@davyjones
|
Husky, hızlıca Alex'in yanına gelip onu koklamaya başlamıştı, sanki kim olduğunu anlamaya çalışıyordu. Kai de köpeğin başını okşayarak Alex'e yanıt verdi. "Hadi ama Alex, onun bir ismi var. Husky ile tanış, gezegenin şans perisi olarak bilinir. Baksana, seni ne kadar da sevdi." "Husky, onun türünün ismi. Bunu biliyorsun değil mi? Ve şu şans olayı da neyin nesi?" Kai, elinde bir anda beliren et parçalarını Husky'ye verip onu beslerken gülümsedi. "Diyelim ki, tekrar yanlışlıkla zamanda geri gitme olasılığın var. Ama istediğin zamana gitmek ve yanında birini sağ salim götürme ihtimalin oldukça düşük. İşte böyle durumlarda Husky devreye girer ve neredeyse imkansız dediğin ihtimalleri mümkün kılar." Husky, Kai'nin onu övmesini beğenmişçesine dilini çıkararak kahramanca bir poz takındı. Kai devam etti. "Bir de gittiğin yerde bir cihaz bulacaksın, onunla veri tabanına kolaylıkla girebileceksin." Alex kaşlarını çatarak sordu. "Bunca şeyi yapabiliyorsan, neden veri tabanını sen ele geçirmedin?" Kai omuz silkerek "Orada ne olduğunu ve kimin yerleştirdiğini zaten biliyorum, Alex. Ama mesele bu değil. Önemli olan, senin bu bilgileri öğrenirken yeteneklerini keşfetmen. Kaizen'de öğrenciler yeteneklerini keşfetmek için binlerce yıllık eğitimden geçiyor senin ise yeteneğini kısa sürede kavramanı Husky sayesinde başarabiliriz. Bu senin ilk sınavın ve ilk cevabın olacak." Alex, doğrudan cevaba ulaşmayı arzulasa da bu sınavın yeteneklerini fark etmesi için gerekli olduğunu biliyordu. "Giriş sınavlarından hep nefret etmişimdir. Peki Husky bize neden yardım ediyor? Sofia, Enderler'in Dünya'daki işlere çok az karıştığını söylemişti." "Husky'nin hayatını tarihi zamanlardan önce tam bu günde bize yardım etmesi karşılığında kurtardım. Şimdi de karşılığını veriyor. Ama sana bun-.." Husky, Alex'i koklarken sanki kim olduğunu tanımışcasına üstüne atlamış ve aniden ortadan kaybolmuşlardı. Böylelikle Kai'nin sözü yarım kesilmişti. "Ama sana bundan daha fazlasını borçlu evlat. Çünkü onu kurtaran sendin..." *** Alex saati kontrol ettiğinde, zamanın hırsızlık olayından yarım saat önceye döndüğünü fark etmişti. Bu başardığı anlamına geliyordu. "Başardık, Husky! Lanet olsun zamanda yolculuk yaptım. Bunu gerçekten yaptım!" Husky dilini dışarı çıkarıp Alex'in heyecanına ortak olmuşçasına bekliyordu. "Zamanda geriye gitmekle kalmayıp aynı zamanda bulunduğumuz mekanda değişti. Buranın dış güvenliği ülkenin en üst seviyesinde acele etmemiz gerek. Fakat yolu nasıl bulacağım? Burası lanet bir labirent gibi..." Alex, ipucu bulma umuduyla etrafına bakarken Kai’in veritabanına girmek için bıraktığı küçük cihazı fark etti. Cihazı yerden alırken zihninde bir ışık yandı, yeni bir fikir şekilleniyordu. Sesli düşünmeye başladı, sanki Husky'yle konuşuyormuş gibi. "Geçmişte katilleri bıraktıkları izlerden takip ederdim. Eğer Kai haklıysa, belki gelecekteki izleri de görebilirim. Nasıl yapılacağını bilmiyorum, ama sen bunun için buradasın, değil mi Husky?" Alex, Husky’nin yanına çömeldi, köpeğin başını okşarken derin bir nefes alıp gözlerini kapattı. Zihni odaklandıkça, etrafındaki dünya sessizleşmeye başladı. Bir iki dakika sonra, gözlerini açtığında, zeminde beliren hafif izler dikkatini çekti. Bunlar onun az sonra geçeceği yerlerden bıraktığı izlerdi. "Bingo" diye mırıldandı. Artık sadece geçmişin değil, geleceğin izlerini de görebiliyordu. "Tam net bir görüş değil ama bizim için yeterli." dedi kendinden emin bir şekilde. "Hadi, gidelim Husky." İzleri takip ederek veri bankasının karmaşık labirentinde hızla ilerliyordu. Etrafındaki koridorlar birbirine benziyor, ancak Alex artık yolunu bulmakta zorlanmıyordu. İç bölüme vardığında, güvenlik görevlilerinin koridorları düzenli bir şekilde kontrol ettiklerini fark etti. Ancak garip bir şey oluyordu: Husky sayesinde her adımda, güvenlik görevlileri aniden başka bir koridora yöneliyor ya da önemsiz bir iş için yerlerinden ayrılıyordu. Alex, bir an bile duraksamadan geçmeyi başardı. "Sanırım hedefe geldik," dedi Alex, etrafına bakarak. İzler onu doğruca veri tabanının bulunduğu makinenin önüne getirmişti. "Gelecekteki FBI dosyasına göre, veri tabanına girdiğimde sadece beş dakikamız olacak. Ama anlayamadığım bir şey var..." diye düşündü. "Ajanlar benim kanımı nasıl ele geçirdi acaba?" Derin bir nefes aldı, düşüncelerini bir kenara bırakarak önündeki göreve odaklandı. Kai’nin ona verdiği küçük cihazı çıkarıp makinenin üzerine yerleştirdi. Cihaz yerleştirilir yerleştirilmez, hologram teknolojisiyle anında devreye girdi ve veri tabanındaki görüntüler hızla ekrana yansımaya başladı. Veri Tabanı Hatası Dünya’nın dengesi ne kadar kontrol altında tutulsa da bozulma süreci kaçınılmazdı. Tüm çabalara rağmen, bozulma sürecinin sonuna gelindiğinde Kaizen yöneticisi, Değişim Süreci olarak adlandırılan protokolü başlatır ve gezegene kaynak açısından zengin bir göktaşının düşmesini sağlardı. Bu sayede gezegenin yaşam döngüsü yenilenir, varoluş tekrardan bir şans elde ederdi. Değişim Süreci, Kaizen için hayati bir öneme sahiptir. Eğer bu süreç başlatılmazsa, gezegen sonsuza kadar yok olmaya mahkumdur. Ancak, mevcut insanlık çağında işler istenildiği gibi gitmedi. Yönetici Konseyi'nden bir üyenin, bozulma süreci henüz yarısına bile gelmeden Değişim Süreci protokolünü erkenden başlatması her şeyi altüst etti. Bu hatanın ardından, Kaizen’in ileri gelen öğrencilerinden biri durumu fark edip yönetime karşı başkaldırdı. Ancak isyan sadece kaosu artırdı ve dünyadaki bozulma sürecini hızlandırdı. Bu süreç, Dünya'da ilk olarak Dünya Savaşları ile kendini gösterdi. Bozulmanın hızlanmasıyla birlikte, gezegenin dengesizliği tarihin akışını değiştirdi. Dünya Savaşları sadece bir başlangıçtı; bu, insanlığın ve gezegenin bilinmeyen bir sona doğru sürüklendiğinin işaretiydi. Kaizen’in hatası, sadece Dünya’yı değil, geleceği de tehdit eden bir zincirleme reaksiyon başlatmıştı. Kendimce geleceğimizi yorumlamak zorunda kalırsam Meteorun yaklaşık 2100 Yıllarında çarpmasını bekliyoruz. Tabi bozulma sürecinin hızlanması işleri daha kötü hale getirebilir bu yüzden her şeye hazırlıklı olmalıyız. 0300 - Dünya Savaşlarının Son Bulması İkinci Dünya Savaşının Almanya zaferi herkes tarafından kabul görünmüştü ta ki Kaizen iç savaşının son bulmasına kadar. İsyan sonrası yeni Kaizen yönetimi savaşı sonlandırmak için Dünyanın pek çok yerinde gizli otoriteler kurmuş ve bu otoriteler tüm Dünya'yı barış sürecine sokarak çeşitli birlikler kurmuşlardı. Almanya'nın Rusya'da ki ağır hava koşullarından dolayı kaybından sonra gizli otoritelerin temel kuralı şu oldu : Gelişmiş teknolojiye sahip her devlet bu birlik içinde bulunup değişim sürecini sır olarak saklayacak göktaşı gezegene çarpana kadar da bu durumu gizleyeceklerdi. 0301- Dr. Andrew Brown Veri Bozulması - Lütfen Tekrar Deneyin (Hata301-Veri Silindi-Silen A.B.) Hologramdan gelen görüntüler ansızın sonlandığında, Husky paniğe kapılmış gibi havlamaya başladı. Havlamalar, sürenin bitmek üzere olduğunu Alex’e anlatmaya çalışıyor gibiydi. Ancak Alex, her şeyi unutmuştu, gözleri hala ekrandaydı. "Hayır, hayır! Şimdi olmaz. Orada babamla ilgili bir şey var, onu bulmam lazım!" dedi, hırsla veri tabanına tekrar erişmeye çalışarak. Parmakları hızla cihazda gezinirken, zamanın aleyhine işlediğini biliyordu. Beş dakikası dolmuştu ve alarm sesleri etrafı çınlatmaya başlamıştı. Alex, çevresindeki seslere kulağını tıkayıp tamamen veri tabanına odaklandı. "Hadi, lanet olası, hadi bana bir şey ver!" diye hışımla bağırdı, ekranda tekrar bir şeyler görmeyi umarak. Fakat bu çabasının karşılığı olarak sistem ona hiç bir şey sunmadığı gibi zamanını hızla tüketmeye devam ediyordu. Tam o anda, ani bir silah sesi yankılandı ve Alex, bir anlık şokla yere yığıldı. Neler olduğunu anlamaya çalışırken, Husky’nin üzerine atladığını fark etti. Sadık köpek, refleksleriyle kurşunun Alex'i sıyırıp kendine isabet etmesine sebep olmuştu. Husky, kanlar içinde bir şekilde Alex'in kucağında yatıyordu. "Husky! Neden bunu yaptın?" diye haykırdı Alex. Köpeğinin derin nefes alışlarını duydukça çaresizliği büyüyordu. "Seni burada bırakmayacağım!" diye fısıldadı, kararlılıkla. Husky’yi kucağına alıp onun hayatını kurtarmak için elinden geleni yapacağına yemin etmişti. Silah sesleri gittikçe yaklaşıyordu, her şey hızla çıkmaza giriyordu. Alex, Husky’yi kucaklayarak odaklanmaya çalıştı. Zamanda yolculuk yapmaktan başka bir çaresi yoktu. Tüm bedeni adrenalinle dolmuş, zihninde tek bir düşünce belirmişti: Kaçmak zorundaydı. Zihnini boşalttı, tüm dikkatini odakladı ve kendisini zamanda kaydırmaya çalıştı. Koridorda güvenlik görevlileri koşarak geldiğinde, ortada sadece kan izleri vardı. Ne Alex, ne Husky görünürdeydi. Her şey yok olmuştu, sadece geride kalan bir boşluk ve çözülemeyen bir gizem vardı. |
0% |