@damlalandiiin
|
Her şeyim hazırdı. Tek eksik olan şey babamdı, babam hala gelmemişti. Eğer gelmezse uçağa geç kalacaktım.15 dakika ardından babam geldi, acaleyle çıktım. Havalimanına geldiğimizde babamlarla vedalaştım. Uçağa bindim. Yolculuğum gayet normal geçmişti. Havalimanından ayrıldıktan sonra gideceğim evle aramda ne kadar mesafe var diye bakmak için telefonumu açtım. Harika! Aramızda sadece 6 dakikalık mesafe vardı. Yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm. Ne yani? Bu eski püskü yerde mi kalacaktım? Dışarıda duran güvenlik beni yanına çağırdı ve "Almina sen olmalısın, değil mi?" dedi. Bende evet der gibi başımı sallayarak onayladım. İçeri geçmem için bana eliyle işaret etti. İçeri girdiğimde çok sessiz bir ortamla karşılaştım. Bu insanlar birbirleriyle konuşmuyorlardı bile. "Selam!" sesimin yankılandığını duyuyordum. Herkes yüzüme nefret edermişcesine bir bakış attı ve sonra yine kendi işlerine baktılar. Odam 23 numaraydı. Koridorun en sonundaki ve en büyük oda. Odama yerleşip telefonumu elime aldım. Şarjım bitmek üzereydi. Çantamda şarj aletimi aramaya başladım, ama işler pekte sandığım gibi olmadı. Evden çıkarken şarj aletimi almamıştım ve saat çok geç olduğu içinde açık mağaza bulamazdım. Acil bir şekilde şarj aleti bulmam lazımdı. Yan odanın kapısını çaldım. "Kimsin?" "Almina" "Ne işin var burada?" "Şarj aletin varmı?" "Var, getireceğim bekle" "Al" Kapıyı yüzüme kapattı ve içeride ofladığı belli oluyordu. Sessizce odama ilerlerken bir miyavlama sesi duydum. Bu kedide nereden çıkmıştı? Beyaz tüylü, mavi gözlü yavru bir kedi. Hazır kimsecikler yokken kediyi alıp odama götürdüm. Burada herkesin asosyal olması beni üzmüştü ama en azından okuldan yeni arkadaşlar edinebilirim. Ertesi sabah okul vardı, hazırlanıp yatmam lazımdı. Ama bu kediye uyuması için bir yer lazımdı. Valizimi açtım ve eski hırkalarımdan birisini katlayıp yere koydum. Yarın okul dönüşü mama alırdım. Pijamalarımı aldım üstüme giydim, telefonumu şarja taktım ve uyumak üzere yatağıma yattım. Alarmım çalmaya başladı. Telefonumun şarjı %85, bugünü idare eder. Kediye baktım, hala yerinde uyuyor. Çantamı aldım ve üstümü giyindim. Kapıdan çıktığım anda karşımda gördüğüm manzara beni şok etmişti. Bütün koridor kedi doluydu güvenlikle görevli olan abi, hepsini dışarı çıkarmaya çalışıyordu. Kapımı kilitledim ve koridorda yürümeye başladım. Arkamdan birisi omzuma dokundu. "selam" "selam" "Ben Ceylin" "ben Al-" "Biliyorum, hangi okula gidiyorsun?" "Koç Üniversitesi, buradakiler neden bu kadar asosyal?" "Bilmiyorum, bende geçen sene geldim okumak için. Ama burasının böyle olduğunu bilmiyordum." "Ben gidiyorum, akşam beraber yemek yiyelim mi?" "Olur 22 numaradayım." Okula gitmek için kapıdan çıkarken güvenlik beni yanına çağırdı. "Bu evden kimseye bahsetme, sakın" cevap vermeden okula doğru yürümeye başladım. Neden kimseye söylemeyecektim ki? Bu evin bir gizliliği mi vardı, varsa biz neden biliyorduk? Yürürken okula yakın bir yerde bir hayvan barınağı gördüm ve yanında bir mağaza vardı. Okul dönüşü oraya gidecektim. Derslerime girmek için sınıfımı ararken arkamdan gelen ses tanıdık bir sesi andırıyordu. Sanırım... Evet! Ceylin geliyordu. Kaldığım evdeki en normal kişi Ceylin'di. Ela gözlü ve kumral, dalgalı saçlarıyla etrafa pozitif enerji yayıyordu. O bizim kaldığımız eve geçen sene yerleşmiş, acaba neden kimseye bahsetmememiz gerektiğini biliyor mudur, acaba sorsam mı? Bence şimdilik söylememem daha iyi olur. Aramızda biraz sohbet ettikten sonra ikimizde sınıflarımızı bulmak üzere ayrıldık. Ben hazırlık okuyordum, Ceylin ise 2. Senesindeydi. Ben 2. Senemdeyken o olmayacaktı. Bu durum beni biraz üzüyordu çünkü o evdeki en normal kişi Ceylin'di. Sınıfımı bulduktan sonra derse girdim ve sınıftaçok fazla kız vardı ve bazılarına gıcık oldum çünkü çok şımarıklardı.
Okuldan çıktım ve barınağın oraya doğru yürümeye başladım. İçeri girdiğimde aydınlatması az ve hafif sisli bir ortamla karşılaştım. Biraz yürüdükten sonra görünen yaşlı adam hafif seyrelmiş saçlarıyla ve güler yüzüyle bana bakıyordu. Görünüşünden belliydi, 50 civarı yaşlardaydı. "Buyur kızım, neye bakmıştın?" "Kedi mamaları ne tarafta acaba?" "Şu taraftan git sağa dön görürsün kızım." "Tamam, sağolun." Adamın tarif ettiği tarafa doğru ilerledikçe sis daha çok artıyordu. Aldırış etmeden yürümeye devam ettim. İçerisi kahverengiye boyanmış duvarlar ve beyaz raflarla doluydu, ışıklandırması az olan bu dükkan çok büyüktü. Kedi mamalarını bulmuştum, orta fiyatlı bir mama alıp kasaya doğru ilerledim. Yaşlı adam hala oradaydı. Yanına giderek ödeme yapmak için mamayı kasaya koydum "32 TL." Parayı uzatıp mamayı aldım. Eve doğru yürümeye başladım. Ceylin eve gitmiş olmalıydı. Muhtemelen akşam yemek yemeye gideceğimiz için hazırlanıyordu. Eve vardığımda odama girdim ve kedimin yanına doğru ilerledim. Küçük bir tabağa mama dökerek kedimin önüne koydum. İsmini Mars koymuştum. Eski kedimin ismide Mars'tı. Onu trafik kazasında kaybetmiştim. Tekerleğin altında kalmıştı Mars. Oda bu kedi gibi beyaz tüylüydü. Mamanın koyduğum kadarını bitirmişti. Ama sanki istediği şey mama değildi. Acaba su mu istiyordu? Önüne küçük bir kaba su koymak için mutfağa ilerledim. Suyumu alıp odama ilerlerken Ceylin'le karşılaştım. "Almina, sen hala hazır değil misin?5 dakikaya çıkmamız lazım." "Hayır, kedime su götürüyodum. Hemen giyinip geliyorum." "Tamam hadi, hızlı ol." Hemen odama gittim ve Mars'a suyunu verip hazırlanmaya başladım. Altıma bol siyah bir pantolon, üstümede kısa, askılı, beyaz bir tişört giydim üstüne siyah bir gömlek aldım. Hafif bir makyaj yapıp saçlarımı taradım. Ardından telefonumu alıp Ceylin'in kapısına gittim. Ceylin odasından çıktı ve telefonundan taksi çağırdı. Taksiyi beklerken sohbete dalmıştık. Zamanın nasıl geçtiğini hatırlamıyorum bile. Taksi geldikten sonra binip restorantın yolunu tuttuk. Karnım zil çalıyordu.
Restoranta vardığımızda oturacak yer bulup yemeklerimizi söyledik. Yemeklerin gelmesini beklerken dışarıda duran 2 kişi bana çok tanıdık gelmişti. Onları pek takmayıp Ceylin'le konuşmaya devam ettim. Ceylin'e artık o soruyu sormalıydım, yoksa meraktan çatlayacaktım. "Ceylin sana bir şey soracağım, bizim kaldığımız ev gizli bir ev mi?" "Hayır, bildiğim kadarıyla değil. Neden sordun ki?" "Geçen gün güvenlik bana bu evden kimseye bahsetme dedi, sana demedi mi?" "Hayır, hatırlamıyorum yani, demedi sanırım." "Tamam" Yemeklerimiz gelmişti ve hemen yemeye başladık. Çok acıkmıştım, sabah kahvaltısıyla duruyordum. Yemeklerimizi bitirdikten sonra Ceylin kahve içmeye gitmek istediğini söyledi ve bunun üzerine eve yakın bir yerde kahve içmeye gittik. Saat 23:00. Eve yeni dönüyorduk. Kahve içerken baya oyalanmıştık. Taksiden indik ve içeri girdik. Bu saatte insanlar mutfakta ne yapıyordu. Biz odalarımıza girdik. Pijamalarımı giydim ve makyajımı çıkardım. Bir yudum su içip kedimi biraz sevdim. Saat 23:20'ydi.Artık yatmalıydım. Sabah okulum vardı ve bu yüzden erken kalkacaktım. Biraz olsa da yumuşak olan yatağıma uzandım ve kendimi istemedikçe sonu gelmeyecek olan karanlığın kollarına hapsettim.
|
0% |