etmişti. Çok kabus görüyordu hem de haddinden fazla. Bir şeyler mırıldanıyor ama tam ne olduğunu anlamıyordu. Parçalar otur muyordu. Hayatında ilk defa bir insanı merak etmişti. Onu anlamak, görmek istemişti. Normal de kimse umurunda olmazdı ama Denizi ilk gördüğü günden beri içinde bitmek bilmeyen bir merak vardı. Bu yüzden ya Mustafa Albaya gidip Denizi time istemişti. Albay çok şaşırmıştı Muratan beklenmeyecek bir istekti. Deniz göğsüne daha çok sindi. Murat şuan neden göğsünde yatmasından huzur bulmuştu? Bilmiyordu. Yada anlamsızca saçları ile oynamak istedi. Yumuşaktı saçları tel tel parmakları arasına giriyordu. Bunu da anlayamadı Murat. Ve daha nice şeyi anlayamadı... Sadece göğsünde uyuyan kıza uzun uzun baktı. Huzur veriyordu ve içinde bir yere dokunuyordu kimsenin dokunmadığı bir yere.
******
" Komutanım." Derya en sevecen ses tonuyla yanıma yaklaştı. Ellinde tuttuğu tatlı tabağını önüme koydu. Timde bugün bir şey vardı. Bir uyuyup uyandık hepsi bir anda bana aşırı ilgi gösteriyordu. Ne oluyor? İç sessimde bana katıldı." Harbi ne oluyor?" Tabağı daha çok önüme itti Derya. Bu ne lan hepsi gülerek bana bakıyordu." Arkadaşlar içinize cin felan mı kaçtı niye bana öyle bakıyorsunuz? " Yanda duran Murat'a baktım içlerinde şuan en normali oydu." Komutanım ne oluyor?" Kafasını geriye attıp burnundan soludu." Onlar şuan aşırı saçmalıyor." En ters bakışını kuşandı. Sinirleri yine tepesinde dolaşıyordu. Her zaman olduğu gibi. Derya en sevimli bakışı ile baktı." Hiçç komutanım siz bugün ayrı tatlsınız sanki." Elleri bir anda yüzüme gidince ellini havada tutum hemen. Afaladı bir an. " Derya temas sevmem." Sesim çok ters çıkınca yumuşatım." Ben dokunmadığım sürece bana dokunma lütfen. " Afalamış halinden kurtulup ellini , ellimin içinden kurtardı." Bilmiyordum komutanım, sadece saçınız dağılmış onu düzeltecektim." Derya sen iyi niyetlisinde işte sevmiyorum be kızım. Aradan kafayı uzattı iç ses ." Bu temas sevmeme Murat'a niye olmuyor?" Bunu bende bilmiyorum iç ses. Adamda işe yaramıyor. Dokunduğunda olduğum yerde kalıyorum , dillim tutuluyor. Çocukluğum erimeye yakın bir sesle konuştu." Adamın dokunuşları çok iyi." Çocukluğum harbi harbi soruyorum sen çocuk olduğuna emin misin? Bu kadar sapık bir çocukluk olur mu hiç? Bir insanın hiç bir şeyimi normal olmaz ya? Sevecenlikle konuştum." Saçıma dokunulmasını da asla sevmem." Mümkünse kimse bana dokunmasın." Ben sana temas etmediğim sürece bana temas etme." Lütfen. Kamu spotudur. Gülen yüzünü hiç bozmadan başını salladı Derya." Tamam komutanım." Tatlıyı gösterdi." Yesenize." Allah'ım ben bu işten harbi kurtulamayacağım. Bir anda önümde ki tabak çekildi. Murat çatal ile tatlıyı bölüp ağzına iki parça atıp yuttu. Tabağı tekrar eski yerine koydu." Tatlı güzelmiş bencede ye. " Çocukluğum arsız hallerine devam etti." Ben bu adama fena düşüyorum." Sen çocuksun çocuk kedine gel. Git park düşün , oyuncak düşün ne biliyim normal çocuklar ne düşünüyorsa onu düşün be. Tatlıyı ellime alıp iki büyük lokma alıp yedim. Gerçekten güzelmiş he. Gördüğüm kötü kabus üzerine bu çok iyi geldi. Yine geçmiş yakama yapışmıştı rüyamda ama sonra bir şey oldu. Bir anda sıcaklık sardı etrafımı, kara bulutlar dağıldı. Yemyeşil bir bahçenin içinde buldum kendimi. Garipti, güzel rüya asla görmezdim ama etrafımı saran sıcaklık kötü rüyalar yerine güzel rüyalar getirdi. Ve ilk defa bu kadar huzurlu uyudum. Hep uykudan uyanmak isterken bugün uykudan hiç uyanmak istemedim. Aynı rüyanın içinde saatlerce kalmak istedim ama maalesef Poyrazın yeri göğü inleten hapşuruğu ile sıçrayarak yerimden kalkmıştım. O bir hapşırma kesinlikle olamaz , bomba düşmesi ile eş değer. Bir ara silahıma bile koşmayı denemiştim ama sağ olsun Poyraz tatlı tatlı ben hapşurdum komutanım deyince sakince yerime geri oturmuştum. Tatlıdan kocaman iki parça daha alıp bitirdim. Kapıdan Selim girdi ellini alnına götürüp selamını verdi." Deniz komutanım Albay sizi çağırıyor." " Neden?" İç sesim tüm garezi ile yine araya girdi." Yine ne halt yedin?" Vala bu sefer hiç bir şey yapmadım. Yada yaptımı? Yapmışta olabilirdim. Kendime bile güvenemedim şuan. " Bilmiyorum komutanım sizi istedi sadece." Yerimden usulca kalktım. Beremi ve üzerimi düzeltip omuzlarımı en dik konuma getirdim. Kendimden emin ve sert adımlarla çıktım binadan. Yanımdan geçen askerlerin selamını başımla kabul edip. En ciddi yüz ifademi yüzüme kurdum. Hızlı bir o kadar sert adımlarla karakola girip. Albayın odasına yöneldim. Derin bir nefes alıp kapıya iki defa tıklattım. İçeriden gelen gir sesiyle içeriye girip sellamımı verdim. Kafasını bana kaldırdı en babacan tavrını kondurdu yüzüne." Gel ,otur evladım." Neden bilmiyorum ama bu Albayı seviyordum. Dışı çok sert dursada içi yumuşak bir adamdı yada bana öyle geliyordu. Koltuğa oturup en hanım halime büründüm. Sessizce beklemeye koyuldum. Önünde ki dosyayı kapatıp bana döndü. Ellerini önünde birleştirdi." Nasılsın kızım?" Çocukluğum anlamsızca tekrar etti." Kızım." Neden bu hoşumuza gitmişti şuan? " Bilmediğin bir söz olduğu için olabilir mi?" Doğru, kim bize bugüne kadar bu kadar babacan kızım dedi ki? Geçmişten sadece bir kişi kendi ellerim ile korumak için uzaklaştırdığım tek kişi babacan , kızım demişti. Şimdi ise istemeye istemeye hayatımdan çıkartmıştım. Zorundaydım. Gülümsedim." İyiyim komutanım siz nasılsınız?" Gülümsedi hem de en babacan şekilde." İyiyim kızım bende, alışabildin mi? Seninle hiç ilgilenemedim kusura bakma." İç sesim girdi araya." İlgilenmediği için o bize kusura bakma mı dedi?" Evet dedi iç sesim. Alışık olmadığımız durumlar. Bir anlığına yüz ifadem dağılsada hemen toparladım." Alıştım komutanım hiç bir sıkıntı yok." Çok sıkıntı varda komutanım da bunlar benim rutin hayatımın bir parçası olmuştu. " Bir konu mu vardı?" Bir halt felan mı yedim? O yüzden mi iyi davranıyorsun şuan ? Babacan tavrı dağılmadı." Hayır evladım. " Ellerini çözüp boynunu sağa sola çevirdi. " Evlatlarım ile yakından ilgilenirim. Seninle ilgilenemedim hiç o yüzden çağırdım." Şuan genzime acı bir sızı dolması normal mi? Normal. Evladım, beni evlat olarak görüyordu. Yüz ifadem artık dağılmıştı en buruk şekilde güldüm." Teşekkürler komutanım." Gülümsedi. Ellini boynuna attıp ovuşturdu." İyi misiniz komutanım?" Gülümseyen ifadesi dağıldı yüzünü buruşturdu." Şurada bir ağrı var evlat." Yerimden usulca kalkıp arkasına geçtim. Ellini boynundan çekti görünüşte bir şey yoktu." Masaj yapmamı ister misiniz komutanım?" En neşelisinden konuştu." Hay sen çok yaşa kızım. Yapasarsan iyi olur." Bencede çok yaşayım komutanım. Köpeklere yem olmadan ama hala köpek olayını atlatmış değildim. Manyak köpek yüzünden askeriyede dikken üzerinde geziyordum. Nefret sırası birde hala arkadaş. Bu sırada da yavaş yavaş boynuna masaj yaptım komutanın. Saçları arasında hafif kelik başlamıştı eee ne de olsa buda ömürdü bir yerden sonra yoruyordu. Ama kelikten daha çok dikkat çeken kafası arasındaki yarıklar , izler ve yaralardı. İyi bir asker olmak büyük bedeller ödemek gerekti. Benimde bedenimde izler vardı ama şuanlık çok fazla değildi hala sağlamdım. Çocukluktan alışınca beden yaraya , acıya büyüyünce etkilemiyordu o kadar. On dakikaya yakın masaj yaparken Albay gözlerini kapatmıştı. " Senin annen , baban var mı evladım?" Soru ile bir an ellerim dursada hemen devam ettim. Sesimi düz çıkarmaya çalıştım." Hayır komutanım ikisi de öldü." Biri toprağa diğeri ise kalbime. Anne ve baba kavramları benim için boş bir kuyudan farkı yoktu. Boş kuyuya da bağırdığında da sana sesini yankı yapıyordu , anne ve babaya da konuştuğunda sesin sana çarpıyordu. Başını hafifçe salladı." Başın sağ olsun." Hiç sağ olmasın komutanım. Hayatımda anne ve baba kavramını dolduramayan iki insan. Annesi ve babası varken annesiz , babasız kalmış bir çocuktum ben. Yıllar önce Armin diye bir kız ile tanışmıştım ve bana şunu demişti ; her annesi , babası olanın ailesi yoktur bazıları annesi ve babası varken de kimsesizdir. Haklı bir sözdü. Yine de bunu albaya belli etmedim." Dostlar sağolsun komutanım." Ellime uzanıp iki defa vurdu." Sağ ol kızım , iyi geldi." Ellerimi çekip tekrar masanın karşı tarafına geçtim. Şefkatle baktı yüzüme." Bir derdin olursa yada sıkıntın ilk gelecek yerin burası." Yapma be Albay bana şefkat gösterme oturup ağlarım. " Sen de benim bir evladımsın." Genzime dolan sızıyı yutkunarak göndermeye çalıştım. " Sağ olun komutanım." Anlamsızca etrafıma baktım." İzniniz olursa çıkıyım." Başını salladı usulca. Selamımı verip kapıdan dışarıya attım hemen kendimi. Neden böyle oldu şimdi? Niye bu kadar etkilendim ben ? Sadece normal bir babacan şekilde davrandı. Her askere davrandığı gibi niye bu kadar etkilendim? Aynı yıllar önce bana davranan kişi gibi belkide onun acısıydı yüreğimdeki ağırlık. Bilmiyorum. Neden yaptın be Albay ? Niye şuan dengelerim ile oynadın? Bilmediğim duygular bunlar. Alıştırma bana bunu. Sert davran ama babacan bakma , konuşma. Sert davransın sevmesin beni. Sevgim zarar verir. Kimi seversem, kim beni severse acı çeker. Hep böyle olmuştu. Sevmemeli beni. Sevgiye alışık değil yüreğim. Nefret ile büyümüş bir çocuğa sevgi ağır gelir. Derin bir nefes verdim...
******
" Ula bok yiyenin uşağı bana ne zaman gelin geliyor?" Murat bıkkın bir nefes verdi. Nereden aklına geldi de ailesini aramıştı ki? Annesinin bitmek bilmeyen soruları arasından en sıkıcısı buydu ve kadın her telefon konuşmasında bunu sorup duruyordu. Murat burnundan soludu." Anne , sen bu soruyu sormaktan bıkmadın mı?" Ellerini beline attı." Ben cevaplamaktan bıktım , sen sormaktan bıkmadın." Annesi kameraya en ters bakışını attı. Şu bir gerçekti ki annesinin siniri kendisinden bile beterdi. Sonuçta Karadeniz damarı vardı kadında. Öfkesi yakar yıkardı. Bulaşmamak gerekiyordu. Kız kardeşi Duruda kameranın ta içine kadar girdi." Annem haklı abi , artık bir kız görelim senin yanında." Başını yukarıya kaldırıp büyük bir sabır çekti." Duru abicim boş konuşma ve çok beklersin." Tüm aile ekranda duruyordu. Babası arkada koltuğa oturmuş arada televizyon arada da telefona bakıyordu. İki abisi yan yana babasının yanına kurulmuşlardı. Abileri Hakan ve Burak . Hakan abisi evliydi , Zümre eşiydi bir tane de dünyalar tatlısı kızları Berrak vardı. Burak abiside nişanlanmıştı köyden Hafsa adında bir kızla yakından evlenecekti. Abilerinden sonra Murat geliyordu ve onun ardından evin küçüğü Duru. Annesi telefona ters bakışlarını devam ederken." Bunda ki bu surat ve sinir ile kızlar ne yapsın bunu?" Hakan abisi , dişlerini dudağına geçirip annesini gösterdi. Bu onun dilinde sen daha çok çekeceksin demekti. Murat derin bir nefes daha verdi." Anne sen önce bir abimi evlendir sonra sıra bana gelir." Annesi hiç takmadı bile." Kaç yaşına geldin hala bekar bekar oturuyorsun." Ellini dertli başına attı. " Senin yaşındakiler kucağında çocuk var bir de bok yiyenin uşağın yanında bir kız bile yok ." Duru da anında annesine katıldı." Bırak anne ya abim daha kız cinsinin ne olduğunu bile bilmiyor." Murat derin bir nefes daha verdi. Bu kız neden böyleydi? Adı üzerinde görümceydi , gelin istememesi lazımdı ama Duru tam tersine gelin isteyip duruyordu. Her gün abisine köydeki bekar kızların fotoğrafını atıp duruyordu. En sonunda kendi kardeşini engellemek zorunda kalmıştı. Duruyu buda durdurmadı , annesinin telefonundan atmaya devam etmişti. Murat yardım bakışlarını abileri ve babasına attı. Babası bakışı hava da kaptı. " Hiç öyle bakma annen haklı ." Burak abiside destek verdi." He la oğlum git kızlar ile iki sohbet et, konuş nasıl olsa birine kanın kaynar." Yardım istediği adamlara bak. Bu konuşmadan kurtulmanın yolu yok muydu? " Taktınız ha kız kız diye diye." Öfkeyle bağırdı. Annesi daha sinirle konuştu." Takarım evladım, Murat az bari biraz bir kız ile konuşmayı dene." Duru durur mu ? Durmadı tabi." Elline bir kız elli değdiğini bile düşünmüyorum." Tatlı sevecen bir gülüş attı." Kızlar sakin , beyefendi erkekleden hoşlanır." Abisinin çatık kaşlarını önemsemedi." Az tatlı dil , güzel bir bakış biraz da romantiklik o zaman bütün kızlar sana düşer." Çatık kaşları daha da çatıldı." Abicim sabrımı zorlama. Akıl vermeyen bir sen kalmıştın zaten." Yerinden kalkıp telefonu da elline aldı. Tezgahın kenarına telefonu koydu. Tüm tim çıkmıştı bir tek Murat kalmıştı. Yeni demlediği çaydan bir bardak doldurup ayakta dikildi. " Bir kız bulursam haberiniz olur. Şimdi kapatın şu konuyu?" Kapatmadı tabi ki annesi." Hayır efendim. Şu köye ellinde bir tane kız getirmeden bu konu kapanmayacak." Annesi dertli bir bakış attı." Murat senin şu kalbine sevda ateşi düşürecek bir kız yok mu?" Annesi artık ılımlı konuşmaya çalıştı." Şu çatık kaşlarını düzeltecek. Yüzünü güldürecek , kalbinde huzuru ekecek ve gözlerine baktığında sevda ateşi yakacak bir kız yok mu?" Durdu Murat. Gözlerini kapattı burnuna dolan koku ile anında arkasına döndü. Deniz kanayan parmağını tutarak içeriye giriyordu. Çayı hemen kenara bırakıp Denize yürüdü." Ne oldu?" Deniz de ona baktı." Parmağımı yanlışlıkla çarptım kanıyor ya." Murat anında elline uzanıp tutu çok bir çizik yoktu ama yoğun bir kan akıyordu." Bunu nasıl başardın Deniz be?" Kenarda duran mendili alıp parmağına bastı." Harbi sakarsın sen ." Kanayan yaraya ilgiyle baktı." Acıyor mu? İyi misin? " Deniz parmağını tutan adama şaşkın baktı. Küçük bir çizikti sadece." İyiyim küçük bir çizik işte ." Küçücük bir yarası ile bile ilgiyle bakılmasına şaşırdı Deniz. Genelde yaralarını hep kendi sarmaya alışmıştı. Garip hissetmesine sebep oldu bu durum. Murat bir adım daha atıp yaklaştı. Deniz kafasını yukarıya kaldırıp ilgiyle parmağına bakan adama baktı. Burnuna ağır bir kestane kokusu doldu. Uysal bir bakış attı." Bu sefer büyük bir bela değil küçük bir çizik." Murat'a hafif güldü." Senin belaların zaten başa bela. Gerçekten merak ediyorum bilerek mi yapıyorsun?" Deniz tatlı bir gülüş gönderdi." Emin ol bilerek yapsaydım asla böyle olmazdı." Murat'ın gözleri gözlerine döndü. " Bak sen şuna ?" Deniz bir adım geriledi. Çünkü Murat biraz sonra sinir topuna dönecekti. Yine bir halt yemişti ama buda bilerek olmamıştı ama biraz da bilerek olmuş gibiydi. Şimdi söylemezse Murat görünce daha da sinirlenirdi. O yüzden en az sinirlenecek şekilde söylemeliydi. En nazlısından konuştu." Muraaatt ben bir halt yemiş olabilirim?" Murat'ın kaşları anında çatıldı." Deniz çok korkuyorum ama ne halt yedin?" Kocaman yutkundu. En sevimli ve uysal bakışını kuşandı." Ben yanlışlıkla senin sisteme gireceğin dosyayı ıslatmış olabilirim." Olabilir mi? Dosya sırılsıklam olmuştu. Sinir tepesinden aşağıya doğru süzüldü. Çenesi kasıldı." Deniz kaç güzelim. Kaç Deniz!" Murat bir anda koşmasıyla, Deniz küçük bir çığlık atarak koltukların etrafında koşmaya başladı. Ağlamaklı konuştu." Murraaat vala bilerek olmadı. Sisteme giriyim dedim ama yanda ki bardağa ellim çarpınca ıslandı." Kanepenin etrafında üçüncü turu atmışlardı bile. Murat'ın kaç haftadır uğraştığı dosya gitmişti buna sinirlenmeyecekte neye sinirlenecekti? " Deniz bu sefer seni harbi öldürdüm." Deniz küçük bir çığlık daha atıp. En uysal şekilde konuşmaya çalıştı." Muraat vala bilerek olmadı ." Arkasına dönüp bakmak istedi ama bir anda iki el tarafından belinden tutulmayı beklemiyordu. Kocaman yutkunup kafasını öne çevirdi iki tane alev topu bakıyordu şuan. Altına sıçmasına çok az kalmıştı." Murrrat vala özür dilerim." Gözlerinde dönen alevleri Denizin gözlerine sundu." Ne yapıyım ben seni Deniz ha?" Burnundan soludu." Sen söyle? Ha güzelim! " Deniz en tatlı ve sevimli ses tonuyla konuştu." Muraaatt." Altan altan en uysal bakışını gönderdi." Yapmasan." Böyle konuşmamalıydı öfkesini yok ediyordu bu ses tonu. Gözlerini derince kapatıp, açtı." Deniz söyle ne yapıyım ben seni?" Deniz en uysal bakışını atmaya devam etti. Düşünmeye çalıştı zira çok zordu yüzü yüzüne çok yakındı konuşmasını zorlaştırıyordu ve burnuna dolan kestane kokusu. Ellerini Murat'ın omuzlarına koyup anlamsızca parmakları omuzlarında gezindi." Murat isteyerek olmadı. Özür dilerim vala ben halledicem." Murat sadece baktı ama sinirli değil yoğun bir duyguyla baktı. Gözlerini kapatmamak için kendini zor tutu burnuna dolan koku fazlası ile kendisinin başını döndürüyordu şuan. Bu kokuyu ilk kez fark etmişti. Güzeldi , hem de çok güzel. Bu kokuyu daha önce nasıl fark etmemişti. Murat'ın konuşmadığını görünce nazlı nazlı konuştu." Muraat affetin mi?" Murat o konuyu çoktan unutmuştu bile konudan çok alakasız bir soru sordu." Sen parfümü sıktın?" Afaladı Deniz bu soru ne alaka şimdi? Yine de cevap verdi." Bugün parfüm sıkmadım sadece kendi kokum." Tişörtünü burnuna götürüp kokladı." Ne oldu? Kötü mü kokuyorum?" Derin bir nefes verdi Murat." Hayır, bir daha parfüm sıkma." Boş boş göz kırpıştırdı Deniz." Niye?" Gözlerinin içine daha çok daldı." Emir ve emirler sorgulanmaz." Boş boş bir kez daha göz kırpıştırdı Deniz. Bu nasıl emirdi? Hem böyle saçma emir mi olur? Yine de kafasını usulca salladı. Nede olsa emir demiri keserdi. Devam eden bakışmalarını boğazını temizleyerek böldü." Ben insem iyi olacak artık." Gözlerine bir kez daha derince bakıp yavaşça yere bıraktı bedenini. Deniz yere bırakılınca bir an üşüdü biraz önce sıcaklık vardı ama şimdi kutupta kalmış gibi üşümüştü. Anlamsızca saçını başını düzelti. Murat içli bir nefes verdi. Şu kokuyu bir kez daha koklamalıydı ama nasıl? Aklına gelen detay ile hafifçe güldü." Deniz." Deniz anında baktı. Ellini omzuna attı." Benim şurada bir acı varya ne acaba ben anlamadım." Endişe oturdu gözlerine hemen. Uzanıp tişörtün omuz kısmını açtı. Murat uzun olduğu için ayak uçlarında yükseldi. Murat'a dizlerini hafif kırıp daha çok yaklaştı Denize. Kafası omzuna geliyordu. Kendine söve söve gözlerini kapatıp kokuyu derince içine çekti. Değişik ama bir o kadar da güzel bir kokuydu. Memleketinin kokusuna benziyordu. Deniz omzuna iyice baktı. Bir iki izden başka bir şey yoktu." Bir şey yok gibi Murat." Kafasını yana çevirdiğinde , kahve gözleri ile karşılaştı. Etrafını sıcaklık bastı çok yakındılar ve lanet gelsin ki Denize sıcaklık basıyordu hem de yanağına. Yutkundu." Bir krem sürelim istersen." İkisi birbirine uzun uzun bakarken. Telefonda yedi kişi karşılarında duran manzaraya bakıyorlardı. Murat'ın yanında bir kız vardı ve Murat huzurlu duruyordu hem de bu zamana kadar görmedikleri kadar huzurlu . Deniz , Murat'a odaklanmaktan telefonu bile fark etmemişti. Murat , Denize bakmaktan açık olan aramayı unutmuştu. İkisi birbirine bakarken. Murat hafifçe yutkundu." Yok, iyiyim o kadar kötü değil." Gözlerini kapatmamak için adeta kendi ile savaşa girdi. Bu kokuyu nasıl fark etmemişti. Hastanede o kadar yanında kalmıştı ama orada da hastane ve ilaç kokusundan bu kokuyu fark etmeye fırsatı olmamıştı. İyi madem diyerek başını salladı Deniz. Hafifçe uzaklaştı." Ben gidiyim artık." Başını salladı Murat. Deniz içeriye geçip eşyalarını aldı. Başıyla Murat'a küçük bir selam verip çıkıyordu ki Murat'ın sesi ile durdu. " Yarabandı yapıştır parmağına" Usulca kafasını arkasına çevirip ilgiyle bakan adama hafif şaşkınlıkla baktı." Asker olduğumu unutuyorsun. Küçük çiz..." " Çiziğin büyüklüğü, küçüklüğü umrumda değil. Canın acımasın sar yaranı." " Gerek yok komutanım." " Gerek olup olmadığını sormadım Deniz. Dediğimi yap." Başını sallamaktan başka bir şey yapamadı. " İyi geceler komutanım." Ellerini cebine attıp uzun uzun her bir zeresinde gezindi gözleri." İyi geceler Deniz." Deniz uzaklaştı arkasından ise içli bir nefes veren Murat bıraktı. Ve o ses geldi." Abiiii o kız kim?" Allah kahretsin telefon açıktı hem de tüm ailesi ekrana bakıyordu. Telefonu açık unutacak kadar aklı neredeydi? Duru bir kez daha bağırdı." Abbiii o kız kim?" Dudakları arasından küçük bir küfür çıktı." Siktir. Aklımı siktin aklımı." " Abii o kız kimdi? Sen biraz önce bir kıza gülümsedin mi?" Telefonun ta içine girdi Duru." Abii rüya görüyorum de bana. Biraz önce bir kıza gülümsedi, temas etti. Kesin rüya görüyorum." Ellini yüzüne attıp sıvazladı Murat." Sikeyim telefonu açık unutacak kadar aklım nerede benim?"
🌊 Eveeeeet bölümü nasıl buldunuz? Bol bol yorum atıp oy vermeyi unutmayın lütfen.
|
0% |