@damladeniz.1903
|
Rüya, sabah erkenden uyanmış, kahvesini içtikten sonra piknik hazırlıkları yapmaya başlamıştı. Bugün, uzun zamandır istediği gibi huzurlu bir gün geçirmek niyetindeydi. Hava sıcaktı, güneş ışıkları ormanın üstünden hafifçe süzülüyordu. Dağ evinde geçirdiği günler ona çok iyi gelmişti, ama dünkü akşam Ateş’le geçirdikleri kısa sohbet ve Noir’le tanışmaları, onun buradaki yalnızlık hissini hafifletmişti. İlk baştaki gerginlikleri yavaş yavaş dağılıyor gibiydi. Ateş’in gösterdiği dostane tavır, Rüya’nın da daha rahat hissetmesini sağlamıştı. Bahçeye bir örtü serdi, yanına sandviçler, taze meyveler ve termosla çay aldı. Yanında kitabını da getirmişti. Planı, sessiz bir şekilde kitabına dalmak ve güzel bir öğle öncesi geçirmekti. Güneşin altında, hafif esen rüzgarın verdiği serinlikte kitabını okumak, ona huzur veriyordu. Yavaşça çimenlere oturdu, kitabını açtı ve sayfalar arasında kayboldu. Bir süre sonra Rüya, dikkatini kitaba verdiği için fark etmemişti ama bahçenin diğer tarafından bir hışırtı geldi. Başını kaldırıp baktığında, Noir’in bahçenin kenarından ona doğru koştuğunu gördü. Noir, kuyruğunu neşeyle sallıyor, ağzında bir dal parçası taşıyordu. Köpek heyecanla Rüya’nın yanına geldi, Rüya’ya bakarak sevimli gözlerle dalı bırakıp havladı. O an Rüya, içten bir gülümsemeyle Noir’ya baktı. "Merhaba Noir!" dedi .Rüya, köpeğin heyecanını görünce mutlu oldu. Sabahın bu sessizliğinde Noir’nın neşesiyle canlandığını hissetti. "Sanırım oyun oynamak istiyorsun, değil mi?" Köpek sanki Rüya’nın söylediklerini anlıyormuş gibi tekrar havladı ve patileriyle toprağı kazıyarak daha da yaklaştı.Yanındaki dalı alıp hafifçe fırlattı. Noir, fırlatılan dalın peşinden heyecanla koştu. Onun bu enerjik hali, Rüya’nın içindeki tüm huzursuzluğu dağıtıyordu. Köpek hızla dalı yakalayıp geri getirdiğinde, bir kez daha fırlattı. Köpeğin neşeli halleri Rüya’nın da içini ısıtmıştı. Kitabını bir kenara koyup Noir’le biraz daha vakit geçirmeye karar verdi. Köpek her defasında dalı yakalayıp getirdikçe Rüya, onunla biraz daha oynamaktan keyif almaya başladı. Noir’yla birkaç tur koştuktan sonra Rüya, hafifçe nefes nefese kaldı ve yere oturdu. Tam o sırada arkasından bir ses duyuldu. "Sana söyledim, Noir’le oynarsan dinlenmeye fırsat bulamazsın," dedi Ateş, bahçeye doğru yaklaşarak. Gülümsüyordu, elinde bir şişe suyla gelmişti. Rüya’ya bakıp göz kırptı. "Sanırım Noir seni biraz fazla meşgul ediyor." Rüya, hafifçe gülümseyerek Ateş’e baktı. Dünkü gerginliklerden sonra bu sabah onunla bu kadar rahat konuşabilmesi şaşırtıcıydı, Noir’in varlığı onları bir araya getirmiş gibiydi. "Evet, biraz yorucu ama keyifli," dedi Rüya, yüzünde hafif bir tebessümle. "Sürekli dal getirmeye bayılıyor." Ateş, yanına oturdu ve Rüya’ya su şişesini uzattı. "Biraz su iç, enerji toplarsın," dedi. Rüya, teklifi kabul ederek şişeyi aldı ve bir yudum içti. Ateş, Noir’e bakarak hafifçe başını salladı. "O, enerjisini atana kadar durmaz. Küçükken de böyleydi, hiç yorulmazdı." Rüya, Noir’e bakarken onun bu neşesinden hoşnut olduğunu fark etti. “Gerçekten çok tatlı bir köpek. Dün biraz korkmuştum ama aslında çok dost canlısı." Ateş, Rüya’ya baktı ve gözlerinde bir sıcaklık belirdi. "Evet, o benim en iyi arkadaşım. Yalnız kaldığımda hep yanımda o vardı. Bu dağ evine de onunla birlikte taşındık. Burası, Noir’in da en sevdiği yer olacak galiba.” Rüya, bu sözleri duyduğunda Ateş’in köpeğiyle olan bağını fark etti ve içten bir gülümsemeyle karşılık verdi. "Köpeğinle arandaki bağ gerçekten güzel. Burası onun için mükemmel bir yer, rahatça koşabiliyor." Ateş hafifçe gülümsedi ve Rüya’ya döndü. "Sen ne yapıyordun? Kitap mı okuyordun?" Rüya başını salladı. "Evet, biraz huzurlu bir gün geçirmek istemiştim. Kitabımı alıp piknik yapmayı planlıyordum, ama Noir’in oyun isteği galip geldi." Ateş, Rüya’nın yanına bakıp örtüye serilmiş piknik yiyeceklerini fark etti. "Gerçekten güzel bir yer seçmişsin. Güneşin altında böyle dinlenmek güzel olur. Yalnız mı piknik yapacaktın?" Rüya hafifçe güldü. "Evet, yalnız kalmak için gelmiştim ama sanırım o plan biraz değişti." Ateş, gözlerinde alaycı bir ifade olmadan bu kez içtenlikle güldü. "Eğer rahatsız etmiyorsam, sana katılabilir miyim? Ben de biraz dinlenmeyi hak ettim sanırım." Rüya, Ateş’in bu teklifi karşısında bir an tereddüt etse de, onunla sohbet etmekten aslında keyif aldığını fark etti. "Tabii, katılabilirsin," dedi samimi bir şekilde. Ateş, örtünün diğer ucuna oturdu ve Noir’i da yanlarına çağırdı. Köpek hemen Rüya’nın yanına gelip patilerini onun dizlerine dayadı, Rüya da gülerek onu okşamaya başladı. Bir süre sessizce oturdular, güneşin sıcaklığını hissettiler ve çevredeki doğanın huzurunu birlikte paylaştılar. Aralarındaki gerginlik, Noir’in varlığıyla adeta eriyip gitmişti. Bir süre sonra Ateş, Rüya’ya döndü. "Burada yalnız olmayı sevdiğini biliyorum, ama insan bazen arkadaşlık da ister. Bu yüzden arada bir Noir’le biz de sana katılabiliriz, eğer rahatsız olmazsan." Rüya, bu sözler karşısında biraz şaşırdı ama Ateş’in samimiyetini hissedebiliyordu. Onun ilk günlerdeki alaycı ve umursamaz tavrının ardında aslında nazik ve düşünceli biri olduğunu fark etmeye başlamıştı. Gülümsedi. "Rahatsız olmazsam mı? Noir zaten çoktan favori köpeğim oldu," dedi şakayla karışık bir tonda. Ateş, bu cevaba karşılık gülerek başını salladı. "Demek Noir seni kazandı ha? O zaman biz de seni rahatsız etmeden ziyaret ederiz." Rüya, içten bir gülümsemeyle başını salladı. "Anlaştık." O an, yalnız kalmak için geldiği bu dağ evinde, hiç ummadığı bir şekilde Ateş ve Noir ile sıcak bir dostluk kurmaya başladığını fark etti. Gün geçtikçe birbirlerine alışıyorlardı.Bu yeni dostlukla huzur bulmuş ve belki de yalnızlıkla geçireceğini düşündüğü günlerin çok daha renkli ve keyifli olacağını anlamıştı. Belki de huzur sandığı şey yalnızlıktan öte iyi anlaştığı arkadaşlıklarla daha fazla zaman geçirip gerçekten mutlu olduğu anlardan oluşuyordu. Tıpkı şuan hissettiği gibi. Her ne kadar önyargıyla yeni komşusuna davranmış olsada aslında onların sandığının aksine hayatına renk kattığını itiraf etmeliydi kendine. Gürültücü ama sevimliler diye düşündü. Dizlerinde uyuyan köpeğin tüylerini yavaşça okşadı. Uzun yıllardır iş hayatına o kadar alışmıştı ki en son ne zaman bir hayvanı sevdiğini bile hatırlayamadı.bunun yanı sıra iş ve ev arasında mekik dokurken hayatı kaçırdığına dair bir his oluştu göğsünde. Ablasıyla rekabet ederken özel hayatının tamamen yitirdiğini şuan anladı. En son biriyle böyle sohpet ettiği anı bile hatırlayamadı. Belli ki. Uzun zamandır ruhsuz işkolik birinin ötesine geçememişti. Burası ve her ne kadar kötü başlasalarda yeni komşularıyla hayatında kaçırdığı şeyleri şimdi çok iyi anlıyordu. |
0% |