Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@daisy_x06

"Seni görünce kalbim durdu."

Sen salak mısın Cemile bakışımı televizyona attım. Bir insan birini görünce kalbi niye dursun? Olsa olsa kalp ritmin değişir. Salak saçma aşk sözcükleri. Televizyonda ki ablamız , karşısında ki erkeğe gözlerinde kalp çıkmaya yakın bakıyordu. Can sıkıntısından şu saçma diziyi izlediğime inanamıyorum. Hem de aşk dizisini.

Yandan kumandaya uzanıp televizyonu kapatım. İzin günümdü ve ben can sıkıntısından gerçekten patlama derecesine gelmiştim.Bir yılık gidecek ev temizliği dahi yapmıştım ama yok hala can sıkıntısı geçmiyor.

Telefonuma baktım. Buda boştu. Sıkıntıyla kafamı geriye attım. Yapılacak herşeyi yapmıştım. Binanın önünde oturan teyzelerin yanına dahi oturmuştum ta ki sen bekar mısın? Seni benim oğlana alak diyene kadar. Ocakta yemeğim vardı diyerek kaçmıştım.

İç sesim de bugün sessizdi zaten gıcık en saçma yerlerde araya girmeye bayılıyor. En ihtiyacım olduğu anda puf oluyordu. Bu bana ait bir iç ses değil miydi? Neden benim istediğim zaman ortaya çıkmıyor? Ona da sövdüm.

İçeriden gelen tıkırtılar ile anında yerimden kalktım. Sehpanın üzerinde olan silahımı hemen kavradım. Tıkırtılar daha da artı. Ulan bir evimize hırsız girmediği eksikti.

Yavaş adımlarla koridora yöneldim. Banyodan geliyordu sesler. Bir hırsız banyoda ne arar ki?

İç sesim sonunda saklandığı yerden çıktı." Belki banyo fantezisi felan vardır."

Fantezi yapacak benim evimi mi buldu? Niye şaşırıyorsam bana sanki normal hırsız gelecek. Adam akılı soyup gitse olmuyor.

Banyonun kapısına yanaştım tıkırtılar daha da artı. Kapıya sert bir tekme attıp silahı içeriye çevirdim.

" Eee hani hırsız?" Dedi iç sesim.

Gerçekten hani? Tıkırtılar devam etti. Tam çamaşır makinesinden geliyordu. Silahı belime takıp çamaşır makinesinin yanına vardım. Varmaz olaydım, kapağının bir anda açılması ile tüm su üzerime sıçradı.

" Lan ! Lan !" Hızla kapağa uzanıp kapattım ama bir anda hortumu da yerinden çıktı. Ayağımın altına bütün sular boşaldı." Lan sen nasıl makinesin?"

İç sesim sağ olsun sonunda akılı bir akıl verdi." Fişi çek."

Hızla uzanıp fişi çektim. Makine durdu ama su boşlatmaya devam etti. Harika. Şu halime bak , bir çamaşır makinesinin gazabına uğramadığımız kalmıştı. Hortumundan hala su fışkırmaya devam ederken. Üzerimde duran mavi pijamam sırılsıklam olmuştu.

Burnumdan soludum." Ulan şu canlı, cansız herşeyin benimle bir derdi var. Yüz rekat tövbe namazı kıldık hala başımız boktan kurtulmuyor." Demek yetmemişti bir yüz rekat daha kılmam gerekiyor.

İçeriden çalan telefonum ile ayaklarım ucunda basa basa salona geldim. Arayan kişiye baktım Murat'ı. Açıp kulağıma götürdüm." Murat."

" Deniz ne yapıyorsun?"

Sinirle konuştum." Ne olacak? Bir tane Allah'ın manyağı çamaşır makinesinin gazabına uğradım." Bir bu eksikti zaten.

Kocaman bir kahkaha attı." Ne oldu? Ne oldu?"

Ağlamaklı konuştum." Gülme ya ! İçeriden tıkırtılar geldi hırsız sandım banyoya bir girdim. Çamaşır makinesinin kapağı bir anda açıldı üstüm başım hep ıslandı. " Eklememi de yaptım." Üstüne üstlük hortumu da çıktı."

Bir kahkaha daha attı. " Hmm, anladım." Sağol ya ." Tamam şimdi senin evin yakınındayım ben zaten on dakikaya orda olurum bir de ben bakıyım şu senin manyak makineye." Şuna bak nasıl eğleniyor.

" Tamam , hızlı gel."

" Tamam, hadi kapatıyorum."

Telefonu kapatıp koltuğa attım. Ayak ucumda basa basa odama gidip mavi pijamamı çıkartıp yeşil pijamamı giyindim.

İç sesim girdi araya." Adamın karşına pijama ile mi çıkacaksın?"

Adamın önüne daha rezil anlarımızlada çıktık. Sütyen ve külot, mavi bulutlu pijama. Maşallah her halimiz ile gördü adam bizi. Bir çıplak görmediği kaldı. Tövbe estağfurullah. Saçımı tepeden dağınık bir topuz yaptım. Hiç kimse kusura bakmasın evde çıtı pıtı dolaşamam. Hem evde ne diye çıtı pıtı dolaşıyım?Kim görüyor sanki.

Çalan kapıyla hemen kapıya koştum. Ve karşımda siyah bol tişörtü, altında siyah kot pantolonu ve tüm heybeti ile duran bir tane Murat. Günlük haliyle iyi duruyordu ama üniformalı hali daha heybetli ve daha yakışıklı gösteriyordu.

Kapıyı açıp içeriye aldım. Yandan bana hafifçe gülüp içeriye geçti. " Nerede şu senin manyak makine?"

Omzuna hafifçe vurdum sonuçta askeriyede değildik şuan. Komutan asker ilişkisi orada kalıyordu." Dalga geçme benimle." Önünden geçip banyoya yürüdüm, arkamdan da o . Banyonun kapısını açıp manyak makineyi gösterdim hala su akıyordu.

Yanımdan geçip makineye yaklaştı. Hortumu elline aldığında çok su akmıyordu ta ki yüzüne doğru çevirene kadar bir anda yüzüne ve üzerine tazikli su fışkırdı. " Lan ben senin gibi makineye."

Kocaman bir kahkaha attım." Ne oldu Murat?" Ters bakışları bana dönerken sinirle hortumu yere attı.

" Bu nasıl makine lan? Bir anda yüzüme tazikli su fışkırtı."

En eğlenen bakışımı attım." Ya ne demişler gülme komşuna gel..." Siktir o ne lan ? Üzerinde ki tişörtü bir anda çıkarmasıyla tüm vücudu önüme serildi. Orda kaç tane baklava var? Ben şuan sayamıyorum.

Çocukluğum en ateşlisinden girdi araya." Hoy Maşallah."

İç sesim ise ."Bismillahirrahmanirrahim, o nasıl vücut be? Bu erkekse diğerleri ne yani? Böyle bir vücut varken diğer erkeklerin vücudu ne ?"

Bakışları bana dönerken ben resmen adamın baklavalarına bakıyordum. Bu adamın neden herşeyi mükemmel? Hafifçe yutkundum.

" Ne o?" Dedi en erkeksi ses tınısı ile.

Asıl senin o vücudun ne be? İnsan mısın sen ? Kendine gel kızım ilk defa baklava görmüyorsun. Ama ilk kez böyle bir vücut görüyorum. Hem de baya sanat eseri gibi.

Çocukluğum girdi araya." Ben baya baya düştüm bu adama şuan."

Çocukluğum galiba şuan ben de düştüm. Hafifçe bir kez daha yutkundum. " Gelir başına demişler." Biri pencere , cam ne varsa açsın. Yanıyorum şuan.

Tişörtü kenara bırakıp. Hafifçe güldü. Bu zamana kadar görmediğim bir bakış attı. İnsanın içini eriten bir bakış. Hortuma uzandı tekrardan bu sefer suyu bitmişti artık. Makineyi tamire koyuldu.

Ben ise banyonun kapısına yaslanmış onu izliyordum. Adamın sırt kaslarına bak. Her hareketinde geriliyordu. Tövbe haşa bu adam beni yoldan çıkarıyordu. Kendine gel kızım.

" Gelme gelme şuan şu manzarayı izle." Dedi çocukluğum en ateşlisinden.

İç sesim de ekledi." Bencede sonra tövbe ederiz şuan bu manzayı izleyelim biz."

Tövbe estağfurullah bu ikisi iyice yoldan çıktı. Kendileri çıkmaları yetmiyor gibi benide çıkartıyorlar.

Murat hortumu tekrar yerine taktı. Makinenin sağına soluna baktı ." Deniz takım çantan var mı?"

" Hı?"

Bakışları bana döndü." Takım çantası diyorum."

" Ha , vardı." Allah'ım adama rezil oluyoruz , yine mala bağladım. Banyonun kapısından ayrılıp killerden takım çantasını alıp hemen banyoya geçtim. Çantayı uzattım. Ellimden alıp içinden bir şey aldı. Tamir bilgilerim bu kadar.

O tamir etmeye devam ederken ben ise ustanın başında bekleyen insan gibi bekledim. Ne yapıyorsa işini biliyora benziyordu. Çıkardığı tamir aletleri ile makineyi bozdu. Bir şeyler yaptı işte . Tamir bilgim yok. Tamir çantam var ama bilgim yok. Neden evimde tamir çantası olduğunu sormayın? İndirimdeydi aldım bende. Belki lazım olur diye. İşe de yaradı.

Çalan kapı ile kafası bana döndü." Birini mi bekliyordun?"

Benim evime kim gelir?" Yoo yöneticidir belki aydatı almaya gelmiştir. " Kapıyı açmaya yöneldim. Kapıyı açtığımda ise karşımda yirmiye yakın kişi vardı." Siktir."

Kazım en keyifli haliyle konuştu." Komutanım ev ziyaretine geldik." Ellindeki poşetleri neşeyle kalırdı.

Bamyoya baktım. Murat bana doğru geliyordu kaşlarımı kaldırdım. Gelme adam gelme. Ne oluyor bakışını attı. Ve kapıya baktığı manzara ile.

" Siktir."

Hepsinin şok dolu bakışları , kocaman açılan ağızları. Bastık sizi bakışları dönüyordu. Rezillik. Üzerinde sadece kot pantolon olan bir adet Murat ve en rezil ev haliyle duran ben. Ve şuan karşımızda kartal timi ve daha tanımadığım bir kaç insan daha.

Derya ağzı kocaman açıldı." Çüş."

Yavuz abi eğlenen bir tonla konuştu." Murat biz rahatsız ettik galiba?"

Murat ile bakışlarımız kesişti. Bu işten nasıl kurtulacağız biz şuan ? Yer yarılır mısın şuan. Lütfen içine girmem gereken konular var .

Alparslan anında imasını yaptı ." Komutanım biz gidelim isterseniz daha fazla rahatsız etmeyelim."

Diğerleri hala şok olmuş bize bakıyordu. Tutulan dilimi sonunda açtım." Siz çok yanlış anladınız." Adam karşılarında yarı çıplak yanlış anlamayıp ne yapacaklar. " Murat makine tamir ediyordu."

Kazım ikimizi süzüp imalı konuşmayı devraldı." Tabi komutanım makine tamir ediyordur."

Harun abi ikimize sizi hınzır bakışını attı. Allah'ım yardım. Bunların dilinden nasıl kurtulacağız biz? Bunların diline düşmektense aylarca işkence çekmek daha çekilir.

Murat burnundan soludu." Saçma sapan konuşmayın lan." Kapıyı tamamen açtı." Girin şu içeriye."

Hepsi badoslama içeriye girerken , Murata yalvaran bir bakış attım." Muraaat ne yapacağız biz?"

Ellini beline attıp kafasını yukarıya kaldırdı." Yaradana sığınmaktan başka bir çare yok."

Hepsi salona geçip oturmuştu bile. Murat'a baktım bu halde duramazdı. " Gel ben sana bir tişört vereyim." Önden ben yürürken oda benim arkamdan geldi. Odama girip dolabımdan en bol ve uzun tişörtümü uzatım. Allah'tan kısa ve çok dar giyinen bir insan değilim.

Tişörtü giyindi ama bir tık dar gelmişti. Bana bol gelen tişört adama dar geliyordu. Yapacak bir şey yok idare edecek. Derin bir nefes aldım. Ellerimi havaya açtım." Allah'ım sen yardımcı ol."

Duamı Murat bitirdi." Amin."

Beraber odadan çıkıp salona giriş yaptık. Fısır fısır konuşuyorlardı. İki tane sandalye çekip tam karşılarına oturduk. Şuan tüm bakışlar bizdeydi . Ellim ayağım birbirine giriyor lan .

Kazım en imalısından güldü." Komutanım halletiniz mi bari makineyi?"

Poyrazda ekleme yaptı." Bizde makine tamir ediyoruz ama hiç böyle kalmıyoruz."

Buğrada katıldı." Biz sizi rahatsız ettik komutanım ya kusura bakmayın."

Erende konuştu." Artık nasıl bir makine tamiri ise bu halle gelmişsiniz komutanım?"

Adını bilmediğim bir kız konuştu." Murat abi hayırlı olsun." Neye hayırlı olsun? Ne diyorsun turuncu saçlı kız?

Derin bir nefes aldım." Arkadaşlar siz benim evimi nereden biliyorsunuz?"

Derya atladı anında." Bana söylemişti bende topluca bir ziyarete gelek dedik ama görünüşe göre çok yanlış zamanda geldik."

Murat yanımda sessizce mırıldandı." Söyleyen dilimi sikiyim." Burnundan soludu." Saçma sapan konuşup durmayın lan! Makine üzerime su fışkırdı çıkarttım o yüzden tişörtü."

Ama hiç biri buna inanmadı. Harun abinin yanında oturan abla girdi araya ." Çocuklar böyle nikahsız işler yapılmaz." Abla ne diyorsun kurban oluyum?

Sercan altan altan sırıtı." Benim tanıdığım imam var."

Ne saçmalıyor bu şuan? Düz ayak adam ile dini nikah kıyacağız. Allah'tan bir makine yapmaya geldi konun geldiği yere bak.

Murat yüzü sinirden kızarmıştı." Ula makine tamir ediyordum makine!"

Yavuz abinin yanında oturan abla konuştu." Aileler biliyor mu ilişkinizi?"

Ne ? Ne ? Ne?

Harun abinin yanında oturan abla tekrar konuştu. Adı Ayşeydi galiba." Hemen düğün yapmak lazım böyle nikahsız durulmaz."

Kalbime inme iniyor şuan. Biri tuzlu ayran getirsin bana hemen. Acil . Lütfen. Kafam anında Murat'a döndü." Murat bir şey de." Çaresiz bakışlarım salona döndü." Vala çok yanlış anladınız. Çamaşır makinesi bozuldu Murat'a tam onun üzerine arayınca tamir etmeye geldi. Düşündüğünüz gibi vala değil. Allah çarpsın değil."

Hala hespi imalı imalı gülüyordu. Kazım kafasını salladı." Tabi öyledir komutanım."

Poyrazda destek çıktı." Biz size inanıyoruz komutanım."

Turuncu saçlı kız konuştu." Neden gizliyorsunuz ki?" Neyi ablam neyi? Vala bir şey gizlemiyorum." Sonuçta ilişkiniz olabilir."

Başka bir kız konuştu." Aranızda bir şeyler olabilir sonuçta. Sevgili değil misiniz?"

Ağlamaklı çıktı sesim artık." Değiliz değiliz ya sevgili felan değiliz."

Ayşe abla ellini ağzına attı." Abbooo bir de sevgili olmadan mı yaptınız bu işi?" Ne işi? Tövbe yarabbim. Bir makine nasıl konuyu bu dereceye getirir?

Murat en tersinden konuştu." Ayşe abla aramızda düşündüğün gibi bir şey olmadı." Gözleri hepsini süzdü." Hem bir ilişkimiz olsa bunu kimseden gizlemem. Mertçe ellinden tutar gezerim." Bakışları bana döndü." Bizde sevdanın gizlisi olmaz ."

Şuan bunu neden bana bakarak söylüyorsun? Gözleri hala üzerimde dururken yanaklarıma alevler basıyordu basmakla yetmiyor vücuduma yayılıyordu. Yangın söndürücü nerede? Acil getirin.

Derya hayal kırıklığı içinde konuştu." Yani aranızda bir şey yok." Sen ne olsun istiyorsun Derya? Ha kızım ne olsun istiyorsun?

Gözlerimi gözlerinden çektim." Yok aramızda bir şey." Yerimden yavaşça kalktım." Makine tamam mı Murat?"

" Bir iki işi kaldı." Oda yerinde kalktı." Kazım, Poyraz gelin bana yardım edin." Salondan çıkıp üçü banyoya yöneldi.

Bende Mutfağa geçip çay koydum. Allah'ım başıma gelenlere bak. Kesinlikle yüz rekat daha tövbe namazı kılmak şart oldu.

İç ses girdi araya." Acaba diyorum? Hani yaparız diye değil ama Murat ile sevgili olsan nasıl olurdu?"

Sus bence hem de en acilinden sus .

Çocukğum eriyen tonla girdi araya." Dalyan gibi çocuk bundan daha iyisini mi bulacağız?"

Hasbinallah...

 

********

 

Attığım sert hızlı adımları yavaş düşüncelerim takip ederken toplantı odasına gelmiş bulunuyordum. Hızla içeriye girerken beremide düzeltmeyi ihmal etmedim. Ne de olsa asker dediğin her daim düzenli ve tertipli olmalı . Askerlik için geçerli bu kural . Evimi bok götürse pekte umrumda olmazdı.

Herkes kendi arasında sohbet ederken boş sandalyeye kuruldum. Uykusuzluktan ağrıyan gözlerimi ellerim ile ovuşturup kendime gelmeye çalıştım. Ne var şu askerlikte uyku sorun olmasa . Koca asker olduk hala uyku sorununu çözemedim. Her an gözlerim benden bağımsız kapanabilirdi. Komutan karşısında kapanmasından başka hiçbir şey istemiyorum adama bu şekilde rezil olmaya pek niyetim yok.

Komutanın gelen gür , sert ayak sesleri ile olduğum yerden aniden ayaklandım. İçeriye girdiği anda ellinde ki dosyayı masaya savurdu. Ellimi alnıma götürüp selamımı verdim.

Ellerini beline atıp bize döndü. Gözleri içinde bir top ateş dönüyordu fazla sinirliydi hem de fazla . " Oturun." Elli ile işaret verirken yavaşça en baş köşeye oturdu. Savurduğu dosyaya sakin sakin uzanıp açıp bize döndü." Yeni bir operasyon var."

Poyraz anında heyecan ile doğruldu." Nereye gidiyoruz komutanım?" Ellerini tek tek çıtlatı sanki şimdi bir anda operasyona gidecek bir havaya girmişti.

Komutan onu aksine bıkınlıkla nefesini verdi." Biz gitmiyoruz ." Elliyle işarete bulunduğu anda iki tane adamın resmi açıldı büyük ekranda. Sağ tarafta bulunan adam: beyaz saçlı , kırışık yüz hatları , mavi gözleri ile kameraya gülümseyerek bakıyordu yaşı olsa olsa elli vardı. Diğer tarftaki adam ise kafasının ortasında kocaman bir kelik, gözünün sağ altında değişik bir hayvan dövmesi vardı. Diğeri aksine kameraya sinirli bakıyordu yaşı kırk beş vardı. Komutan elline aldığı cubuk ile yerinden kalktı. Sağ tarfta olan adamın üzerine değneği koydu." Bu adam güçlü bir terör ağının silahlarını yurt dışından getiriyor. Adı Kenan Dağhan." Diğer adamın üzerine koydu değneği." Bu adam ise gelen sevkiyatı teröristlere teslim ediyor. Korhan Balaka."

Tim tüm ciddiyeti ile komutanı dinliyordu. Görev olduğu anda o neşeli halerinden eser kalmıyordu. Karşımda çatık kaşları ile ekrana bakan Murat. Adamların yüzünü zihnine kazımak ister gibi yüzlerinin her zeresine bakıyordu. Tehlikeli duruyordu adamlar ama bu onlardan korkmama sebep değildi.

Komutan değneğini indirip tekrar yerine kurulurken gözleri üzerimizde gezindi en çokta benim. " Yeni bir sevkiyat gelecekmiş ama bu sefer içinde üçüncü bir kişi daha olacak. " Ellini burnuna götürüp sıktı. Adam resmen bu itleri gördükçe sinirleri tepesine geliyordu." Sevkiyatı yeni kurulan terörist birliğine götürmek için üçüncü bir ortak araya sokacaklar." Ellerini önünde birleştirdi öne doğru eğilirken omuzları dik konuma geldi." Bizim işimiz ise gelen sevkiyatının yerini öğrenmek ve yeni kurulan birliğin kimler olduğunu bulmak."

Murat çatık kaşlarını bozmadı." Ne yapacağız komutanım?"

Asıl soru buydu. Bizim bu görevdeki yerimiz neydi? Komutan sorulan soruya sakince kafa salayıp konuştu." Üçüncü ortak biz gireceğiz bunun için adamların güvenini kazanmamız gerek." Ekranda yeni bir resim açıldı. Koyu kumral saçlı , elaya çalan gözleri, buğday ten renkli bir kadındı." Eda Ulak , sevgilisi Demir Yunus ile üçüncü kişi olarak sevkiyata ortak olmayı kabul etmişler. Bu ikisi yerine biz gideceğiz adamlar ile görüşmeye."

Kadına uzun uzun baktım. Tatlı minoş bir havası vardı. Her dışı güzel olan iyi değildi işte. İçi seni dışı beni yakan hesaptan.

Komutanın bakışları yavaş yavaş bana dönerken. Anlamsızca baktım neden bana bakmıştı ki? Soru soran bakışlarıma cevap verdi." Kız sana benziyor Deniz. Eda olarak sen göreve gideceksin başkasını gönderirsek çok dikkat çeker ama sen kıza benzediğin için çok sorun olmaz."

" Emredersiniz komutanım." Bir gizli görev yapmadığım kalmıştı. İçimde anlamsız bir heyecan oluştu. Rol yapacaktım ben ve rol yapmak Allah'ım sen yardımcı ol.

Komutan benden çekti gözlerini." Buğra , Denizin sevgilisi olarak da sen yanında olacaksın." Önünde duran iki dosyayı bize doğru uzattı. Dosyayı uzanıp aldım . Görüşeceğimiz adamlar ve rolüne gireceğim kadının hakkında bilgiler vardı. Çok sorunlu bir operasyona benzemiyordu ta ki en alta gördüğüm bilgiye kadar.

Yutkundum. Doğru olamazdı herhalde böyle saçma bir şey olamaz . Olmamalıydı." Komutanım bu alta yazan bilgi doğru mu?"

Komutan önünde duran dosyayı açıp baktı. Gördüğü yazı ile küfür savurdu." Siktir ."

Murat çatık kaşları meraklı bir hal aldı. Önümde duran dosyayı önüne çekip baktığım yere baktı. Kaşları anında tekrar daha derinden çatıldı." Siktir, bu ne amına koyum?"

Buğra dosyayı açıp kapatı." Bu nasıl iş komutanım?" Ellinde ki yüzüğe gitti bakışı." Kusura bakmayın komutanım ama ben bu görevi yapamam. Görev icabı bile olsa Nehiri aldatmış gibi olurum."

Korku dolu bakışlarım komutana döndü. Anlamış olacak ki konuştu." Maalesef Deniz başka bir kişi bulamayız senin yerine." Korku ile çöktü omuzlarım. Olamazdı bu olamazdı. Bu nasıl bir işti ? Kim neden böyle saçma pazarlık yöntemi mi olurdu? Geçmişin sesleri kulaklarım içinde yankı yapıyordu bastırmaya çalıştım. Zordu. Çığlık , hıçkırık, korku... Bedenime hükmetmeye çalışıyordu. Sesler alak bulak geldi." Kim gidecek Buğra yerine?"

Murat'ın sinirli sesi doldurdu kulaklarımı." Bu adamlar şimdi? Birbirlerine güvenli olduklarını sevgililerini karşı tarafa verip seks yapmasına izin mi veriyor?" Sesinde yoğun bir öfke vardı hem de bu zamana kadar duymadığım kadar yoğun bir öfke.

Yavuz abi elleriyle yüzünü sıvazladı." Eski bir saçma kural. Toplu seks olarak da deniyor. Güven işanesi malına güveniyorum, sana güvenimi kanıtlamak için namusumu senin ellerin arasına burakıyorum derler."

Derya burnundan soludu." Şimdi ki adı dostluk nişanesi olmuş. Adamlar resmen kadınları güven nişanesi olarak iş birliği adamın koynuna veriyorlar. Yetmiyor kendi sevgilerini de karşı tarafa veriyorlar."

Yutkundum. Yumruk olan ellerim titredi. Emir demiri keserdi karşı çıkamazdım. Ya geçmiş onu ne yapacaktım?" Ne oluyor dostluk nişanesi?"

Derya bana döndü." Şu komutanım dostluk nişanesi yapalım derler. Kızlar kalkarak bardaklara içki doldururlar beli seviyeleri var."

Dolmak için direnen gözlerime rağmen tutum kendimi." Sonra ne oluyor?" Bedenim buradaydı ama ya ruhum ?Geçmişin arasına çoktan karışmıştı.

" Sonra sevgilisinin kucağına oturur. Eğer kız az doldurduysa içkiyi , seninle daha fazla vakit geçirmek istiyorum demek. Orta doldurursan yapmak isterim ama çok hevesli değilim demek. Bardak tam dolu olursa yapmak çok istemiyorum demek . Sonra sevgililer önce beraber sevişir sonra ise değişirler kızları."

" Ya bardak boş olursa ?"

" Öyle bir şans yok ." Dedi Derya öfkeyle. Saçmaydı hem de çok saçma insan neden namusum dediği bir kadını sırf karşı tarafa güvendim demek için koynuna verir ki ?

Herkesin gerğin bakışları birbirindeydi. Ben ise çıkmazda bu işten kurtulma şansım yoktu. Görevdi , bu nasıl görev Allah rızası için? Düşmanın bile kalitesi yoktu.

Alparslan çekinerek araya girdi." Komutanım kim olacak Deniz komutanın sevgilisi?"

Harun abi ellerini havaya kaldırdı." Ben evliyim arkadaşlar hanım vurur beni."

" Ben de olmaz sevgilim var ." Dedi Eren.

Alparslan sıkıntıyla girdi konuşmaya." Geriye Murat, Sercan , Kazım ve ben kalıyorum." Kimse böyle bir göreve girmek istemiyordu. Haklılardı böyle bir görevi kim isterdi ki? Kimse.

Sercan yumruk yaptığı ellini masaya vurdu." Murat komutanım böyle işlere girmiyor oğlum . Ne zaman kız işlerine girdiğini gördün? " Üç parmağını açtı ." Üçümüzden biri olacak."

Alparslan bir ümit baktı herkese." Bu işler eskide kalmadı mı ? Sonuç olarak artık yapmazlar bence ."

Derya kollarını önünde bağlarken derin bir nefes verdi." Doğru eskide kaldı." Gözleri üzerimde gezindi. Bir şeylerin ters gittiğini anladı , yumuşak bir tonla konuşmaya çalıştı ." Sakin ol artık öyle şeyler pek yok. Sadece orada sevgilinin yanında Eda olarak rol yapacaksın."

Sağol Derya ya . Şuan içim öyle bir rahatladı ki anlatamam. Rol yapmam yetmezmiş gibi bir de şu saçmalığa bak. Aynen aynen diyerek salladım başımı.

" Eee bir seçim yapalım artık ." Dedi Sercan.

Alparslan öne doğru eğildi." Komutanım sizin ağzınız iyi laf yapar siz olun bence." Diğerleri de bunu onayladı.

Sercan tam konuşacaken. Karşımdan onun sesi geldi." Ben olurum." Gözlerim anında ona döndü. Bana bakıyordu hem de en dikkatli haliyle.

Diğerleri şaşkın şaşkın baktı benim gibi. Hani bu adam böyle görevlere gitmezdi? Aklımdan geçen soruyu şükür Sercan dile getirdi." Siz böyle görevleri sevmezsiniz ki komutanım."

Gözleri hala bendeydi." Hala sevmem ama bu sefer mevzu başka ." Nasıl başkaydı? Niye böyle dedi bu adam şimdi? Gözlerini yüzümden kopartıp komutana döndü." Ne zaman olacak komutanım buluşma?"

Komutan önünde duran dosyayı açıp baktı." Yarın saat öğlen bir de. Dosya içinde nerede buluşacağınız yazıyor." Yerinden kalkınca hepimiz ayaklandık." Hepinizi yarın tam tesisat göreve hazır istiyorum." Başka hiç bir şey demeden çıkıp gitti.

Bittim. Olduğum yere çöktüm. Hayat azmı üzerime gelsen ha kardeşim? Ne bu böyle? İki haftadır ağzıma sıçıyorsun. Garezin bana mı sadece? Ne var bana da basit kolay işler gelse? Yok olur mu hiç . Nerede abidik gubidik iş varsa beni bulur. Kafamı masaya gömdüm." Gerçekten lanet gelsin. Millet ne işler yapar bana gelen iş ne ?" Sinirle ekranda duran kadına baktım." Ne var başka benzeyecek insan mı bulamadın be kadın? Beter ol inşallah. Ellime bir geç varya." Öfkeyle yerimden kalktım." Nefret nefret nefret." Masadan dosyayı alıp odadan çıktım.

Arkamdan gelen konuşma seslerine aldırmadım. Ellimde tutuğum dosyayı parçalara ayırmak ister gibi sıktım. Öfkemi azda olsa bundan çıkarırdım hiç olmazsa. Geçmiş yakama burada bile yapışıyordu. Ben o küçük kızı gömmeye çalıştıkça o hep bir yerden çıkıp beni buluyordu. Git ya git küçüklüğüm bu yürekte sana yer yok. Sen burada yabancısın git . Toprağın altında en derinlerde kal.

Sen bana göre değilsin. Küçük kalbin kaldırdığı acıyı büyük kalbim kaldırmıyor.

 

*******

"Derya bu ne Allah aşkına?" Üzerimde duran elbiseyi olabildiğince çekiştirdim. Kıyafet üzerimde değilde sanki zorla giymiş gibiydim. Bu kadar kısa bir kıyafeti nasıl giyiyorlar Allah aşkına? Bu kıyafet değil ki. Zulüm başka bir açıklaması olamaz.

Benim isyanıma karşılık Derya güldü sadece." Dur artık , bitti sayılır." Göz kapağıma sertçe fırçayı sürdü. Sabahtır makyaj yapmaya çalışıyordu. Gözlerimi oyduktan sonra iki adım gerileyip şah eserine baktı ." Mükemmel." Fırçayı kenara bırakıp yandan dinleme cihazını göğüsümün tam ortasına yerleştirdi. Kız cihaz takma bahanesi ile resmen her yerime dokunuyordu. " Şimdi oldu."

Oflayarak yerimden kalktım. Yanda duran çantamı sonkez kontrol edip, odadan çıktım orta alana geldiğimde onu gördüm. Simsiyah takım elbise içindeydi ve lânet gelsin ki bu haliyle harika duruyordu. Geniş omuzlarını daha da beli ediyordu siyah gömlek. Bu adam her hali ile gözüme nasıl yakışıklı geliyordu? Bir insan hiç mi çirkin bir yanı olmaz ? Yoktu. Laneti.

Elleri cebinde bana döndü. Bir an duraksadı baştan aşağıya süzdü gözleri. Dudakları o şeklini aldı. " Hazır mısın?" Başımı salladım. Ellimde tutuğum çantayı daha sıkı tuttum. İyi maddem diyerek başını sallayıp yandan çeketini alıp giyindi. Öne doğru bir adım atınca arkasından bende yürüdüm. Kapının önünde son model Mercedes adeta göz kırpıyordu tüm ihtişamı ile . Zengin olmak böyle bir şeydi işte . Arabaya doğru yöneldim benden önce kapımı açıp beni bekledi. Hafif tebessüm edip arabaya bindim. Kapımı kapatıp sürücü tarafına geçip arabayı çalıştırdı.

Yol sessizce akıp giderken. Kafamda ki düşünceler birbirini kovalıyordu. Titreyen bacaklarımı durdurmak zordu. Daha zor görevlerim olmuştu ama bu farklıydı hem de çok farklıydı. Geçmiş vardı . Küçük kız çocuğunun korkusu vardı yüreğimde. Kaç yaşına gelirsek gelelim küçüklüğün korkuları yüreğimizi sarıyordu.

Yol boyunca ne o konuştu ne de ben . Konuşacak bir halde değildim. Kendimi sakinleştirmek için her haltı denedim. Nefes yoğası bile yaptım ama araba malikanenin önünde durunca bütün korku tekrar oturdu yüreğime.

Bana dönen gözlerin farkındaydım ama bakamıyordum. Titreyen ellerimi yumruk yapıp saklamaya çalıştım. Derin bir nefes sesi geldi kulaklarıma.

" Deniz." Naif çıkan sesiyle yavaşça kafamı ona çevirdim. Gözleri merakla bakıyordu bana . " Bana güveniyor musun?" Güvenmek? Ben kimseye güvenmezdim, güvenemezdim. Geçmişin diğer büyük bir yarasıda buydu. Güven. Kayıp edeli uzun yıllar oluyordu. Sessizliğim sürdü cevabım yoktu. Evet diyemedim. Yalandı. Hayır diyemedim dilim varmadı. Derin bir nefes daha verdi." Sadece ne dersem yap. Sorgulama bu bir emirdir. " Sesi sonda hiç onda duymadığım bir tonda çıktı. Üzgün gibi yada hayalkırıklığı bilmiyorum. Ekledi." Güvenmesen bile ne dersem yap ." Kapıyı açıp çıktı arabadan.

Derin bir nefes verdim. Kapıyı açıp çıktım. Kıyafetimi düzeltim. Arabanın önüne geldim. Gözlerim ileriye bakarken adımlarım geriye gitmemek, kaçmamak için savaş veriyordu. Ellimi büyük , sıcacık bir el kavradı. Kafamı ona çevirdim. Ellimi elline kenetledi. Garipti sıcak geliyordu elleri bu zamana kadar kimsede hissetmediğim bir sıcaklık. Daha çok sokulmak istediğim bir sıcaklık. İlkti bu hissi hissetmem.

Bana bakmadı adımları öne giderken arkasından bende yürüdüm. Sımsıkı tutuyordu ellimi. Kapının önüne geldiğimizde iki hizmetçi bizim için kapıyı açıp, salona aldı bizi. Büyük bir evdi heryer mermerden yapılıydı büyük krem rengi koltukları, yeşil iki küçük koltuk tamamlıyordu. Ortada büyük bir sehpa . Salonun sol tarafında bahçeye bakan duvarı boydan kaplayan camlar vardı . Camların önünde uzun bir yemek masası. Salonun köşesinde merdiven uzanıyordu. Tam koltukların karşısında kocaman bir televizyon ve onun yanında büyük iki komodin üzerlerinde içki şişeleri vardı ve tabi bardaklar. Sade ve hoş bir evdi.

Ellerim terliyordu. İnşallah fark etmez bir de adama böyle rezil olmak istemezdim. Kafamı dağıtmak için en anlamsızca şeyleri düşünmeye çalıştım. Düşünce komik oluyor diyen ekmeği bile düşündüm hata bu zamana kadar izlediğim en saçma magazin haberlerini bile düşündüm . Düşünceler ile boğuşurken içeriye resimlerde gördüğümüz adamlar giriş yaptı. Yanlarında iki kadın vardı. Biri esmer bomba diğeri ise Rus bir kızdı.

Yerimizden yavaşça kalktık. Gülümsedim. Elli hala ellimi sıkı sıkı tutuyordu.

Korhan kollarını gülerek iki yana açtı." Hele gelenlere bak." Ellini Murat'a doğru uzattı. Murat tüm ciddiyetiyle elli tutup sıktı. Adamın garip bir tipi vardı hem de çok garip . Gözünün altında ki dövme ise daha da garip gösteriyordu. Ejderha ve aslan karışımı bir hayvan gibiydi. Kim böyle bir dövme yaptırır ki? Adamların en basit şeyleri bile mide bulandırıcı. Bakışları bana döndüğünde gözlerinin içi adeta parladı. Dudakları yukarıya kıvrıldı , ellini bana doğru uzattı." Eda hanım anlattıkları kadar güzelmişsiniz."

Yüz ifademi tatlı tutmaya çalışarak ellini sıktım." Teşekkürler." Ellimi hemen hızla geri çektim.

Bu sırada Kenan ve diğerleri de çoktan selamlaştı. Hızla diğerleri ile de tanıştık. Esmer bomba Alara diğer Rus ise Anna idi adı . Yerlerimize tekrar otururken esmer bomba Kenanın, Rus ise Korhanın kucağına oturdu.

Murat'ın yanına oturdum. Bir an bile olsun ellimi bırakmıyordu. Şuan ne kadar istemesemde ellimi bırakmasını bende istemiyordum. Saçmaydı biliyordum ama sıcaklığı hiç olmazsa sakin olmamı sağlıyordu. Ve elleri nasırlı olduğu halde o kadar yumuşak geliyordu ki .

Korhan kocaman gülerek bana bakıyordu. Ne bakıyorsun be adam ? Hiç mi kadın görmedin? Kucağında benden bin kat daha güzel bir kadın var git ona bak. İstemsizce ellim Murat'ın kolluna dolandı. İki çakalın arasında kendimi kuzu gibi hissediyordum.

Kenan kucağında oturan esmer bombanın dudağına küçük bir öpücük kondurup bize döndü." Hoşgeldiniz öncelikle." Başımızı salladık." Yeni kurulan birliğe silah teminini biz sağlayacağız ama ondan önce ne kadar para çıkarabilirsiniz bu işe Demir bey?"

Demir yanımda oturan Murat oluyordu. Sakin halini hiç bozmadan arkaya yaslandı." Siz öncelikle bu işte benim karım ne olacak onu söyleyin?" Kafasını sağ omzuna doğru yatırdı." Ben işin içeriğini bilmeden hiç bir işe kalkışmam Kenan bey."

Kenanın kaşları hafif çatıldı ama sonra yavaş yavaş düzeldi." Bu işte size sadece para vermek düşüyor. "

Murat ellini kaldırdı." Olmaz bir işe giriyorsam her aşaması ile tek tek ilgilenmem gerek." Sır verir gibi öne doğru eğildi." Kenan bey bu yapacağımız iş Türklere zarar verecek mi ? Siz bana bunu söyleyin." Sesine öfke bulaştı. Rolünün hakkını gerçekten veriyordu. Türkler derken sesine bulaşan nefreti tanımasam gerçekten nefret ettiğini düşünürüm.

Korhan kocaman bir kahkaha attı. Ne var acaba gülecek gevşek herif?" Anlaşılan ikimizde aynı taraftan nefret ediyoruz Demir bey?" Ben senden bir nefret edeceğim göreceksin.

Murat hafif güldü." Türkler bu hayata nefret ettiğim tek ırk olabilir. Onları yok etmek için herşeyi yaparım o yüzden bana bu işi iyice anlatın ki bende bu nefrete yanınızda destek olabiliyim." Bu adamın içinde oyuncu yatıyor olabilir.

Korhan ve Kenan birbirlerine baktılar. Aralarında sözsüz kelimeler geçti. En sonunda Kenan başını sallayıp bize döndü." Demir bey eğer bu yolda yanımızda olacaksanız büyük paralar dökmeniz gerekecek."

Murat kafasını dik konuma getirdi. Gözleri içinde nefret oluştu." Türkleri yok etmek için herşeyi yapmaya hazırım." Bakışları Korhan ve Kenan arasında gidip geldi. Korhanın tüm bakışları bendeydi daha doğrusu bacaklarımda. Elbisemi aşağıya doğru çekiştirdim ellimden gelse ayaklarıma kadar bile çekmeyi denerdim ama lanet elbise kısaydı.

Kenan tüm ciddiyeti ile cevap verdi." Sevdim sizi. Yeni bir birlik kuruldu bunun için yurt dışından silah tedariği yapmaya çalışıyoruz ama para yetersiz."

Murat araya girdi." Ne kadar eksik siz bana bunu söyleyin."

Kenan kocaman gülümsedi." Bir milyon eğer bunu karşılarsanız silahları Türkiye'ye getirebiliceğim sonra Korhan silahları birliğe teslim edecek."

Murat'ın gözleri bana döndü sonra ise yandan Korhana baktı. Sapık herif hala bacaklarıma bakıyordu. Stres basıyordu bedenimi. Boşta kalan elli açıkta kalan bacağıma dokundu. Ne yapıyorsun temalı bakışımı attım . Umursamadı. Yalandan bir üzüntüyle baktı gözlerime." Sevgilim bacakların yine çok üşümüş." Ellimi bıraktı. Sanki boşluğa düştüm. Sıcaklığı kayıp oldu. Üzerinde ki ceketi çıkarıp bacaklarımı tam kapatacak şekilde örtü. Alnıma hafif bir öpücük kondurdu." Sevgilimin bacakları çok cabuk üşür malesef ve hasta olur." Önüme gelen saç tutamını kullağımın arkasına verdi." Hasta olmanı istemem sevgilim."

Korhana baktım biraz önceki keyifli hali dağılmıştı. Anlamıştı bu piçin bacaklarıma baktığını anlamıştı. Sıcacık gülümsememi gönderdim Murat'a ." Teşekkürler sevgilim fark etmemişim." Elli tekrar ellimi kavradı. Sıcaklık sardı yine etrafımı.

Murat devam etti." Para sıkıntı değil yarın hesabınızda." Ellini yumruk şekline getirdi." Ama bu işte her noktada işlerin başında durmak isterim."

Korhan biraz önce ki halini dağıtmaya çalıştı." Peki ama bunu neden istiyorsunuz? " Gözleri bir an bana değip tekrar Murat'a döndü." Biz takip ediyoruz her noktasını zaten." Şüphelendi kesin. Tırnaklarımı kemirmeme son on saniye felan.

Murat benim aksime çok rahatı. Adamın içinde gerçek bir oyuncu var diyorum." Söz konusu Türkler ise işin her adımının sorunsuz şekilde olmasını isterim. " Sesi öfkeyle çıktı." O yüzden her adımını bilmek ve ilgilenmek istiyorum." Her Türk lafı geçtiğinde ellimi biraz daha sıkı tutuyordu. İçinden kendine sövmüyorsa benim de adım Deniz değil. Ölesiye işkence etseler asla vatanı için bu lafları etmezdi ama söz konusu vatan olunca yalandan bile olsa bu lafları demeye yüreği el vermiyordu.

Korhan bir kaşı usulca havalandı." Size gerek yok Demir bey."

Murat hafif güldü." Korhan bey , ben sizin bildiğiniz diğer adamlar gibi parayı atıp kenara çekilip izlemem. İşin içinde olup Türklerin nasıl acı çektiğini izlemek isterim bunu kendi ellerim ile yapmak isterim." Alaycı bir ton bulaştı sesine." He ters bir durum olursa da anında müdahale etmek isterim. Her koşulda yanınızda olmaya hazırım." Ellini havaya kaldırdı." Ha yok derseniz parayı unuttun." Korhan ve Kenanın yüz ifadeleri dağıldı anında." İşleri yakından takip ettiğim sürece bu paranın daha fazlasını bile veririm . Ama yok derseniz unuttun parayı." Ellini yavaşça indirdi." Kimse size bir anda bu kadar para da vermez haberiniz olsun."

Korhan ve Kenan yine anlamsızca bakıştılar. Kenan düşünceli haliyle önüne döndü." Peki o hâlde maddem bu kadar yakından takip etmek istiyorsunuz bize uyar." İşte bu be ! Yanımda duran adama gururla baktım. Bakışları bana döndü ciddiydi yüz ifadesi ama ben içinde ki o nefreti gördüm. Ellinden gelse şuracıkta ölüdrürdü bu adamları. Gözleri yüzümden kopup önüne döndü.

" Ne zaman gelecek sevkiyat?" Dedi ciddi ses tonuyla.

Korhan sıkıntılı bir nefes verdi." Siz parayı atarsanız yarın akşam gelmiş olur ."

Murat cebinden telefonunu çıkarıp bir iki iş yaptıktan sonra cebine attı." Para hesabınızda."

Kenan kocaman gözlerle telefonunu çıkarıp açtı . Ekranda ne gördüyse gözleri daha da büyüdü , dudakları yukarıya kıvrıldı." Üç milyon." Küçük bir kahkaha attı. O para götüne girmesin dikkat etde." Türklerden gerçekten nefret ediyorsunuz." Murat başını salladı.

Korhan geriye doğru yaslandı." Yarın size haber ederim ama önce size güvenmemiz için ." Gözleri yoğunlukla üzerimde gezindi." Dostluk nişanesi yapalım ne dersiniz Demir bey?"

Kalbim tekledi. Acı bir sızı doldu yüreğime. Kanım damarlarımda durdu sanki. Hayır ... Hayır .... Hayır... Ellerim titredi hem de hiç olmadığı kadar titredi. İçimi saran korku bedenime yayıldı. Gözlerim Murat'a döndü. Yutkundum acı sızıyı göndermek ister gibi yutkundum. İşe yaramadı daha da büyüdü.

Gözleri bana döndü. Göz bebekkerimde uzun uzun gezindi.

Korhanın sesi kesik kesik geldi kulaklarıma." Dostluk nişanesi , güven olarak yapılır bizde. Eğer bunu yaparsanız size olan güvenimiz tam olacak."

Olmazdı. Yapamazdım. Anla beni ne olur anla oku gözlerimi. Karşısında şuan ben değil küçüklüğüm vardı. Şuan ona yalvararak bakan ben değildim çocukluğumdu. Anlar mıydı? Anla ne olur .

Gözleri uzun uzun gezindi gözlerimde, yüzümde. Titreyen ellerime kaydı gözleri. Yüzünden hiç bir ifadesi okunmuyordu ama adem elması hareketlendi. Yapacaktı. Kabul edecekti. Vatan için beni çakaların önüne atacaktı. Ellim ellinden sıyrıldı. Yapması gereken de buydu vatan söz konusu ise her şey mübah kalırdı.

Küçüklüğüm içimden kocaman bir feryat yükseldi. Geçmişin acısı önüne tekrar geliyordu. Vatan için kendimizi bu yolda harcayacaktık.

Duygusuz sesi kullaklarımı doldurdu." Eda bir içki doldur bana ." Kalbime ağır bir darbe indi. Kabul etmiş demekti bu.

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes alınca açtım. Gözleri gözlerimdeydi . Kaçırdım gözlerimi yerimden yavaşça kalktım. Diğer iki kız çoktan içki doldurup tekrar kucaklara kurulmuştu. Attığım zorlu adımlarla içki şişesine uzanıp bardağa doldurdum. Titreyen ellerim yüzünden dökülüyordu.

Çocukluğum bağırdı." Yapma bunu bize kaç git ."

Yapamam.

Susmadı." Ona güvenmeyi dene o zaman."

Yapamam.

Yine konuştu." Güvenmeyi dene bir seferlik belki o bizi kurtarır."

Yapamam.

Kimseye güvenemem. Hayır kimse güvenli değil. Herkes ihanet eder kimse sonzuza kadar güven vermez. Elbet bir gün hançer sırtında biter . Çocukluğumda bunu biliyordu ama o hep bir umut kapısı arıyordu. Ben ise o umut kapısını aramayı bırakalı seneler oluyordu.

Zorla doldurduğum bardağı alıp. Yanına yaklaştım bardağı zorla uzattım. Arkamdan gelen öpüşme sesleri kulaklarım içinde yankı yapıyordu. Olmaz. Görev sadece göreve odaklanmam gerekiyor. Geçmişi kenara bırakmak zorundaydım ama çocukluğum o beni bırakmıyordu.

Bardağı ellimden aldı. Kolumdan tutup bir anda kucağına çekti bedenimi. Tek kolunu belime sardı. Ellerim kucağıma düştü ellime uzanıp tutu. Parmakları ellimin üzerinde gezindi.

İçimde ki ses susmadı." Oda diğerleri gibi."

Titreyen bedenimi durdurmak zordu. Gözüme dolan yaşları durdurmak zordu. Herşey zordu şuan. Herşey...

Kulaklarım içinde geçmişin acı çığlığı yükseldi. " Yapmayın ne olur yapmayın." Acı bir feryat... Boğazımdan kaçan hıçkırık." Amca... Dokunma... Öpme... Amca... Ne olur bırak beni..." Yüzüme inen sert bir tokat ve sonra yerde kanlar içinde kalan bedenim.

Boynumda nefesi vurdu. Kafasını boynuma yaklaştırmıştı. Saçlarım önüme düştüğü için ikimizinde yüzünü gizliyordu. Bacaklarıma çeketini örtü.

İçimde ki ses susmadı." Dokunacak ... Önce öpecek sonra ise devamı gelecek ve sonra..." Devamını içimde ki ses bile getiremedi.

Genzim yandı. Bir damla yaş usulca yuvalandı gözümden. Nefesini boynumda hissediyordum. Gözlerimi kapattım olacağı biliyordum. Bekledim... Bekledim... Bekledim... Ama hiç bir şey olmadı. Gözlerim yavaşça açıldı. Gözleri ,yüzüme bakıyordu. Yakındık hem de çok yakın. Biraz daha yakın olsak dudaklarımız birbirine değecek kadar yakın.

Gözlerini yüzümden çekip kafasını boynuma sakladı. Fısıltı halinde döküldü sözcükler. Ben bile yanında olduğum hâlde zor duydum." Sakinleş." Net. Ama bir o kadar da naif ondan bugüne kadar duymadığım kadar naif bir ton. Devam etti ." Sakinleş, titreme."

Bedenim itaat etti anında. Bu beden neden benim dediğimi yapmazken onun bir kelimesi ile ona itaat ediyordu?

Çocukluğum konuştu." Güven bir kere güven."

Olmaz.

Arkamdan Korhanın sesi geldi." Sıra değişim vaktinde." Korku yine oturdu baş köşeye.

Ağzının içinden bir iki küfür savurdu ben duydum sadece. Kolu belime daha sıkı dolandı. Başını boynumdan çekti. Kafamı geriye çektim saçlarımı kulaklarımın arkasına verdim. Bana baktı sonra ise Korhana. Yapacaktı beni o adama verecekti.

Bak çocukluğum güvenin sonu ne oldu. Cevap gelmedi . Yine boş hayale kapıldın. Kimse güven vermez. Kimse bizi korumaz. Ben sadece yok edilmek için kullanılan bir piyondum hayatım boyunca. Bugünde yok olacaktım. Bunu vatanım için yapacaktım. Geçmişin acısına rağmen vatanım için kendimi ortaya atacaktım. Lakin içimde ki çocuk korkuyordu.

Korku ile başımı göğsüne yasladım. Denizden korkan yılana sarılır diye boşuna dememişler. Ama bu korkunun ecele faydası yoktu.

Cevap belliydi. Derin bir nefes aldı. " Dostum bugün olmaz. Sevgilim ile hiç vakit geçiremedim izniniz ile siz takılın ben sevgilime daha doyamadım." Boşta kalan elli bacaklarımın altından geçirdi. Çeket ile bacaklarımı sardı elleri bacaklarıma değil çekete değiyordu." Uzun zamandır Türkiye'de değildim. Sevgilim ile vakit geçirmeye fırsatım olmadı. Sevkiyat sırasında bu güven işini halledelim." Bir anda yerinden kalktı. Bir kollum boynuna dolandı diğer ellim ile çantamı tuttum. " Müsait oda var mı?" Sesinde otorite vardı.

İçimde ki çocuk kocaman bir kahkaha attı." Bak ona güvenimi boşa çıkarmadı."

Korhan itiraz etmeye çalıştı." Ama Demir bey?"

Kaşları çatıldı." Korhan bey ben daha sevgilime doymadan size vermem. " Sinir sesinin her tonuna yayıldı." Güven olarak paranız yattı zaten. Bu şimdilik güven için yeterli ve sevgilim daha beni tatmin etmeden kimseye vermem."

Korhan boş boş baktı. Şansını biraz daha zorlarsa Murat kafa göz dalma ihtimali çok yüksekti. Hata netti. Cevap vermedi bu yüzden.

Kenan yalandan gülümsedi." Doğru diyorsunuz siz bir vakit geçirin." Elli ile yukarıyı gösterdi." Sağda ikinci oda müsait."

Başını salladı. Ben onun kucağında merdivenlere yöneldi. Elli bacaklarımı tam tutmuyordu çeket olduğu hâlde. Merdivenleri hızla çıktı. Sağdaki ikinci odayı ayağı ile itekleyip açtı. Ayağı ile kapattı. Kucağında iken yatağa yöneldi. Bedenimi yavaçca yatağa bıraktı. Yüzlerimiz yine yakındı. Nefesi dudaklarıma vuruyordu. Yavaşça uzaklaştı.

Kapıya yönelip kilitledi. Kalbim hızlandı. Aklımdan binlerce ihtimal geçti ama yine çocukluğum konuştu." Güven ona. Yapsaydı aşağıda yapardı. Güven."

İnsanlara çabuk güveniyorsun. Hem de çok çabuk. Herkese şüphe ile yaklaşırken neden ona güven diyordu? İçimde ki bu güvensizliği o ekmemiş miydi? Şimdi neden ona güvenmemi istiyordu?

Cebinden telefonunu çıkarıp. Bir iki şey ile uğraştıktan sonra bir ses doldurdu kulaklarımı. Sevişme sesleri. Masanın üzerine bıraktı telefonu. Yanıma oturdu." Sikerim böyle işin gelmişini geçmişini." Sustum. O daha küfür ederken benim tek dikkat ettiğim telefondan gelen sevişme sesleriydi.

Yanaklarımı sıcaklık bastı. Şuan sevişme sesleri gelen bir telefon, kitli bir kapı ve yanımda o . Kafamı ondan olmayan her tarafa çevirdim. Yanaklarıma daha çok sıcaklık bastı. " Neden böyle bir video açtın?"

Sinirli geldi sesi." Bunlardan her bok beklenir. Seviştiğimizi düşünsünler diye açtım." Kafam istemsiz olarak ona döndü. Sinirli yüzü , yüzümü görünce önce şaşkınlıkla baktı sonra ise eğlenen bir ifade kuruldu yüzüne." Ne o? Niye kızardın sen ?"

Kafamı anında çevirdim. Allah kahretsin. Kızaracak başka bir halt yokmuş gibi buna mı kızarmıştım? En makul yalana sığınmaya çalıştım." Sıcak ya o yüzden." Yerse.

Yemedi tabi." Oda buz gibi." Eğlenen hali devam etti. " Öp beni."

"Ne?"

Güldü evet bildiğiniz güldü." Öp dedim. "

" Ne?" Yerimden anında kalktım. Elbisemi aşağıya çekiştirdim.

Eğlenen ifadesi devam etti." O manada değil Deniz. Çantan yanında mı?" Sağına soluna baktı çantamı bulunca içini açıp kırmızı ruju çıkarıp bana attı. Havada tutum." Şimdi ruju dudağına sür sonra yüzümün bir kaç yerini öpki gerçekten seviştiğimizi düşünsünler."

Hayret nidası döküldü dudaklarımdan." Ha o manada şey..." Allahta belamı versin. Daha ne kadar verecekse artık. Ruju dudağıma sürmeye başladım. Her hareketimi özenle izledi. Sürme işim bittince yatağa iki defa vurdu. Utana sıkıla yanına yaklaştım. Yanağını bana doğru uzattı. Allah'ım gerçekten bu görev bir sınav mı ? Dudaklarımı yaklaştırıp yüzüne hafif bir öpücük kondurdum. Sert çene hatları vardı ama yanakları yumuşaktı. Neden şuan buna dikkat ediyorum ki?

Çocukluğum kıkırdadı." Ayy inanmıyorum. İlk defa bir erkeği öptün şuan."

Susar mısın çocukluğum? Şuan zaten zor durumdayız.

Diğer yanağını uzattı. Derin bir nefes aldım sanki atom parçalıyorum. Yaklaştım yanağına hafif bir öpücük daha kondurdum.Burnuma dolan kestane kokusu baş döndürücüydü. Yavaşça çekildim.

Gözlerini kaçırdı." Boynuma da biraz ruj olursa daha iyi olur sanki." O utanmış mıydı? O nasıl bir sesti öyle. Bu haline istemsiz gülümsedim. Dudağıma biraz daha ruj sürdüm. Gömleğinin iki düğmesini açtı. Boynuna hafif bir öpücük daha kondurdum ama öptükten sonra kafamı biraz çektiğimde burnuma dolan kestane kokusu geri çekilmemi engelliyordu.

Derinden konuştu çocukluğum." Hatırladın mı? Yurta kalırken kışın sobanın yanına oturduğumuz da kestane olurdu. Ve bu bizim için en huzurlu kokuydu. Çünkü o soba sadece kestane pişirmek için yakılırdı. Soğuk sadece kestane yapıldığı gün olmazdı yurta."

Sus çocukluğum. Lütfen sus geçmişin güzel anıları geçmişte kalsın.

Zorda olsa geri çekildim. İçli bir nefes kaçtı dudaklarımdan. Ellime biraz ruj sürüp dudağına yöneldim bileğimi tutu bir anda." Ne yapıyorsun kız?"

Boş boş baktım." Ee sonuçta dudaklarının da hafif kırmızı olması lazım." Bir aydınlanma geldi. Bileğimi bıraktı dudaklarına hafifçe yaydım ruju.

" Ulan şu hale bak. İki sik kırığı için dudağımıza ruj bile sürdük." Kıkırdadım ters bakışları bana döndü." Gülme." Küçük bir kahkaha kaçtı dudaklarımdan." Gülme Deniz."

Dudaklarımı birbirine batırıp zorla gülüşümü bastırdım. Başını ya sabır diyerek salladı. " Komik ama koca komutan ne hallere düştü." Parmaklarım ile biraz daha yaydım ruju. Dudakları yumuşaktı bu adamın neden hiç ortası yoktu? Ya çok yumuşak yada sert. Bedeninin bile ortası olmayan bir adamın huyunun ortası olması beklenemezdi zaten. İşim bittince kendi dudaklarımı da hafifçe dağıtım biraz.

Yerimden kalkıp elbisemi düzeltip tekrar oturdum. Sevişme sesleri hala devam ediyordu. Bir bu eksikti zaten. Hayat başka ilginç şeyler deneyecek adamı kalmadı.

" Deniz sen nasıl sevişirsin?"

" Ne ?" Bu adam niye bugün böyle yapıyor?

Eğlenen ifadesi yine kuruldu." Yani o manada değil. Sevişirken ne oluyor yani üzerin başın mı dağılır? Yoksa saçların felan mı ? " Gülümsedi." Yani sonuçta tek ben sevişmişiz havasını vermemek gerek."

Yanaklarıma sıcaklık tekrar bastı ama ters ters cevap verdim." Ne biliyim ben hayatımda hiç sevişmedim." Ters ters baktım ama o şaşkın bakıyordu hem de çok şaşkın." Yani bilmiyorum ne olur ."

Şaşkın ifadesi dağıldı ama o hafif mal ifadesi kaldı." Sen bu yaşına kadar hiç o işi yapmadın mı?" Hayır diyerek başımı salladım." Sevgilin ile öpüşmedin mi bari hiç?"

" Sevgilim olmadı." Kafamı ondan olmayan her tarafa çevirdim. Şuan bu konuları neden konuşuyoruz biz ya? Millet görevlerde ne yapar biz ne yapıyoruz.

Şaşkın ses tonu devam etti. " Neden peki? Neden hiç sevgili yapmadın?"

Neden merak ediyor ki bunu şuan?" Güven , insanlara güvenmek zor."

" Güven ? Yani sırf bu yüzden mi?"

Odanın içinde sevişme sesleri varken bizim konuştuğumuz konuya bak. Buda anca benim başıma gelir zaten." Güvenmem ben kimseye bugüne kadar o güven duygusu kimse vermedi." Kafamı ona çevirdim. Gözleri bendeydi zaten." Güvene bileceğim biri olsaydı olurdu ama ." Ellimi açtım." Yoktu öyle bir insan."

Tek kaşı havalandı." Peki o güven nasıl kazanılır?"

İşte bunu bende bilmiyorum." Bilmiyorum. Belki zamanı geldiğinde o insan bana güvenin ne olduğunu anlamamı sağlar."

Tek kaşı eski haline gelirken gözlerini yüzümden çekmedi." Güven, yanında kendi olabileceğin insandır Deniz. O insana sorgusuz sualsiz kendini açabildiğin limandır. Korkmazsın şüphe olmaz içinde . Kendini bırakabileceğin insandır güven." Kafasını karşıya çevirdi." Yani bugün benden şüphe etmediğin ne yaparsa yapsın sana zarar vermez diye düşündüğün insan. Sana dokunduğu zaman korkmadığın. İçinde bir gram bile şüphe olmadığı acaba bana zarar verir mi ? Diye düşünmediğin insan güvendir."

Anlamıştı. Ondan şüphe ettiğimi anlamıştı. Peki neden sesi kırgın çıkıyordu? Kırmışmıydı bugün yaptığım hareketler. Ama neden ? Bana kırılacak kadar bile samimiyet yoktu aramızda. Yutkundum zorla. " Öyle bir insan olduğunu düşünmüyorum." Doğrular bunlardı. Güvenli bir liman yoktu.

Hiç beklemeden cevap verdi." Vardır Deniz." Derin bir nefes verdi." Sadece sen görmek istememişsindir ama zamanı geldiğinde fark edersin." Kafası bana döndü." Dene sadece güvenmeyi dene. Yanında kimin yanında rahatsan o insana güvenmeyi dene emin ol o insan güvenli olduğunu kanıtlar."

Sustum. Yoktu cevabım. Yalandı diğerleri oda bana yalan söylüyordu. Güvenmiş, güvendik diyelim sonra yine o güveni yok edecekler. Sonucunu bildiğim bir şeyi neden en başta yapıp kendimi yoruyum ki . Saçma.

Sevişme sesleri yavaş yavaş azalırken. Oturduğum yerden kalktım. Elbisemi düzeltim. Bir daha böyle bir elbise giyersem benim de adım Deniz değil. Her zaman en kapalı kıyafetleri giyen ben için bu elbise devrim. Çantamı aldım kenardan. Dinleme cihazını düzeltim. Fark ettiğim detay ile.

Siktir... Büyük bir siktir... Gerçekten siktir.

Dinleme cihazı açıktı. Ve bütün konuşmaları tim duymuştu. Beni gömün buraya Allah aşkına yerin yedi katı varsa beni sekizinci bir kat yapıp oraya gömün lütfen. Rezillik seviye atlama kişisiyim. UNESCO dünyanın en rezil insanı olarak beni yazabilirler.

Saçlarıma dokunan eller ile reziliği bir kenara bırakıp ona döndüm. Ne yapıyor bu şuan bakışımı attım. Elleri ile saçlarımı biraz dağıtı. Soru sormadım ama cevabını verdi çok şükür." Saçların biraz dağınık olursa seviştiğin daha belli olur." Maşallah bu sevişme islerini de çok iyi biliyor. Saçlarım ile işi bitince masada duran suyu alıp hafif eline döküp boynuna sürdü." Bunu da terlemiş gibi göstericez."

Hayret nidası döküldü dudaklarımdan. Suyu bana uzattınca ellimi uzattım hafif su dökünce suyu tenime sürdüm. Şu iş bitsin aşağıdaki iki beyinisizi mahvedicem. Düştüğüm hallere bak. Ben bu adamın yüzüne nasıl bakacağım şimdi? Dertli başımı salladım.

Sevişme sesleri bittince. Masadan telefonunu aldı. Üzerini başını biraz dağıtı. Ellini bana doğru uzattığında usulca ellimi ellinin içine bıraktım. Sıcaklık sardı etrafımı. Artık o kadar stresli değildim en zor aşamayı atlatmıştım. Şimdi tam dikkat göreve odaklanabilirdim.

Merdivenlerden aşağıya indiğimizde kahkaha sesleri kulaklarıma geldi. Ne var acaba bu kadar gülecek? Salona geçtiğimizde kızlar yine erkeklerin kucağındaydı. Bunlar başka oturma şekli bilmiyormu Allah aşkına? Özürlü gibi adamların kucağındalar.

Murat yerine otururken ellimi bırakmadan belimden tutup kucağına çekti bedenimi. Ne yapıyorsun be adam? Çeketini çıkarıp bacaklarıma örtü yine. Tek kollu belime sarıldı yandan ellimi tutup parmakları ellimin üzerinde gezindi.

Kenan kaçamak bir bakış attı." Sizin kadar zevkli sexs yapan insan bulmak zor ." Adama bak resmen içeriyi dinlemişler. Allah'tan ikimiz fısıltı halinde konuşmuştukda bizi duymamışlardı. Murat haklıymış video açarak. Bu iki gerizekalı her haltı yaparlar.

Murat gözlerime yoğun baktı." Sevgilin güzel olunca insan zevke geliyor." Başını boynuma sakladı. Şunu neden yapıyorsun be adam?

Korhan kısık gözlerle bize baktı." Boyun bölgesi çok güzel galiba." Sanane be adam sanane acaba.

Kafasını boynumdan çekmeden konuştu." Güzel."

Keyifle başını salladı Korhan." O zaman boynunu değerlendirmek gerek. Sevkiyat sırasında bir de ben bakıyım gerçekten güzelmi." Bu adam harbi sapık .

İçimde kabaran öfkeye rağmen sakince cevap verdim." Boynum sadece ona özel. " Ellerim Murat'ın saçları arasına daldı. Parmaklarım ile saçları ile yavaş yavaş dokundum. Siktir. Bu adamın saçları neden bu kadar güzel? Parmaklarım resmen daha çok dokunmak istiyordu.

Kafasını boynumdan çekti. Yüzünde huzurlu bir ifade vardı. Bu da ilkti onda ilk defa bu huzurlu ifadeyi görüyorum.

Kenan esmer bombanın dudağına derin bir öpücük kondurdu. " Anlaşılan birbirinizi çok seviyorsunuz. " Korhana döndü." Şuna bak Korhan aralarında harika bir uyum var." Ben sana bir uyum göstereceğim göreceksin. Kenan , Murat'a seni hınzır der gibi parmağını salladı." Sevgiliniz ile çok mutlusunuzdur."

Korhan gülerek cevap verdi." Demir mutlu olmayacakta kim mutlu olacak? Kucağında duran kadın benim de kucağımda olsa bende mutlu olurum." Rus yüz ifadesi bir anda darmaduman oldu. Sevgilin büyük bir sapık tatlım. Rus gözleri doldu fark ettiğim bir detay elli sürekli karnına gidiyordu.

Siz bir de bana sorun ne kadar mutluyum diye acaba . Adamın bacaklarına ağırlık vermeyeceğiz diye can çekişiyorum resmen.

Derinlerden çocukluğum konuştu." Kucağı rahat ama kabul et."

Bugün sanki senin dilin çok uzadı çocukluğum.

Güldü." Eee rahat ama ."

Bugün haklı çıkman can sıkıcı. Evet rahatı . Etrafımı saran sıcaklık ona daha çok sokulma isteği uyandıryordu hatta uykumu bile getiriyordu bu durum.

Çocukluğum yine konuştu." Burada uyusak biraz ."

Saçmalama istersen çocukluğum. Bugün sende de bir haller var anlamadım. Adamın kucağında düşündüğün şeylere bak . Buradan acilen inmem gerek. Yüzümü Murat'a döndüm saçlarım yine ikimizin yüzünü gizledi. Kulağına yaklaştım." İnsem daha iyi olur." Durdum ve ekleme yaptım." Ağırım ya biraz... Bacakların ağrımasın."

Dudakları yukarıya kıvrıldı." Değilsin hatta sen biraz kilomu alsan bu kadar hafif olman hiç normal değil." Elli belime daha sıkı dolandı." Ve rahat ol kendini bana bırak . Ağırlık yaptığın yok."

Sağol ya. Çok yardımcı oluyorsun. Yüzümü yüzünden çektim saçlarımı kulaklarımın arkasına verdim. Murat biraz önce ki keyifli hali dağıldı ciddi haline döndü." Bu yeni kurulan birlik sağlamı? Bir sorun çıkar mı?"

Korhan geriye doğru yaslandı." Sorun yok. En güvendiğimiz adam Murto var başlarında."

Ellimi tutan parmakları gerildi." Kim bu adam hiç duymadım? Beceriksiz bir adamı başa geçmemiştir inşallah." Alayla konuştu." Yanında ki adamlarda başında ki gibiyse bu iş zor olur."

Kenan kendinden emin bir gülüş oldu dudaklarında." Murto iyi bir komutan. Yaptığı işler dudak uçuklatak cinsten."

Murat alayla konuştu." Adını duymadığıma göre o kadar da iyi değil demek." Adamı tanıdığına adım gibi emindim ama o başka bir şeyler arıyor gibiydi.

Kenan güldü." Hiç değil dostum. Gizli yapar işlerini. Hatay'da atılan bomba onun eseri. Dış işleri bakanını da öldüren kişi Murto. Gizli yapar işlerini göz önünde durmaz. Birliğin başına ondan daha iyi kimse geçemez." Bu bilgiler ile senin ananı bile ağlatırız Murto.

Korhan ekleme yaptı." Birlikte diğer adamlar özellikle Murto tarafından yetiştirilen kişiler. O yüzden hiç bir sorun çıkmaz." Siz öyle sanın beyinsizler.

Murat'ın gerilen elleri yavaş yavaş normale döndü." Harika, bu kadar önemli bir adamı tanımak isterim. "

" Sevkiyat sırasında Murto da olacak. O zaman sizi zevkle tanıştırırım." Dedi Kenan.

Güzel. Hepinizi aynı anda paket yapabiliriz almamız gereken çoğu bilgiyi almıştık. Bunu Murat'a anlamış olacak ki ." Biz kalkalım artık başka işlerimizde var." Mesajı alarak yerimden kalktım. Bacaklarıma sardığım çeketi Murat'a uzattım . Çeketi alıp hızla giyinip tek ellimi tutup beni yürütmeye başladı.

Hizmetçiler kapıyı bizim için açtılar. İki gerizekalı ile vedalaşıp arabaya yöneldik. Murat benim kapımı açtı . Yerime oturdum. Kapıyı kapatıp kendi tarafına geçip arabayı çalıştırdı.

Yol akıp giderken dinleme cihazını çıkartıp kapatım. Yeterince dalga malzemesi vermiştim time. Torpidodan ıslak mendil çıkartıp dağılmış rujumu düzletim bir tane de Murat'a uzattım. Ruj lekelerini silmesi gerekiyordu. Askeriyeye böyle giderse bir sene dillerinden kurtulmazdı.

Mendili alıp yüzündeki ruju silmeye çalıştı. " Amına koyum bu işin gelmiş geçmişini geleceğini... " Araba sürerken silemeyeceğini anlamış olacak ki kenara çekti arabayı. Aynayı açıp ruju silmeye çalıştı. Koca komutanın düştüğü halere bak. Kucağımda duran mendilden bir tane daha alıp derisini sökmek ister gibi yüzünü silmeye çalıştı ama pek silemedi. Elline uzanıp parmakları arasından mendili aldım. Yavaş ve sakin bir şekilde ruju silmeye koyuldum. Dudağında ki ve bana bakan yanağı tarafında ki ruju silmiştim ama boynu ve diğer yanağını silmem için bana dönmesi lazımdı.

" Biraz bana doğru dön."

Hemen yönünü bana çevirdi. Yüzüne yaklaştım nefesi yine boynuma vuruyordu. Yavaş şekilde yanağındaki ruju temizledim. Kafası dümdüz önüne bakıyordu. Boynunu silmek için biraz daha yaklaştım. Burnuma dolan kestane kokusunu içime daha çok çekmek için yavaş yavaş silmeye koyuldum. Neden bilmiyorum ama bu koku huzur veriyordu. Bu da ilkti kimsenin kokusu bu kadar dikkatimi çekmemişti.

Yandan ona bakmaya çalıştım. Gözleri bendeydi , gözlerimiz birbirine buldu. Dikkatle bana bakıyordu. Yakınlık fazlaydı ateş basıyordu.

" Biraz zor çıkıyor." Bir mendil daha aldım." Kırmızı ya ruj diğer rujlara göre daha zor çıkıyor." Kafasını salladı. Gözlerimi gözlerinden çektim. Boynunu silmeye devam ettim. Derin bir nefes çekti içine. Bunu iki üç defa tekrar etti. Sıkılmıştı galiba zorda olsa ruju çıkartınca geriye çekildim. " Bitti."

Arabayı tekrar çalıştırıp yola devam ettik. Yolun geri kalan kısmı rahat geçmişti. Askeriyeye varınca hemen üzerimi değiştirdim. Bu elbise ile çok bile durmuştum.

Yine garip ve rezil bir gündü..

 

                          🌊

Evet bölümü nasıl buldunuz?

Düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum.

Lütfen bol bol yorum atmayı ve oy vermeyi unutmayın.

Öpüldünüz ❤️

 

 

 

 

 

Loading...
0%