Yeni Üyelik
24.
Bölüm

Kahv(e)altı Meselesi²⁴

@dawrosee

'Kahv(e)altı Meselesi'

²⁴


Deniz'den...

''Deniz market!''

Her sabah aynı ses ile uyanmak. Eğer yakışıklı, seksi, kaslı ve bir watty erkeği değilse her sabah aynı ses kabus olur.

Dün o kadar güzeldi ki... Bu sabah Seda'yı takmadım bile. Hızlıca yataktan kalkıp dolabıma doğru gittim. Ah bugün Emre kahvaltıya gelecek ve güzel olmam lazım.

Giyecek bir şeyler bakarken aklıma dünkü olanlar geldi. Emre ile sadece kahve içmemiş sonrasında sahilde gezmiştik. Sürekli bana güzel şeyler söylüyordu, bu fazlasıyla güzeldi.

Baya baya flört etmiştik ve bu durum beni mutlu ediyordu. Tabii ki Uraz faktörü dışında. Benim ona tek bir duygu kırıntısı hissetmemem ama onun benden hoşlanması baya can sıkıcı. En azından onun açısından.

Ama tabii ki kendime Uraz'ı dert edemem ki.

Dolabımda uzun beyaz mavi çiçekli ve dizimin üstüne kadar uzanan yırtmaçlı bir elbise aldım.

Ah tamam biraz abarttım! Sonuçta evdeyiz ama çok güzel oldu!

Elbiseyi hızla giyip ayna karşısında kendime baktım. "Allah'ım bu ne güzellik! Tam aşık olunası!" Kendimi övmeyi oldum olası severim. Ee ama yalan mı yahu? "Kıçını kaşı Deniz nazar değmesin!" dedim kendi kendime.

O sırada odamın kapısı paldır küldür açıldı. Umut ıslık çalarak bana baktı.

"Lan çok güzel olmuşsun ama Emre'ye değmez." dedi.

Umut'u aldırmayıp aynada biraz daha kendime baktım. Elime birkaç makyaj malzemesi alıp yüzüme sürmeye başladım.

"Ekmek aldım kız! Şanslı şey seni!"

"Umut kuşum ya çok teşekkür ederim."

"Rica ederim bebiş. Zaten seni böyle güzel sokağa salmazdım."

Umut'a göz devirip işime geri odaklandım. Bu çocuk büyüdükçe daha çok kıskanç oluyordu ya.

"Sarışın bebek ne yapıyorsun?''

Kağan'ın sesi ile kafamı kapıya doğru çevirdim. Kapıdan içeri girip yanıma geldi. Baştan sona beni süzdü.

"Benim için bile bu kadar süslenmedin.''

"Çünkü sen Emre değilsin.''

''Emre ile arkadaşız, samimiyiz ama yine de enişte oyum Uraz.'' dedi Umut.

"İkisini de tanımıyorum, bu yüzden ben.'' diye karşılık verdi Kağan.

Ona göz devirdim.

''Umarım benden hâlâ hoşlanmıyorsundur.''

Gözlerimi kısarak ona baktım. Kağan ise sırtını duvara yaslayıp kollarını birbirine bağladı.

''Umarım.'' dedi ve dudaklarını birbirine bastırdı. Hani böyle sıkıntı ile yanıt veririz ya o tarzda.

''Ama...''

''Boş ver mühim değil.''

Bir şey demedim. Diyecek bir şeyim yoktu. Aynaya dönüp makyaja devam edince Umut'un bana bakışlarını yakaladım. Bunu da takmadım ve devam ettim.

Fakat kapının sesi ile elimdeki makyaj malzemelerini adeta masaya fırlatıp kapıya doğru koştum.

Kesin Emre gelmişti!

Yazar'dan...

''Kağan iyi misin?''

Kağan başı ile Umut'u onayladı.

''Ondan hâlâ hoşlanıyor olamazsın.''

''Ne var bunda güzel kız.''

''Güzel ama sana gelmez ondan yani.''

''Asena sana geliyor ama kanka.''

''Bak sus.''

''Anonimlik nasıl gidiyor?''

''Asena hariç herkes biliyor.''

Umut'un söylediği ile Kağan kahkaha atmıştı.

''Aptal.'' dedi Kağan ve gülmeye devam etti.

''Deniz de Emre'ye anonim.''

Umut'un sözleri ile Kağan kalakalmıştı.

***

"Asena'm çayı ben yaparım istersen."

Umut'un sözleri ile Asena elindeki ekmek bıçağıyla ona doğru yürüdü.

"Kapa artık çeneni ya!"

Artık Asena'nın canına tak etmişti. Umut geldiğinden beri asla susmuyor sürekli bir şeyler anlatıyordu. Ne güzel Deniz'in yanındaydı. Kağan hüzünlenince yanına gelmiş.

"Toprak sana neden mesaj attı?" dedi Umut sinirle.

"Allah'ım ya! Sanane Umut!"

Asena Umut'a göz devirip önüne geri döndü ve ekmekleri kesmeye devam etti.

"Hem Toprak senin en sevdiğin çiçeği biliyor mu?"

"Umut, Toprak bunu neden bilsin?"

"Ona hâlâ bir şeyler hissediyor musun?"

"Sanane Umut!"

Oysa Toprak onun hiç umurunda olmadı. Ama Umut'un onu kıskanması hoşuna gitmişti.

"İyi gidiyorum ben! Kağan'ı teselli edeyim."

Asena Umut'a gözlerini devirdi. Bu sırada yine kapı çaldı.

"Bu sefer kesin Emre. Hem Uraz'ı, hem Kağan'ı teselli edeyim.''

Asena Umut'un söylediği ile kahkaha attı. Bu sırada telefonuna mesaj geldi.

*0537*** bir bildirim*

0537***: Günaydın :).

*görüldü*

Asena'dan...

Bana yazan gizemli numaraya görüldü atıp telefonu masaya bıraktım. Numara ile konuşmam doğru değildi. Ona umut vermek istemiyorum ama o illa da umut istiyordu.

Hem zaten Umut'tan hoşlanıyorum... İtirafı zor bir şey olsa gerek ama öyle...

Anonim kimdi bilmiyorum ama Deniz onun kim olduğunu biliyor. Ve bunu bana söylemiyor. Hatta 'Sakın Asena'ya söyleme!' demişti Umut'a. Sonra da 'Ya da söyle.' demişti, Umut ise 'Asla olmaz bunu yapamam.' demişti. Ve ben de böylece bildiğini öyle öğrendim.

Ama Umut ve Deniz bunu bilmiyor. Deniz Umut ile bu kadar çok olmamı isterken neden ısrarla söylemiyordu bilmiyorum.

"Asoş baksana." diyerek elindeki kutuyu gösterdi Deniz.

"Bu ne?"

"Emre çikolatalı baklava almış bana."

"İyi de sen şerbetli tatlı sevmezsin ki."

Sözlerim ile elindeki kutuyu masaya bırakıp bir sandalye çekip oturdu. Dirseklerini masaya yaslayıp yüzünü iki avcunun arasına sıkıştırdı.

"Of evet ya!"

"Bir insan neden baklava yemez ki?" dedim.

Deniz ise sadece göz devirdi.

"Ya ama soğuk baklava yiyorum." dedi.

Ah evet doğru! Deniz şerbetli tatlı sevmezdi. Ağır geliyormuş ona.

"Dün de gül aldı. Ve kafede kahve içtik. Sıcak kahve hem de! Ben gül sevmem ki, ben sıcak kahve sevmem ki."

"Bunu Emre biliyor mu?"

"Hayır, çünkü söylemedim..."

Ah bu kız tam bir deli.

"Söylemediysen nasıl bilsin?"

Deniz ani bir hareket ile ayağa kalktı.

"Doğru!"

Bu kız cidden hiç iyi değildi ya.

Mutfaktan çıkıp salona doğru hızla gitti. Peşinden ben de gittim. Hayır, merak ediyorum ne yapacak.

İkimiz de salona girdiğimiz zaman Deniz hemen Emre'nin yanına oturdu. Ee bunlar baya baya takılıyor.

"Yani kahvaltı mı etsek artık? Hem tatlı aldım ben." dedi Uraz.

"Ben aldım gerek yoktu." dedi Emre.

Salondaki herkesin gözü Emre ve Uraz arasında mekik dokuyordu.

"Hangi tatlıyı aldın?" dedi Uraz.

Böyle sanki dişlerini sıkar gibi. Hayır yani öyle de konuşmak yetenek ister.

"Çikolatalı baklava-"

Emre daha cümlesini bitirmemişti ki Uraz kahkaha attı.

"Emreciğim Deniz şerbetli tatlı sevmez ki... En sevdiği tatlı triliçe. Çiçek olarak papatya sever, kış bile olsa soğuk kahve sever, naneli türk kahvesi sever."

Uraz'ın söyledikleri ile şaşkınca bakıyordum.

"Uraz bu bilgileri ben sana vermedim gökten mi indi?"

"Sadece gözlem..."

Ortam iyice gerilmişti.

"Ah Asena da papatya sever..."

Umut'un söylediği ile gülümsedim... Of bu çocuğa ne kadar hayır desem de hoşlanıyorum ya!

"Şey evet..." dedim.

Umut birkaç adımda yanıma gelip durdu. Elini ceketinin iç cebine atıp -ceketin iç cebinde olduğu için ezilmiş olan- birkaç papatyayı bana uzattı.

"Döner ısmarlayayım mı?"

"Bu sefer bana ödetme!"

"Söz..."

"Ee olur o zaman."

Cümle biter bitmez Umut yerinde zıplamaya başladı. Şaka gibi...

Loading...
0%