

İnsan zorunda olduğu için mi yaşamalıydı yoksa yaşamak için mi zorunda olmak gerekirdi...
Siz sevdiğiniz için yaşarmıydınız yoksa her defasında onun için ölürmüydünüz?
Ben onun için hem yaşamayı hemde gerekirse kendimi ölümün kollarına bırakmayı göze almıştım...
Peki benim için oda aynısını yapar mıydı...
***
Vücudumu saran tatlı soğukla gözlerimi açtım ,yağmur yağıyordu...içime dolan heycanla ayaklandım
Yağmurun yağması beni rahatlatıyor ve mutlu ediyordu
Üstümdeki pijamalardan kurtulup altıma koyu mavi kotumu üzerime de koyu yeşil kazağımı giyerek ayağıma da siyah botlarımı geçirdim
Bir yandan saçlarımı tararken bir yandan da dışarıda yağan yağmuru izliyordum
Taradıktan sonra ellerimle biraz şekil verdim
Aynaya baktığımda
Gözlerim acıyor ve göz altlarımda hafif morarmıştı
Dün gece okuduğum kitaba o kadar dalmıştım ki ,saatin nasıl geçtiğini anlamamıştım
Ve koskoca bir kitabı bir gece içinde bitirmiştim ,aslında kitap okurken bu kadar dalmazdım, belkide bunun sebebi kafamdaki düşünceleri bir nebze olsa da susturmaktı
İçimdeki heyecan aklımla oynuyordu ,çünkü Hogwarts mektubum Hogwarts açılmadan hemen önce elime ulaşmıştı
Yarın gidiyordum.
Pencereye baktığımda yağan yağmur durmuş yavaş yavaş güneş etrafı aydınlatmaya başlamıştı ,yağan yağmur sonbahar ayının ilk yağmurlarıydı, en fazla birkaç dakika yağıyordu
Sessizliği bölen tıklatılan kapım olmuştu
Tıklatılan kapının arkasından öne çıkan babamın kafasını ve ardından tüm vücudunu çıkararak yanıma doğru ilerledi
Gelerek ,önüme gelen saçımın bir tutamını alıp kulağımın arkasına sıkıştırdı
Gülümseyerek bana bakıyordu
Ardından da yaklaşarak alnımdan öptü
Sirius: Küçük black uyanmış demek
Gözlerimi devirdim
Lydia: Baba,ben artık küçük değilim Hogwarts da 6.senem ve ayrıca, lütfen küçük demenden hoşlanmadığımı biliyorsun
Güldü.
Sirius: Zaten sinir olduğun için yapıyorum ya
Dedi ve gülmeye devam etti
Bende derin bir nefes vererek, babama sarıldım
Bir süre sarıldıktan sonra babamın kolları arasından sıyrıldım
Sirius: Kahvaltıyı bugün senin için "özellikle" hazırladım,malum yarın gidiyorsun
İç çekerek bana baktı
Lydia: Ölüme gitmiyorum sonuçta,zaten ara sıra ziyaretime geliyorsun,bende tatillerde fırsat buldukça uğramaya çalışıyorum
Kafasını salladı.
Omzuma dokunarak
Sirius: Peki o zaman, kahvaltı yaptıktan sonra benim biraz işlerim var, akşam da James bizi yemeğe davet etti , eşyalarını şimdiden hazırla derim ,çünkü akşam orda kalacağız ve yarın da Harry ile birlikte gidiceksiniz
Hafif tebessüm ettim.
Lydia: Peki,tamam
***
Yumurtamdan bir parça keserek yemeye başladığımda, aklıma gelen düşünceyle bütün okul heyecanım bir anda sönmüştü
Önceki seneler Dracoyla kuzen olduğumuz için her sene benden nefret ettiğini, igrendiğini ,bakışlarıyla, sözleriyle, davranışlarıyla ima ediyordu
Her sene kavga çıkarıyor Harry ve arkadaşlarına sataşmadan duramıyordu , fırsat buldukça da beni aşağılamaya çalışıyordu
Çalışıyordu diyorum çünkü onun davranışlarına karşılık dik başlılığımı her zaman en üst düzeyde tutuyordum
Ama içimde bir ümit ,onun bu sene biraz daha olgunlaşmış olduğunu görmek istiyordu
Umarım öyle olurdu...
Eskiden, aramız bir nebze de olsa iyiydi ama birden davranışlarını değişmişti, değişmesinin sebebini de ailesi olarak görüyordum
Çünkü babası ukalanın, çok bilmişin tekiydi,ve beni de sevmediği açıkça belliydi,ama umrumda da değildi.
***
Evde tek başıma kaldığımda dışarı çıkmak için üzerime siyah, kollarınının etrafını saran detaylar bulunan ceketimi üzerime geçirdim
Odama çıkarak baykuşum Argus'u kolumun üzerine koyarak başını okşadım
Tüylerinin rengi siyahtan koyu griye doğru gidiyordu, gözleri ise gri renkte olan yetişkin bir baykuştu
Görüşünü kimine göre korkutucu olsada bana bağlı bir baykuştu
Onu yavru halinden beri eğitiyordum, bazenleri şu anki olduğu gibi onu benimle birlikte dışarıya çıkarıyordum
Bir yandan uslu bir yandan da kurnaz bir hayvandı
Onu ilk gördüğümde hiç düşünmeden sahiplenmiştim, sanırım en güzel şanslarımdan bir tanesini onu sahiplenmekte kullanmıştım.
***
Yüzüme vuran hafif rüzgar ve temiz havanın kokusuyla, rahatlamıştım.
Argus her gün kendisini uçma konusunda esnetmek için dışarıda uçuyordu,biraz önce gitmişti ve bir kaç dakika sonrada eminim gelirdi
***
Aradan geçen 1 saatin ardından argusla çoktan eve dönmüştük onu kafesinin içine bıraktım
Acıktığını düşünerek elimdeki yemden biraz verdim, Argus kızarmış ekmek kırıntılarını yemeyi çok sevdiği için biraz da kızarmış ekmek kırıntısı getirdim, biraz da su verip odamın penceresini kapattım
Argusun kafesini kapatmamıştım çünkü kafeste durmayı sevmiyordu ve odamda usluca geziyordu
Argus'u odada yalnız başına bırakarak aşağı kata inmeye başladım,merdivenlerden inerken babamın geldiğini gördüm
Beni görünce
Sirius: Merhaba tatlım, işlerim erken bittiği için bende eve gelmek istedim, akşama kadar biraz vakit geçiririz diye düşünmüştüm
Tebessüm ettim.
Lydia: Harika düşünmüşsün
Merdivenlerde son adımımı atarak babamın yanına doğru ilerledim
Lydia: O zaman beraber sohbet edebiliriz
Dizlerini kırıp referans göstererek
Sirius: Kraliçemiz nasıl uygun gördüyse!
Güldüm.
Babam beni kolları arasına alarak koltuğa otutturdu saçlarımı okşuyordu
Bende bu huzurla kendimi tatlı sohbetin kollarına bıraktım...
***
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |