Yeni Üyelik
5.
Bölüm
@danesima

 

☠️

 

Elimde tutuğum poşetle koridorda ilerlerken içimden Baran'a küfür etmeye devam ediyordum. Koskoca Ankara'da şansıma yine o kız gelmişti.

 

Baran’ın mal mal hareketleri olmasa yakasından tutup arabaya oturturdum ama kız sırf bana gıcıklığına içeri almıştı.

 

Baran kapıyı açarken hızlıca içeri girip poşetleri masaya, sandalyeye de kendimi attım.

 

Ne saçma bir gündü.

 

"Komutanın Allah sizden razı olsun, Kızla konuşmayı geçitim numarasını aldım. Vallahi aldım.” Telefon elinde ortada bağırıyordu

 

Demet sakince oturduğu yerden kalkıp poşetlerden soyadı yazan bol şekerli içeceği alıp gülümsedi. “Teşekkürler komutanım. Acı kahve alıcaksınız diye aklım çıkmıştı.” Anlayışla kafamı salladım.

 

4 asker, 1 komutan, benle birlikte 6 erkekle timde insanlığı unutmuş şekilde yaşıyorduk. Daha sonra Demet gibi sakin barbar gibi davranmayan askerle kendilerine -kimse- şekil düzen -hala aynı davranışlar ama içinde Demet’i de kaynatıyorlar- vermişlerdi.

 

“Komutanım numarasını aldım. Çok mutluyum" Fırat konuşurken bir anda bana döndü.

 

"Yanındaki arkadaşı Gölge komutanımı görünce kapalı dükkanı açtı." Söyledikleriyle susup bana daha dikkatli batmaya başladı. "Komutanım kızı nerden tanıyorsunuz?"

 

Kaşlarımı kaldırıp Baran'a baktım. Baran ifademle geri dönüp poşetten kahvesini alıp oturdu. "Annemi çok sevdiğinizi gözlerinizden görebiliyorum komutanım.”

 

Fırat gülüp arkasını yaslandı. “Aferin asker 5-6 senedir şu adamın sessiz konuşmasından bir şeyler kapmayı başardın

 

Uğur poşetten kahveleri çıkartırken sonuncuya çok uzun baktı.

 

-"Uğur ne bakıyorsun o kadar." Fırat komutan dikelip bakarken ben kollarımı göğüsümde birleştirip arkama yaşlandım.

 

"Komutanım size göndermeli bir mesaj var galiba.” Kaşlarımı çatıp ayağa kalktım. Uğur’un ekindeki kahve bardağını alıp üstünde yazana baktım.

 

Teoman-Zamparanın Ölümü 2 -0.11- 0.52

 

Kaşlarım daha da çatıldı. “Bu ne lan?!” Kafamı kaldırıp Demet’e baktım. “Gel aç şu şeyi.”

 

Demet hemen kalkıp yanıma gelip üstünde yazan şarkıyı açıp bakmaya başladı.

 

Aniden kafasını kaldırıp baktı. “Komutanım bakmasak mı?” Demet’in elindeki telefonu alıp şarkıyı açtım ve timin yatakhanesinde enerjik müzik sesi dolmaya başladı.

 

Galiba kendinizi pek enteresan sanıyorsunuz

Büyümeyen adam sendromu bu, ama yaşlanıyorsunuz

 

Fırat kahkaha atıp sandalyelerine geri yaslandı.

 

Küstah taklidi yapan erkekler familyasından

Milyarlarca zavallı adam midemi kaldıran

 

Baran’la Uğur’un ağzını tutarak yatakhanenin kuytu köşesine doğru gittiğini gördüm.

 

Ya siz hala bıkmadınız mı hiç kendinizden?

Evinden uzak yalnız kovboy triplerinizden?

 

Demet yanımda gülmemek için nefes almazken hala odaklanmış şekilde şarkıyı dinledim.

 

Hadi gelin uyuyun koynumda eğer çok isterseniz

Ben uyanmadan giderseniz beni memnun edersiniz

 

Şarkıya biraz daha müzik sesi geldikten sonra tam Teoman’ın gireceği kısımda 52 saniye doldu.

 

Elimdeki telefonun hızlıca kapatma tuşuna basıp şarkıyı kapatıp telefonu masaya koydum.

 

“Eğer burda gülmek isteyen varsa o iki dangalak gibi yatakhanenin benden uzak kısmına gidin. Yoksa yarın sabah güneş doğmadan komutanım hariç hepinizin ağzına sıçarım!” Arkama yaslanıp gözlerimi kapattım.

 

Kız konuşmadan bile ağzıma sıçıyor.

 

“Komutanım bir şey diyebilir miyim?” Gözlerimi açıp Göktuğ’ya baktım. “Peki komutanım.” Kafasını anladım anlamında sakladıktan Fırat’a döndü. “Komutanım?” Fırsat kafasıyla hemen onaylarken Göktuğ’u hızlıca bana döndü. “Komutanım kız ağzınıza sıçıp siktiri çekmiş.”

 

Yatakhane de yankılanan Uğur’un kahkahasıyla dişlerimi sıktım. “Kızıler yarın saat 6’da bahçede 12 tur aacaksın. Ara vermeden!”

 

Demet uzanıp masadan telefonunu alırken hala kızın cidden kaçtır ağzıma sıçmasından dolayı sinirliydim.

 

Kolay kolay bir şeylere sinirlenmezdim ama bu kızda cidden bir şey vardı. Deli olduğu kesin…

 

💐

 

Asena

 

Oturduğum acilde boş boş defterdeki yazıları oluyordum.

 

Kızlarla saat 1 gibi ayrılıp eve gitmiş 7'de nöbete gelmiştim.

 

"En azından acile gelen vaka yok Asena. Dopdolu olsaydı, canın çıksaydı daha kötü. Bomboş kafanı dinliyorsun.” Kendi kendimle yalnızlıktan konuşmaya başladım. Komple delirdim.

 

Acil kapısını bir anda açılıp birilerinin bağırmasıyla oturduğum yerden kalktım. "Hastanın nesi var?"

 

Karm tutarak gelen ve yanında onula gelen bir adam vardı. Karnını tutan adam Baran.

 

"Ölüyorum doktor. Çok kötüyüm!" Baran bağırırken diğer adam kolundan çekip onu sedye yatağa yatırmaya çalışıyordu.

 

Yanlarındayken aklıma laktoz olayı geldi. "Baran, laktoz alerjin var mı?" Baran kafasını kaldırıp bana baktı. "Aaa güzel kızın kafedeki arkadaşı. Latte getirceksen alerjim var, sütü laktozsuz olsun."

 

İçimde hissettiğim suçlulukla karnı şişmiş ve kızarmaya başlayan Baran'a baktım.

 

Laktozsuz süt kullanmadığım için şu an zehirleniyordu.

 

Sakin ol ya. O kadarda kötü değil.

 

Kenarda bulunan kovalardan birini yatağın dibine çektim. "Baran şimdi sana kusman için serum vericem sonra bu önündeki kovaya kusacaksın. Sonra sana tekrar sorum vericem, rahatlayacaksın."

 

Baran kapasını salladıktan sonra kolunu bana uzattı. Serumların in olduğu yerden ihtiyacım olan serumları alıp geri kolunu uzatan Baran'a döndüm.

 

Kolunu saf alkolle temizledikten sonra iğneyi yavaşça damara soktum. "Şimdi uzan Baran." Yanında duran adama döndüm. "Siz kimlikle hastane kaydı açmaya gidin. Ben, Baran’a yardımcı oluyorum."

 

Adam Baran'a dönüp baktı "Komutanım ben 10 dk'ye gelirim." diyip hızlıca gitti.

 

Tekrar masaya dönüp defteri alıp Baran 'in yanına sandalye geçtim. "Lütfen çok saçmalama asker. Yalvarıyorum basım ağrıyo.”

 

Defteri düzenleyip not almaya başladım...

 

💐

 

Yaklaşık 2-3 saattir Baran’ın başındaydım. 2 saat önce kustuğu için ağrı kesici vermiştim.

 

Ağrı kesiciyle çok kadar rahatlayıp çenesi düştüğü için diğer asker kantine kaçmıştı.

 

"Seni sevdiğim gibi, sevemedim kimseyi-" Kafamı çevirip beste söyleyen Baran’a baktım. “Artık ben içmiyorum. Her şey bitti.” Serumun bağlı olduğu elini kaldırıp yine çoşmaya başladı. “Ömrümden ömür gitti. Bu sefer bende bittin”

 

Dönüp bu sefer oda bana baktı. “Söyle her şeye rağmen değer miydin? SÖYLE DEĞER MİYDİ DOKTOR?” Bağırmasıyla yüzümü ekşittim.

 

Ne kafa yaşıyor ya?

 

"Galatasaraylıyım dedin, galatasaray bestesi söyledin, hadi onu anladım. Bir anda nasıl Beşiktaş'a geçtin?"

 

-"Komutanım ben galatasaray besteleri söylediğimde beni askeriyede çevresinde 20 tur koşturmuştu. 20. koşuştan sonra Beşiktaş bestesi ezberledim.

 

"Kalk seni sevdiğin komutanına götüreyim. Sende kurtul, bende kurtulayım, Baran." Elimde ki yazı işlemlerini bitirdiğim defteri kenara koydum. “Sen askeri çağır kafeteryada bende mesai çıkışımı yapayım.”

Hemen acildeyim eşyalarımı toplayıp çıkmak için acele ettim.

 

Her an marş söylemeye başlayabilirdi.

 

“Şinnanay da yavrum şina şinanay, ananızı siksin GALATASARAY!” Gözlerimi hızlıca yumup hızlıca acilden çıktım. “Allah bunun bulunduğu time sabır versin.” Hızlıca kadınlar soyunma odasına girip üstümü değiştirdim.

 

💐

 

Arabanın kapısını açarken Baran ve yanındaki asker arka koltuklara oturdu.

 

Arabayı çalıştırıp hastaneden çıkıp ana yola girdim. Zaten ezberlediğim bir yoldu.

 

"Abla yolu tarif edeyim mi?" Dikiz aynasından genç askere kafamı hayır anlamında salladım. “Yol ezberimde var asker."

 

Arabanın tablet ekranından telefonuma bağlamamla Spotify’dan son açık kalan şarkı arabada son ses çıkmaya başladı.

 

Çayır biçiyom çayır yanıyom cayır cayır

Çayır biçiyom çayır yanıyom cayır cayır

O kırmızı yanaktan o kiraz dudaklardan

Benim payımı ayır

 

Arabanın tabletine hızlıca basıp şarkıyı kapatmaya çalıştıkça şarkı daha çok çalmaya başladı..

 

Sonunda düğmeye basıp komple kapattım. “Abla böyle sanatsal takılman iyiydi." Koltuğun arkasına dönüp ikisine bakarken Baran gülmeye başladı. "Ha bu uşakta mi karadenuzlu?"

 

Baran'ı umursamadan sessizce yola devam edip askeri devlet alanına ulaşınca arabayı güvenlik alanına yaklaştırdım.

 

Baran cebinden askeri kimliği çıkarmaya çalışırken güvenlikteki Bekir abiye baktım. "Hoş geldin kızım." Başımı salladım. "Hoşgeldim Bekir abi.” Bekir abi güvenlik şeritini kaldırırken bendeaskeri binanın alttaki otoparkına sürmeye başladım.

 

Arabayı otoparka park edip çıktım. “Amına kayayım ya! Adamı 8 yıldır tanıyorum, adam beni bazen kimlikle bile askeri askeriyeye almıyor.” Baran söylenerek otoparkta yürürken telefonumu açıp babama mesaj attım.

 

Ben: Baba ben askeriyeye geldim.

Albay: Bir şey mi oldu?

Albay: Emniyet mi doluymuş?

Ben:Haha çok komik. İlk şakan mıydı?

Albay:Yok

Ben: Birkaç işim var

Ben: Sonra yanına gelirim

Albay: Tmm

 

Arkamda kalan Baran'la yanındaki asker aralarında bir şey tartışırken asansöre binip 3 kata bastım.

 

Yıllar içinde askeri binayı ezberlemiştim. Acemiler ilk katta, tek askerler 2'ye, timler 3'e, albay, yarbay vb 4. kata alınırdı.

 

"Özgür ağzına sıçıtırtma sus. Komutanım koşturamaz artık. Ölüyor gibi kendimi attım. Ayrıca çok iyi oynadım. Acımıştır.”

 

Komutanının başına taş düşsün inşallah!

 

"Baran Komutanım, vallahi koşturur. Dimdik dipçik gibi duruyorsunuz. size bir şey olsa umursamaz. Biraz nazlı hasta rolü yapsanız belki acır." Belki... Çaresizlik opsiyonel.

 

Asansör kapıları açılınca çıkıp Baran ve yanındaki Özgür'ün yolu göstermesini bekledim.

 

“Abla, navigasyon bilgin 3. kata kadar mıydı?” Baran önden giderken Özgürle yan yana gidiyorduk.

 

Kafamı çevirip Özgür'e baktım. "Biz navigasyonla değil deneyimlerimizle hareket ederiz ablam." Özgür şaşırarak baktı. "Oha, güzel lafmış. Bunu Göktuğ’ya söylemem lazım."

 

Baran koridorun sonundaki kapıyı açarken ben bilerek uzak durdum. Sonuçta tanımadığım insanlardı. Bir anda sürpriz yumurtadan çıkmış gibi karşılarına çıksam çok saçma olurdu.

 

Ayrıca özeller vardı. Askeriyede aniden asker girmesine alışkanlar ama sivil birinin bir anda girmesi saçma olurdu.

 

AY ÇOK SAÇMALADIM!

 

Baran içer baktıktan sonra kapıyı kapatıp geri bize döndü. “Burda yoklar, büyük olasılıkla ortak alana gittiler.” Baran aniden kolumdan girip beni çekiştirerek götürmeye başladı. “Komutanım seni görünce çok sevinecek. Hatta o kadar mutlu olacak ki Teoman açacak.”

 

Baran beni hızlıca sürüklerken ayağımdaki topuklu botlarla düşmemeye çalışıyordum. “Baran yere düşersem kalkmaz saatlerle ağlarım haberin olsun.” Baran konuşmamla durup yüzüme bakarken arkamızdan koşarak yetişmeye çalışan Özgür bana ve Baran’a çarpıp yere düştü.

 

Yere yapışan Özgür’e bakarken yavaşça kafamı kaldırıp Baran’a baktım “İyi yapıştı yalnız.”

 

Baran bana gülerken Özgür’ün yanından geçip beni yürütmeye devam etti. “Senle çok iyi anlaşacağız doktor.” Daha adımı söylemediğim için yadırgamadan doktor diyordu. Açıkcası birileri adımı sormuyorsa artık söylemek saçma gelmeye başlamıştı.

 

Baran önümüzdeki ortak alan kapısını itip açmasıyla içerde daha çok kalın erkek sesinin hakim olduğu odaya girmiş olduk. “Komutanım, komutanım. KOMUTANIM BAKIN SİZE KİMİ GETİRDİM.” Tam olarak şu an topu karşı komşunun bahçesine kaçmış çocuklar gibiydi.

 

Galiba Urazımı özledim ben.

 

“BARANIM!!!” Koşarak bize doğru bir adam koşmaya başladı. Daha sonra Baran’ın kucağına atlayınca birkaç adım atıp ikisine baktım.

 

Bunlarda bizim gibi deli galiba...

 

“Oğlum öldün sandım. 3-4 saattir yoksun.” Adam(benden büyük galiba) Baran’ın kucağından inip Baran’ın omuzlarını sıkmaya başlarken kafamı çevirip odaya baktım. Çok fazla asker vardı ve yarısından fazlası bu durumdan etkilenmeden konuşmaya devam ediyordu.

 

“Kraliçe.” Arkamdan gelen sesle kafamı çevirip baktım. “Volkan!” Karşımdaki Volkan’a sarıldım.

 

Volkan’la küçüklüğümden beri tanışıyordum çünkü oda asker çocuğuydu, babalarımız arkadaş olduğundan ve biz askeriyede büyüdüğümüz için birbirimizin dostu olmuştuk. Benden büyük olduğu için hep kardeşi gibi bakmıştı, şu an ise kendine ait bir timi olan yüzbaşıydı.

 

Beni uzaklaştırıp yüzüme baktı. “Geleceğini söylememiştin kardeşim. Hangi rüzgâr seni buralara attı.” Kafamı olumsuz anlamda salladım. “Rüzgâr değil Volkan, Ankara da insanı ayaz sürükler. Ama neden geldin diye soruyorsan, beni buraya ne aya ne de bir rüzgâr getirdi. Sizin deli askerleriniz hastaneden getirdi.”

 

“Ya boş boş edebiyatla kafamı sikme kızım. Ayrıca sen sayısalcısın, ne bu edebiyat?” Gözlerimi devirdim. “Volkan ben gidiyorum, yemin ederim bütün duyguların katilisin.” Volkan benim kolunun altına alırken dönüp demin Baranların olduğu yere baktığımda 1 kız 5 erkeğin bize baktığını fark ettim.

 

“Komutanım, siz doktoru nerden tanıyorsunuz?” Baran ikimize aldatılmış gibi bakıyordu.

 

“Doktor benim kardeşimden öte canımdır Kızıler Seni ne ilgilendiriyor?” Volkan beni ilerletip Baranların timinin olduğunu düşündüğüm yere ilerletti. “Komutanım, ne bileyim siz öyle kraliçem falan diyip sarılınca bizi aldattınız sandım.”

 

Baran’ın yanındaki demin kucağına atlayan asker yanıma yaklaşıp elini uzattı. “Merhaba doktor hanım. Ben deniz Uğur Uşak. Bana isminizi taktim eder misiniz?” Tebessüm edip adamın,Uğur’un, elini sıktım. “Bende Işık, Uğur Bey. Tanıştığıma memnun oldum.”

 

Babamın bana küçüklüğümden beri öğrettiği şey, eğer biri sana adını sorarsa önce soyadını söyle daha sonra eğer o kişiyi daha iyi tanırsan adını taktim et.

 

Bende her yeni tanıştığım kişiye ilk soyadımı söylüyordum. Hatta instagramda bile hesabımda Işık yazıyordu.

 

“Aaaa bende nerden tanıyorum diyorum sizi. Işık, sosyal medyada varsınız, takip ediyordum sizi.” Konuşan esmer kıza baktım. “Evet sosyal medya da tanınıyorum.”

 

Kız yaklaşıp Uğur’u itip elimi sıktı. “Ben Demet, sizi vlog çekmeye başladığınızdan beri takip ediyorum. Çok tatlı birisiniz.” Gülümseyip kızın elini sıktım. “Kişisel bir hesabım var kimsenin bilmediği onu vereyim istersen, ordan konuşuruz.” Demet kafasını sallayıp telefonunu çıkartınca instagramdan kendime istek attım.

 

Biz takipleşmeye çalışırken Baran beni tekrar çekip timin önüne getirdi. “Doktor şimdi eksikler olsa da burası bizim tim.” Eliyle beni geç Baran’dan bile büyük gözüken adamı gösterdi. “Bu komutanım teğemen Dündar Asil.” Adam kafasını sallayıp selam verdi.

 

Daha sonra uğuru gösterdi. “Bu kardeşimle biz asteğmeniz.” Anladım der gibi kafamı salladım. Demet’i gösterdi. “Astsubay Kıdemli başçavuş Demet Yaban.”

 

Bir kadın asker görmek beni hep duygulandıran bir şeydi. İçimde ukte kalan bir hevesti askerlik.

 

Baron etrafa bakıp geri time döndü. Gölge komutanım nerde?" Baran konuşurken bende etrafta tanıdık var mı diye bakmaya başladım.

 

"Burdayım Kızıler. "Arkamda duyduğum ani sesle korkuyla dönüp arkamdayken şu an önümde duran sırığa baktım.

 

"Çatlak?"

 

Baran cidden komutanına gıcıklık olsun diye resmen beni askeriyeye adamın dibine sokmuştu.

 

“Issız adam?" İçimden anlık olarak sarma geçti.

 

"Baran ben ayrılmak istiyorum." Uğur'un konuşmasıyla dönüp arkama baktım. Uğur'un karşısında kahve içen Baran bütün kahveyi Uğurun Suratına püskürtmesiyle karşımdaki adam beri tutup kahveden korudu.

 

Ani şokla karşımdaki ortama baktım. Bu tim tam benim kafa yapım.

 

"Ne ilginç bir tesadüf. " Tekrar dönüp Gölge’ye baktım. "Bilir misiniz babamın çok güzel bir sözü vardır. İlk karşılaşmaya şans, ikinciye tesadüf, üçüncüsü ise kader dir, Gölge. 3 kez karşılaştıysak artık sık sık karşılaşırız.”

 

Çok garip bir insandı, yüzüne bakınca insanların düşüncelerini anlayabilirdim. Ama bu adam çok gizlemeye çalışıyordu.

 

"Babanız çok doğru söylemiş. Tanışılmaya değer biridir diye düşünüyorum." Tam konuşacakken Volkan araya girdi. "Tanışılmaya değer biri. Tanışırsın bir gün ya da belki de çoktan tanışmışsınızdır."

 

Tam yaptığı ima yüzünden Volkan’a vuracağım sırada ince, sıska bir asker bize doğru koşmaya başladı.

 

Asker koştur koştur gelip yanımızda dırdı "Doktor hanım." anlamaz şekilde askere baktım. "Efendim asker."

 

"Albay dediki öyle ortalıkta boş boş dolaşacağına gelsin elimi öpsün. Kapıya doğru bakınca Albay Kuş'un açık kapıdan beni süzerek geçtiğini gördüm.

 

Volkan kahkaha atarken benim aklıma Kutsal Damacana geldi.

 

Albay Kuş, Volkan’ın babası, babamın manevi kardeşi oluyordu.

 

“Öperiz asker.” Asker boş boş durup baktı. “Neyi öpüyorsunuz doktor hanım? Anlamadım.” Dündar dene asker tam diğer askerin arkasından geçerken ensesine çaktı. “Albayın elini öperim diyor doktor.”

 

Önemsemeden Volkan’a baktım. “Ben gideyim yoksa beşinci kutsal damacanayı mı çekelim.” Volkan kolunuzdaki boynumdan dolayıp omzuma koydu. “Hadi gidek doktor.”

 

Volkan beni ilerletirken Baran arkadan bağırdı. “Görüşüceğin değil mi doktor?” Kafamı çevirip arkada kalan askerlere baktım.

 

“En yakın zamanda tekrar görüşmek üzere Sancak Timi.” Geri dönüp önüme yürürken Derince nefes verdim…

 

💐

 

Çok aceleye gelen bir bölüm oldu çünkü yazacak bir

şey bulamadım.

 

Geç geldiği için özür diliyorum.

 

iyi okumalar diliyorum.

💗💋

 

Loading...
0%