Yeni Üyelik
2.
Bölüm
@danesima

Merhaba Ankara ayazlarım. Nasılsınız?

Bu kurguyu yazmak bir anda aklıma esip sizin destekleriyle yayınlamaya karar verdiğim bir kitap.

İlk bölüm biraz kısa oldu ama yinede eğlenceli olduğunu düşündüğüm bir bölüm yazdım.

Bölümün içerisinde bulunan şarkıyla bu kurgu benim aklıma düşmüştü. Bu kurguyu benimle hisetiren şarkıyı bölümün şarkısı yapmaya karar verdim.

Zaten şarkı bölüm içinde de var açıp dinlersiniz.

Sizi çok çok öpüyorum ayazlarım, iyi okumalar dilerim...

 

Yasemin Mori-nolur nolur

💐

Elimdeki pasta kutusuna dikkat ederek apartman kapağını itip içeri girdim.

Bugün günlerden ne mi? Bugün benim intörn doktorluğumun bitiş günüydü. Yanı artık cidden hastanede ezilmekten kurtulacaklarım.

Kimse beni edemiyordu orası ayrı ama insanların emir vermelerinden çok sıkıldım.

Asansörün tuşuna basmamla ışık yanıp söndü. “Hayır ya. HAYIR YA BENİ YARI YOLDA BIRAKAMAZSIN.” Hastaneden pastaneye, pastaneden Cenk’in evine kaç saat yol çekip yürüyerek gelmiştim. Şimdi de 4 kat çıkmam lazım.

“Senin evveliyatını da, senin binip böyle bozanlarında. Offff Ankara’m beni bitiriyorsun.” 3. Katta bitince ellerimi dizlerime koyup soluklanmaya çalıştım.

“Ben birde doktor olucam. 3 kat çıktım nefesim kesiliyor.” Önünde durduğum kapının açılmasıyla dikelip önümdeki teyzeye.

Ponçik(!) Ankara teyzelerimdendi. Göz teması kurduğum için baş selamı vermek zorunda kaldım resmen ya.

Kafamı aşağı yukarı sallayıp hızla merdivenlere yönelirken teyze konuştu. “Cenk’e mi geldin kızım?” Tırabzanlara tutunup teyzeye döndüm. “Evet teyzecim.”

Yüzünü ekşitti. “Cenk’e söyle o ses sisteminin sesini kıssın. Biz yaşlıyız kulaklarımız ağrıyor artık sesten.” TEYZE SENİN KULAKLARININ BU YAŞTAN SONRA DİREK DUYMAMASI LAZIM.

Onaylar anlamda kafamı sallayıp bir basamak çıkmamla teyze tekrar konuştu. “Kızım sen zaten dünden beri evde değil miydin? Nerden geliyorsun böyle? Çıktığını da görmedim zaten.”

nE?

Ben dün nöbetteydim. “Anlamadım teyzecim?” Kesin dün Cenk arkadaşlarıyla evdeydi, ben evdeyim sandı.

“Malum bütün gece evdeydin ya. Şahsen tanık oldum resmen.” O kınar gibi bir bakış atarken ben beynimden vurulmuş gibi söyledikçe kafamda yankılanıyordu.

“Dün orda kalınca, evdende çıkmayınca seni görünce şaşırdım.” Elini bekine atıp kenara yaslandı kadın. RAHATLIĞA BAK. BEN BURDA DELİRİYORUM!

“Evet sabah erken çıktım görmemişsinizdir.” Tekrar bir basamak çıkınca teyze tekrar konuştu. “Benim tabaklarım sizde. Dün getirmiştim ya hani. Daha fazla sizde kalmasına gerek yok bana getirin onu.” Tırnaklarımı avuçlarıma geçirip sakince merdivenleri çıkmaya başladım.

Kadının tekrar konuşmayıp kapıyı kapatmasıyla ben zaten Cenk’in evinin önüne gelmiştim.

Sakince zile basıp açılmasını bekledim. Normalde bende anahtar vardı, ama şu an karşılaşacağım manzarayı görmekten pek emin değilim.

Kapının açılmasıyla sarı saçlı üstünde siyah gece elbisesi olan kolunda çantasıyla hemen çıkacak gibi duran kız kapıyı açtı. “Cenk geldin m-…” Beni görmesiyle durup baştan aşağı beni süzdü.

“Şey merhaba.” Kız kolundaki çantayı düzeltmeye çalışırken bir yanda da konuşuyordu. Umarım gece uyumadım diye kâbus görüyorum.

“Siz kimsiniz?” Kaşlarımı çatarak kıza bakmaya devam ettim. “Ben Ezgi.” Elini uzatınca derin bir nefes çekip kızın elini sıktım. Cenk’in kız kardeşi Ezgi.

Yaşlı kadın öyle bir anlatmıştı ki aklımı bulandırmıştı.

Kızın elini sıkıp gülümsedim. “Bende Asena.”

Kızın yüzünde şaşkınlık olurken bir anda ellimi bıraktı. “Siz Cenk’in kız kardeşi Asenasınız.” Hemen öne gelen saçlarını arkaya attı. “Çok pardon beni böyle evde görünce sizde normal olarak şaşırdınız.”

Ne anlatıyordu bu kız?

“Ben Ezgi Cenk’in 2 yıllık sevgilisiyim. Belki anlatmıştır. Senden çok bahsetti nasıl enerjik deli dolu bir kız kardeşi olduğu için o kadar mutlu ki. Bende senle çok tanışmak istiyordum Asena. İyi ki denk geldik.” Kız hızlı hızlı konuşurken ben anlattıkları ve anladıklarımdan korkmaya başlamıştım.

“Pardon Asena çok konuşuyorum biliyorum.” Gözlerimi sıkıca kapatıp derin bir nefes aldım. “Sorun değil Ezgi. Ben yeni nöbetten çıktım o yüzden biraz yorgunum. Şimdi izninle girersem.” Aklıma gelen şeyle adım atmadan durdum. Ya ev dağınıksa?

“Şey ben evi toplamış şimdi çıkıyordum. Ayıp olmaz değil mi seni yalnız bıraksam?” Kafamı onaylar anlamda salladım. “Sonuçta abimin evi kaç kere gelip kaldım. Ayıp olmaz Ezgi.” Kız son kez bir şeyler anlatıp giderken ben hala kapının eşiğinde duruyordum.

Bu ev benim gençlik mutluluğum 3 yılımdı.

Derin nefes alıp ayağımı eşikten geçirip içeri girdim. Kapıyı arkamdan çekip direk mutfağa yöneldim.

Elimdeki poşeti 3 yıl boyunca kahvaltı yaptığımız masanın üzerine bırakıp çekmeceden bıçak aldım.

Kutuyu nazikçe açıp dilimlemeye başladım.

Çekmeceden yüne bir çatal çıkartıp kestiğim dilimi yerken düşünmeye çalıştım. Sanki beynim durmuştu.

Beni kıza kardeşi olarak tanıtmıştı. Kızı da bana kardeşim diye tanıtmıştı. Alçak puşt…

3 yılın sadece 1 yılını mı bana ayırmıştı yoksa onda bile başkası mı vardı?

Biten pasta dilimiyle ayağa kalkıp salona geçtim. Son kez toplu olan etrafa baktım. Koltukta mutlu mutlu oturduğum zamanları.

Televizyonu açıp YouTube bağlandım.

Yasemin Mori-Nolur nolur

Çalmaya başlayan şarkıyla teyzenin dediği gibi ses sistemi çok güçlüymüş.

Tam ortada duran sehpanın altına ellerimi geçirip üstündekilere devirdim. Üzerindeki dama seti kırılırken Fransa’dan aldığını ve çok pahalı olduğunu söylediği zamanlar geldi.

Bir adım atsan bana doğru
Görüversen sonra beni
Ne hali varsa yalnızlığın
O da bunu görse bari

Ayağımın ucuyla danayı kenara çekince üzerine çıktım. Bir iki kere zıplamamdan sonra ahşap kırıldı ve içeri çöktü.

Duvarda bir açık artırmadan aldığını söylediği mor ve turuncu ağırlıklı tabloyu alıp cama doğru ilerledim.

Camın açıp kenardaki pervaza doğru baktım. Kollarımı bir tık kaldırsam aslında olurdu

Bir kere olsun n'olur n'olur
Göz göze gelsek senle sonra
Dursa bir anda tüm yalanlar
Unutsak neymiş dünya hali

Elimdeki tabloyu hızlıca kaldırıp cam pervazının kenarında kalan sivri kısma geçirdim.

Tuvaldeki kumaşın yırtılmış sesiyle dudağım yanlara kıvrıldı. Yeni başladık…

“Esas söylediğim” Biraz daha bağırdım. “Bak ben zır deliyim” elimde kalan delinmiş tabloyu salonda duran yemek masasının üzerindeki vazoya fırlattım.

Tablonun çarpıp yerde parçalanan vazonun içindeki çiçekler 1 aylıktı. Bana hastane nöbetimin olduğu gün almıştı.

Ya benimsin ya da ölüsün
Budur tek söylediğim

Masaya doğru ilerleyip sandalyelerden birini aldım. Üst sırt kısmından sertçe tutup yere yapıştırdım.

Tahta bacaklar yanlara ayrılırken yerdeki parkelerin kırıldığına emindim.

N'olur, n'olur, n'olur
Bu suç belki af bulur
N'olur, n'olur, n'olur
Kendini bana ver

Yemek masasının üzerindeki kalemlerden birini alıp hemen önümdeki tabloya ilerledim.

Tabloyu duvardan çıkartmadan direk orda kalemi sapladım.

Kumaşın tok bir sesle yırtılmasıyla kalemi fırlatıp tabloyu aldım.

Koltuklardan birine oturup yaptığım deliğe parmağımı sokup yırtmaya başladım. Oluşan ses resmen benim için terapiydi.

Gözden çıkardım yari
Yalnız ölmesem bari
N'olur, n'olur, n'olur
Kendini bana ver

Tabloyu da yere fırlattıktan sonra salondan çıkıp mutfağa ilerledim.

En değerli şeyleri koltukları ve içkilerinde. Açtığım dolapta önüme çıkan 4 şişeyi ellerime sıkıştırıp geri salona gittim.

Kapağı açmaya bile uğraşmadan koltuğun sert kısmına camı vurmamla bira taşarak açıldı. İçinde kalan diğer birayı da koltuklara dökmeye devam ettim.

Biten şişeyi arkaya doğru fırlatıp kırılan cam sesiyle şarkı daha güzel geldi.


N'olur, n'olur, n'olur
Bu suç belki af bulur
N'olur, n'olur, n'olur
Kendini bana ver

Diğer 3 şişeyede aynısını yapıp yerlere fırlattım.

Salonda zaten 3 tane koltuğu vardı ve hepsine yeterince içki dökmüştüm.

Televizyona doğru ilerleyip ünitenin altındaki kapakları açtım. Bakalım burda neler varmış.

Bir adım atsan bana doğru
Görüversen sonra beni
Ne hali varsa yalnızlığın
O da bunu görse bari

Özel üretim ayakkabılarını lütfen buraya saklayacağına münasip bir yerine monte et.

Elime çıkan ilk ayakkabıyı cama doğru isabet alıp attım.

Ayakkabı pervaza çarpıp dışarı gideceğine içeri düşünce somurttun.

“Albayım burda olsa ağzıma sıçardı ben seni böyle mi eğittim diye.” Ayakkabının tekini fırlattığında bu sefer dışarı çıktı.

Bir kere olsun n'olur n'olur
Göz göze gelsek senle sonra
Dursa bir anda tüm yalanlar
Unutsak neymiş dünya hali

“Hayatını karatıcam senin. Sen dur!” Parkeye sinirle vurdum.

Puşt beni aldatmıştı.

Pezevenk gözüme bakıp yalanlar söyledi.

Kardeşimleyim dediği zaman kim bilir hangi kızlarlaydı.

Ayağa kalkıp etrafıma baktım. BAŞKA BU EVE NE YAPABİLİRİM.


Esas söylediğim
Bak ben zır deliyim
Ya benimsin ya da ölüsün
Budur tek söylediğim

Yatak odasına bir şeyler yapmayı çok isterdim ama odasına giremezdim. Orası benim için çok fazlaydı.

Banyoya ilerleyip aynanın karşısında kendime baktım.

Saçlarım bir tık kabarmış onun dışında makyajım hala güzeldi.

Aslında dolap olan aynayı açıp içindeki eşyaları lavaboya fırlattım. Lavabonun kenarında duran fırçayı ikiye kırıp ağzı açık tuvalete fırlattım.


N'olur, n'olur, n'olur
Bu suç belki af bulur
N'olur, n'olur, n'olur
Kendini bana ver

3 yılı geç 3 ayda bir köpek eğitilir ama ben ona hala kapağın kapatılacağını öğretememiştim.

Diş macunlarını açıp yerlere sıkmaya başladım. Umarım çıplak ayakla basarsa kırıp mermerde kafasını kırardı.

Dolaptan lavaboya düşen parfümü alıp yere fırlattım.

MALIM BEN

ŞİMDİ HER YER ONUN GİBİ KOKUCAK


Gözden çıkardım yari
Yalnız ölmesem bari
N'olur, n'olur, n'olur
Kendini bana ver

Yaptığım mallığa rağmen diğer parfümlerimde yere fırlattım.

Tuvalette biten işimle hole çıkıp yanda duran çerçevelere baktım. Benimle sarılmış fotoğrafları vardı. Onun yanında da Ezgi’yle çekildiği fotoğraf.

Bana kız kardeşimle çekildim o yüzden burda derken ona da aynısını dedi galiba. İkimizde safız.

Çerçeveleri yere fırlatıp ikisinide kırdım.

Ya benimsin ya da ölüsün
Budur tek söylediğim

Ya benimsin ya da ölüsün
Budur tek söylediğim

Mutfağa girip tabak çıkartıp kestiğim dilimlerden bir tanesini tabağa alıp yine golden geçip içinden geçtiğim salona ilerledim.

O kadar saf bir insanım ki 2 yıl boyunca ayakta uyumuşum.

Daha intörnlüğümün bitişine sevinemeden bir gerzek günümün içine etmişti.

Ya biraz daha geç gelseydim ve kız evden çıktığı için benim daha haberim olmasaydı.

Belki daha fazla kız vardı.

N'olur, n'olur, n'olur
Bu suç belki af bulur
N'olur, n'olur, n'olur
Kendini bana ver

Salonun kapısının önünde durup son kez dağıttığım yerlere baktım.

Cidden içinden geçmiştim ama hak etmişti.

Eğer bundan sonra benimle burda anısı olmayacaksa. Bir daha kimseyle bu salonda anısı olmayacaktı.

Gözden çıkardım yari
Yalnız ölmesem bari
N'olur, n'olur, n'olur
Kendini bana ver

Yiyip bitirdiğim pasta tabağını salonun ortasına doğru çatalla fırlattım.

Zaten buraları toplayacak, bir tabaktan bir şey olmazdı bence.

Biten şarkıyla mutfağa ilerleyip teyzenin dediği tabağı alıp hızlıca evden çıktım.

Evden çıkıp çelik kapıyı kapatmama rağmen benim şarkımdan sonra çalan şarkının sesi çok net hatta çok yüksek sesli olarak dışardaydı.

Umursamadan merdivenleri inip teyzenin kapısını çaldım.

Kilit yavaş yavaş açılıp kadın kafasını yarım çıkartıp bana bakınca mesajı aldığına emin oldum.

“Ne oldu kızım? Bir şey mi oldu?” Gülümseyerek hayır anlamında kafamı salladım. “Yok teyzecim. Tabağımda tabağım. Ay canım tabağım dediğin için sana o çok sevdiğin tabağını getirdim.” Elimdeki tabağı kadına uzattım.

“A bu arada ses yapmamaya çalıştım AMA BENİM TABİATIMDA OLMADIĞI İÇİN BİRAZ GÜRÜLTÜLÜ SESSİZLİK OLDU.” Tabağı kadın hızlıca alırken bende hemen merdivenlerden indim.

Apartman kapısı açıp dışarı çıkmamla yüzüme vuran Ankara ayazıyla gülümsedim.

Ankara’m, Ankara’m

Güzel Ankara’m

Seni görmek ister her bahtı kara

Ben Ankara’mın kızıydım. Kralı da gelse ağasında gelse beni Ankara’mdan soğutmaya, daha gelecek yok mu derim…

💐

İlk defa bu platformda yazıyorum ve nasıl yapılacağını bilmiyorum.

Eğer yazım yanlışlarım varsa af ola.

Sizi çok seviyor ve öpüyorum Ankara ayazlarım💋💗

Loading...
0%