Yeni Üyelik
10.
Bölüm

9. Bölüm

@dalgapanda

 

BİRKAÇ YIL SONRA

 

Güneş ışıkları, kilise pencerelerinden süzülerek ahşap sıralarda oturanların yüzlerine düşüyordu. Hava, ağır bir sessizlikle doluydu. Brendon’ın cenazesiydi. Herkes, genç adamın hayatını anımsıyor, gülümsüyordu. Kimse üzgün görünmüyordu. Brendon, istediği gibi yaşamış, istediği gibi gitmişti.

 

Maya annesine baktı. Sanırım kendisi kadar sadece annesi üzgündü. Maya, annesinin omzuna başını yasladı. Annesinin gözlerindeki yaşları hissederek yutkundu. Babasının istediği hayatı biliyordu ama onunla daha fazla zaman geçirememiş olduğu için üzgün hissediyordu.

 

Sierra üzgün hissediyordu. Kilisedeki mum ışığında kendi yansımasına baktı. Brendon’ı gerçekten sevmiş miydi? Yoksa sadece onun cazibesine kapılmış mıydı? Artık bilemiyordu. Ona hala çok kızgındı. Sierra ve Brendon üniversitede tanışmışlardı. Sierra çok güzel bir kadındı. 170 boyunda, kızıl saçlı, yeşil gözlü, yanaklarındaki çillerle çok güzel bir kadındı. Brendon onu gördüğü an aşık olduğunu düşündü. Brendon 180 boylarında, kumral, kahverengi gözlü, sporla ilgilendiği için yapılı vücutlu yakışıklı bir adamdı. Brendon’ın yakışıklılığı ve özgüveni onu kendine çekmişti. O zamanlar, hayatın bu kadar karmaşık olabileceğini düşünmemişti. Sierra, mimarlık hayalleri kurarken, Brendon ise sonsuzluğa uzanan yolları hayal ediyordu.

 

Sierra üniversiteyi bitirdikten sonra çalışma planlarını, istediği evi, nasıl bir ailesi olmasını istediğini anlatırdı. Brendon tüm bunları ilgiyle dinlerdi. O zamanlar tüm bunları dinlemek ona güzel gelirdi. Brendon ise okuldan sonra gezmek istediği yerleri, evde yaşamak yerine karavanda yaşamak istediğini, böylece seyahatlerin daha konforlu olacağını ve daha bir sürü hayalini anlatırdı. Sierra onu merakla dinlerdi. Sierra, düzenli bir hayat, sıcak bir yuva ve sevgi dolu bir aile istiyordu. Brendon ise özgürlüğü, macerayı ve kısıtlamalardan uzak bir yaşamı tercih ediyordu.

 

Üniversite bittikten sonra evlendiler. Her şey çok güzeldi. Kısa bir süre sonra kızları Maya dünyaya geldi. Harika bir kız çocuğuydu. Brendon kızlarının annesine benzeyeceğini düşünmüştü ama aynı kendisi gibiydi. Başta her şey çok güzeldi ama Sierra bir süre sonra Brendon’ın sürekli çıktığı ve ne zaman eve geleceği belli olmayan gezilerinden sıkılmaya ve bu konu da tartışmaya başladı. Brendon ise Sierra ile sohbet etmekten bile sıkılmaya başladı. Sürekli daha fazla çalışırsa alacağı terfiden bahsediyordu. Bu kadar heyecanlı olması çok saçmaydı. Sadece bir iş, bu kadar çok düşünüp uğraşmaya değmezdi. Terfi alması demek, başka bir kapalı odada, daha fazla çalışıp daha fazla sorumluluk almak demekti. Bunun neresi heyecanlı olabilirdi anlamıyordu.Bir süre, birbirlerinin farklılıklarını tamamladıklarını düşünmüşlerdi. Ama zamanla, bu farklılıklar aralarına büyük bir mesafe koymuştu. En sonunda birbirlerine karşı tahammülleri kalmamıştı ve son büyük tartışmalarını yaşadılar. Sierra ondan bir seçim yapmasını istedi ailesi ve kendi istekleri arasında. Brendon da kendi isteklerini yapmayı seçti. O günden sonra Sierra bir kere bile Brendon’ı görmedi. Ona gerçekten âşık olmuş muydu bilmiyordu. Çok etkileyici biriydi ve işler kötüleşene kadar ne kadar farklı karakterlerde olduklarını görmedi ya da görmek istemedi. Bugün, Brendon’la vedalaşıyordu. İyi ya da kötü, bir şeyler yaşanmış ve bitmişti.

 

Maya, annesinin elini sıktı. Kilisedeki çanlar çalmaya başladı. Brendon’ın tabutu, yavaşça kiliseden çıkarılıyordu. Güneş ışıkları, tabutun üzerinde parlıyordu. Bir sayfa kapanıyordu. Yeni bir sayfa açılıyordu. Ve hayat, her zamanki gibi devam ediyordu.

Loading...
0%