25. Bölüm
Ömer Faruk Yardımcı / Kaizen :  Zamanın Varisi / Bölüm 7 : Kader (Part 3)

Bölüm 7 : Kader (Part 3)

Ömer Faruk Yardımcı
davyjones

Gece, şehrin ışıklarıyla dans eden bir huzur örtüsü gibi yayılmıştı. 21 Ocak’ın bitmesine yalnızca bir saat kalmıştı. Kai ve Alex, sessiz bir anlaşmayla yüksek bir tepeye çıkmış, yan yana oturuyorlardı. Şehrin ışıl ışıl manzarası altında konuşmaya başladılar.

"Baban için üzgünüm…" dedi Kai, sesi alçak ve düşünceliydi. "Eğer tekrar geçmişe gidip—"

Alex, hafif bir baş hareketiyle Kai’nin sözünü kesti. "Başarabilsem bile boşa bir çaba olurdu." dedi, gözlerini şehirden ayırmadan. "Connor’ın bahsettiği adam… Sanki her şeyin sorumlusu oymuş gibi geliyor. Onu bulabilirsem… ancak o zaman herkesi kurtarabilirim."

Sözlerini bitirirken başını kaldırdı, gözlerini yıldızlı gökyüzüne dikti. Gecenin sessizliği, bugünün ağırlığını hatırlatır gibiydi. Derin bir nefes alıp, hafifçe gülümsedi.
"Ne tuhaf, değil mi? Yarın 15. Cadde’ye Jessy ile hiçbir şeyden haberim olmadan geleceğim… ve seninle tanışacağım."

Kai, bir süre Alex’e baktı. Yanında oturan bu genç adamın kırılganlığına rağmen sergilediği cesaret her seferinde onu şaşırtıyordu.
"Senin pek çok hâlinle tanıştım, Alex. Hepsinde de aynıydın… Asla vazgeçmedin. Karşına ne çıkarsa çıksın, bir an bile oturup dinlenmedin."

"Biliyor musun..." dedi, bakışlarını tekrar şehre çevirerek, "Şimdiye kadar ne yaparsam yapayım zamanı bir kez bile değiştiremedim. Sadece yaptıklarımın sonuçlarını izledim."

Yerden bir taş aldı ve onu uzaklarda görünen taş köprüye doğru tüm gücüyle fırlattı. Köprüye çarpan taşın çıkardığı ses, gecenin sessizliğinde yankılandı. "Zaman bana bir şey öğrettiyse" diye devam etti, "O da onun bir köprüye benzemesi oldu. Ne kadar ileri gitsem, ne kadar geri dönsem de o köprü hep orada olacak ve aynı haliyle geçmemi bekleyecek. Ama eğer bu gezegeni kurtarmak istiyorsam o köprüyü yıkmanın bir yolunu bulmalıyım."

Kai, gözlerini köprünün altından akan suya çevirdi. Su, sonsuz bir kararlılıkla akarken zamanın kaçınılmazlığını hatırlatıyordu. "Zaman, senin için iyi bir öğretmen olmuş. İnancım yıllar geçtikçe azalmış olabilir, ama sana inanıyorum, Alex."

Alex, Kai’nin bu yanını seviyordu. Ne kadar çılgın, ne kadar sert olursa olsun, içinde bir yerlerde onun en güvenilir rehberi olduğuna dair derin bir his vardı. Sessizce içinden, yarın Jessy ile tanıştığında, Kai'nin kendisine karşı düşüncelerinin değişmemesini diledi. Ama bunun imkansız olduğunu da biliyordu; zaman bu tür duaları duymazdı.

Yüzüne ufak bir sırıtış yerleşti. "Az önce beni övdün mü? Yoksa kafanı mı bir yere çarptın?"

Kai, ona göz ucuyla bakıp hafifçe güldü. "Bugünlük içkiyi fazla kaçırmış olabilirim. Hey, bana öyle bakma! Yıllardır Connor ve senin gelişine hazırlık yapabilmek için ayık kalmaya çalışıyorum. Bunun ne kadar zor olduğunu tahmin edemezsin."

Alex, Kai’nin bu yanıtıyla içten bir kahkaha attı. Gecenin soğuğu onların ruhlarına işlemiş olsa da, bu küçük an, yaşadıkları her şeyin ağırlığını bir anlığına hafifletmişti.

"Ah, madem biraz içkili haldesin, belki bana geçmişini anlatmak istersin." dedi Alex, hafif bir alayla. Sözlerinin arasına gizlenmiş bir merak vardı. Özellikle Sandra hakkında daha fazlasını öğrenmek istiyordu.

Kai, bir an için durdu. Sanki derinlere gömdüğü acı dolu anılar zihninde yeniden canlanmıştı. Gözleri ufka dikildi ve dudaklarından bir iç çekiş döküldü. "Varlığımın başlangıcını hatırlamıyorum. Veya kaç döngüdür Kaizen'in aktarıcısını bir sonraki kuşağa aktardığımı." diye başladı. "Logan, binlerce Değişim Günü gördüğümü söyler. Değişim Günü'nün ne olduğunu bilmiyorsan söyleyeyim, buna dair bilgim hâlâ sınırlı. İnsanlar ona genelde Kıyamet Günü diyor. Özetle, gezegene kaynak açısından zengin bir meteor çekerek, dünyayı yeni bir döngüye sokuyoruz. Neden böyle bir mekanizmanın var olduğunu bilmiyorum. Ancak Kaizen'deki kayıtlar, bu döngülerin gezegeni korumak için gerekli olduğunu söylüyor. Bir lider, zamanı geldiğinde ortaya çıkar ve bu sürecin hazırlığını başlatır. Buna Değişim Süreci diyoruz. Her döngüde bir Aktarıcı seçilir. Benim görevim ise, Aktarıcıyı ve taşıdığı bilgiyi korumak. Ama bunun bedeli büyük olur. Son döngüde, Aktarıcıyla birlikte harcadığımız güç bizi çocuk halimize döndürdü. Ah bir de hafızamı yitirdim. Sonunda ise geriye yalnızca ikimiz kalmıştık: Muhteşem bir bilge varlık ve onun yanında, aynı yaşta görünen tuhaf bir çocuk..."

Kai, anılarına dalmış gibi sessizleşti. Sonunda, yumuşak bir sesle ekledi, "İnsanlar ortaya çıktığında Logan'da geldi. Nereden geldiğini bilmiyorduk ama ikimiz için de en iyi öğretmen o oldu."

"Vay canına." dedi Alex, hafifçe gülümseyerek, ama hemen ardından ağzından kaçırdığına pişman olduğu bir cümle eklendi: "Demek Sandra'yla çocukken tanıştın..."

Sözleri biter bitmez, Alex dondu kaldı. Sandra ismini söyleyerek Sırlar Kitabı'nı okuduğunu açık etmişti. Çaresizce Kai'nin yüzüne baktı. "Hey, bana öyle bakma. Kitaba bakmayacaktım, Logan beni zorladı." diye hızla savundu kendini.

Kai, bakışlarını Alex’e dikti. Gözlerindeki soğuk ifadeyle Alex’in omuzlarına bir ağırlık çöktü. Sessizlik, tepeye esen rüzgârla birleşip daha da ürkütücü bir hâl aldı. Kai, iki eliyle yamaçtan biraz toprak aldı ve Alex’in önüne doğru tuttu. Rüzgâr, toprağı alıp götürürken altından bir kitap belirdi. Kitabın arka kapağındaki altın harfler, Alex’in bakışlarını yakaladı: Sandra.

Bu, Alex’in daha önce gördüğü kitaptı. Kalbi hızla çarpmaya başladı.

Kai, kitabı bir süre elinde tuttu, sonra Alex’e doğru eğildi. "Normalde bu kitaba baktığın için seni öldürürdüm." dedi, sesi donuk ve tehditkârdı. Ama ardından soğuk bir gülümseme belirdi yüzünde. "Ama bunun için çok sarhoşum."

Kai, kitabın üzerindeki altın harflere parmaklarını dokundurdu ve derin bir nefes alarak konuşmaya başladı. "Ona, tutamayacağım bir söz verdim." Sesi titrek bir derinlik taşıyordu. Kitabın kapağındaki yazılar, Kai’nin geçmişine ışık tutar gibi şekillenmeye başladı ve bu, hikayeyi daha da gerçek kılıyordu.

"Değişim Günü geldiğinde gücüm sadece bir aktarıcıyı koruyabilecek kadar yeterli olmuştur. Bu, Sandra ile Jessy arasında bir seçim yapmam gerektiği anlamına geliyordu." Kai'nin sesi bir an için duraksadı, sanki kelimeler acı bir yükle dudaklarından dökülüyordu. "Sandra, Jessy’nin kim olduğunu bilmediği için, hep kendisini seçeceğimi sandı. Bu yüzden hiç düşünmeden Neon’a uyarak Değişim Sürecini başlatmaktan çekinmedi."

Kai, yerde gördüğü bir papatyayı nazikçe alıp kitabın üzerine bıraktı. Bu küçük çiçek, ona geçmişteki bir anıyı hatırlatıyor gibiydi. "İlk çağlarda, Jessy’yi yani yeni bir aktarıcıyı evime getirdiğinde, ikinizi de öldürmek istedim. Çünkü seçimim zaten belliydi. Başka bir Kaizen aktarıcısının yetişmesine izin veremezdim..."

Alex, Kai’nin elinde hâlâ sıkıca tuttuğu kitaba baktı. Sessizliği bozarak sordu, "Peki, neden bizi o gün kabul ettin?"

Kai, bu soruya bir gülümsemeyle karşılık verdi. Alex’in geçmişteki olaylardan haberdar olmadığını biliyordu. Eğer bilseydi, böyle bir soru sormazdı. "Bunu öğrenmek istiyorsan, zamanda bir kez daha yolculuk yapman gerekecek. Hislerin gerçekten Jessy’yi önemsiyorsa, seni doğru zamana götürecektir."

Kai, bu sözlerin ardından yeniden kendi içine döndü, düşüncelerinin sessizliğine çekildi. Alex ise yapılması gerekenin ne olduğunu anlamıştı. Kalbi, Kai'nin anı defterindeki son yere gitmesi gerektiğini söylüyordu. Arkasında duran ağaca dönüp baktığında, kabuğun bir kapıya dönüştüğünü fark etti. Kapı, doğrudan Kütüphane’ye açılıyordu. Tam kapıdan geçmek üzereyken, Kai bir kez daha konuştu.

"Neon’u öldürdüğümde, yıkım sürecini erkenden başlatanın aslında Sandra olduğunu öğrendim. Bu gerçek beni yıkmıştı. Onunla yüzleşmek için evimize döndüğümde, Sandra savaş hazırlıkları yapıyordu. Jessy’yi bir sonraki kuşağa geçirmek istediğimi düşünüp onu öldürmeye geldiğimi düşündü. Aylarca, o topraklarda savaştık. Herkes, o gün Sandra’yı benim öldürdüğümü sanıyordu..." Kai’nin sesi bir an sustu, belli ki Alex’in de böyle düşündüğünü fark etmişti. "Merak ediyorsun değil mi, o akşam neler olduğunu? Onu gerçekten öldürdüm mü, yoksa öldürmedim mi?"

Kai’nin elinde tuttuğu kitap aniden kıvılcımlar saçmaya başladı. Gözlerinden dökülen yaş damlaları, kitabın kapağını ıslatırken, Sandra’nın ismi yavaşça kayboluyordu. Kitapta geriye sadece Kai’nin ismi kalmıştı.

Alex, kapıdan geçtiğinde gözlerini kapattı ve Kai’nin sözleri zihninde yankılanırken gücünü hissetmeye başladı. Kendini tamamen geçmişe bırakıyordu. Nihayet Kai’nin hayatını değiştiren o geceye, her şeyin başladığı ana gidiyordu.

Bölüm : 01.12.2024 20:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Ömer Faruk Yardımcı / Kaizen :  Zamanın Varisi / Bölüm 7 : Kader (Part 3)
Ömer Faruk Yardımcı
Kaizen : Zamanın Varisi

4.08k Okunma

1.64k Oy

0 Takip
49
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...