@dalgapanda
|
Maya kalbinin derinliklerinde yolculuğunun sona ermek üzere olduğunu hissetti. Tüm bu olanların arkasındaki korkunç şeye iyice yaklaştığını iliklerine kadar hissediyordu. Etrafındaki her şey bulanıklaşıyor, sesler birbiriyle iç içe geçiyordu.. Her yer bir anda karardı ve sonra aydınlandı. Sonra tekrar karardı ve tekrar aydınlandı. Etrafına bakındı bir koridordaydı ve lambalar sürekli yanıp-sönerek başının ağrımasına ve görüşünün bulanıklaşmasına neden oluyordu. Maya, koridorun loş ışığında ilerlerken, nefes nefese kalmıştı. Kalbi göğsünde adeta bir kuş gibi çırpınıyor, ter damlaları alnından süzülüyordu. Koridor sonsuzluğa uzanan bir kuytu gibiydi. Duvarlardaki çatlaklar, geçmişin izlerini taşıyan derin yaralar misaliydi. Küf kokusu ve toz zerrelerinin dans ettiği bir kokteyl burnunu yakıyordu. Koridor boyunca sayısız kapı sıralanmıştı. Bazıları aralanmış, bazıları sıkıca kapalı, bazılarıysa paslı kilitlerle güvence altına alınmıştı. Her odadan sesler geliyor ve koridorda sesler karışıp rahatsız edici bir gürültü oluşturuyordu. Maya koridorda ilerlerken eline baktı eski de olsa bir kılıcın olması biraz güvende hissetmesini sağlayabilirdi. Ama kılıç yoktu, nerede ve ne zaman bıraktığını hatırlayamadı. Tek bildiği bu koridorda korktuğu bir şey vardı ve uzun süre bundan kaçamayacağıydı. Koridorda yavaş adımlarla ilerlemeye devam etti. Kapalı bir kapının önünden geçerken bir şeyi fark etti. Anahtarlar kapıların üzerindeydi, istediği zaman açabilir istediği zaman tekrar kilitleyebilirdi. Sağındaki ilk kapının kolunu tuttu ve anahtarı çevirip kapıyı hafif araladı. Odadan bağrışma sesleri geliyordu.
"Sen ise her sevdiğini söylediğinde, sürekli beni değiştirmeye çalıştın. Beni olduğum kişi için sevdin, şimdi ise olduğum kişi için benden nefret ediyorsun."
Kapıyı hızla kapattı ve hemen kilitledi. Korku, hissettiği tek şey bu değildi. Aynı zamanda üzgündü ve gözyaşlarının akmasını durduramıyordu. Bu odalar onun lanet olası anılarıydı ve onlardan o kadar uzun süre kaçmayı başarmıştı ki, gün yüzüne çıkacak kadar güçlendiklerini fark etmemişti. Buradan çıkmak istiyordu. Başka hiçbir kapının açılmamasını istiyordu. Koridorda yankılanan çığlıklar ve fısıltılar, bir senfoni orkestrasının çığlık çığlığa çalması gibiydi. Her kapı, ardında sakladığı sırlarla Maya'yı bekliyordu. Maya başının döndüğünü hissetti, sanki ayakları onu daha fazla taşıyamayacakmış gibi yere düştü. Derin nefesler aldı ve gözyaşlarını sildi. Bu anıları hatırlamak ona acı veriyordu. Her şeyi unutmuş gibi davranıp, mutluymuş gibi yaşamaya o kadar alışmıştı ki ne kadar kırgın olduğunu hatırlamak canını yakıyordu. Koridorun sonuna baktı. En sonda kapkara bir kapı vardı. Üzerinde zincirler ve kilitler olmasına rağmen kapı içeriden zorlanıyor ve kırılacak gibi sallanıyordu. Ne kadar üzgün olursa olursun bir şeyin değişmeyeceğini biliyordu. Buradan çıkmak istiyordu ve ağlamayı bırakıp harekete geçmesi gerekiyordu. Gözyaşlarını sildi ayağa kalktı ve kapıya doğru yürümeye başladı. O yürürken kara kapının üzerindeki kilitler teker teker açılıp yere düşmeye ve her yere düşen kilit ile kulakların çınlamasına neden olan o sesi çıkarmaya devam etti. Maya kapının önüne geldiği zaman kapıda ne kilit ne de zincir kalmıştı. Artık kapının kapalı kalmasını sağlayan bir şey yoktu ama içeriden zorla açılmaya da çalışılmıyordu. Maya kapının kolunu tuttu ve kapıyı hafif araladı. Korkuyordu, artık bu kâbusun bitmesini istiyordu. İçeriden tüylerini diken diken eden bir fısıltı geldi. Kalbi deli gibi çarpıyordu. Arkasına bile bakmadan koşup kaçmayı istiyordu. Ama artık çok geçti. Kapının arkasındakinden kaçamazdı. Kapının açılacağını bildiği için kapıyı zorlamayı bırakmıştı ve kaçmaya çalışırsa onu her zaman bulurdu. Koridorda ışıklar yanıp sönmeye devam ederken söndü ve bu sefer yanmadı. Her yer karanlıktı, açtığı oda dışında. Odanın derinlerinden loş kırmızı bir ışık geliyordu. Maya tuttuğu kapı kolunu tamamen itti ve nefesini tutup karşıya baktı. Karşısında kendisi vardı ve gözlerini bile kırpmadan kendisine bakıyordu. Sonra dudakları hareket etmeye başladı. Tek bir cümle söyledi ve bu artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı anlamına geliyordu.
-Artık kaçamazsın. |
0% |