@davyjones
|
Yükseliş Akademisi’nin geleneksel açılış konuşması, her yıl olduğu gibi bu sene de büyük bir heyecanla bekleniyordu. Akademinin tüm fraksiyonlarının ortasında yer alan ortak alanda, gösterişli bir kürsü hazırlanmıştı. Gümüş gibi parlayan ay ışığı, sahneyi görkemli bir şekilde aydınlatıyor ve atmosferin üzerine büyüleyici bir aura yayıyordu. Kürsünün etrafında ise, her fraksiyonu temsil eden semboller havada süzülerek zarifçe dans ediyordu. Alex, hayatında ilk kez akademiyi bu kadar kalabalık görmüştü. Hızlı bir uğultu, kalabalığın her köşesine yayılmıştı ama müdür Kai kürsüye çıktığında aniden herkes susmuştu. Kai, üzerinde siyahın tonlarıyla zenginleştirilmiş kraliyet elbisesini giymişti. Omuzlarından dökülen uzun, koyu renkli pelerini, ihtişamını daha da arttırıyordu. Gözlerindeki keskin ışıltı, kürsüde durduğu anda tüm kalabalığın üzerine adeta bir enerji dalgası gibi yayılmıştı. “Yeni gelenler, Yükseliş Akademisi’nin açılışına hoş geldiniz. Aslında bu yıl, ilk sınıflardan sınıfı geçen olmadığı için yeni alım yapmadık desek yeridir. Bu yüzden tekrar hoş geldiniz demek daha doğru olur.” dedi Kai, hafif bir tebessümle. Sözleri, alışıldık bir ironiyi barındırıyordu ve bu, neredeyse her yıl tekrar edilen bir gelenek haline gelmişti. Fakat öğrenciler arasında bir huzursuzluk vardı; kiminin yüzünde hayal kırıklığı, kiminin yüzünde öfke okunuyordu. Alex, etrafındaki mırıltılara kulak misafiri olmuştu.
"Bu okuldan nefret ediyorum. O kadar az kişi mezun oluyor ki yeni öğrenci alımı neredeyse hiç yok."
"Hep o adamın aptalca sınavları yüzünden. Lanet olsun sana, Kai!"
"Her sene aynı cümleleri kullanmaktan bıkmadı mı bu adam?"
"Bak yine başlıyor. En iyi öğrenen en geç öğrenendir çocuklar..."
"Bu tabi ki kötü bir olay ama üzülmeyin, en iyi öğrenen en geç öğrenen demişlerdir." Ardından elini zarif bir şekilde kürsüye vurdu. "Okulumuzun bu sene tanıtımını yapacak olan yeni öğretmeniniz ile tanışın. Karşınızda Ender sınıfından mezun olan Profesör Logan."
Kai'nin son sözleri havada yankılanırken, bedeninin sıvımsı bir forma dönüşüp Arterle uzaklaştığı görülüyordu. Hemen ardından Logan sahneye adım attığında, kürsüde duruşu son derece heybetliydi. Onu gören herkesin aklına ilk gelen isim Zeus oluyordu; Logan’ın bembeyaz saçları ve yoğun, uzun sakalı ona tanrısal bir hava katıyordu. Ancak o, bu bakışlara hiç aldırış etmeden, bir an olsun öğrencilere göz ucuyla dahi bakmadan konuşmaya başladı. Kısık ama tok sesi, sahneden yankılanarak tüm meydanı dolduruyordu. Logan'ın varlığı hem büyüleyici hem de ürkütücü bir otorite yansıtıyordu. “Bu okulun her taşı, her sınavı, sizden bir şeyler almak için değil, size bir şeyler vermek için var,” diye söze başladı Logan. "Sınavlar, gerçek hayatın küçük bir provasıdır. Her başarısızlık, sizlere gerçeğin ne kadar acımasız olduğunu gösterir." Sözleri ağır ve sertti, ama bu sertliğin ardında yatan bilgelik hemen hissediliyordu. Öğrenciler, onu dinlerken büyük bir sessizliğe bürünmüştü.
Logan, kürsüdeki duruşunu hiç bozmadan, kendinden emin bir şekilde sözlerine devam etti. “Buraya başka bir akademiden geliyorum,” dedi, soğuk ve mesafeli bir tonla. “İşimde en iyisiyim fakat bu, sınavlarınızın kolay geçeceği anlamına gelmesin. Hepinizin bildiği gibi müdürünüz tüm işlerden elini çekmiş bir bunağın teki. Ayrıca, okulunuzun son yıllarda bir tane bile mezun çıkaramıyor olması da ayrı bir sorumsuzluk örneğidir. Bu sene sizi sıkı bir yıl bekliyor olacak. Umarım rahatınızın bozulmasına hazırsınızdır.”
Sözlerinin sonuna doğru, sesi alaycı bir tona bürünmüş ve bir nebze kısılmıştı. Sanki sadece kendisinin duyabileceği bir tınıyla, neredeyse fısıldayarak ekledi: “Özellikle biriniz için...” sessizlik bozulmadan elini ağır bir hareketle havaya kaldırdı ve kürsünün etrafında dönmekte olan fraksiyon simgeleri birer birer kaybolmaya başladı. Onların yerine yeni ve daha karmaşık işaretler belirdi. Bu işaretler, alt sıradan üste doğru hizalanarak dikkatle dizildiler. Logan, bu simgeleri işaret ederek konuşmasını sürdürdü: "Şimdi kurallara gelelim," dedi. Sesinde hâlâ keskin bir otorite vardı. "Her fraksiyon üç sınıfa sahiptir. Bu simgeler, en alttan başlayarak Acemi, Kalfa ve As rütbelerini temsil eder. Eğer bu üç sınıfı başarıyla geçerseniz, Usta sınıfına terfi ederek Kaizen’in sayılı ustaları arasında yerinizi alırsınız." Logan durakladı, gözleri öğrencilerin üzerinde gezindi. Yüzüne hafif bir alaycı gülümseme yerleşti. "Tabii ki," diye ekledi, sesine kasvetli bir alay katarak. "Bu şekilde devam ederseniz, Enderler dışında buna pek yaşı yeten kişi olacağını sanmıyorum." Öğrencilerin arasından fısıltılar yükselmeye başlamıştı. Logan’ın ciddiyeti ve meydan okuyan sözlerine rağmen, birkaç öğrenci kendi arasında alaycı konuşmalar yapmaktan geri kalmıyordu. "Böyle tuhaf adamları nerden buluyor bu herif?" "Sen öyle san, çakma Zeus. Bu sene kesinlikle seviye atlayacağım, çocuklar!" dedi bir öğrenci kendine güvenle. Arkadaşları arasında hafif bir gülüşme duyuldu. Bir diğeri, Logan’ın beyaz sakallarını işaret ederek, "Hey, o zaman ben de bu adam gibi sakal uzatabilirim." dedi. "Seviye atlamanla, sakalımın çıkma ihtimali aynı sonuçta." "Ama sen kösesin... Ah, bu çok zalimce." "Bir diğer husus," dedi Logan, soğuk bir tonda, "Her sene fraksiyonlar arası bir turnuva düzenlenir. Turnuvanın kazanan takımı, sınıf atlamada bir adım daha önde olacaktır. En son turnuvanın galibi Dönüşenler, bu sene turnuvaya ev sahipliği yapma ayrıcalığını kazanmıştır." Bu sözler, Seçkinler sınıfında yankı uyandırmış, gururlu alkışlar arasında yankılanmıştı. Logan, konuşmasını kısa ve net bitirdi: "Söyleyeceklerim bu kadardı. Umarım anlamışsınızdır, çünkü bir daha anlatmayacağım." İlk defa gözleriyle öğrencileri baştan sona taramaya başlamıştı, fakat bakışları Alex'in üzerine gelince bir an duraksadı. İkisi arasında geçen kısa ama yoğun bakışma, ani bir şimşek çakmasıyla Logan'ın ortadan kaybolmasıyla son buldu.
O anda Arter'den gelen bir hareketlilik dikkatleri çekti ve Kai geri dönerek sessizliği bozdu. Gözlerinde her zamanki alaycı parıltıyla, öğrencilerin merakını fark ederek gülümsedi. "Ne acımasız bir adam, değil mi?" dedi Kai, ardından hafif bir kahkaha atarak ekledi: "Aklınızdaki soruyu biliyorum. Evet, o gerçekten Zeus!" Öğrenciler arasında bir kez daha alaycı fısıltılar yükselmeye başladı. "Size demiştim çocuklar." dedi bir öğrenci, kendinden emin bir şekilde. "Gözlerinden anladım, babamınkine benziyordu." Arkadaşlarından biri hemen atıldı: "Peki baban da elektriği kontrol ediyor mu?" "Evin elektrik faturasını ödeyeceği zamanlarda sadece." "Konuşmamın sonunu fraksiyon sorumlularını açıklayarak bitirmek istiyorum. Dönüşenlerin öğretmeni tekrar Kaizen Ustası Doktor Albert olacaktır. Ender'lerin temsilciliğini Profesör Logan devir alacaktır. Elitler ve Elementalistlerin başında ise yine mükemmel müdürünüz olacak ve devamında ise... Hey, konuşma metnimin üzerine kahve dökülmüş! Ah, üzgünüm çocuklar, metin yoksa konuşmada yoktur. Arter Ridanyum!" Aslında sadece elini kaldırması yeterliydi ama böyle havalı sözler söylemeyi sevdiğini herkes biliyordu. Kai'nin son sözleri, alanda bulunan herkesi akademinin üstünden geçen Arter yollarına dağıtmıştı. Böylelikle açılış konuşması tamamlanmış ve Yükseliş Akademisi yeni bir yıla başlamıştı. Öğrenciler, coşku ve beklentilerle dolu bir şekilde, yeni öğretim yılının getireceği zorlukları ve fırsatları düşünmeye başladılar. |
0% |