@davyjones
|
"Lütfen önce kimliğinizi tanıtın." Gez gin, yaralarının acısını gizlemeye çalışarak sakin bir şekilde konuştu. "Ben Ajan Connor, Kod 0910. Zaman prosedürü aşama ikiyi gerçekleştirmek için buradayım." "Pekala, Ajan Connor. Göreviniz onaylandı. Yüksek öncelikli bir göreve sahipsiniz şu an şirketimizin tüm yöneticileri sizi dinlemekte. Bize görevinizi en başından itibaren özetleyin." Connor derin bir nefes aldı ve kelimelerini dikkatlice seçerek konuşmaya başladı. "Gelecekte özel olarak seçilen sayılı ajanlardanım buraya hedefimi yakalarken kazara geldim. Asıl amacım, geçmişe gidip bugün size teslim ettiğim adamı kaçıracak olan Andrew Brown adlı kişiyi sorguya çekmekti. Tabi ki hedefimin gerçek ismi Andrew Brown değil. Hedefin geçmişe gittiğinde ismini değiştirdiğini düşünüyorum. Kaçıracağı kişinin ismi ise Alex Brown. Fakat gittiğim tarihte daha Andrew Brown'u bulamadan Alex Brown'un gelecekten gelen haliyle karşılaştım. Aramızda geçen olaylar ve yaşanan çatışmalar sırasında Bay Alex’in yeteneğini manipüle etmeyi başarabildim. Doğrudan kendi zamanıma dönemesem de, bu tarihe gelmeyi başardım." Gizemli bir erkek sesi robotik bir sesle araya girmişti. "Zaman kapsüllerimiz geri dönüşü olmayacak şekilde tasarlandı, Bay Connor. Gönderilen kişiler, karakutulara elde ettiği bilgileri mühürleyerek imha moduna geçip görevlerini tamamlarlar. Aynı zamanda sizin de bildiğiniz gibi karakutular, zamanı gelmeden açılmaz. Şirketimizin en temel kuralıdır bu. Ancak sizin durumunuz bir istisna. Getirdiğiniz bilgiler, sistemimizde öngörülemez sonuçlar yaratabilir." Başka bir ses sabırsızca araya girdi. "Bir öneriniz mi var?" Robotik sesli adam hızlıca kararlı tonda yanıt vermiştir. "Ben, Bay Connor'un infaz edilmesi ve konuşmanın burda bitirilmesini talep ediyorum!" Araya giren tartışma seslerinden sonra Connor bir anlık sessizliği kullanarak sakince söze girdi. "Bu yaptığınız tartışmalar vakit kaybından başka bir şey değil. Dediğim gibi gelecekten gelen bir ajanım birazdan size vereceğim bilgiler olmasaydı şuan burada olamazdım. Ama aklınızda ki sorulara gelirsem Karakutu bizzat benim ve karakutunun açılma zamanı da tam şuan." Odadaki gerginlik, tok bir kadın sesinin konuşmasıyla azaldı. Connor’ın bakışları bir süre etrafında gezindi, ardından kararlı bir sesle cevap verdi. "O, Zamanın Anahtarı. Alex Brown’dan alacağımız kan stoğu ile şuan tasarlamakta olduğunuz tek kullanımlık Zaman Kapsüllerini hazır hale getireceğiz. Bu kapsüllerle kurucumuzun yönergelerini izleyerek geçmişe inecek ve şirketimizin temellerini atacak bilgileri doğru kişilere ulaştıracağız." Odadaki gerginliği hissederek bir an durdu, sonra devam etti. Yaşlı bir adam söze girdi, sesi sabırsızdı. Connor, başını sallayarak cevap verdi. Yaşlı adam sert bir şekilde araya girdi. Connor derin bir nefes aldı, yorgunluğu artık sesine yansıyordu. "Geldiğim zamanda Alex'in kan plazması tükenince alternatif bir yol aradık. Bulduğumuz karakutuların birinde, B sektörü 125. Bölümde bu soruna bir çözüm olabileceğini gösteriyordu. Fakat bir sorun vardı. Karakutu tamamen boştu. Bu yüzden kalan son harcanabilir zaman kapsüllerimizi Alex Brown'u tekrardan bulmak için harcadık." "Bahsettiğim karakutu, zamanın başlangıcının nasıl olduğu hakkında araştırma yapılırken üssümüzün yıkık temellerinde tesadüfen bulunmuştu." Tekrardan fısıltılar yükselince Connor devam etti. "Evet doğru duydunuz zamanın başlangıcına gittiğimizde gizli üssümüzü baştan kurmadık zaten ordaydı fakat yıkık bir halde. Bunun nasıl olduğunu kimse bilmiyor belki ileride açacağımız karakutular bize cevabı verecektir." Connor konunun dağılmaması adına soru yağmuruna tutulmadan devam etmekte ısrarcıydı. "Zaman Kapsüllerimiz tek seferlik olduğu için yanımızda götürdüğümüz malzemeler ile o çağlarda B sektörünü onarıp 125. Bölümün temellerini attık. Anlayacağınız bahsettiğim karakutu milyonlarca yıldır orda mühürlüydü. Buda onu bulmamızın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor." Bir süre Connor'ın duymayacağı düzeyde fısıltılar yükseldikten sonra ince bir bayan sesi Connor'a beklediği cevabı iletti. "İlettiğiniz bilgiler için teşekkürler Bay Connor. Yöneticilerimiz bu bilgileri değerlendirecektir. Şimdi sizin için özel hazırlanan uyku kapsülünüze gidip kendi zamanınızın gelmesini bekleyebilirsiniz..." *** Alex, ağır bir nefes alarak başını avuçlarının arasına aldı. Zihni hâlâ parçalanmış bir rüyayı birleştirmeye çalışıyor gibiydi. Gezgin... Rüyada onu görmüştü, bundan emindi. Ama neden böyle bir şey gördüğünü ya da rüyanın anlamını çözemiyordu. Her şey bir sis perdesinin arkasında gibiydi. Baş ağrısı, düşüncelerini toparlamasına engel oluyordu. Etrafına dikkatlice bakmaya başladı. Bulunduğu yer, tanıdığı hiçbir yere benzemiyordu. Laboratuvara benzeyen bu alanda teknolojik bir şölen vardı. Masalar, cihazlar ve parıldayan enerji kalkanları... Her şey bir bilim kurgu filminden fırlamış gibiydi. Duvar yerine kullanılan mavi enerji noktaları, sabit bir şekilde titreşiyor ve mekâna tuhaf bir huzursuzluk katıyordu. Daha önce karanlıkta hissettiği o garip duygular zihninde yeniden belirdi. Bu hisler ona ait değildi. Kalbinde beliren sıkışma hissi ve zihninde yankılanan kaotik düşünceler... Alex irkildi. Gezginin silahıyla onun gideceği zamanı kontrol ettiğini düşündü. Bu mümkün müydü? Bir masaya doğru ilerleyip oturdu. Derin bir nefes aldı ve gözlerini kapattı. Bildiği hiçbir şeye benzemeyen bu yerden kaçmayı denedi. Zihninde tanıdık bir yol arıyordu ama karşılık bulamadı. Tam pes edeceği anda, odadaki enerji kalkanından bir varlığın ona baktığını hissetti. Aniden gözlerini açtı ve başını kaldırdı. Karşısında duran adamı gördü. Adamın üzerindeki laboratuvar önlüğü, Alex’in bulunduğu döneme kıyasla çok daha ileri bir tasarıma sahipti. Yine de bu adam ona tanıdık geliyordu. Daha önce onu gördüğünden emindi. Kim olduğunu çıkaramasa da, içindeki hisler, bu kişinin önemli biri olduğunu söylüyordu. Adam konuşmak için bir an duraksadı. Alex, onun bir şey söylemesini bekledi ama adam hiç konuşmadan arkasını dönüp gitmeye başladı. Bu hareket, Alex’in içindeki merakı daha da körükledi. "Dur," diyecekti, ama kelimeler boğazında düğümlenmişti. Meraklı bakışlarıyla gizemli adamın gidişini izlemekten başka bir şey yapamadı...
*** Okuyucular için kişisel sorum : Bölümler Partlı şekilde mi yoksa tek part şeklinde mi daha iyi? |
0% |