Yeni Üyelik
15.
Bölüm

Sırlar Kitabı : Part 1

@davyjones

Alex, gözlerini açar açmaz derin bir nefes aldı. Baş döndürücü bir hisle etrafına bakındığında hâlâ kütüphanenin bahçesinde olduğunu fark etti. Aldığı kitabın yerinde olup olmadığını kontrol etmesi gerekiyordu; bir an önce buradan çıkmak istiyordu. Ancak ortada bir sorun vardı: Kitap yoktu.

"Lanet olsun. Nereye kayboldu bu kitap?" diye kendi kendine söylenerek etrafı taramaya devam etti. O esnada arkasından gelen soğuk, alaycı bir ses, aradığı şeyin kimde olduğunu anlamasını sağladı.

"Sanırım bunu arıyorsun." Logan, elindeki altın kaplamalı kitabı yere fırlattı. Alex, derin bir nefes alıp kararlılıkla ayağa kalktı ve Logan'ın karşısına dikildi. Adamın uzun boyu, sert bakışları ve bembeyaz teni, ona bakan herkesi küçücük, savunmasız bir çocuk gibi hissettirecek kadar baskındı.

Logan, gözlerini Alex'e dikerek tehditkâr bir ses tonuyla konuştu: "Sana bir kere soracağım Alex Brown. Yalan söylersen Kaizen ile ilgili tüm işin biter. Burada ne yapıyorsun?" Alex, adını bilmesine şaşırdı. Bu, açılış toplantısında üzerindeki o keskin bakışların nedenini açıklıyordu.

Bu adamın karşısında yalan söylemek, kaçınılmaz bir felakete davetiye çıkarmak gibi hissettiriyordu. Cevap verirken sesindeki kararsızlığı gizleyemedi. "Müdür Kai'nin isyandan sonra neden değiştiğini öğrenmek için buradayım. Bana neden güvenmediğini ve dünyayı kurtarmak için alternatif bir plan yapmaktan neden vazgeçtiğini anlamak istiyorum." Logan, derin bir iç çekip sakalını sıvazlayarak Alex'i dikkatle inceledi, sanki sözlerinin samimiyetini tartıyormuş gibiydi.

"İstediğini öğrenebildin mi peki?" diye sordu Logan, alaycı bir tebessümle.

Alex'in kafasında, düşük bir ihtimal bile olsa buradan kurtulmak için şantaj fikri beliriverdi. Sonuçta buraya girmek herkes için yasaktı ve Logan da buna dahildi. Bu kuralı ihlal ettiklerini düşünerek sözlerine güvenle devam etti. "Hayır." diyerek devam etti. "Fakat kitabı bana geri verirseniz hem amacıma ulaşmış olurum hem de sizi burada gördüğümü unutmuş olurum."

Logan, Alex’in sözlerini duyunca kahkahasını tutamadı. "Demek, Zamanın Varisi beni tehdit ediyor? Ne kadar ukalaca. Kitabın içini aç."

Alex, tehdidinin hiç işe yaramadığını fark ederek şaşkınlıkla kitabı istemsizce yerden aldı. Parmaklarıyla dikkatlice sayfaları çevirmeye başladı; ancak bir tuhaflık vardı. Sayfalar tamamen boştu. "Bu da ne demek oluyor?" diye fısıldadı kendi kendine.

"Şimdi gücünü kullanmanı istiyorum. Kitabın arka yüzünü çevirip enerjini doğruca ona aktar." dedi Logan, soğukkanlı bir şekilde.

Alex, enerji aktarma işinde daha yeni ustalaşmış olmasından Logan’ın haberdar olması işleri daha da karmaşık bir hale sokmuştu. Alex kaşlarını çatıp dikkatlice baktı. "Bunu yapabildiği mi nasıl biliyorsunuz?" diye sordu.

"Sadece dediğimi yap!" diye bağırdı Logan. Alex, itiraz etmekten vazgeçerek bir süre sessiz kaldı. Kitabı çevirip sağ elini üzerine koydu. Gücü yine bedenine akmaya başlarken bu kez kontrolü daha fazlaydı. Enerji doldukça kitabın değişmediğini sandı; ta ki sayfalarda parlayan eski harfler belirene kadar. Gözlerini kısmış, dikkatlice şekilleri okudu.

"Sandra..." diye fısıldadı Alex. Ardından kitabın ön yüzüne tekrar baktı; Kai'nin ismi hâlâ duruyordu. Tam kapağı açmak üzereyken Logan, elini sert bir hareketle kitabın kapağına koydu.

"Bunu görmek istediğine emin misin?" diye sordu. Alex, başını kararlılıkla onayladı. Logan, birkaç adım geriye çekildi. Alex kapağı yavaşça araladı ve o an beklenmedik bir şey oldu. Kitap, adeta içindeki enerjiyi serbest bırakmış gibiydi; güçlü bir vakum etkisi, Alex’i içine çekmeye başladı. Tepki vermeye fırsat bulamadan bedeni, bir arterde sıkışan kan gibi, başka bir forma bürünerek kitabın içine sürüklendi.

Alex, gözlerini açar açmaz derin bir nefes aldı. Baş döndürücü bir hisle etrafına bakındığında hâlâ kütüphanenin bahçesinde olduğunu fark etti. Aldığı kitabın yerinde olup olmadığını kontrol etmesi gerekiyordu; bir an önce buradan çıkmak istiyordu. Ancak ortada bir sorun vardı: Kitap yoktu.

"Lanet olsun. Nereye kayboldu bu kitap?" diye kendi kendine söylenerek etrafı taramaya devam etti. O esnada arkasından gelen soğuk, alaycı bir ses, aradığı şeyin kimde olduğunu anlamasını sağladı.

"Sanırım bunu arıyorsun." Logan, elindeki altın kaplamalı kitabı yere fırlattı. Alex, derin bir nefes alıp kararlılıkla ayağa kalktı ve Logan'ın karşısına dikildi. Adamın uzun boyu, sert bakışları ve bembeyaz teni, ona bakan herkesi küçücük, savunmasız bir çocuk gibi hissettirecek kadar baskındı.

Logan, gözlerini Alex'e dikerek tehditkâr bir ses tonuyla konuştu: "Sana bir kere soracağım Alex Brown. Yalan söylersen Kaizen ile ilgili tüm işin biter. Burada ne yapıyorsun?" Alex, adını bilmesine şaşırdı. Bu, açılış toplantısında üzerindeki o keskin bakışların nedenini açıklıyordu.

Bu adamın karşısında yalan söylemek, kaçınılmaz bir felakete davetiye çıkarmak gibi hissettiriyordu. Cevap verirken sesindeki kararsızlığı gizleyemedi. "Müdür Kai'nin isyandan sonra neden değiştiğini öğrenmek için buradayım. Bana neden güvenmediğini ve dünyayı kurtarmak için alternatif bir plan yapmaktan neden vazgeçtiğini anlamak istiyorum." Logan, derin bir iç çekip sakalını sıvazlayarak Alex'i dikkatle inceledi, sanki sözlerinin samimiyetini tartıyormuş gibiydi.

"İstediğini öğrenebildin mi peki?" diye sordu Logan, alaycı bir tebessümle.

Alex'in kafasında, düşük bir ihtimal bile olsa buradan kurtulmak için şantaj fikri beliriverdi. Sonuçta buraya girmek herkes için yasaktı ve Logan da buna dahildi. Bu kuralı ihlal ettiklerini düşünerek sözlerine güvenle devam etti. "Hayır." diyerek devam etti. "Fakat kitabı bana geri verirseniz hem amacıma ulaşmış olurum hem de sizi burada gördüğümü unutmuş olurum."

Logan, Alex’in sözlerini duyunca kahkahasını tutamadı. "Demek, Zamanın Varisi beni tehdit ediyor? Ne kadar ukalaca. Kitabın içini aç."

Alex, tehdidinin hiç işe yaramadığını fark ederek şaşkınlıkla kitabı istemsizce yerden aldı. Parmaklarıyla dikkatlice sayfaları çevirmeye başladı; ancak bir tuhaflık vardı. Sayfalar tamamen boştu. "Bu da ne demek oluyor?" diye fısıldadı kendi kendine.

"Şimdi gücünü kullanmanı istiyorum. Kitabın arka yüzünü çevirip enerjini doğruca ona aktar." dedi Logan, soğukkanlı bir şekilde.

Alex, enerji aktarma işinde daha yeni ustalaşmış olmasından Logan’ın haberdar olması işleri daha da karmaşık bir hale sokmuştu. Alex kaşlarını çatıp dikkatlice baktı. "Bunu yapabildiği mi nasıl biliyorsunuz?" diye sordu.

"Sadece dediğimi yap!" diye bağırdı Logan. Alex, itiraz etmekten vazgeçerek bir süre sessiz kaldı. Kitabı çevirip sağ elini üzerine koydu. Gücü yine bedenine akmaya başlarken bu kez kontrolü daha fazlaydı. Enerji doldukça kitabın değişmediğini sandı; ta ki sayfalarda parlayan eski harfler belirene kadar. Gözlerini kısmış, dikkatlice şekilleri okudu.

"Sandra..." diye fısıldadı Alex. Ardından kitabın ön yüzüne tekrar baktı; Kai'nin ismi hâlâ duruyordu. Tam kapağı açmak üzereyken Logan, elini sert bir hareketle kitabın kapağına koydu.

"Bunu görmek istediğine emin misin?" diye sordu. Alex, başını kararlılıkla onayladı. Logan, birkaç adım geriye çekildi. Alex kapağı yavaşça araladı ve o an beklenmedik bir şey oldu. Kitap, adeta içindeki enerjiyi serbest bırakmış gibiydi; güçlü bir vakum etkisi, Alex’i içine çekmeye başladı. Tepki vermeye fırsat bulamadan bedeni, bir arterde sıkışan kan gibi, başka bir forma bürünerek kitabın içine sürüklendi.

Loading...
0%