26. Bölüm
Ömer Faruk Yardımcı / Kaizen :  Zamanın Varisi / Bölüm 7 : Kader (Part 4)

Bölüm 7 : Kader (Part 4)

Ömer Faruk Yardımcı
davyjones

Alex, Sırlar Kitabı'nın son perdesinde gördüğü yere gelmişti. Artık her şey daha canlıydı çünkü bu kez sadece bir gözlemci değil, gerçekten oradaydı. Kütüphanenin içerisinde, ağır kadife halılarla kaplanmış döşemeli yollardan yürüyordu.

Dışarısı, kaosun içinde yaşanan bir savaşı gösteriyordu. Gökyüzü, buz ve ateşin birbirine karıştığı bir tablodan esinlenmiş gibiydi; bu tuhaf birleşimden devasa şimşekler geçiyor, karanlığı parçalayıp göğü aydınlatıyordu.

Alex, kütüphanenin devasa dış kapısına vardığında nefesini tutarak dışarı adımını attı. O anda, gördükleri karşısında donakalmıştı. Her yer cesetlerle doluydu. İnsanlar, hayvanlar, hatta mitolojik yaratıklar... Hepsi birbirine karışmıştı. Yerde duran yeti kafası, yanı başındaki insan cesetlerinin arasında sıradan görünüyordu. Babil'de hâlâ savaşın sesleri yankılanıyor, dışarıda kopan çığlıklar, patlamalar ve metalin metale çarpma sesi hala duyuluyordu.

Alex'in bakışları yukarı doğru kaydı. Üst katlara çıkan yolu görmek istiyordu, ancak o yol devasa bir yılanın ölü bedeniyle kaplanmıştı. Yılanın pulları kararmış, bir zamanlar parlak olan gözleri şimdi boş birer oyuk haline gelmişti.

Alex, yılanın üzerinden ya da yanından geçemeyeceğini anladı. Geriye tek bir seçenek kalıyordu: Yılanın içinden geçmek. Bu düşünce, midesini bulandırdı ve tüylerini diken diken etti. Ancak savaş hala devam ederken, başka bir yol bulmaya çalışmak hem zaman kaybı hem de tehlikeli olurdu.

Derin bir nefes aldı ve kendi kendine fısıldadı. "Lanet olsun sana Kai. Beni buraya getirmek yerine direk anlatsan olmaz mıydı..."
Ayağını yılanın devasa midesine doğru attı, iğrenç bir sıcaklıkla dolu dar koridorda ilerlemeye başlamıştı. Yılanın içi hâlâ nemliydi ve çürüyen etin keskin kokusu nefesini kesiyordu. Burnunu elbisesinin bir köşesiyle kapatarak dar ve eğimli kanalda yürümeye başladı. Zemin kaygandı; bazen tırmanıyor, bazen de dengesini sağlamak için koşmak zorunda kalıyordu. Ancak asıl dehşet, çevresinde gördüğü manzaraydı.

Yılanın midesinde sıkışmış insan bedenleri vardı ve hepsi ölü değildi. Bazıları can çekişiyor, kendi kendine anlamsız kelimeler mırıldanıyordu. Bu görüntü, Alex'in midesini altüst etmişti. Dedektiflik yıllarında pek çok korkunç cinayetle karşılaşmış, insan bedeninin dehşet verici şekilde parçalandığını görmüştü, ama bu farklıydı. Savaşın korkunç yüzü, ilk kez bu kadar yakın ve gerçekti. Derin bir nefes almak istediğinde, havadaki çürüme kokusu onu tekrar boğdu ve hızla ilerlemeye devam etti.

Yılanın açık ağzını nihayet gördüğünde, kalbi bir an için rahatladı. Aceleyle tırmanmaya başladı, buradan bir an önce çıkmak istiyordu. Ancak tam alt çene kısmına ulaşmışken, üst katlardan devasa bir insan bedeninin yuvarlandığını gördü. Artık hızlanması gerekiyordu gücünü ayağına topladı. Yumruğunda yaptığı kinetik patlamayı bu sefer ayağında kullanacaktı. Enerjisinin yeteri kadar olduğunu hissedince zıplamaya karar verdi. Patlamanın itici gücüyle kendini havaya fırlatmıştı. Sürüklenen devasa ceset ile yılanın soluk cesedi çarpışmadan, Alex son anda yılanın ağzından dışarı çıkmayı başardı. Havada dönerek birkaç adım öteye düşmüştü.

Alex, nefes nefese soluklanırken çevresini taradı ve nihayet son kata ulaştığını fark etti. Önündeki taht odasına giden kapı, ağır darbelerle parçalanmış ve devasa kırıklarından sarkan tahtalarla korkunç bir manzara sunuyordu.

Kapının kırık çerçevesinden içeri süzüldü. İçi ürpertiyle doluydu ve karanlık, etrafını neredeyse bir örtü gibi sarıyordu. Adımlarını dikkatle atıyordu; çıtırtılar bile dikkat çekecek kadar tehlikeliydi.

Koridorlarda ilerlerken Alex her kapının başka bir koridora açıldığını fark etti. Bu labirentin karmaşıklığı karşısında yönünü kaybetmemek için yeteneklerini kullanmaya karar vermişti. Görüşünü aktif hale getirdiğinde, Kai ve Sandra'nın geçmişte en çok kullandığı yolu seçti. Artık sadece izleri değil, onların hayali siluetlerini de görebiliyordu.

Yol boyunca duvarlarda yer alan çizimler Alex'in dikkatini çekti. Her bir çizim, farklı bir zamanı ve anıyı yansıtıyordu. Çizimlerin çoğunda Kai ve Sandra yan yana görünüyordu, ancak bazı yerlerde Kai'nin olduğu kısımlar özenle yırtılmış ya da karalanmıştı. Bu detay, aralarındaki geçmişin karmaşıklığını adeta haykırıyordu.

İzlerin sona erdiği odaya vardığında, karşılaştığı manzara duraklamasına neden olmuştu. Kraliyet tahtının önünde, kanlar içinde yerde yatan bir anka kuşu vardı. Tüylerinin eskiden parıl parıl parladığı belliydi, fakat şimdi kararmış ve üzerindeki kanla adeta bir lanetin izini taşıyordu.

Kuşun başucunda ise siyah saçlı bir kadın sessizce çökmüştü. Kadın anka kuşunun sönmüş varlığına eşlik edercesine hiçbir şey söylemiyor, yalnızca onun yankılanmayan son çığlığının sessizliğini dinliyordu.

Kısa bir bekleyişin ardından kadın sırtını dönerek, yavaşça Alex'e doğru döndü ve gözleri onunla buluştu. Alex'in kalbi bir an duracak gibi oldu. Bu yüzü daha önce hiç görmemişti, ama onu hemen tanımıştı. Sandra, anı defterindeki hikayelerin kahramanı, trajedilerin odağındaki kadındı. Şimdi ise onun tam karşısındaydı.

Sandra'nın yüzü neredeyse doğaüstü bir güzelliğe sahipti. Düzgün hatları ve parıldayan teni, sanki bu dünyaya ait değilmiş gibi görünmesini sağlıyordu. Kızıl gözleri ise bir girdap gibiydi; içine çeken, merak ve korkuyla dolduran bir derinlik taşıyordu. Güzel olmanın ötesinde, bir tehdit barındırıyordu. Bir kadının bu kadar güzel olup bir o kadarda tehlikeli olması inanılır gibi değildi.

 

Bölüm : 02.12.2024 19:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Ömer Faruk Yardımcı / Kaizen :  Zamanın Varisi / Bölüm 7 : Kader (Part 4)
Ömer Faruk Yardımcı
Kaizen : Zamanın Varisi

4.08k Okunma

1.64k Oy

0 Takip
49
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...