Yeni Üyelik
39.
Bölüm

Dünya Tek Biz Üçümüz³⁹

@dawrosee

'Dünya Tek Biz Üçümüz'

³⁹

Deniz'den...

Elimdeki pastayı sıkıca tuttum. Asena mumları yakmaya başladı.

''Kapıyı açıp içeri girip doğum gününü kutluyoruz.''

Asena tek kaşını kaldırıp bana baktı. Sinirle derin bir nefes aldı.

''Anladık lan anladık.''

''Hadi aç kapıyı.''

Asena başı ile beni onayladı. Kapıyı açtı ve ikimizde yavaşça içeri girdik. Seda hâlâ uyuyordu. İkimiz başına gelip bağırmaya başladık.

''İyi ki doğdun Seda! Mutlu yıllar Seda!''

Seda sıçrayarak uyandı ve bize şaşkınca baktı.

''Doğum günün kutlu olsun sister!''

Seda olayı kavrayınca bize gülümseyerek baktı.

''Ya kızlar deli misiniz? ''

''Senden bize kalmış.'' dedi Asena.

''Hadi dilek dile.''

Seda yeniden gülümsedi, mumlara yaklaşıp gözlerini kapattı.

''Bu iki deli sonsuza dek benimle olsun.'' Mumları üfledi.

Elimdeki pastayı bir kenara bıraktım. Asena'ya baktım, beni onayladığı zaman ikimiz aynı anda Seda'nın üstüne atlamıştık. Tabi Seda beklemediği bu ani hareket karşısında çığlık atmıştı. Biz ise sadece buna gülmüştük.

***

Pasta dilimlerini koyduğum tabağı masaya doğru taşıdım. Dört dilim pasta koymuştum. Ben, Seda, Asena ve Buket için.

Bugünden sonra Buket bizimle kalacaktı. Yunus bizden rica etmişti. Ee tabi Seda hemen kabul etti, böyle olunca bizde kabul ettik.

''Hadi kızlar masaya.''

Seda neşe ile yanıma geldi.

''Kızlar dün gece neler neler oldu?''

''Ee anlat ne oldu?''

Seda sandalyeyi çekip oturdu. Bu sırada Asena ve Buket geldi. Hepimiz masaya geçmiştik. Seda derin bir nefes aldı. Gözlerinin içi parlıyordu.

''Ya ben şimdi tam mumları üfledim falan Yunus dans edelim dedi. Bir de ne olsun? Yağmur yağdı ve Yunus beni öptü.''

Yediğim pasta boğazımda kalmıştı. Gözlerim kocaman açıldı.

''Oha ee?'' dedim.

''Yağmur yağarken öpüştük işte Deniz.''

''Ee bu baya romantik.'' dedi Buket.

Artık Yunus ona ne kadar odun geldi ise kız böyle düşünüyor.

''Ee ne hediye aldı?''

Seda gülümseyip önce bana sonra boynuna baktı. Boynundaki kolyenin ucunda siyah kalpli bir desen vardı. Yani dercesine ona baktım.

''Eğer enerjim güzel olursa bu kolyenin rengi açılıyor ve Yunus ile fotoğrafımız çıkıyor.''

''Oha çok iyi.'' dedi Buket.

Cidden kaliteli bir hediye.

''Uraz'ı son zamanlarda hiç görmüyorum, neden?''

''Öyle biraz uzak kalmak istedi. Bu aralar garibiz ya.''

Seda başı ile beni onayladı.

''Garip ya.''

Bir şey demek istemedim, sonuç olarak o haklı. Hele ki ben ona bir şey hissetmezken.

''Ya Deniz bugün birkaç işim var, bana eşlik eder misin?''

''Ay olur valla kafamız dağılır.''

Buket başı ile beni onayladı. Yediğim pasta bitince ayağa kalktım. Üzerimde hâlâ pijama takımı vardı. İki üç tutam makyaj yapsam ne olacaktı ki.

''Ben hazırlanayım, sende hazırlan.''

Buket yeniden başı ile beni onayladı. Mutfaktan çıkıp odama geçtim. Dolabımın kapısını açıp elbiselere bakmaya başladım. Kasımın başındaydık ve hava o kadar da soğuk değildi. Yine de sonbahara uyan az buçuk soğuk havası veren bir elbise çıkardım. Yatağıma bırakıp makyaj masama geçtim. Önce saçımı yapıp sonra makyaj yapsam daha mı güzel olur? Bence olur.

Saçımı açtım ve omuzlarıma dökülmesine izin verdim. Eh bence böyle güzel. Daha neye gerek var ya. Altı üstü bir AVM'ye gideceğiz.

Elimi fondötene atmıştım ki telefonuma gelen mesaj sesi ile elimi geri çekip telefonu elime aldım. Bu da kim ya? Yabancı bir numara vardı.

0543***: Merhaba nasılsın?

Deniz: Kimsiniz?

0543***: Nasılsın denince bu mu deniyor?

Deniz: Uraz sen misin?

Deniz: Hani görüşmüyorduk.

Deniz: Hayır bari yeni numara alma.

0543***: Uraz değilim ve o kim?

Deniz: Asıl sen kimsin?

0543***: Eymen ben ya hatırlamadın mı?

Deniz: Eymen kim?

0543***: Hani markette tanıştık, yanında bir kız vardı ya.

Deniz: Lan o sen misin?

Deniz: Oturduğum apartman sana monte olsun.

Deniz: Defol.

*engellediniz*

Ay bunlar da bize taktı. Hayır ben neyse de Buket'in sevgilisi var ya. Buna takılmayıp makyajımı yapmaya başladım. Bu sırada Buket yanıma geldim.

Başımı kaldırıp ona baktım.

"Deniz."

"Hı?"

"Ya bana Kerem yazdı."

Tek kaşımı kaldırdım. Kerem kim ya?

"Kerem derken?"

"Marketteki sarışın çocuk."

Buket'in yanıtı ile gözlerim kocaman oldu. Olayı dalgaya alsam da bu kadarı fazlaydı. Nereden bulmuşlardı bizi?

"Bana da esmer olan yazdı ama engel attım."

"Ben de engel attım ama bizi nereden buldular?"

"Neyse umarım bir daha yazmazlar."

"Umarım."

Makyaj fırçamı elimden bırakıp yatağıma gittim.

"Giyinip geliyorum."

Buket beni başı ile onaylayıp odamdan dışarı çıktı. Her gün kaosa nasıl bulaşıyoruz ki?

***

Galiba Buket bugün bütün AVM'lere girmeye yemin etmişti. Çünkü kaç AVM'ye girdik ama hâlâ beğendiği bir şey yoktu.

"Ya Buket yeter!"

"Valla bu son."

Bir tık çocuk gibi. Eh mecbur katlanacağız.

Mağazaya girdiğimiz zaman ikimizin aynı anda gözü bir elbiseye takıldı. Evet evet o kırmızı elbiseyi almam lazım. Elbiseye Buket ile aynı anda el attık.

"Hayır ya olamaz."

"Buket o elbiseyi bana bırakmazsan sana lanetler okur büyü yaparım."

Buket korku dolu gözler ile bana baktı. Ee sonuçta korkunç bir insanım. Elbise mankenin üzerindeydi ve askıda yoktu.

Elbiseyi sormak için dudaklarımı aralamıştım ki bir ses duydum.

"Bence sarı kuşa daha çok yakışır."

Duyduğum ses ile kafamı sağa doğru çevirdim ve esmer çocukla göz göze geldim. Tabi yanında sarışın olan da vardı.

Buket hızla koluma yapıştı.

"Hakan katil olsun istemiyorum."

"Ben de kimse katil olsun istemiyorum." diye fısıldadım.

Çocuklar bize doğru geldi.

"Yeniden karşılaştık kızlar."

"Siz bizi mi takip ediyorsunuz?"

Sorduğum soru ile esmer olan yani Eymen tek kaşını kaldırıp bana baktı.

"Yani şahsen bugün hayır."

Deliler galiba... Bir şey demek için dudaklarımı aralamıştım ki bir ses beni kesti.

"Eymen, Kerem hadi gidelim." dedi bir kız.

"Neyse arkadaşlar çağırdı gitmemiz lazım ama engel atmanız incitti."

"Ben seni inciteceğim!" diyip Eymen'e doğru adım attım.

"İncitsene!" dedi ve bana doğru attı. O bana adım atınca ben geriye doğru adım atıp Buket'e çarptım.

"Ee hadi."

Yine bir şey demek istemiştim ki biri Eymen'i geriye doğru itti ve tam önüme geçti.

"Ee hadi gel beni incit!" dedi ses. Ve ben sese şaşkınca baktım. Senin burada ne işin var be yiğidim.

"Yok ya beni incitsin!" dedi başka ses.

Ah evet sesin sahipleri Ozan ve Koray. Kuzenim oluyorlar. Ozan oldukça sert olsa da Koray daha kibardı. Tabi ki sınırları var.

''Pardon ama sen kimsin?'' dedi Eymen.

Ozan derin bir nefes aldı. Eymen'e doğru bir adım atmıştı ki araya girdim.

''Ozan abi dur.'' dedim

Benden sadece ay olarak büyüktü fakat abi dememi seviyordu. Ve dursun diye abi dedim.

''Deniz bak sinirliyim ve bu da sana asılıyor.'' dedi Ozan.

''Hayır sen yanlış anladın.'' dedim.

''Hayır ya basbaya asılıyor.'' dedi Buket.

Buket'in sözleri biter bitmez Ozan Eymen'in yakasına yapıştı. Anında Kerem araya girdi.

''Hey hey sakin olun.''

Bugün umarım hemen biter. Koray Ozan'ın kolundan tutup geriye doğru çekti.

''Ozan abi lütfen.''

''Deniz lütfen dur.''

Gözlerimi devirdim. Derin bir nefes aldım. Hızla bu olayı çözmem lazım. Müdahale etmek için adım atmıştım ki gür bir ses duydum.

''Buket.''

Hakan gelmişti...

Buket'in gözleri kocaman açıldı. Hakan Buket'in yanına gelip elini omzuna attı ve kendine çekti.

''Bir sorun mu var?'' dedi.

Buket başını hayır anlamında salladı. Tabii bu biter mi Yunus ve Emre de yanımıza geldi.

''Artık eve gidelim.'' dedi Buket.

''Şu elbiseyi alıp gidelim.'' dedim.

Ozan önce elbiseye sonra bana baktı. Tek kaşını kaldırdı.

''Tabi ki alabilirsin Deniz.'' dedi Eymen.

''Ya sana mı sordum?''

''Mağaza benim.''

Hay lanet olası esmer çocuk. Sinirle nefes verdim.

''Şu an şu mağazadan hemen çıkmazsak burayı yakmak zorunda kalacağım.

Ve mağazadan çıktık.

***

Hepimiz kamelyaya yığılmıştık. Elimizdeki çekirdekler ile sohbet ediyorduk.

''Hepimiz zenginiz ve apartmanın kamelyasında çekirdek mi çitliyoruz?'' dedi Umut.

''Çok haklısın kanka.'' dedim ve Pembe nidası ile ağzımdaki çekirdek kabuklarını tükürdüm.

''Şimdi Ozan senin kuzenin ha!''

Yunus'un sorusu ile onu onayladım.

''Hıhı ama ben sizden sadece Seda'yı biliyorum. O da Engin'den dolayı.''

Ozan'ın sözleri ile Yunus tek kaşını kaldırıp ona baktı. Ozan'ın omzuna susması adına vurdum.

''Yunus Seda'nın sevgilisi.''

Ozan'ın gözleri kocaman olmuştu.

''Nereden bilebilirim be kızım.'' dedi fısıldayarak.

''Bu arada Seda nerede?'' dedi Emre.

''Bir şeyler hazırlayıp gelecekti.'' dedi Asena.

Hiçte yanıt veresim yoktu Emre'ye. Emre Asena'yı başı ile onayladı. Yunus bir şey demek için dudaklarını aralamıştı ki Seda'nın sesi ile ona dikkat kesildik.

Seda'nın gür çıkan sesi ile önce Yunus sonra biz fırladık. Ne oldu gene ya? İçimden bir ses felaketler yavaş yavaş geliyor diyor.

Hızla apartmanın önüne geldik. Engin'in elinde bir pasta ve bir demet çiçek vardı.

''Sadece doğum günü kutlamak istedim biraz abartmıyor musun?''

''Ben mi abartıyorum? Sevgilim var diyorum sana. Sence bu kutlamanın altında bir şey yok mu?''

Engin derin bir nefes aldı. Seda'ya doğru bir adım atıp elini saçına atmıştı ki Yunus aniden olduğu yerden fırladı. Seda ve Engin'in arasına girip Engin'i itmişti. Engin geriye doğru sendeledi. Yunus'tan daha kalıplı olduğu için düşmemişti.

''Sen laftan anlamıyor anlamıyorsun lan! Seda benim, benim sevgilim! Ondan uzak dur!''

Engin buz gibi ona bakıyordu. Mimik bile oynamamıştı. Bu durum Yunus'u daha çok sinirlendirdi.

''Seda benim, onu ben seviyorum. Sen onu sevemezsin.''

Yunus öfkeden deliye dönmüştü. Onu ilk defa böyle görüyordum. Seda korku ile onları izliyordu. Herkes kitlenmiş gibiydi.

''Ya sen ne saçmalıyorsun Yunus! Sevmek istediğim kişiyi sana mı soracağım? Kalbim, zihnim, ruhum Seda'yı sevmek istiyor.''

Engin sözleri ile yere yıkılması bir olmuştu. Yunus ona kafa atmıştı. Engin'in yere yığılması ile Yunus Engin'in üzerine atıldı ve ona vurmaya başladı. Hakan ve Ozan kavgayı ayırmak adına onlara doğru koştular. Fakat çokta kavga değildi çünkü Yunus vuruyordu ama Engin buna karşılık vermiyordu.

Ozan Engin'in üstünden Yunus'u çekip itekledi bu sırada Hakan Yunus'u tuttu.

''Ne yapıyorsunuz oğlum kendinize gelin.''

Fakat ikisi de Ozan'ı aldırış etmemişti. Engin ayağa kalkmıştı. Yunus ile göz göze geldi.

''Sevgilime asılıyor.''

''Sevmek istiyorum Seda'yı beni sevsin istiyorum anlıyor musun?''

Yunus alayla güldü. Sanırım bugün kalpler kırılacaktı ve bu kalp Engin'in kalbi olacaktı. Seda öne doğru atıldı.

''Seni sevmiyorum, hiçbir zaman da sevmeyeceğim. Ben sadece senden nefret ediyorum.'' dedi Seda. Kendinden o kadar emin bir şekilde demişti ki. Seda'nın sözleri biter bitmez Engin'in gözleri dolmuştu. Donup kalmıştım, tek kelime edemedim.

''Duydun mu? Ya Engin Seda seni niye sevsin? Ne kadar zavallı bir adam oldun sen. Çok mu istiyorsun sevilmek?''

Yunus yüzündeki alaylı gülümsemeyi hiç bırakmadı.

''Annen sevsin Enginciğim. Ah pardon seni ailen terk etmişti... İşe bak ya onlar bile seni sevmemiş ki sokağa atmış. Gerçi yeni ailen de pek sevmiyor seni. Sevilmek istediğin zaman vücudundaki yaralara bak.''

Boğazım düğümlendi. Tek kelime edemedim. Gözlerim Engin'e kaydı. Canı yanıyordu. Tıpkı bana o gün yaptığı gibi. Hoş sonra gelip özür dilemişti ama neye fayda?

''Yazık sana Engin, hiç sevilmemişsin. Bu yüzden mi kötüsün? Her kötünün sığındığı bahane bu; sevilmedim. Belki de kötü bir çocuksun diye kimse seni sevmedi.''

Herkes susup kalmıştı. Kimse Yunus'a sus demiyordu. Çünkü Engin kötü biri olduğu için Yunus'un sözlerini hak ettiğini düşünüyorlardı.

''Yunus lütfen gidelim.'' dedi Seda.

Yunus onu başı ile onayladı. Gitmek için adım atmıştı ki Engin sessizliğini bozdu.

''Belki kötü olabilirim, belki sevgiyi hak etmiyorum olabilirim ama Seda'yı en temiz duygularım ile seviyorum.''

Yunus sinirle derin bir nefes alıp verdi.

''Ailen seni seviyor, arkadaşların seni seviyor, Seda seni seviyor...''

Engin sustu. Konuşmakta zorlanıyordu. Bunu biliyordum, kalbim ne zaman acısa böyle olurdum.

''Baban saçlarını okşadı, annen en sevdiğin yemeği yaptı. Hiçbir hatana kızılmadı değil mi?''

Yunus başı ile onayladı.

''Onlar hep Hisar ve Dilem'i sevdiler. Tabii abimi de. Beni hiç sevmediler. Küçük bir çocuk nasıl kötü olur ki? Çok mu çirkindim, o yüzden mi sevmediler, o yüzden mi bodrum katına kapattılar, o yüzden mi dayak yedim? Çok mu çirkindim?''

Gözyaşlarım akıyordu. Engin'i bulanık görüyordum. Ama ağlıyordu. Canım acımıştı. Ailemi kaybetmeden bir hafta önce Engin'e gitmiştim. O zamanlar aramız iyiydi. O gün Kamran amcanın -Engin'in babasının- onu kemerle dövmesine şahit oldum. Hiçbir suçu yoktu. Durduk yere yemişti o dayağı. Hiç hak etmeden. Hem kim dayağı hak eder ki?

''Ben özür dilerim Seda. Sana söz veriyorum bir daha sizi rahatsız etmeyeceğim. Uzaktan sessizce seni seveceğim. Ama benden daha fazla nefret etme.''

Seda tepki vermedi. Engin gözyaşları arasından gülümsedi ona. Son kez bakıp arkasını döndü. Apartmandan çıkıp gitti hemen onun arkasından Ozan da çıktı. İyi ve eski arkadaşlardı.

"Biraz ağır oldu sanki." dedi Emre.

Ama Yunus onu pek aldırış etmedi.

"Hadi bize çıkalım." dedi Asena.

Asena ile beraber herkes apartmanın içine girmeye başladı. Sanırım bugün hiç bitmeyecek...

***

Herkes bir köşeye dağılmıştı. Kimse konuşmuyordu bile. Herkes sevgilisine sarılmıştı ve susmuştu.

"Alya durumu Uraz'a ne zaman söylersin?" dedim.

Emre gözlerini yerden alıp bana dikti. "Bilmiyorum ki." dedi.

Bir şey demedim. Uraz hemen bu durumu öğrense iyi olurdu. Gizli saklı şeyleri sevmiyorum.

"Kızlar bugün ki dingiller size kafayı takmış o yüzden uzun süre grupça takılıyoruz." dedi Hakan.

Hakan'ın asla Buket'e kızmaması ve hep onun yanında olması çok güzel. Hoş zaten kızacak bir şey yok.

"Tamamdır enişte." dedim.

"Ya bugün ki olanlar biraz ağır olmadı mı Yunus?" dedi Umut.

"Neden?"

"Ya abi bak haklısın Engin'in yaptığını onaylamıyorum ama kötülüğe kötülük ile karşılık vermek ne kadar doğru?"

"O da Deniz'e yaptı?" dedi Seda.

Derin bir nefes aldım. Oturduğum yerden doğruldum. Gözlerimi Seda ve Yunus'a diktim.

"Engin benden özür diledi."

Sözlerim ile hepsi şaşkınca baktı.

"Kabul ediyorum aramız kötü bana yapmadığı kalmadı. Ama ben Engin'in hayatına birebir şahit oldum."

Başımı yere eğdim. Gözlerimi halı desenine diktim. Keşke Engin hep iyi kalsaydı...

Dolan gözlerime engel olup ayağa kalktım.

"Kahve alır mısınız?"

Yine herkes sessiz kalıp başı ile hayır demişti. Yani sağa sola salladılar.

Mutfağa gittim. Aslında kahve içesim yoktu. Sadece biraz uzak kalmak istedim. Kafamı dinlemek ve dinlendirmek. Mutfaktaki masanın yanına gelip sandalyeyi çekip oturdum. Başımı masaya gömdüm. Acaba uyusam mı?

"Deniz konuşalım mı?"

Emre'nin sesi ile başımı kaldırıp ona baktım. Durgun durgun bana bakıyordu.

"Dinliyorum."

"Özür dilerim, cidden özür dilerim. Hiçbirini hak etmedin. Ben sadece korkaklık ettim. Alya'yı görünce yeniden bir şeyler canlanır diye düşünmedim. Her şey çok ani oldu. Seni kırmak istemedim."

Ay Emre o kadar derdim var ki bir de sizi dert edemem.

"Söyleseydin böyle olmazdı ama neyse oldu işte boş ver. Yine de hâlâ görüşmeyelim."

Emre başı ile beni onayladı.

"Deniz." dedi yeniden ama yanıt vermedim. Ayağa kalkıp odama doğru gittim.

Artık bugün bitsin!

Loading...
0%